Etiket: güncelhaber

  • Pes etmeyip hayallerinin peşinden koştu

    Pes etmeyip hayallerinin peşinden koştu

    Hayallerini bir bir gerçeğe dönüştüren Rahşan Kovar isimli evli ve 2 çocuk annesi kadın, okuma hevesinden bir an olsun vazgeçmeyerek açık öğretim sınavlarına başvurdu. Dışarıdan hem ortaokul hem de liseyi bitiren Kovar, bir hayalini daha gerçekleştirmenin gururunu yaşayarak, diplomalarını aldı.
    Ortaokul ve liseden sonra şimdilerde üniversite okumak için sınava hazırlanan Kovar, üniversite okuma hayalini gerçekleştirmek için hem gece gündüz ders çalışıyor, hem de lise okuyan kızını okumaya teşvik ederek örnek oluyor.

    Araçlara ayrı bir ilgisi olan ve araba sürmeyi çok seven Kovar; derslerin, sınavların, kursların yanı sıra ehliyet almak için sürücü kursuna kaydoldu. Girdiği motorlu taşıtlar sürücü kursunu başarıyla tamamlayan Kovar, tek seferde sınavları geçerek ehliyetini de aldı. Gitmek istediği yere artık arabayla kendi başına gidip gelen Kovar, ehliyeti sayesinde çocuklarını da istediği yere kolaylıkla kendisini götürebiliyor.
    Halk Eğitim Merkezi bünyesinde faaliyet gösteren el sanatları kursuna düzenli bir şekilde giderek kendisini geliştiren Kovar, bu süreçte usta öğreticilik sınavlarına da başvurdu. En büyük hayali olan usta öğreticilik sınavını kazanan Kovar, kapısından kursiyeri olarak girdiği Halk Eğitim Merkezine usta öğretici olarak devam etmenin mutluluğunu yaşadığını belirtti.
    Hayallerini gerçekleştirmek için kursiyer olarak başladığı işte başarı merdivenlerini tek tek çıkan Kovar, en büyük destekçisinin eşi olduğunu vurgulayarak, eşi Abdullah Kovar’a teşekkür etti.

    Bir hevesle çıktığı yolda kafasına koyduğu her şeyi başardı

    Çabalayarak hayallerini gerçekleştirmek için azimle çalışan Kovar, “Hayallerimi gerçekleştirmek için ilk önce Bayburt Belediyesi bünyesindeki Aile Yaşam Merkezi kurslarına yazıldım, bu işe kursiyer olarak başladım. Ardından bir hevesle eşimden çanta kaplamayı öğrenip Bayburt’ta ilk kez çanta kaplama işini ben yaptım. Okumayı çok seviyordum o hayalimden de hiçbir zaman vazgeçmedim ve dışarıdan ortaokul ve lise sınavlarını tamamlayıp, diplomamı aldım. Şimdi üniversite sınavına hazırlanıyorum, İnşallah onu da başaracağım. Araba kullanmayı sevdiğim için sınavlara girip ehliyetimi de aldım. Şu an öğrencisi olduğum Halk Eğitim Merkezindeki usta öğreticilik sınavlarına girerek usta öğretici olmaya da hak kazandım” dedi.

    “Hayallerinizi hiç kimse için ertelemeyin biz kadınlar çok güçlüyüz”

    Hayallerini gerçekleştirmek için fırsat bulamayan kadınlara “Kendinize güvenin, başaracağınıza inanın” diyerek çağrıda bulunan Kovar, “Hemcinslerime buradan seslenmek istiyorum, hayallerinizi hiç kimse için ertelemeyin. Biz kadınlar çok güçlüyüz, her şeyi başarabiliriz. Kendinize güvenin, başaracağınıza inanın” diyerek konuştu.

