Etiket: güncelhaber

  • Zeytin kızılkurduna dikkat

    Zeytin kızılkurduna dikkat

    “Zarar görmüş meyveler gelişemez”

    Zarar gören zeytinin meyveleri hakkında üreticilere bilgilendirme yapan ATB 4. Meslek Komitesi Üyesi Zafer Tan, “Zeytinin meyvesinde olan zeytin kızılkurduna dikkat edelim. Zarar görmüş meyveler gelişemez, buruşup kurur ve dökülmeye başlarlar. Kuruma esnasında yara yerlerinin kenarları kabarır ve ortası çökük karakteristik bir durum alır. Erginlerin meyvelerde yapmış olduğu bu zarar çok önemlidir ve gerçek ürün kaybına sebep olmaktadır” dedi.

    Zeytin kızılkurdu hakkında bilgi veren Tan, şöyle konuştu:

    “Zeytin kızılkurdu yumurtalarını zeytin sineğinin yumurta bıraktığı deliklere bırakır. Bu nedenle zeytin kızılkurdu yumurtası, zeytin sineğinin yumurtasından önce açılırsa çıkan larva zeytin sineğinin yumurtasını tahrip etmekte hatta yumurtanın içini boşaltarak, sadece yumurtanın zarını bırakmaktadır. Buna karşın zeytin sineği yumurtası önce açılırsa çıkan larva çekirdeğe doğru ilerleyip, yaşamını sürdürmektedir. Zeytin kızılkurdu meyvenin hemen kabuk altında açtığı oyukta larva dönemini tamamlayabiliyor. Böylece zeytin meyvesi içinde her iki tür de yaşamını sürdürebilir. Zeytin kızılkurdu ile bulaşık meyvelerde 2-3 milimetre çapta küçük, yuvarlak ve hafifçe içe çökük, koyu kahverengi lekeler oluşur. Bu lekeler daha sonraları 5-7 milimetreye kadar ulaşıp, kuru leke görünümü alır. Meyve dokusu da kabuktaki lekenin altında kahverengileşip, çürür ve yer yer boşluklar oluşur. Bu meyve dokusunda oluşan yaralardan funguslar girer ve lekeler büyüyüp, belirginleşir. Bu nedenlerden dolayı meyvelerin sapa tutunması zayıflar ve meyve dökümleri görülür.”

    Mücadele yöntemleri

    Tan, zeytin kızılkurduyla mücadeleye ilişkin şu bilgileri verdi:

    “Pupaların yok edilmesi için kış aylarında toprağın sürülmesi gerekmektedir. Zeytin kızılkurdu varlığı zeytin sineğine bağlı olduğu için zeytin sineğine karşı uygun ve etkili bir mücadele yapılması durumunda sorun olmamaktadır. Bu nedenle zeytin kızılkurdunun kimyasal mücadelesi bulunmamaktadır.”

  • Gripten korunmanın en etkili yolu aşı

    Gripten korunmanın en etkili yolu aşı

    Dünya üzerinde en sık rastlanan, en kolay bulaşan ve yine en hızlı yayılan hastalığın grip olduğu ifade eden Çocuk Sağlığı Ve Hastalıkları Uzmanı Uz. Dr. Vefa Mirzaliyeva, virüsle meydana gelen bir solunum yolu hastalığı olan grip hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Genellikle üst hava yollarındaki burun tıkanıklığı, ateş, baş ağrısı, hapşırık, geniz tıkanıklığı, gözlerde kaşıntı, yaşarma, halsizlik, titreme, boğaz ağrısı, kas-eklem ağrısı semptomlarıyla kendisini gösteren gribe karşı, Uz. Dr. Vefa Mirzaliyeva, grip aşısı olmanın önemine değindi.

    Bebeklerin aşı olup olmaması konusunda da açıklamalarda bulunan Uz. Dr. Mirzaliyeva, “6 aydan büyük çocuklar grip aşısı olabilirler. Ama özellikle 6 aydan büyük ve 5 yaşından küçük olanlar, kronik rahatsızlığı bulunanlar, bağışıklığı baskılanmış kişiler ve obezitesi olanlar daha öncelikli aşı olmalıdır. 6 aydan küçük olan bebekler ise aşı olmaması gerekiyor” dedi.

    “Ekim ve Kasım aylarında grip aşısı yaptırabiliriz”

    Toplumdaki salgını aşı ile kısmen önleminin mümkün olduğuna dikkat çeken Uz. Dr. Vefa Mirzaliyeva, “Ekim ve Kasım aylarında grip aşısı yaptırabiliriz. 9 yaşından büyük olan çocuklar yılda bir kez, 6 ay ile 8 yaş arası çocuklar daha önceden aşı olmadıysa 4 hafta ara ile iki dozda olabilir. Fakat daha önce aşısı var ise bir dozda aşılanması yeterlidir. Neden grip aşısı olmamız gerekiyor. Okul başarısızlığını azaltmak, antibiyotik kullanımını azaltmak, toplumda salgının yayılmasını önlemek için grip aşısı yaptırmalıyız” ifadelerini kullandı.

