Etiket: güncelhaber

  • Nevruz ateşi

    Nevruz ateşi

    Nevruz kutlamasına Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Keçiören İlçe Başkanı Arif Aksu ile diğer siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı. Başkan Altınok yaptığı konuşmada, “Bugün Türklerin büyük bir medeniyetin küllerinden doğuşunun yıl dönümünü birlikte kutlamaktan mutluluk duyuyorum. Bu vesileyle bozkurtun önderliğinde dağları delen, cihana hükmeden atalarımızı, Milli Mücadele kahramanlarımızı ve ülkemizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı ve rahmetle anıyorum” dedi.

    “Nevruz Bayramı tüm dünyada kardeşliğe, birliğe, beraberliğe vesile olsun”

    Türklerin dünyaya adaleti ve medeniyeti getirdiğini dile getiren Altınok, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “21 Mart aslında Türklerin doğuşu ve bu doğuşla 33 milyon kilometrekareye medeniyetin gelişidir. Nevruz, Türklerin Ergenekon’dan çıkışı ve bir bozkurtun önünde ovalara iniş hikayesidir, destanıdır. Şu an bulunduğumuz alan Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin yeniden küllerinden doğmasına vesile olan bir merkez. Atatürk ilk nevruzu bu alanda kutluyor. 27 Aralık 1919’da Keçiören’e geliyor. Yan tarafta bulunan yer Ziraat Mektebi. Karşıda bulunan alan Çoban Mektebi. Burayı restorasyon işimiz bitti, içini düzenliyoruz. Atatürk ilk nevruzu 22 Mart 1922’de burada kutluyor. Nevruz komşu ülkelerde Bahar Bayramı olarak da kutlanıyor. Nevruz Bayramı tüm dünyada kardeşliğe, birliğe, beraberliğe vesile olsun.”

  • Betonda deniz kumu ve midye kabuğu

    Betonda deniz kumu ve midye kabuğu

    Kulede, aslına uygun olarak kubbenin yeniden meydana çıktığı ve iskelede çalışmaların sürdüğü görüldü. Ayrıca kulenin restorasyondan önceki fotoğraflarında ise kolon demirlerinin açığa çıktığı, betonunda deniz kumu ve midye kabuklarının olduğu görüldü.

    Yapımı milattan önce 410’lu yıllara dayanan ve İstanbul’un simgelerinden Kız Kulesi’nde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından uluslararası restorasyon ilkeleri ve oluşturulan bilim kurulu rehberliğinde başlatılan çalışmalar devam ediyor. Tarihi yapıdaki restorasyon, II. Mahmud döneminde ahşap kubbesinin yeniden yapılarak yerine konulmasının ardından tamamlanmış olacak. Bakanlık tarafından yürütülen çalışmalarda yapımında özgün malzeme olarak ahşap kullanılan kulede, farklı statik hesaplara göre kullanılan çimento, beton ve inşaat demiri gibi uygun olmayan malzemeler arındırılıyor.

    Kulenin betonunda midye kabuğu görüldü

    Öte yandan Kız Kulesi’nin restorasyon çalışmalarına başlanmadan önce çekilen fotoğraflarda kolon demirlerinin açığa çıktığı, betonarme kule gönderinde deniz kumu ve midye kabuklarının olduğu görüldü. Fotoğraflarda, kulenin külah kısmında bağlayıcılığını kaybetmiş çimento ve korozyona uğramış demirler, bayrak direğindeki tahribat, döşeme ve kolonlarında deniz kumunun kullanıldığı ve midye kabuğu, kıyı betonlarındaki hasar ve ayrışmalar görülüyor.

    “Kubbe görüntüsü aslına uygun olarak yeniden ortaya çıkarıldı”

    Kız Kulesi’nin bulunduğu ada sınırları hizasında ortalama 24 metre derinlikteki ana kayaca ankre çelik-betonarme bütünleşik kazık imalatı yapıldı. Böylece yapının etrafı muhtemel sarsıntılara, zemin kaymalarına ve diğer oluşabilecek tehlikelere karşı güçlendirildi.