  • Göç yolundaki leyleklerden görsen şölen

    Göç yolundaki leyleklerden görsen şölen

    Arap ve Afrika ülkelerinden yola çıkıp, kuzeye göç eden leyleklerin Türkiye’ye giriş noktası olan Hatay’da binlercesi görülmeye başlandı. Leyleklerin göç yolculuğu adeta görsel şölen oluşturdu. Kentin farklı noktalarında sürüler halinde uçan leyleklerin gökyüzündeki süzülüşleri, vatandaşlar tarafından ilgiyle takip edildi.

    Kuş gözlemcisi Erol Yüksek, “Müthiş bir leylek göçü var şu an, binlercesi geliyor. Her sene bu zamanlarda buradan geçiyorlar. Daha önce burada dinleniyorlardı ama şu an durmadıla,r yollarına devam ettiler, çok güzel bir manzara” dedi.

  • Tarihi Binbirdirek Sarnıcı’nda iftar programı

    Tarihi Binbirdirek Sarnıcı’nda iftar programı

    Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıflar İstanbul 1. Bölge Müdürlüğü tarihi Binbirdirek Sarnıcı’nda iftar sofraları kurmaya devam ediyor. Muhtaç kimselerin ağırlandığı iftar programında Ramazan-ı Şerif boyunca 40 bin vatandaşa sıcak yemek ikramında bulunulacak. Tarihi mekanda verilen iftarda, günlük 700 vatandaş ağırlanırken, program Kuran-ı Kerim tilavetiyle başladı. İlahi dinletisiyle devam eden programda, iftar bitiminde bereket duası yapıldı. Ayrıca iftardan sonra Osmanlı macunu ve mısır ikram edildi. Öte yandan Vakıflar İstanbul 1. Bölge Müdürlüğü’ne ait mobil aşevi araçlarıyla Eyüpsultan Meydanı’nda her hafta cuma, cumartesi ve pazar günleri, Tekirdağ’da ise Orta Camii Meydanı’nda her hafta salı ve çarşamba günleri sıcak yemek ikram ediliyor.

    “Ramazan ayı boyunca 40 bin vatandaşımıza sıcak yemek ikramında bulunacağız”

    Düzenlenen iftar programı hakkında bilgi veren İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürü Yavuz Güner, “Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak bu yıl 81 ilde ‘vakıf iftar sofraları’ gerçekleştiriyoruz. Paylaştıkça bereketlenen vakıf sofralarında öksüzlerimizi, yetimlerimizi, devlet yurtlarında kalan kimsesiz çocuklarımızı, yüksek ve ortaöğretimde okuyan çocuklarımızı, kimsesiz, ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızı bu tarihi mekanda ağırlamaktayız. Burada aynı zamanda gelen vatandaşlarımızın çocuklarını Osmanlı geleneklerini öğrenmesini istediğimiz için Nasreddin Hoca, Keloğlan, Hacivat Karagöz gösterileri yapılıyor. Bunun yanı sıra Osmanlı macunu, şerbeti, pamuk şeker ve patlamış mısır hizmeti vermekteyiz. İftar sofralarımızda Eyüpsultan’da bulunan aşevimizde kesilen, hayırseverlerimiz tarafından bağışlanan kurban etlerimizi dağıtmaktayız. İftardan önce Kuran-ı Kerim tilaveti ve yemek duası yapmaktayız. Bunun yanı sıra Tekirdağ Orta Camii Meydanı’nda ve Eyüpsultan Meydanı’nda mobil aş araçlarımız ile her gün sıcak yemek ikramında bulunuyoruz. Ramazan ayı boyunca 40 bin vatandaşımıza sıcak yemek ikramında bulunacağız. Binbirdirek Sarnıcı’nda günlük 700 kişiyi ağırlıyoruz. Tüm yapılan bu hizmette devletimizin hazinesinin kasasından 1 lira para harcanmadan tamamen hayırsever vatandaşlarımızla gerçekleştirmekteyiz. Hayırsever vatandaşlarımıza buradan teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

  • Leylek sayısı arttı, yuva kalmadı

    Leylek sayısı arttı, yuva kalmadı

    ’Leylek köy’ olarak da bilinen Akçapınar Mahallesi’nde leylek yavrularının yuvadan ilk uçuş denemeleri esnasında yuvalarının bulunduğu elektrik telleri Ula Belediyesi ve Akçapınar Mahalle Muhtarlığı iş birliğinde yer altına alınmıştı. Boşta kalan elektrik direkleri leylekler tarafından yuva olarak kullanılıyor.

