Etiket: güncelhaber

  • Bakan Elvan’dan küresel markalara çağrı

    Bakan Elvan’dan küresel markalara çağrı

    Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, Türkiye’nin yeni ve güvenilir limanlar arayan yatırımcılar için çok cazip imkanlar sunduğunu belirterek, “Türkiye’yi yatırımlarda cazibe merkezi yapmak adına ekonomi ve hukuk alanında yeni bir seferberlik başlattık.” dedi.

    Elvan, Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) tarafından düzenlenen Uluslararası Yatırımcılar Zirvesi’ne katılarak konuşma yaptı.

    Hiç kimsenin geçen yıl bu zamanlarda 2020 yılının böyle geçeceğini tahmin etmediğini ifade eden Elvan, daha önce bir benzeri yaşanmamış olağanüstü dönemlerden geçildiğini söyledi.

    Elvan, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının, tüm dünyada dengeleri sarstığına işaret ederek, bu yıl küresel ticaretin yüzde 9,2 ve uluslararası doğrudan yatırımların yüzde 40 daralmasının beklendiğini bildirdi. Turizm ve hizmetler sektörünün çok ciddi darbeler aldığını vurgulayan Elvan, “Tüm bunların sonucu olarak 2020’de global küçülmenin yüzde 4,4 olması bekleniyor. Tabii bu görünüm, salgının seyri ve aşı-ilaç alanında katedilecek mesafeye göre hızlı bir iyileşme ve canlanma sürecine de girebilir. Dolayısıyla pandemi sonrası dönem, aslında pek çok fırsatı beraberinde getiriyor.” diye konuştu.

    Elvan, bu noktada iki hususun altını çizmek istediğini belirterek, şu değerlendirmede bulundu:

    “Bunlardan ilki, küresel değer zincirlerinde başlayan dönüşüm. Pandemiyle birlikte çok uluslu şirketler, üretimde tek bir tedarikçiye bağlı kalmanın dezavantajlarını bizzat yaşayıp, acı bir şekilde tecrübe ettiler. Önümüzdeki dönemde küresel ekonomide, muhtemelen yeni üretim lokasyonları ortaya çıkacak ve üretimin ağırlık merkezi dünya geneline daha dengeli yayılacak. Bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirebilen ülkeler de yeni dönemin kazananları olacak. Değinmek istediğim ikinci husus ise şu an hem tüketim hem de yatırım cephesinde ertelenmiş bir talep olduğu gerçeği. Piyasalar normale döndüğü an bu talebi karşılayabilecek kapasite ve donanıma sahip ülkeler, rakiplerini geride bırakma şansına erişecekler ve ekonomilerini hızla büyütebilecekler. Böylesine bir konjonktürde Türkiye, kendilerine yeni ve güvenilir limanlar arayan yatırımcılar için çok cazip imkanlar sunuyor.”

    “Güçlü bir tedarik altyapımız var”

    Türkiye’nin avantajlarına dikkati çeken Elvan, “Son derece gelişmiş üretim ve Ar-Ge altyapılarımız var. Türk sanayisi, hemen hemen her ürünü geliştirip üretebiliyor. Emsallerimize göre, çok daha çeşitli bir ürün gamına, ürün uzayına sahibiz. Sahip olduğumuz kabiliyetler, sektörler arasında birlikte iş yapma kültürünü besliyor. İmalat sanayisinde, kusursuz işleyen ve değişen koşullara hızla adapte olabilen bir tedarikçi altyapımız var. Fintek, biyoteknoloji ve oyun sektörü başta olmak üzere her geçen gün güçlenen dinamik bir start-up atmosferi oluşuyor. Lojistik imkanların çeşitliliği, sunduğumuz teşvikler, hepsinden önemlisi dinamik ve nitelikli iş gücümüz, Türkiye’ye yatırım yapan müteşebbislerin karını ve verimliliğini artırıyor.” ifadelerini kullandı.

