Etiket: güncelhaber

  • Tsunami Raporu

    Tsunami Raporu

    ODTÜ öncülüğünde, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Atina Akademisi ve Güney Kaliforniya Üniversitesi destekleriyle hazırlanan “İskenderun Körfezi Kıyı Yapıları Ve Doğu Akdeniz’deki Tsunami Değerlendirmeleri” ön raporunun sonuçları belli oldu. Raporda, merkez üssü deniz kıyısından yaklaşık 90 kilometre içeride olmasına ve fayın doğrultu atılımlı karakteristik göstermesine rağmen 7,7 büyüklüğündeki depremin, Hatay’ın Arsuz ve Mersin’in Erdemli ilçeleri ile KKTC’nin Gazimağusa ve Girne kentlerinin sahillerinde küçük genlikli tsunami olayına neden olduğu belirtildi.

    Buna göre Hatay’ın Arsuz ilçesi sahiline ilk dalganın 25’inci dakikada, en yüksek dalganın da 14 santimetre ile 33’üncü dakikada ulaştığı belirlendi. Gazimağusa istasyonunda 17 santimetrelik en yüksek dalga 65’inci dakikada, Erdemli istasyonunda 14 santimetrelik en yüksek dalga 48’inci dakikada, Girne istasyonunda ise 10 santimetrelik en yüksek dalga yine 48’inci dakikada ölçüldü.

    Raporda, “6 Şubat 2023 depremi sebebiyle Doğu Akdeniz’de oluşan küçük ölçekli tsunami olayının bilimsel olarak araştırılması ve oluşma mekanizmasının saptanması, ​​​​​​bölgede gelecekte oluşabilecek olası tsunami olaylarının oluşma mekanizmalarını önceden anlamak ve hazırlıklı olmak için önemlidir. Bu olay hem karada merkez üssü olan doğrultu atımlı fay kırılması sonrası oluşan tsunami sebebiyle araştırılması gereken hem de bölgedeki erken uyarı sisteminin verimli çalışmasının test edilmesine olanak sağlayan bir olay olmuştur.” ifadeleri yer aldı.

    Raporu hazırlayan ekibin başkanlığını yapan UNESCO Kuzey Doğu Atlantik ve Akdeniz Tsunami Uyarı Sistemi önceki dönem başkanı, ODTÜ Deprem Mühendisliği Araştırma Merkezi Üyesi ve Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Kıyı ve Deniz Mühendisliği Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Cevdet Yalçıner, AA muhabirine raporda yer alan bulguları değerlendirdi.

    “TSUNAMİNİN OLUŞMA NOKTASI SAMANDAĞ KALEBURNU’NUN GÜNEYİ”

    Raporda gösterilen noktaların, kıyıda su yüzeyini ölçen ve mareograf adı verilen cihazların bulunduğu yerler olduğunu söyleyen Yalçıner, deprem sonrası denizde bir hareketlenme varsa bu cihazların hareketlenmeyi yakalayabildiğini aktardı.

    Yalçıner, şöyle devam etti:

    “İlk çıkardığımız bilgi ‘Dalga ne zaman gelmiştir?’ Bunun vardığı yere ve süresine göre oluştuğu noktayı bulmamız önemli. Oluştuğu noktada fay, deniz tabanını kaldırmış ya da deforme etmiş mi? Yahut deniz tabanında oturma, kayma gibi kütle hareketi oluşmuş mu? Bunları bilmek için önce kayıtları incelemek, daha sonra fayın kırıldığı yerleri saptamak, sonra da deniz tabanında tahmin ettiğimiz oluşumların yerlerini bulmak gerek. Bunların hepsinin dairelerinin kesiştiği yer, Samandağ kuzeyindeki Kaleburnu’nun güneyinde açıkta bir noktaya işaret ediyordu.”