    Erken geldiler

    Son yıllarda Akçapınar Mahallesi’ndeki üretme alanlarına gelişlerini daha erkene alan leylekler bu yıl Şubat ayının sonlarında gelmeye başladı. Geçen yıllarda Nisan ayı başında veya Mart ayı sonunda gelen leyleklerin erken gelişlerinde iklim değişikliğinin etkisinin bulunduğu açıklandı.

    Sayıları arttı, yuva yetmedi

    Akçapınar Mahallesi içinde yer alan leylek yuvaları geçen yıllara oranla leylek sayısındaki artış nedeniyle yetersiz kaldı. Akçapınar’a sürekli gelen erkek ve dişi leylek çiftleri yuvalarına yerleşirken, ilk defa gelen leylekler ise direkler üstünde yeni yuva yapmak için eşlerini bekliyor.

    Akçapınar Mahallesi’nin 25 yıldır muhtarlığını yapan Şükrü Arslan, Nisan ayında gelen leyleklerin iklim değişikliği nedeniyle Şubat ayının ikinci yarısında geldiğini açıkladı. Muhtar Arslan, “Eskiden Mart ayının sonunda gelirlerdi. Nisan içinde gelirdi, Ağustos ayı içerisinde yumurtlarlar, yavrularını çıkarırlar giderlerdi. Bu sene çok enteresan Şubat ayının 17-18’inde ilk leyleğimiz mahallemize geldi. Biz de şaşırdık. Git gide leylekler daha erken gelmeye başladılar. Hava, iklim şartlarından dolayı mı bilmiyorum. Herhalde bu hayvanlar zaten iklim şartlarına göre hareket eden canlılar. İlk etapta sayıları iyi görünüyor. Ama daha bir iki gün içeresinde geceleyin mahallemizin güney kısmından geliyorlar, buradaki boş yuvalara eşleri ile birlikte geliyorlar. Bunlar istedikleri zaman istedikleri yere yuva yapabiliyorlar. Elektrik tellerinden yuvaları görünce boş direklere yuva yapıyorlar” dedi.

  • “İstanbul’un havası giderek kirleniyor”

    “İstanbul’un havası giderek kirleniyor”

    İki kıtayı birbirine bağlayan İstanbul’da artan nüfus ile birlikte fabrika bacalarından çıkan gazlar, egzoz dumanı, kömür ve odun gibi yakıtların kullanımı da önemli ölçüde yükseldi. Uzmanlar, bu nedenlerle İstanbul’un havasının kirlenmeye devam ettiğini ifade ediyor. Ayrıca Afrika tozları ile birlikte Marmara Bölgesi’ne taşınan zararlı partiküllerin artışının da hava kalitesini bozan etkenler arasında olduğu belirtiliyor. Meteorolojik istasyonlarının verilerine göre, 11 Mart Pazartesi gecesi İstanbul’da karbonmonoksit oranı yüksek seviyelere ulaştı. Hava kalitesi ölçümü ile ilgili bilgilendirme yapılan platformlarda “Bu havaların sağlık üzerindeki etkileri risk altındaki bireyler tarafından anında hissedilebilir. Uzun süreli maruz kalma durumunda sağlıklı kişiler nefes alma güçlüğü ve boğazda tahriş hissedebilir. Açık hava aktivitelerini azaltın” uyarıları yapıldı. Kükürtdioksit ve ozotdioksit oranlarının ise İstanbul’da sağlığı tehdit edebilecek düzeye ulaşmaya devam ettiği kaydedildi. İstanbul genelinde etkili olan kirlilik havadan çekilen görüntülere yansıyor. Şehrin Anadolu ve Avrupa Yakası genelinde puslu hava net bir şekilde gözüküyor.
    İstanbul’daki hava kalitesi ölçüm istasyonlarında elde edilen veriler incelendi. Bu çerçevede İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) tarafından yapılan son araştırma ile İstanbul’da hava kirliliğinin 2023 yılında bir önceki yıla göre yüzde 3 oranında arttığı tespit edildi.