  • Rotayı İsrail yerine Türkiye’ye çevirdi

    Rotayı İsrail yerine Türkiye’ye çevirdi

    Bugün İsrail’in Haifa Limanı’na gidecek olan yolcu gemisi Malta Bayraklı Mein Schiff 5, Marmaris Liman İşletmesi Gümrüklü Limanı’na demirledi. 294 metre uzunluğundaki 36 metre enindeki dev yolcu gemisi yolcularından bazıları limandan çıkarak, kendilerini bekleyen tur otobüslerine binip, Dalyan ve turistik mahalle turlarına çıkarken bazıları da ilçe merkezinde ve yat limanında gezintiye çıktı. Gemi yolcuları, ‘Savaştan dolayı tabii ki üzgünüz, Marmaris bizim için sürpriz oldu ancak burası çok güzel’ dedi.

    “Önümüzdeki günler içerisinde ve Kasım ayı boyunca 7 ila 8 gemi bekliyoruz”

    Marmaris Liman İşletmeciliği Yönetim Kurulu Üyesi Şükrü Tugay, “Üzülerek İsrail’deki, Gazze’deki olayları biz de takip ediyoruz. Bu tür tatsız olaylar ve bu tür yaşanan savaş hadisesi nedeniyle işlerin Türkiye’ye kayması, limanlarımıza gelmesinden herhangi bir mutluluk veya sevinç içinde değiliz. Öncelikle oradaki insanların canları önemli tabii ki. Ancak tabii bu gemilerin oralara gitmeleri mümkün değil. Güvenlik endişeleri nedeniyle başka ülkelere gideceklerine ülkemize geldiler. İsrail limanlarını iptal eden birçok gemi var, bazıları Alman, İtalyan, İngiliz ve Amerikalı gemiler. Bunlardan bir kısmı Marmaris’e geldi. Önümüzdeki günler içerisinde ve Kasım ayı boyunca 7 ila 8 gemi bekliyoruz. Bu gemilerin içerisinde İtalyan, Amerikan ve Alman gemileri var. Şu anda bizim limanımızda bulunan gemi Meinz Schiff 5 isimli, 2 bin 600 Alman yolcu taşıyan bir gemi. Bu gemilerin Doğu Akdeniz çanağında yaptığı turlardaki en önemli noktalardan biri tabii ki İsrail limanları üzerinden gittikleri Kudüs ziyaretleri. Diğer rotasında olan limanların içerisinde Mısır limanları var. Oradan piramitleri ziyaret ediyorlar. Türkiye’ye geldiklerinde Kuşadası’nda Efes’i ziyaret ediyorlar. Marmaris’te Dalyan ve şehrimizi ziyaret ediyorlar” dedi.

    “Doğu Akdeniz çanağında iptaller gelecek”

    Tugay, tur gemilerinin rotalarının değişmesinin ilk başta hareketlilik getireceğini ancak sonraki süreçte iptaller ile durumun biraz daha durgunlaşacağını belirterek, “Doğu Akdeniz çanağının olmazsa olmazı tabii ki Kudüs ve piramitler gibi çok önemli noktalar. Turistler rotalarında buraları olduğu için bu turları ve bu gemileri tercih ediyorlar. Ancak yakın vadede ülkemize bir hareketlilik getireceğini görmüş olsak da ileri vadede Doğu Akdeniz çanağında çalışan bu tür gemilerin bölgedeki iyi satan, diğer bir tabirle gemileri kolay dolduran limanların rotalarından çıkarmaları demek, uzun vadede bölgemizdeki gemi trafiğini azaltacağı için Türk limanlarına da olumsuz olarak yansıyacaktır” şeklinde konuştu.

