Etiket: güncelhaber

  • Jandarmanın şüphelendiği TIR’dan uyuşturucu çıktı

    Jandarmanın şüphelendiği TIR’dan uyuşturucu çıktı

    Bursa’da jandarma ekiplerinin, şüpheli hareketler üzerine durdurduğu TIR’ın sürücüsünde uyuşturucu çıktı. Sürücü U.M.I., ekipler tarafından gözaltına alındı.

    Bursa İl Jandarma Komutanlığı’na bağlı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Bursa-Ankara karayolu üzerinde şüpheli hareketler sergileyen TIR’ı durdurdu. TIR sürücüsü U.M.I.’nın üzerinde ve aracında yapılan aramalarda 3 gram uyuşturucu madde ile 1 adet uyuşturucu madde içiminde kullanılan cam aparat ele geçirildi. TIR sürücüsü, gözaltına alındı.

  • TÜİK işsizlik rakamlarını açıkladı

    TÜİK işsizlik rakamlarını açıkladı

    Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsizler 2020 yılında bir önceki yıla göre 408 bin kişi azalarak 4 milyon 61 bin kişiye, işsizlik de 0.5 puanlık azalış ile yüzde 13.2’ye geriledi. Aynı dönemde, istihdam edilenler 1 milyon 268 bin kişi azalarak 26 milyon 812 bin kişiye, istihdam oranı da 2.9 puanlık azalışla yüzde 42.8’e geriledi.

    Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, işgücü 2020 yılında bir önceki yıla göre 1 milyon 676 bin kişi azalarak 30 milyon 873 bin kişiye, işgücüne katılma oranı ise 3.7 puanlık azalış ile yüzde 49.3’e düştü.

    Bu dönemde, 15-64 yaş grubunda işsizlik oranı 0.6 puan azalışla yüzde 13.4’e, tarım dışı işsizlik 0.7 puan azalışla yüzde 15.4’e geriledi. Bu yaş grubunda istihdam oranı da 2.8 puan azalışla yüzde 47.5’e, işgücüne katılma oranı da 3.6 puan azalışla yüzde 54.9’a geriledi.

    Buna karşılık, 5-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik 0.1 puan azalarak yüzde 25.3’e, istihdam oranı 3.9 puan azalarak yüzde 29.2′ oldu.

    Aynı dönemde işgücüne katılma oranı 5.3 puanlık azalışla yüzde 39.1 düzeyine geriledi. Ne eğitimde ne de istihdamda olanların oranı ise bir önceki yıla göre 2.3 puanlık artışla yüzde 28.3’e yükseldi.

    İstihdam edilenlerin yüzde 17.6’sı tarım, yüzde 20.5’i sanayi, yüzde 5.7’si inşaat, yüzde 56.2’si ise hizmet sektöründe yer aldı. Bir önceki yıl ile karşılaştırıldığında sanayi sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 0.7 puan, inşaat sektörünün payı 0.2 puan artarken, tarım sektörünün payı 0.6 puan, hizmet sektörünün payı 0.3 puan azaldı.

    Bu dönemde 4 milyon 716 bin kişi tarım sektöründe, 5 milyon 497 bin kişi sanayi sektöründe, 1 milyon 538 bin kişi inşaat sektöründe, 15 milyon 60 bin kişi hizmet sektöründe istihdam edildi. Bir önceki yıl ile karşılaştırıldığında istihdam edilenlerin sayısı tarım sektöründe 381 bin, sanayi sektöründe 64 bin, inşaat sektöründe 12 bin, hizmet sektöründe 812 bin kişi azaldı.

    İşsizlik oranı en yüksek bölge yüzde 33.5 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) iken, işsizlik oranı en düşük bölge yüzde 6.6 ile TR82 (Kastamonu, Çankırı, Sinop) oldu.

    En yüksek istihdam oranı yüzde 50.9 ile TR21 (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli) Bölgesi’nde gerçekleşti. En düşük istihdam oranı ise yüzde 26.0 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) Bölgesi’nde oldu.

    En yüksek işgücüne katılma oranı yüzde 55.9 ile TR21 (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli) Bölgesi’nde gerçekleşti. En düşük işgücüne katılma oranı ise yüzde 38.4 ile TRC2 (Şanlıurfa, Diyarbakır) Bölgesi’nde oldu. (Grafik)

  • Japonya’da 7.2’lik deprem! Tsunami uyarısı

    Japonya’da 7.2’lik deprem! Tsunami uyarısı

    Japonya’da 7.2 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Depremin merkez üssü olan Miyagi eyaleti için tsunami uyarısı yapıldı.

    Japonya’nın Miyagi eyaleti açıklarında yerel saat ile 18.09’da 7.2 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Depremin deniz tabanının 60 kilometre derinliğinde kaydedildiği bildirildi. Depremin ardından Miyagi kıyıları için boyu 1 metreyi bulabilecek tsunami uyarısı yapıldı. Miyagi’nin yanı sıra Fukushima, Tokyo, Tochigi, Yamagata gibi çevre eyaletlerde de şiddetli şekilde hissedilen sarsıntıdan etkilenen bölgelerde bazı tren seferleri geçici olarak askıya alındı.