    “Hava kirliliğini gribal enfeksiyon sanıyorlar”

    İstanbul’da hava kirliliğinin önemli ölçüde arttığını ifade eden İstanbul Çevre Konseyi Genel Sekreteri Zafer Murat Çetintaş, “Vatandaşlar şikayette bulunuyorlar. Birçok yurttaş günümüzde hastanelere akın etmeye başladı. Hava kirliliğini gribal enfeksiyon sanıyorlar ve aşağı yukarı herkes boğazımda yanma var diyor. Hava kirliliği akciğere kadar iniyor. Zatürreye başlangıç olan hastalıkların arttığını görüyoruz. Bu kesinlikle hava kirliliğinden kaynaklanıyor. Oldukça vahim. Doğalgaz İstanbul’a gelmeden evvel de aynı sorunları yaşıyorduk. O dönem biz de maskelerle geziyorduk, Beyoğlu’nda insanlara maske dağıtıyorduk. 20 yıl sonra aynı hadiseleri yaşamaya başladık. İstanbul’da giderek orman varlığı azalıyor. İstanbul’un caddelerinde bulunan ağaçlar yok ediliyor. Kaldırımlar yenilenirken ağaçlara zarar veriliyor. Orman olmayınca oksijen yok” dedi.

    “Kömür yakmaktan kaynaklanan hava kirliliği oldukça ciddi bir sorundur”

    Gelir düzeyi düşük ilçelerin hava kirliliğine sebep olduğunu dile getiren Çetintaş, “Özellikle Esenyurt başta olmak üzere gelir durumu düşük Bağcılar, Esenler, Bahçelievler, Kartal gibi ilçelerde kömür kullanılıyor. Bu kömür yakmaktan kaynaklanan hava kirliliği oldukça ciddi bir sorundur. Özellikle Şubat ayında son 15, Mart ayında da ilk 10 gün genellikle havalar lodos yapar. Rüzgar batıdan eser, bu da Basra alçak basınç sistemi demektir, sistem mevcut hava kirliliğini Sarıyer gibi Beykoz gibi yerlere taşır. Ölçüldüğünde burada olmaması gereken kirlilik burada oluyor çünkü Basra alçak basınç sistemi ile o bölgedeki kirlilik batı rüzgarlarıyla bu bölgeye taşınıyor” diye konuştu.

    “İstanbul’da görünmeyen tehlike hava kirliliğidir”

    İstanbul’daki hava kirliliğinin en büyük bir diğer sebebi olarak taşıtları işaret eden Çetintaş, “İstanbul’da kayıtlı 5.5 milyonun üzerinde araç var. Ben bu rakamların da bir aldatmaca olduğunu düşünüyorum. Çünkü günde Anadolu ve Avrupa Yakası’nda seyahat eden ortalama 2 milyonun üzerinde araç var. Bunların salgıladığı gazlar havamıza karışıyor. Yani mevcut araç sayımız 5.5 milyon üzerindeyken bile fazladan 2 milyon araç buna katılıyor. Araç sayısında son bir yıldaki artış yüzde 20 olarak verilere yansıdı. İstanbul’da görünmeyen tehlike hava kirliliğidir. Londra’da 100 binlerce insan öldü, İstanbul’da da 20 yıl evvel astım ve KOAH gibi hastalıklardan bir sürü insan öldü. Ne yazık ki İstanbul, Hindistan ve Çin’den daha kirli bir havaya doğru gidiyor” ifadelerini kullandı.

