Etiket: güncelhaber

  • Barbie çılgınlığı cenazelerde

    Barbie çılgınlığı cenazelerde

    Sinemalarda “Barbie” filmi gösterimi öncesinde başlayan ve filmin gösteriminin sürdüğü bugünlerde de devam eden Barbie çılgınlığı sadece kıyafetlere ve aksesuarlara yansımadı, cenazelere kadar ulaştı.

    El Salvador’da Barbie resimleriyle süslenmiş pembe tabutlarla, Barbie çılgınlığı uç noktalara taşındı. Yani her şey ölene kadar ve öldükten sonra bile bir Barbie hayranı olabilmeniz için tasarlanmış gibi duruyor.

    Pembe tabutlar, Guatemala sınırına yakın Ahuachapán şehrinde bulunan Alpha ve Omega Cenaze Evi’nde satılıyor.

    Cenaze evinin sahibi Isaac Villegas, aslında Barbie filmi temmuz ayında gösterime girmeden önce pembe tabut seçeneği sunduğunu söyledi. Ancak Latin Amerika’yı kasıp kavuran Barbie filmi çılgınlığı, onu tabutların kumaş astarlarını oyuncak bebek resimleriyle süslemeye teşvik etmiş.

    Cenaze evi sahibi, tabutlar hakkında konuşurken, “Bu trendi yakalamalıyız diye düşündüm, bunu başardık” ifadesini kullandı.

    Villegas, Barbie tabutları için bir promosyon kampanyası başlattığını ve bunlardan 10 tanesini sattığını söyledi. Bu, 10 kişinin hemen bu tabutlarla gömüldüğü anlamına gelmiyor. El Salvador’daki pek çok kişi, gelecekteki cenaze törenleri için ön ödemeli bir paket satın almayı tercih ediyor.

    Villegas, bir yıl öncesine kadar ailelerin siyah, kahverengi, beyaz ya da gri gibi geleneksel tabut renklerini tercih ettiğini ancak geçen yıl ilk pembe tabutu sattığını anlattı. Cenaze evi sahibinin tekrar eskiye dönüp sadece siyah tabut üretme niyeti artık yok. Villegas, “Daha fazla pembe tabut hazırlayacağız, çünkü insanlar istiyor” diye konuştu.

    Latin Amerika’da Barbie hayranlığı pembe renkli taco’lara ve hamur işi yiyeceklere, Barbie logolu ticari uçaklara, siyasi reklamlara ve hatta Barbie temalı protestolara bile yansıdı.

    Temmuz ayında düzenlenen bir hükümet karşıtı gösteride, Başkan Dina Boluarte’yi protesto etmek için iki kadın pembe giyinip Peru’nun başkenti Lima’nın ana meydanındaki dev Barbie kutularına girdi.

    Meksika’da 112 bin kayıp kişiden birinin kız kardeşi, çocuklarının kalıntılarını içerebilecek mezarlık aramak için uğraşan gönüllülere atıfta bulunarak, “Anne arayan Barbie” yapmak üzere oyuncak bebek kıyafetleri dikmeye başladı.

  • Yılda 6 bin kişi kansere yakalanıyor

    Yılda 6 bin kişi kansere yakalanıyor

    En sık görülen kanser türlerinin ise erkeklerde kolon kanseri, akciğer, prostat ve mesane kanseri; kadınlarda ise meme kanseri ve rahim ağzı kanseri olduğunu açıklayan Çelik, kanser belirtilerini ve bu belirtileri gösterenlerin hastaneye başvurmaları konusunda uyarıda bulundu.

    Gazipaşa’da kanser vakalarında artışın olduğu belirten Çelik, “Buna rağmen erken teşhis çerçevesinde yapılan tarama sayılarında düşüş yaşandığı görülüyor. Erken tanı ve tarama çerçevesinde yapılan gaitada gizli kan ve smear aile hekimlerinde, mamografide devlet hastanelerinde ücretsiz yapılıyor” diyerek erken teşhisin önemini vurguladı.

    “Tedavi edilmeyen ya da tedavisi gecikmiş kanserler ölümcüldür”

    Kanserin tehlikesi hakkında bilgilendirme yapan Çelik, kanserin ciddiyetini, “Kanser genellikle sürekli ve hızlı büyüyen tümörlerdir. Kapsülleri yoktur, büyürken sınır tanımazlar; çevresindeki dokuların ve damarların içine girerler. Sıklıkla metastaz yaparlar. Tedavi edilmeyen ya da tedavisi gecikmiş kanserler ölümcüldür” şeklinde açıkladı.