    “Marmaris’e 15 bin turist inecek”

    Tugay, “Ekim ayı boyunca son dakikada planlarını değiştiren bu gemiler gece gündüz bizlerle temasa geçerek Cumartesi gününden itibaren bu rotalarını yeniden yaparak bizim limanımıza geldiler. Önümüzdeki günlerde bir İtalyan gemisi bekliyoruz. Bugün buradaki geminin tekrar bir ziyareti var. Bir Amerikan gemisi bekliyoruz. Bu hareketliliğin ülkemize bir şekilde faydalı olacağını umuyoruz. Biz Marmaris Limanı’na bu süreç nedeniyle yanaşacak olan gemi sayısı 7 ila 8 olacaktır. Bu da on beş binin üzerinde ziyaretçi anlamına gelmektedir. Tabii ki sadece Marmaris Limanı değil, Bodrum Limanı’na da takip ettiğimiz kadarıyla dört- beş ilave sefer var. Alanya’ya bir iki tane oldu. Antalya’ya iki tane olduğunu biliyoruz. İzmir’e başladığını, tekrar gemilerin dört, beş adeti şimdiden olduğunu biliyoruz. Tüm Türk limanlarına önümüzdeki bir iki ay boyunca İsrail ve o bölgedeki seferlerini iptal ederek gelecek olan gemi sayısının takribi otuz, 40 seferi geçeceğini düşünüyoruz. Bu da tahminimiz 70bin, 80 bin civarında yolcuya karşılık gelecektir diye düşünüyoruz” dedi.

  • Uzmanlardan kombi bakımı uyarısı

    Uzmanlardan kombi bakımı uyarısı

    Van’da, son zamanlarda doğal gaz kullanımında artış yaşandığını belirten uzmanlar, kullanım ve tesisat temizliği konusunda vatandaşlara önemli uyarılarda bulundu. Havaların soğuması ve kış mevsiminin yaklaşmasıyla birlikte vatandaşların ısınma araçlarından olan doğal gaz kullanımına başladığını ifade eden kombi bakım ve teknik servis uzmanları, kombi bakımı ve korsan servislere karşı vatandaşları uyardılar. Her yıl düzenli yapılan kombi bakımlarının önemli olduğunu belirten uzmanlar, bunun vatandaşların cebine yansıdığını söylediler. Kombi bakımlarının çok önemli olduğunu ve bunun mutlaka yetkili servis tarafından yapılması gerektiğini belirten servis yetkilisi Haluk Terzioğlu, kombilerin kış boyunca çalışan bir cihaz olduğu için yılda bir defaya mahsus bakımlarının yapılması gerektiğini vurgulayarak, “Bazı bölgelerde suyun kireçli olmasına bağlı olarak farklılık gösterebiliyor. Ama bir kombi cihazının mutlaka yılda bir bakımının yapılmasını tavsiye ediyoruz. Aksi taktirde cihaz üzerinde bulunan bazı değerli parçalar, tozdan ve pislikten kaynaklı zarar görebilir” dedi.

    “Kombi bakımı yapılmaması faturalara negatif yansır”

    Her yıl düzenli yapılan kombi bakımının vatandaşların cebine de olumlu yansıdığının altını çizen Terzioğlu, “Kombi cihazın yanma basınçları çok önemli. Yanma basınçları esnasında içerdeki toz ve pisliğin durumuna bağlı olarak içerde düzgün yanma olmayabilir. Bu da faturalara negatif yansır. Her kombi bakımı esnasında içerdeki toz ve pislikler temizleniyor. Ayrıca değişmesi gereken parçalar değişiyor ve verimli bir şekilde yanma ayarları görüldükten sonra müşterilere cihazın kullanması söyleniyor” ifadelerini kullandı.

    “Kombi bakımı cihazın ömrünü 12 yıl uzatır”

    Kombi bakımlarının mutlaka yetkili servisler tarafından yapılması gerektiğini belirten Terzioğlu, “Bir kombi bakımı ortalama 40 dakika sürüyor. Fakat 2-3 yıl bakım yapılmamış bir kombi ise 1,5 saat sürüyor. Biz kombi bakımlarının yetkili servislerden yapılmasını istiyoruz. Çünkü yetkili serviste yedek parçasından tutun her malzemeyi bulabiliyorsunuz. En azından şikayet edebileceğiniz bir kurum olduğunu unutmayın. Ama özel servisler öyle değil. Özel servislerde orijinal yedek parça bulmaya bilirsiniz. Ayrıca bir problem olduğunda şikayet edebileceğiniz bir yer de yok. Özvan Teknik olarak vatandaşlarımızdan hangi marka olursa olsun kombi bakımını yapmalarını tavsiye ediyoruz. Düzenli bir şekilde bakımı yapılan bir kombi cihazının ömrü en az 12 yıl uzar” diye konuştu.

    Havaların soğuması ile birlikte kombi bakımlarında taleplerin arttığını ifade eden Terzioğlu, “Havaların soğumasıyla birlikte telefonlarımızda çağrı artışları meydana geldi. Bilinçli tüketici zaten bir ay öncesinden kombi bakımlarını yapmıştı. Biz her sene müşterilerimize kış gelmeden, sonbaharda kombi bakımlarını yaptırmalarını tavsiye ediyoruz. Çünkü kış mevsiminde yoğunluktan dolayı sıkıntı yaşayabilirler” dedi.

