Malatya İl Emniyet Müdürlüğü Göçmen Kaçakçılığıyla Mücadele ve Hudut Kapıları Şube Müdürlüğü ekipleri, Battalgazi ilçesi Şehit Fevzi Mahallesi Sezgin sokakta bulunan bir evde göçmenlerin kaldığı bilgisi üzerine eve operasyon düzenledi. Düzenlenen operasyonda evde biri Bangladeş 34’ü Afgan uyruklu düzensiz göçmen bulundu.
Düzensiz göçmenler yapılan üst aramalarının ardından polis merkezine götürüldü.
Etiket: güncelhaber
-
35 düzensiz göçmen yakalandı
-
Tonlarca midyeyi avlayıp ihraç ediyorlar
Karadeniz kıyısı Kandıra’nın Kefken Limanı’nda tonlarca kum midyesi toplanıyor. Limanı, kum midyesi için günde 11 gemi kullanıyor. Her bir gemi günde 10 ila 20 ton arası kum midyesiyle limana yanaşıyor. Büyük çuvallarla tırlara yüklenen kum midyeleri önce işlenmesi için Çanakkale ve Bandırma’ya gönderiliyor. Ardından başta İtalya, İspanya, Fransa olmak üzere Güney Kore gibi dünyanın pek çok farklı noktasına ihraç ediliyor. Her sene 1 Eylül’de başlayan kum midyesi avlama sezonu 15 Nisan’a kadar sürüyor. Balıkçılar arasında “Cikcik” diye adlandırılan kum midyesi, Türkiye ekonomisine ciddi katkı sağlıyor.
“Kum midyesi 1987’den beri Karadeniz’de avlanıyor”
Uzun yıllardır kum midyesi avcılığı yapan Nedim Kaya, “Kum midyesi 1987’den beri Karadeniz’de avlanıyor. Genelde İspanya, İtalya gibi Avrupa ülkelerine ihracatı olan bir ürün. Bu işi yapan 30-40 tekne var. Herkes buradan ekmek yiyor. Kum midyesi kumda yetişen bir ürün. Karadeniz’de, bu sahillerimizde bol miktarda var. Avrupa’nın taleplerini aşağı yukarı karşılıyoruz. Günlük tekne başına 10 ton, 200 çuval kadar avlanıyor. Kefken’de 11 tekneyle avlanılıyor. Karadeniz’de, Sakarya’da, Melenağzı’nda da bu iş yapılıyor. Oralarda da bu işi yapan tekneler var” dedi.
“Türkiye’ye dolar bazında iyi bir katkısı var”
Kefken Su Ürünleri Kooperatifi’nde görev yapan Oktay Bayrak ise “Kum midyesi, Kefken’e olduğu gibi ülkemize de büyük gelir sağlıyor. Kefken Limanı’nda 11 tekne çalışıyor. Her tekne günlük 10 ton ile 20 ton arası hesaplandığında günlük en az 200 ton kum midyesi sağlıyoruz. Bunları önce Çanakkale ve Bandırma’ya yolluyoruz. Buralarda işlenip ardından Avrupa ülkelerine ihraç ediliyor. Türkiye’ye dolar bazında iyi bir katkısı var. İtalya, İspanya, Fransa, Güney Kore gibi ülkelere ihracat yapılıyor” diye konuştu.