    Kız Kulesi’nin internet sitesinden restorasyon çalışmalarına ilişkin olarak 7 Mart tarihinde açıklama yapıldı. Açıklamada, “Kız Kulesi restorasyonunda önceki paylaşımlarımızda belirtmiş olduğumuz kubbe ahşap imalatları tamamlanmış, kubbe görüntüsü aslına uygun olarak yeniden ortaya çıkarılmış, kaplama ve sonlandırma aşamasına geçilmiştir. Tarihi yığma duvarlardaki güçlendirme çalışmaları tamamlanmıştır. İmalatları tamamlanan kale duvarlarında iskele sökümleri gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Diğer mahallerde de iskele sökümlerine devam edilecektir. Kız kulesinin bekası açısından kule ve kale restorasyon çalışmalarına ilave olarak ada çevresinde ortaya çıkan zemin zafiyetlerine yönelik tahkim çalışmaları başlamış ve zemin güçlendirme çalışmaları devam etmektedir. Ada sınırları hizasında ortalama 24 metre derinlikteki ana kayaca ankre çelik-betonarme bütünleşik kazık imalatı yapılmaktadır. Böylece yapının etrafı muhtemel sarsıntılara, zemin kaymalarına ve diğer oluşabilecek tehlikelere karşı güçlendirilmektedir. Ada bünyesinde gerçekleşen tahkim güçlendirme ve kule-kale mahallerindeki diğer imalatlar koordineli olarak devam edilmektedir” ifadeleri yer aldı.

    Restorasyon çalışmaları devam eden Kız Kulesi dron ile görüntülendi. Kulenin kubbesinin aslına uygun olarak meydana çıktığı, kubbede kaplama ve sonlandırma aşamasına geçildiği ve kurulan iskelede çalışmaların devam ettiği görüldü.

  • Çiftçilerin mahsulleri ellerinde kaldı

    Çiftçilerin mahsulleri ellerinde kaldı

    Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem, tarımsal faaliyetleri de etkiledi. Bölgedeki şehirlerde üretim devam etse de dağıtım zincirinin bozulması sebebiyle çiftçilerin mahsulleri ellerinde kaldı. Depremden en çok etkilenen yerlerden biri olan Hatay’da limon üreticiliği yapan çiftçi Sabahattin Satmaz, kendisine ait arazide 150 ton limon bulunduğunu fakat aracı bulamadıkları için hepsinin çürüyüp gideceğini kaydetti.

    Arsuz ilçesi genelinde birçok çiftçinin ortak sorununun bu olduğunu belirten Satmaz, kentteki toplam 150 bin ton limonun heba olmaması için yetkililerden yardım istedi. Öte yandan, şehirdeki çiftçiler, geçen ay Adana ve Mersin’den 75 ton limon alan İstanbul Büyükşehir Belediyesini ve marketlerinde limon suyu satan Tarım Kredi Kooperatiflerini Arsuz’daki üreticilere destek olmaya davet etti.


    “Böyle devam ederse 150 bin ton limon heder olacak”

    Limon üreticisi Sabahattin Satmaz, “Ancak ihracatçılar bunu kaldırır, şu anda Arsuz’da 200 bin tona yakın limon var. Bu limonu Türkiye’de tüketmek mümkün değil. İhracatçılara, büyüklerimize sesleniyoruz; bize sahip çıkarsanız limonların hepsini satarız. Sıkıntımız şu; ihracatçıların hepsi Antakya’dan. Antakya’daki bütün ambarları çöktü. Belki de kendileri de vefat etmiştir, bilmiyorum. Onun için artık buraya gelen giden olmayınca bizim limonlarımız dalında kaldı. Bunu piyasada tüketmek mümkün değil. Bize sahip çıkın. İhracatçılara ve büyüklerimize sesleniyoruz; bize sahip çıkın, limonlarımızı satalım, ayakta duralım ve üretime devam edelim. Eğer bu sorun devam ederse, benim bahçemdeki 150 ton limon heder olacak. Bende 150 ton var ama Arsuz’da 150 bin ton kadar limon var ve hepsi dallarında duruyor” diyerek yetkililere seslendi.