  • Yazılı ve uygulamalı sınavlar yönergesi

    Yazılı ve uygulamalı sınavlar yönergesi

    “Milli Eğitim Bakanlığı Ölçme ve Değerlendirme Yönetmeliği”, 9 Eylül 2023 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştı. Bu çerçevede Milli Eğitim Bakanlığına bağlı resmi ve özel örgün eğitim kurumlarında uygulanacak sınavlara ilişkin usul ve esasları düzenleyen “Milli Eğitim Bakanlığı Yazılı ve Uygulamalı Sınavlar Yönergesi” ise 11 Ekim 2023 tarihi itibarıyla yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönerge ile yazılı ve uygulamalı sınavlar ve bu sınavların değerlendirilmesine ilişkin usul ve esaslar belirlendi.
    Söz konusu yönergede konu soru dağılım tablolarına göre hazırlanacak ortak yazılı sınavlar kapsamında milli eğitim müdürlüklerinin sorumlulukları belirlendi. Ortak yazılı sınavlarda soruların nasıl olacağı, sınavların nasıl uygulanacağı ve değerlendirileceği açıklandı.

    Türkçe ve yabancı dil dersi sınavlarında dinleme, konuşma, okuma ve yazma becerisi ölçülecek

    Yönergeye göre iki aşamada gerçekleştirilecek olan Türkçe ve yabancı dil derslerinin sınav puanları yazılı sınavın yüzde 50’si, dinleme sınavının yüzde 25’i ve konuşma sınavının yüzde 25’i alınarak hesaplanacak. Türk dili ve edebiyatı dersinin sınav puanları ise yazılı sınavın yüzde 70’i, dinleme sınavının yüzde 15’i ve konuşma sınavının yüzde 15’i alınarak hesaplanacak. Böylelikle öğrencilerin dinleme, konuşma, okuma ve yazma becerileri ölçülecek.

    İlkokullarda süreç odaklı değerlendirmeye yönelik çalışmalar yapılacak

    İlkokullarda öğrencilerin Türkçenin doğru ve güzel kullanımını geliştirmek amacıyla dinleme, konuşma, okuma ve yazma becerilerinin izlenmesi ve geliştirilmesine yönelik ölçme araçları kullanılacak. Öğrencilerin yazılı anlatım becerilerinin geliştirilmesi ön plana alınacak. Ayrıca ilkokullarda süreç odaklı değerlendirmeye yönelik çalışmalar yapılacak. Süreç odaklı değerlendirme yaklaşımıyla öğretim sürecinde neler yapıldığı ve öğrencideki gelişimin ne düzeyde olduğunu ortaya koyan durum değerlendirilmesi yapılacak. Böylece öğrencinin sürecin başında bulunduğu nokta ile sürecin sonundaki gelişim seviyesi ortaya konacak. Öğrencinin gelişimi periyodik olarak izlenecek ve öğrenci ile velisine geri bildirim verilecek.
    Öte yandan, ortak yazılı sınavlara mazeretleri nedeniyle katılamayan öğrenciler için mazeret sınavı yapılacak.

  • Tamir edilmeyecek hiçbir şey yok

    Tamir edilmeyecek hiçbir şey yok

    Eskişehir’de yaşayan 72 yaşındaki Osman Palaz, yaklaşık 50 yıldır elektronik alet tamirciliği yapıyor. Her türlü elektronik cihazı tamir edebildiğini söyleyen Palaz, üniversite öğrencilerinden ücret almıyor. Tamirciliğe olan ilgisinin 20’li yaşlarındayken amcasının oğlu sayesinde başladığını belirten Palaz, mesleğine olan ilgisinin sürekli arttığını söyledi. Özellikle üniversite öğrencilerinin arızalı cihazlarını severek tamir ettiğini dile getiren Palaz, onlardan hiçbir ücret talep etmediğini, sadece hayır dualarını aldığını belirtti. Osman Usta, 1970’lerde mahallede eski radyolardan yayın yapıldığı zamanlardan itibaren elektroniğe merak duyduğunu anlattı. Palaz, teknolojinin hızla geliştiği bu dönemde, eski teknolojilere olan ilgisini kaybetmediğini ve nostaljik radyolardan eski teyplere, gramofonlardan su ısıtıcısı, saç kurutma, tıraş makinaları, elektrik süpürgelerine kadar birçok cihazı tamir ettiğini söyledi. Usta Palaz’ın en büyük sıkıntısı, gençlerin bu mesleğe ilgi göstermemesi. Gençlerin bu işe sabredemediğini belirten Palaz, teknolojinin hızla ilerlemesiyle artık bu tip tamirlerin azaldığına dikkat çekti.