“Balıkçıların dilinde ‘Cikcik’ olarak biliniyor”
Kum midyesinin özelliğinden ve verimliliğinden bahseden Bayrak, “Kum midyesi Karadeniz’e özgü, kumda oluşan bir midye. Öldüğü zaman kum oluyor. Biz balıkçıların dilinde ‘Cikcik’ diye biliniyor. Kum midyesi, yurt dışından gelerek bilinen bir isim. Her sene 1 Eylül’de başlayıp 15 Nisan’a kadar avlanması serbest. Bu tarih aralığında teknelerimiz denize çıkıp bu madeni tutuyorlar. Tıpkı balıkta olduğu gibi geriye kalan periyotta avlanması yasak. Kotalı bir ürün. Bu da biraz kısıtlanmaya sebep oluyor. Yetkililerimizin kotayı yeniden düzenlemesi çok iyi olur. Hem ihracat açısından da daha iyi olur. Ne kadar çok yakalanırsa o kadar ihracatımız olur diye düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
“Limanımızın büyütülmesi için gerekli destekleri bekliyoruz”
Limanın yetersiz kaldığını, büyütülmesi halinde Türkiye ekonomisine daha da iyi katkı sağlayabileceklerini belirten Bayrak, “Liman olarak bu işi karşılayamıyoruz. Limanımız çok küçük. En büyük sorunumuz bu. Bununla ilgili başvurularımız oldu. Limanımızın büyütülmesi için gerekli yerlerden gerekli destekleri bekliyoruz. Bugün limanımızda 11 tekne faaliyet gösteriyor. Limanımız yeterli olsa 50 tekne faaliyet gösterecek. Bu da bizim için, Kefken için, Kocaeli için, Türkiye için büyük bir gelir kaynağı olacak” ifadelerini kullandı.
-
“Çat kapı icra dönemi kapanıyor”
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yeni yargı paketinde yapılan değişikliklere değinerek istinafı işletme konusunda kararlı olduklarını belirtip, “Avrupa’da güçlü bir istinaf işliyor ve biz de ülkemizde güçlü istinafı işletme konusunda kararlıyız. İstinafın uygulamadan kaynaklı sorunlarını biliyoruz ve bu sorunları da önümüzdeki zaman içerisinde çözeceğiz. İşte bugün buradan istinafla ilgili şekli de olsa ama işin esasına uygun yeni yargı paketimize koyacağımız bir hususu ifade etmek isterim. İstinafın adını değiştiriyoruz. Bölge adliye mahkemesi, bölge idare mahkemesi biliyorsunuz istinafın şu andaki adı. Biz adli istinaf mahkemesi, idari istinaf mahkemesi olarak değiştiriyoruz. Zaten kanunda istinaf, kanun yolu deniyor. İstinafın mehabetine uygun, saygınlığına uygun bir isimle onu nitelendirmeyi uygun görüyoruz. Bu yargı paketinde bölge adliye mahkemelerinin adı adli istinaf mahkemesi, bölge idare mahkemelerimizin adı da idari istinaf mahkemesi olarak değiştirecektir. İstinafa gidiyoruz dediğimizde şimdi gerçekten istinafa gidecekler. Hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
“Yargılama süreleri kısalacak”
Bakan Bozdağ konuşmasında, süreleri tekleştirip yargılama süresini kısaltmak istediklerini ifade edip, “Tabii yeni yargı paketi içerisinde birkaç başka önemli husus daha var. Bir tanesi de yargıda büyük kargaşaya yol açan süreler meselesini tekleştirme adımıdır. İş mahkemesinde ayrı temiz süresi hukuk mahkemesi ayrı, cezada ayrı, şurada ayrı temyiz süresi, kimi tefhimden kimi tebliğden başlıyor. Bir sürü kargaşa. Hem hakim ve savcılarımız için büyük bir zorluk. Hem kalem için büyük bir zorluk. Hem avukatlarımız için büyük bir zorluk. Hem vatandaşlarımız için büyük bir zorluk. Pek çok da hak kaybına yol açan bu uygulamayı kaldırıyor. Süreleri tekleştiriyor. İki hafta süren bütün mahkeme karar iki hafta temyiz ve istinaf süresi koyuyor. Temyiz ve istinafın da tebliğ ile başlaması halini yeni yasayla inşallah parlamentomuz yasalaştırdığında uygulamaya koymuş olacağız. İki hafta doğru bir iş mi? Ya doğru bir iş. Tebliğden itibaren başlayacak. Bu da son derece önemli bir adım olduğunu sürelerdeki birliği sağladığımızı ve bu birliğin hukuk devletine olan inancı da güçlendireceğini hem savcılarımızı, hakimlerimizi, avukatlarımızı hem de vatandaşlarımızı çok memnun edeceğine yürekten inanıyorum. Şimdiden hayırlı olsun” dedi.