    Japonya’nın 7 kademeli ulusal deprem derecelendirme ölçeğinde 5 üzeri şiddeti ifade eden ve ülkede kısa süreli paniğe neden olan sarsıntı nedeniyle ilk belirlemelere göre can kaybı yaşanmadı. Depremden etkilenen bölgelerde bulunan nükleer santrallerin işleyişinde de bir sorun yaşanmadığı aktarıldı.

  • Korkutan açıklama: İstanbul’da 3.dalgaya girdik

    Korkutan açıklama: İstanbul’da 3.dalgaya girdik

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz İstanbul’da, salgında üçüncü dalgaya girildiğini söyledi

    İllere göre haftalık yayınlanan haritaya göre, İstanbul’da 100 bin nüfusa düşen vaka sayısının 178’lere ulaştığına işaret eden İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz açıklamalarda bulundu.

    “TEST POZİTİFLİK ORANLARI YÜZDE 10’U GEÇTİ”

    İstanbul’da vaka sayılarında günlerdir yukarı doğru bir çıkış söz konusu olduğuna değinen Yavuz, “Test pozitiflik oranları yüzde 10’u geçti. Zaten 7 günde görülen 100 bin kişideki enfeksiyon oranı da 178 gibi oldukça yüksek bir rakam. Durum, üçüncü dalganın İstanbul’da etkisini gösterdiğini, henüz pik noktasına da ulaşmadığımızı gösteriyor. Açılmanın etkisini bu hafta başından itibaren görüyoruz. Kendi kurumumuz açısından söyleyecek olursam, geçen haftaya göre belirgin bir fark var, Pazartesiden beri çok yüksek sayıda hasta geliyor. Test pozitiflik oranı da bizde de yüzde 12 civarında. Önümüzdeki haftalarda da sıkıntılı günler yaşayabileceğimizi düşünüyorum” dedi.

    “ÜÇÜNCÜ PİKİ DE YAŞAYACAĞIZ GİBİ GÖRÜNÜYOR”

    Aşılanan kesimde elde edilen ilk verilere göre ölüm oralarında büyük bir azalma görüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Yavuz, “Bu çok sevindirici bir şey. Ama İstanbul’da aşısız olan çok fazla nüfus var. Onların da hastalanma riski çok yüksek seviyede. Türkiye genelinde de böyle. Bu nedenle insanlarla yakın temasa girmemek, kapalı ortamlarda bulunmamak, mecbursanız da maskesiz asla durmamak, kalabalık ortamlara da maskesiz girmemek, çok sık bir şekilde ortamı havalandırmak, tercihan camları sık sık açmak gerekiyor. Üçüncü piki de yaşayacağız gibi görünüyor” şeklinde konuştu.

    “BIONTECH AŞISI GELDİĞİNDE SIRA HANGİ GRUPTAYSA ONA YAPILACAK”

    Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’nın geçtiğimiz günlerde açıkladığı Pfizer-BioNTech aşısının kimlere yapılacağı konusundaki planlamaya da değinen Yavuz, “Kimin sırası geldiyse aşı onlara uygulanacak. Bakanlığın planı da bu şekilde. Önümüzdeki haftalarda 4,5 milyon doz aşı gelecek. Aşılamada da 60 yaş üstüne geçilmiş olacak. Dolayısıyla bu aşıyı bunlar olacak. Sırası gelmiş ama şimdiye kadar aşılanmamış daha ileri yaştaki kişiler de buna dahil edilebilir. BioNTech aşısı da o şekilde uygulanacak” diye konuştu.

    “CORONAVAC İNGİLİZ VARNAYTINDA DA ETKİLİ”

    Türkiye’de 10 milyondan fazla kişiye uygulanan inaktif virüs aşısı CoronaVac’ın yeni varyantlara etkisi hakkında Sağlık Bakanlığı’nın bir çalışması olduğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Yavuz, “Sonuçları bilimsel makale olarak henüz yayınlanmadı ama İngiltere varyantı yani V1’de aşı etkinliğinde çok bir fark olmadığı gösterildi. Kullandığımız aşının, Türkiye’de de en fazla yayılan ve önümüzdeki haftalarda da en baskın suş haline geleceğini tahmin ettiğimiz İngiliz varyantı ile D614, yani orijinal formdaki Wuhan suşuna etkinliğinin benzer çıktığını ifade etti Halk Sağlığı Kurumu’nda çalışan arkadaşlarımız” dedi.

    “AŞILARIN İÇERİĞİ GÜNEY AFRİKA VARYANTINA GÖRE DEĞİŞECEK”

    Türkiye’de V1 kadar yaygın olmasa da V2 olarak adlandırılan Güney Afrika varyantının da görüldüğüne işaret eden Prof. Dr. Yavuz, “V2, aşılar açısından en tehlikeli olanı. Zaten önümüzdeki dönem aşıların içeriğini de V2’ye göre değiştirecekler. Çünkü aşıdan en çok kaçan bu suş. V2’nin yayılmaması için zaten daha fazla önlem alınıyor. Örneğin V2 vakası ile teması olanlar daha fazla izole ediliyor. Yani Güney Afrika varyantı biraz daha tehlikeli şu anda, bizim de çok yakından takip ettiğimiz bir tür. Diğer aşılarda olduğu gibi CoronaVac’ta da böyle bir beklenti var aşıdan kaçabileceği yönünde” diye konuştu.