    Hatay’da meydana gelen 6,4 büyüklüğündeki depreme de dikkati çeken Yalçıner, “Denizde acaba fay devam ediyor mu? 6,4 büyüklüğündeki depremle Samandağ’a geldiğini gördük. Güneye giderse denize doğru mu yönelir, yoksa Lazkiye’den güneye mi gider? Tarihine bakıyoruz ve bölgede deniz tabanında depremler olacaksa nasıl bir dalga yaratır, nasıl yayılır, nerelere, ne kadar zamanda gelir? Bu bilgileri bulmaya çalışıyoruz. Bizim bu araştırmalarımız ileride böyle durumlar için hazırlıklı olma ve uyarı verme aşamasına bilgi sağlamaktır.” dedi.

    Yalçıner, tsunaminin oluştuğu noktanın tespit edilmesinin önemi hakkında, “Biz ‘Orada bir kayma, oturma olacaktır.’ demiyoruz, ‘Orada zayıf bir bölge var.’ durumunu işaret edebiliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

    Depremlerin merkez üslerinin kıyıdan uzak olmasının tsunami boylarını etkilediğine değinen Yalçıner, “Denizde belirli bir hareket gözlenmişse onun kaynağının nerede ve nasıl bir kütle hareketi ile meydana geldiğini araştırmak ve deniz tabanında kritik bölgeler olup olmadığını saptamak önemlidir” ifadelerini kullandı.

    Deprem konusunda vatandaşlara çözümlü bilgiler ulaştırmak gerektiğini dile getiren Yalçıner, sözlerini şöyle tamamladı:

    “Sadece ‘deprem olacak tedbir alalım’ demektense, tedbiri de almaya yardımcı olmamız lazım. Ben ‘Tsunami olacak’ diyorsam, bunun nasıl olacağını ve nasıl önlem alınması gerektiğini de anlatmam lazım. Halkımızı zaten daha somut, güvenilir bilgiler bekliyor. Tsunaminin mekanizmasını incelemek, ileride yaşanacak başka olaylarda bu tür deniz hareketleri oluşumunu şimdiden anlamak için önemli. Denizin içinde fayları göremiyoruz, karadaki kırıkların hepsini görüyoruz. Deniz tabanındaki hareketlenme ile denize geçen enerji dalga olarak kıyılara geliyor. Taban hareketlerinin sırları da ölçülen dalga ile bize ipuçları olarak ulaşıyor. Kıyılardaki su hareketlerini, dalgayı ve onunla gelen ipuçlarını iyi incelemek; deniz tabanında ne olduğunu anlamak, daha sonra bu hareketin ileride başka hangi olaylar oluşturabileceğini tahmin etmemiz açısından önemli.”

  • Mersin’de tüm konutlar doldu

    Mersin’de tüm konutlar doldu

    Mersin, 13,5 milyonluk nüfusun yaşadığı deprem bölgelerinden en fazla göçü alan şehir olurken, artan büyük göç, şehri olumsuz etkilemeye başladı. 400 bini resmi olmak 1 milyona yakın göç aldığı belirtilen şehrin nüfusu bir anda 3 milyona çıkarken, kentteki yayla ve yazlık evler de doldu.

    1+1 dairelerin bile kiralarının 10 bine TL’ye çıktığı Mersin’de, artan nüfus nedeniyle sağlık sorunları oluşabileceğinden endişe ediliyor. Konuya dikkat çeken şehir plancıları, özellikle yazlıklarda kanalizasyon sisteminin olmamasının artan göçle birlikte sağlıkta tehdit oluşturabileceğine işaret etti.

    “ÖNCELİKLE SAĞLIK ALTYAPISI GÜÇLENDİRİLMELİ”

    Mersin’in bağlı olduğu TMMOB Şehir Plancıları Odası Adana Şube Başkanı Onur Kafalı, şehre gelen göçün etkileri ve çözüm önerileri üzerine konuştu. Kentteki nüfusun, gelen göçle birlikte sürekli artmaya devam ettiğini kaydeden Kafalı, “Öncelikle kentin sağlık altyapısı güçlendirilmeli. Çünkü şu anda yoğun göçün olduğu yazlık bölgelerinde çoğunlukla kanalizasyon altyapısı yok. Ya foseptik çukur var ya da doğrudan denize veriliyor. Bu durum da kentte sağlığı ciddi şekilde tehdit edecek” uyarısında bulundu.