“Çat kapı icra dönemi sona eriyor”
Yeni yargı paketi ile “çat kapı icra” döneminin sona erdiğini açıklayan Bozdağ, hakim kararı olmadan evlerde icra işlemi yapılamayacağını söyledi. Bozdağ konuyla ilgili olarak, “Tabii bir başka konu icra takibi sırasında vatandaşın evlerinde haciz işlemi yapılabiliyordu. Şimdi gene yapılacak ama bir suç soruşturması nedeniyle herhangi bir vatandaşımızın evinde arama ancak hakim kararıyla yapılabilirken herhangi bir suç yokken bir alacak verecek takibi nedeniyle hakim kararı olmadan aranmasını doğru görmüyor ve bu açıdan da bundan sonra hakim kararı olmadıkça evde haciz işlemi yapılamayacağını yasaya koyuyoruz. Çat kapı icra dönemi kapanıyor. Hakim kararıyla ancak evde icra işlemi yapılabilecek.
Zaten ihtiyacı haciz aynen devam ediyor. O da hakim kararıyla. Bundan sonra hacze ihtiyaç duyduğunda o da hakim kararıyla olacak. Hakim kararı olmadan hiçbir alacaklı borçlunun kapısını çalamayacak. Hiçbir icra dairesi gelip evde arama tarama yapamayacaktır. Bu da hukuk devletini güçlendiren özel hayatı koruyan aile mahremiyetini koruyan önemli bir değişikliktir. Ayrıca evde ortak kullanılan eşyaları da haczedilemez. Yani sadece bir buzdolabı değil ortak kullanılan eşyalar ne ise artık bunlar da haczedilemeyecek eşyalardan olacaktır. Haciz sırasında altın gibi menkul kıymet gibi bazı eşyalar hariç ortak eşyalar, nakit, para, altın, efendim menkul, kıymetli evrak vesaire. Bunlar hariç. Diğerleri ortak kullanıma ait olan eşyalar haciz edilemeyecektir. Bu da son derece yeni ve önemli bir adımdır” diye konuştu.
“Bağımlılar için özel ceza evleri ve zorunlu tedavi”
Bozdağ, uyuşturucuyla mücadele alanındaki yenilikleri şu şekilde sıraladı:
“Tabii uyuşturucuyla mücadele konusunda da iki tane yeni adım atıyoruz. Bir tanesi Sağlık Bakanlığımızın bünyesinde kurulacak olan tedavi bağımlılıkla mücadele maksatlı hastaneler olacaktır. ‘Bahar Projesi’ olarak nitelendirilen bu proje çerçevesinde kamu davasının açılmasına yer olmadığı kararı verilen kullanıcılar ile kendi tedavi olmak isteyen vatandaşlarımız Sağlık Bakanlığımıza bağlı olan bu hastanelerde tedavi olacaktır. AMATEM gibi değil. Bu uzmanı için de her türlü sağlık tesisi içinde müstakil ve bunların hepsi yetiştirilecek ve sadece bu amaçla kullanılacak. Bir yerin parçası değil bağımsız sağlık birimleri olacaktır. Ve tedaviyi sağlamak konusunda pek çok faydalı sonuçlar ortaya koyacağına yürekten inanıyoruz.İkincisi de cezaevlerinde bulunan hükümlü uyuşturucu bağımlılarıyla ilgili bir adım atıyoruz. Sadece uyuşturucu kullanan değil, başkaca bir suçtan içeri girmiş hükümlü eğer uyuşturucu kullanıyorsa onları da zorunlu tedaviye alan müstakil tedavi ve rehabilitasyon amaçlı cezaevleri kuracağız ve bu maksatla eğer mevcutlarda dönüştürme yapma imkanımız varsa süratle bunları dönüştüreceğiz. Dönüştürme imkanı yoksa da kısa süre içerisinde Türkiye’de ihtiyacımız olduğu kadar tedavi ve rehabilitasyon amaçlı müstakil cezaevleri yapacağız ve buralarda hükümlerin tedavisi ihtiyari değil, zorunlu hale getireceğiz. Böylelikle sadece uyuşturucu baronlarıyla mücadele etme değil, onların bağımlısı hale gelmiş vatandaşlarımızı o baronların elinden kurtarma, uyuşturucu bağımlılığından kurtarma konusunda da son derece önemli adımlar atacağımızı ifade etmek isterim.”