    Kanserin en yaygın belirtilerinden bahseden Çelik, açıklanamayan kilo kaybı, topaklar, yumrular veya genişlemiş lenf düğümleri, gece terlemeleri, kanamalar (anormal vajinal kanama, dışkıda kan veya rektal kanama, idrardan kan gelmesi), bağırsak hareketlerindeki değişiklikler (dışkılama veya idrar yapma alışkanlığında değişiklik), inatçı ve geçmeyen öksürük, nefes darlığı, vücudun herhangi bir yerinde meydana gelen ağrı, kalıcı, şiddetli yorgunluk, cilt değişiklikleri, karında şişkinlik hissi, yutma güçlüğü” dedi.

    Kanser vakaları hakkında erken teşhisin önemine dikkat çeken Çelik, “Erken teşhis hayat kurtarır. Kendimizi önemseyip değer verelim” diyerek vatandaşlara uyarıda bulundu.

  • Kafkasların ve Avrupa’nın zirvesi

    Kafkasların ve Avrupa’nın zirvesi

    Rusya’da bulunan ve UIAA tarafından Kafkasların ve Avrupa’nın en yüksek zirvesi olarak kabul edilen Elbrus Dağına toplam 7 gün süren bir tırmanış gerçekleştiren ekip zirveye ulaştı.


    GİDOSK Başkanı Ahmet Kılıç, yaptığı açıklamada, “5642 metrelik Elbrus Dağı zirve tırmanışımızı başarıyla tamamladığımız için mutluyuz. Giresun Doğa Sporları Kulübü olarak dağcılık ve doğa sporlarını geliştirmek adına bizlere destek olan tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür ediyoruz.

    Şimdi rotamızı yeni zirvelere çevirdik” dedi.

  • Çanakkale’de su krizi yaşanıyor

    Çanakkale’de su krizi yaşanıyor

    Çanakkale Ziraat Odası Başkanı Ufuk Ünver, yağışların olmaması ve barajların doluluk oranının yükselmemesiyle oluşan kuraklık sebebiyle tarımsal sulama alanlarında kullanılan suyun doğru bir şekilde kullanılmasını ve hiçbir şekilde boşa harcanmaması gerektiğini belirtti. Çanakkale merkezin içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılayan 54 milyon 115 bin metreküp su kapasitesine sahip Atikhisar Barajı’ndaki su miktarı yaklaşık 23 milyon metreküpte kaldı. Yaşanan kuraklık nedeniyle sulama yapılan 89 bin hektar tarım arazisinin yaklaşık 45 bin hektar alanı sulama yapılamama tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.

    Son aylarda kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya kalan Türkiye’de barajlardaki doluluk oranları ciddi şekilde düştü. Kuraklık, Çanakkale’deki barajları da tehdit ederken, Çanakkale merkez ve ilçeleri, bu yıl yeterli miktarda yağış alamayınca barajlardaki su seviyesi düştü. Çanakkale merkezin içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılayan 54 milyon 115 bin metreküp su kapasitesine sahip Atikhisar Barajı’ndaki su miktarı 23 milyon metreküp su seviyesinde kaldı.
    Çanakkale’de 331 bin 633 hektar tarım arazisi bulunuyor. Bu tarım arazilerinin ortalama 113 bin 258 hektar alanı sulanabilir tarım arazisi. Her yıl ortalama 113 bin 258 hektar sulanabilir tarım arazisinden yaklaşık 89 bin hektar tarım arazisinde sulama yapılıyor. Bu yıl yağışların olmaması, kuraklığın devam etmesi ve barajlardaki doluluk oranlarının yükselmemesi sebebiyle sulama yapılan 89 bin hektar tarım arazisinin yaklaşık 45 bin hektar tarım alanı sulama yapılamama tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.

    Çanakkale’de kurak bir yıl geçirdiklerini belirten Ziraat Odası Başkanı Ufuk Ünver, “Son zamanlarda bahar yağmurları güzel yağmıştı ama geriye dönük baktığımızda kış yağmurları olmadığı için bahar yağmurları geçici bir çözüm olmuştu. Hububat ürünlerinde güzel bir verim aldık. Bu yıl sezona başladığımızda Atikhisar Barajı’nın seviyesi yüzde 52’ydi, şu anda ise bu seviye yüzde 40’lara kadar düştü. Artık Çanakkale için hem tarımsal amaçta, hem de içme suyunda sıkıntı olacağı bariz bir şekilde belli oldu. Çanakkale Belediyesi’nden, üreticiden ve meskenlerden önerimiz şu, artık su dünyada, Türkiye’de ve Çanakkale’de çok değerli hale geldi. Tarımsal amaçlı kullanılan suyun artık bundan sonra daha doğru bir şekilde kullanılması gerektiğini ve suyun hiçbir şekilde boşa harcanmamasını istiyoruz” dedi.