    Türkiye’nin, sahip olduğu bu özelliklerle başta Avrupa pazarı olmak üzere, dünyanın her yerinden yatırımcılar için eşsiz bir potansiyel taşıdığını belirten Elvan, “İşte biz bu potansiyeli, çok daha ileri götürmek ve Türkiye’yi yatırımlarda cazibe merkezi yapmak adına ekonomi ve hukuk alanında yeni bir seferberlik başlattık. Yatırımcının gelecek dönem ufkunu öngörülebilir kılacak reformları kararlılıkla hayata geçireceğiz.” dedi.

    “Küresel markaları ülkemize davet ediyorum”

    Ekonomi yönetiminde tam bir koordinasyon ve ekip ruhuyla hareket ettiklerini vurgulayan Elvan, makroekonomik istikrar, finansal istikrar ve fiyat istikrarını sağlamak adına çok yoğun çalışma içinde olduklarını dile getirdi. Bakan Elvan, şunları kaydetti:

    “Karşımızdaki her problemi, piyasa ekonomisinin kuralları çerçevesinde şeffaf, hesap verebilir, rasyonel ve öngörülebilir bir şekilde çözeceğiz. İç ve dış yatırımcılar için kredibiliteyi en üst seviyelere çekecek politikalar uygulayacağız, kimsenin aklında soru işareti de kalmayacak. Enflasyonla mücadelede çok kararlıyız, altını özellikle çizeyim, Merkez Bankamız her türlü araç bağımsızlığına sahip. Para ve maliye politikalarımız eş güdüm içinde olacak. Yapısal politikalar ve mikro reformlarla da rekabet gücümüzü ve toplam faktör verimliliğimizi artıracak adımlar atacağız. Bu noktada doğrudan yabancı yatırımların taşıdığı önemin ve ekonomi üzerindeki dönüştürücü gücün fazlasıyla farkındayız. Ülkemizdeki mevcut doğrudan yatırımların kapasite artışına gitmesini arzuluyoruz. Firmalar, üretim tesislerini genişletebilecekleri gibi, pekala Ar-Ge faaliyetlerini de ülkemize taşıyabilir. Bununla birlikte, daha önce Türkiye’de yatırım fırsatlarını hiçbir şekilde değerlendirmemiş küresel markaları da ülkemize davet ediyorum. İnanıyorum ki bu markalar sunduğumuz ekosistemde güçlü bir büyüme potansiyeline sahip olacak.”

  • Bursa’da motosiklette 5 kişilik yolculuk

    Bursa’da motosiklette 5 kişilik yolculuk

    Bursa’da Uludağ yolunda motosiklet üzerindeki 5 gencin yokuş aşağı tehlikeli yolculuğu, başka bir araçtaki yolcu tarafından kaydedildi. Görüntülerde 4 gencin motosiklet üzerinde, bir kişinin ise arkadaşlarının omuzlarına çıktığı anlar dikkat çekti. Kaydedildiğini anlayan genç, arkadaşının omzundan inerek görüntülerin paylaşılmasını istedi.

    https://www.dailymotion.com/video/x7xxqq2

    Bursa’da merkez Yıldırım ilçesi, Fidyekızık Mahallesi’ndeki Uludağ yolunda, 4 genç motosiklet üzerinde birbiri ardına sıralanmış şekilde, diğer genç de motosikletteki arkadaşının omuzlarına çıkmış bir şekilde seyretti. Canlarını hiçe sayan gençlerin, tehlikeli yolculukları bir sürücü tarafından kaydedildi. Yolda tehlikeli bir şekilde seyreden 5 genç, görüntülendiklerini anlayınca bir süre durdu. Arkadaşının omzundan atlayan genç, kendilerini çeken kişiyi durdurup yanına gelerek, videoyu kendi cep telefonu numarasına atmasını istedi. Vatandaşın “Haberlerde görürsün” demesinin ardından, gencin “Tamam ağabey, paylaş ama” demesi dikkat çekti.