-
80 TL’lik kestaneye yoğun ilgi
Kış mevsiminin olmazsa olmazı kestane tezgahlarda 80 TL’den satışa sunuluyor. Vatandaşlar tarafından fiyat olarak da ekonomik bulunan kestane, yoğun ilgi görüyor. Kestane fiyatının geçen yıla oranla çok fazla artmadığını söyleyen kuruyemişçi Cuma Tan, “Kış geldi. Kışın olmazsa olmazlarından kestaneyi sobamızın üzerinde pişirsek daha güzel olurdu ama şimdi teflon tavalar çıktı. Kestane satışı iyi çok şükür, kestane bizi fiyat olarak şaşırttı. Kestane neredeyse hiç artmadı. Geçen sene birinci sınıf şeker kestanesini biz 60-65 TL’ye satıyorduk. Bu sene aynı kestaneyi 80 TL’ye satıyoruz. Kestane bir nevi enflasyona meydan okuyor diyebiliriz. Kestane satışları yüksek, Kestane bizim için bir kış alışkanlığıdır. Her ne kadar eskisi kadar soba kullanımı olmasa da kestane kış denildiği zaman, kar yağışı denildiği zaman insanların aklına gelen ilk gece eğlencesidir. Güzelce soyulacak, insanlarımız onunla uğraşacak” ifadelerini kullandı.
Kestanenin pişirilişi hakkında vatandaşlara önerilerde bulunan Tan, “Kestane pişirilişinde bilinen şey, üstüne bir tane çizik atmaktır. Ancak bu kestanenin açılacağını zorlaştıracağı için kestanenin üzerinden yay şeklinde bir çizgi ve onun üzerinden de bir çizgi daha çektiğimizde kestane piştikten sonra çiçek gibi açsın. Biz de içerisinden kolayca çıkartalım. Hatta kestaneyi pişirmeden önce suda biraz bekletirsek, iç zar dediğimiz kabuğunu bırakır, bu sayede kestane daha kolay çıkar” şeklinde konuştu.
-
Kars’tan renkli görüntüler
Hava sıcaklığının eksi 19 dereceye düştüğü ve yüzeyi tamamen buzla kaplanan Çıldır Gölü, turistlerin yoğun ilgisini görüyor. Kars’a gelen turistler Taşbaşı Köyü Yunus Yerinde önce atlı kızaklarla soğuk ve tipiye aldırış etmeden buz üzerinde dörtnala giderek kızak keyfini yaşıyor. Ardından Karadeniz müziğine eşlik ederek horon tepiyor. Gönüllerince eğlenen turistler, buz üzerinde unutulmaz bir gün yaşıyor.
“Soğuktan bu kadar mı keyif alınır?”
Soğuktan keyif aldığını ifade eden Hülya Durna, “Muhteşem bir soğuk var, ama o soğuktan bu kadar mı keyif alınır? Evet bu kadar keyif alıyoruz. Şimdi kızaklarla gezdik. Oldukça keyifli gidiyor. Gelmeye de devam edeceğiz” dedi.
“Bize buz tutmadığını söylemişlerdi”
Çıldır Gölü’nün buz tuttuğunu görünce hemen üzerine çıktıklarını belirten Veysel Çukurçay, “Bize önce buz tutmadığını söylediler. Ama geçerken gördük, uğrayalım dedik. Çıldır muhteşem, gölü muhteşem” diye konuştu.
Çıldır Gölü’nde atlı kızaklarla gezen vatandaşlar, daha sonra kıl çadır önünde çalan Karadeniz müziğine eşlik ederek horon tepti. Buz üzerinde horon renkli görüntüler ortaya çıkardı.
