Etiket: güncelhaber

  • Gören bir daha bakıyor

    Gören bir daha bakıyor

    Aydın Efeler ilçesine bağlı Kardeşköy Mahallesi’nde yaşayan 65 yaşındaki Ramazan Akmaz, adeta kendisinin bir parçası olmuş motosikleti ile tanınıyor. 40 yıllık motosikletinden kopamadığını belirten Akmaz, “Mekanik ve motora merakım var. Ekonomik koşullar nedeniyle yeni motor alacak birikimi yapamadığım için 45 yaşında iken 20 yıl önce bu motoru bir hurdacıdan almıştım.

    Orijinalliği bozulmasın diye kendi imkanlarımla tamir ettim. 20 yıldır ulaşım ihtiyacımı bu motorla karşılıyorum. Görüntüsü dikkat çekse de işimi görüyor ve kimseye muhtaç olmadan istediğim yere gidip geliyorum” diye konuştu.

  • Zanaat ruhunu ağaçlarla ortaya çıkardı

    Zanaat ruhunu ağaçlarla ortaya çıkardı

    Mardin’de ahşap oyma ustası 58 yaşındaki Necmi Yalçınkaya, Bitlis ve İzmir’de yaşadıktan sonra bir süre Antalya’da yaşamaya başladı. Antalya’da deniz dalgalarının getirdiği ağaç parçalarının dikkatini çektiği Yalçınkaya, bunlarla bir bağ kurup daha sonra zanaat eserine dönüştürdü.
    İçindeki zanaatçı ruhun dedesinden kaldığını belirten Yalçınkaya, dedesinin hekim ve marangoz olduğu için genetik olarak kendisine de geçtiğini söyledi. 35 yaşına kadar Bitlisin Tatvan ilçesinde yaşadığını dile getiren Yalçınkaya, 1993 yılında Tatvan’dan çıkıp İzmir’e yerleştiğini ve içindeki müzik ilgisi burada alevlenmeye başladığını belirtti.

    Burada müziğe başladığını aktaran Yalçınkaya, şöyle konuştu:
    “35 yaşından sonra konserler verdim. 25 yıldır müziği bıraktım ve 15 yıl oyunculukla ilgilendim. İstanbul’da bir ara deri tasarımcılık yaptım. 4 yıl önce de Antalya’da yaşadım. Burada sahilde deniz dalgalarının getirdiği ağaçları gördüm. Çok dikkatimi çekmişti. Oturup bunlarla ne yapabilirim diye düşünmeye başladım. Hepsini toplayıp çuval ile eve götürdüm. 3 ay boyunca ağaçlarla konuşmaya başladım. Daha sonra birbirimizin dilini öğrenmeye başladık. Onlarla bir şeyler yapmaya başladım. Kısacası bütün sanat hayatım alaylı. Fakat içimdeki bu estetik zanaat ruhu vardı ki ben bütün bunları yapmaya başladım ve yapmaya da devam ediyorum.”

    “Bizim de bir şey keşfetmemiz lazım” diyen Yalçınkaya, “Ben de bunu yapmaya başladım ve ölünceye kadar da yapacağım. Belki yarın öbür gün başka bir zanaat ile uğraşırım bilmiyorum ama mutlaka zanaatla uğraşacağım ve emek vereceğim. Ben bir zanaatçıyım ve sanatın engin gücüne inanıyorum. O estetizme inanıyorum ve ölünceye kadar da elim çalışıp gözüm görünceye kadar çalışacağım” dedi.

  • Flamingoların gözde mekanı

    Flamingoların gözde mekanı

    Her yıl İran’ın Urmiye Gölü’nden gelerek Van Gölü Havzası’nda bir süre konakladıktan sonra Afrika ülkelerine göç eden flamingolar (allı turna), bu yıl yoğun kafileler halinde Erçek Gölü’nü mesken tuttu. Zengin kuş popülasyonuyla ‘kuş cenneti’ olarak bilinen Erçek Gölü, önceki yıllara oranla daha fazla flamingoyu ağırladı. Türkiye’deki yaklaşık 450 kuş türünden 250’sine ev sahipliği yapan Van Gölü Havzası’nda görüntülenen flamingolar, görüntüleriyle hayran bırakıyor.