    “AŞILILAR TEMASLI OLSA DA KARANTİNAYA GİRMEYECEK”

    Yaygın aşılamayla birlikte filyasyonda temaslı takibinde de değişimler olduğuna değinen Prof. Dr. Yavuz, artık ilk virüs ya da İngiltere varyantı ile temaslı olan “aşılı” kişilerin, karantinaya girmesine gerek kalmayacağını açıkladı.

    Yavuz, “Eğer iki doz aşısını olmuş bir kişi vaka temaslısı olursa, V1 (İngiltere varyantı) dahil, izolasyonda tutulmayacak. Çünkü aşının koruyuculuğunun olduğunu biliyoruz. Ama V2 (Güney Afrika) ya da V3 (Brezilya) varyantlarında aşının yeterince koruma sağlamayabileceği yönünde kaygılarımız olduğu için, temaslıların izolasyona girmesi gerekecek. Türkiye’de çok yaygın değil bunlar şu anda ama çok yakından izlememiz gerekiyor” dedi.

    “GERÇEK YAŞAM VERİLERİ GELİNCE AŞILANANLAR MASKESİZ GÖRÜŞEBİLECEK”

    Ülkemizde uygulanan CoronaVac aşısının etkinliğine dair “gerçek yaşam verileri” geldikçe, daha da rahat günlere kavuşabileceğimizi söyleyen Prof. Dr. Yavuz, “Şu an bayağı bir insan iki doz aşısını oldu ve üzerinden 14 gün geçti. İlk değerlendirmeler olumlu görünüyor, yani ağır hastalıktan ve ölümden koruma açısından gayet güzel etkinliği var gibi görünüyor. Bunların daha da detaylı analizleri yapıldıktan ve bu veriler toplumla da paylaşıldıktan sonra, mesela Amerika’nın yaptığı gibi maskesiz olarak görüşebileceğimiz duruma gelebileceğiz. Aşılı insanlar en azından birbirleriyle daha rahat görüşebilecek. Türkiye’nin gerçek yaşam verilerini de elde edebilmek için çalışmalar yapılıyor. Bu analizler ve tüm verilerin birlikte değerlendirilip paylaşılması gerekiyor daha rahat edebilmemiz için” şeklinde konuştu.

    “OXFORD AŞISI İNCELENİYOR YENİDEN AŞILAMAYA DÖNÜLEBİLİR”

    Oxford Üniversitesi’nin geliştirdiği Astra Zeneca aşısının pıhtılaşmaya neden olduğu gerekçesiyle Avrupa’da bazı ülkelerde aşılamaların durdurulmasına da değinen Prof. Dr. Yavuz, güvenli incelemeler için bu tip duraklamaların olabileceğini söyledi.

    Yavuz, “Milyonlarca insana aşı yapılıyor. Bu insanların başına ne gelirse, acaba aşı ile mi ilişkili diye takip edilmesi gerekiyor. Oxford aşısında da görülen bu bir takım istenmeyen yan etkiler acaba normal popülasyonda görüldüğü sıklıkta mı yoksa daha mı yüksek oranda, bunun araştırılması yapılıyor şu anda. Firmanın açıkladığı, normal sıklıktan fazla olmadığı yönünde. Ama yakından izliyoruz dediler. Almanya kendi vakalarını inceliyor şu anda o nedenle Astra Zeneca ile aşılamalar durdu. Böyle inceleme aşamaları olabilir. Her inceleme aşamasında aşı problemli, sorun var, demek yanlış. Bütün aşılar için de geçerli değil bu. Her aşı ayrı bir preparat. Örneğin bizim aşımız zaten Oxford aşısı gibi değil, adenovirüs değil inaktif virüs aşısı. Diğer gelecek olan da mRNA aşısı. Henüz bizde viral vektör (adenovirüs) aşısı gelmedi. Bu açıdan endişe edecek bir durum yok. Ancak EMA da yani Avrupa İlaç Ajansı ve Dünya Sağlık Örgütü de hastalığı daha tehlikeli bulduğu için bu aşının yapılmasını öneriyor. Risk grubundakilerde aşı yapılmaya devam edilsin ama risk grubunda olmayanlar için sonuç beklensin deniyor. Çünkü riskli gruptakilerde, aşının yan etkisinden değil, hastalıktan ölme ihtimali çok daha fazla” ifadelerini kullandı.

    “HASTALIĞI GEÇİREN HERKES AŞILANMALI DEMEK İÇİN HENÜZ ERKEN”

    Daha önce hastalığı geçiren kişilerin aşılandığı taktirde uzamış Kovid (long term Covid) semptomlarının da iyileştiği yönünde ABD’de yapılan çalışmaya da değinen Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, “Daha önce hastalığı geçirmiş kişileri aşıladığımızda ne elde ediyoruz? Bu sorunun cevabı henüz hala net değil. Bahsedilen çalışma, daha önce hastalanmış kişiler aşılandığına mesela mRNA aşısı ile aşılandığı zaman, bunlarda uzun dönem Kovid semptomlarının da ilerleyen dönemlerde azaldığı gözlenmiş. Ama bu bir preliminary (erken) veridir. Rutin olarak hastalığı geçiren herkesi aşılamak gerekiyor demek için henüz erken. Bizde zaten hastalığı geçirenleri ilk 6 ayda aşılamıyoruz. İmmün sistemle uğraşıyorsunuz, farklı mekanizmalar tetiklenebilir. Onun için biraz daha zamana ihtiyacı var bu yaklaşımın” dedi.