Öte yandan atlı kızaklarla beyazlar içerisinde masalsı yolculuğa çıkan vatandaşlar unutulmaz bir an yaşarken, Çıldır Gölü’nün simgesi haline gelen atlı kızaklarla yolculuk havadan görüntülendi. -
Cep faresi tutuklandı
Olay, Beyoğlu ilçesi Bereketzade Mahallesi’nde yaşandı. E.D. isimli kadın vatandaşların cebinden telefonlarını çaldığı anlar saniye saniye kameraya yansıdı. Cep telefonu görüntülerinin sosyal medyada yayılması üzerine Beyoğlu Asayiş Büro Amirliği ekipleri kadını yakalamak için çalışma başlattı. Yapılan çalışmalar sonucunda E.D. isimli şüpheli kadın İstiklal Mahallesi’ndeki adresinde yakalandı. Emniyetteki işlemleri tamamlanan kadın “Nitelikli hırsızlık” suçundan sevk edildiği adliyede mahkemece tutuklandı.
-
Elazığ’da 4.9 büyüklüğünde deprem
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Deprem Dairesi Başkanlığından alınan bilgiye göre, saat 06.36’de merkez üssü Elazığ’ın Sivrice ilçesinde 4.9 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Yerin yaklaşık 17 kilometre derinliğinde meydana gelen depremle ilgili olumsuz bir durum yaşanmadığı öğrenildi.
Elazığ Valisi’nden açıklama
Elazığ’da meydana gelen deprem sonrasında paylaşımda bulunan Vali Dr. Ömer Toraman herhangi bir olumsuz ihbarın gelmediğini tarama çalışmalarının devam ettiğini ifade etti.
Vali Toraman paylaşımında “Saat 6:36’da merkez üssü Sivrice olan, 4.9 şiddetindeki deprem sonrası ilk tespitlerimize göre herhangi bir olumsuz ihbar alınmamış olup; saha tarama çalışmalarımız devam etmektedir. Geçmiş olsun“ dedi.
-
Mersin’e şehit ateşi düştü
Şehit Kunt’un merkez Toroslar ilçesi Yalınayak Mahallesinde bulunan evi, acı haberin ardından Türk bayraklarıyla donatıldı. Kocasının şehadet haberini askeri yetkililerden alan 1 çocuk annesi Ebru Kurt, göz yaşlarına boğulurken, sağlık ekipleri de olay yerinde hazır bekletildi.
Şehidin anne ve babasının diğer çocuklarını ziyaret için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) gittikleri, acı haberin ardından Mersin’e dönmek üzere yola çıktıkları öğrenildi. -
Bakan Çavuşoğlu’ndan İsveç’e tepki
Bakan Çavuşoğlu, İtalya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Antonio Tajani ile bakanlıkta bir araya geldi. Bakan Çavuşoğlu ile Tajani görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Bakan Çavuşoğlu, görüşmeye ilişkin, “İtalya ile temaslarımızda son zamanlarda yoğunluk var. İtalya ile ilişkilerimizi 2007 yılında stratejik ortaklık seviyesine çıkarmıştık. İkili ve baş başa görüşmelerimizde ilişkilerimizi tüm boyutları ile değerlendirdik. Birçok konuda görüş alışverişinde bulunduk. Birçok bölgesel konuda İtalya ile aynı düşünüyoruz. Ekonomik ilişkilerimize baktığımızda İtalya bizim en büyük ticaret ortaklarımızdan. İstanbul’da bir iş forumu teklifi geldi, bunu kısa zamanda Ticaret Bakanımızın koordinasyonunda gerçekleştirmek istiyoruz. İtalya’da yaklaşık 50 bin civarında vatandaşımız yaşıyor.
İki ülke arasında önemli bir köprü kurduklarını söyleyebiliriz. İtalya ile her zaman samimi bir dostluğumuz olmuştur. İtalya da Türkiye de terörden çekmiş ülkeler. Bir ortak sınamamız da düzensiz göçmen. Düzensiz göç ile mücadelede İtalya ile işbirliği yapacağız. Avrupa genelinde PKK ve onun uzantılarının propagandalarını arttırdığını görüyoruz, tüm Avrupa ülkelerinin bu konuda daha kararlı olması gerekiyor. İtalya her zaman Türkiye’nin AB ilişkilerine en çok destek veren ülke olmuştur. İki ülke için de önemli ülke Libya, bu konuda İtalya ile işbirliğimizi daha da arttıracağız. Esas olan Libya’da kalıcı istikrar. Doğu Akdeniz’in rekabet alanı değil işbirliği alanı olmasını istiyoruz, Akdeniz’in işbirliği alanı olması konusunda İtalya ile işbirliğimizi güçlendirmek istiyoruz” açıklamasında bulundu.
