Etiket: güncelhaber

  • Gören dönüp yeniden bakıyor

    Gören dönüp yeniden bakıyor

    Mardin’in Artuklu ilçesinde bulunan yaklaşık 30 yaşındaki 3 katlı evi gören dönüp yeniden bakıyor. Altında bulunan mağaradan dolayı gören vatandaşların dikkatini çeken ev, 30 yıldır ayakta duruyor.

    Altında bulunan mağaranın ise kaç yıllık olduğu bilinmiyor. Evin altında bulunan mağara 3 odadan oluşurken hepsi farklı işler için kullanılıyor. Odalardan 2 tanesinde tavuk ve koyun beslenirken diğer oda ise kiler olarak kullanılıyor.

    “Bu evimizi görenlerin bazıları çok şaşırıyor”

    Evi görenlerin ilk başta çok şaşırdıklarını belirten Bayram Kerimoğlu, “Ben bildiğim kadarıyla bu ev 30 yıldır ayakta duruyor. Ev 3 katlı, alt tarafta bulunan mağaranın da 3 odası var.

    Odaların biri kümes, biri kiler diğeri de koyunlara ait olacak şekilde kullanıyoruz. Yaz aylarında mağaranın ön kısmında çocuklar için iyi bir oyun alanı bulunuyor. Bu evimizi görenlerin bazıları çok şaşırıyor bazıları normal karşılıyor çünkü Mardin altı kayadan oluşan bir şehir. Çoğu insan şaşırıyor mağaranın üstünde ev olmasına ve bizim burada yaşamamıza.

    Yaz aylarında mağaranın iç kısmı serin oluyor, kış aylarında normal oluyor aşırı soğuk olmuyor” dedi.

  • Balıkçılar sezonu erken kapattı

    Balıkçılar sezonu erken kapattı

    Denizlerde 1 Eylül tarihinde başlayan avlanma sezonu 15 Nisan tarihinde sona erecek. Balıkçılar, sezon başlarında palamut balığından umduklarını bulsalar da hamsi ve istavrit yüzlerini güldürmedi. İstatistik verilere göre son 45 yılın en verimli palamut sezonu geçirilirken, hamsi ve istavrit ise son 41 yılın en verimsiz sezonunu geride bıraktı. Balıkçılar, hamsi ve istavrit sezonundan umduklarını bulamadıkları için sezonu bıraktıklarını söylediler.

    “Sezon öncesi palamut numunelerinin fazla olduğunu biliyorduk, son 46 yılın en yoğun sezonu”

    Perşembe Balıkçılar Kooperatifi Başkanı Ünal Karadeniz, “Sezon öncesi palamut numunelerinin fazla olduğunu biliyorduk. Palamut bu yıl son 46 yılın en yoğun sezonunu geçirdik, istatistik sonuçları bu yönde. Tabii, 45 yıl önceki teknoloji ile şu anki teknoloji bir değil, şu an imkanlar çok daha fazla. Palamut sezonu yaklaşık 70 gün sürdü ve çok yoğun ilerledi, havalar da bize müsaade etti” dedi.

    “Hamsi ve istavrit çok verimsiz geçti”

    “Geleneksel bir bilgi var, palamut olduğunda hamsi olmuyor. Bu şartlar tekrarlandı he hamsi olmadı gibi” diyen Karadeniz, “Son 41 yılın da en az ve kısır hamsi dönemini geçirdik. Bu piyasaya sürdüğümüz, kurumlara vermediğimiz hamsi anlamında çok kısır sezon oldu. Vatandaşlarımıza balık arz edemedik, hep küçük olduğunu söylediler. Bu sezon bir de şöyle bir durum oldu; sokaklarda ve tezgahlarda hamsi küçük görününce denetimler arttı, tabi denetlenmesini destekliyoruz ancak yapılan denetimlerde balık boylarının tuttuğu ama etsiz ve cılız, uzun ince bir hamsi oluştuğu gözlemlendi. Bunun sebebini de bilemiyoruz” ifadelerine yer verdi.

