Etiket: güncelhaber

  • Elazığ sis denizinde kayboldu

    Elazığ sis denizinde kayboldu

    Meteoroloji 13. Bölge Müdürlüğü’nün uyarısını yaptığı sis ve pus, Elazığ’da etkisini gösterdi. Sabah saatlerinde kent merkezinde görüş mesafesini 3 metreye kadar düşüren sis, bin 200 rakımlı tarihi Harput Mahallesi’nde kısmen etkili oldu.

    Güneşin de yüzünü göstermesiyle birlikte tarihi Harput Mahallesi ortaya çıkarken, kent merkezi ise sis denizinde kayboldu. Dron ile havadan görüntülenen sis, Harput Mahallesi’nden şehre bakışta görsel şölen oluşturdu. Bazı vatandaşlar Harput’a çıkarak manzarayı izledi ve cep telefonları ile kaydetti.

    Manzaranın çok güzel olduğunu belirten Hatice Yıkılmaz, “Kalkınca baktım ve her yerin sis olduğunu gördüm. Kesin Harput’tan görünüyordur dedim ve genelde öyle oluyor. Tahmin ettiğim gibi çıktı. Elazığ sis altında kalmış. Her zaman bunu yakalamak mümkün olmuyor.

    O yüzden ben de görmek istedim. Sosyal medya uygulamalarım olmadığı için kendi gözlerimle gördüm” dedi.

  • Kantaron bitkisi binbir derde deva

    Kantaron bitkisi binbir derde deva

    Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, dünya genelinde sıkça rastlanılan kantaron bitkisinin sağlığa faydalarını açıkladı. Çiçekli bir bitki türü olan ve yaklaşık 700 türünün tanındığı kantaronun aşırı soğuk veya kuru bölgeler dışında dünya genelinde bulunduğunu belirten Karabulut, “Cinslerin çoğu çoğunlukla tropikal olsa da Hypericum ve Triadenum ılıman bölgelerde bulunur. Moleküler veriler, Hypericaceae’nin monofiletik olduğunu desteklemektedir” dedi.
    Karabulut, sarı kantaronun güneşi anımsatan küçük şeffaf dairelere sahip olduğunu ve içlerinde koyu kırmızı tıbbi yağ bulunduğunu söyleyerek, “Çiçekler, genellikle sarı, bazen siyah beneklerle noktalanmış dört veya beş taç yapraklıdır; uzun filamentler üzerinde birçok stamen bulunur; üç ila beş adet stil, genellikle tabanda birleşmiş halde. Meyve, olgunlaştığında ince siyah tohumu serbest bırakan dehiscent bir kapsüldür” ifadelerine yer verdi.