  • Bahar yorgunluğu sosyal hayatı etkiliyor

    Bahar yorgunluğu sosyal hayatı etkiliyor

    Kış aylarında yavaşlayan metabolizmanın baharın gelişine ayak uyduramamasından kaynaklanan bahar yorgunluğu, ortalama iki-üç hafta süren halsizlik, yorgunluk ve isteksizlik haliyle kendini gösterdiğini belirten İç Hastalıkları Uzm. Dr. Serdal Baysal, bahar yorgunluğunun belirtilerini şöyle anlattı;

    “Boyun, sırt, omuz ve yaygın eklem ağrıları, mide bağırsak sisteminde değişikliğe bağlı olarak mide ağrıları, şişlik, gaz, kabızlık ve ishal, iştah değişiklikleri, nöropsikiyatrik değişikliklere bağlı olarak sinirlilik, baş ağrısı, sıkıntı, uyku düzensizlikleri, cilt, kalp, tansiyon ve şeker hastalıklarında artış görülür. Bahar aylarında havadaki ısı, ışık, nem ve havadaki iyon değişikliklerine bağlı olarak insan metabolizmasında da değişiklikler olur. Hormonal değişikliklere bağlı olarak mide şikayetlerinde artış veya mide hastalıklarının nüksü, tansiyon ve şeker regülasyonunda bozulma görülebilir. Yine bahar aylarındaki hareket ve beslenme alışkanlığındaki değişiklik de bahar yorgunluğunun ortaya çıkmasına neden olabilir.”

    Uzm. Dr. Serdal Baysal, “Açık havada yürüyüş yaparak, günlük duş almak, bol sıvı tüketmek, az ve sık aralıklarla beslenmek, vitamin ve mineral içeriği zengin içecek ve yiyecekler tüketmek, hobilerle uğraşmak, müzik dinlemek, sigara, alkol ve kafein içeren gıda tüketimini azaltmakla, bahar yorgunluğundan korunulabileceğini kaydetti. Bahar yorgunluğuna karşı; düzenli egzersiz, stres ve gürültüden uzak durma, manyetik ortamlardan uzak durma, cep telefonu ile uzun süre konuşmama, sağlıklı beslenme, düzenli ve yeterli sıvı tüketme, kola, alkol, çay ve kafein gibi metabolizmamızı uyaran sıvıları fazla tüketmeme gibi önlemlerin de alınabilir. Uzm. Dr. Baysal, şöyle devam etti;

    “Vücudun susuz kalması; susuzluğun düzeyi ile ait olmakla birlikte yorgunluktan komaya kadar değişen ciddi sağlık sorunlarına neden olur. Düzenli egzersiz olarak sabah veya akşam yürüyüşleri, bisiklet kullanma, jimnastik yapılabilir. Bahar aylarında vücudun vitamin ve mineral ihtiyacı arttığı için bol sebze ve meyve tüketilmeli. Sıcak havalarda artan su ihtiyacı nedeniyle günlük 2-3 litre sıvı alınmalı, alkollü ve kafeinli içecekler mümkün olduğunca az tüketilmeli, karbonhidratlı gıdalar yorgunluk ve dikkatsizliğe neden olduğu için az tüketilmeli. Ağır yemekler yerine sebzeli ve zeytinyağlı gıdalar tercih edilmeli, kavurma ve ızgara etler yerine de haşlama etler tüketilmelidir. Yorgunluk, bir hastalık değil bir şikayettir. Birçok hastalıkta yorgunluk ilk bulgu olabilir, bu nedenle uzun süren yorgunluklarda mutlaka sağlık kuruluşuna başvurulmalı.”

  • Akbelen’deki kamulaştırma kararı yürürlükten kaldırıldı

    Akbelen’deki kamulaştırma kararı yürürlükten kaldırıldı

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan karara göre, Muğla’nın Milas ilçesinde bulunan Akbelen Ormanı çevresindeki 190 parselin, linyit madeni sahası olarak kamulaştırılması kararı yürürlükten kaldırıldı. Erdoğan 2 gün önce maden işletme ruhsatlı sahada, maden üretimine devam edilebilmesi için 190 parselin Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırılması kararını vermişti.

