Japonya’da merkez üssü Fukushima eyaleti olan 7.3 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Fukushima ve Miyagi eyaletleri için tsunami uyarısı yapıldı.
Etiket: güncelhaber
-
BM’den dikkat çeken yağ öngörüsü
Rusya ve Ukrayna, küresel gıda üretimi ve tedariğinde önemli bir rol oynuyor. Rusya dünyanın en büyük buğday ihracatçısıyken Ukrayna ise beşinci büyük ihracatçısı konumunda. İki ülke, dünya arpa arzının yüzde 19’unu, buğdayın yüzde 14’ünü ve mısırın yüzde 4’ünü sağlayarak küresel tahıl ihracatının üçte birinden fazlasını oluşturuyorlar. Aynı zamanda kolza tohumu tedarikçisi konumundalar ve dünya ayçiçek yağı ihracat pazarının yüzde 52’sini oluşturmaktadırlar. Rusya’nın lider üretici olduğu küresel gübre arzı da oldukça yoğunlaştı.
Rusya-Ukrayna çatışması temelinde yeni küresel gıda güvenliği senaryoları ithalatçı ülkeleri zorlayacak. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Genel Direktörü QU Dongyu, Rusya ile Ukrayna savaşının tahıl üretiminde oluşan risklerle dünyanın bu konuda sıkıntı yaşayabileceğini bildirdi. Dongyu, “Ayçiçek yağı ve diğer alternatif yağlar için ihracat beklentileri de belirsizliğini koruyor. Hindistan, Avrupa Birliği, Çin, İran ve Türkiye de dahil olmak üzere büyük ayçiçek yağı ithalatçıları, hurma, soya ve kolza tohumu yağları üzerinde yayılma etkisi oluşturabilecek, başka tedarikçiler veya diğer bitkisel yağlar bulmak zorunda kalacaklar” ifadelerini kullandı.
Dongyu, son iki yılda COVID-19 pandemisinin, küresel gıda güvenliği bakımından dikkate alınması gereken birçok zorluğu ortaya çıkardığını, Rusya ve Ukrayna’da yaşananların da başka bir önemli zorluğu beraberinde getirdiğini altını çizdi.
“Çatışma, gıda güvensizliğinin artmasına neden olabilir”
Tahıl ve yağlı tohum üretiminde tedarik zinciri ve lojistikte Ukrayna ve Rusya kaynaklı aksamalar ve Rusya’nın ihracatına getirilen kısıtlamalar gıda güvenliği açısından önemli etkilere yol açacağını belirten Dongyu, “Bu, özellikle buğday arzının yüzde 30’u veya daha fazlası için Rusya ve Ukrayna’ya bağımlı elli ülke için geçerlidir. Birçoğu en az gelişmiş ülkeler veya Kuzey Afrika, Asya ve Yakın Doğu’daki düşük gelirli, gıda açığı olan ülkelerdir. Birçok Avrupa ve Orta Asya ülkesi, gübre arzının yüzde 50’sinden fazlası için Rusya pazarına bağlılar ve oradaki kıtlık gelecek yıla kadar uzayabilir.
2020’nin ikinci yarısından bu yana artış gösteren gıda fiyatları, yüksek talep, girdi ve ulaşım maliyetleri ve limanlara ulaşımdaki kesintileri nedeniyle Şubat 2022’de tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Örneğin, küresel buğday ve arpa fiyatları 2021 boyunca yüzde 31 arttı. Kolza yağı ve ayçiçek yağı fiyatları yüzde 60’dan fazla arttı. Yüksek talep ve değişken doğal gaz fiyatları da gübre maliyetlerini artırdı. Örneğin, önemli bir azotlu gübre olan üre fiyatı son 12 ayda üç kattan fazla artmıştır.
Çatışmanın yoğunluğu ve süresi belirsizliğini koruyor. Bu iki büyük temel emtia ihracatçısının tarımsal faaliyetlerindeki muhtemel aksamalar, uluslararası gıda ve girdi fiyatlarının yüksek ve değişken olduğu bir zamanda, küresel olarak gıda güvensizliğini ciddi şekilde artırabilir. Çatışma, Ukrayna’da tarımsal üretimi ve satın alma gücünü de kısıtlayarak yerel olarak gıda güvensizliğinin artmasına neden olabilir” dedi.
Alternatif yağlara yönelim artacak
Mevcut çatışmanın hem Rusya hem de Ukrayna’dan buğday ihracatında ani ve keskin bir düşüşe neden olabileceğini söyleyen Dongyu, “Diğer ihracatçıların bu boşluğu doldurup dolduramayacağı hala belli değil. Kanada’da buğday stokları zaten azalıyor ve hükümet iç arzı sağlamaya çalışacağından ABD, Arjantin ve diğer ülkelerden yapılan ihracatın sınırlı olması muhtemel.