    Sarı kantaronun, özellikle Almanya’da antidepresan olarak yaygın bir şekilde kullanıldığını aktaran Prof. Dr. Karabulut, bitkinin sağlığa faydalarını şöyle sıraladı:
    “Hafif bir sedatif ve antispazmodik olarak işlev görerek, uykusuzluk ve anksiyeteye yardımcı olur. Bitkinin ağrı kesici ve iyileştirici özellikleri vardır, özellikle nevralji, siyatik ve sinir hasarı sonrası iyileşmeyi destekler. Dışarıdan, yara, morluk ve yanık iyileştirmek için yağ içine eklenir. Sarı kantaron, bazı durumlarda güneşe karşı hassasiyet oluşturabilir, bu özellik kanser tedavisinde kullanılmıştır. Vücutta meydana gelen yaralanmalar sonucu oluşan ağrıların hafiflemesini sağlar. Sarı kantaron çayı gece uykularının düzenlenmesine yardımcıdır. Sarı kantaron adet sancısı için kadınlarda Mens dönemlerinde ılık bir şekilde sabah ve akşam aç ya da tok karnına tüketilebilir. Gece altını ıslatma problemi yaşayan çocuklar için sarı kantaron çayı önerilir. Sarı kantaron çayının sakinleştirici etkisi bu problemin tedavisinde etkin bir rol oynar. Sakinleştirici bir etkiye sahip olan sarı kantaron panik atak rahatsızlığının tedavisini destekleyicidir. Sarı kantaron ve depresyon arasındaki ilişki nedeniyle Avrupa’da uzun yıllar reçete edilen bir bitki olarak dikkat çekmektedir. Özellikle sinirli ve stresli olduğunuz günlerde rahatlama amacıyla sarı kantaron çayı tüketebilirsiniz. Sarı kantaron hemoroit hastalığının tedavisinde yağ şeklinde kullanılabilir. Sarı kantaron yağı basur yarasının üzerine bal ile birlikte sürüldüğünde ağrıyı azaltıcı etki gösterir. Sarı kantaron sivilce izleri üzerinde etkilidir. Sivilce izlerine sürülen sarı kantaron yağı lekelerin hızla iyileşmesini sağlar. Sarı kantaron migren hastalığının tedavisinde de etkindir. Sarı kantaron çayı migren ataklarına iyi gelir ayrıca sarı kantaron yağı ile baş kısmına masaj yapılması migren krizlerini önleyebilir. Peki, sarı kantaron mideye iyi gelir mi? Sarı kantaronun yaraları iyileştirici özelliğinden dolayı ülser ya da gastrit durumlarında sarı kantaron mideye iyi gelir. Sarı kantaron şurubu ise özellikle uyku problemi çekenlerde yatmadan önce tüketildiğinde uykusuzluğa iyi gelir.”

    Sarı kantoronun bileşenlerinin, laboratuvar ortamında grip, Herpes simplex 1 ve 2 gibi virüslere karşı antiviral aktivite gösterdiğini de belirten Karabulut, Herpes salgınları sırasında da bitkinin kullanıldığını dile getirdi.

    “Zayıflamada da karnı tok tutar”

    Toksin maddelerin vücuttan gitmesinin yağlı bölgelere ulaşımı kolaylaştırdığını ve yağların yakılma işleminin çok daha basit bir hal aldığını ifade eden Karabulut, “Sağlıklı tabaklarla öğünler geçirmeniz ve bolca su içmeniz önerilir. Çünkü sarı kantaron yağı, metabolizmayı aktif tutmak ve yağ yakımını hızlandırmak için çaba sarf eden bir bedene ihtiyaç duyar. Ayrıca toksin maddelerle birlikte ödem atılmasını da sağlayan sarı kantaron, kilo vermeyi kolaylaştırır. Yemeklerden önce tüketilen sarı kantaron çayı tok tutucu özelliğe sahiptir. Uzun süre mideyi terk etmeyen flavonoidler ve uçucu yağlar tokluk hissi verir. Sarı kantaron zayıflama konusunda vücudu destekler. Sabah ve akşam içilen sarı kantaron çayı ile yapılan sarı kantaron kürü kilo vermenize yardımcı olur” şeklinde konuştu.

  • Rusya’nın ayvası Kahramanmaraş’tan

    Rusya’nın ayvası Kahramanmaraş’tan

    Onikişubat ilçesindeki Tedbirler, Avcılar, Şahinkaya ve Ilıca bölgelerinde yetiştirilen ayvada hasat dönemi başladı.
    Bölgede bulunan yaklaşık bin 500 dönüm arazide yetiştirilen üründen yılda 10 bin tondan fazla rekolte elde ediliyor. Ürün iriliği ile dikkat çekerken, tadı ve rengi ile de müşterilerin ilgisini çekiyor.

    Ayva iç pazarın yanı sıra yurt dışına da ihraç ediliyor

    Üretici Hanifi Kayaalp, “Bu ürünleri özellikle Rusya, Romanya ve Arap ülkelerine gönderiyoruz. Üretimlerimiz güzel, kaliteli ürünler var. Bu bölgemizde ayvanın randımanlı yetiştiğini ve yaklaşık bin ton gibi rekoltenin olduğunu tahmin ediyoruz.

    Bizdeki yetişen ürün 250 ton. Bu üründen Avcılar ve Çamlıbel mahallelerimizde de var. Bu bölgeye tüccarlarımızın da gelmesini bekliyoruz” diye konuştu.

