Etiket: güncelhaber

  • Sahte güneş gözlükleri tehlikesi

    Sahte güneş gözlükleri tehlikesi

    Güneş gözlükleri yaz aylarının vazgeçilmez aksesuarlarından olarak öne çıkarken uzmanlar, sahte gözlüklerin göz sağlığı için büyük tehdit oluşturduğuna dikkat çekiyor. Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Gökhan Arslan, “Güneşe bakmayı hiç tavsiye etmiyoruz, zararlı etkilerini direkt göz alıyor, etkileri uzun vadede görülüyor. Katarakt oluşumunu hızlandırıyor, gözün kojektiva dediğimiz beyaz kısmında göz eti diye tabir edilen pterjium hastalığı, göz önüne sarı kabarcıklar oluşturabiliyor. Koyu renkli her cam koruyucu değil, damgaları var, ultraviyole ışınlardan koruma düzeyine bakmak lazım. Güneş gözlüğü muhakkak takalım, işportadan alınmasını tavsiye etmiyoruz” dedi.

    Yaz aylarının gelmesiyle bu ayların vazgeçilmez aksesuarlarından olan güneş gözlüklerine ilginin arttığı belirtiliyor. Uzmanlar ise güneş ışınlarının zararlı etkilerinden korumada gerekli şartları sağlamayan güneş gözlüklerinin gözlerde büyük hasarlara yol açabileceğine dikkat çekiyor. Büyükçekmece Mimar Sinan Devlet Hastanesi’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Gökhan Arslan da güneş gözlüğü alırken dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı. Op. Dr. Arslan, sahte gözlüklerin gözlerde oluşturabileceği problemlerin göz ardı edilmemesi gerektiğine dikkat çekerek vatandaşları uyardı.

    “Koyu renkli her cam koruyucu değil”

    Gözleri güneş ışınlarının zararlı etkilerinden koruyan malzemelerden üretilen gözlüklerin tercih edilmesi gerektiğini söyleyen Büyükçekmece Mimar Sinan Devlet Hastanesi’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Gökhan Arslan, sahte güneş gözlüklerinin tercih edilmesi sonucu çok ciddi sağlık sorunlarının oluşabileceğine dikkat çekti. Vatandaşlara önemli uyarılarda bulunan ve gözlük alırken dikkat edilmesi gerekenleri aktaran Op. Dr. Arslan, “Güneş gözlüğünü niçin alıyoruz; güneşin zararlarından korunmak için alıyoruz. Güneşin yazın cildimize zararları var, gözümüze de var. Katarakt oluşumunu hızlandırıyor, gözün konjonktiva dediğimiz beyaz kısmında göz eti diye tabir edilen pterjium hastalığı oluşabiliyor, göz önüne sarı kabarcıklar oluşturabiliyor. Bunlardan korunmak için güneş gözlüğü takmalıyız. En önemli özelliği; bu gözlüklerin güneşin ultraviyole ışınlarından korunması maalesef bu koyu renkli her cam koruyucu değil. Üreticilerin orada damgaları var, ultraviyole ışınlardan koruma düzeyine onlara bakmak gerekiyor ve işportadan alınmasını tavsiye etmiyoruz. Optikçilerden iyi özellikli camların sorulup alınmasını, ultraviyole korumalı camları tercih etmelerini öneriyoruz. Güneşe bakmayı hiç tavsiye etmiyoruz bazıları bakabiliyor, güneşin zararlı etkilerini direkt alıyor. Sarı nokta hastalığı varsa hastanın bunun gidişatını, kötüleşmesini hızlandırır. Bu gibi etkileri uzun vadede görülür. Ani etki olarak da alerji belirtilerinde artma gibi durumlar olabilir” dedi.

    “Güneş gözlüğü, şapka muhakkak takalım”

    Çıplak gözle güneşe bakılmaması gerektiğini söyleyen ve gözlüklerin optikçilerden temin edilmesi gerektiğini anlatan Op. Dr. Gökhan Arslan sözlerini şöyle sürdürdü: “Güneş gözlüğü muhakkak takalım, şapka takalım, alerji mevsimindeyiz. Havuzlara girilmeye başlanacak temiz olduğundan emin olalım, konjonktivit, adenovirüs salgınları olabilir havuzlardan temizliğinden emin olmadığımız sulara girmeyelim. Çocuklara tabi ki de daha çok dikkat edelim, yetişkinlerde konjonktivitlerin tedavisi daha rahat ilerliyor. Ama çocuklarda sistemik hastalıklara da yol açabiliyor o yüzden daha temkinli, dikkatli olmak lazım. Güneş gözlüklerini optisyenlerden, optikçi dükkanlarından alalım. Gözü koruyan, büyük olur, gözleri kapatan cinsten rengi önemli değil. Sarı camları çok önermiyoruz, kahverengi, siyah camlar daha iyi olur. Polarize camlar var, bir de bunları kimlere öneririz; araba kullanan kişilere öneriyoruz, bu gözlükler kaportadan, camdan yansıyan ışınları engelliyor. LED, elektronik ekranlı araçlarda ekran gözükmüyorsa çok tavsiye etmiyoruz” diye konuştu.

  • “Yumurta kolesterolün düşmanı değil”

    “Yumurta kolesterolün düşmanı değil”

    Kolesterol, kanda bulunan mumsu bir madde olarak biliniyor. Vücudun sağlıklı hücreler oluşturmak için kolesterole ihtiyacı olurken, yüksek kolesterol seviyeleri kalp hastalığı riskini artırabiliyor. Yüksek kolesterol nedeniyle kan damarlarında yağ birikintileri gelişebiliyor. Bu birikintiler büyüyor ve atardamarlardan yeterli kanın akması zorlaşıyor. Bazen bu birikintiler aniden kırılabiliyor ve kalp krizine ya da felce neden olan bir pıhtı oluşturabiliyor. Yüksek kolesterol kalıtsal olsa da genellikle sağlıksız yaşam tarzı seçimlerinin sonucu olarak gelişiyor. Sağlıklı bir diyet, düzenli egzersiz ve ilaç tedavisi yüksek kolesterolü düşürmeye yardımcı olabiliyor. Memorial Antalya Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Uzm. Dr. Mustafa Hakan Şahin, kolesterol hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı.