    Gelen göçün niteliğine de bakılması gerektiğine işaret eden Kafalı, “Bunların ne kadarı bölgede yazlık sahibi. Gerçekte barınma ihtiyacı olanlar kimler. Bu bilinmezlikler de tespit edilmeli. Buna göre muhtemelen depremzedelerin geçici olarak kalabilecekleri yapılar inşa edilmeli” dedi.

    KONTEYNER KENTLER ŞEHİRDEN KOPUK OLMAMALI

    Bu yapıların da şehirden kopuk yelerde olmaması gerektiğini aktaran Kafalı, şöyle konuştu: “Kentle ilişkisi olan yerlerde kurulmalı. İşsizlere iş sağlanmalı. Ucuz yemek imkanları artırılmalı. Aksi takdirde asayiş problemleri başlayabilir. Mersin aynı zamanda turizm geliri olan bir şehir. Turizm sezonu yaklaşıyor. Bu göç problemi kontrol edilmezse sorunlar da olabilir.”

    1 MİLYON VARAN GÖÇ ALDI

    Mersin’inin zaten yurtdışından ve Türkiye’den göç alan bir konumda olduğunu ifade eden Mersin Emlakçılar Odası Başkanı Mehmet Sinan Canpolat da, “Ayrıca depremin yaşandığı şehirlerdeki insanların kentte çok sayıda akrabaları var. Bu nedenle çok sayıda kişi burayı tercih ediyor. Resmi olarak 400 bin kişi Mersin’e göç etmiş durumda. Resmi olmayanı da göz önünde bulundurduğumuzda 1 milyona varan göç aldığımızı tahmin ediyoruz” dedi.

    Bu sayınında da yüzde 10 ila 15 arasında artan su tüketiminden ölçüldüğünü aktaran Canpolat, “Kentin trafiği tıkanmış durumda. Mersin’in 33 plakası dışında çok sayıda plaka görüyoruz” dedi.

    RUS VE UKRAYNALI SAYISI 300 BİN

    Bu nedenle ev fiyatlarının da artış gösterdiğini belirten Canpolat, “Zaten Akkuyu Nükleer Santrali nedeniyle Rusya’dan 2 ila 3 bin arasında bir personel Türkiye’ye gelmişti. Ama şu anda santralde çalışsan sayısı 30 ila 35 bine çıktı. Ayrıca Rusya ve Ukrayna savaşı nedeniyle de 200 ile 300 bin arasında Rus ve Ukraynalı geldi. İkliminin de uygun olmasından dolayı da Hataylılardan çok fazla göç aldık” dedi.

    “30 BİN TL’YE ÇIKAN KİRALAR VAR”

    Bu durum nedeniyle bazı ev sahiplerinin fahiş artışlara gittiğini söyleyen Canpolat, düne kadar 3 bin TL olan 1+1’lerin kiraları 7-8 bin TL’lere, 4-5 bin lira olan 2+1’ler 10 bin liralara, 15 bin olan 3+1’ler 25 bin ila 30 bin bandına dayandı. Depremzedeler ne yazık ki bu tür fırsatçı ev sahiplerinin artışlarıyla karşılaştı. Artışların 4 merkez ilçesi dahil 13 ilçenin tamamında yaşandığını da kaydeden Canpolat, “Özellikle sayfiye bölgesi olan Mezitli, Kargıpınarı, Erdemli, Silifk e, Tarsus, Anamur’a kadar uzanan alanda daha ciddi artışlar gözlendi. Zaten buralarda Ruslardan dolayı mülk sahipleri yazlıklarını kiraya vermeye başlamışlardı. Şimdi depremzede vatandaşlarımız da gelince ciddi bir fahiş fiyat artışı yaşanmaya başladı” diye konuştu.

    Ev ayarlanmayan vatandaşların, spor salonlarında, otellerde, pansiyonlarda ve fuar alanlarında barınma imkanı sunulduğunu söyleyen Canpolat, ancak eve geçmek isteyen depremzeden 1+1 için10 bin liraya yakın kira istendiğini kaydetti. Kira böyle olunca depremzedelerin eve geçmelerinin çok zor olduğunu aktaran Canpolat, normalde kışın atıl durumda olan 100 bine yakın yayla evlerinin de dolduğunu söyledi.