Buğday ithalatına bağımlı ülkelerin, küresel arzlar üzerinde daha fazla baskı yaratarak seviyelerini yükseltmesi muhtemeldir. Mısır, Türkiye, Bangladeş ve İran, buğdaylarının yüzde 60’ından fazlasını Rusya ve Ukrayna’dan satın alan dünyanın önde gelen buğday ithalatçılarıdır ve hepsinin gözle görülür ithalatı vardır. Lübnan, Tunus, Yemen, Libya ve Pakistan da buğday tedariki için büyük ölçüde bu iki ülkeye bağımlıdır. Küresel mısır ticareti, Ukrayna’dan gelen ihracat kaybının diğer ihracatçılar tarafından doldurulmayacağı beklentileri ve yüksek fiyatlar nedeniyle küçülecek gibi görünüyor.
Ayçiçek yağı ve diğer alternatif yağlar için ihracat beklentileri de belirsizliğini koruyor. Hindistan, Avrupa Birliği, Çin, İran ve Türkiye de dahil olmak üzere büyük ayçiçek yağı ithalatçıları, hurma, soya ve kolza tohumu yağları üzerinde yayılma etkisi oluşturabilecek, başka tedarikçiler veya diğer bitkisel yağlar bulmak zorunda kalacaklar” diye konuştu.
Politika önerileri
FAO, küresel gıda tedariğini tehdit eden bu olayları karşı izlenebilecek şu 5 politika önerisinde bulundu.
“Küresel gıda ve gübre ticaretini açık tutun. Yerli ve küresel talepleri karşılamak için gerekli üretim ve pazarlama faaliyetlerini korumak için her türlü çaba gösterilmelidir. Tedarik zincirleri çalışmaya devam etmeli, bu da halen hizmet veren bitkisel, hayvansal ve gıda işleme altyapılarını ve tüm lojistik sistemleri korumak anlamına geliyor.
Yeni ve daha çeşitli gıda tedarikçileri bulun. Rusya ve Ukrayna’dan gıda ithalatına bağımlı ülkeler şoku emmek için alternatif tedarikçiler aramalıdır. Ayrıca mevcut gıda stoklarına güvenmeli ve insanların sağlıklı diyetlere erişimini sağlamak için yerli üretimlerini çeşitlendirmelidirler.
Ülke içinde yerlerinden edilmiş kişiler de dahil olmak üzere hassas grupları destekleyin. Hükümetler hassas insanları korumak için sosyal güvenlik ağlarını genişletmelidir. Ukrayna’da, ihtiyacı olan insanlara ulaşmak için uluslararası kuruluşlar devreye girmelidir. Dünya genelinde çatışma nedeniyle çok daha fazla insan yoksulluk ve açlığa itilecek ve onlara zamanında ve iyi hedeflenmiş sosyal koruma programları sunmalıyız.Anlık politika tepkilerinden kaçının. Gıda arz güvenliği için her türlü tedbiri yürürlüğe koymadan önce, hükümetler, uluslararası piyasalar üzerindeki ihtimal etkilerini göz önünde bulundurmak zorundadır. İthalat tarifelerindeki düşüşler veya ihracat kısıtlamalarının kullanılması, her bir ülkenin gıda güvenliği sorunlarının kısa vadede çözülmesine yardımcı olabilir, ancak küresel pazarlardaki fiyatları artıracaktır.
Piyasa şeffaflığını ve diyaloğu güçlendirin. Küresel piyasa koşulları hakkında daha fazla şeffaflık ve bilgi, tarımsal emtia piyasaları değişken olduğunda hükümetlerin ve yatırımcıların bilinçli kararlar almasına yardımcı olabilir. G-20’nin Tarımsal Piyasa Bilgi Sistemi (AMIS) gibi girişimler, objektif ve zamanında piyasa değerlendirmeleri sağlayarak bu şeffaflığı artırmaktadır.”
-
Sağlık emekçileri iş bırakıyor
AYŞE NUR BÜYÜKHAN – Uzun bir süredir taleplerini dile getiren sağlık emekçileri grev yapacaklarını duyurdu. Bu duyuruya göre 14-15 Mart tarihlerinde Bursa’da acil sağlık hizmetleri dışında sağlık hizmeti verilmeyecek.
Sağlık emekçileri yeniden iş bırakıyor. 14 ve 15 Mart tarihlerinde acil sağlık hizmeti alanları haricinde hastanelerde ve aile sağlığı merkezlerinde hizmet verilmeyecek. SES Bursa Şube Başkanı İrfan Açık, sağlık çalışanlarının pandemi başından bu yana taleplerini yüksek sesle söylediklerini ancak kabul edilmediği gerekçesiyle ilk kez 2 gün üst üste görev bırakılacağını anlattı. Açık, vatandaşların bu tarihlerde hastanelere ya da aile sağlığı merkezlerine gidip mağduriyet yaşamaması amacıyla da Bursalıları uyardı.
-
Gazeteci Sedef Kabaş tahliye edildi
Gazeteci Sedef Kabaş, ilk duruşmada “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılarak, tahliyesine karar verildi. Kabaş’ın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’na hakaret suçundan da beraatına karar verildi.