    “Kolesterolü vücut şekerden üretir veya besinlerden direkt alır”

    Kolesterolün vücutta hücrelerin inşasında, hormon yapımında, safra oluşumunda yer alan çok önemli bir özelleşmiş yağ olduğunu belirten Şahin, “Kolesterolü vücut şekerden üretir veya besinlerden direkt alır. Karaciğerin orkestra şefliğinde karmaşık bir metabolizma sonucunda işlev görmeye başlar. Karaciğer ve vücudun diğer kısımları arasında lipoprotein denilen moleküler vasıtası ile kanda taşınır. Kan tahlilinde görülen total kolesterol, LDL, HDL ve trigliserit değerleri bu lipoproteinlerdir” dedi.
    HDL damar duvarından karaciğere kolesterolü taşıdığını sözlerine ekleyen Şahin, “HDL değeri yüksekliği kişinin damarlarından karaciğere bolca kolesterol taşındığı anlamına gelir. Bu hastanın damar tıkanıklığı riski daha azdır. LDL karaciğerden damar duvarına (aslında tüm dokulara) kolesterol taşındığını gösterir. Eğer LDL kolesterol yüksek ise karaciğerden damarlara bolca kolesterol taşınıyordur yani kişinin damar tıkanıklığı riski yüksektir” açıklamasına yer verdi.

    “50-70 ideal değer”

    Çok yüksek değerler istisna olmak kaydıyla kolesterol tek başına damar tıkanıklığı yapmadığını açıklayan Şahin, “Modern çağımızda stres, hareketsizlik, kirli hava, gıdaların kirlenmesi ve besleyiciliğinin azalması, doğadan kopuş gibi faktörler ılımlı kolesterol yüksekliğinde dahi damar tıkanıklığının başlamasına ve ilerlemesine neden olmaktadır. İnsan dışında hiçbir memeli hayvanda LDL kolesterol 50-70’i geçmez. Modernite öncesi avcı toplayıcı topluluklarda 50-70 arasındadır ve bu topluluklarda pek damar tıkanıklığı görülmez. Aterosklerotik hastalardaki ilaç tedavisinin hedefi kolesterol değerlerini bu aralıkta tutmaktır” diye konuştu.

    “Egzersiz kolesterolün damara ‘yapışmasını’ da azaltır”

    Uzm. Dr. Mustafa Hakan Şahin, sağlıksız kolesterol riskini artırabilecek faktörleri ise şu şekilde sıraladı:
    “Yanlış beslenme; çok fazla doymuş yağ veya trans yağ yemek, sağlıksız kolesterol seviyelerine neden olabilir. Trans yağlar genellikle paketlenmiş atıştırmalıklarda veya tatlılarda bulunur. Ancak şeker ve işlenmiş tahıl ürünleri kolesterolün yüksekliğinin daha yaygın bir sebebidir. Obezite; 30 veya daha yüksek bir vücut kitle indeksine (VKİ) sahip olmak, yüksek kolesterol riskine yol açar. Egzersiz eksikliği; egzersiz, vücudun ‘iyi’ kolesterolü olan HDL’sini artırmaya yardımcı olur. Egzersiz yapılmadığı takdirde HDL düşük çıkmaktadır. Egzersiz ‘kötü’ kolesterol olan LDL’yi de düşürür. Egzersiz kolesterolün damara ‘yapışmasını’ da azaltır. Sigara içmek; sigara içmek, ‘iyi’ kolesterol olan HDL seviyesini düşürebilir. Alkol; çok fazla alkol almak toplam kolesterol seviyesini artırabilir. Yaş; küçük çocuklarda bile sağlıksız kolesterol olabilir, ancak 40 yaşın üzerindeki kişilerde çok daha yaygındır. Yaşlandıkça, karaciğer LDL kolesterolü daha az uzaklaştırabilir hale gelir.”

    “Yumurta kolesterolün düşmanı değil”

    Uzm. Dr. Mustafa Hakan Şahin, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
    “Bugüne kadar kolesterol ile ilgili söylenen bilimsel beslenme önerilerinin yanlış çıktığı yine bilimsel yöntemler ile öğrenilmiştir. Yumurta, tereyağı gibi ürünler kolesterol yüksekliğine neden olduğu için beslenmeden çıkarılırken sonrasında bu kararın olumsuz sonuçları görülmüş ve ölçülü tüketimin bir zararının olmadığı belirtilmiştir. Şeker, işlenmiş gıdalar hedef tahtasına oturtulmuştur. Sağlıklı beslenme planı oluşturmak yüksek kolesterolü düşürdüğü gibi, damar tıkanıklığı gelişiminin de önüne geçmede yardımcı olur.”
    Uzm. Dr. Mustafa Hakan Şahin, kolesterol değerlerinin sağlıklı düzeyde kalmasını sağlamak için şu önerilerde bulundu:
    “Meyve, sebze ve tam tahılları içeren yüksek lifli bir beslenme programı uygulayın. Kırmızı eti azaltın ve haftada 1-2 kez balık tüketin. Fazla kilolarınızdan kurtulun ve sağlıklı kilonuzu koruyun. Sigarayı bırakın. Haftanın çoğu gününde en az 30 dakika egzersiz yapın. Alkolü ölçülü tüketin. Stres yönetimine özen gösterin.”

    “Yüksek kolesterol sinsice ilerliyor”

    Yüksek kolesterol birikerek damar tıkanıklığı yaptığı için aşikar hale gelmesinin uzun sürdüğünü belirten Uzm. Dr. Mustafa Hakan Şahin, “Kolesterol damarlarda birikirken tıkayıcı hale gelinceye kadar belirti vermez. Bu nedenledir ki uzun süredir kolesterolü olan hastalar kendilerinde bir şikayet olmadığını iletirler. Kalp krizi, felç veya bacak damar tıkanıklığı geliştikten sonra da kolesterole müdahale edilmesi istenen iyileşmeyi sağlayamamaktadır” sözlerine yer verdi.