    Urmiye Gölü’nün son yıllarda iklim değişikliğine bağlı olarak kuruması flamingoların üreme alanlarını da tehdit etti. Uzmanlar, ilkbahar aylarında Van Gölü Havzasına gelen ve kış aylarında ise buradan göç eden flamingoların, kış aylarının ılıman geçmesi durumunda havzadaki sulak alanlarda üreme yapabileceğini tahmin ediyor.

    “Flamingoları daha fazla görmek mümkün”

    Konuşan Van YYÜ Yaban Hayvanları Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü Prof. Dr. Lokman Aslan, flamingoların mart ayı itibariyle Van Gölü Havzası’na geldiklerini belirtti. Flamingoların Erçek Gölü’nü bir dinlenme alanı olarak tercih ettiğini ifade eden Prof. Dr. Aslan, “Flamingoları iklim müsait olduğu sürece Aralık ayının sonuna kadar Van Gölü Havzasının sulak alanlarında görmek mümkündür. Yaban hayvanları yaşam alanı olan bölgelerde kuraklık olduğu zaman daha avantajlı bölgelere doğru göç ederler. İran’da Urmiye Gölü’nün kurumasına bağlı olarak buradan göç eden flamingolar burada daha fazla kalmaktadırlar. Van Gölü Havzasında sulak alanların elverişli olması nedeniyle flamingoları daha fazla görmek mümkün oluyor” dedi.

    “Burada üreyeceği günler yakın olabilir”

    İklim değişikliği nedeniyle kış mevsimlerinin ılıman hale gelmesi durumunda havzada 8 ay konaklayan flamingoların artık üremek için de bu bölgeyi seçebileceğini dile getiren Aslan, “Sulak alanlarımızı korursak iklimin de sıcak gitmesine bağlı olarak artık flamingolar Van’da da üreme yapabilirler. Ancak mevcut durumu koruduğumuz zaman yine burayı dinlenme istasyonu olarak göreceklerdir” diye konuştu.

     

  • Göçmen kuşların mola noktası

    Göçmen kuşların mola noktası

    Kışı Afrika’da geçirdikten sonra göç yolunda Ekşisu Sazlığına gelen yüzlerce tür göçmen kuş, zorlu yolculukları sırasında güç toplamak için sulak alanlarda dinlenme imkanı buluyor. Yemyeşil doğası ve bitki çeşitliliğiyle eşsiz manzaralara ev sahipliği yapan Erzincan, ilkbaharın sonları yaz aylarına yakın günlerde turna, yeşilbaş ördek, elmabaş, çamurcun, çıkrıkçık, sakarmeke, ak leylek, pelikan, balıkçıl, kaşıkçı, karabatak, yaban kazı, yaban ördeği ve ötücülerden oluşan yüzlerce türe ev sahipliği yapıyor. Göçmen kuşların Afrika- Asya kıtaları arasındaki binlerce kilometrelik yolculuğunun mola noktası olan Erzincan, her göç döneminde kuşlarla şenleniyor.

    Akademisyen ve kuş gözlemcisi Muhammet Tercanlı, Türkiye’nin önemli kuş göç yollarından birinin Erzincan Ekşisu Sazlığı olduğunu belirtti.
    Kuşların özellikle kış sonu başlayan göçlerinin ilkbahar boyunca devam ettiğini ve Asya’dan sonbaharda tekrar Afrika’ya dönüşe geçtiklerini ifade eden Tercanlı, bu göç sürecinde Erzincan’ın kuşlar için önemli bir mola noktası olduğunu söyledi.
    Ekşisu alanının, özellikle su kuşları açısından zengin bir bölge olduğunu ve yapılan gözlemlerde bazı kuş türlerinin burada yerleşik yaşama geçtiklerini ifade eden Tercanlı,  şu bilgileri verdi.