Katıldığı televizyon programındaki konuşmasında, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçlarını işlediği gerekçesiyle tutuklanan Gazeteci Sedef Kabaş’ın 12 yıl 10 aya kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davada karar çıktı.
Sedef Kabaş’ın, ilk duruşmada “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçundan 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılarak, tahliyesine karar verildi. Kabaş’ın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’na hakaret suçundan da beraatına karar verildi.
İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya Sedef Kabaş ve avukatları katıldı.
Müdahil Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan adına avukatları da salonda hazır bulundu.
OLAYIN GEÇMİŞİ
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, Sedef Kabaş’ın 14 Ocak’taki televizyon programında yaptığı konuşmalarla ilgili “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan soruşturma başlatmıştı.
Kabaş’ın suça konu konuşmayı yaptığı kanalın merkezi Sarıyer’de olduğu için dosya, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiş, savcılıkça Kabaş hakkında gözaltı kararı verilmişti.
Gözaltına alınan Kabaş, “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan başlatılan soruşturma kapsamında sevk edildiği nöbetçi hakimlikçe 22 Ocak’ta tutuklanmıştı.
-
Kılıçdaroğlu’na saldırı davasında hapis talebi
Ankara’nın Çubuk ilçesindeki şehit cenazesinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik saldırıyla ilgili 67 kişinin yargılandığı davada savcı mütalaasını açıkladı. Savcı, Kılıçdaroğlu’na yumruk atan sanık Osman Sarıgün’ün ‘kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret’ ve ‘kişiyi yerine getirdiği kamu görevinden dolayı basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şeklinde kasten yaralama’ suçlarından 3 yıl 10 aya kadar hapisle cezalandırılmasını istedi. 1 sanığın dosyası ayrılırken diğer 65 sanık için de 1 yıl ile 26,5 yıl arasında değişen sürelerde hapis cezası talep edildi.
Şehit Piyade Sözleşmeli Er Yener Kırıkçı’nın, Çubuk’ta 21 Nisan 2019’da düzenlenen cenaze töreninde, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik protestoların ardından olaylar çıktı. Bu sırada kalabalıktaki bazı kişiler Kılıçdaroğlu’na tekme ve yumruk savurdu. Osman Sarıgün’ün attığı yumruk Kılıçdaroğlu’nun yüzüne isabet ederken, o anlar kameralara yansıdı. Daha sonra bir eve sığınan Kılıçdaroğlu, güvenlik güçleri tarafından zırhlı araçla bölgeden uzaklaştırıldı. Olayların ardından başlatılan soruşturma kapsamında Çubuk Cumhuriyet Başsavcılığı, iki ayrı iddianame düzenleyerek toplam 67 kişi hakkında dava açtı.
‘KILIÇDAROĞLU’NU CENAZEDE HİÇ GÖRMEDİM’
Çubuk 2’nci Asliye Ceza Mahkemesindeki iki dosya birleştirildi. Aralarında Kılıçdaroğlu’na yumruk atan Osman Sarıgün’ün de bulunduğu tutuksuz 67 sanığın yargılanmasına devam edildi. Duruşmada söz alan Kemal Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik, çocukların geleceğine sahip çıkılması gerektiğini vurgulayarak, Kılıçdaroğlu’nun olay tarihi itibarıyla 18 yaşından küçük olan 10 sanık hakkındaki şikayetinden vazgeçtiğini söyledi. Duruşmada savunma yapan sanıklardan Ramazan Değirmenci, olayla alakasının bulunmadığını, herkes gibi şehit cenazesine gittiğini söyleyerek, “Kılıçdaroğlu’nu cenazede hiç görmedim. Kalabalıkta ilerliyorduk. Bir anda izdiham oldu. Hiçbir şey anlamadım. Ben engelliyim. Kılıçdaroğlu’na yönelik herhangi bir slogan atmadım. Hakaret içerikli bir söylemim de olmadı. Kalabalığın itmesiyle ilerleyebildim. Çıkmaya çalıştım; ama çıkamadım” dedi.
RAPOR BEKLENEN SANIĞIN DOSYASI AYRILDI
Kılıçdaroğlu’nun avukatı Çelik ise, sanıklardan Ramazan Onbaşı yönünden adli tıp kurumundan akıl sağlığının yerinde olup olmadığına ilişkin rapor beklenmeden, dosyanın ayrılarak, davanın karara bağlanmasını istedi. Daha sonra söz alan Cumhuriyet Savcısı, rapor beklenen sanık Ramazan Onbaşı yönünden davanın ayrılmasını talep etti. Hakim, ara kararında, yargılamanın makul sürede bitirilmesi için Onbaşı’nın dosyasının ayrıldığını bildirdi.
YUMRUK ATAN SANIĞA 3 YIL 10 AY HAPİS TALEBİ
Mütalaasını açıklayan savcı, sanık Osman Sarıgün’ün ‘kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret’ ve ‘kişiyi yerine getirdiği kamu görevinden dolayı basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şeklinde kasten yaralama’ suçlarından 3 yıl 10 aya kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.