    Hatice Kayaalp ise, “Ayvalarımızı toplamaya başladık ve ihraç edeceğiz inşallah. Deprem ve kurak giden havadan dolayı ağaçlar biraz kurumuş olsa da son yağan yağmur nedeniyle ayvalarımız genel olarak güzel” dedi.

  • Kış aylarının vazgeçilmezi kestane

    Kış aylarının vazgeçilmezi kestane

    Odunpazarı ilçesindeki pazarcı esnafının tezgahında kestane yerini aldı. Kışın talep gören kestanenin kilosu 150 TL’den satışa sunuluyor.

    Kestane hasadı eylül ayı ortalarından ekim ayı sonlarına kadar devam ediyor. Hasadı yapılan kestane vatandaşlardan yoğun rağbet görüyor.

  • TCG Anadolu tüm heybetiyle görüntülendi

    TCG Anadolu tüm heybetiyle görüntülendi

    Türkiye’nin yerli ve milli savaş gemisi TCG Anadolu, 29 Kasım tarihinde İzmit Körfezi’ne demirledi. 30 Kasım tarihinden itibaren ise vatandaşların ziyaretine açıldı. 6 Aralık Çarşamba gününe kadar ziyaretçilerini ağırlayacak olan savaş gemisine, 3 günde yüzlerce kişi akın etti.

    Limana yanaşamaması sebebiyle açıkta duran gemiyi, vapur seferleri ile ziyaret eden vatandaşlar, heybeti karşısında gururlanıyor. Askerlerin hazır olduğu gemi, havadan da görüntülendi. Havadan çekilen görüntülerde geminin üzerinde 10 savaş helikopteri yer aldı. Devasa gemi, görenleri gururlandırdı.

  • Elbistan Kelle Peyniri tescillendi

    Elbistan Kelle Peyniri tescillendi

    Yeni Kahramanmaraş vizyonu doğrultusunda paydaş kurum ve kuruluşlarla tüm alanlarda faaliyetlerini sürdüren Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi, şehrin yöresel lezzetlerini ve geleneksel el sanatlarını koruyarak ulusal ve uluslararası arenada tanıtımını sağlamak için de tescil başvurularını sürdürüyor. Son olarak Ekim ayında tescil ettirilen Kahramanmaraş Bertiz Kabarcık Üzümü’nün ardından şimdi de Elbistan Kelle Peyniri’nin coğrafi işaret tescili alındı.

    Kendine özgü üretim metoduyla Elbistan Kelle Peyniri; KSÜ Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü ile Elbistan İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünün destekleriyle Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan başvurunun ardından Türk Patent ve Marka Kurumunca hazırlanan 162 Sayılı Resmi Coğrafi İşaret ve Geleneksel Ürün Adı Bülteni’nde yayımlanarak şehrin 27. tescilli ürünü olarak yerini aldı.

    Mahalle, Tarım ve Hayvancılık Dairesi Başkanlığından yapılan açıklamada; “Yöresel lezzetlerimize ve geleneksel el sanatlarımıza sahip çıkarak coğrafi işaret tescilli ürünlerimizin sayısını artırmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” ifadelerine yer verildi.

     

  • İlk beyin ameliyatına ait kafatası

    İlk beyin ameliyatına ait kafatası

    Tarihi geçmişiyle birçok medeniyete ev sahipliği yapan ve Orta Anadolu’nun ilk yerleşim yeri olarak bilinen Aksaray’da yaşanan dünya ilkleri herkesi şaşırtıyor.

    İlkler arasında yer alan 10 bin 500 yıl önce dünyanın ilk beyin ameliyatına ait kafatası müzedeki ziyaretçilerini şaşırtıyor. Aksaray’ın Gülağaç ilçesine bağlı Kızılkaya köyünde bulunan Aşıklı Höyükte kazı çalışmaları her yıl aralıksız olarak devam ettiriliyor. 1989 yılında başlatılan kazı çalışmalarında birçok yaşam malzemelerinin yanı sıra genç bir kadına ait kafatası bulundu. Kafatasının 2 tarafından yaklaşık 11.2 milimetre genişliğinde bir delgi ile delindiği tıbben de kanıtlanırken, yapılan bilimsel çalışmalarda hasta kadının bu ameliyattan sonra 10 gün daha yaşadığı tespit edilmiş.