    “Erzincan’daki sazlıkta yapılan gözlemlerde, turna gibi bazı göçmen kuşların elverişli iklim şartları, güvenli ortamın varlığı ve beslenme kaynaklarının zenginliği sayesinde bölgede yerleşik yaşama geçtikleri tespit edildi. Ekşisu Sazlığı, iklim yapısı ve bitki örtüsü çeşitliliğiyle 52 sürüngen ve memeli ile 149 kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Dünyada, nesli tehlike altında olan kuş türlerinin kuluçkaya yattığı, kışladığı ve göç sırasında konaklama alanı olarak kullandığı sazlık bölge, göçmen kuşlar için doğal bir koruma alanı oluşturuyor. Kuş türlerinin her geçen gün arttığı alanda yapılan gözlemlerde, turna gibi bazı göçmen kuşların, elverişli iklim şartları, güvenli ortamın varlığı ve beslenme kaynaklarının zenginliği dolayısıyla bölgede yerleşik yaşama geçtikleri tespit edildi. Turnalar, yeşilbaş ördek, elmabaş, ak leylek gibi birçok farklı türde kuş, bu bölgeyi üremek için kullanmakta. Alanın sazlık olması, kuşların burada korunmalarına, barınmalarına ve beslenmelerine imkan sağlamaktadır. Karasal bir iklime sahip olması nedeniyle burası, su kuşlarının korunabildiği ve üreyebildiği yegane alanlardan biridir. Ender görülen bazı kuş türlerinin de yerleşik olarak yaşamlarını burada sürdürdüklerini görüyoruz.”

  • Muğla’da Starlink uyduları görüntülendi

    Muğla’da Starlink uyduları görüntülendi

    Akyaka’da gökyüzünde sıralı ışıklar gören mahalle sakini Ali Tiriç ve eşi, o anları cep telefonu ile görüntüledi. Işıkların Starlink uydusuna ait olduğu anlaşıldı.

    Starlink Leo Uyduları SpaceX tarafından uydu interneti erişimi sağlamak üzere inşa edilmiş bir uydu takımyıldızı olarak biliniyor.

  • Yerli ve milli sürücüsüz vagon

    Yerli ve milli sürücüsüz vagon

    Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından Kocaeli’de yapımı devam eden Gebze OSB-Darıca Sahil Metro Hattı’nda sona yaklaşıldı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Altyapıdan Sorumlu Genel Müdür Yalçın Eyigün, Gebze OSB istasyonunda raylara indirilen metro vagonlarında incelemelerde bulundu. Eyigün, “Aracımızın kendine ait bazı özellikleri var. Sürücüsüz yerli ve milli metro aracı. İç hacim genişliği en fazla olan metro aracı. Bir seferde normal bir yoğunlukla bin 150 yolcu alıyor. Daha yoğun yerleşimle bin 500’leri bulabilir. 15.4 kilometrelik metro hattımız var. Şu an depo sahasındayız. Bu araçların günlük rutin bakımları gerçekleştiriliyor. Bu tesis de yerli ve milli imkanlarla gerçekleştirildi” şeklinde konuştu.

    “ASELSAN ve TÜBİTAK ile çalışmamız oldu”

    Eyigün, sözlerini şöyle sürdürdü:
    “20 yıl önce araçlarda yüzde 8 ila 10 arasında yerlilikten bahsederdik. 20 yıldaki irade ve uygulamalarla yüzde 63 yerliye ulaştı. Klimasından, aydınlatmasından anons sistemine kadar birçok parçaya kadar yerli ekipman var. Bu aracın bir özelliği de yerli sinyalizasyon kullanmış olacağız. ASELSAN ve TÜBİTAK ile çalışmamız oldu bu konuda. Tünellerden, istasyonlardan ve projenin a’dan z’ye dizaynı açısından da yüzde 100 yerli mühendislik ürünü bu. Kendimiz çizdik, kendimiz tasarladık ve projemizi yakın zamanda halkımızla buluşturmuş olacağız.”

    Kocaeli’ye ait yöresel dokular metroya işlendi

    Raylara indirilen metro vagonlarında incelemelerde bulunan Eyigün, metronun zemininde, Kocaeli’nin yöresel ürünü Hereke halısının dokularının metroya işlendiğini belirtti.

