Etiket: güncelhaber

  • Düğün yapacaklar için önemli karar

    Düğün yapacaklar için önemli karar

    İçtihat Bülteni’nden edinilen bilgiye göre, Anadolu’da vergi rekortmeni olan işadamı “M.A.B. oğlu V.B. ile yeğeni E.B.’ye çifte düğün yapmak için hazırlıklara başladı.

    770 kişilik bir düğün organizasyonu yapılması için bir firma ile anlaşan vergi rekortmeni işadamı, otelle görüşüp rezervasyon yaptırarak kira bedelini ödedikten sonra, düğün için davetiye hazırlatıp dağıtarak çifte düğün yapılacağını da tüm hısım akraba ve iş çevresine ilan etti. Ancak organizasyonu yapacak olan şirket, otelle anlaşamadıklarını, organizasyonu yapamayacaklarını bildirip düğüne bir gün kala organizasyonu gerçekleştiremeyeceklerini belirterek çalışmayı iptal etti.

    Yapılan sözleşmeye aykırı davranan organizasyon şirketi yüzünden rekortmen işadamı mağdur olurken; düğünün yapılmasını bekleyen oğlu ve yeğeni ile eşleri olacak gelinler arasında büyük bir hayal kırıklığı ve tedirginlik yaşandı

    Düğüne bir gün kala başka bir şirket ile son anda anlaşıp düğün organizasyonunu gerçekleştiren işadamı ile oğlu ve yeğeni düğünün ardından son anda çalışmayacaklarını bildiren organizasyon şirketine dava açtı.

    Davacı avukatı, birçok kişinin şehir dışından geldiğini, müvekkillerinin çok üzüldüğünü, davalılar tarafından son gün başka bir organizasyon şirketi arayışına mecbur bırakıldıklarını, müvekkillerinin tüm ekonomik güçlerini kullanarak ve tüm tanıdıklarından rica ederek düğünü acil bir şekilde yapacak şirket bulmaya çalıştıklarını ifade etti. Mağdurlar ayrıca kısmen de olsa düğünü son günde organize edecek bir firma ile anlaştıklarını ancak organizasyonun aksamasının düğün hazırlıklarında büyük sıkıntı çekilmesine neden olduğunu” ileri sürerek 31 bin lira manevi tazminat talep etti.

    Mahkeme davayı reddetti

    Asliye Hukuk Mahkemesi “Manevi tazminatın mal varlığı eksilmesini veya kazanç yoksunluğunu giderme aracı olmadığını vurguladı. Ayrıca davacıların organizasyon şirketinden düğünün gerçekleşmesinden önce ödenen bedeller ile ilgili zararın tahsilatını isteyebileceğini, düğün organizasyonunun gerçekleşmesinde yaşanan sıkıntılardan kaynaklı manevi tazminat davasının şartlarını taşımadığı gerekçesiyle” kanıtlanamayan davanın reddine karar verdi.

    Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, kararı bozdu

    İtiraz üzerine Yargıtay y4.Hukuk Dairesi devreye girdi. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ise, “Davacıların düğüne bir gün kala yeni bir firma ile anlaşma yapmak zorunda kalmaları, düğün organizasyonu gibi geniş katılımlı bir davetin istenildiği gibi yapılamama ihtimalinin oluşturduğu zor psikoloji ve düğün davetinin önemi birlikte değerlendirildiğinde davacılar yararına uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile istemin reddi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir” gerekçesi ile kararı oy çokluğu ile bozdu.

    Asliye Hukuk Mahkemesi direndi

    Bozma kararının ardından Asliye Hukuk Mahkemesi, peşin ödenen paranın iade edildiği ve vazgeçme işlemi sebebiyle; davacının hayat, vücut bütünlüğü, sağlık, özgürlük, isim, resim, şeref, haysiyet gibi değerlerinde bir ihlâle yol açmadığı, davalının düğünün yapılması sırasında otelde hazır bulunduğu, çifte düğünün aynı otelde davalının da katkısı ile yapıldığı, sözleşmeye ve borca aykırılık nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesinin mümkün olmadığı, kişilik haklarının hukuka aykırı bir biçimde saldırıya uğradığı ve manevi zarar doğduğunun davacılar tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle” direnme kararı verdi. Direnme kararı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edildi.