    İBB, Adana ve Mersin’den 150 bin ton limon almıştı

    Arsuz’daki çiftçiler, geçen ay İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından Adana ve Mersin’den 150 bin ton limon alındığını ve 35 bin ihtiyaç sahibine dağıtıldığını hatırlattı. Çitfçiler, İBB’yi Hatay’daki limon üreticilerine de aynı şekilde destek olmaya davet etti.

    Çiftçiler, Tarım Kredi Kooperatiflerine de seslendi

    Dağıtım ağındaki sorunun devam etmesi halinde Arsuz’daki 150 bin ton limonun dallarında çürüyeceğini söyleyen çiftçiler, Tarım Kredi Kooperatiflerine de seslendi. Kooperatiflerde satılan limon sularını örnek gösteren çiftçiler, limonlarının satın alınarak bu şekilde değerlendirilebileceğini ve üreticilerin de bu sayede ayakta kalabileceğini belirtti.

  • Şap virüsünü inaktif etmek mümkün

    Şap virüsünü inaktif etmek mümkün

    Irak’ta şap hastalığıyla ilgili gelişmelerin ortaya çıkması ve Türkiye’de alınan numuneler sonrasında hastalığın tespit edilmesi üzerine 8 çiftlik karantina altına alınmıştı. Gelişmeler hem gıda sektöründe hem de tüketicilerde de et ve süt ürünlerinin tüketimi noktasında endişeye sebep oldu. Tüketicilerin güvenli ve veteriner kontrolü sağlanmış olan ürünleri tercih etmesi gerektiği konusunda uyarılarda bulunan Prof. Dr. Canan Hecer, “et ve süt tüketmemeliyiz” söyleminin ise yanlış olduğunu ifade etti.

    “Doğru pişirme yöntemiyle şap virüsü inaktif edilebilir”

    Kişilerin satın aldıkları ürünlerin şap hastalığına sahip hayvanlardan elde edilip edilmediğini bilemeyeceğini söyleyen İstanbul Esenyurt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Canan Hecer, bu yüzden her ihtimale karşı tüketmeden önce doğru pişirme yöntemiyle virüsün inaktif edilebileceğini söyledi. Prof. Dr. Canan Hecer açıklamalarına şöyle devam etti:

    “Bu hastalığın duyulması ile ‘et yemeyelim, süt içmeyelim’ gibi yanlış söylemler ortaya çıkıyor. Etin merkez sıcaklığı 70 santigrat derece ulaşıp 30 dakika pişirildiğinde zaten virüs inaktif oluyor. Aynı şekilde süt için de geçerli. Sonuçta biz ürünleri çiğ yemiyoruz pişiyor ya da kaynatıyoruz. Ama tabi insanlarda da görülebilen bir hastalık. Merkez sıcaklığa dikkat etmezsek, et ve sakatat ürünlerinden ve sütten kapabiliriz. Aslında bu hastalık hayvan bakıcılarında daha çok görülür. Enfekte yaralarla ve hayvanlarla temas ettiğinde belirtiler insanlarda da görülebilir. Ama hayvanlara göre aynı oranda yaygınlığı ve klinik belirtileri sert değildir. Şuurlu olmalıyız. Tüketiciler olarak güvenilir yerlerden veteriner hekim damgalı mühürlenmiş etleri tüketmeliyiz. Her ihtimale karşı da ürünleri tüketmeden önce 70 santigrat derecede 30 dakika minimum ışıl işlem ve süreye dikkat etmemiz gerekiyor.”