  • İstanbul’da meteor düştü iddiası

    İstanbul’da meteor düştü iddiası

    İstanbul semalarında gece saatlerinde beliren sebebi bilinmeyen ışık hüzmesi, görenleri şaşkına çevirdi. Sosyal medyada gündem olan, cep telefonu ve güvenlik kameralarına yansıyan görüntüler, İstanbul ve çevre illerde görülürken bazı sosyal medya kullanıcıları ise ışığın görüldüğü sırada bir gürültünün duyulduğunu iddia etti.

     

     

  • TÜBİTAK’ta geri sayım başladı

    TÜBİTAK’ta geri sayım başladı

    TÜBİTAK tarafından ilk kez 1998 yılında Antalya Saklıkent’te düzenlenen Gökyüzü Gözlem Etkinliği, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı katkılarıyla TÜBİTAK’ın koordinasyonunda 25. kez gerçekleştiriliyor.

    Uzmanlar eşliğinde gökyüzünü inceleme

    Gökyüzü Gözlem Etkinliklerinin ev sahibi yaklaşık 2 bin metre yükseklikteki Antalya Saklıkent’te astronomi meraklıları, uzmanlar eşliğinde gökyüzünü inceleme ve Türkiye’nin aktif haldeki en büyük gözlemevi olan ve en donanımlı teleskoplarının bulunduğu TÜBİTAK Ulusal Gözlem Evi (TUG) Yerleşkesi’ni gezme fırsatı bulacak.

    3 gün boyunca gökyüzü gözlemi

    Gökyüzü gözlemine en uygun bölgelerden biri olan Saklıkent’te astronomi tutkunlarının, 3 gün boyunca teleskop ve çıplak gözle gözlem yaparak gökyüzünün tadını çıkarmanın yanında çadırlarında konaklayarak doğa ile iç içe olma şansları olacak.

    Gök bilim seminerleri

    Her yaş grubundan astronomi meraklılarının katılacağı etkinlik boyunca, alanında uzman bilim insanları tarafından gök bilim ile ilgili seminerler verilecek, yarışmalar ve TÜBİTAK bünyesindeki birimlerin katkılarıyla çeşitli atölye çalışmaları, deneyler gerçekleştirilecek.
    Gökyüzü Gözlem Etkinliklerine, 2016-2018 yılları arasında ortalama 3 bin kişi başvururken ve ortalama 350 katılımcı ile gerçekleşirken, ilginin artmasıyla son 3 senedir ortalama 10 bin başvuru oluyor. Bu seneki etkinliğe ise Türkiye’nin dört bir yanından 12 bin 500 kişi başvurdu, bu başvurular arasından bin kişi kurayla belirlendi. Daha önce gerçekleştirilen Gözlem Etkinlikleri’nde olduğu gibi başvuranlar arasında gençler ve öğrenciler ilk sırayı aldı. Aileler, çocuklarının hevesini desteklemek için yoğun ilgi gösterdi.

    Gök taşı yağmuru izlenecek

    14 Temmuz – 1 Eylül tarihleri arasında Perseid (Perse) gök taşı yağmurunun en yoğun olduğu, 12-13 Ağustos tarihleri, etkinlik tarihi ile denk getirildi. Gökyüzünde saatte 60 ile 100 adet meteor izlerinin görsel şöleni ışık kirliliğinin az olduğu yüksek rakımlı etkinlik içinde Saklıkent’te yaşanacak. Çıplak göz ile takımyıldızları gökyüzü tanıtımı, Mizar, Polaris, Antares, Vega gibi yıldızların, Ülker, Herkül gibi yıldız kümelerinin, Halka Bulutsusu gibi, Andromeda galaksisi gibi gök cisimlerinin, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün gezegenleri ve uydumuz Ay teleskoplar ile gözlemlenecek.

    Uzay yolcuları ile söyleşi

    Ayrıca Türkiye’nin ilk uzay yolcuları Alper Gezeravcı ve Tuva Cihangir Atasever de canlı bağlantı ile etkinliğe katılarak bir söyleşi gerçekleştirecek ve soruları yanıtlayacak.