  • “Büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız”

    “Büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız”

    CHP Manisa İl Kongresi, Yunus Emre Millet Çarşısı Konferans Salonu’nda yapılıyor. Kongreye katılan CHP Genel Başkan Aday Adayı ve Grup Başkanı Özgür Özel, bir konuşma yaptı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçilmesinin ardından 2011 yılında milletvekili seçildiğini belirten Özel, şunları söyledi:

    “Manisa’nın tüm ilçe ve beldelerinde, tüm köylerinde durmadan omuz omuza hep birlikte koşturduk. Ayrıca Türkiye’deki cezaevi komisyonu raporlarımız ile ülke gündeminde yer aldık. Yüreğimizi yakan o büyük Soma travmasına ortaya çıkmadan önce dikkat çekmeye çalıştık, sonrasında davayı geçtiğimiz yıla kadar aralıksız takip ettik. 2015 gelmeden önce 2014’te bir kez daha yerel seçim geldi, partimizin il ve ilçe başkanları, bütün milletvekilleri ve dönem belde belediye başkanları dahil tek aday olarak ‘Bu görev senindir Özgür’ dediler. İtirazlarıma, çekincelerime rağmen verilen görevi üstlendim. Birlikte o süreci, nereden nereye geldiğimizi, nasıl bir mücadele verdiğimizi ve sonrasında nasıl anket manipülasyonları ile, Türkiye’nin bugünlerde tanıştığı dezenformasyonlarla mücadele ettiğimizi biliyorsunuz.”

    YAPILMAYAN ÖN SEÇİMLERİN BU KARDEŞİNİZ FAİLİ DEĞİLDİR, MAĞDURUDUR”

    “Ön seçim yapılmadığı için sorumlu tutulduğu zamanlar olduğunu kaydeden Özel, “Ön seçim beklentisi olup da bu beklenti gerçekleşmediği için buna kızan, üzülen, tepki gösteren herkesi anlıyorum. Ancak şunu ifade etmeme izin verin ki, ben geçtiğimiz dönem, hatta önce 2015’te, konuşulduğunda 2018’de ve bu son dönem sayın il başkanımız, ‘Biz ön seçim istiyoruz’ dediğinde, ilk imzayı ben atarım demişim. Biz ön seçim istiyoruz dediğinde, Türkiye’de bir ilde yapılacaksa Manisa’da da yapılacak demişim. Hatta Türkiye’de bir yerde yapılıyorsa, Özgür Özel kalkacak ve gidecek, orada ön seçime girecek demişim. Büyük bir samimiyetle söylüyorum ki, yapılmayan ön seçimlerin, bu kardeşiniz faili değildir, mağdurudur arkadaşlar. Ön seçimden taviz vermemeliyiz arkadaşlar” dedi.

    Özel, CHP’de ön seçim ve tüzük konusunda yaşananlara ilişkin kendisine yönelik “Sen yönetimdeydin” eleştirilerine ise şunları söyledi:

    “MYK toplantılarına katılıyorum, görüşlerimi söylüyorum. Eleştirilerimi dile getiriyorum, oy hakkım yok ama olanlar kadar konuşuyorum. İçeride en çok itiraz eden, en çok eleştiren ama dışarı çıkıldığında uygulamanın yapıldığı sırada görevini yapması gereken bir pozisyondayım. Ben partinin yasama kanadındayım, ben Meclis’teyim. Partim adına konuşuyor ve saldırılara cevap veriyor, düşüncelerimizi ifade ediyorum. Ben CHP’nin grup başkanvekilliğini yaparken, ben görevimi yaparken, ben kendi görevimi yaparken, partimi, grubumu ve üyelerimin yüzünü hiç öne eğdirmedim. Ben sizi utandırdım mı? Ben bir eksik yaptım mı? Ben Süleyman Soylu’ya, Hulusi Akar’a, Binali Yıldırım’a, Tayyip Erdoğan’a karşı sizin yüzünüzü hiç öne eğmedim arkadaşlar, hiç öne eğdirmedim.