    Son sözü Yargıtay Hukuk Genel Kurulu söyledi

    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ise “Davalıların sözleşmeden doğan borçlarını yerine getirmedikleri ve düğün organizasyonunu yapmadıkları sabittir. Nikâh, düğün gibi özel öneme sahip, insan hayatında genellikle bir kez yaşanan, tekrarı mümkün olmayan önemli günlerin herhangi bir sorun çıkmadan yaşanmak istenmesi doğaldır. Zirâ, bu özel günlerde yaşanan olumsuz durumların gelin, damat ve yakınları için ömür boyu üzüntü kaynağı olacağı tartışmasızdır. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; davacıların aynı gün ve saatte aynı yerde yapılacak olan iki düğününe ilişkin organizasyon davalılarca düğünden bir gün önce bildirilmek suretiyle yerine getirilmemiş, davacılar başka bir firma ile anlaşarak düğünün aynı yerde yapılmasını sağlamışlardır. Her ne kadar düğün aynı gün ve saatte aynı yerde yapılmış ise de organizasyonda aksamalar olduğu gibi bu sürecin bir bütün olarak davacılarda acı ve üzüntüye neden olduğu ve kişilik haklarını zedelediği kabul edilerek TBK’nın 58. maddesi gereğince uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekmektedir.” diyerek Asliye Hukuk Mahkemesi’nin direnme kararını, davacıların lehine manevi tazminat hükmedilmesi yönünde bozdu.

  • Özlem Zengin’den başörtüsü açıklaması

    Özlem Zengin’den başörtüsü açıklaması

    AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, başörtüsü Anayasa değişikliği teklifinin TBMM Başkanlığı’na sunulması öncesi basın toplantısı düzenledi.

    Zengin, “Biz uzun bir yoldan geliyoruz. Gelene kadar Anayasa değişikliği üzerinde çalışırken geçmişte bıraktığımız hatıralar canlandı. Ben çok ağladım. Arkadaşlarım da aynı şeyi düşünmüştür. Bizi bugüne getiren inancımıza dayanan ümittir, bu yüzden bu günlere geldik. Sadece hukuka itimat ettik, sivil hayatta örgütlenmeye itimat ettik. Bugün Türkiye tarihinin en önemi konusuna dair Anayasa değişikliği teklifi veriyoruz. Bu teklif AK Parti, MHP, BBP ve Bağımsız Milletvekili Fatih Mehmet Şeker Bey’in imzasıyla, Mustafa Şentop, Devlet Bahçeli, Sayın Mustafa Destici, onların isimleri başta olmak üzere AK Partili milletvekilleri, hep beraber 336 milletvekilinin imzasıyla birlikte Meclis Başkanımıza götürerek, Anayasa değişikliği teklifimizi vermiş olacağız” dedi.

    1986 yılına gelindiğinde sistematik yasaklar başlarken o zaman darbenin başındaki Kenan Evren’in bu yasaklara konsantre olduğunu söyleyen Zengin, “Ben başörtülü olmadan bu mücadelenin içinde olan biriyim. Kadın, erkek, genç, bizimle aynı fikirde olsun olmasın demokrasiye inananların gayretiyle bu günlere geldik. İnsanlarımızın bu ülkede yüzde 90’nını ilgilendiren bir mesele. Adını telaffuz etmeyeceğim, başörtüsüne ‘bez parçası’ diyenler, bu konuyu hiç anlamamışlardır. Bunun nasıl bir travma olduğunu asla anlayamamışlardır. Anlamış olsalardı çözümleri de anlatma şekilleri çok farklı olurdu” ifadelerini kullandı.

    Zengin, Anayasa değişiklik teklifinde iki maddenin olduğunu söyleyerek, “Benim hem siyasi partilere arkadaşlarım adına çağrım; bu Anayasa değişikliğinin gerçek manada ne anlama geldiğini, hissiyatımızı anlamak ve destek vermek konusunda bizim yanımızda olduklarını bilmek istiyoruz. Mesele çözümse, samimiyetse, geri dönüşü olmadan ortadan kalkması ise bu değişikliğin yapılması lazım. Teklif sadece başörtülü kadınları değil, başörtülü ya da açık olma temel hak ve hürriyetinden yararlanma konusunda engellenmeyi ortadan kaldırıyor. Hem başı açık hem başörtülü kadınları güvence altına alıyor çalışma hayatında, eğitim hayatında. Toplumsal hayatın içinde çözülmüş bir problemdir. Başörtülü olmak ya da başı açık olmak, bir kadının kıyafetine kendisi karar verebilir. Bir diğeri de aile müessesine dair. Aile dünyada her geçen gün kıymeti artan bir müessese. Aile Anayasamızda toplumun temeli olarak görülmüş, teminat altına alınmıştır. Bir toplumu tahrip etmek istiyorsanız önce aileyi tahrip etmeniz gerekir. Kanunlarımızda, medeni kanun, nüfus kanununda ifade edilmesine rağmen Anayasa’ya evlilik birliğinin ‘kadın ve erkek arasında olan hukuki müessese’ olduğu ifadesini koyuyoruz. Ben TBMM’de buna karşı çıkacak vekil olduğunu düşünmüyorum” dedi.