Diğer sanıklar ile olay tarihinde 18 yaşından küçük olan 10 kişinin ‘kasten yaralama’, ‘kasten yaralamaya teşebbüs’, ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’, ‘görevi yaptırmamak için direnme’, ‘suç işlemeye alanen tahrik’, ‘kişiye yerine getirdiği kamu görevinden dolayı alenen hakaret’ ve ‘siyasi partilerin maliki olduğu eşyaya zarar vermek’ suçlarından 1 yıl ile 26,5 yıl arasında değişen sürelerde hapisle cezalandırılması talep edildi. Mahkeme mütalaaya karşı savunma yapmaları için sanıklara süre vererek, duruşmayı erteledi.
-
Almanya Başbakanı Scholz Türkiye’ye geliyor
Almanya Başbakanı Olaf Scholz’ün, 14 Mart’ta Ankara’yı ziyaret edeceği duyuruldu.
Hükümete yakın kaynaklardan alınan bilgiye göre, Başbakan Scholz, 14 Mart’ta Ankara’ya günübirlik ziyarette bulunacak.
İLK TÜRKİYE ZİYARETİ OLACAK
Scholz’un, Ankara’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ikili ilişkiler ve bölgesel meseleleri görüşmeyi planladığı öğrenildi.
Söz konusu ziyaret, 8 Aralık 2021’de göreve başlayan Olaf Scholz’un ilk Türkiye ziyareti olacak.
Daha önce de Yunanistan Başbakanı Miçotakis Pazar günü Türkiye’ye geleceği duyurmuştu.
Bugün ise İsrail DCumhurbaşkanı Herzog, Ankara’ya gelmişti.
-
Türkiye’ye kutup soğuğu geliyor
Meteoroloji’den gelen peş peşe soğuk hava ve kar yağışı uyarılarının ardından ortaya çıkan dünya ısı haritasında Türkiye’nin görünümü korkuttu. Sosyal medyada paylaşılan ve dünya ısı haritası belirtilen görselde, Marmara bölgesinin rengi “Mevsim normallerinin çok çok altı” olarak ifade edilen bordoya boyandı. Soğuk hava dalgasının önümüzdeki 10 gün boyunca Marmara’da büyük etki yaratacağı belirtildi.
Türkiye ocak ayının sonunda yaşadığı soğuk hava dalgasının ardından önümüzdeki günlerde yeni bir soğuk hava dalgası ile daha karşı karşıya kalacak. Önümüzdeki günlerde beklenen soğuk hava dalgasıyla ilgili ise dikkat çeken bir harita ortaya çıktı.
Sibirya tarafından geleceği belirtilen soğuk hava dalgası Aybar’ın rotasında Türkiye’nin de olması endişe yaratmıştı.
Hava Forum tarafından aktarılan bilgiye göre önümüzdeki günlerde Türkiye’yi etkisi altına alması beklenen soğuk hava dalgasıyla ilgili korkutan bir harita paylaşıldı. Başta Türkiye olmak üzere diğer ülkelerin de ısı durumlarını belirten haritadaki, Marmara Bölgesi’nin rengi dikkat çekti.
MARMARA’YA BORDO RENK VERİLDİ
Isı haritasında Türkiye’nin orta ve doğu kesimleri “Mevsim normallerinin çok altı” olarak bilinen mor rengini alırken, Marmara bölgesinin ise “Mevsim normallerinin çok çok altı” olarak tarif edilen bordo rengini aldığı görüldü.
‘GERÇEK KIŞ HAVASI BAŞLIYOR’
Hava Forum sitesi tarafından söz konusu haritayla ilgili paylaşım da yapıldı. Söz konusu paylaşımda, “Mevsim normalleri sıcaklık kıyas haritasında Türkiye’ye bakın! Kutuplardaki ve Sibirya’daki soğuk hava, o bölgelerden kopup güney enlemlere, Türkiye’ye ve Balkanlar’a iniyor. 10 gün ülkemizde doğalgaz kullanımı tavan yapar. Gerçek kış havası başlıyor” ifadelerine yer verildi.
-
Türkiye’ye gelen Ukraynalıların sayısı açıklandı
İçişleri Bakan Yardımcısı ve Bakanlık Sözcüsü İsmail Çataklı, “24 Şubat tarihinden bu yana tüm hudut kapılarımızdan 20 bin 550 Ukrayna vatandaşı ülkemize giriş yapmıştır” dedi.