    Görüntülerin sosyal medyada yayınlanmasının ardından motosiklet üzerinde tehlikeli bir şekilde seyreden 5 arkadaşa tepki gösterildi.

  • TBMM’de bütçe görüşmeleri başladı

    TBMM’de bütçe görüşmeleri başladı

    TBMM’de 12 gün boyunca sürecek 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu görüşmelerine başlandı. Bütçenin sunumunu yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “Tek bir vatandaşımızı mağdur etmeden salgınla mücadele ediyoruz” açıklamasında bulundu.

    Meclis Genel Kurulunda, 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi görüşmelerine başlandı. Genel Kurul, TBMM Başkanı Mustafa Şentop başkanlığında toplandı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, 2021 yılı bütçesine ilişkin sunumunu yaptı.

    Oktay, 2021 yılı bütçesi sunumunda “Enflasyonun kalıcı olarak düşük ve tek haneli seviyelere indirilmesi temel hedeflerimizdendir” dedi, “Tek bir vatandaşımızı mağdur etmeden salgınla mücadele ediyoruz” ifadelerini kullandı.

    Oktay’ın konuşmasında şu ifadeler öne çıktı:

    “Son dönemde gerek toplumun farklı kesimleri ile yapılan geniş katılımlı istişarelerin sonucu olarak geliştirilmekte olan gerekse Yeni Ekonomi Programında öngörülen politikaların hayata geçirilmesiyle, enflasyonun kalıcı olarak düşük ve tek haneli seviyelere indirilmesi temel hedeflerimizdendir.

    2020 yılında Covid-19 salgını nedeniyle uluslararası ve ulusal uçak seyahatleri tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de azalmış olduğundan, ortalama yıllık kira bedelinin çok çok altında bir garanti ödemesi veya mahsuplaşma gündeme gelebilecektir.

    Kasım ayı itibarıyla Covid-19 salgını kapsamında ekonomiyi desteklemek amacıyla atılan adımların büyüklüğü 562 milyar liraya ulaşmıştır.

    Tek bir vatandaşımızı mağdur etmeden salgınla mücadele ediyoruz.

    2021 yılını pozitif bir büyüme ile kapatmayı öngörüyoruz. 2021 yılında büyümenin yurt içi ve yurt dışı talep arasında dengeli bir görünüm sergilemesini ve ekonomimizin yüzde 5,8 oranında büyümesini hedefliyoruz.

    Türkiye için zor diye bir şey yoktur. İmkansızsa sadece zaman alır.”

    Genel Kurul, bütçe görüşmeleri için cumartesi ve pazar günleri dahil 12 gün aralıksız toplanacak ve günlük programını tamamlayıncaya kadar çalışmalarını sürdürecek.

  • Sel felaketinde devleti dolandırdılar

    Sel felaketinde devleti dolandırdılar

    Antalya’da geçen yıl ocak ayında yaşanan sel felaketinde, sera ve ekili alanları zarar gördüğü gerekçesiyle devletten usulsüz toplam 464 bin 532 TL yardım alan 6 kişi ile usulsüz rapor düzenleyen kamu personeli ve muhtarlardan oluşan 11 şüpheli hakkında 15’er yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.

    Olay, geçen yıl mayıs ayında Aksu Kaymakamlığı’nın ihbarı ile ortaya çıktı. 26 Ocak 2019 tarihinde meydana gelen sel felaketi sonrası Aksu Tarım ve Orman Müdürlüğü teknik elemanlarınca sahada yapılan hasar tespit çalışmalarında, afetten zarar gördükleri gerekçesiyle başvuru yapan İ.K., S.O., B.D., S.D., F.H.K. ve D.B.’ye ‘afet acil yardım ödemesi’ yapıldı.