  • Vergi denetiminde tarihi rekor

    Vergi denetiminde tarihi rekor

    Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati yaptığı açıklamada, kayıt dışı ekonomi ile mücadele, vergi kaçakçılığını önlemek ve ekonomik büyümeyi desteklemek amacıyla yoğunlaştırdıkları vergi incelemesi ve denetimlerle cumhuriyet tarihinin bir yıldaki en yüksek sayıda denetimini gerçekleştirdiklerini söyledi.

    Nebati, “Geçen yıl tamamlamış olduğumuz vergi inceleme ve denetim sayısının üç katını da aşarak göreve geldiğimizde belirlediğimiz 1 milyon mükellef nezdinde denetim hedefine bugün itibarıyla ulaştık. Yaptığımız vergi incelemeleri ve denetimlerde ceza kesmeyi değil rehberlik ederek vergiye gönüllü uyumu artırmayı, vergi kayıp ve kaçağını engelleyerek daha adil bir vergi sistemi inşa etmeyi ve mükellef haklarını da gözeterek her bir vatandaşımızın hakkını korumayı amaç edindik. Kayıt dışı ekonomi, piyasa bozucu faaliyetler ve vergi kaçakçılığıyla mücadele için vergi incelemeleri ve denetimlerle her zaman olduğu gibi bundan sonra da sahada olmaya devam edecek, çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz” dedi.

  • “Kadınların eğitimdeki payı arttı”

    “Kadınların eğitimdeki payı arttı”

    Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Fransa’nın başkenti Paris’teki OECD Eğitim Bakanları Toplantısı’nın ikinci gününde gerçekleştirilen programlar kapsamında “Eğitim Hayatını Çalışma Hayatı ile Uyumlu Hâle Getirmek” temalı oturumda Türkiye’nin mesleki eğitim alanında gerçekleştirdiği dönüşümleri paylaştı. Bakan Özer, konuşmasında mesleki eğitimin sadece eğitim çağ nüfusu için değil, eğitim çağ nüfusu dışındaki yetişkinlerin de iş gücü piyasasına entegrasyonunda ve özellikle mültecilerin entegrasyonunda çok önemli bir işlev gördüğünü söyledi. Türkiye olarak son yıllarda mesleki eğitimin güçlendirilmesiyle ilgili çok önemli projeler hayata geçirdiklerini aktaran Özer, “Bizde mesleki eğitim; okul temelli meslek lisesi olarak veriliyor.

    Bir de Almanya’daki gibi dual mesleki eğitim var; yani haftada bir gün okulda, diğer günler gerçek iş ortamlarındaki mesleki eğitim merkezlerinde eğitime devam ediliyor. Bizim özellikle meslek liseleriyle yaptığımız en önemli hamleler, süreçlerin tamamına sektörün dahil edilmesi oldu. Sektör dahil edildikten sonra tüm müfredatı güncelledik ve özellikle mesleğe özgü, akademik ve jenerik becerilere çok fazla ağırlık veren yeni bir mesleki eğitim inşasına geçiş yaptık. Bu süreç gerçekten akademik olarak başarılı öğrencilerin mesleki eğitime doğru kaymasında çok önemli bir işlev gördü. Aynı zamanda yaparak/yaşayarak öğrenmeyi merkeze koymakla meslek eğitimi çok daha iyi noktaya taşıdık” dedi.

    Türkiye’de mesleki eğitim tarihinde ilk kez mesleki eğitimi AR-GE merkezleriyle, fikri mülkiyet ve sınai haklarla buluşturma imkanına kavuşturduklarını vurgulayan Özer, “Artık meslek liselerinde marka, patent, faydalı model, tasarım gibi fikri mülkiyetle ilgili ürünlerin inovatif yaklaşımla geliştirilmesi ve tesciliyle ilgili süreçler, çok yaygın bir şekilde kullanılmaya başladı. Meslek liseleri özellikle yaptıkları ürünlerle sadece bir mesleki eğitim olarak değil, aynı zamanda toplumsal ihtiyaçların karşılanmasında da çok önemli boşlukları doldurmaya başladılar. Meslek liselerinin özellikle Covid-19 salgını sürecinde toplumun ihtiyaç duyduğu maske ve dezenfektandan solunum cihazına, maske makinesine kadar çok sayıda ürün üreterek ihtiyaç duyulan noktalara ulaştırılmasında çok büyük katkıları oldu” dedi.