İtalya Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Antonio Tajani, yasa dışı göçe değinerek, “Libya, düzensiz göçmen, Balkanlar konusunda görüş birliğimiz var. İkili ilişkileri de ele aldık, son derece olumlu bu ilişkiler; ama onları daha da güçlendirmek mümkün. Göçmen dediğimizde her iki ülke de aynı şey ile karşı karşıya. Kaçak yolla gelen göçmenler var, Türkiye’den gelen yok, inanılmaz bir kontrol var. Sizlere bu konu hakkında teşekkür etmek istiyorum. Bu yasa dışı göç hepimizi çok ilgilendiriyor. Göçmenlik konusunda işbirliğimizi güçlendireceğiz. 4 milyon kişiyi Suriye’den gelen insanları Türkiye ağırladı, bu mesele için de Türkiye’ye teşekkür etmeliyiz, AB’nin bu büyük gayreti desteklemesi gerekiyor.
Hem Ankara hem de Roma için birlikte çalışmalıyız. Tahıl anlaşması yapıldı, sosyal gerilimler ve göçmen hareketi azaltıldı. Sizlerin arabuluculuğu sayesinde gerçekleşti. Esir alışverişinde de çok önemli bir adım attı Türkiye. Türkiye bizim için son derece anlamlı temel ifade etmekte. Türk ve İtalya İçişleri Bakanları birlikte çalışacaklar, Libya’daki istikrar için birlikte çalışacaklar. Libya için her iki ülke de birlikte çalışma kararı aldık. Seçimlerin Libya’da yapılmasını istiyoruz, bu konuda işbirliğimizi geliştireceğiz, girişimlerimizi arttıracağız. Somut adımlar attık, somut seçimler BM’nin İtalya’da da Roma’da da taraflar arasında bir destek vermesini sağlayacaktır. BM’nin de bu eyleme katılmasını istiyoruz. Aynı şey Balkanlar için de geçerli, orada da seçimler önemli. İçişleri Bakanlarımız bu konuyu ele alacak, somut adılar atacaklardır” diye konuştu.
“Irkçı ve nefret suçu içeren bir eylem”
Bakan Çavuşoğlu, İsveç’teki gösteriye ilişkin şunları kaydetti:
“İsveç’te PKK/YPG’nin başka bir propagandasını gördük. Bu hem ırkçı hem de nefret suçu içeren bir eylemdir. Hangi açıdan bakarsanız bakın İsveç’in de mücadele etmesi gereken bir eylemdir. Terör ile mücadele konusunda anayasasını İsveç değiştirdi ama o kanunlara da ihtiyaç yok. Irkçı ve nefret suçu içeren bir eylem ile mücadele etmesi gerekiyor. Daha önce büyükelçiliğimiz üzerine lazer ile PKK’nın gösteri olmuştu, İsveç bu eylemleri engellemekte zorlandıklarını söylemişti, ama bu eylem şehrin merkezinde, belediyenin e hemen önünde, herkesin gözünün önünde gerçekleşti. Dolaysıyla İsveç’in burada sorumluluğu var, bu sorumluluktan kaçamazlar. Hele hele sadece kınayarak kaçamazlar. 3’lü ahitname gayet açık. Bu ahitnameyi İsveç ve Finlandiya ile müzakere ederek, üzerinde mutabık kalarak imzaladık. Tek başına bizim dayattığımız ya da tek başına onların talepleri değil. Bu ne demek; İsveç ve Finlandiya yağabileceklerini taahhüt ettiler ve altına imza attılar. Koyalım bu taahhüt nameyi önümüze hangisini gerçekleştirmişler, hanisini gerçekleştirmemişler. Açık net, biz ne fazlasını ne de eksiğini istiyoruz. Hangi konuda mutabık kaldıysak onun gereğinin yerine getirilmesini istiyoruz.Evet bazı açıklamalar var, hükümetin kararlılığını görüyoruz. Diğer