    “Sezonu erken kapatma zorunda kaldık”

    Karadeniz, balıkçılar olarak sezonu erken kapatmak zorunda kaldıklarını belirterek, “Son yıllarda hamsi satılmayınca boyu kurtarmak şartı ile balık unu kurumlarına verdik. İstavrit de olmayınca sezonu kapattık. İstavrit ile hamsi son 40-45 yılın en bozuk sezonunu geçirdi. İnşallah önümüzdeki sezon iyi olursa vatandaşlarımıza daha ucuz ve bereketli balık arz etmeyi düşünüyoruz” şeklinde konuştu.

  • Zombi mantarı İstanbul’da görüldü

    Zombi mantarı İstanbul’da görüldü

  • Hatay’ın ilçelerinde okul zili çaldı

    Hatay’ın ilçelerinde okul zili çaldı

    Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlerin ardından bölgede en ağır hasarı alan illerden Hatay’da ders zili çaldı. Depremlerin etkisiyle bin 315 okuldan 5’inin yıkıldığı Hatay’ın Altınözü, Arsuz, Dörtyol, Erzin, Reyhanlı, Payas ve Yayladağı ilçelerindeki 494 okulda eğitim bu sabah kademeli olarak başladı.

    Depremin diğer ilçelere göre daha az etkilediği Reyhanlı ilçesindeki Gazi Mürsel İlkokulu da öğrencilerine yeniden kapılarını açtı. Çelik konstrüksiyondan inşa edilen okulda herhangi bir hasarın olmadığı ifade edilirken, minik öğrenciler depremden 49 gün sonra yeniden sınıfları doldurdu.

    “Çocuğumu okula zorla bıraktım”

    Büyük bir hüzün yaşadıklarını ifade eden velilerden Zeynep Sümeyye Şimşek, Evlerimizde hasarımız var. Çocuklarımızın psikolojisi bozuk. Büyük bir hüzünle çocuğumu bırakıp evime gidiyorum. Vefat eden yakınlarımız çok. Benim çocuğum depremden sonra bir defa bile eline kitap almadı, okula bile zorla bıraktım gitmek istemiyordu. Belki devletimizin yardımıyla çocuğumuzun psikolojisi biraz düzelir” dedi.

    Şimşek, çocuğunun öğretmeninin de enkaz altında kaldığını ve 3 saat sonra ailesiyle birlikte kurtarıldıklarını belirterek, Reyhanlı’dan gitmeye karar verdiklerini ifade etti.
    Hatay’ın diğer ilçelerinde eğitim öğretime başlama kararının ise Hatay Valiliği tarafından verileceği ifade edildi.

  • Mustafa Şentop, vatandaşlarla iftarda buluştu

    Mustafa Şentop, vatandaşlarla iftarda buluştu

    Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop, İstanbul’da iftar programı kapsamında Üsküdarlılarla bir araya geldi. Etkinlikte Başkan Şentop’a Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen de eşlik etti. Şentop ve Türkmen yemek dağıtan personelle vatandaşlara iftar yemeği dağıttı. Deprem bölgesindeki vatandaşların bütün milletin acısı olduğunu vurgulayan Başkan Şentop ”Yaşamış olduğumuz büyük deprem sebebiyle bölgedeki kardeşlerimizin acısı, ıstırabı milletimizin acısı, ıstırabıdır. Bu sebeple bu Ramazan biraz buruk geçiyor. Tabi çok büyük bir afetle karşı karşıya kaldık.

    İlk iftarımızı Hatay’da yaptık. Tabi bölgeyi görünce bunun değil asrın felaketi birkaç asırlık felaket, yıkım olduğunu görüyorsunuz. Yüzlerce yıl karşılaşılmayacak bir felaketle karşı karşıyayız ama ilk anlardan itibaren milletimiz, devletimiz seferber oldu. İnsanımızın içindeki o iyilik ve yardımseverlik ortaya çıktı. Milletimizin bütün fertleri bölgeye elinden gelen bütün imkanları göndermeye çalıştı. Büyük yıkım var. Vefat eden bütün kardeşlerimize Cenab-ı Hak’tan rahmet diliyorum. Yakınlarına başsağlığı diliyorum. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Millet olarak el ele vererek hep birlikte üstesinden geleceğiz.” diye konuştu.