    “FRANSA MUTASYONU BAŞKA ÜLKELERDE DE GÖRÜLÜRSE TEHLİKELİ DİYEBİLİRİZ”

    Fransa’da görülen ve testlerde belirlenemeyen yeni mutasyona da değinen Prof. Dr. Yavuz, bu mutasyonun tehlike olarak değerlendirilebilmesi için lokalize kalmaması ve birkaç ülkede daha görülmesi gerektiğini söyleyerek, “Çok sayıda varyant olabiliyor. Fakat bunların önem arz eden varyantlar haline gelebilmesi için fenotipik görünümünde bir değişiklik olması lazım. Mesela bulaşıcılığını çok artırması, ölüm ya da hastalık şiddetini artırması, testlerden kaçması lazım. Gerçekten böyle bir şey olursa o zaman daha yakından izlenmeye başlanıyor. Sadece bir yerde sınırlı kaldıysa, onun bir anlamı olmuyor. O nedenle şu anda Fransa’da tespit edilen varyant, önem arz eden ve yakından takip edilmesi gereken bir varyant olarak değerlendirilmiyor. Ama eğer başka ülkelerde de görülmeye başlanırsa, özellikle tanı testlerinden kaçması nedeniyle önemli olabilir. Tanı testlerini değiştirmek de çok zor bir şey. Değil zaten tek gen bölgesi bakılmıyor tanı testlerinde. Birkaç bölgeye bakılıyor. Mesela spike bölgesine, nükleokapsid gen bölgesine bakılıyor. İngiliz varyantında da böyle oldu. Spike bölgesinde negatif çıkıyordu, öyle tanıdılar. O nedenle şu anda bunlara (Fransa’daki varyanta) inceleme aşamasındaki varyant deniyor. Türkiye’de de var böyle varyantlar. Ama bunun önem arz etmesi durumunda rutin olarak izlemeniz gerekiyor. Şu an öyle bir şey yok” dedi.

  • Başsavcılık: “HDP, PKK’nın partisidir”

    Başsavcılık: “HDP, PKK’nın partisidir”

    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca HDP’nin kapatılması istemiyle hazırlanan iddianamede, “HDP ile PKK-KCK arasında bir fark yoktur. HDP silahlı terör örgütü PKK-KCK’nın emir ve talimatları doğrultusunda faaliyet yürüten yaptıkları veya yapmadıkları bakımından halka değil terör örgütü PKK-KCK’ya hesap veren, terör örgütünün siyasi görünümlü bir uzantısı, organıdır. Başka bir deyimle HDP; PKK’nın partisidir” tespitlerine yer verildi.

    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin tarafından hazırlanan 609 sayfalık iddianamede, HDP ile PKK-KCK silahlı terör örgütü arasında organik bir bağ olduğu ve emir-komuta zinciri şeklinde bir yapılanma bulunduğu vurgulandı. HDP üyeleri hakkında çeşitli mahkemelerdeki iddianameler ve mahkeme kararları, 6-8 Ekim olayları, Hendek operasyonları ile tüm dosya kapsamında ortaya konulan delillerden, HDP’nin daha önce Anayasa Mahkemesince kapatılan partiler gibi tamamen PKK/KCK’nın güdümünde bulunduğu ve PKK’nın legal görünümlü bir yan kuruluşu olduğunun ortaya konulduğuna dikkat çekildi. HDP’nin teşkilat kongreleri ve büyük kongreleri ile tüm gösteri ve toplantılarının Anayasa ve yasalara göre kurulmuş bir siyasi partinin olması gereken parti kongreleri ve toplantıları gibi değil de bölücü terör örgütü PKK ve örgüt elebaşı Abdullah Öcalan lehine sloganlar atılan alanlar haline getirildiği belirtildi. İddianamede, kongre salonlarının örgüt kampları gibi terörist fotoğrafları ve sözde terör örgütü bayrakları ile donatıldığı ifade edilerek, partinin kongrelerinin bir siyasi partinin kongresinden ziyade terör örgütünün propagandasının yapıldığı, ölen teröristlere saygı duruşlarında bulunulduğu, anayasal düzene ve üniter devlet yapısına yönelik açıkça düşmanlığın sergilendiği adeta “PKK kongreleri” şeklinde cereyan ettiği kaydedildi.

    “Terör örgütünün siyasi görünümlü bir uzantısı, organıdır”

    HDP’nin terör örgütü PKK-KCK’yı açıkça desteklemekten öteye geçerek onun bir organı gibi faaliyette bulunduğuna dikkat çekilen iddianamede şunlar kaydedildi:

    “Aslında HDP ile PKK-KCK arasında bir fark yoktur. HDP silahlı terör örgütü PKK-KCK’nın emir ve talimatları doğrultusunda faaliyet yürüten yaptıkları veya yapmadıkları bakımından halka değil terör örgütü PKK-KCK’ya hesap veren, terör örgütünün siyasi görünümlü bir uzantısı, organıdır. Başka bir deyimle HDP; PKK’nın partisidir. Aslında buna şaşırmak gerekir. Çünkü Partinin Eş Genel Başkanlığını yapmış Pervin Buldan ve Selahattin Demirtaş açıkça HDP’nin terör örgütü lideri Öcalan’ın projesi olduğunu, Öcalan’ın HDP fikriyatında büyük emeği olduğunu belirterek açıkça söylemekten çekinmemişlerdir. Bu hususu örgüt elebaşı da kabul etmektedir”.