    “Hemen tespit edilip karantinaya alınmalı”

    Hayvandan insana da geçen şap hastalığının belirtilerinin hemen görülebildiğini ve karantina sürecinin de çok önemli olduğunu da söyleyen Prof. Dr. Hecer, “6 ay ile özelikle 1 yaş arası hayvanların aşılanması gerekiyor. Aşılanmadan sonra da bir takım koruyucu önlemler alınmalıdır. Gerek hayvan nakillerinde gerek mezbahalarda sağlıksız hayvanların mutlaka hemen tespiti yapılmalıdır. Zoonoz bir hastalıktır. Yani hayvandan insana da geçen bir hastalıktır. Bu yüzden hemen tespitinin yapılması ve karantina süreci önemlidir. Çünkü hem ırklar arası yayılımını hem de insana buluşmasını engellememiz gerekir. Şapın belirtileri çok nettir aslında. Öncelikle ateş çok yüksektir. Tırnak arasında ve ağız bölgesinde aftlar çıkar. Bunlar sonrasında patlar, hayvanda salya akıntısı olur” dedi.

    “Tek sağlık politikası çerçevesinde çalışmalıyız”

    Zaman zaman gündem olan şap hastalığı ile ilgili genel olarak ne gibi önlemler alınması gerektiği konusunda da görüşlerini aktaran Hecer tek sağlık politikasına dikkat çekerek sözlerini şöyle sonlandırdı:

    “Hayvan sahiplerinin şuurlu olması gerekir. Nakillerde, alacakları hayvanların mutlaka sağlık kontrollerini veteriner hekimlere yaptırdıktan sonra diğer sürünün arasına almalı. Sınır kapılarında da çok iyi denetleme yapılmalı. Hayvan bakıcıları da hayvanları çok iyi gözlemlemelidir. Tek sağlık politikası burada çok önemlidir. Tıp hekimleri veteriner hekimler burada birlikte çalışmalıdır. Biz tek sağlık politikası çerçevesinde birlikte çalışırsak zaten bir sorun çıkmayacak.”

  • “Bu yağışlar bize ilaç oldu”

    “Bu yağışlar bize ilaç oldu”

    Kırıkkale’de kurak geçen günlerin ardından hafta sonu yağan yağmur, ekili tarım arazilerine can suyu oldu. Yukarı Mahmutlar köyünde yaşayan çiftçi Ramazan Karakoç, yağışların ilaç gibi geldiğini belirterek, Allah’a şükür edilmesi gerektiğini söyledi. Büyük bir imtihandan geçtiklerini ifade eden Karakoç, “Bu yağışlar bize ilaç oldu. Allah’ın bize bir bağışı oldu. Gözümüzün önüne bakacağız. Allah’a şükür edeceğiz. Allah’ta bize verecek” dedi.


    “Allah devletimize de zeval vermesin”

    Devletin çiftçilere yönelik verdiği desteklerinden de faydalandığını belirten Karakoç, “Allah devletimize de zeval vermesin. Reisimizi de başımızdan eksik etmesin. Cumhurbaşkanımıza da buradan selamlar gönderiyorum. Allah ona uzun ömürler versin. Memlekete her şey getirdi cumhurbaşkanımız. Daha da getirir inşallah. Devlet bize mazot desteği veriyor, gübre desteği veriyor, ekipman desteği veriyor” diye konuştu.

    “Devletin verdiğini baban kardeşin vermiyor”

    Karakoç, “Daha ne yapsın devlet? Devletin verdiğini baban kardeşin vermiyor. Önce Allah, sonra devlet. Allah’ım bu devletimizi ayak üstü tutsun. Rabbim hepsine uzun ömürler versin. Memleketimizi kazalardan belalardan korusun. Yıkıcı seller ve afetler oldu ama bunlar Allah’tan geldi. Biz sabredeceğiz, devlette bize yardım ediyor” şeklinde konuştu.
    Ali Yurdakul ise, “Köyümüze yağmur yağmaya başladı. Çiftçinin yüzünü güldürdü. İnşallah daha da yağar ve hasadımız bol olur” ifadesini kullandı.