  • Ömrünün geçtiği sokakları tanıyamadı

    Ömrünün geçtiği sokakları tanıyamadı

    Kahramanmaraş merkezli depremlerde en çok yıkıma uğrayan Hatay’da, yaklaşık 25 bin insan hayatını kaybetmişti. Şehirde yaşayan insanların bir gecede hayatları değişmiş ve kentte yaşayan çoğu insanın hayatları olumsuz etkilenmişti. Afetzede vatandaşların yeniden yaşama başlaması için esnaf, vatandaşlar kendilerine tahsis edilen prefabrik iş yerlerinde yeni bir yaşama başlamışlardı. Depreme Defne ilçesi Turunçlu Mahallesi’nde yakalanan Bülent Aksoy, depremden önce Antakya’nın sokaklarını gezerek seyyar satıcılık yapıyordu. Depremde annesi ve babasıyla sağ kurtulan 47 yaşındaki Aksoy, depremden 3 ay sonra kente gelerek işinin başına geçti. Antakya ilçesi Armutlu Mahallesi’nde tanınmaz hale gelen sokaklarda seyyar satıcılık yapan Aksoy; halı, havlu, çarşaf ve çorap satarak geçimini sağlamaya çalışıyor. Depremde evi yıkılan Aksoy, yıkılan şehrin sokaklarında hayat mücadelesine devam ediyor.

    “O geceyi hatırlamak istemiyorum”

    6 Şubat depremlerine uykusunda yakalanan Bülent Aksoy, “6 Şubat depremlerinde yatıyorduk. Bir anda sarsıntıya uyandık. Dışarıdan bağırış ve çığlık sesleri geliyordu. Dışarda kötü bir hava vardı. Komşulara yardıma koştuk. Allah kimseye yaşatmasın. O geceyi hatırlamak istemiyorum” dedi.

    “Şu an gezdiğim zaman çoğu yeri tanıyamıyorum”

    Çocukluğundan beri seyyar satıcılık yaptığını ifade eden Aksoy, “Antakya’nın sokaklarını gezdiğim için seviniyorum. Genelde havlu, halı, çarşaf ve çorap satıyorum. Depremden 3 ay sonra şehrime geri döndüm. Şehrime döner dönmez işimin başına geçtim. Hayata tutunmamız lazım, şehrimizi bırakıp gitmeyeceğiz. Şehir dışında olduğumuzda kalbimiz buradaydı. Günümü kurtaracak şekilde kazanıyorum. Seyyar olduğum için şehrin sokaklarını kapı kapı gezdiğimden dolayı her yeri bilirdim. Şu an gezdiğim zaman çoğu yeri tanıyamıyorum. Yıkılan bir şehrin sokaklarında hayat mücadelesine devam ediyorum” ifadelerini kullandı.

  • Sofralarının vazgeçilmezi tahinli pide

    Sofralarının vazgeçilmezi tahinli pide

    Ramazan ayının gelmesiyle Konya’daki fırınlarda da hareketlilik artarken, Kadınhanı ilçesine has tahinli pide vatandaşlardan oldukça ilgi görüyor. Gece hazırlanan hamurlar tahinle karıştırılarak yoğruluyor. Hummalı bir çalışmanın ardından tepsilere dökülen hamurlar daha sonra taş fırında pişiriliyor.
    Tahinli pidenin Kadınhanı ilçesine has bir lezzet olduğunu anlatan usta Fatih Yemenici, “Mübarek Ramazan ayının gelmesiyle birlikte tahinli pide satışlarımız başladı. Tahinli pide bu yıl sadesi 140 lira, cevizlisi 170 lira diğer çeşitlerin içeriğine göre fiyatlarımız değişiyor. Bu yıl müşterimizin ilgisinden oldukça memnunuz. Tahinli pide tatlısı çok güzel bir tatlıdır, iftar sofralarını süsler. Sahurda ekmek olarak çay, meyve suyu ve kola gibi içeceklerle de oldukça tok tutan bir yiyecektir. Her gıdada olduğu gibi tahinli pideyi alırken de dikkat edilmesi gerekenler var. Özellikle bu yıl paketli ürünlerde yapılan yanlışlıklar bizim sektörümüz de de yapılmaya başlandı. Gramajlarla oynamalar falan oluyor çünkü tahinli pidenin ekmek gibi belirli bir gramajı yok. Gramajları düşürüp fiyatları düşürme çabasına girenler oluyor. Bunlara vatandaşlarımızın dikkat etmesini öneriyoruz” dedi.