    “AFET BÖLGESİ SAYILMALI”

    Mehmet Sinan Canpolat, bu nedenle nasıl ki Elazığ afet bölgesine dahil edildiyse, Mersin’in de afet bölgesinden etkilenen il statüsüne dahil edilmesini talep ettiklerini kaydetti. Canpolat, diğer türlü şehrin de göç nedeniyle Mersin’de ayrı bir deprem yaşanacağı uyarısında bulundu.

    “TEMEL SORUN BARINMA”

    Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği (TÜGEM) Mersin Şube Başkanı ve Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Emlak Komitesi Başkanı Ümit Mete de, kentin ağırlıklı Hatay olmak üzere 1 milyona yakın depremzede göç aldığını söyledi. Şehirde zaten öncesinde fahiş fiyatlar olduğunu aktaran Mete, “İlk dönemlerde 6 bin liralık evi 20 bine kiralayanlar oldu. Temel sorun barınma olunca ne yazık ki çocuklar açıkta kalmasın diye insanlar bu paraları ödediler. Sektör olarak çok üzüldük. Buna karşın sektördeki arkadaşlarımız buna tepki göstererek hizmet bedeli alamdan uygun imkanlarla barınma imkanı sunmaya çalışıyor. Ancak şu anda konut bulmada sıkıntı yaşıyoruz” dedi.

  • Çeşme’de korkutan yangın

    Çeşme’de korkutan yangın

    Akşam saatlerinde, Altınkum mevkiinde, yüksek gerilim hatlarının kopmasıyla meydana gelen yangın, şiddetli rüzgar nedeniyle yayılmak üzereyken, İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye ekipleri ve Çeşme Belediyesi ekiplerinin müdahalesi ile büyümeden kontrol altına alındı.

    Ardıç ağaçlarının ve yabani zeytin ağaçlarının zarar gördüğü yangın, civarda bulunan evlere sıçramadan kontrol altına alınırken, Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran söndürme çalışmalarını yakından takip etti.

    Yangının kontrol altına alındığı Çeşme Belediyesi sosyal medya hesaplarından duyurulurken, “Altınkum Mevkii Şehit Mehmet Mahallesi’nde, yüksek gerilim hattının kopmasıyla meydana gelen yangın, itfaiye ekiplerimiz tarafından kısa sürede kontrol altına alındı. Geçmiş olsun Çeşme…” ifadelerine yer verildi.

  • Kış manzarası göz kamaştırdı

    Kış manzarası göz kamaştırdı

    Türkiye’nin en çok kar alan illerinden olan, uzun ve çetin kış şartlarının yaşandığı illerin başında gelen Ağrı’da, kış manzaraları göz kamaştırıyor.

    Kentin beyaza bürünmesiyle dere ve nehirler, camiler, karla bütünleşen dağ ve tepeler ortaya eşsiz bir manzara çıkardı.

    Tarihi yerler ve doğa açısından zengin bir yer olan Ağrı’da kar, güneş ve doğal güzelliklerin birleşmesiyle oluşan eşsiz görüntüler, fotoğraf tutkunlarına doğal bir stüdyo ortamı sunuyor.

  • Başı dönünce deprem oluyor sandı

    Başı dönünce deprem oluyor sandı

    Olay, 10 Şubat saat 19.20 civarında Diyarbakır’ın Kayapınar ilçesinde bulunan bir kıraathanede meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, bir kişi kıraathanede oturduğu sırada baş dönmesi yaşadı. Durumu depreme bağlayan şahıs ortalığı birbirine kattı, saniyeler içerisinde kıraathanedekiler dışarı kaçtı. Korku dolu anlar güvenlik kameralarına yansırken, kaçış sırasında bir vatandaşın panikle elindeki çayı bırakmadan koşturduğu görüldü.