    “Kişiye özel tedavi planı gerekiyor”

    “Kolesterolde ilaç kullanımı tamamen kişiye özel olmalıdır. Hastanın riskine, hayat tarzı değişikliğine uyumuna göre bir plan yapılması gerekir” diyen Uzm. Dr. Mustafa Hakan Şahin, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
    “Damar tıkanıklığı bir kez oluştu ise kolesterol düşürücü bir veya birden fazla ilaç tedavide yer almalıdır. Çünkü 2017 yılında 2 milyon insanın 10 yıl boyunca takibiyle yapılan çalışmada, kolesterolün düşük olmasının kalp krizi ve felç gibi hastalıkların tekrarlamasını ciddi şekilde azalttığı ve ömrü uzattığı gösterilmiştir.”

  • Sağanak yağışlar sürüyor

    Sağanak yağışlar sürüyor

    Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan son değerlendirmelere göre:

    Ülkemiz genelinin parçalı ve çok bulutlu, Marmara’nın güney ve doğusu, Ege, Batı Akdeniz, İç Anadolu (Karaman hariç), Karadeniz, Doğu Anadolu (Malatya hariç), Güneydoğu Anadolu’nun doğusu, Edirne, Tekirdağ, Osmaniye ve Kahramanmaraş çevreleri ile Adana’nın iç kesimlerinin sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların İç Ege, Göller Yöresi, Orta Karadeniz’in iç kesimleri ile Balıkesir, Bilecik, Eskişehir, Yozgat, Sinop ve Samsun çevrelerinde yerel olmak üzere kuvvetli olması bekleniyor.

    Hava sıcaklıklarının mevsim normalleri civarında seyredeceği tahmin ediliyor.

    Yağışların; İç Ege, Göller Yöresi, Orta Karadeniz’in iç kesimleri ile Balıkesir, Bilecik, Eskişehir, Yozgat, Sinop ve Samsun çevrelerinde yerel olmak üzere kuvvetli olması beklendiğinden sel, su baskını, yıldırım, ulaşımda aksamalar, yağış anında kuvvetli rüzgar, dolu yağışı gibi olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunmalıdır.

    Meteoroloji Genel Müdürlüğü Meteoroloji Uzmanı Fevzi Burak Tekin, yurt genelinde devam eden sağanağın hafta başına kadar etkisini sürdüreceğini söyledi.

    Tekin, “Bu hafta boyunca ülkemiz bahar yağışlarını almaya devam edecek ve ülkemizin büyük bir bölümünde sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışları göreceğiz. Özellikle ülkemizin batı kesimlerinde yağışların etkisini artıracağını tahmin etmekteyiz.” dedi.

    MGM tarafından 13 il için şiddetli yağış uyarısı yapıldı. 

    Afyonkarahisar, Antalya, Aydın, Denizli, Gaziantep, İzmir, Kütahya, Malatya, Manisa, K.Maraş, Muğla, Uşak ve Osmaniye’de vatandaşların olumsuz durumlara karşı tedbirli olması istendi.

     

  • Gül çiçeği hasadı başladı

    Gül çiçeği hasadı başladı

    Dünya gül yağı ihtiyacının yüzde 65’nin karşılandığı Isparta’da gül çiçeği hasadı başladı. İl genelindeki ilk güller Keçiborlu ilçesine bağlı Ardıçlı köyünde açtı. Sabahın erken saatlerinde toplanan güller vakit kaybetmeden bölgedeki tesislere ulaştırılarak dev imbiklerde damıtılarak gül yağına ve gül suyuna dönüştürülüyor. Gül yağının büyük bir kısmı ise ihraç ediliyor. Ülke ve bölge ekonomisine önemli katkılara sunan gül hasat döneminde ağırladığı ziyaretçilerle de bölge halkı için önemli bir turizm getirisi sağlamakta.

    Bu yılın ilk güllerinin açtığı Keçiborlu ilçesine bağlı Ardıçlı köyünde hasat sezonu açılış programı düzenlendi. Programa Vali Aydın Baruş, Keçiborlu Kaymakamı Tahsin Aksu, Keçiborlu Belediye Başkanı Yusuf Murat Parlak, Senir Belediye Başkanı Tayfun Borazancı, köy muhtarları ve çiftçiler katıldı.

    Gül tarlasında açıklamalarda bulunan Vali Baruş, gülün Isparta için vazgeçilmez bir ürün olduğunu belirterek, “Bu yıl gül çiçeğinde don olmasından dolayı bir rekolte düşüklüğü var ancak yağ kalitesinin yüksek olması ve taban fiyatlarının da yüksek açıklanmasıyla gül üreticimizin inşallah mağdur olmayacağını düşünüyoruz. Gül; bizim için, Isparta için gerçekten vazgeçilmez bir bitki. Isparta doğasının ayrılmaz bir parçası. Mayıs ayı geldiğinde biz gül bahçelerinin açtığını gördüğümüze hayatımız bir kez daha renkleniyor, şenleniyor ve yaşama sevincimiz bir kat daha artıyor. Hem ekonomik bakımdan hem de Isparta’ya olan turizm hareketliliğinin son yıllarda artması bakımından gül bahçelerinin önemi büyük. Çünkü Isparta ekonomisi açısından da önemli bir gelir kaynağı ihracat kalemleri açısından da önemli bir gelir kaynağı” dedi. Dış dünyada özellikle gül ürünlerinin tanıtımı yönünde Isparta Ticaret ve Sanayi Odasının çalışmalarının devam ettiğini belirterek, “Gül yağı ve gül ürünleri açısından özellikle Uzakdoğu’da önemli bir pazar olduğunu düşünüyoruz. Yakında Ticaret ve Sanayi Odamızın davetlisi olarak da Güney Kore’den misafirler gelecek. Gül ürünleri insan vücudu, açısından son derece yararlı. Tüm Türkiye’den buraya misafirlerimiz geliyor ama ben bir kez daha hatırlatmak istiyorum.

    Bu güzelliği dünyanın çok ender yerlerinde bulabilirsiniz. Gül bahçeleri içerisinde, mis kokular içerisinde dolaşmak, bu havayı teneffüs etmek ve bu manzarayı görmek gerçekten insanın yaşam sevincine bir kat daha değer katıyor. Tüm Ispartalıları gül bahçelerini ziyaret etmeye davet ediyorum. Gül mevsimi yaklaşık bir ay devam ediyor. Isparta tabiri caizse Türkiye’nin çiçek bahçesi hem gül hem lavanta hem diğer aromatik bitkiler konusunda Isparta’mızı geliştirmeye çalışıyoruz. Önümüzdeki yıllarda da bu pazarlarda Isparta ağırlığı daha iyi bir şekilde hissedilecek” diye konuştu.
    Ardından dua edilerek gül hasat sezonun açılışı gerçekleştirildi. Vali Baruş bahçe ziyareti sonrasında gül işleme tesisine giderek kazanlara gül döktü ve tesiste yapılan çalışmaları inceledi.