    “Köz meşe odun ateşinde yavaş yavaş dinlenmiş pideleri pişiriyoruz”

    Tahinli pide hamurunun odun ateşinde piştiğini anlatan Yemenici, “Tahinli pide mayalı bir hamur. İçerisinde ise tahin, arzuya göre ceviz, kaymak, fıstık gibi değişik çeşitleri yapıyoruz. Bunların ardından ise ustalıkla pişirilmesi kalıyor. Tahinli pidenin en önemli özelliği pişmesidir. Köz meşe odun ateşinde yavaş yavaş dinlenmiş pideleri pişiriyoruz” diye konuştu.
    Tahinli pide alan Özgür Üzümcü, “Bu bir gelenek haline geldi. Ramazan ayında damak tadına özgü bir lezzet oldu. Severek alıyoruz, yiyoruz. Besleyici, doyurucu ve tok tutuyor. Ben tatlı olarak kullanıyorum ama çocuklar sahurda ekmek olarak tüketiyor” ifadelerini kullandı.
    Nadi Ercan ise “Konya’mızın olmazsa olmazı Ramazan ayında en çok tercih edilen Kadınhanı ilçemize özgü tahinli pidemizi ben genellikle cevizli olarak tüketiyorum. Tok tutuyor, severek tüketiyoruz. İki çocuğum var ikisi de severek yiyor” dedi.

  • 200 yıllık tarih yeniden canlanıyor

    200 yıllık tarih yeniden canlanıyor

    Arapgir ilçe merkezinde bulunan Osmanlı dönemine ait 200 yıllık Çarşı Hamamı sürdürülen restorasyon çalışmalarıyla yeniden ayağa kaldırılıyor.
    Tarihi Mir-i Liva Ahmet Paşa Caminin hemen yan tarafında bulunan bir süre önce de Arapgir Belediyesinin girişimleriyle restorasyona alınan dikdörtgen şeklindeki çift kubbeli Çarşı Hamamı’nda zarar görmüş kısımları restorasyon kapsamında orijinaline uygun yenilenirken, çalışmaların bu yıl içerisinde tamamlanması hedefleniyor.

    “Klasik bir Osmanlı Hamamı”

    Han ve hamam kültürünün Osmanlı da önemli bir yere sahip olduğuna dikkat çeken Arapgir Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu, “Çarşı Hamamı köşegen diye tarif ettiğimiz iki kubbeli, arka kısımdan cehennemlik girişli tipik bir Osmanlı hamamıdır. Kubbeleri yıkılan hamam yıllarca kapalı kaldı. Daha sonra belediye başkanı seçildikten sonra 3-4 yıl süren kamulaştırılma çalışmalarının ardından yapı belediye mülkiyeti haline getirildi.

    Dönemin Malatya Valisi Ulvi Saran’a sunulan bir proje ile restorasyon çalışmalarına başlamıştık. Süreç içerisinde yaşanan bir takım talihsizlikler 7 yıl devam eden mahkeme süreci nedeniyle dış cephe restorasyonları tamamlanmışken iç fonksiyonları gecikmiş oldu. İnşallah yıl içerisinde eksik kalan kısımlarında tamamlanarak Arapgir halkını Osmanlı hamam kültürünü yaşayacak bir mekana kavuşmasını arzu ediyoruz. Kavuşturmayı da yıllara sari gecikmeye özür borcu ve ecdadın yaptığı bu eserlerinde yaşatılmasını da bir görev kabul ediyoruz” diye konuştu.