    “Eğitim merkezlerine kayıtlı dual mesleki eğitimdeki öğrenci sayısını 159 binden 1 milyon 151 bine çıkardık”
    Türkiye’nin mesleki eğitimdeki en önemli kırılma noktasının dual mesleki eğitimde gerçekleştiğine dikkati çeken Özer, “2021 yılının sonunda hem işverenler için hem de gençler için çok cazip mekanizma oluşturan yeni bir kanuni düzenlemeye gittik. Bu kanuni düzenlemeden sonra Türkiye’de bir yıl gibi kısa sürede mesleki eğitim merkezlerine kayıtlı dual mesleki eğitimdeki öğrenci sayısını 159 binden 1 milyon 151 bine çıkardık” dedi.

    Türkiye’de mesleki eğitim merkezlerinde ortaokul mezunu olmanın yeterli olduğunu hatırlatan Bakan Özer, “Herhangi bir yaş sınırlaması yok. Dolayısıyla özellikle ne eğitimde ne de istihdamda olan yetişkinlerin mesleki eğitim yoluyla hayata bağlanmalarında çok önemli bir fırsat da ortaya çıkmış oldu” dedi. “Gelinen noktada, 159 binden 1 milyon 150 bine çıkan mesleki eğitimdeki öğrenci sayısını görüyoruz ki yüzde 55’i 18 yaşının üzerinde” ifadelerini kullanan Özer, dolayısıyla OECD ülkelerin özellikle eğitim ve iş gücü piyasasındaki geçişkenliğin performansını ölçmede kullandığı NEET (Ne Eğitimde Ne İstihdamda) oranında Türkiye’de 2022 yılı için çok önemli iyileştirmelere yol açtıklarını belirtti. Özer, “Türkiye’nin bu oranı OECD ortalamasının yaklaşık iki kat olmasına rağmen özellikle mesleki eğitim merkezlerinin bu şekilde güçlenmesi, Türkiye’nin ne eğitimde ne istihdamda olan yetişkinlerin eğitim süreçlerinde mesleki eğitim yoluyla entegrasyonda çok önemli mesafe almasına yol açtı” dedi.

    “Kadınların dual mesleki eğitimdeki payı yaklaşık 15 kat arttı”

    Burada en önemli kazançlardan birinin de kadın istihdamında açılımın sağlanmasıyla ilgili olduğunu kaydeden Özer, “Kadınların mesleki eğitim merkezlerindeki, yani dual mesleki eğitimdeki payı, bir yıl gibi kısa sürede yaklaşık 15 kat arttı. Dolayısıyla artık özellikle ne eğitimde ne istihdamda olan kadınların mesleki eğitim yoluyla iş gücü piyasasına entegrasyonunda çok önemli bir avantaj sağlanmış oldu” dedi.

    “Şu anda Türkiye en fazla Suriyeliye ev sahipliği yapan ülke konumunda”

    Türkiye’nin göçmenlerle ilgili çok önemli bir yük taşıdığına dikkat çeken Özer, “2011’de Suriye’deki iç savaşın başlamasından sonra Suriyelilerin Türkiye’ye akınıyla, şu anda Türkiye en fazla Suriyeliye ev sahipliği yapan ülke konumunda. Yaklaşık 4 milyon Suriyeli var ve bunların yaklaşık 1 milyonu eğitim çağı nüfusunda olduğu için Türkiye’nin eğitim hizmetinden yararlanıyorlar ama geri kalan Suriyelilerin de iş gücü piyasasına entegrasyonunda mesleki eğitim merkezlerini ve mesleki eğitimi çok önemli enstrüman olarak kullanıyoruz. Böylece toplumun, özellikle mülteciler bağlamında da çok daha kapsayıcı bir aşamaya geçmesinde, mesleki eğitimi çok başarılı bir enstrüman olarak kullanmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Dolayısıyla mesleki eğitimdeki son bir iki yıl içindeki bu büyük dönüşüm, hem Türkiye’nin ortaöğretim sisteminin güçlenmesinde hem de eğitimde kapsayıcılığın ve eşitliğin artmasında çok önemli işlev gördü. Aynı zamanda istihdamdaki dezavantajların ortadan kaldırılmasında çok önemli bir katkı sağladı” dedi.

    Bakan Özer, OECD Eğitim Bakanları Toplantısı’nın kapanış oturumuna katıldı

    Özer, Paris’teki OECD Eğitim Bakanları Toplantısı kapsamında düzenlenen “Eğitim Yoluyla Eşitlikçi Toplumlar İnşa Etmek” başlıklı bildirinin kabul edildiği kapanış oturumuna katıldı. Programlarda Bakan Özer’e Bakan Yardımcıları Petek Aşkar ve Sadri Şensoy’la AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürü Hasan Ünsal da eşlik etti.