     

  • Depremzede Elif nine pasaportuna kavuştu

    Depremzede Elif nine pasaportuna kavuştu

    Geçtiğimiz günlerde Kahramanmaraş’ın Nurhak ilçesinde hane ziyaretleri yapan Muş Valisi Doç. Dr. İlker Gündüzöz’den pasaport talep eden Elif Tunç’un isteği, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun talimatıyla hızlandırıldı. Muş’tan getirilen gezici kayıt terminali adreste nüfus hizmetiyle başvurusu alınan Elif ninenin pasaportu, Ankara’dan çıkartılarak Nurhak’a gönderildi. Pasaportu teslim alan Vali Doç. Dr. İlker Gündüzöz, ilçe merkezine bağlı Seyitaliler Mahallesi’nde ikamet eden Elif ve Hüseyin Göksu çiftçiyle yaşayan 83 yaşındaki Elif Tunç’u ziyaret etti.


    Burada pasaportu aileye teslim eden Vali Gündüzöz, Bakan Soylu’nun selamını iletti. Elif Tunç ile sohbet eden Vali Gündüzöz, “Pasaportunu getirdim. Pasaportu, polislerimiz gidip Ankara postanesinden aldı ve özel araçla buraya kadar getirdi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun talimatıyla hemen aldık. Bakanımızın selamları var” dedi.
    Pasaportunun çıkarılması karşısında duygulanan Elif Tunç ise, “Hoş sefa geldiniz, eksik olmayın, sağ olun. Allah razı olsun, noksanlık vermesin Allah. Ellerinize sağlık, çok sağ olun. Başarılar diliyorum” diye konuştu.

  • Kuraklık çanları çalıyor

    Kuraklık çanları çalıyor

    Türkiye genelinde kış ayında yağmur ve kar yağışının azlığı kuraklık tehdidini de beraberinde getirdi. Şubat ayında kısa süreli etkili olan kar yağışı da barajlardaki doluluk oranını çok etkilemedi. Türkiye’nin en büyük kenti olan İstanbul’da bulunan barajlardaki seviyesi de her geçen gün azalıyor. Kuraklık riski vatandaşları tedirgin ederken, megakent İstanbul’a su sağlayan barajların doluluk oranı ise yüzde 35.23 oldu.

    Yağışların olmaması nedeniyle büyük bir kısmında suların çekildiği gözlenen Alibey Barajı havadan görüntülendi. Görüntülerde kemerlerin ayaklarının ortaya çıktığı görülüyor.

    Öte yandan, İstanbul’daki barajların doluluk oranları ise şöyle:

    Alibey Barajı yüzde 11.17
    Büyükçekmece Barajı yüzde 35.12
    Darlık Barajı yüzde 39.74
    Istrancalar Barajı yüzde 41.04
    Kazandere Barajı yüzde 3.06
    Elmalı Barajı yüzde 36.36
    Ömerli Barajı yüzde 50.29
    Pabuçdere Barajı yüzde 6.91
    Sazlıdere Barajı yüzde 33.59
    Terkos Barajı yüzde 32.57″.

  • İGA’nın konteyner kenti Mart’ta açılacak

    İGA’nın konteyner kenti Mart’ta açılacak

    Kahramanmaraş merkezli ve 11 ili etkileyen depremler sonrası en çok zarar gören illerden olan Hatay’da felaketin yaralarını sarmak için çalışmalar hızla devam ediyor. İGA’nın bölgede başlattığı 350 adet konteynerden oluşan kentin kurulum çalışmaları sürerken diğer yandan 13 Şubat tarihinde çalışmalarına başlanan kentin 8 Mart itibariyle hizmete açılması planlanıyor.

    Çalışmaların büyük bir hızla sürdüğü konteyner kentte 89 personel ve 34 iş makinesi 7 gün 24 saat aralıksız çalışıyor. Sevkiyatı İstanbul’dan 20-26 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilen 21 metrekarelik konteynerlerin her birinde mobilya, duş, tuvalet ve mutfak tezgâhı mevcut. Ayrıca konteyner 5-6 kişilik bir ailenin geçici barınma ihtiyacını karşılayabiliyor. Kentte ayrıca yemekhane, mutfak, çamaşırhane, çocuk oyun alanı ve mescit gibi alanlarda yer alıyor.

  • Şirketlere ‘güvence bedeli’ uyarısı

    Şirketlere ‘güvence bedeli’ uyarısı

    Konu ile ilgili değerlendirmelerde bulunan EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz; kurum yetkililerinin elektrik ve doğal gaz, dağıtım ve görevli tedarik şirketleri ile bir toplantı yaparak güvence bedeli konusunda depremzede vatandaşlarımıza hiçbir zorluk çıkartılmaması için gerekli uyarıları yaptığını açıkladı.