  • Meral Akşener’den andımız açıklaması

    Meral Akşener’den andımız açıklaması

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun, Danıştay 8’inci Dairesi’nin ‘Öğrenci Andı’nı kaldıran Milli Eğitim Bakanlığı yönetmeliğini iptal eden kararını bozmasına tepki gösterdi. Akşener, “Andımız kahraman atalarımızın aziz hatırasında, Atatürk’ümüzün mirasındadır. Andımız, kalplerimizde, andımız ruhumuzda, andımız irademizdedir” dedi.

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Danıştay’ın ‘Öğrenci Andı’ kararına tepki gösteren Akşener, “Andımız, inancımızda, sözümüzde, yaptıklarımızda ve yapacaklarımızdadır! Andımız, milletimize duyduğumuz sevgide, büyük, güçlü ve zengin bir Türkiye’ye duyduğumuz özlemdedir! Andımız, kahraman atalarımızın aziz hatırasında, Atatürk’ümüzün mirasındadır! Andımız, kalplerimizde, andımız ruhumuzda, andımız irademizdedir. O nedenle, andımıza el uzatmaya cüret edenlere inat, bir kez daha; Ne Mutlu Türküm Diyene!” dedi.

    ‘EKONOMİ ARTIK DİKİŞ TUTMUYOR’

    Akşener, AK Parti’nin attığı her adımını, sadece kendi iktidarını korumak için attığını öne sürerek, “Bunun son örneği olarak Sayın Erdoğan, geçen hafta ‘Ekonomide Reform Paketi’ni açıkladı. Beklenenin aksine, açıklama sırasında hem döviz kuru hem de faizler arttı. Hatırlarsınız, biz bu durumu daha önce de görmüştük. Ekonomi artık dikiş tutmuyor, Sayın Erdoğan. Gerçeklerden uzak paketlerine, planlarına, milletimiz artık inanmıyor. Demokrasi olmazsa, hukuk düzgün işlemezse, devlette akıl, liyakat ve şeffaflık olmazsa, tüm ihaleleri yandaşların kaparsa, sen ne açıklarsan açıkla, tutmaz. Milletinin gerçeklerini reddeden hiçbir iktidar, sandıktan çıkamaz. Bu kadar basit” diye konuştu.

    ‘SAKIN UMUTSUZLUĞA KAPILMAYIN’

    Akşener, geçen hafta Şanlıurfa ve Mardin’e gerçekleştirdikleri ziyaretlerde, vatandaşların dertlerini dinledikleri belirtti. Akşener, “Oy istemeye değil, dert dinlemeye gidiyoruz. Bu zor günlerde, yalnız olmadıklarını hissettirelim istiyoruz. Milleti düşünen, milleti düze çıkarmak için çalışan birileri var, bilsinler istiyoruz. Ben buradan, o bereketli topraklardaki vatandaşlarıma sesleniyorum; sakın umutsuzluğa kapılmayın. Biz geleceğiz ve bu zulme son vereceğiz. Kanal İstanbul çılgınlığını çöpe atıp, o parayla GAP’ı yağmurlama sistemiyle donatacağız. Toprak ana, 1’e 10 verecek. Çiftçimiz kazanacak. Çiftçi kazanınca, esnaf kazanacak, Urfa kazanacak, Mardin kazanacak, Batman kazanacak, Türkiye kazanacak. Biz, İYİ Parti olarak, tarımı ve bölgesel kalkınmayı bir bütün olarak görüyoruz. Tam da bu yüzden, hazırlamakta olduğumuz ‘Ulusal Tarım Master Planını’, bölgesel kalkınmanın, olmazsa olmazı olarak görüyoruz” ifadesini kullandı.

  • İki aylık bebek koronavirüs kurbanı

    İki aylık bebek koronavirüs kurbanı

    Bolu’da engelli olarak dünyaya gelen iki aylık bebek, iki haftadan beri koronavirüs tedavisi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi.

    İki ay önce engelli olarak dünyaya gelen Mustafa Yusuf Altundağ adlı bebeğe, iki hafta önce koronavirüs teşhisi kondu. Kentin tanınmış iş insanlarından Kenan Altundağ’ın oğlu olan Mustafa Yusuf bebek, durumu ağırlaşınca Ankara’daki özel bir hastaneye kaldırıldı.

    Mustafa Yusuf bebek dün, doktorların tüm müdahalesine karşın kurtarılamadı. Mustafa Yusuf Altundağ’ın cenazesi, Gerede ilçesine bağlı Ahmetler köyünde toprağa verildi.

  • Amerika’da gördü, Bursa’da siparişlere yetişemiyor

    Amerika’da gördü, Bursa’da siparişlere yetişemiyor

    Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) liderliğinde hayata geçen UR-GE projeleri, sektörlerin ihracat kimliğini güçlendirmenin yanı sıra katma değerli üretim hedefine vizyon katıyor. Bursalı otomotiv firması, Amerika’da gördükleri karavan modellerini, Bursa’da üretmeye başladı. Tatlı telaşa kapılan firma, korona virüs sebebiyle rağbet gören karavan üretimine yetişemiyor.