  • Merkez Bankası’nın toplam rezervleri artıyor

    Merkez Bankası’nın toplam rezervleri artıyor

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Haftalık Para ve Banka İstatistikleri’ni açıkladı. Buna göre, Merkez Bankası toplam rezervleri 2 Aralık ile biten haftada 2 milyar 388 milyon dolar artarak 124 milyar 989 milyon dolar oldu.

    Brüt döviz rezervleri 1 milyar 535 milyon dolar artarak 79 milyar 766 milyon dolardan 81 milyar 301 milyon dolara çıktı.

    Altın rezervleri ise 2 Aralık haftasında 853 milyon dolar artarak 42 milyar 835 milyon dolardan 43 milyar 688 milyon dolara yükseldi.

  • 2023 bütçe görüşmeleri

    2023 bütçe görüşmeleri

    2023 Merkezi Yönetim Bütçe ve 2021 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmeleri Enerji ve Tabi Kaynaklar, Ticaret ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlıkları ile devam etti.

    Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, yaptığı konuşmasında, “Yıllar boyunca hem karada hem de denizde ihmal edilmiş alanlarda arama ve üretim projelerine hız verdik. Son üç yılda dünya çapında keşifler yaptık. Rezerv büyüklüğü açısından Sakarya gaz sahası Tuna-1 kuyusunda gerçekleştirilen keşif, 2020 yılında denizlerde yapılan dünyanın en büyük keşfidir. Amasra-1 kuyusunda yapılan keşif ise 2021 yılında gerçekleştirilmiş dünyanın ikinci büyük keşfi olmuştur. Kara alanlarında da yeni keşif ve üretim artışlarımız devam ediyor. Son 5 yılda TPAO tarafından yapılan hidrokarbon üretimi yaklaşık yüzde 70 artmıştır. Toplam 540 milyar m3’lük doğal gaz keşfi sonrasında, keşiften ilk üretime kadar dünyanın en hızlı saha geliştirme projesini yaklaşık 2,5 yıl gibi rekor bir sürede tamamlayarak Cumhuriyetin 100. yılında yerli gazımızı milletimizle buluşturmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda derin deniz tabanındaki 170 kilometrelik boru hattının serim işlemini tamamladık. Test ve devreye alma işlemleri ise devam etmekte olup Filyos Doğal Gaz İşleme Tesisi’ndeki çalışmalarımızı da önemli ölçüde tamamladık.” diye konuştu.

    Dönmez, nükleer enerjinin önemine değinerek, “Şu anda dünyanın en büyük nükleer güç santrali (NGS) şantiyesi olan Akkuyu NGS’de dört reaktörün de inşaatı aynı anda devam etmektedir. NGS tam kapasite ile çalışmaya başlayınca, yılda yaklaşık 35 milyar kWh ile ülkemizin mevcut elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 10’u sıfır emisyon ile karşılanacaktır. Akkuyu NGS dışında en az iki tane daha NGS’nin kurulmasına yönelik çalışmalarımız da devam etmektedir. Böylece, hükümetlerimiz öncesinde on yıllardır gerçekleştirilemeyen bir hayali daha hayata geçirmek, Türkiye Yüzyılına nasip olacaktır” dedi. Amasra maden kazasına değinen Dönmez, “Amasra maden kazası sonrasında, kazanın her yönüyle araştırılarak sorumluların belirlenmesi için bir yandan adli ve idari süreç devam ederken diğer yandan da TBMM Meclis Araştırması Komisyonu kazayı ele almaktadır. Biz de Bakanlık olarak söz konusu komisyonun çalışmalarına ilgili kurumlarımız ile her türlü katkıyı sağlıyoruz. Diğer yandan vefat eden madenci kardeşlerimizin geride kalan yakınlarına da sahip çıkıyor, her türlü maddi ve manevi desteği veriyoruz. Bu çerçevede yapılan düzenleme ile vefat eden madencilerimizin yakınlarına aylık bağlanacak ve kamuda istihdam olanağı sağlanacaktır” ifadelerini kullandı.

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Düzce depremine ilişkin olarak, “Düzce’de; her afette olduğu gibi, depremin ilk saatleri itibariyle 600 uzmanımızla çalışmalarımıza başladık. 60 bin bina, 157 bin bağımsız birimde hasar tespitlerimizi özverili bir çalışmayla tamamladık. Ağır hasarlı 791 binamızın 210’unun yıkımını süratle tamamladık. Bu vesileyle; Düzceli kardeşlerimize ifade etmek isterim ki; acı bir depremle sarsıldığımız Elâzığ ve Malatya’mızdaki kardeşlerimiz nasıl yeni yuvalarında hayat sürüyorlarsa; İzmir’de, evlerine kavuşan kardeşlerimiz, nasıl huzur içerisindeyse; İzmir tarihinin en büyük dönüşümüyle nasıl umut dolularsa; Düzce’mizde de inşallah aynı güzellikleri yaşatacağız. Tüm kurumlarımızla, belediyelerimizle el ele vererek binalarımızı yenileyecek, milletimizin yeni yuvalarını, yine en hızlı şekilde teslim edeceğiz, hayır dualarını alacağız! Düzce’mizde, en büyük tesellimiz can kaybımızın olmamasıydı. Şehirdeki binaların yüzde 80’inin, 99 sonrası düzenlemelere uygun bir şekilde yapılmış olması; yine burada yaptığımız nitelikli, başarılı kentsel dönüşüm çalışmaları, hasarın daha kötü olmasına mani olmuştur” ifadelerini kullandı.