    Bu kişilere yapılan ödemelerle ilgili gelen ihbarları değerlendiren Aksu Kaymakamlığı, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusu üzerine 23 Mayıs 2019 tarihinde Aksu İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’nden teknik elamanlar, daha önceki tespitte adı geçenlerin beyan ettikleri arazilerinin hiç olmadığını veya mevcuttan fazla gösterildiğini, bu nedenle fazla veya yersiz ödeme yapıldığını belirledi.

    464 BİN 532 TL ÖDEME YAPILDI

    Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan ve Aksu İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’nün şikayetçi sıfatıyla yer aldığı iddianame, mahkemece kabul edildi. İddianamede, devletin nasıl dolandırıldığı ayrıntıları ile anlatıldı. Afet nedeniyle ilçe sınırları içerisinde zarar gören tarımsal alanları tespit amacıyla Aksu İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü teknik elemanlarınca farklı tarihlerde saha çalışmalarının yapıldığına dikkat çekilen iddianamede, “Bu çalışmalar sırasında vatandaşların beyanı doğrultusunda teknik elemanlarca tespitler yapılmış ve gönderilen afet acil yardım ödeneği gerekli hesaplamalar yapılarak afetten zarar gördüğü tespit edilen kişilere banka kanalıyla ödenmiştir. Söz konusu tespitlere istinaden İ.K.’ye 70 bin 474 TL, S.O.’ya 26 bin 254 TL, B.D.’ye 62 bin 226 TL, S.D.’ye 15 bin 913 TL, F.H.K.’ye 247 bin 672 TL, D.B.’ye 41 bin 993 TL ödeme yapılmıştır” denildi.

    DOLANDIRICILIĞIN DETAYLARI İDDİANAMEDE

    Şüphelilerin beyan ettiği Solak Mahallesi’ndeki arazilerde 23 Mayıs 2019 tarihinde yeni bir tespit yapıldığına dikkat çekilen iddianamede, şu tespitlerde bulunuldu:

    “Yapılan yeni tespit sonucunda B.D. ve S.D.’nin Solak Mahallesi’nde ikamet etmedikleri ve bu mahallede arazilerinin olmadığı öğrenildi. Ayrıca, S.O. ve İ.K. tarafından zarar gördüğü beyan edilen seraların ise F.H.K.’nin beyan ettiği arazilerle aynı olduğu görüldü. Dolayısıyla F.H.K., S.O. ve İ.K.’nin aynı serayı beyan ederek afet yardımından yararlandıkları, T.K.’nin, İ.K. ve S.O. adına, H.B.’nin de B.D., S.D. ve D.B. adına zarar beyanı verdikleri tespit edilmiştir. Solak Mahalle Muhtarı Ahmet Demir’in, T.K. tarafından kendisine getirilen İ.K. ve S.O. adına düzenlenen zarar tespit formlarını, bu şahısların Solak Mahallesi’nde oturmadıkları ve bu mahallede arazi işlemedikleri halde imzalayıp mühürlediği, aynı şekilde Boztepe Mahalle Muhtarı Hakkı Tunç’un da, D.B., B.D. ve S.D. isimli şahıslara ait zarar tespit formlarını, bu şahısların bu mahallede böyle bir arazileri ve ekim işleri olmadığı halde imzalayıp mühürlediği öğrenilmiştir.”

    2 TARIM İLÇE PERSONELİ DE SANIK

    İddianamede, ayrıca İlçe Tarım Müdürlüğü’nde arazi tespit görevinde çalışan şüpheliler S.A. ve M.İ.’nin, şüpheliler D.B. ve T.K.’nin beyan ettiği arazilerde tespit işlemi yaptıklarına değinilerek, “S.A ve M.İ., şüpheliler İ.K. S.O., B.D., S.D. ve D.B.’ye ait beyana konu arazilerin bu şahıslar tarafından ekilmediğini ve afet nedeniyle zarar olmadığını bildikleri halde, bu arazilerin bu şahıslar tarafından ekildiğine ve arazilerin afetten zarar gördüğüne dair tespitte bulundukları anlaşılmıştır” denildi.