  • Kadınların üretiyor, dünyaya ihraç ediliyor

    Kadınların üretiyor, dünyaya ihraç ediliyor

    Artvin-Borçka karayolu üzerinde faaliyet gösteren kereste fabrikasında 12 kadın işçi çalışıyor. Türkiye’nin en büyük ormanlarının yer aldığı ve orman işçiliğinin yoğun olduğu Artvin’de bulunan kereste fabrikasında çalışan kadınlar, fabrikadaki kesici makineleri mutfakta kullandıkları robotlar gibi kullanarak ekmeğini ağaçtan çıkarıyor.

    Daha çok erkeklerin yaptığı işi ustalıkla yapan 12 kadın, hem ev ekonomilerine hem de ülke ekonomisine katkı sunuyor. Mesleğin zor olmasına rağmen bu zorluğun altından kalkan kadınlar, azimleriyle de örnek oluyor. Kadınlar, sarıçam, ladin ve köknar ağaçlarının işlendiği fabrikada ölçüm, kesim, şekillendirme, budak çıkartma, rendeleme, fırınlama ve kurutma gibi işlemlerin yapıldığı bölümlerde çalışıyor.

    Kadın işçilerin usta ellerinde hazırlanan keresteler Ortadoğu ve Avrupa ülkelerine ihraç ediliyor. Fabrikada çalışan erkek işçiler ise kadınların kendilerine rakip değil, destek olduğunu belirterek “Onlar her alanda görmek bize guru veriyor. Fabrikadaki bazı ince işçilikler onların elleriyle hünerli hale geliyor” dediler.
    Fabrikanın kadın çalışanlarından üç çocuk annesi Nezahat Sağır, işini severek yaptığını ifade ederek, “Ekmeğimi kazanıyorum, aileme bakıyorum, çocuklarımın eğitimine katkı sağlıyorum. Ağaçları hazırlayıp makineye veriyoruz. İlk zamanlar zorlandım ama şimdi alıştık. Patronlarımız bize inandı bize destek oldular, iş verdiler. Bu günlere gelmemizde onun emekleri büyük” derken, yine kadın işçilerden Emine Sönmez ise “Çalışmayı seviyorum. Üretmeyi seviyorum. Çalışan insana bu işler zor gelmez. Hiç bir kadının yapamayacağı iş yoktur. Yeter ki istesinler. Biz ormanda bile çalışmışızdır. Bizler çalışmayı seven insanlarız” diye konuştu.

    Fabrika ortaklarından Nevzat Güven de kadın işçilerin çalışmasından memnun olduğunu belirterek “Artvin’in yetişen Ladin, Göknar ve Sarı camlarını bu tesiste işleyerek gerek il dışına gerekse ülke dışına gönderiyoruz. Kesim, şekillendirme, budak çıkartma, rendeleme, fırınlama ve kurutma gibi çeşitli işlemlerde hizmet vermekteyiz. Yaklaşık 35 çalışanımız var. Bunların 12 tanesi kadın işçi. Oldukça yetenekli ve hünerliler” şeklinde konuştu.

    Fabrikanın bir diğer ortağı Osman Özer ise bölgedeki ağacın en yüksek katma değerini sağlayarak yurt dışına ve yurt içine sevkiyatını gerçekleştirmek için gayret gösterdiklerini ifade ederek “Kapı sereni üretme noktasından ince motorlu makinelerde kadın çalışanlarımız daha başarılı. Kadınların eli daha yatkın. Bizde bu nedenle bu bölümde kadın işçilerin çalışmasını uygun gördük. Gayet başarılılar işlerinde iyiler” ifadelerini kullandı.

  • Zeytinliklerde halkalı leke alarmı

    Zeytinliklerde halkalı leke alarmı

    Küresel ısınma mevsim değişiklikleri nedeniyle zeytinlikler bir yandan kuraklık tehlikesi ile yan yana iken bir yandan da halkalı leke ve dal kanseri gibi riskler ile karşı karşıya. Yağışlar ve yeterli güneşlenme olmadığı için zeytinlik alanlarda Halkalı Leke hastalığına karşı uzmanlar ve yetkililer üreticinin önlem alması konusunda uyarıda bulundu. Halkalı Leke hastalığı ile mücadele yapılmaz ise zeytinlik alanlarda üretimi olumsuz etkileyebiliyor.