    BÜYÜK BİR TEHLİKE İLE KARŞI KARŞIYAYIZ”

    Şimdi gelelim bu seçim sürecine, ben 2019 seçimlerinden sonra Türkiye’nin dört bir yanında bu seçimin en önemli, en kritik, en hayati seçim olduğuna kendim inandım ve herkesi inandırmaya çalıştım. Büyük bir mücadele verdim. 14 Mayıs’ta büyük şoku, büyük çöküşü, büyük üzüntüyü hep birlikte damarımızda hissettik. 28’ine kadar yine bir gayret koşturduk. Ama sonuç referandum, Ekmelettin İhsanoğlu, Muharrem İnce seçimlerinde ve 2019 seçimlerinin il genel meclisi sonuçlarında olduğu gibi yüzde 52, yüzde 48 dengesini değiştirmedi. Maalesef değiştirmedi. Bu bizim bir sorgulamaya, yeniden düşünmeye, yeni bir yol bulmaya ve tartışmaya ihtiyacımızı ortaya çıkardı. Sizi temin ederim ki 28 Mayıs günü ne kolumu kaldırmaya, ne genel başkan adayı olmaya ne de böyle bir yola çıkmaya takatim yoktu. Ancak yaşanan süreç, biraz önce ifade edildiği gibi, partinin hiçbir şey yokmuş gibi davranmasına, bu davranış biçimi de seçmende büyük bir duygusal kopuşa sebebiyet verdi. Öyle bir şeyi görüyorum ki eğer biz sağlıklı bir itirazı, sağlıklı bir öz eleştiriyi, yeni bir yol yürüyüşü sağlamazsak, hep birlikte önümüzdeki yerel seçimlerde büyük bir tehlike ile karşı karşıyayız.

    TOP TOPLAMAYA DA RAZIYIM”

    Değerli partililerim, dünyadaki bütün diktatörler seçime katılım oranının muhalefetteki düşüşünden beslenirler. Sizin omzunuz düştüyse beyefendinin yüzü gülmeye başlar. Çünkü biz enerjimizi kaybedersek, seçmen siyasi partilerden, muhalefetten, siyasetten umudunu keser ve sandıktan uzaklaşır. Bu tehlikeye karşı bir itiraz, yenileniş ve yeni bir yol yürüyüşe ihtiyaç vardır. Ben evladınız olarak, Özgür Özel olarak şunu söyledim. Kaybeden takımda santrfor olarak oynayacağıma, kazanan takımda her mevkiye talibim dedim… Özgür, sen çok oynadın, kaleye geç kaleye. Orta saha, orta saha. Biraz dinlen yedek otur, yedek kulübesi. Artık oynama top topla, top toplamaya da razıyım. Ama diyorsanız ki, Özgür biz sana inanıyor ve güveniyoruz, geç takımın başına. Ben bu takımı şampiyon yaparım arkadaşlar.”

    Özel, açıkladığı tutum belgesine ilişkin de değerlendirmede bulunarak, bu belgeyi CHP’lilere emanet ettiğini söyledi. Özel, şöyle konuştu.

    “Özünde şunu söylüyoruz. CHP, kurucu iradenin partisi. Kurucu kadrolara ve ona husumet değil hayranlık ve minnet duyanların partisi. Bundan sonraki süreçte şöyle bir siyaseti izlememek durumundadır. Bizim oyumuz yüzde 25, tepemizde görülmez bir cam tavan var. Zıplamayalım, nasılsa aşamıyoruz. O zaman sağdan, soldan ve hatta sağdan, daha sağdan, yine sağdan desteklerle onlara açılarak, oradan danışmanlarla, onlara ait söylemlerle büyümeye çalışmak yerine. Ya da yüzde 48’i 50+1 yapmak için seçimin ertesi gününden itibaren sürekli duracağı yerin başkasına göre tayin etmek yerine, ben bunun karşısında olayım, bununla yan yana durmalıyım, bu tarafa uzak durayım ki bu taraftakiler bozulmasın demek yerine kendi pozisyonunu doğru tarif eden ve doğru yerde duran ve kendinden emin olan, geri kalan bütün siyasetin ona göre şekilleneceği, ilkeli, öz güvenli ve cesaretli bir siyaset için yola çıkmış durumdayız arkadaşlar.”