  • Köylerinde temsili mezar yaptılar

    Köylerinde temsili mezar yaptılar

    Çanakkale savaşında Osmanlı’nın önemli vilayetlerinden olan Sivas’tan da pek çok asker şehit oldu. Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Emlakkaracaören köyü nüfusuna kayıtlı Sofu Ömer oğlu Süleyman Ateşli de onbinlerce genç gibi şehit oldu. Ancak Ateşli’nin cenazesi köyüne ulaştırılamadı, Çanakkale’de defnedildi. Akrabaları ve köylüler, Ateş’in mezarını ziyarete gidemedikleri için köyde temsili bir mezar yaptı. Torunları ve köylüler, bu temsili mezarı ziyaret ederek, Ateş için Fatiha okuyor.

    “Biz onların sayesinde buralarda yaşıyoruz”

    Çanakkale şehidi Süleyman Ateşli’nin torunu Ömer Ateşli, şehitler sayesinde bu topraklarda yaşayabildiklerini belirterek, “Biz onların sayesinde buralarda yaşıyoruz. Her sene şehit düşme anında gelip burada, temsili kabirde onu anıyoruz ve dualar ediyoruz. Allah rahmet eylesin. Buradan her geçtiğimizde dua okuyoruz. Bizim aile geniş ve şu an sayamayacak kadar torunu var. Buraya herkes gelip duasını ediyor, ziyaret ediyor, bayramlarda devamlı burada toplanıyoruz. Ben 75 yaşındayım. Dedemizin nasıl yaşadığını biz de torunlarımıza anlatıyoruz. Onlara o günleri unutmamaları için devamlı hatırlatıyoruz, bunlarla yaşıyoruz” dedi.

    “Çanakkale’ye gidemiyoruz, hikayesini burada yaşatıyoruz”

    Çanakkale şehidi dedesinin adını taşıyan Süleyman Ateşli ise, sürekli Çanakkale’ye gidemedikleri için anıt mezar yaptırdıklarını ifade ederek, “Gerçek mezarı Çanakkale’de ama biz buraya anıt mezar yaptık. Biz sürekli Çanakkale’ye gidemiyoruz, hikayesini burada yaptığımız anıt mezarda anlatıyoruz” diye konuştu.

  • ‘Siyez’de hasat dönemi başladı

    ‘Siyez’de hasat dönemi başladı

    Kastamonu’nun İhsangazi ilçesinde yaklaşık 12 bin dekar alanda ekilen ve buğdayın atası olarak bilinen siyez buğdayı, iç ve dış piyasada ham ve işlenmiş şekilde talep görmeye devam ediyor. Bölgede “kabulca” veya “kaplıca” olarak adlandırılan siyez buğdayının yaklaşık yüzde 70’i bulgur, geri kalan bölümü de un ve yem olarak değerlendiriliyor. Siyez, iç pazarın yanı sıra, son dönemde yurt dışında da yoğun rağbet görüyor. İlaçsız, gübresiz büyüyebilen tek tahıl ürünü olan ve geçmişi 10 bin yıl öncesine dayanan siyez, biçerdöverlerle hasat edilmeye başlandı. İhsangazi ilçesinde siyez üreten çiftçiler, rekolteden memnun olduklarını ifade ettiler.

    “9-10 aylık sürecin ardından hasadını yaptık”

    İhsangazili çiftçi Yasin Ciğerci, “İhsangazi ilçemizde siyez üretiyoruz. Ekimini yaptıktan sonra gelişimini gözleyerek, 9-10 aylık sürecin ardından hasadını yaptık. Her yıl 20 Temmuz gibi hasadını yapardık. Bu yıl hava şartlarından dolayı 5 Ağustos’a kadar bekledik. Eğer erken hasat yapsaydık yeşil olarak biçmiş olacaktık. Erken biçtiğiniz zaman kendisini beslememiş olur. Siyez buğdayımız kendisini iyi yetiştirdiği için güzel bir sonuç ortaya çıktı. Hasattan sonra taş değirmende işleyerek katma değerli ürünler üreteceğiz. Türkiye ekonomisine katkı sağlamak istiyorum. Bu sebeple gelecek sene daha çok siyez ekmeyi düşünüyorum. Herkes çiftçiliğe özen göstermeli. Genç arkadaşlarımız da bunu yapsın” dedi.