    “Öğrencilerin eşyalarını ücretsiz tamir ediyorum”

    Osman Palaz, ilerleyen teknolojiye rağmen eski cihazların tamirini sürdürmeye kararlı olduğunu, kendisi için en önemli şeyin insanlara yardımcı olmak ve teşekkürlerini duymak olduğunu söyledi. Palaz, “Elektrik elektronik işini 50 senedir yapıyorum, yaşım 72 oldu. 20 yaşından beri elektrikçilik yapıyorum. Eskişehir’de, yurt dışında çok yerde çalıştım. 4-5 senedir de buradayım. Esnaf Sarayı yakın olduğu için yürüyen merdiven arızalarına ben bakıyorum, başka bakan kimse yok. Burada da eşin, dostun, komşuların arızalanmış, kimsenin yapmadığı parçaları getiriyorlar ben burada onları birleştiriyorum. Gelen öğrenciler oluyor. Öğrencilere zaten yardım maksadıyla yapıyorum. Onları çok seviyorum. Kız öğrenciler saç kurutma makinelerini getiriyor. Öğrencilerin işlerini ücretsiz tamir ediyorum. Burada konu komşunun yapılamayan işlerini, fakir fukaranın alamadığı malzemeleri parçalarla birleştiriyoruz. Yeniymiş gibi yapıyoruz. Amacımız para kazanmak değil, hizmet etmek. Bir Allah razı olsun desinler diye” diye konuştu.

    “Çocukluğumda ilk öğrendiğim elektronik”

    Osman Palaz, “Bazı eleman eksikliklerinde beni çağırıyorlardı. Bazı tanıdık servisler sıkışıyorlardı, onlara yardım edince bu iş böyle ilerledi. Servislere ütü, saç kurutma makinesi, elektrik süpürgesi, su ısıtıcıları, banyo şofbenleri geliyordu. Bunları tamir ederken arkadaşlara yardım ettim. Amcamın oğlundan elektroniği çok iyi öğrendim. Çocukluğumda ilk öğrendiğim elektronik. 1970’lerde eski radyolardan mahalleye şarkı yayını yapıyordu. Ondan elektroniğin bazı şeylerini öğrendim. Öğrendiklerim heba olmasın, hizmette kullanayım dedim. Hem kendimi eğlendiriyorum hem de eşe dosta hizmet ediyorum. Bilhassa öğrencilere hizmet etmeyi çok seviyorum. Öğrenciler Osman Amca diyerek geliyor. Çoğuyla dost olduk, muhabbete geliyorlar” dedi.

    “Gerekirse parça için İstanbul’a gidiyorum”

    Tamirci Osman Palaz, “Yeni çıkan ses bombaları arızası çok fazla geliyor. Onlar fabrikasyon yapımı ama parçaları birbiriyle değiştirerek hallediyoruz. Nostaljik radyoları da getiriyorlar. Orijinalliğini bozmadan içine ne yaparsan yap diyorlar. Eski radyoya yeni kart takıyorum, cihazı çalıştırıyorum. Eski teypleri, büyük müzik setlerinin tamirini Pazar gününü ayırıyorum. Çünkü bir iş yaparken başkası kurcalamasın diye kafam rahatken onları tamir ediyorum. Gramofon, pick-up bile geldi, tamir ettim. Tamir ederken cihaz atılmasın, yaptıramamışlar, son çare bana gelmişler diye düşünerek ben ne yapıp edip parçasını muhakkak buluyorum. Gerekirse parça için İstanbul’a gidiyorum. Hatıra olarak gönülleri hoş olsun diyorum, çalıştırıyorum. Dedesi veya her kimse arkasından bir Fatiha okusun niyetiyle tamir ediyorum” diye konuştu.

    “Şimdi teknoloji çağı artık bunlarla kimse uğraşmıyor”

    Palaz, “Elektrikçi olarak gençler biraz var ama onlar da azaldı. Bu işlerde çırak yetişmiyor. Benim dükkâna kaç tane çırak geldi parasından çok sabredemiyorlar. Abi bunla uğraşılır mı diyor bırakıp kaçıyor. Bu işi bilsinler, yetişsinler isterim. Bu makine kaç yere gitmiş, sökümünü dahi yapamamışlar. Bir aydır bende. Söktüm, tamirini bitirdim, toplayacağım. Şimdi teknoloji çağı artık bunlarla kimse uğraşmıyor. Yeni teknoloji tabii ki şart. Bizim yeni teknolojiye ayak uydurmamız için ömrümüz yetmez” diyerek sözlerini noktaladı.