    Kurum, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Türkiye’nin Her Yerinde Kentsel Dönüşüm’ hedefini ortaya koyduğunu söyleyerek, “Bugün 81 şehrimizde yaptığımız kentsel dönüşümü; yavrularımızın istikbal meselesi olarak görüyor, 922 ilçemizin tamamını adeta baştan aşağı yeniliyoruz. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde geçen 20 yılda, tam 13 milyon vatandaşımızın, başka bir ifadeyle, Yunanistan, Portekiz, İsveç nüfuslarına denk sayıda insanımızın huzur içerisinde yaşadığı tam 3 milyon 200 bin konutumuzu yeniledik! Bir seferberlik şuuruyla; şu anda sahada, 250 bin konutumuzu, canla başla yeniliyoruz! Medeniyetimizin başkenti İstanbul’umuz, bu noktada deprem dönüşümünün merkezi konumundadır. İstanbul’umuzda tam 695 bin konutun dönüşümünü tamamladık. Bugün, 39 ilçemizde girilmedik mahalle bırakmadık” diye konuştu.

    TOKİ projesine ilişkin olarak Kurum, “TOKİ’mizle ürettiğimiz, bir milyon 170 bin sosyal konutla hiçbir ülkenin yapmaya cesaret dahi edemeyeceği bir istikbal yatırımını hayata geçirdik. Şu an 81 ilimizde 138 bin yeni yuvamızın inşası sürüyor. Bizim gözümüz hiçbir zaman dışarıda olmadı! Hele hele ithal ekonomi uzmanlarında, ithal iklim ve şehircilik uzmanlarında hiç olmadı! Bizim kulağımız da, aklımız da hep millette oldu, milletimizin rızasında oldu! Türkiye olarak kendi kaynaklarımızı oluşturduk, planımızı yaptık, milletimiz bizden yeni yuvalar istedi, biz de yaptık. Şimdi yine Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesini yerli ve milli imkânlarımızla, büyük bir gururla başlattık. 500 bin sosyal konut, 1 milyon altyapısı ve imarı hazırlanmış konut arsası ve 50 bin iş yerimizi halkımıza sunuyoruz. Projemize; 8 milyonu aşkın vatandaşımız başvuru yaptı. 5 milyon 135 bin başvuru ise kuraya katılmaya hak kazandı” dedi.

    Bakan Kurum, sıfır atığa ilişkin olarak, “Bugün tam, 150 bin kurum binamız sıfır atığa geçti, artık binalarımıza çöp kamyonu girmiyor. Plastik poşet kaynaklı 550 bin ton plastik atığın oluşumunu ve 23 bin ton sera gazı salınımı engelledik. Bu yıl da aldığımız kararla, poşet fiyatlarını 25 kuruş olarak belirliyor ve herhangi bir artışa gitmiyoruz. Şimdi poşette gösterdiğimiz başarıya, inşallah, Depozito Yönetim Sistemi’mizle de ulaşacağız. 2023’ün sonuna kadar ülkemizin her yerinde 7 bin depozito iade noktasıyla milletimize hizmet verecek; ekonomimize katkı verecek ve en önemlisi de doğamızı koruyacağız” ifadelerini kullandı.

  • 110 bin göçmen ülkesine gönderildi

    110 bin göçmen ülkesine gönderildi

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Adalet Bakanlığı Eğitim Dairesi Başkanlığının düzenlediği ‘105-110. Dönem Mülki İdare Amirleri Eğitimi’nin açılış törenine katıldı. Programda konuşan Bakan Soylu, devlet tecrübesinin önemine değinerek, “Bizim devletimizin en temel vasfı tecrübesidir. Özellikle milletimizin ortaya koyduğu hassasiyet, sadakat, bağlılık ve devlet hangi saldırılarla karşı karşıya kalsın, onu ayakta tutma bilinci ve onu yaşatıp devam ettirme bilinci bu milletin en önemli unsurlarından birisidir” değerlendirmesinde bulundu.