İçişleri Sözcüsü Çataklı, yaptığı yazılı açıklamada, Ukrayna’dan göç hareketliliğinin başlamasıyla birlikte insani ihtiyaçları belirlemek, insani yardım faaliyetlerini yürütmek ve Türkiye’den gönderilen yardımların eşgüdümünü sağlamak üzere 11 kişiden oluşan AFAD insani yardım ekibinin 25 Şubat 2022’de Romanya Siret Sınır Noktası’na (Ukrayna-Romanya sınırı) gönderildiğini belirterek, “26-27 Şubat 2022 tarihlerinde insani yardım malzemesi 5 TIR ülkemizden yola çıkarılmış ve 01-02 Mart 2022 tarihlerinde Ukrayna sınırında teslim edilmiştir. AFAD eşgüdümünde özel sektör ve sivil toplum kuruluşları tarafından sağlanan insani yardım malzemesini taşıyan 5 TIR ise 5 Mart 2022 tarihinde ülkemizden yola çıkarılmıştır. Romanya sınırında AFAD ekiplerimizce 2 mobil mutfak ve standartlarla günlük 10 bin kişiye sıcak yemek ve ikramda bulunulmaktadır. 04 Mart 2022 tarihinde Sağlık Bakanlığı tarafından bölgeye acil müdahale ünitesi kurmak için gönderilen 10 kişilik UMKE ekibi de AFAD ile birlikte Romanya sınırında çalışmalarını sürdürmektedir. Özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve belediyelerin katılımıyla, AFAD eşgüdümünde yaklaşık 10 TIR’lık bir insani yardımın bu hafta (07-11 Mart 2022) sevki planlanmaktadır. Önümüzdeki günlerde de yardımlara devam edilecektir” dedi.
‘KRİZ KOORDİNASYON MERKEZİ AKTİF HALE GETİRİLDİ’
Göç İdaresi Başkanlığı’nda 24 saat esasına göre Kriz Koordinasyon Merkezi’nin de aktif hale getirildiğini kaydeden Çataklı, “Göçnet altyapısı ve bilgisayarda parmak izi alma ekipmanları ile donanmış iki hizmet TIR’ı ve ilave personel Edirne’ye, bir hizmet TIR’ı da Kırklareli’ne sevk edilmiştir. Görevlendirilen personel tarafından sınır kapılarında geçişlerde kolaylık ve işlemlerin hızlı sonuçlanması sağlanmaktadır. Bu kapsamda 24 Şubat tarihinden bu yana tüm hudut kapılarımızdan 20 bin 550 Ukrayna vatandaşı ülkemize giriş yapmıştır. Ülkemiz ile Ukrayna arasında geçerli vize muafiyeti anlaşması kapsamında Ukrayna vatandaşları ülkemize pasaport veya kimlikle giriş yapabilmekte ve 90 güne kadar vize muafiyetiyle yasal olarak ülkemizde kalabilmektedir. Çatışma dönemi öncesinde ülkemize yasal olarak giriş yapmış ancak çıkış yapamayan Ukrayna vatandaşlarına yönelik olarak ise ikamet izni başvurularında gerekli kolaylığın sağlanmasına yönelik valiliklere talimat verilmiştir” ifadelerini kullandı.
‘KIRIM TATARI VE AHISKA TÜRKLERİ YURTLARA YERLEŞTİRİLDİ’
Ukrayna vatandaşları arasında 6 Mart 2022 tarihi itibarıyla 551 Kırım Tatarı ve Ahıska Türkünün de Türkiye’ye giriş yaptığını vurgulayan Çataklı, “Ülkemize kafile halinde veya bireysel olarak giriş yapan Kırım Tatarları ve Ahıska Türklerinden, 257 Kırım Tatarı ve 15 Ahıska Türkü Edirne’de ve 204 Kırım Tatarı ise Kırklareli’nde Göç İdaresi Başkanlığı koordinasyonunda Edirne ve Kırklareli Valilikleri tarafından yurtlara yerleştirilmiştir. Yurtlarda kalanların ihtiyaçları AFAD tarafından karşılanmaktadır. Bunun yanında Ukrayna’dan ayrılarak kendi ülkelerine tahliye edilen veya gitmeye çalışan 1711 Azerbaycan, 447 Türkmenistan, 62 Gürcistan vatandaşı ise transit geçmek üzere ülkemize giriş yapmıştır. Göç İdaresi ve AFAD Başkanlıklarımız tarafından çalışmalara aralıksız devam edilmektedir” dedi.
-
Rusya, Avrupa’ya gaz akışını kesti
Batı’nın ağırlaşan yaptırımları karşında harekete geçen Rusya, Rus vatandaşlarının haklarını ihlal eden yabancıların mallarına el koyacak bir yasa çıkardı. Ayrıca en büyük silahı olan doğalgaz kozunu da kullanan Rusya, dün Avrupa’ya Yamal-Avrupa boru hattından ulaşan gaz akışını kesti.
Rusya’nın Ukrayna’yı 24 Şubat’ta işgale başlamasıyla, birçok devlet Rus ekonomisine, şirketlerine ve bireylerine ağır yaptırımlar getirmişti. Bunun sonucu olarak Rus finansal sistemi ve petrol ticareti felç olmuştu. Şimdi Rusya da karşı atağa geçti.