    Mahkemece kabul edilen iddianamede muhtarlar ve İlçe Tarım Müdürlüğü personelinin de aralarında yer aldığı 11 sanık hakkında, ‘Banka ve kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçu’ndan 15’er yıla kadar hapsi isteniyor.

  • Türkiye’de içecek ambalajlarında ‘depozito’ dönemi

    Türkiye’de içecek ambalajlarında ‘depozito’ dönemi

    Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) görüşülen Türkiye Çevre Ajansı’nın kurulmasına dair kanun teklifi sayesinde 2022 yılından itibaren içecek ambalajlarında depozito uygulaması başlayacak. Meclis’e kanun teklifini sunan AK Parti Konya Milletvekili Selman Özboyacı, depozito yönetim sistemi sayesinde yılda 2 milyar TL ülke ekonomisine katkı sağlanacağını belirterek, ”Depozito yöntemi sistemiyle beraber biz, bütün bu içecek ambalajlarını atık haline gelmeden kendi aralarında ayrı ayrı toplanarak temiz hammadde halinde yeniden o şişenin döndürülmesini sağlayacağız. Bu sayede enerjide ciddi şekilde tasarruf edilmiş olacak” dedi.

    AK Parti Gençlik Kolları Başkanlığını da yürüten milletvekili Selman Özboyacı’nın öncülüğünde TBMM’ye sunulan Türkiye Çevre Ajansı’nın kurulması ve Çevre Kanunu’nda değişiklikler yapılmasına dair kanun teklifinin, bazı maddeleri Meclis’te görüşüldü. Kanun teklifini değerlendiren Özboyacı, kanun teklifiyle amaçlarının ülke kaynaklarının en verimli ve en doğru şekilde kullanıp gelecek nesillere daha yaşanabilir çevre bırakmak olduğunu kaydetti. Çevrenin siyaset üstü olduğunu ifade eden Özboyacı, şunları söyledi:

    ”Bugün dünya büyük küresel çevre sorunlarıyla karşı karşıya, bununla toplumlar da, bireyler de mücadele etmek için çeşitli formüller arıyorlar. Bizim de bu kanun teklifini hazırlarken çabamız, ülkemizin kaynaklarını en verimli, en doğru bir şekilde kullanıp, gelecek nesillere çok daha yaşanabilir, çok daha temiz bir çevre bırakmaktır. Çünkü çevre, siyaset üstü bir konudur. Hepimizin geleceğini ilgilendiren bir konu. Bugün verilere baktığımızda dünyada şehirleşme yüzde 54 oranına çıkmış. 30 yıl içinde 2050’lerde yüzde 70’lere çıkacağı öngörülüyor. Bu korkunç bir tüketim demek. Nitekim enerji tüketimi üç katına, hammadde tüketimi iki katına çıkmış durumda. Bu sebeplerle çevreye dair yaptıklarımız geleceğe dair yaptıklarımız ve bunları da kesinlikle ortaklaşa, bir bütün halinde, iş birliği yaparak hareket etmek lazım. Çünkü çevre hepimizin ortak değeridir. Çocuklarımıza, torunlarımıza bırakacağımız en önemli miraslardan bir tanesidir.”