    “Yaptığımız iş sadece kendimize ve kendi dönemimize ait değil”

    Yapılan güzel işlerin geleceğe zararsız taşınması gerektiğini ifade eden Bakan Soylu, “Devletleri itibarsız yapmak elbette devlet dışı organizmaların işine gelir. Yaptığımız iş sadece kendimize ve kendi dönemimize ait değil. Emaneti geleceğe sağ salim ve geliştirerek teslim etme ve aynı zamanda bu emanetin içerisindeki bütün unsurları geleceğe sağ salim taşıyabilme amacıdır” diye konuştu.

    “Geçen sene 58 milyon, bu yıl afette 28 milyon eğitim verdik”

    Birçok konuda eğitimler verildiğini aktaran Bakan Soylu, “İçişleri Bakanlığı olarak son yıllarda hizmet içi eğitimlerimize ağırlık verdik. Merkez ve taşra birimlerimizde 2022 yılında gerçekleştirdiğimiz hizmet içi eğitimlere mükerrerler dahil 2.7 milyon katılım oldu. Sadece bu yıl verdiğimiz ‘SİBERAY’ eğitimi 5.1 milyon. Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetle mücadelede birçok adım attık. Erkeklere yönelik bir eğitim seferberliğine de başlamamız gerektiğini de düşündük. Şu ana kadar neredeyse 7 milyonu yakalayan bir durumdayız. Geçen yıl ‘Afet Eğitim Yılı’ idi. Bu yıl ise ‘Afet Tatbikat Yılı’ idi. 94 bin tatbikat yaptık şu ana kadar, oysa hedefimiz 54 bindi. Gerçekleştirdiğimiz adımların başında eğitimi tuttuk. Geçen sene 58 milyon, bu yıl afette 28 milyon eğitim verdik, vermeye de devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Bu yıl 15 ton metamfetamin yakaladık”

    Uyuşturucuyla mücadele konusuna da değinen Bakan Soylu, “Türkiye’nin aynı zamanda uyuşturucu ve diğer bağımlılıklarla ilgili de mücadelesi var. İnternet bağımlığından sigara bağımlılığına kadar birçok konuda mücadelemiz var. Avrupa uyuşturucu ile mücadeleden vazgeçmiştir. Amerika’da uyuşturucu kullanımının serbest olduğu yerler vardır. Bu bir teslimiyettir ve bütün dünyayı bu teslimiyete davet etmektir. Oysa biz Türkiye’nin en büyük uyuşturucu operasyonlarını gerçekleştirdik, gerçekleştirmeye de devam ediyoruz. Bu yıl 15 ton metamfetamin yakaladık. 120 bin metruk bina belirledik, 105 bin metruk binanın 87 binini yıktık. Geri kalanını rehabilite ettik. Toplam 6 bin binanın da yıkım çalışmaları devam etmektedir. Türkiye’de 2017 yılında uyuşturucuya bağlı ölümlerden 941 kişi hayatını kaybetti. 2021 yılında ise 270 kişiye indi. Bir iniş söz konusu. Bizde uyuşturucuya bağlı ölümler milyonda 5 iken, Amerika’da milyonda 330’dur. 2021 ölümleri Amerika’da 101 binin üzerinde” dedi.

    “800 bin çocuk doğdu, aldığımız tedbirlere rağmen artış olmadı”

    Yasa dışı göçe karşı başarılı sonuçlar alındığını ifade eden Bakan Soylu, “Son 5 yıldır Türkiye’de Suriyeli sayısı artmadı. 800 bin çocuk doğdu, aldığımız tedbirlere rağmen artış olmadı. Avrupa’nın toplam geri gönderme merkezi kapasitesi kadar kapasitemiz var. Önümüzdeki günlerde bu kapasite 23 binlere çıkacak. 2022’de Avrupa’da yakalanan kaçak göçmen ve geri gönderilen göçmen sayısı 55 bin, sadece Türkiye’de şu ana kadar 110 bin kaçak göçmeni ülkesine gönderdik. Afganistan’a 65 bine yakın kaçak göçmen gönderdik. Her yakaladığımız 100 kaçak Pakistanlıdan 91’ini geri gönderebiliyoruz” diye konuştu.