  • Dört kuşaktır zamanı ayarlıyorlar

    Dört kuşaktır zamanı ayarlıyorlar

    Merkez Sur ilçesi Gazi Caddesi’nde küçük bir dükkanda zamana dokunan Aziz Camcı (52), 1920-25’lerde atalarının yaptığı saat tamiri mesleğini kendisi ve diğer aile fertleriyle birlikte dört kuşaktır sürdürüyor.
    Dijital çağda saat tamirini sürdürmeye çalışan aile, dededen aldıkları bayrağı çocuklarına devrederek zamanı ayarlamaktan vazgeçmiyor.
    Mesleklerinin dede mesleği olduğunu, dededen, babaya, babadan da kendilerine kaldığını belirten Camcı, kendileri de çocuklarına devredeceklerini söyledi.

    Ailece saatçi olduklarını ifade eden Camcı, “1920-1925 yıllarında dedem saatçilik mesleğini yapıyor. Dedem Ulu Camii’nin orada saatçi, şimdi amcamın oğlu işletiyor. Güzeliş Lokantası’nın bitişiğindeki saatçide amcamın oğlunun, az daha ilerisinde yeğenim Halil var, o da saatçi ve yan tarafta pasajın içinde amcamın oğlu var. Biz de dededen babaya saatçilik mesleğini yapıyoruz. 4 kuşaktır dönüyor” dedi.

    “İstanbul, Ankara, İzmir gibi yerlerde yapamadıkları saatleri biz burada yapıyoruz”

    “Saatçiliğe eskiden emek döküyordun, şimdiki saatlere sadece bir pil takıyorsun eski şefkati kalmamış” diyen Camcı, şöyle konuştu:
    “Mekanik saatle uğraşıyorsun ama pilli saatle uğraşamazsın. Mekanik saatleri de bizden başka kimse yapamaz. Şimdiki saatçilerin çoğu saatlere pil takma, kayış takma ve cam takmadır. Ama bu (mekanik) saatleri söküp dağıtsın toplayamaz, herkes de açamaz. Biz yeri geliyor İstanbul, Ankara, İzmir gibi yerlerde yapamadıkları saatleri burada yapıyoruz. Dijital saate su girdiği zaman çöpe at ama bu (mekanik) saatler sen atmadığın müddetçe atılmaz, tamiri yapılır. Şimdiki akıllı saatlerin bizim meslekle alakaları yok. Şimdiki akıllı saatler telefondur, çark olayı yok. O saatleri biz yapamayız, anca telefoncular yapar.”

    Duvar saatleri, masa saatleri her türlü saatti yaptıklarını aktaran Camcı, “Normalde bu saatin yapma süresi 15-20 dakika ama bizi 1,5 saat uğraştırdı. Başka arızaları da çıkıyor, belli olmuyor. Ama pil değişimi olan saatleri 5 dakikada takıp verebiliyoruz. Cam ise 10 dakikada takılıyor. İlk cep telefonları çıktığı zaman saat işi de biraz düştü. Şimdi hem aksesuar niyetine kullanılıyor hem de kolda saat gözüksün diye eski günlere dönülüyor. Ben 7 yaşında okuldan çıktıktan sonra babamın yanına gelirdim akşama kadar çalışırdım. Tamirat işini de 15 yaşından beri yapıyorum” diye konuştu.

  • Saz Horozu, Samsun’da gözlemleniyor

    Saz Horozu, Samsun’da gözlemleniyor

    Eşsiz güzelliği ile doğanın renklerini kanatlarında taşıyan ‘saz horozu’ Samsun Kızılırmak Deltası’nda objektiflere yansıyor.
    Doğanın renklerini kanatlarında taşıyan saz horozu Samsun’da oldukça sık görülüyor. Sonbaharda fotoğraf çekmeyi, özellikle de objektifte kuş görmeyi sevenlere; Kızılırmak Deltası Sulak Alanı, en fotoğrafik kuşlardan biri olan saz horozunu (Porphyrio poliocephalus) görme fırsatı sunuyor.

    Türkiye’nin yerli türlerinden olan; doğanın en güzel mavisini, en güzel morunu tüylerinde taşıyan ve herkesi kendine hayran bırakan saz horozu, Kızılırmak Deltası Sulak Alanı’nda Doğa Koruma ve Milli Parklar 11. Bölge Müdürlüğü objektiflerine poz verdi.

    Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, saz horozu ve diğer kuşları gözlemlemek isteyen doğaseverleri Kızılırmak Deltası Sulak Alanı’na davet etti.

  • Ayı saldırılarına karşı uzmanlardan öneriler

    Ayı saldırılarına karşı uzmanlardan öneriler

    Yapılan bilimsel çalışmalarla ayı popülâsyonunun Kafkasya bölgelerinde bin kilometrekarede 50 birey yaşarken, Doğu Karadeniz bölgesinde ise bu rakamın 150’ye kadar çıktığını ifade eden Uçarlı, bu rakamların Avrupa ve Amerika bölgelerinde daha yüksek olduğunu belirtti.