taraftan terör örgütünün orada mevcudiyeti ve faaliyetleri devam ediyor. İnsan devşirme, para toplama devam ediyor, İsveç bunları önleme taahhütlünde bulundu, bu taahhütlünü yerine getirmesi gerekiyor. Bu terör örgütü ve onun destekçileri İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üye olmasını istemiyor, engellemek için de her şeyi yapıyor. Ya İsveç ve Finlandiya onları NATO üyeliklerini engellemelerine göz yumacak ya da terör örgütlerine karşı gerekli adımları atacak. Önümüzdeki süreçte 3’lü uzmanlar toplantısını gerçekleştireceğiz. BATO Genel Sekreteri’nin bir teklifi oldu, ‘bu toplantıyı Brüksel’de yapalım, ben de göreyim’ diye. Bizim için hiçbir mahsur yok. İlk iki toplantı Finlandiya ve İsveç’te olmuştu, bu Brüksel’de de olabilir. NATO Genel Sekreteri uzmanları da görsün hangilerini gerçekleştirdiler, hangilerini gerçekleştirmediler.”
“ABD ve Rusya verdiği sözü tutmamıştır”
Bakan Çavuşoğlu, ABD ziyaretine ilişkin, “Stratejik mekanizmasının gerçekleştirilmesi bakamından önemli. Bakan Yardımcımız Sedat Bey farklı kurum ve bakanlıklardan arkadaşlarla önden gidecekler. Sadece F-16 konuşulmayacak. Suriye konusu da ele alınacak. ABD’nin terör örgütüne desteğe devam ediyor. ABD ve Rusya verdiği sözü tutmamıştır. ABD, Münbiç eylem planında da gereğini yapmamıştır. FETÖ meselesi var. İkili ilişkilerimizi zehirleyen bazı sorunlar var. Onun yanında olumlu gelişmeleri de ele alacağız. Bir taraftan sorunları çözmek bir taraftan ilişkilerimiz geliştirmek” diye konuştu.
-
Meral Akşener taburcu oldu
Dün akşam kalp çarpıntısı ve ritim bozukluğu rahatsızlığı nedeniyle hastaneye kaldırılan İYİ Parti Lideri Meral Akşener, bu sabah taburcu oldu. Doktoru ve İYİ Parti yetkilileri tarafından ciddi bir durumunun olmadığı, hafif bir çarpıntı şikayetiyle hastaneye kaldırıldığı vurgulanan Akşener, hastane çıkışı basın mensuplarına açıklama yapmadı.
Konuyla ilgili sabah saatlerinde bir açıklama yapan İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, “Genel Başkanımız birazdan taburcu olup hastaneden ayrılacaklar. Şu anda bir basın değerlendirmesi veya bir soru-cevap almayacak ve buradan yola çıkacaklar. Türkiye’nin çok ağır sorunları var. Türkiye çok ağır bir eşikten geçiyor. İYİ Parti ve Genel Başkanımızın sorumluluğu, ülkesine olan sevdası nedeniyle çok ağır bir tempoyla çalışmalarını sürdürüyor. Özellikle son dönemde gece gündüz demeden alığı sorumluluklarla karış karış ülkemizi dolaşan cesur bir insan. Dolayısıyla bu ağır tempo içerisinde biraz yoruldu Genel Başkanımız. Bu yüzden birkaç gün istirahat edecek” dedi.
“Yoğun bir çalışma temposu neticesinde kalbinde bir ritim bozukluğu oldu”
İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı Turhan Çömez de Akşener’in çok ağır bir tempoda çalıştığını belirterek, “Hem yoğun bir stres hem de yoğun bir çalışma temposu neticesinde kalbinde bir ritim bozukluğu oldu. Şu an her şey yolunda, tüm tetkikler olumlu ama istirahat etmesi gerekiyor” açıklamasında bulundu.