    Aşıklı Höyük ve ilk beyin ameliyatına ilişkin bilgiler veren Aksaray Müze Müdürü Yusuf Altın, kazı çalışmalarının 30 yılı aşkın bir süredir devam ettiğini söyledi. Tespit edilen 10 bin 500 yıl önceki yaşam koşullarını ve mücadelesini de anlatan Altın, ilk beyin ameliyatının burada yapıldığına işaret etti. Aşıklı Höyük’te 1300 yıllık bir yaşam serüveni olduğunun altını çizen Müze Müdürü Yusuf Altın, “Aşıklı Höyük bizim Cumhurbaşkanlığımız kararlı kazılarımızdan bir tanesidir. Kazı çalışmalarına yaklaşık 30 yılı aşkın bir süreçten beri devam edilmektedir. Buradaki kafatasına geldiğimiz zaman milattan önce 8500 yılıyla 7300 yılları arasında 1300 yıllık bir yaşam serüveni var orada. Yani o zamanki neolitik yaşam tarzı olarak normal ilkel kabileler tarafından yaşanmaktaydı. O dönemde ilk önce etçil bir toplum, aynı zamanda otçul bir toplum, avcı toplayıcı bir toplum ile hayvan evcilleştirilmesi var. Obsidyen taşlarımızla kemiklerle birlikte ilk değirmen yapıtlarını görmekteyiz. Sürtme taşlarıyla birlikte buğday ekerek tarım toplumuna da yavaş yavaş geçildiğini görmekteyiz. İlk mimari olarak mimari yapılarını da görmekteyiz. Etçil bir toplum, otçul bir toplum ve daha sonra da sağlık meydana geliyor. Sağlık meydana gelince de ilk beyin ameliyatını bundan 9500 yıl önce Aşıklı Höyük’te görüyoruz. Bu beyin ameliyatına geldiğimiz zaman 25-30 yaşlarında bir hanımefendinin kafatasından 2 tane delik açılarak böyle bir çalışma yapıyorlar. Bu çalışmayı da muhtemelen kemik ve obsidyen madenlerini kullanarak bu çalışma yapılmış. Bu çalışmalar yapıldıktan sonra hastanın 10 gün daha yaşadığı tespit edildi. Peki yaşadığı nasıl tespit ediliyor? Örneğin bir uzvumuz kırıldığı zaman bir kaynama süreci geçer ve yeni bir doku, kemik dokusu oluşma süresi var. Antropologlar ve tıp aleminde bununla ilgili gerekli çalışmalar yapıldı ve 10 gün daha yeni bir doku oluştuğu tıbben ispat edilmiştir. Öyle olunca da ilk beyin ameliyatı olarak müzemizin değerli envanterlerinden bir tanesidir” dedi.

  • Sıcak hava çiftçilerin yüzünü güldürüyor

    Sıcak hava çiftçilerin yüzünü güldürüyor

    Muş’ta havanın güzel olması, hayvanlarını meralarda otlatmaya devam eden besicilerin yüzünü güldürdü. Muşta hava sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi hayvancılıkla uğraşan çiftçilerin yem, saman ve arpadan tasarruf etmesini sağlıyor. Sıcak havaları fırsat bilerek koyunlarını meraya otlatmaya çıkaran besici Seyit Çöglü, havalan mevsim normalleri üzerinde seyretmesinin kendilerini mutlu ettiğini ifade ederek, “Şuan Muş’ta halen kar yok. Kış mevsimi çok güzel geçiyor. Havaların böyle olması bizi sevindirdi. Yem, saman ve arpadan tasarruf ediyoruz. Havaların 20 gün daha böyle olması için dua ediyoruz. Bu mevsimde karın yağmaması hepimizi çok sevindiriyor” dedi.