    NOSAB’ta 10 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren ve karoseri sektöründe üretiminin tamamını Avrupa’ya ihraç eden Bursalı otomotiv firması, UR-GE projesi ile gerçekleştirdiği ABD ziyaretinin ardından karavan üretimine başlama kararı aldı. Bursalı firmanın şimdiki hedefi ise bu alanda sektörde söz sahibi olmak.

    BTSO öncülüğünde Ticaret Bakanlığı’nın destekleriyle hayata geçen 30’u aşkın UR-GE ve HİSER projesi firmaların yeni ihracat pazarlarına odaklanmasına ve kurumsal kimlik yapısının gelişmesine katkı sağlıyor. Sektörlerin talepleri doğrultusunda kurgulanan projelerden şimdiye kadar binin üzerinde firma faydalandı. Bursa Ticari Araç, Karoseri, Üst Yapı ve Tedarikçileri Sektörü UR-GE Projesi de devam eden projeler arasında yer alıyor.

    Proje üyesi Bursalı otomotiv firması da karoseri sektördeki üretim ve ihracat kapasitesine devam ederken, UR-GE projesinin katkısıyla rotasını yeni pazarlara çevirdi. Firmanın Yönetim Kurulu Üyesi Esra Yıldırım, karoseri alanında 2011 yılında otomotiv firmasını kurduklarını, sektörde kısa bir sürede önemli bir konuma yükseldiklerini belirtti. Yıldırım, BTSO öncülüğünde Ticaret Bakanlığı’nın destekleriyle hayata geçen Bursa Ticari Araç, Karoseri, Üst Yapı ve Tedarikçileri Sektörü UR-GE Projesi’nin kendilerine büyük katkı sağladığını söyledi.

    Esra Yıldırım, üretimlerinin tamamını ihraç ettiklerini vurguladı. Müşterinin beğenisi ve talepleri doğrultusunda minibüs, otobüs araçlar ürettiklerini ifade eden Yıldırım, “Bütün ürünlerimizi butik olarak üretiyoruz. Kendimiz tasarlıyoruz. Ürün gamımız oldukça çeşitli. 2. fabrikamızı da geçen sene salgın öncesinde bünyemize kattık. Tüm Avrupa’ya ihracat yapıyoruz. İstihdamımız her geçen gün artıyor. Yurtdışında kendi firmalarımız var. Günden güne büyüyen ve gelişen bir şirketiz” dedi.

    Araçların tasarımlarını müşterilerden gelen taleplere göre şekillendirdiklerini ifade eden Yıldırım, “Yurt dışından farklı tasarım talepleri geliyor. Piyasa koşulları değiştikçe biz de buna ayak uydurarak değişimi sağlıyoruz. Daha kaliteli ürünleri Avrupa’ya satmak zorundayız. İçinde kullanılan malzemeler en son kalite olmak zorunda. Bizim için en önemli nokta kalite” diye konuştu.

    Korona virüs sebebiyle zorlu geçen 2020 yılının ardından yeni yılda Ar-Ge çalışmalarına daha fazla önem verdiklerini ifade eden Yıldırım, 2 yeni ürün araç hazırladıklarının altını çizdi. Yıldırım, “Ürünlerimizden birisi motor home karavan dediğimiz ürünümüz. Diğeri de düşük tabanlı daha çok şehir içinde ulaşımda kullanılan şehir içi otobüslerine yönelik bir ürün. 2021 yılı için güzel hedeflerimiz var. Firma olarak 2021 sipariş listemizi doldurduk. Farklı sektörler yönelik yaptığımız yatırımlardan dolayı bunun karşılığını almaya başladık. İşlerimiz şu an güzel gidiyor. Gelecek için umutluyuz” şeklinde konuştu.

    BTSO’nun liderliğinde Ticaret Bakanlığı’nın destekleriyle devam eden Karoseri Ur-Ge Projesi’nde aktif olarak yer aldıklarını kaydeden Yıldırım, projenin şirketin vizyonuna güç kattığını dile getirdi. Pandemi öncesinde Ur-Ge üyeleriyle yaptıkları ABD ziyaretinin ardından yeni bir vizyonla Bursa’ya geldiklerini ifade eden Yıldırım, “ABD programında karavan firmalarını ziyaret etme imkanı bulduk. ABD’de çok çeşitli ürün gruplarını görme imkanı bulduk. Bu bize farklı fikirler kattı. Daha doğrusu bir vizyon kattı. Ekibimizle bu alanda neler yapabiliriz, neler tasarlayabiliriz diye konuştuk. Bu alanda hızlı bir şekilde somut adımlar atmaya karar verdik. Çok güzel bir ürün çıkardığımızı düşünüyorum. Aslında çok eşi olmayan bir ürün. Beklentimiz yüksek. Bu alanda en iyisi olmak için üretimlere start verdik. Firma olarak ürün gamına karavanı da eklemiş olduk. Bu alanda pastadan daha fazla pay almayı istiyoruz.” açıklamalarında bulundu.

    Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın projelerinin firmalara önemli bir vizyon kazandırdığını dile getiren Yıldırım, “Daha önce BTSO’nun neler yapabileceğinin ve yeteneklerinin farkında değildik. UR-GE sayesinde Odamızın bize gerçekten destek olmak için orada olduğunu fark ettik. UR-GE ile birlikte her şey çok değişti. Yani odamızın aslında neler yaptığını daha iyi görmeye başladık. Karoseri firmaları içten içe büyüyen, ihracat rakamları çok büyük boyutlara yükselmektedir. Bizler UR-GE projesini daha da büyütelim ve geliştirelim istiyoruz. Sektör temsilcilerimizle iletişimimiz kuvvetlendi. BTSO olarak neler yapılabilir gibi birçok avantajları da görüyoruz. Etkileşimimiz devam edecek. Odamıza çalışmalarından dolayı teşekkür ederiz” dedi.

  • ‘Ekonomi Reform Paketi’nin ayrıntıları açıklanıyor

    ‘Ekonomi Reform Paketi’nin ayrıntıları açıklanıyor

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomi reformları tanıtım toplantısında konuşuyor.

    Yatırımcıların merakla beklediği ekonomi reform paketi Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanıyor.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkanlar:

    ”Üretimde verimlilik artışı sağlayarak potansiyel büyümemizi artıracağız. İhracatta rekorlar kıran yerli ve milli ekonomi hedefliyoruz. Çalışmamızın özünde ekonomiyi yatırım, üretim, istihdam ve ihracat temelinde büyütme amacı bulunuyor.

    Türkiye’yi dünyanın en büyük on ekonomisinden biri haline getirmek için çalışacağız. İnşallah bu yol haritasını, milletimizle kurumlarımızla iş dünyamızla tüm paydaşlar hep birlikte hayata geçireceğiz. İthal girdi kullanımını azaltmış, katma değerli üretimle ihracatta yeni rekorlar kıran, yerli ve milli bir ekonomi hedefliyoruz.

    2009 küresel krizi gibi, 2013 sonrasındaki sarsıntıları başarıyla göğüslemeyi başardık. Demokratik ve ekonomik kalkınmanın temel şartlarından biri olan sitasi istikrarı kurumsallaştırdık. Türkiye, bölgesel ve küresel nice krize rağmen gücünü koruyor.

    AŞIDA ADİL DAĞITIM MESAJI

    Aşı ve ilaç tüm ülkelerin kullanımına açılmazsa dünya istikrar kazanamayacak. Aşı ve ilaç, adil bir şekilde tüm ülkelerin kullanımına açılmadıkça, dünyanın zenginlerinin de huzur bulamayacağı, büyük ekonomilerin istikrar kazanamayacağı ortadadır.

    Yeni yönetim sistemimizin gerektiğinde geliştirilmek suretiyle asırlar boyunca ülkemizde istikrar ve güven ikliminin teminatı olacağına inanıyoruz. Yeni ve sivil bir anayasayla birlikte bu yönde ihtiyaç duyulan bazı adımları atacağız.

    SALGINLA MÜCADELE

    Dünyanın tamamıyla birlikte ülkemizi de etkileyen corona virüs salgını hem 18 yılda ülkemizde kurduğumuz güçlü altyapının hem de yeni yönetim sistemimizin adeta bir sınamasına dönüşmüştür. Hamdolsun sağlıktan üretime güvenlikten sosyal dayanışmaya kadar her alanda bu sınamayı başarıyla verdik. Türkiye’nin her türlü farklı senaryoya hazırlıklı olduğunu ve hızlı hareket edebildiğini tüm dünyaya gösterdik. Salgına rağmen 2020 yılında yüzde 1,8 oranında büyüdük. G20 ülkeleri arasında ekonomisini reel olarak büyütmeyi başaran iki ülkeden biri olduk ve Çin’in ardından ikinci sırada yer aldık. Salgınla mücadeleyi kazanmakta kararlı olduğumuz 2021’i orta vadede nitelikli büyüme dönemine girişin de hazırlık yılı olarak değerlendiriyoruz.

    ”GÜÇLÜ BİR KAMU MALİYESİ OLUŞTURACAĞIZ”

    Reform programımızla güçlü yönlerimizi perçinlerken sorun gördüğümüz alanlar için de gerçekçi ve ayakları yere sağlam basan çözümler getiriyoruz. Açıklayacağımız reformların omurgasını, makroekonomik ve yapısal politikalar oluşturuyor. Türkiye salgın sonrası özellikle bu dönemin ekonomik yapılanmasına uygun şekilde sürdürülebilir güçlü ve kaliteli büyümeyi mutlaka ama mutlaka yakalayacaktır. İstikrarı sürdürmek için makro politikalar yanında bir dizi yapısal tedbirin ve dönüşümün gerçekleştirilmesi şart.

    İlk reform alanımız, risklere karşı daha güçlü bir kamu maliyesi yapısını oluşturmak olacaktır. Harcama disiplini, kamu borç yönetimi, vergi düzenlemeleri, kamu alım ihaleleri, kamu-özel işbirlikleri ve kamu iktisadi teşebbüsleri gibi hususları kapsayan yeni politikaları hayata geçiriyoruz.

    Makroekonomik istikrar kapsamında, kamu maliyesi, enflasyon, finansal sektör, cari açık ve istihdam alanlarına odaklandık.