  • 660 yıllık hamama uluslararası dokunuş

    660 yıllık hamama uluslararası dokunuş

    Yaşar Üniversitesi, Erasmus+ Yüksek Öğretim Hareketliliği Karma Yoğun Programları çerçevesinde uluslararası projeye ev sahipliği yaptı. Yaşar Üniversitesi adına Mimarlık Fakültesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü, organizatör kurum olarak ilk projesini gerçekleştirdi. Mimarlık Fakültesi, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü ile partner kurumlarından Yunanistan’ın Atina kentindeki University of West Attica ve İspanya’nın Granada şehrindeki Andalusion School of Design and Art-ESADA’dan gelen eğitmen ve öğrencilerden oluşan 40 kişilik grup, Yaşar Üniversitesi’nde bir araya geldi. Grup, ardından alan çalışması olarak seçilen İzmir’in Selçuk ilçesinde bulunan İsa Bey Hamamı’nda incelemelerde bulundu.

    Proje hazırladılar

    Tarihi Şirince Mahallesi’nde bulunan Stoa-Beden Sanatları ve Araştırmaları Merkezi’nde tasarım çalışmalarını yapan öğrenciler, ayrıca Efes Antik Kenti ve Müzesi’ni de ziyaret etti. Mimarlık Fakültesi akademisyenleri Dr. Öğr. Üyesi Ebru Karabağ ve Öğr. Gör. Sergio Taddonio tarafından koordine edilen yaz okulu, araştırma görevlileri Özüm Karadağ, Müge Sever, Bengi Şentürk ve Gamze Enes tarafından desteklendi.

    “Geçici müdahalelere odaklandık”

    Yaz okulunda, ‘Yaparak Öğrenme’ modelinin kullanıldığının altını çizen Dr. Ebru Karabağ, “Kısmen bozulmuş veya yok olmuş kültür mirası yapılara yapılan geçici müdahalelere odaklandık. İki aşamadan oluşan programımızın ilk aşamasında, programın tüm ortakları (Yaşar Üniversitesi, ESADA, West Attica) ve davetli Hasselt Üniversitesi tarafından verilen çevrimiçi seminerlerden oluşan bir hazırlık aşaması gerçekleşti. Projenin ikinci aşamasında Yaşar Üniversitesi’nde bir araya gelen katılımcılar, proje alanı olarak seçilen 1360’lı yıllara tarihlenen İsa Bey Hamamı’nı incelediler. Edindikleri teorik bilgileri ve araştırmaları proje konusu olarak seçilen tarihi yapıda uyguladılar” dedi.

    “Teorik bir çerçeve çizildi”

    Sergio Taddonio ise, “Katılımcı üniversiteler arasında düzenlenen seminerlerde kültür mirası yapıların korunmasına ilişkin ilke ve metotlardan oluşan teorik bir çerçeve çizildi ve katılımcılara miras alanlarının korunmasında geçici müdahale tasarımlarının katkısına ilişkin tüm bilgiler aktarıldı. Danışmanların gözetiminde yoğun bir stüdyo sürecinin yaşandığı programda öğrenciler, edindikleri her bilgiyi kavramsal çalışmaların ve tasarım önerilerinin geliştirilmesi için kullandılar. Katılımcıların geliştirdiği geçici müdahale önerileri iç mimar, arkeolog vb. alanlardan oluşan uzmanların katılım gösterdiği final jürisinde sunuldu” diye konuştu.

  • Ata topraklarında tropik meyve üretiyor

    Ata topraklarında tropik meyve üretiyor

    İmamoğlu ilçesinde emekli olduktan sonra hobi olarak ata topraklarını ilk başta dut ağacı sandığı ejder meyvesini oğlu ile birlikte araştırarak 1 dönüm araziye eken Mustafa Kızılgök bu yılın ilk hasadını gerçekleştirdi.

    Emeklilikte bir hobi olarak üretime başladığını aktaran Mustafa Kızılgök, “Adana’nın İmamoğlu ilçesine bağlı Ufacıkören Mahallesi’nde yaşıyoruz. Emekli olduktan sonra bu işe başladık biraz farklı yapılmayan bir iş olsun dedik ve başladık. Emekli olmadan önce 40 yıldır yoğun çalışma vardı. Köyde de atadan kalma arazi olunca şehrin kalabalığından kaçtık. Oğlumla, ‘Baba gel, farklı bir tür deneyelim. Hem de senin için uğraş olur’ dedi.

    Az toprakla çok mahsul verim gelir diyerek 2021 yılının Kasım ayında fidanlarımızı diktik. İlk başta dut ağacı sandık. Sembolik olarak denedik, ejder hoşumuza gitti. İkinci yılındayız şu an üçüncü yılında daha verimli olacağına inanıyoruz. Adet bazlı dersek bin 500-2 bin tane ürün almayı hedefliyoruz. Seneye daha iyi şekilde olması için çalışacağız” diye konuştu.