  • Çankırı’da 3.8 büyüklüğünde deprem

    Çankırı’da 3.8 büyüklüğünde deprem

    Saat 20.04’de merkez üssü Çankırı’nın Ilgaz ilçesi olan bir deprem meydana geldi. A

    FAD’dan açıklanan eriye göre depremin büyüklüğü 3.8 olarak ölçüldü. Sarsıntının yerin 8.4 kilometre derinliğinde gerçekleştiği bildirildi.

    Olumsuzluk yaşanmazken, deprem bölgedeki vatandaşlar tarafından hissedildi.

  • Iğdır’da karpuz hasadı

    Iğdır’da karpuz hasadı

    “Doğu’nun Çukurova’sı” Iğdır’da yıllardır çiftçilik yapan ve örnek çiftçi olarak bilinen Alican Açkan, sonbahar mevsiminde karpuz hasadı yaptı. Iğdırlı çiftçi normal zamanda ekilen karpuzlar ile beraber tohumu atadan gelen ve melez olan siyah karpuz olarak bilinen karpuzu ekti. Diğer karpuzlar hasat olurken Açkan, yetişmesi uzun süre alan bu siyah karpuzlar ile özel ilgilendi. Sonbahar mevsimi ile olgunlaşan karpuzun hasadı da sonbahar mevsimine denk geldi. Açkan çoğu insanın bu karpuzu gördüğünde şaşırdığını belirtirken aslında bu karpuzu ekiminin atadan geldiğini söyleyerek, “Biz de büyük çile ve küçük çile vardır. Bizde her yıl geleneksel olarak yöresel olarak çile bayramında illaki olmazların olmazı karpuz kesiyoruz. Bizde bu bir bayramdır. Ektiğimiz ve bugün hasadını yaptığımız bu karpuz melezdir ve yıllardan beri siyah karpuz olarak gelmiştir. Bu karpuzun özelliği siyah olması ile beraber baba ve deden gelme bir karpuzdur. Türkiye genelinde iddia ediyorum açık tarlada şu an karpuz yoktur. Biz bu karpuzu marketlere, hastası olanlar canı karpuz çekenlere ya da hamile ablalarımıza, bacılarımıza veriyoruz. Bu şekil ihtiyaçlar için vatandaşlar bu karpuzu alıyor. Bu karpuz bakım istediği için bizde bakımını yaptığımız için bugüne kadar geldi. Bu karpuzun hasadı 21 Aralığa kadar sürer” dedi.
    Iğdır Ziraat Odası Başkanı Turgay Bağrı, Iğdır’da tarım üretimin 9 ay sürdüğünü söyleyerek, “Iğdır’da vejetasyon süresi hala devam ediyor. Bu şu anlama geliyor. Kasım ayının da üretim sezonuna dahil olmasını da göze alırsak yani demek ki Iğdır’da biz üç ay ürün üretemiyoruz. 9 ay üretimimiz var. Bu her ile nasip olacak bir durum değildir. Iğdır’ımızın mikro klima özelliği olmasından dolayı bu durum önemli bir yer tutuyor. Tarım dolayısıyla burada bizim biz bir ürünü daha erken veya daha geç üretmemiz bize kazandırır. Dolayısıyla biz şu an iklimi zorluyoruz. Hem sonbaharı zorluyor hem ilkbaharı zorluyoruz. İnşallah Iğdır’da biz bunu daha da ileriye götüreceğiz. Şu anda Türkiye’de açık tarlada karpuz görmek mümkün değildir. İlkbahar tadında bir karpuz var. İnsanlarımızın da buna riayet ederek bu karpuzdan alması lazımdır” dedi.
    Iğdır İl Tarım ve Orman Müdürü Ahmet Tingiş, Iğdır’ın iklim olarak üretime yatkın olduğunu dile getirerek, “İlimizde karpuz üretimi son yıllarda artmaya başlamıştır. Karpuz hasadımız hala devam etmektedir. Iğdır Ovamız verimini ve potansiyelini göstermektedir. Biz her aşamada üreticimizin yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.