  • Kiraz Festivali için hazırlıklar tamam

    Kiraz Festivali için hazırlıklar tamam

    Buca Belediyesi ve Belenbaşı Muhtarlığı’nın ev sahipliğinde gerçekleştirilecek Buca Belediyesi Belenbaşı Yörük Kültürünü Tanıtma ve Kiraz Festivali, bu yıl 16’ıncı kez düzenlenecek. Yörük kültürüne ait önemli değerlerin can bulacağı festival, geçtiğimiz kasım ayında kalp krizi sonucu yaşamını yitiren Belenbaşı Muhtarı ve Ege Bölgesi İzmir Yörük Türkmen Federasyonu Başkanı İsmet İlhan anısına yapılacak.

    Birbirinden renkli etkinlikler

    Festival, 4 Haziran Pazar günü kortej yürüyüşü ile başlayacak. Halk oyunları, keşkek dövümü, Belenbaşı Yörük Köy Tiyatrosu’nun gösterisi gibi renkli etkinliklerin yer alacağı festival, konserler ile devam edecek. Büyük katılım beklenen festivalde, ayrıca en iyi kiraz üreticisi seçilecek.

    Konserler de yer alacak

    Türk Halk Müziği’nin önemli isimlerinden Sümer Ezgü’nün konser vereceği festival çerçevesinde sanatçılar Bahar Almaç, Zeynep İlhan, Kemal Özgün, Fatoş Kadıoğlu ile Belenbaşı Köyü sanatçıları Yavuz İlhan ve Abdullah İnanç da sahne alacak.

    İzmirlilere davet

    Yörüklerin Buca’nın en önemli değerlerinden olduğunu belirten Belediye Başkanı Erhan Kılıç, “Bu kültürün yaşatılması için elimizden geleni yapıyoruz. Festival de bunun bir parçası. Tüm İzmirli hemşehrilerimi 4 Haziran Pazar günü düzenlenecek festivalimize bekliyoruz” diye konuştu.

  • Hangi iller oy oranını yükseltti?

    Hangi iller oy oranını yükseltti?

    Cumhur İttifakı adayı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanı Seçimi ikinci turunda 81 ilin tamamında ilk tur sonucuna göre oy oranını arttırdı. Kılıçdaroğlu’nun oy oranı ise 11 ilde düştü. Resmi olmayan verilere göre, Recep Tayyip Erdoğan’ın oy oranının en çok yükseldiği il, yüzde 7,93 puan ile Iğdır oldu. Erzurum’da ise Erdoğan’ın aldığı oy oranı yüzde 4,97 puan arttı.

    Kılıçdaroğlu’nun oy oranı en çok Bilecik, Eskişehir ve Bursa’da yükseldi

    Kemal Kılıçdaroğlu’nun ikinci turda oy oranının en çok yükseldiği iller Bilecek yüzde 5,27 puan, Eskişehir yüzde 5,02 puan ve Bursa yüzde 4,73 puan oldu.
    Recep Tayyip Erdoğan Bayburt’ta oyların yüzde 82,5’ini almayı başardı. Bayburt’u Gümüşhane 78,5, Çankırı 76,8, Yozgat 76,4, Rize 75,9, Kahramanmaraş 75,8, Aksaray 75,4 ve Erzurum 73,6’lık oy oranlarıyla takip etti.
    Kemal Kılıçdaroğlu’nun en yüksek oy aldığı şehirler ise yüzde 82,8 ile Tunceli, yüzde 76,3 ile Şırnak ve yüzde 71,6 ile Diyarbakır oldu. İzmir 67,1, Edirne 66,9 ve Muğla 66,5’lik oy oranıyla Kılıçdaroğlu’nun en çok oy aldığı ilk 10 ilde yer alması dikkat çekti.

  • “Asla ümitsizliğe kapılmayınız”

    “Asla ümitsizliğe kapılmayınız”

    Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, “Millet İttifakı’na destek vermiş olan değerli vatandaşlarıma da sesleniyorum. Asla ümitsizliğe de olası tahriklere de kapılmayınız. Seçim neticeleri bir iktidar değişimine yol açmamışsa da toplumun yarısı statükoya karşı değişim talebini açık bir şekilde ortaya koymuştur. Sayın Erdoğan’ın dün geceki üslubu sizi yanıltmasın. Cumhur İttifakı’na destek verenlerin iktidarın uygulamalarını ve otoriter yolsuzluk düzenine dayalı statükoyu benimsediği düşüncesine kapılmayınız. Onların bu tercihi, oluşturulan korku ikliminin eseridir. Onlarla köprüleri atmayalım, yeni köprüler kuralım. Kutuplaşma tuzağını biz bozalım” dedi.

    Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, bugün Twitter hesabından seçimlere ilişkin bir açıklama yaptı. Davutoğlu şunları söyledi:

    “Hepimizin geleceği açısından son derece önemli bir seçimi geride bıraktık. Demokrasilerde seçimler sonuçları ne olursa olsun bir yenilenme imkanı sunarlar. Bu imkanı değerlendirenler bir sonraki seçime daha hazır hale gelirler. Bugün gerek siyasi partiler gerekse bütün bir toplum olarak bu değerlendirme sorumluluğu ile karşı karşıyayız. Her şeyden önce dünyada örneği az görülen bir katılım oranı ile sandığa giden halkımızın demokratik olgunluğu geleceğimizin en büyük teminatıdır. Bu siyasi katılım bilinci oldukça her krize çözüm bulabilir, her çürümüş siyasete alternatif üretebilir, her karanlık tünelden yeni bir ufka yelken açma umudunu sürdürebiliriz. Bu bilinç dolayısıyla sandığa giden her bir vatandaşımıza, sandık başında demokrasinin namusu olan oylara sahip çıkmak için çaba gösteren her bir görevlimize ve müşahidimize teşekkür ediyorum. Milletimizin tecelli eden iradesi başımızın tacıdır. Seçim sonuçlarına göre yeniden Cumhurbaşkanı seçilen Sayın Tayyip Erdoğan’ı tebrik ediyorum. Son derece eşitsiz şartlarda demokrasi mücadelesi veren sayın Kılıçdaroğlu’na ve birlikte mücadele ettiğimiz Millet ittifakı liderlerine ve belediye başkanlarına teşekkürü bir borç biliyorum.