  • Depremin merkezinde konteyner kent kuruldu

    Depremin merkezinde konteyner kent kuruldu

    Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde çadırlarda kalan vatandaşların birçoğu geçici olarak yaşamlarını konteyner kentte sürdürecek. İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı (AFAD) tarafından 100 dönüm alana kurulan konteyner kentin büyük bir bölümü tamamlandı. Konteynerlerin bulunduğu alanda da peyzaj çalışmaları sürüyor. 1181 konteynerde yaklaşık 4 bin 500 depremzede vatandaşın barınması planlanıyor. Çadır kentlerde barınan depremzedeler, kullanıma hazır olan konteynerlere peyderpey yerleştiriliyor. Pazarcık koordinatörü Kırıkkale Valisi Bülent Tekbıyıkoğlu başkanlığında da ilçedeki hayatın normalleşmesi için çalışmalar ise sürüyor.

    “Devlet, depremin ilk günü vardı”

    63 yaşındaki depremzede Şaban Uçar, devletin depremin ilk gününden itibaren her türlü yardımı yaptığını belirterek, “Deprem anında yatıyorduk. Uyandık evden çıkamadık. Dolapların hepsi kapının ağzına yığıldı oradan çıkamadık. Allah’ıma şükürler olsun yine sağ salim çıktık. Devletimizden milletimizden Allah razı olsun. Bazıları diyor ya ‘Devlet yoktu.’ Devlet, depremin ilk günü vardı. Devletimiz ve milletimiz Pazarcık’taydı. Allah onlardan razı olsun. Allah devletimizden razı olsun konteyneri yaptı. Yoksa biz çadırlarda yaşıyorduk. Hani bazıları çıkıyor diyor ‘Deprem bölgesinde yardım yoktur’ diyor. Yardımlar depremin ilk gününden bugüne kadar var” diye konuştu.

    Depremzedelerden Meliha Yağlıyurt ise “Çadırdaydık ama yağmur yağınca su basıyordu ama konteyner verdiler Allah razı olsun. Şuanda da çok iyiyiz. Her şeyimizi verdiler eksiksiz. İnşallah da devletimiz yardımını kesmez” dedi.

  • 70 yıldır kimliksiz

    70 yıldır kimliksiz

    Aslen Ağrılı olan ancak dini nikahla evlendiği eşi Hüseyin Aktaş’ın memleketi olan Muş’un Bulanık ilçesinde yaşayan 6 çocuk annesi Makbule Işık’ın hayatı kimliği olmadığı için her geçen gün daha da zorlaşıyor.
    Kimliği olmadığı için çocukları kuması üzerine kaydedilen Makbule Işık, hayatı boyunca çocuklarına annelik dahi edemezken, şimdiye kadar hep başkalarının kimliğini kullanmak zorunda kaldı. Ayrıca kendi kimliği olmadığı için ne devletin ne de ailesinin hiçbir imkanından faydalanamadı.

    Yıllardır hem Ağrı’da hem de Muş’ta gittiği nüfus müdürlüklerinden kaydı olmadığı için kimlik alamayan Makbule Işık, anne babasının adını, 9 kız 6 erkek olmak üzere toplam 15 kardeş olduklarını ve bu kardeşlerden 9. kardeş olduğunu bildiğini ve bunları söylediği halde kimlik alamadığını belirterek, bir an önce kimliğinin çıkarılmasını istiyor.
    ‘Babam beni ben doğunca nüfusta kaydetmemiş’
    Aynı zamanda kimliği olmadığı için hiç okula da gidemediğini ve bundan dolayı tek kelime Türkçe de bilmediğini ifade eden Makbule Işık, Kürtçe şunları söyledi:
    “Ben 70 yaşındayım. 6 tane çocuğum var. Kocam ile dini nikahla evlendik. Çocuklarım kocamın 2. karısı olan kumamın üzerine kaydedildi. Babam beni ben doğunca nüfusta kaydetmemiş. Bu yüzden benim kimliğim yok. Ben işitiyorum ki benimde kimliğim olsun. Şimdiye kadar çok büyük sıkıntılar çektim. Hep kumamın ya da başkalarının kimliğini kullanmak zorunda kaldım. Ama çok büyük sorunlar yaşadım. Ben kimliğim yok diye doktora gidemiyorum. Tedavi olamıyorum. Oy kullanamıyorum. Hiçbir şeyden faydalanamıyorum. Varlığım ve yokluğum belli değil. Çocuklarıma annelik bile edemedim. Ben bir an önce kimliğimin çıkmasını istiyorum. Çocuklarımın kimliğinde anneleri olarak benim ismim yasın istiyorum. Oy kullanmak istiyorum. Ben ne yapacağımı bilmiyorum. Ben kendi annemi, babamı ve kardeşlerimi hepsini biliyorum. Babamın adı xamo, annem Ayşen’dir. 9 kız 6 erkek kardeşiz. Ben artık var olmak istiyorum.”