O DA VARLIKLARI DONDURACAK
Rusya, ABD ve Avrupalıların yaptırımlarına cevap olarak yeni bir yaptırım yasası çıkardı. Rusya Parlamentosu’nun alt kanadı Duma, ‘Rusya vatandaşlarının haklarına saldırdığı’ iddia edilen yabancıların mallarına el konulmasına (dondurulmasına) dair kanunu kabul etti.
DOĞALGAZ AKIŞINI KESTİ
Çıkan yasadaki yaptırımlar arasında; Rusya’ya giriş yasağı, Rusya topraklarındaki finansal varlıkların dondurulması, mülk ve yatırım anlaşmalarının yasaklanması ve kara listeye alınmış bir yabancı tarafından kontrol edilen herhangi bir şirketin faaliyetlerinin askıya alınması da bulunuyor. Ayrıca Rusya, yaptırımlara karşılık olarak Avrupa’ya gaz akışını da zaman zaman kesiyor. Rusya’nın Avrupa’ya doğalgaz ihracatının yüzde 15’ini gerçekleştiren ve Polonya ile Belarus üzerinden geçen Yamal-Avrupa boru hattında gaz aktarımı dün sabah yeniden durduruldu.
AVRUPA, RUS GAZINA BAĞIMLI
Rus devlet doğalgaz şirketi Gazprom ise Ukrayna üzerinden Avrupa’ya gaz sevkiyatının devam ettiğini açıkladı. Rus gazına mahkum Avrupa, gaz ihtiyacının yüzde 34.5’ini Rusya’dan karşılıyor. Avrupa’nın en büyük ikinci gaz tedarikçisi yüzde 16.2 ile Norveç. Yani Rusya açık ara önde. Avrupa’da da doğalgaz konusunda yüzde 70 ile en fazla ithalata bağımlı ülke ise Almanya. Yamal-Avrupa doğalgaz boru hattı yıllık 33 milyar metreküp kapasiteye sahip bulunuyor. Yaşanan gelişmelerin ardından Avrupa, Rusya yerine yeni bir tedarikçi arayışına başladı.
PETROLDE 185 DOLAR KAYGISI
Rusya’ya yönelik ilk yaptırımlar, petrol arzını veya enerji ödemelerini hedef almamıştı. ABD’nin ve Avrupa ülkelerinin Rusya’ya karşı açıkladığı ekonomik yaptırımlar sonrası Rus ham petrol ihracatının tamamen kesilmesi halinde, petrolün varil fiyatının 130 dolara çıkabileceği belirtiliyor. Petrol fiyatı dün 115 dolar civarında seyretti. ABD’li yatırım bankası JPMorgan, Rus petrolündeki arz sorunlarının sürmesi halinde petrolün varil başına 185 dolar seviyesine ulaşabileceğini öngördü.
ÇİN’E YÖNELDİLER
Batılı ülkeler yaptırım uygulayarak Rus ekonomisinin küresel finans sistemiyle bağlarına hasar verirken, uluslararası şirketler de Rusya’daki faaliyetlerinin çerçevesini daraltmak, durdurmak veya ülkeden çıkmak zorunda kaldı. Rus şirketler de ekonomik darboğazdan kurtulmak için yollar aramaya başladı. Bu kapsamda Çin bankasında hesap açmak isteyen Rus şirketlerinin sayısının hızla arttığı belirtiliyor. Hesap açtırmak isteyen 200-300 şirketin Çinli bankalarla irtibata ifade ediliyor.
HER GÜN YENİ BİR KARAR
Rus iş insanlarının mal varlıklarına el konulması, Rus bankalarının SWIFT sisteminden çıkartılması gibi ağır yaptırımları devreye alarak Rusya’yı küresel finansal sisteminden izole etmeyi amaçlayan Batı’dan yeni yaptırım kararları geliyor. Avrupa Birliği’nin (AB) bir sonraki yaptırımları kapsamında Rusya bandıralı tüm gemilerin AB limanlarına girişinin yasaklanması gündemde. Kredi derecelendirme kuruluşları peş peşe Rusya’nın notunu ‘çöp’ (yatırım yapılamaz spekülatif) seviyesine indirmişti. Standard & Poor’s, Rusya’nın kredi notunu bir hafta içinde ikinci kez düşürdü. Moskova Borsası kapalı kalmaya devam ederken Rus ekonomisinde önemli yere sahip Sberbank ve Gazprom gibi şirketlerin hisseleri, savaşın başlamasından bu yana Londra Borsası’nda yüzde 99 değer kaybetti.
DOLANDIRICILAR TÜREDİ
Savaşla birlikte yaşanan insani dram, yardımseverlik duygusunu kullanmak isteyen siber dolandırıcıları da harekete geçirdi. Pek çok kuruluşun Ukrayna’da zor durumdaki halka yardım için harekete geçmesiyle birlikte, savaştan etkilenen insanların acılarını kendi çıkarları için suistimal etmeye çalışan bağış dolandırıcılığı da türedi. Bu kapsamda yardım bahanesiyle para isteyen bazı web siteleri saptandı. Benzer sahtekarlık numaraları, Twitter ve diğer sosyal medya platformlarında da dikkat çekiyor.