    “Yerleşim yerlerine hiç selam vermeyen yaklaşmayan ayılar var”

    Dr. Yasin Uçarlı ”Bölgemize baktığımızda ilkbahar ve sonbahar dönemleri bu tarz vakaların bir tık daha fazla yaşanmış olduğunu dönemleri kapsamakta. Aslında hayvanın kendi yaşam döngüsüne baktığımızda ilkbahar dönemi kış uykusundan kalktıktan sonra biraz daha hızlı beslenme ihtiyacı ortaya çıktığından dolayı biraz daha agresif tutum sergileyebiliyor. Totale baktığımızda aslında tüm hayvanlar aynı davranışı göstermiyor. Burada, bilimsel çalışmalardaki tasmalarla yaptığımız takip çalışmalarında birey bazında farklılıkların olduğunu gördük. Yani yerleşim yerlerinin yakınlarını kullanan hayvanlarda olabilir ama yerleşim yerlerine hiç selam vermeden kendi hayat döngüsünü kullanan devam eden bireylere de rastlıyoruz. Bu anlamda bir genelleme çok sağlıklı olmayabilir. Totale baktığımızda bu bölgede özellikle vadi tabanlarının hem ilkbahar hem sonbahar dönemlerinde buna bağlı olarak yerleşim yerlerini daha fazla kullandığını söyleyebiliriz” dedi.

    “Problem çıkartan bireyler varsa bunlar belirlendikten sonra yasal yollarla uyutularak başka habitatlara transferi yapılabilir”

    Uçarlı, ülke genelindeki ayı popülâsyonuna ait yapılan bilimsel çalışmalar hakkında da bilgiler vererek şunları söyledi:

    “Popülasyon büyüklüğü ile alakalı yapılan bilimsel çalışmalar ise Kafkasya bölgesinde ortalama popülasyon yoğunluğu ortalama bin kilometrekare alanda 50 bireye yakın olduğuna dair bilimsel çalışmalar söz konusu. Ancak bizim coğrafyamızda Doğu Karadeniz bölgesinde 100-150 bandında birey sayısının bin kilometrekare alanda olduğuna dair bilimsel çalışmalar var. Avrupa’da çok daha büyük popülâsyonun olduğu bölgeler söz konusu. Amerika’da yine popülasyonun daha yoğun olduğu bölgeler söz konusu. Burada popülâsyonun geneliyle ilgili düzenlemelerden öte aslında temelde şuanda birey bazında düzenlemeler söz konusudur burada. Yani problem çıkartan bireyler varsa bunlar belirlendikten sonra yasal yollarla uyutularak başka habitatlara transferi söz konusu olabilir veya diğer avcılık yöntemleriyle popülâsyondan çıkartılması söz konusu olabilir. Gerçekçi olmak gerekir ki burada öncelik insan sağlığındadır.”

    Ayılar son olarak Atabarı Kayak Merkezi’ne zarar verdi

    Artvin’de kış turizminin önemli merkezlerinden olan Atabarı Kayak Merkezi’ne giren ayılar buradaki binalara maddi hasar verdi. Kayak merkezinde bulunan 112 Sağlık, Artvin Çoruh Üniversitesi Kayak Odası, AFAD ve Orman Dairesine ait binalara gece yarısı giren ayı kapı ve pencereleri parçalayarak dolaplarda yiyecek aradı.

    Konuyla ilgili bilgi veren Artvin Çoruh Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu öğretim görevlisi Fikri Özkan, “15 yıldır kayak merkezi açık daha önce hiç böyle bir saldırı olmamıştı” dedi.

    Özkan “Son günlerde ilimizde gerek komşu illerde sık sık insanlara, bal üreticilerine, büyük ve küçükbaş hayvanlara saldırdığını duyuyoruz son günlerde. Bizde bundan nasiplenmiş olduk. Gayet doğal bizim için çünkü onların mekânındayız doğanın ortasındayız. 15 yıldır kayak merkezi açık daha önce hiç böyle bir saldırı olmamıştı. Kayak evine ve diğer kurum binalarına bayağı hasar verdi. Biz de bunu duyup geldik. İyi ki burada değildik çünkü genelde bu haftalarda doğa sporları topluluğu olarak hazırlıklarımız olacaktı ve genelde burada hazırlık yapıyor olurduk ama o akşam burada olmadığımıza seviniyoruz“ ifadelerini kullandı.