    KAMUDA TAŞIT ALIMINA SINIR GELİYOR

    Mali disiplin önceliğimiz olacak Risklere karşı daha güçlü bir kamu maliyesi hedefliyoruz. Döner sermayeyi Meclis denetimi kapsamına alıyoruz. Kamuda taşıt alımı ve kiralanması, temsil ve ağırlama gibi harcama alanlarına sınırlamalar getiriyoruz. Yapısal politikalar tarafında ise kurumsal yapının güçlendirilmesi, yatırımların teşvik edilmesi, iç ticaretin kolaylaştırılması, rekabet politikaları, piyasa gözetimi ve denetimini reform kapsamımıza aldık.

    Kamu personeliyle ilgili iş ve işlemlerin tek bir idare tarafından yürütülmesini sağlıyoruz.

    KÜÇÜK ESNAFA VERGİ MUAFİYETİ

    Reform paketimizde dar gelirli 850 bin dar gelirli küçük esnafımıza yönelik bir vergi muafiyeti de yer alıyor.

    İsrafa kesinlikle tahammülümüz olmadığı için kamu idarelerinde tasarruf anlayışını yaygınlaştıracak önemli düzenlemeleri hayata geçiriyoruz. 7 gün 24 saat çalışacak Türkiye dijital vergi dairesi uygulamasını başlatıyoruz. Borç stokunun dış şoklara karşı duyarlılığını azaltabilmek için döviz cinsi borçların toplam borç stoku içerisindeki payını düşürüyoruz. Bütçe sonuçlarını, politika gelişmelerini ve hedeflerimizi üç ayda bir Kamu Maliyesi Raporuyla milletimizle paylaşıyoruz. Ağırlıklı olarak kendi paramızla borçlanacak, Türk Lirası cinsi senetleri kullanacağız. Tek haneli enflasyon hedefliyoruz.

    Hazine nakit yönetimini de daha güçlü hale getiriyoruz. Bunun için Hazine’nin kullanımı dışında kalan kurumların hesabını, Tek Hazine Kurumlar Hesabı Sisteminde toplayarak, nakit yönetiminde verimliliği sağlıyoruz. Ülkemizin risk primini düşürerek, borçlanma maliyetlerimizi aşağıya çekecek politikaları tahkim ediyoruz. Vergi Usul Kanunu’nu kayıt dışılığı azaltacak ve vergiye uyumu teşvik edecek şekilde güncelliyoruz. Elektronik defter ve elektronik belge kullanımı uygulamasını kademeli olarak yaygınlaştırarak, vergi kayıp ve kaçağını azaltıyoruz. Hal yasası çalışmalarını tamamlayacağız.

     

  • “Ekonomik Reform Paketi” bugün açıklanacak

    “Ekonomik Reform Paketi” bugün açıklanacak

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz hafta açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı’nın ardından bugün de Ekonomik Reform Paketi’ni duyuracak.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı’ndan sonra gözler şimdi de ekonomi paketine çevrildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ekonomik Reform Paketi’ni bugün saat 15.00’te açıklayacak.

    ‘REFORMLARIN KALICILIĞI SAĞLANACAK’

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Mart’ta yapılan kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, ekonomik reformların ana hatlarını kamuoyuyla paylaşmıştı.

    Erdoğan, “Reformları kararlılıkla uygulayacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Bu reformların devamının geleceğini de belirtmek istiyorum. 2021’i salgınla mücadelenin kazanıldığı ve aynı zamanda orta vadede nitelikli bir büyüme dönemine girişin başladığı yıl olarak görüyoruz. Türkiye, inşallah salgın sonrası dönemin dünyada yükselen yıldızı olacaktır.” değerlendirmesinde bulunmuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı açıklamada şu ayrıntılara yer vermişti:

    Ekonomik reform gündeminin merkezinde, makroekonomik istikrar politikaları ve yapısal politikalar yer alıyor. Makroekonomik istikrar kapsamında, kamu maliyesi, enflasyonla mücadele, finansal sektör ve cari açıkla mücadele gibi alanlara öncelik verildi.

    Yapısal politikalar tarafında ise kurumsal yapının güçlendirilmesi, yatırımların çok daha güçlü şekilde teşvik edilmesi ve rekabet politikaları önem kazanıyor.

    Reform paketinde mali disiplini daha da güçlendirecek kapsamlı kamu maliyesi politikalarına yer verilecek. Gelir ve harcama tarafında alınan tedbirlere uygun şekilde 2021 bütçe açığı hedefi yüzde 4,3’ten yüzde 3,5’e indirilecek.

    Harcamaların takibi ve izlenmesine özel önem gösterilecek. Bakanlıklar, zorunlu olmadıkça kendilerine tahsis edilen ödeneğin üstünde harcama yapmayacak ve bu ödeneklerden tasarruf edecek.

    Reform paketi çerçevesinde kamu alım ihalelerinde yeni bir sisteme geçilecek. Kamu iktisadi teşebbüsleri gerekiyorsa yeniden yapılandırılarak daha verimli ve rekabetçi hale gelecek.

    Enflasyonla mücadelenin bel kemiği olan fiyat istikrarını temin için kalıcı tedbirler geliştirilecek. Sermaye piyasalarının güçlendirilmesi ve finansal kapsayıcılığın artırılması konusunda da yeni politikalar hayata geçirilecek.

    Cari açıkla mücadeleyi başarıya ulaştırmak için üretimde yapısal dönüşümü teşvik edecek yeni adımlar atılacak. Kamudaki kurumsal yapı güçlendirilerek reformların kalıcılığı sağlanacak.