    KREMA TABAKASI” ÇIKIŞI

    Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da kimlik siyaseti yaptığını kaydederek, toplumu enine kesen bir siyaset anlayışı izleyeceklerini ifade etti. Özel, “AK Partili’nin de MHP’linin de İYİ Partili’nin de HDP’linin de yoksuluna dokunan, işsizine dokunan, güvencesizine dokunan, geleceğinden kaygılı olanlarına dokunan ve hepsine dokunurken, alt tarafı koruyan, alın teri ile emek emek birikmiş vergileri, kur korumalı mevduatla zenginlere peşkeş çekilmesine, alın teri ile alınan vergilerin bir krema tabakasının sürekli mutlu olmasına itiraz eden, gerçek anlamda halkçı, sendikaların güçlenmesini savunan, sivil toplumla dayanışma içinde, meslek örgütlerini güçlendiren, meslek örgütünden, STK’dan, sendikadan, sol ve sosyal demokrat yapılardan güç alan ve kendini yeniden tarif eden bir anlayışla değişimin yüz yılı, yüz yılın değişimi diyoruz” diye konuştu.

  • Hastalıktan gelen şampiyonluk

    Hastalıktan gelen şampiyonluk

    Elazığ’da yaşayan 16 yaşındaki Elanaz Taneli, bacaklarındaki tendon kısalığından dolayı 7 yaşında ameliyat oldu. Ardından doktorunun tendonunu güçlendirmesi için yüzme önerisini dinleyen ailesi, Elanaz’ı Hazar Yüzme Spor Kulübü’ne kayıt ettirdi. Hocası Mehmet Münir Tan’ın yeteneğini fark etmesi üzerine yüzmeyi bırakmayan Elanaz, 8 yılda üç kez Türkiye şampiyonu olurken, 20 de derece elde etti. Milli takım aday kadrosuna seçilen Elanaz, as kadroya girmek için çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Dezavantajını avantaja çeviren Elanaz, yaşıtlarına da örnek oluyor.

    Tendonunu güçlendirmek için yüzmeye başladığını anlatan Elanaz Taneli, “Tendonumu güçlendirmek için de yüzmeye başladım. Mehmet hocam beni bırakmadı ve devam etmemi istedi. Ben de bu yolda devam ettim. Üç tane Türkiye şampiyonluğum ve 20 tane de derecem var. Hiç aklıma gelmezdi. Aslında suyu da çok sevmiyordum. Mehmet hocam beni yarışmalara hazırladı. Ben de yeteneğim olduğunu fark edince devam ettim. Yüzmeyi başta tendonum için doktorum önermişti. Sonra ailem destek oldu. Ben de buradan devam ettim. Hedefim milli takıma girmek. Olimpiyatlara katılmak ve dünya şampiyonu olmak istiyorum” dedi.
    Zor bir dönem atlattıklarını belirten anne Gülçin Taneli, “Kızımda tendon kısalığı vardı ve ameliyat oldu.

    Yüzmeye başlarsa ayakları için daha iyi olacağını düşündük. Doktorumuz da öyle söyledi. Biz de spora başladık. Mehmet hocamızla tanıştık. 8 sene defalarca şampiyonluk aldı. Şampiyon bir kızımız var ve inşallah milli takıma girecek. Hastalıkla gelen bir şampiyonluk oldu” diye konuştu.

  • Bozayıyı eliyle besledi

    Bozayıyı eliyle besledi

    Tatvan’da yer alan 2 bin 250 rakımlı Nemrut Krater Gölü, doğal güzelliklerinin yanı sıra zengin florasıyla da birçok canlıya ev sahipliği yapıyor. Özellikle krater gölü çevresinde yaşamlarını sürdüren bozayılar, bölgeye giden vatandaşların ve doğaseverlerin ilgi odağı haline geliyor. Bozayıların beslenmesine yardımcı olan vatandaşlar kimi zaman ilginç görüntüler oluşturuyor.

    Ahlat’tan gelip Nemrut Krater Gölü’nde yaşayan ayıları ziyaret eden Asım Araboğa isimli vatandaş, aracına yaklaşan bozayıya aracının camını açarak şeker ikram etti. İki ayağının üstüne kalkan ayının başını aracın camından içeri sokarak şekerleri afiyetle yemesi ilginç görüntüler oluştururken, görüntüde ayının şekerleri yedikten sonra pençesini kaldırıp selam verir gibi yapması ise izleyenlere tebessüm ettirdi.