    Balıkesir Üniversitesi Edremit Meslek Yüksek Okulu Zeytin ve Zeytincilik Teknolojileri Bölümü Öğretim Görevlisi Mücahit Kıvrak “Mevsimin bahara dönmesiyle birlikte zeytinlik alanlarında hem yıllık yağışların olması hem de havanın bulutla beraber güneşin daha az çıkması nedeniyle halka leke ve dal kanseri hastalığı artış gösterir” dedi.

    Bu hastalığın zeytin ağacında verim düşüklüğüne neden olduğuna dikkat çeken Kıvrak “Halka leke hastalığı fungal bir hastalıktır. Dal kanseri de mantar bir hastalıktır. Bu zeytinliklerde mücadele etmezsek eğer bu hastalıklarla aslında ağaçlar ölmez ama verimden ve güçten düşerler. Bu yüzden bu hastalıklarla mücadele yapmamız gerekiyor.


    Doğru ve zamanında ilaçlamaya için uyarıda bulunan Mücahit Kıvrak “Hastalık için bu dönemde sıvı bakır kullanmak daha yararlı. Bordo bulamacı attığımız zaman bordo bulamacı mevsim nedeniyle hava sıcaklıkları aniden yükselirse dallarda kuruma ve gözlerde yanma yapabilir. Bu yüzden sıvı bakırı tercih etmeli üreticilerimiz. Kuraklık nedeniyle de aşırı budama yapmamalarını öneriyoruz. Aşırı budama yapmadıkları zaman ağaçta sadece gölge alanlarda hafif aydınlatıcı budamalar yaparlarsa ve bakırlı preparatlar kullanırlarsa da bu hastalıkla mücadele etmiş olurlar” dedi.

  • Gümrük kapıları için genelge

    Gümrük kapıları için genelge

    Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında YSK’nın gümrük kapılarında görev yapacak gümrük kapısı geçici seçim kurulları ve sandık kurullarının görev ve yetkileri ile gümrük kapılarındaki oy verme işlemlerine ilişkin 145 sayılı genelgesi yayımlandı.

    Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri için gümrük kapılarında oy verme işlemi 27 Nisan Perşembe günü saat 08:00’da başlayacak ve 14 Mayıs Pazar günü saat 17:00’da son bulacak. Cumhurbaşkanı Seçiminin ikinci oylamaya kalması durumunda ise 20 Mayıs Cumartesi günü saat 08:00’da başlayacak olan oylama, 28 Mayıs Pazar günü saat 17:00’a kadar devam edecek.Gümrük kapılarında sadece Yurt Dışı Seçmen Kütüğüne kayıtlı seçmenler oy kullanabilecek.

    Sandık kurulları bir başkan ile dört asıl ve dört yedek üyeden oluşacak. İlçe seçim kurulu, kamu görevlileri arasından ihtiyaç duyulan ve sandık kurulu başkanı sayısının iki katı kadar kamu görevlisini ad çekme suretiyle tespit edecek ve bu kişiler arasından mani hali bulunmayanları sandık kurulu başkanı olarak belirleyecek. Sandık kurulu başkanını göreve gelmemesi halinde kamu görevlileri arasından belirlenen üye bu üyenin de bulunmaması durumunda en yaşlı üye kurula başkanlık edecek. 3 asıl ve 3 yedek üye son milletvekili genel seçiminde en çok oyu almış o ilçede teşkilatı bulunan siyasi partilerce bildirilecek isimler arasından belirlenecek. İlçe seçim kurulu başkanı sandık kurulunun kalan 1 asıl ve 1 yedek üyesini belirlemek için 298 sayılı Kanun’un 22’inci maddesinin birinci fırkası uyarınca bildirilen listeden sandık kurlu başkanı olarak belirlenmeyenler arasından ihtiyaç duyulan sandık kurulu üye sayısının iki katı kadar kamu görevlisini ad çekme suretiyle tespit edecek ve bu kişilerden mani hali bulunmayanları sandık kurulu asıl ve yedek üyesi olarak belirleyecek.