    Yılmaz şunları kaydetti: “Ülke olarak zorlu bir süreçten geçiyoruz. Asrın felaketinin ardından milletimiz de sektörümüz de büyük bir dayanışma örneği sergiledi. İnşallah yaraları elbirliğiyle ve hızla saracağız. Güvence bedeli konusunda da şirketleri çok net bir dille uyardık. Depremzede vatandaşlarımızı kimse gereksiz kırtasiye ile uğraştırmasın. Elektrik, doğal gaz hatta su faturasının mobil ekran görüntüsü bile yeterli olacak.

    Bu konudaki kararımız net ve titizlikle de uygulanmasını istiyoruz. OHAL süresi boyunca depremzede vatandaşlarımız güvence bedeli ödemeyecek. Aksi davranıp güvence bedeli talebinde bulunan, abonelik sürecini gereksiz kırtasiye ile yavaşlatan, depremzede vatandaşlarımızı mağdur eden şirketler bedelini ağır öder.”

    EPDK’nın aldığı kararın ardından olağanüstü hal kararı alınan ve afet bölgesi ilan edilen illerde depremden etkilendiğini; e-devlet platformundan veya herhangi bir nüfus müdürlüğünden alınan tarihçeli yerleşim yeri (ikametgah) belgesi, valilik, kaymakamlık gibi idari birimlerden alınan yazılar, elektrik, su, doğalgaz aboneliklerine ait faturalar (ya da faturaların mobil ekran görüntüsü) gibi belgelerle gösteren elektrik ve doğal gaz abonelerinden yeni abonelik işlemlerinde OHAL süresince güvence bedeli alınmayacak.

    Depremden önce afet bölgesinde yaklaşık 6 milyon elektrik, 1 milyon 700 bin de doğal gaz abonesi bulunuyorken, bu aboneler elektrikte meskende asgari 420 TL doğal gazda ise 1430 TL güvence bedeli ödüyordu.

  • Hersek Lagünü’nde tatil bitti

    Hersek Lagünü’nde tatil bitti

    İnşası esnasında Osmangazi Köprüsü’ne kavis verdiren ve son sayımlara göre 250 kuş türüne ev sahipliği yapan Hersek Lagünü, bu yıl rekor sayıda flamingoyu ağırlayacak.

    “Çok değerli bir sulak alan”

    Bazı türlerin yaz ve kış aylarını ayrı ayrı geçirmesi dolayısıyla “kuş oteli” olarak da adlandırılan ve Cumhurbaşkanı kararı ile “Kesin Korunacak Hassas Alan” olarak da tescil edilen Hersek Lagünü’nde 2004’te 104 olan kuş türü, bugün itibarıyla 250’ye ulaştı.

    Altınova Belediye Başkanı Metin Oral, Hersek Lagünü’nün flamingolarla birlikte kendileri için çok değerli bir sulak alan olduğunu söyledi.

    “Tatillerini yapıp gidiyorlar”

    Başkan Oral, lagünün kuşların göç yolu üzerinde bulunduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
    “Konaklıyorlar, yiyorlar, içiyorlar ve sonuçta dinlenip, ondan sonra da nereye gitmek istiyorlarsa oraya gidiyorlar. Dolayısıyla Hersek Lagünü’ne ‘kuş oteli’ diyoruz. Tatillerini yapıp gidiyorlar. Bu sene rekor sayıda flamingomuz var. Bu bölgenin en fazla flamingo popülasyonuna sahibiz. Bunun yanında çok kıymetli 20 tür kuşumuz, ekstradan buraya, sulak alana değer katan kuş türlerimiz var. Toplamda da şu ana kadar 250 kuş türü tespit edildi.”

    Oral, 2004 yılında lagündeki avcılığı yasaklamalarının ardından kuş sayısının artmaya başladığını vurgulayarak, “O zaman ilk yaptığımız sayımlarda 104 türümüz vardı, şimdi 250’ye çıktı” dedi.