-
Duygu Delen davasında beraat kararı
Gaziantep’te Duygu Delen’in (17) balkondan düşüp hayatını kaybetmesinin ardından tutuklanıp hakkında dava açılan erkek arkadaşı Mehmet Kaplan (21), ‘çocuğu kasten öldürme’ ve ‘zincirleme şekilde nitelikli cinsel istismar’ suçlarından beraat etti. Yağma suçundan 10 yıl hapis cezasına çarptırılan, hakaret suçundan verilen 90 gün hapis cezası ise 1800 TL para cezasına çevrilen Kaplan, tahliye edildi. Duygu Delen’in annesi Şenel Delen, adliyeden çıkışta sinir krizi geçirdi.
Duygu Delen, 13 Ağustos 2020’de Batıkent Mahallesi’ndeki 5 katlı apartmanın 4’üncü katındaki erkek arkadaşı Mehmet Kaplan’ın evinin balkonundan düşerek hayatını kaybetti. Mehmet Kaplan, tartıştığı kız arkadaşının intihar ettiğini ileri sürdü. Şüpheli ölümün ardından gözaltına alınan Mehmet Kaplan ‘çocuğu kasten öldürme’, ‘zincirleme şekilde nitelikli cinsel istismar’, ‘yağma’ ve ‘hakaret’ suçlamasıyla tutuklanıp, hakkında dava açıldı.
8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın bugün görülen karar duruşmasına sanık Mehmet Kaplan tutuklu bulunduğu cezaevinden SEGBİS sistemi ile katılırken, taraf avukatları ile Duygu Delen’in babası Bülent ve annesi Şenel Delen ise salonda hazır bulundu.
‘EN AĞIR CEZAYLA YARGILANMASINI İSTİYORUZ’
Mahkemede söz alan Duygu Delen’in babası Bülent Delen, çocuğunun 19 aydır toprak altında olduğunu ve Mehmet Kaplan’ın en ağır şekilde cezalandırılması gerektiğini söyledi. Şenel Delen ise kızı Duygu’nun geçen hafta 19 yaşına bastığını ve toprak altında olduğunu söyleyerek hakkını aramaktan vazgeçmeyeceğini belirtti. Mahkemenin kararı ile adaletin yerini bulacağını dile getiren Şenel Delen, ”Suçluya en ağır cezayı istiyorum. Bu dava hakkı bulacak. Adalet yerini bulsun. Yavrum geçen hafta 19 yaşına bastı toprak altında. Katili ise burada nefes alıyor. Katili serbest bırakıp başkalarının canını yakmayın. Adalet yerini bulsun ve en ağır şekilde müebbedini istiyorum. Her gün yavrumun o evde neler yaşadığını darbedildiğini düşünmekten acı çekmekten zorlanıyorum. Bir kere daha dünyaya gelsem de davamdan vazgeçmeyeceğim. Masumların canı yanmasın. Adalet istiyorum. Yavrumun ve masumların adaletini istiyorum. Avukatlar ailenin mağdur olduğunu söylüyor, onlar mı biz mi mağdur olan. Toprağın altına giren onların yavrusu mu benim yavrum mu? Mahkemenin adaletine sığınıyorum” diye konuştu.
‘BALKONDAN ATILDIĞINI DÜŞÜNÜYORUZ’
Delen Ailesi’nin avukatı Mehmet Balcı da Adli Tıp raporlarına göre de Duygu Delen’in intihar etmediği, sanık Mehmet Kaplan tarafından ya kucağında ya da sırtına alınarak balkondan atıldığını söyledi. Sanık Mehmet Kaplan’ın Duygu Delen’in telefonunda görüntülerini görmesinin ardından kıskançlık sebebiyle cinayet işlediğini ifade eden Balcı, “Sanık tarafı delilleri karatmaya çalışıyor. İfadelerde sanığın annesinin geldiği söyleniyor ancak bu görüntülerde görülmüyor. Kamera kayıtlarında ciddi bir değiştirme söz konusu. Mehmet Kaplan 3- 4 dakika sonra Duygu Delen’in yanına geliyor ve elleri kanlı. Burada eksik bir soruşturma var. Duygunun taytında ve tişörtünde sanık Mehmet Kaplan’ın kanlarına rastlanılmıştır. Duygu Delen, sanık Mehmet Kaplan tarafından ya kucağına ya sırtına alınarak balkondan atıldı. Duygu’nun Adli Tıp raporuna göre kazara düşmesi imkansız. Duygu Delen sanıkla yaşadıklarından sonra darbedilip balkondan aşağı atıldığını düşünüyoruz. Mehmet Kaplan çok zeki bir sanık. Benim 40 yıllık avukatlık hayatımda gördüğüm en zeki sanık. Mehmet Kaplan, Duygu’yu evine öldürmek için çağırmadı ve duygunun telefondaki görüntülerinden dolayı kıskançlık sebebiyle yapılmış bir cinayettir” dedi.