    ‘Biz toplam 15 kardeşiz’

    Makbule Işık’ın 83 yaşındaki abisi Kemal Işık da, Makbule Işık’ın 15 kardeşinden 9’uncu kardeşi olduğunu belirterek, zamanında köyde yaşadıkları için babasının Makbule’yi kütüğe kaydettiremediğini söyledi. Zamanla dini nikahla evlenip Muş’a yerleşen kardeşinin kmliğinin çıkarılması içine birazda ihmalkar davrandıklarından dolayı kardeşinin çok büyük sıkıntılar çekmek zorunda kaldığını belirterek: “Benim bacım evlenme çağına gelince babam dini nikah ile kocaya verdi. Muş’un Bulanık ilçesine gitti. Orada yaşıyor. 6 tane çocukları oldu. Çocukları kumasının üzerine kaydedildi. Şimdi kimliği olmadığı için hiçbir şey yapamıyor. Biz istiyoruz ki kimliği çıksın. Şimdiye kadar hep başkalarının kimliği üzerinde doktora gidip geliyordu. Ama şimdi arttık öyle bir durumda yok. Burada ne bir ilaç alabiliyor ne de tedavi alabiliyor. Çok mağdur durumdadır. Şimdiye kadar defalarca nüfus müdürlüklerine başvuru yaptık ama olmadı. Çıkmadı kimliği. Kaydı yok. Muş’ta da Ağrı’da da alamadık. Çok eski dönemlerde bizler köyde yaşıyorduk. O yüzden doğunca babam kardeşimi kütüğe kaydetmedi. Bizde ihmal ettik. Sonra evlenip gidince dini nikahla da öyle kaldı. Babam ve annem vefat edince de kütüğe kaydı yapılmadı ve o gün bu gündür bu şekilde geldi. 6 çocuğu var ve hiçbir çocuğu onun üzerine kaydedilmedi. Başka kadın üzerine kaydedildi. Geldiğimiz noktada kardeşim çok mağdur durumda. Hastaneye götüremiyoruz. Hastadır. Tedavi olamıyor. Hiçbir haktan faydalanamıyor. Eşi de ilgilenmiyor. Zaten yaşlı. Çocukları ile kalıyordu ama buraya misafirliğe gelmişti. Bende gitmesine izin vermedim. Şu an ben ve yeğenlerim ilgileniyoruz. Bir an önce kimliğinin çıkmasını istiyoruz. Buradan devlet büyüklerimize sesleniyoruz. Lütfen bizlere yardımcı olsunlar.” Dedi.

    ‘Şu an hasta ve hastaneye götüremiyoruz’

    Makbule Işık’ın yeğeni Celal Işık ise, halasının Ağrı’ya misafir olarak döndüğünü ancak kimliği olmadığı için geri göndermek istemediklerini ifade ederek : “Halam köyde doğduktan sonra kütüğe kaydı yapılmamış. Daha sonra dini nikâhla evlenip Muş Bulanık’a gitmiş. Ama kocası başka bir evlilik daha yapmış. Halamın çocuklarını da bu kadının üzerine kaydettirmiş. Halam ise hiçbir haktan faydalanamıyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ama kimliği yok. Kendisi hasta oluyor, hastaneye gidemiyor. Başkasının kimliği ile gidiyor. Oda olmuyor, kabul edilmiyor. Bizde istiyoruz ki devlet büyüklerimizden bize yardımcı olsunlar. Halamın kimliği çıksın. Bu mağduriyeti giderilsin. Kendisi Türkçe bilmediği için kendini ifade edemiyor. Kimlik olmadığı için okula da gidememiş. Kendisi diyor ki, ‘Bende her vatandaş gibi oy kullanmak istiyorum. Ülkeme hayırlı olmak istiyorum. Haklarımdan faydalanmak istiyorum. Hastanede tedavi olmak istiyorum’ ama olmuyor, yapamıyor. Kimliği olmadığı için özel hastaneye bile götüremiyoruz. Halam 15 kardeşi var. Bütün kardeşlerin kimliği çıkmış ama bunun çıkmamış. Aslında 2 tane halamın daha çıkmamıştı. Ancak onlar dedem hayatta iken eşleri ile başvuru yapıp çıkardılar kimliklerini. Ama bu halam dini nikah ile olduğu için eşi de 2. Evliliği yapınca kimliği çıkmamış. Dedem de vefat edince bu şekilde kalmış. Şu an hasta ve hastaneye götüremiyoruz. Bir an önce kimliğinin çıkmasını istiyoruz.” İfadelerini kullandı.