    “SEMBOL İSTİSMARINA DAYALI SİYASET ALTERNATİF POLİTİKA ÖNERMELERİNE DAYALI AKLİ SİYASETE, KUTUPLAŞTIRMA DİLİ NEZAKET DİLİNE, MONTAJA DAYALI YALAN PROPAGANDA UMUDA DAYALI KAMPANYAYA GALEBE ÇALDI”

    Bugün ülkemizin karşı karşıya olduğu son derece yaygın bir yoksullaşmaya yol açan ekonomik kriz, on bir şehrimizi ve insan dokusunu tahrip etmiş depremin getirdiği sorunlar, kurumsal çözülme, ekonomi-politik sistemin her bir yanına nüfuz etmiş yolsuzluklar, adalet sistemine güvensizlik vb. derin bunalım unsurları bütün can yakıcılığıyla gündemimizde. Bütün bu sorunların müsebbibi olan iktidar elindeki devlet imkanları ve tekeline aldığı propaganda araçları ile kampanya süresince bu sorunların değil, milli ve dini sembollerin kullanıldığı terör ve din özgürlüğü bağlamında bir tehdit algısının gündemi işgal etmesini başardı. Kabul etmek durumundayız ki, en azından bu aşamada sembol istismarına dayalı siyaset alternatif politika önermelerine dayalı akli siyasete, kutuplaştırma dili nezaket diline, montaja dayalı yalan propaganda umuda dayalı kampanyaya galebe çaldı.

    “OTORİTER YOLSUZLUK DÜZENİNİN DEVAMI YÖNÜNDEKİ HER UYGULAMAYA KARŞI KARARLILIKLA DİRENECEĞİZ”

    Ancak şimdi seçim bitti ve bütün bu can alıcı sorunlar başta iktidar olmak üzere hepimizin gündeminde. Şahıs ve grup çıkarını değil, ülke çıkarını siyasetin merkezine alan Gelecek Partisi olarak bundan sonra bu sorunların çözümü yönündeki çabalarımızı yapıcı muhalefet anlayışı zemininde sürdürecek, otoriter yolsuzluk düzeninin devamı yönündeki her uygulamaya karşı da kararlılıkla direneceğiz.

    Dün gece Sayın Erdoğan’ın Kısıklı ve Beştepe konuşmalarını hiçbir önyargı olmaksızın sadece tek bir saikle dinledim: Sayın Erdoğan acaba son dönemine başlarken artık seçim hedefine ulaşmış olmanın özgüveni içinde yeni bir sayfa açarak hep birlikte ülke sorunlarını çözmeye yönelme olgunluğu gösterecek mi, yoksa alışageldiği siyasi nezaketten yoksun hakaret ve kutuplaştırma yöntemi ile var olan sorunları ve yolsuzlukları hamaset şalı ile örtecek bir dil mi kullanacaktı? Maalesef, arzu etmediğim ama beklediğim oldu ve beni şaşırtmadı. Karşımızda iki Erdoğan vardı. Prompter’a sadık kaldığında metin yazarlarının ifadeleriyle ‘bu seçimin kaybedeni olmayacak, 85 milyon kazanacak’ diyerek kucaklayıcı mesajlar verirken, prompterdan koparak irticalen konuştuğunda bilinçaltını ortaya dökerek yine hakaret ve itham diline döndü. Bizlerin de içinde olduğu bütün bir muhalefeti LGBT’ci, terör ile iş birlikçi, dış güçlerin aparatı ilan etti, milli iradeyle seçilmiş milletvekillerine ‘kiralık vekiller’ diye hitap etti, rakibi Sayın Kılıçdaroğlu’nu kitlelere yuhalattı.

    “MADEM SEÇİMİ KAZANDINIZ, ÜLKENİN SORUNLARINA ODAKLANIN”

    Seçilen Cumhurbaşkanının kullandığı bu kutuplaştırıcı dil toplumsal barış ve ülke için en büyük tehdittir. Sayın Erdoğan’a bir kez daha sesleniyorum: Demokratik ülkelerde rastlanmayan yöntemlerle de olsa seçimi kazandınız ve kaybetmekten çok korktuğunuz iktidarınızı korudunuz. Muhalefet de milli iradeye saygısını ortaya koydu. Artık biraz olgunluk gösterin ve bu dışlayıcı aşağılayıcı dili terk edin. Millet bu kutuplaşmadan yorgun düştü, daha fazla yormayın. Madem seçimi kazandınız, ülkenin sorunlarına odaklanın.

    “DEVLETİN RESMİ KANALI TRT DE DAHİL OLMAK ÜZERE TÜM İLETİŞİM KANALLARININ BİZE KAPALI OLMASI NEDENİYLE TÜM SAMİMİ ÇABALARIMIZA RAĞMEN BİZ DE SİZE YETERİNCE ULAŞAMADIK”

    Cumhur İttifakına oy vermiş değerli vatandaşlarım. Verdiğiniz oya saygım sonsuzdur. Ancak büyük bir çoğunluğunuzun ülkedeki bütün bu sorunların müsebbibi olan iktidara bu desteği iç huzuru ile vermediğinizi de biliyorum. İktidardaki güç yozlaşmasının ve var olan yakıcı sorunların siz de farkındaydınız; ancak iktidarın oluşturduğu din ve vicdan özgürlüğü ile ilgili kazanımların korunması ve terörle mücadele kaygısına dayalı korku iklimi var olan sorunları ertelemenize yol açtı. Ne yazık ki devletin resmi kanalı TRT de dahil olmak üzere tüm iletişim kanallarının bize kapalı olması nedeniyle tüm samimi çabalarımıza rağmen biz de size yeterince ulaşamadık.