  • Osmanlı’dan günümüze uzanan vazgeçilmez lezzet

    Osmanlı’dan günümüze uzanan vazgeçilmez lezzet

    Türk mutfağının önemli kahvaltılık besinlerinden olan küflü peynir, lezzeti ile dünya mutfağında da sıklıkla tüketiliyor. Osmanlı döneminde savaşan askerlere zindelik için yedirilen ve kılıç yaralarının tedavisi için kullanılan lezzet, günümüzde de “yeşil peynir” olarak tescillenerek tüketilmeye devam ediyor. Halk dilinde küflü peynir olarak bilinen bu lezzet, yaklaşık 6 aylık bir üretim sürecinden sonra sofralara geliyor.

    “Japonya’dan, Amerika’dan ziyarete gelenler tadıp çok beğenip alıyorlar”

    Konya’nın halk arasında Kadınlar Pazarı olarak meşhur olan Melike Hatun Çarşısı’nda esnaf olan Fatih Canfeda, “Yerli peynir küflüsü var, bunun içinde doğu yöresinden gelen peynirleri küflendiriyoruz. Yerli peynir küflüsünü satıyoruz biz. Sezonda 4 ile 5 bin ton arasında peynir yapılıyor Konya’da. Türkiye’de ise 13-14 ile peynir gidiyor. İstanbul’da bulunan en lüks lokantalara peynir gönderiyoruz. Yurt dışında olan müşterilerimiz oluyor. Japonya’dan, Amerika’dan ziyarete gelenler tadıp çok beğenip alıyorlar. Fransa’nın meşhur peyniri var, kilosu 800 lira, biz burada bu peyniri 130 liraya satıyoruz. Onlar da şaşırıyor. Süzme peynirler sağlığa faydalı değil, peynir suyundan yapılıyor ama bu peynir köylerden toplanan peynirlerle yapılıyor. Katkı maddesi olmadan toplanan doğal peynirler getiriliyor, daha sonra çekilip çuvallara basılıyor ve olgunlaşma sürecine bırakılıyor” dedi.

    “Bu peynirler doğal küf, yaklaşık 2 ayda küfleniyor”

    Peynirin Konya halkı tarafından da her zaman ilgi gördüğünü aktaran Canfeda, “Eskiden sadece kış aylarında tüketiliyordu ama o sezon bitti. Artık yaz kış tüketiliyor. Kışın bir nebze daha çok tercih ediliyor. Benim iki çocuğum var, bu çocuğumdan birisi kaşar peyniri ile tost değil küflü peynir ile tost tüketiyor. Genç müşterilerimiz de bu şekilde tüketiyor. Buraya gelen müşterilerimiz beyaz peynir ve küflü peyniri kesinlikle alıyor. Bu peynirler doğal küf, yaklaşık 2 ayda falan küfleniyor. Evde dolaba koyup küflenen peynirlerden değil, gıda mühendislerinin takibinde küflendiriyoruz. Peynirlerimiz olgunlaştıktan sonra mühendis arkadaşlarımızın kontrolü eşliğinde satışa sunuluyor. Fiyatlarımız ise şu anda 120 ile 130 lira arasında değişiyor” ifadelerini kullandı.

    “Farklı illerden küflü peynir almaya gelenler oluyor”

    Konya genelinde yeşil peynirin birçok alanda kullanıldığını anlatan yeşil peynir satıcısı Salih Batan, “Yavaş yavaş gençler de alışmaya başladı. Eskiden kimse bakmazdı, şimdi ilgi görmeye başladı. Farklı illerden küflü peynir almaya gelenler oluyor. Fiyatlar Konya’da 130 lira. Bu peynir diğerlerine göre biraz farklı. Çuvallara basılıyor. Keski ile bölünmesinin ardından 1 ay dinlenmeye bırakılır. Soğuk havada yeşilleniyor, doğal yeşilleniyor” şeklinde konuştu.

    Küflü peynir almaya gelen Ahmet Karabacak, “Küflü peynir penisilin görevi yapıyor. Yıllardır tüketiyoruz. Diğer peynirlerden de tüketiyoruz ama yeşil peynirin yeri başka” dedi.
    Küflü peynir tüketen Ali Altay, “Ben yurt dışında yaşıyorum, geldikçe alıyorum. Hollanda’da yaşıyorum, oraya bile götürüyorum küflü peyniri. Yurt dışında yok. Ben bu lezzeti küçüklüğümden beri tüketiyorum. Ben çok seviyorum ama kendi çocuklarım küflü diye yemiyor” diye konuştu.