  • Ekmeklerini çamurdan kazanıyor

    Ekmeklerini çamurdan kazanıyor

    Bingöl’ün Genç ilçesinde Halk Eğitim Müdürlüğü tarafından desteklenen proje çerçevesinde çanak, çömlek kursu açıldı. Kursta eğitim gören kadınlar, haftanın her günü kursa giderek çamura şekil verip çanak, çömlek, vazo, tepsi gibi ürünler üretmeye başladı. 4 yıldır düzenli olarak devam eden kurs çerçevesinde üretilen ürünler, başta kent merkezinde ardından da sipariş üzerine farklı şehirlere gönderilmeye başlandı.

    Kurs açıldığında ilginin az olduğunu ancak zamanla kadınların ilgi gösterdiğini aktaran Usta Öğretici Mehmet Tetik, “El sanatkarı ustası olarak 11 yıldır Halk Eğitim Merkezinde görev yapmaktayım. Çanak, çömlek kursumuzu 4 yıldır açtık. Burada ilk etapta 60 öğrencimiz vardı şuan ise daimi olarak 12 öğrencimiz var. Burada kadınlar üretime yönelik çanak, çömlek, vazo ve tepsi üretip ablalarımıza maddi destek sağlıyoruz. Aylık hemen her biri bin ile 2 bin lira bir kazanç elde ediyor. Maddi kazanç elde ettikleri için daha çok gayret ediyorlar. Bunun neticesinde biz şunu istiyoruz kamu kurum ve kuruluşlar maddi anlamda bize maddi destek sağlarlar ise biz bu işi daha hızlı bir şekilde seri üretim hakine getirebiliriz” dedi.

    Günlük olarak 60’a yakın ürün üreten ve ürettikleri ürünleri Diyarbakır, Malatya, Elazığ’a ve Muş’a gönderen kadınlardan Halide Nazlı, “Biz burada çamur ile uğraşıyoruz. Çamurdan çömlek, tepsi ve vazo yapıp para kazanıyoruz. Bu kazandığımız para ile evimize ekmek götürüyoruz. Ben 4 yıldır buradayım ve çok mutluyum. Biz burayı daha da büyütmeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

  • Depremzede üreticilere pozitif ayrımcılık yapılacak

    Depremzede üreticilere pozitif ayrımcılık yapılacak

    Gıda koridoru tabiri Ukrayna-Rusya Federasyonu savaşı sonrasında dünya gündemini uzun süre meşgul etti. Türkiye’nin Rusya ve Ukrayna arasında gerçekleştirdiği arabuluculuğun olumlu sonuçlanmasıyla Ukrayna’nın ürettiği ürünlerin bir gıda koridorundan dünyaya ulaşmasının formülü bulundu. Anadolu ve Mezopotamya topraklarının insanlık tarihinin ilk günlerinden bugüne gıda ambarı ve gıda koridoru konumunda olduğuna temas eden Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, deprem sonrasında da bu toprakların insanlık için üretkenliğini sürdüreceğini, bu toprakları işleyecek üreticilerin bölgede kalmasının sağlanması için gerekli tedbirlerin alınması gereğine dikkati çekti. Kahramanmaraş depremlerinin derin yaralar açtığı 11 ilin meyve, sebze, hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve diğer gıda ürünlerindeki üretim potansiyeli hakkında bilgi veren Uçak, Türkiye’nin meyve üretiminin yüzde 20’sini, sebze üretiminin yüzde 15’ini 11 ildeki üreticilerin karşıladığını aktararak “Pamuk, kayısı, badem, sofralık üzüm, narenciye ürünleri, karpuz, salçalık biber, kuru soğan, buğday, deprem bölgesinin üretimde domine ettiği ürünlerden sadece birkaçı. Türkiye 2022 yılında 25 milyar dolarlık gıda ihracatı yapmışken, depremden etkilenen 11 ilimiz 7,4 milyar dolarlık gıda ihracatı yaptı. Bu ihracatın devamlılığı, bu illerdeki üretimin devamına bağlı. Üretimin sürmesi için üreticilerimizin topraklarında kalması sağlanmalı” diye konuştu.