    “AK PARTİ BU SEÇİMİ OLUMLU İCRAATLARI İLE DEĞİL ÜRETTİĞİ KORKU VE DÜRTÜ POLİTİKASI İLE KAZANDI”

    Ancak siz de şunu görün lütfen. AK Parti bu seçimi olumlu icraatları ile değil ürettiği korku ve dürtü politikası ile kazandı. Artık seçim geçti; arzu ettiğiniz gibi bu korkuları engelleyeceğini düşündüğünüz iktidar İslam ahlakına, devlet kültürümüze ve Anadolu irfanına açıkça aykırı yolsuzluk düzeninin daha da derinleşmesi pahasına da olsa sürecek. Ortada bir vehim şeklinde üretilen muhalefet kazanırsa; ‘Diyanet işleri başkanlığı kapatılacak, Ayasofya tekrar müze yapılacak, başörtüsü yasaklanacak, savunma sanayi durdurulacak, LGBT’ye özgürlükler tanınacak’ vb. yalanlara dayalı vehimler artık geçersiz olduğuna göre iktidardan verdiğiniz oyun hesabını sormaktan çekinmeyin. Bunu bizim için değil çocuklarınız ve torunlarınız için yapın. Bizim ne yapacağımızı merak ediyorsanız onu da söyleyeyim. Hakkımda uydurulan iftiralara inanmış kardeşlerim de dahil herkesle yüzleşmeye ve helalleşmeye hazırım.

    Evet, gençliğimden beri savunduğum değerlerle buradayım. ‘Eski Başbakan’, ‘Gelecek Partisi Genel Başkanı’, ‘Ahmet Hoca’, ‘Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’ olarak değil ‘Mehmet oğlu Ahmet’ olarak huzurunuzdayım. Arkamda ne iktidar ne medya ne sermaye gücü var; dış odakların da iç odakların da hedefinde oldum, hala hedefindeyim. Bırakın gemiyi, sandalım dahi yok ki yakayım. Neye mi güveniyorum? Mutlak adaletine inandığım Rabbime ve nihai kertede hiçbir zaman şaşmayacağına inandığım milletimin vicdanına.

    “İNSANIM, HATA YAPTIM BELKİ AMA HATAMI İNANCIMLA VE VATANPERVERLİK HAMASETİ İLE ÖRTMEYE ÇALIŞMADIM”

    12 Eylül’ün sert rüzgarlarında, 28 Şubat’ın kuru ayazında, 15 Temmuz’un yakıcı gecesinde neredeysem hala oradayım. Başını omuzuma koyup ağlayan Arakanlı kardeşimle, bütün varlığıyla sadece bana değil bir umuda sarılan Doğu Türkistanlı yaşlı büyüğümle, Gazze’de bombalar altında Şifa hastanesinde şehit kızının başında teselli arayan Filistinli kardeşimle kucaklaştığımda hangi hal ile hallenmişsem yine aynı hal üzereyim. 28 Şubat şartlarında dahi hiç ara vermediğim ilim kürsüsünde, İslam dünyasına yeni bir nesil yetiştirme amacıyla Malezya’da 85 milletten gençlere verdiğim derslerde, Mavi Marmara katliamı sonrası BM Güvenlik Konseyi’nde, terörle mücadelede Van havaalanında şehitlerimizi uğurlarken, Arakan’da bir selam ile ayağa kalkan mazlumlara hitap ederken kelamım hangi nefesten çıkmışsa yine aynı nefese sahibim. Ne insani kimlik, tarih ve zaman bilinciyle donandığım değerlerden taviz verdim, ne küçük çıkarlar için güç yozlaşmasının girdabına kapıldım. İnsanım, hata yaptım belki ama hatamı inancımla ve vatanperverlik hamaseti ile örtmeye çalışmadım.

    “MESELEMİN BİR ŞAHSİ İKBAL MESELESİ OLMADIĞINI GÖSTEREBİLMEK İÇİN HERKESİN PEŞİNDE KOŞTUĞU BAŞBAKANLIK MAKAMI DAHİL BÜTÜN MAKAMLARI ÜLKEM VE PARTİ ZARAR GÖRMESİN DİYE TERK ETTİM”

    Başbakanken devleti kurumsal çürümeden, ülkeyi terör örgütlerinden, AK Parti’yi yolsuzluklardan temizlemek için nasıl çaba sarf ettiğime Rabbim de sizler de şahitsiniz. Meselemin bir şahsi ikbal meselesi olmadığını gösterebilmek için herkesin peşinde koştuğu başbakanlık makamı dahil bütün makamları ülkem ve parti zarar görmesin diye terk ettim. Ülke yasaklar, yolsuzluklar ve yoksulluktan oluşan şeytan üçgeninin girdabına girdiğinde ise güçlü bir alternatif oluşturmak için nasıl gayret ettiğime de bu süreçlerin içinde olanlar şahittir. Bütün bu çabalarım karşılıksız kaldığında her türlü çileyi göze alan dava arkadaşlarımla yola çıktığımda bunu beyhude çaba olarak görenler olmuştu. Halbuki biz gücü değil ahlakı, zaferi değil seferi, çıkarı değil çileyi, beni değil bizi öncelemiştik.

    Bütün benliğimle, çıkarlarıyla değil ilkeleriyle siyaset yapan, ‘olduğu gibi görünen, göründüğü gibi olan’ Gelecek Partisinin fedakar ve samimi kadrolarıyla bugün de buradayız. Dürtüleriyle değil yüreğiyle yaşayan insanlara has bir vakarla dimdik ayaktayız. Sizin oylarınızın hukukunu da aramak üzere siyaset yapmaya devam edeceğiz. Sizden tek talebimiz kısa dönemli güç politikasının sürmesi adına kulaklarınızı bize, gözlerinizi gerçeklere kapatmayın. Her Müslümanın bildiği hadis mucibince ‘haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan olmayalım’ ve gerektiğinde Hz. Ömer’den hesap soran sahabinin ahlakı ile ahlaklanalım. Kendimize örnek olarak her tür yolsuzluğa meşruiyet kılıfı bulan din adamlarını değil, haksızlık söz konusu olduğunda kimliğe değil fiile bakan ve hem Emevi hem Abbasi hapishanelerinde çile çeken ve bir rivayete göre son nefesini adalet arayışı için zindanda veren İmam-ı Azam Ebu Hanife’yi örnek alalım. Onu sadece ibadet ederken değil toplumsal ahlak için de rehber edinelim.