‘DUYGU DELEN’İN BALKONDAN ATILDIĞI İDDİASI KABUL EDİLMEZ’
Sanık avukatı Enes Akbulut ise Duygu’nun Mehmet Kaplan tarafından kucakla ya da sırta alınarak balkondan atma olayının imkansız olduğunu söyledi. Kamera kayıtlarıyla oynandığının söylendiğini ifade eden Akbulut, bu konuda uzmanların istenilen araştırmayı yapabileceklerini kaydetti. Akbulut, müvekkili Mehmet Kaplan’ın tüm ifadelerini Adli Tıp Kurumu raporlarıyla doğrulandığını anlatarak, ”Adli Tıp Kurumu’nun verdiği raporla Prof. Dr. Nadir Arıcan’ın hazırladığı rapor arasındaki paralelliği sizin takdirinize bırakıyorum. Duygunun sırta alındığı iddia ediliyor. Mehmet Kaplan’ın fiziğinin Duygu Delen’i sırtına alması imkansız. Sırta alma ya da kucağa alınıp bu olayın işlenmesi mümkün değildir. Mehmet Kaplan’ın geçmişine atıfta bulunarak buna karar verilemez. Bu konunun hiçbir şekilde bilimsel gerçekliği yoktur. Sürekli ortaya atılan iddiaların sonu gelmeyecek. Mehmet Kaplan çocuk yaşıyla hatalar yapmış olabilir ancak verdiği ifadede vicdanen de bunları yapması imkansız. Şu anki gelinen noktada Mehmet Kaplan’ın cinayet suçu işlemediği raporlarla, Adli Tıp raporlarıyla ortaya konulmuştur. İddia makamı yağmalamadan da Mehmet Kaplan’ın cezalandırılması gerektiğini söylüyor. Ortaya asılsız iddialar atılmaktadır. Mehmet Kaplan’ın Duygu Delen’in telefonunu yağmalayarak alması söz konusu değildir. Telefon normal bir şekilde alınıyor. Tüm dosya incelendiğinde Mehmet Kaplan için beraat kararı verilmesini talep ediyorum” diye konuştu.
SAVCI MÜEBBET HAPİS TALEBİNİ YİNELEDİ
Savcı, avukat ve müşteki beyanlarının ardından esas hakkında açıkladığı mütalaasını tekrarladı. Sanığın ‘zincirleme şekilde nitelikli cinsel istismar’ suçundan beraatine karar verilmesini talep eden savcı, sanığın ‘hakaret’ ve ‘konutta yağma’ suçlarından cezalandırılmasını istedi. Kaplan’ın uyuşturucu kullandığı, öfke kontrolü sorunu olduğu ve kıskançlık sebebiyle maktule geçmişte de darp uyguladığını, kontrolünü kaybettiğini, maktulün boğazını sıktığını, darp ettiğini mütalaasında belirten savcı, ‘çocuğu kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını talep etti.
‘VERDİĞİM İFADELERİN ARKASINDAYIM’
Sanık Mehmet Kaplan da esas hakkında mütalaaya karşı savunma yaptı. Kaplan savunmasında mütalaanın gerçekçi olmadığını dile getirerek, verilen raporların altında uzman kişilerin imzası olduğunu söyledi. Pişman olabileceği bir şey yapmadığını kalbinin ve gönlünün rahat olduğunu dile getiren Kaplan, şöyle konuştu:
‘ Pişman değilim hiçbir şeyden. Çünkü hiçbir şey yapmadım. Gönlüm çok rahat. Kalbim çok rahat. “O raporun altına 30 doktor imza attı. 18 aydır sonra kamera kayıtlarına ve Adli Tıp raporlarına neden itiraz ediliyor. 18 ayın 13 ayını tek kişilik hücrede geçirdim. Ben sevdiğim kızı kaybettim. Bir canım var ama bin tane canım olsa Duygu’nun bir saniye yaşaması için yine veririm. Verdiğim ifadelerin arkasındayım. Ben gerektiği kadar kendimi savunmaya çalıştım. Ben burada da yatsam gönlüm rahat olacak. Burası gelip geçici bir dünya. Adaletinize güveniyorum. İnşallah doğru karar çıkar.”
YAĞMA VE HAKARETTEN CEZA VE TAHLİYE
Mahkeme heyeti, sanığın ‘zincirleme şekilde nitelikli cinsel istismar’ ve ‘çocuğu kasten öldürme’ suçundan beraatine, ‘hakaret’ suçundan verilen 90 gün hapis cezasının 1800 TL para cezasına çevrilmesine, ‘yağma’ suçundan ise 10 yıl hapis ile cezalandırılmasına ve hükümle birlikte tahliyesine karar verdi.
Duygu Delen’in annesi Şenel Delen, adliyeden çıkarken sinir krizi geçirdi.