    Sandık kurulunun görev ve yetkileri

    Sandık çevresinde seçimin düzenle geçmesi için gereken tedbirlere alacak. Oy verme işlerini yürütecek ve denetleyecek. Sandık bölgesinde sandığın konulacağı yeri belirleyecek ve sandığın koyulacağı yeri gösteren işaretler koyacak. Sandıktan çıkan oy zarflarını açmadan sayacak, oy kullanan seçmen sayısı ile birbirine uygunluğu sağlayarak tutanağa geçirecek. Sandık kurulu tutanak defterindeki tutanakları ve gerekli diğer tutanakları düzenleyerek altını imzalayacak.

  • Abant’ta lapa lapa kar yağdı

    Abant’ta lapa lapa kar yağdı

    Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden birisi olan Bolu’nun doğa harikası Abant Gölü Milli Parkı, kar yağışıyla birlikte beyaza büründü. Yağışın devam ettiği bölgede yer yer kar kalınlığı 15 santimetreye kadar ulaştı. Lapa lapa yağan karın tadını çocuklar ve tatilciler çıkardı.

    Abant’a gelen tatilciler Mart ayında gördükleri kar manzarası eşliğinde göl çevresinde yürüyüş yaparak, doğanın tadını çıkardı. Bol bol fotoğraf çektirerek, eşsiz manzaranın keyfini süren tatilciler kar topu oynamayı da ihmal etmedi. Ayrıca kar yağışının devam ettiği bölgede, kar küreme araçlarıyla tuzlama çalışmaları da sürüyor.

    “Çocuklarla kartopu oynadık”

    İstanbul’da kar göremedikleri için Abant’a geldiklerini aktaran Ahmet Bakış, “Bu sene İstanbul’da kar göremediğimiz için Abant’a geldik. Hava durumunda kar yağacağını görünce hemen geldik. Kar yağışını görünce çok mutlu olduk. Çocuklarla kartopu oynadık. Çok mutluyuz, sevinçliyiz” dedi.

    “Çok mutlu olduk”

    Abant’a ikinci defa geldiğini söyleyen Sevil Bakış, “Çok sevdiğim bir bölge. Kar yağdığı için Abant’ı tercih ettik. İstanbul’da bu sene kar görmediğimiz için biz de Abant’a geldik ve kar gördüğümüze çok mutlu olduk” diye konuştu. Ahmet ve Sevil Bakış’ın kızları Ayşe ise, “Abant çok güzel, İstanbul’da kar yok. Derslerim gayet güzel olduğu için biraz kafa dağıtmaya geldik” ifadelerini kullandı.

  • Gaziantep’te şimşekler geceyi aydınlattı

    Gaziantep’te şimşekler geceyi aydınlattı

    Gaziantep’te gece saatlerinde sağanak, dolu yağışı ve gök gürültüsü etkili oldu. Yer yer etkisini arttıran yağış cadde ve sokakları göle çevirirken, ara ara etkisini arttıran dolu yağışı ise kenti beyaz bir örtüyle kapladı. Gece boyunca sağanak ve dolu yağışına gök gürültüsü ve şimşekler de eşlik etti. Kentte çakan şimşekler adeta geceyi aydınlatırken bir binaya yıldırımın isabet etme anları ise cep telefonu kamerasına saniye saniye yansıdı.
    Çakan şimşeklerle birlikte karanlık gecenin bir anda gündüze dönmesi dikkat çekerken, binaya isabet eden yıldırımın ardından ortaya çıkan görüntü hayretler içerisinde bıraktı. Kentte yağışlı havanın bir süre daha devam edeceği belirtildi.