    “SEÇİM NETİCELERİ BİR İKTİDAR DEĞİŞİMİNE YOL AÇMAMIŞSA DA TOPLUMUN YARISI STATÜKOYA KARŞI DEĞİŞİM TALEBİNİ AÇIK BİR ŞEKİLDE ORTAYA KOYMUŞTUR”

    Millet İttifakı’na destek vermiş olan değerli vatandaşlarıma da sesleniyorum. Asla ümitsizliğe de olası tahriklere de kapılmayınız. Seçim neticeleri bir iktidar değişimine yol açmamışsa da toplumun yarısı statükoya karşı değişim talebini açık bir şekilde ortaya koymuştur. Sayın Erdoğan’ın dün geceki üslubu sizi yanıltmasın. Cumhur İttifakına destek verenlerin iktidarın uygulamalarını ve otoriter yolsuzluk düzenine dayalı statükoyu benimsediği düşüncesine kapılmayınız. Onların bu tercihi, oluşturulan korku ikliminin eseridir. Onlarla köprüleri atmayalım, yeni köprüler kuralım. Kutuplaşma tuzağını biz bozalım.

    “BU ÇABA 200 YILLIK MODERNLEŞME, 150 YILLIK MECLİS, 100 YILLIK CUMHURİYET, 75 YILLIK DEMOKRASİ TARİHİMİZİN BÜTÜN ANA DAMARLARINI BİR ARAYA GETİREN BİR TOPLUMSAL BARIŞ PROJESİDİR”

    Altılı Masa ve sonucunda oluşan Millet İttifakı’nın siyasi tarihimiz içindeki önemine ilk günkü gibi inanıyorum. Biz sadece altı lider olarak bir araya gelmedik; birbirini tanıma şansı olmayan kitleleri de ortak bir demokratik toplum hedefinde buluşturduk. Yine söylüyorum: bu çaba 200 yıllık modernleşme, 150 yıllık Meclis, 100 yıllık Cumhuriyet, 75 yıllık demokrasi tarihimizin bütün ana damarlarını bir araya getiren bir toplumsal barış projesidir. Bu toplumsal barış projesine destek veren bütün liderlere ve zorlu seçim mücadelesinde omuz omuza mücadele veren parti teşkilatlarımıza teşekkür ediyorum. Bu süreçte yeni dostluk köprüleri kuruldu, yeni bir iklim oluştu. Ülkemizin bu dostluk köprülerine ve bu toplumsal barış iklimine ihtiyacı var.

    Özetle, bu toplumsal barış projesi asla başarısız olmamıştır. Bu misyon yeni şartlara uyum sağlayacak şekilde yeniden değerlendirilmeli, bu çabalarla oluşan toplumsal zemin ise mutlaka korunmalıdır. Ülkenin muhafazakar, milliyetçi ve laik akımların gittikçe radikalleşen otoriter formlarına karşı özgürlükçü muhafazakarlığın, özgürlükçü milliyetçiliğin ve özgürlükçü laikliğin ortak bir zeminde ve gelecek vizyonunda buluşması son derece değerlidir. Bu misyonun gerektirdiği şekilde Erdoğan liderliğinde oluşan Cumhur İttifakı ve seçim yaklaşırken aralarına katılan yeni bileşenleri de dahil olmak üzere sergilenen otoriter yaklaşımların daima karşısında olacağız.

    “ÖNÜMÜZDE BİZİ BEKLEYEN EN BÜYÜK TEHLİKE DÜN SEÇİM NETİCESİNİN ORTAYA ÇIKARDIĞI ORTADAN İKİYE YARILMIŞ TOPLUM GÖRÜNTÜSÜNÜN KEMİKLEŞEREK KALICI HALE GELMESİDİR”

    Bir bütün olarak toplumumuzun bütün kesimlerine de seslenmek istiyorum. Önümüzde bizi bekleyen en büyük tehlike dün seçim neticesinin ortaya çıkardığı ortadan ikiye yarılmış toplum görüntüsünün kemikleşerek kalıcı hale gelmesi ve bu parçalanmanın yetmişli ve doksanlı yıllarda olduğu gibi otoriter dikta heveslilerince istismar edilmesidir. Sayın Erdoğan’ın dünkü konuşması bu kaygıyı azaltmadığı gibi artırmıştır. Aslında birbirine karşı imiş gibi görünen veya iktidar tarafından böyle gösterilen bu yüzde ellilik topluluklar aynı ideal ve özlemin peşindedirler: bağımsız ve güçlü bir ülke, özgür ve demokratik bir toplum, insan onuruna yakışır bir hayat standardı.

    “BU ZOR ŞARTLARDA ŞİARIMIZ KUTUPLAŞMA DEĞİL KUCAKLAŞMA OLMALIDIR”

    Demokrasi tarihimizde hiçbir siyasiye nasip olmamış bir tecrübemi paylaşarak bu kanaatimi pekiştirmek istiyorum. 2015 yılındaki iki seçimde AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan olarak büyük çoğunluğu muhtemelen bu seçimlerde Cumhur İttifakı’na oy vermiş AK Partililere hitap ettiğim İstanbul (Maltepe), İzmir (Konak), Samsun (Cumhuriyet) ve Bursa (Gökdere) meydanlarında bu kez Gelecek Partisi Genel Başkanı olarak AK Partiye muhalif Millet İttifakı seçmenlerine hitap ettim. Benim için hem son derece duygusal hem de sınama niteliği taşıyan tecrübelerdi. İki farklı kutbu temsil ettiği düşünülen iki kitle ile de coşku yüklü duygusal iletişim bağı kurduğumda şunu fark ettim: Yüreğinizle konuştuğunuzda milletimizin farklı kesimlerinin duygularını buluşturabilirsiniz. Kitleler farklı idi ama ben hemen hemen aynı milli duyguları ve aynı demokratik vurguları öne çıkarmıştım ve aynı coşkuyla karşılanmıştım. Bugün de kendime ve partime biçtiğim en önemli misyon iktidar sahiplerinin otoriter yolsuzluk düzenini korumak için kutuplaştırma taktiği ile birbirine hasım hatta düşmen kılmaya çalıştığı bu kitleleri ortak bir gelecek vizyonunda buluşturmaktır. Bu zor şartlarda şiarımız kutuplaşma değil kucaklaşma olmalıdır.