    “Deprem bölgesindeki ürünlere ihracatta öncelik vereceğiz”

    Deprem bölgesindeki üretimin sürmesi için ihracatçılar olarak her türlü desteği vermeye hazır olduklarını ifade eden Uçak sözlerini şöyle sürdürdü: “Deprem bölgesindeki gıda ürünlerinin dünyaya ulaşması ve bu yörelerin üretici konumunu sürdürmesi için zincirin tüm halkalarına büyük sorumluluklar düşüyor. Hükümetimizin bu yöreye özel teşvikleri hayata geçirmesi gerekiyor. Yerel yönetimler, kalkınma ajansları tüm kaynaklarını bu bölgelerdeki üreticilere yönlendirmeli, biz ihracatçılar olarak deprem bölgesindeki üreticilerimizin işlerinin başına dönmesi için elimizi taşın altına koymak istiyoruz. Bu bölgenin verimli topraklarında üretilecek ürünlerin ihracatına öncelik vereceğiz. Bu verimli topraklar ve bu toprakları işleyen çiftçilerimiz tarih boyunca insanlığın gıda ihtiyacını karşıladı. Bundan sonra da karşılamaya devam etmesi için çaba göstereceğiz.”

    Toplam gıda ihracatı 7,5 milyar dolar

    Türkiye meyve üretiminin yüzde 20’si deprem illerinde yapılırken, ürünlere bakıldığında sofralık üzüm üretim miktarının yüzde 26’sı, kayısının yüzde 53’ü, bademin yüzde 34’ü bu illerde üretiliyor. Depremin derin yaralar açtığı 11 il sebze üretiminin yüzde 12’sini karşılıyor. Türkiye’nin karpuz üretiminin yüzde 30’u, salçalık biber üretiminin yüzde 28’i, kuru soğan üretiminin yüzde 16’sı bu bölgedeki topraklarda yetiştiriliyor. Tahıl ve diğer bitkisel ürünler incelendiğinde, deprem illeri buğday üretiminden yüzde 20, pamuk üretiminden yüzde 72 pay alıyor. Türkiye’nin örtü altı sebze üretim alanlarının yüzde 18’i deprem illerinde yer alırken, karpuz ve salçalık biber öne çıkan ürünler. Deprem illeri üretimden gelen güçlerini ihracata da yansıtmayı başarmış durumda. Depremin etkilediği 11 il, Türkiye’nin gıda ihracatından yüzde 30 pay alıyor. İhracatlarında da hububat bakliyat yağlı tohumlar sektörü 3,5 milyar dolarlık ihracatla liderken, yaş meyve sebze ve meyve sebze mamulleri sektörü 1,1 milyar dolar ihracat gerçekleştiriyor. Bu yörenin toplam gıda ihracatı 7,5 milyar dolara ulaşıyor.

  • Hakkari’de 3 büyüklüğünde deprem

    Hakkari’de 3 büyüklüğünde deprem

    Hakkari’nin merkez üssü Konak köyü olan 5 kilometre yerin altında 3 büyüklüğündeki deprem meydana geldi. Depremin şiddeti ile birlikte yüksek katlı binalarda bulunan vatandaşlar evlerini terk etti. Can kaybının yaşanmadığı deprem kısa süreli paniğe neden oldu. Hakkari Valisi ve Belediye Başkan Vekili İdris Akbıyık, sosyal medya hesabında yaptığı açıklamada, “26 Mart 2023 tarihinde 01.20’de Hakkari’ni Konak köyü merkezli yerin 5 kilometre derinlikte 3 büyüklüğünde meydana gelen deprem sonrası yapılan taramada herhangi bir olumsuzluğa rastlanmamıştır” paylaşımında bulundu.