    “Ölümler yüz binde 9’dan yüz binde 6’ya düştü”

    Trafikte yaşanan can kaybında da ciddi bir düşüş olduğunu aktaran Bakan Soylu, “Trafik meselesinde de eğitimlerimiz devam ediyor. Sadece bu yıl 10 milyon eğitim verildi. Ölümler yüz binde 9’dan yüz binde 6’ya düştü. Avrupa ortalaması olan 5’in altına geldiğimizde de bunu aşağıya düşürmeye devam edeceğiz. 2011’de bütün dünyaya verdiğimiz ‘yüzde 50 ölümü azaltma’ sözünü dünyada başaran iki ülkeden birisi olarak yolumuza devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Her ay yıldızlı bayrağı gördüğünüzde, görevinizi o manevi anlam için hatırlamalısınız”

    Konuşmasında mülki idare amirlerine de seslenen Bakan Soylu, “Tavırlarınızla, davranışlarınızla, icraatınızla, halinizle öğretici olmalısınız. Bir tarafta öğrenen, bir tarafta öğrenici. Bunu unutmayın. El öpmenin bereketini ve haysiyetini yaşamalısınız. Çocuk başına dokunmanın mükafatının ne olacağını zihninizde hiçbir gün unutmamalısınız. Her ay yıldızlı bayrağı gördüğünüzde, görevinizi o manevi anlam için hatırlamalısınız” dedi.

  • Cezire bölge sorumlusu etkisizleştirildi

    Cezire bölge sorumlusu etkisizleştirildi

    Terör örgütü PKK/YAT’ın sözde Cezire bölge sorumlusu Roj Habur kod adlı Ciwana Heso, MİT tarafından Suriye’de düzenlenen operasyonla etkisiz hale getirildi. Özel askeri eğitimlerini Suriye’de ABD güçlerinden alan ve geçmişte PKK/YPG’nin suikast eğitimlerini verdiği sözde Dilovan Akademisi kadın sorumlusu olarak faaliyet yürüten Heso’nun Türkiye’ye eylem gerçekleştirecek kadroları eğittiği belirlendi. Faaliyetleri nedeniyle MİT’in hedef listesine giren Ciwana Heso, sızdırılan saha ajanları tarafından takibe alındı. Uzun süre izlenen Heso, gerçekleştirilen operasyonda korumaları ile birlikte etkisiz hale getirildi.

    Ciwana Heso’nun eğittiği örgüt mensuplarının Barış Pınarı Harekatı bölgesi ile Mardin, Şırnak hattında görevli Türk güvenlik güçlerine karşı taciz ve saldırılar
    gerçekleştirdiği belirtildi. YAT, PKK’nın Suriye’deki özel güç birliği olarak faaliyet yürütüyor ve sınır hattındaki Türk güvenlik güçlerine sızma, pusu gibi eylemleri organize ediyor.

  • Kazadan kurtuldu ama kayadan kurtulamadı

    Kazadan kurtuldu ama kayadan kurtulamadı

    Edinilen bilgiye göre, Dalaman’dan ilçeye bağlı Şerefler Mahallesi Kırcagedre mevkiine giden Furkan Kalyoncu yönetimindeki  araç, kontrolden çıktı ve uçuruma yuvarlandı. Araçta tek başına bulunan 25 yaşındaki Furkan Kalyoncu’nun bu kazayı hafif sıyrıklarla atlattığı öğrenildi ve kazanın ardından kendi çabası ile araçtan çıktığı belirtildi. Bu sırada kazanın etkisi ile yerinden oynayan kaya, yuvarlanarak Kalyoncu’nun üzerine düştü.

     

    Vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine 112 Sağlık ekibi, Muğla Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekipleri ve jandarma yetkilileri sevk edilirken, kayanın altında kalan Furkan Kalyoncu’nun yaşamını yitirdiği öğrenildi. Kalyoncu’nun cansız bedeninin çıkartılması için bölgeye iş makineleri çağrılırken, kaza ile ilgili soruşturma başlatıldı.
    Kazada hayatını kaybeden Furkan Kalyoncu’nun aslen Trabzonlu olduğu, bölgeye bir eve bakmak için gittiği öğrenildi.

  • Şefkatli polisten yavru kediye yardım

    Şefkatli polisten yavru kediye yardım

    Merkez Bağlar ilçesinde park halindeki polis aracının kaputundan kedi sesini duyan güvenlik güçleri, yavru kedinin sıkıştığını fark etti. Aracı kullanan polis olay yerine gelip kaputu açtı.

    Güvenlik güçleri bir süre kediyi sıkıştığı yerden kurtarmaya çalıştı. Mahsur kalan yavru kediyi mama ile kurtarmak isteyen polis ekipleri, durumu itfaiye ekiplerine bildirdi. Ancak itfaiye ekipleri olay yerine yetişmeden güvenlik güçlerinin çabaları sonucu yavru kedi kurtarıldı. Daha sonra panik halinde olan yavru kedinin herhangi bir yarası olmadığı öğrenildi.

    Güvenlik güçlerinin kurtardığı yavru kedi şefkatli kollarda sevmesiyle panik ortamı yumuşadı. O anlar kameralara yansıdı.
    Kedinin daha sonra susadığını anlayan ekipler, mama ve su verip yavru kediyi doğaya saldı.