    “MİLLET İTTİFAKI İÇİNDE KAYNAŞTIRICI BİR MİSYON, SEÇİM SATHI MAHALLİNDE ENERJİK BİR GÜÇ KAYNAĞI OLDUNUZ”

    Son olarak bütün bu zorlu süreçlerde kendilerine hiçbir çıkar ve makam vaat etmememe rağmen beni hiç yalnız bırakmayan vefakar Gelecek Partisi kadrolarına seslenmek istiyorum. Sizler yeni parti kurma ortamı açısından herkesin korku ikliminde sustuğu Cumhuriyet tarihinin en zor dönemlerinden birinde samimiyetle ve cesaretle çağrımıza kulak verdiniz, mahallelerinizdeki konfor alanlarından çıktınız ve ayağa kalktınız. Fiili saldırılara, hukuki davalara, baskılara, dışlamalara direnerek sadece bir parti kurmadınız, ülkenin siyasi iklimini değiştirdiniz. Ekonomik zorluklara rağmen kimseye boyun eğmeden özgürlükçü demokrasi mücadelesinde milletimizin gür sesi oldunuz. Millet ittifakı içinde kaynaştırıcı bir misyon, seçim sathı mahallinde enerjik bir güç kaynağı oldunuz. Teşkilatlarımız olarak adayımızın olmadığı illerde dahi büyük bir gayretle gece gündüz çalıştınız.

    “ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE HER DÜZEYDE YAPACAĞIMIZ İSTİŞARELERLE BAŞTA YEREL SEÇİMLER OLMAK ÜZERE YENİ SİYASİ KONJONKTÜRDEKİ YOL HARİTAMIZI BELİRLEYECEĞİZ”

    Bugün yeni bir başlangıç günüdür. Her zamankinden daha büyük bir azim ve kararlılıkla çınar yaprağının beş kolunu oluşturan adalet, demokrasi, refah, eşitlik ve siyasi ahlak mücadelemize devam edeceğiz. Önümüzdeki günlerde her düzeyde yapacağımız istişarelerle başta yerel seçimler olmak üzere yeni siyasi konjonktürdeki yol haritamızı belirleyeceğiz. TBMM’ndeki on cesur yürek arkadaşımızla insanlarımızın hakkını ve hukukunu koruyacak, daha büyük birlikteliklerin önünü açacağız. Bu vesile ile Aziz İstanbul’umuzun Fethi’nin 570. yılı kutlar, çağ kapatıp, çağ açarak Hz. Muhammed’in övgüsüne mazhar olan Fatih Sultan Mehmet Han’ı ve fetih şehitlerimizi rahmetle anarım.”

  • Kuşadası’nın sembolü tülüşahlar açtı

    Kuşadası’nın sembolü tülüşahlar açtı

    Kuşadası’nın sembol bitkilerinden olan ve Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürlüğü tarafından Tür Koruma Eylem Planı içerisinde yer alan endemik tülüşahlar, bu yıl ilk olarak Güvercinada’da açtı. Özellikle doğal popülasyonlarının en yoğun olduğu Yaylaköy ve Soğucak sırtlarında yaklaşık 2-3 metreye kadar uzayan tülüşahlar, sarı çiçekleriyle vatandaşlara da görsel bir şölen sunmaya başladı. Endemik tülüşahların Haziran ayında çiçeklenerek görsel bir şölene dönüşmesi ise dünya genelinde yaygınlaşmaya başlayan botanik turizmi açısından da önemli bir yer tutmaya başladı. Koruma altında olan tülüşahları koparılması da yasaklanırken, koparanlara da 244 bin 315 TL para cezası verilecek.


    Artan yapılaşma sebebiyle tülüşahların yaşam alanlarının yok olduğunu hatırlatan Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) Başkanı Bahattin Sürücü; “Adını Milli Parkında bulunduğu Samson Dağları’nın antik ismi olan Mykale’den alan tülüşahlar (Rhaponticoides Mykalea) bu yıl ilk olarak Güvercinada’da açtı. İlk defa Kuşadası’ndan toplanıp bilim dünyasına tanıtılan endemik bitki, Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından Tür Koruma Eylem Planı’nda yer alarak koruma altına alınmıştır. Doğal popülasyonları Yaylaköy, Soğucak ve İkiçeşmelik bölgelerinde olan tülüşahlar, Kuşadası Güvercinada içinde, doğal botanik parkta da bulunmaktadır.

    Kuşadası’nın sembol bitkisi olan tülüşahlar, Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı’na göre “Çok Tehlikede” kategorisinde yani çok yakın gelecekte yok olma riski altında bulunmaktadır. Endemik bitki türleri arasında bulunan tülüşahı koparmanın bu yıl ki cezası 244 bin 315 lira olmuştur. Yapılaşmalar ve makiliklerin yok olmasıyla oldukça azalan tülüşahlar için en büyük tehdit yaşam alanlarının yok olmasıdır. Türk Koruma Eylem Planı’ndaki Yaylaköy’de belediye parselinde tohumdan üretme deneme çalışmaları sürdürülmektedir. 2 metreyi geçen boyları ve sarı rengiyle, yerli ve yabancı görenlerin ilgisini çeken tülüşahların Kuşadası Kaymakamlığı, Kuşadası Belediyesi, Adnan Menderes Üniversitesi, DKMP Aydın İl Şube Müdürlüğü, muhtarlıklar ve EKODOSD işbirliğiyle izleme ve koruma çalışmaları yürütülmektedir” dedi.

  • Serbest piyasada döviz fiyatları

    Serbest piyasada döviz fiyatları

    İstanbul Kapalıçarşı’da 20,2250 liradan alınan dolar 20,2270 liradan, 21,6110 liradan alınan euro ise 21,6130 liradan satılıyor. Son kapanışta dolar 20,09 liradan, euro ise 21,51 liradan satılmıştı.

  • Borsa günü yükselişle kapattı

    Borsa günü yükselişle kapattı

    Borsa İstanbul 100 (BIST) endeksi günü yüzde 4,10’luk yükselişle tamamladı.

    Endeks, 187,88 puanlık artışla 4.768,56 puanla kapanırken, toplam işlem hacmi 70,9 milyar lira oldu. Gün sonunda bankacılık endeksi yüzde 2,13, holding endeksi yüzde 3,87 değer kazandı.