  • İsrail sazanları karaya vurdu

    İsrail sazanları karaya vurdu

    Elazığ’da son dönemlerde Keban Baraj Gölü’nde artan balık ölümleri devam ediyor. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri, artan balık ölümleriyle ilgili Keban Baraj Gölü sahasında inceleme başlattı. Su ve balık analizlerini alarak laboratuvara gönderen ekipler, ilk belirlemelere göre kıyıya vuran balıkların diğer balık türlerinin yumurtalarını yiyerek çoğalan İsrail sazanı olduğunu tespit etti. Baraj sahasında çalışmaların devam ettiğini belirten Elazığ Tarım ve Orman Müdürü Ali Kılıç, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, “Ölen yavru balıkların çoğunluğunun İsrail sazanı olan karnivool dediğimiz diğer balıkların yumurtalarını yiyerek çoğalan ve ortamda baskın tür haline gelen ve bizim için de ortamda olmaması gereken balık türü olduğunu müşahede ettik. Bu açıdan bir ekonomik kaybımız söz konusu değil. Aynı zamanda bunu diğer balıklara vermiş olduğu zarar açısından değerlendirdiğimizde aslında istenilen bir durum olarak da değerlendirilebilir” dedi.

    “Kıyıya vuran balıklar istenmeyen balık türü İsrail sazanı”

    Keban Baraj Gölü’nün su ürünlerinde önemli bir potansiyel olduğunu belirten İl Tarım ve Orman Müdürü Ali Kılıç, “Keban Baraj Gölü’nde hem su ürünleri yetiştiriciliği hem de avcılık beraber yürütülüyor. Aynı zamanda Keban Barajı üretim tesisimizde üretmiş olduğumuz balıkların doğal ortama bırakma suretiyle de doğal ortamdaki doğal üreme de artan miktara ilave katkı sağlayarak balık üretimini arttırmaya çalışıyoruz. İlimizde bulunan 145 tane balıkçının balıkçılık faaliyetlerine çok ciddi bir şekilde kazanç elde ederek iyi bir sezon geçirmelerini tedarik etmeye çalışıyoruz. Bugünlerde ilimiz Keban Baraj Gölü’nde balık ölümlerine rastlandığıyla ilgili bazı bilgiler bize de geldi. Arkadaşlarımızın yerinde yapmış oldukları incelemelerde hem su numunesi hem de balık numunesi alınarak ilgili laboratuvarlarımıza gönderildi. İnşallah laboratuvar analizleri sonucunda bunun nedeniyle ilgili bir fikir elde etmiş olacağız.

    Ancak ilk belirlemelerimiz şunu gösteriyor, ölen yavru balıkların çoğunluğunun İsrail sazanı olan karnivool dediğimiz diğer balıkların yumurtalarını yiyerek çoğalan ve ortamda baskın tür haline gelen ve bizim için de ortamda olmaması gereken balık türü olduğunu müşahede ettik. Bu açıdan bir ekonomik kaybımız söz konusu değil. Aynı zamanda bunu diğer balıklara vermiş olduğu zarar açısından değerlendirdiğimizde aslında istenilen bir durum olarak da değerlendirilebilir. Keban Baraj Gölü’ndeki potansiyeli korumak adına, bölgede meydana gelen iklim değişiklikleri, su sıcaklık değişiklikleri ve ortamdaki alg patlamalarının neden kaynaklandığını konusunda ilimizde bulunan bakanlığımıza bağlı Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü ve Veteriner Kontrol Araştırma Enstitüsü gibi ana hizmet birimlerimizin buradaki olayları bilmemiz açısından kayıtlara almamız bizim için önemli. Kayıplarımızın ekonomik açıdan bizi zora sokacak bir kayıp olmadığını gördüğümüz için de sevinçliyiz” diye konuştu.

    “İlimizde balıkçılık faaliyetlerini desteklemeye devam edeceğiz”

    Keban Üretim Tesisi’nin 2021 yılında İl Müdürlüğüne dahil olduğunu vurgulayan Kılıç, “2021 yılında 15 milyon, 2022 yılında 19 milyon ve bu yıl da 25 milyon sazan üretimi gerçekleşti. İlimiz ve çevresinde bulunan doğal kaynaklarımıza balıkçılığı desteklemek için balık bırakma faaliyetlerini gerçekleştirerek balıkçılığı destekliyoruz. Bu anlamda Bakanlığımızın çalışmaları devam edecek. Biz de İl Müdürlüğü olarak bölgemizdeki su kaynaklarını çok ciddi bir şekilde takip ediyoruz. Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğümüz aylık ve mevsimsel olarak su kaynaklarımızdaki periyodik incelemelerini su sıcaklık değerlerini ve elektrik iletkenlik değerlerini kontrol ediyorlar. Bakanlığımızın bölgede varlığı buradaki balıkçılığın gelişmesi açısından çok önemlidir” şeklinde konuştu.