    TÜRKİYE ÇEVRE AJANSI

    Kurulması planlanan Türkiye Çevre Ajansı’nın amaç ve faaliyetlerini anlatan Özboyacı, ”Türkiye Çevre Ajansı’nın amaç ve faaliyetlerine baktığımızda; çevrenin iyileştirilmesi, korunması, yeşil alanların korunması, geliştirilmesi, sıfır atık projesinin yaygınlaştırılması, laboratuvarlar kurulmak, müzeler kurmak, bilimsel çalışmalar yapmak. Araştırma uygulama merkezleri kurmak. Bütün basın yayın işlemlerini, tanıtıcı faaliyetlerinde bulunmak. Yurt içi ve yurt dışında özel ve kamu herkesle iş birliği yapabilmek. Kısacası çevreyi içeren bütün konularda alabilecek yapıya büründürülüyor. Ama bizim en çok önemsediğimiz, ajansında ilk iş olarak en çok odaklanması gerekir diye düşündüğümüz depozito yönetim sistemidir” dedi.

    Özboyacı, depozito yönetim sistemi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın İstanbul Teknik Üniversitesiyle birlikte 2019 Temmuz ayından itibaren çalışma yaptığını ve kendisinin de 11 aydır bu projenin içinde olduğunu söyledi.

    ‘DEPOZİTO YÖNETİMİ SİSTEMİYLE, İTHALATTA VE ENERJİDE TASARRUF SAĞLANACAK’

    Özboyacı, ”Türkiye’nin geri dönüşüm noktasında attığı büyük adımlar var; ama geri dönüştürülebilir atıkları kendi arasında ayrı toplamadığımız, karışık topladığımız için aslında buradan verimsiz bir ürün elde edilebiliyor. Halbuki biz plastik, cam ve metal şişeleri ayrı ayrı toplayabilsek, inanın bunlar doğrudan hammadde kullanılabilme özelliğine sahip. Depozito yönetim sistemi aslında şunu önceliyor; bugün sektörde baktığımızda plastik şişenin üretimi için yurt dışından granül ithal edildiğini görüyoruz. Cam şişenin üretimi için kuvars dediğimiz, kum dediğimiz materyallerin ithal edildiğini görüyoruz. Hem bunun ithalat masrafı var. Bunun yanında cam şişeyi cam kırığından geri dönüştürmekle, kumdan cam şişe üretmek arasında 5 kat enerji farkı var. Hem ithalata masraf etmek zorunda kalıyoruz hem de ciddi bir enerji üretim kaybı yaşıyoruz her şişenin üretiminde. Depozito yönetim sistemiyle beraber biz, bütün bu içecek ambalajları atık haline gelmeden, kendi aralarında ayrı ayrı toplanarak temiz hammadde halinde yeniden o şişenin döndürülmesini sağlayacağız. Bu sayede ithalatta ve enerjide ciddi bir tasarruf edilmiş olacak” diye konuştu.

    ‘2022 YILINDA İÇECEK AMBALAJLARINDA DEPOZİTO UYGULAMASI BAŞLAYACAK’

    2022 yılında içecek ambalajında depozito uygulamasının başlayacağını belirten Özboyacı, 1 liraya satılan bir şişe suyun üzerine depozito ücreti konularak satılacağını, tüketildikten sonra da geri verildiğinde depozito ücretinin tüketiciye iade edileceğini söyledi. Özboyacı, ”2022 yılının başından itibaren içecek ambalajların girişini zorunlu hale getiriyoruz. Böylece piyasa ürün sürenler, piyasaya sürdükleri ürünlerin depozito bedellerini en başta ajansa yatıracaklar. Daha sonra bunu satacaklar. Satış noktalarından depozito bedeli üzerine konularak paralarını alacaklar. Satış noktaları da, üzerine depozito ücretini koyarak vatandaşa satacak. Bir şu şişesini, meşrubat şişesini alan bir vatandaşımızda, normalde aldığından bir miktar fazlaya aldı, bunu tüketti, geri bu şişeyi otomata atabilir, markete geri verebilir ve bunu yaptığı anda, şişesini geri verdiğinde o fazla ödediği kısmı geri alacak ve aynı ücreti ödemiş olacak. Biz bunu atığın, atık haline gelmeden hammaddeye dönüşmesini sağlamış olacağız. Bu konuda duyarsızlık yapıp, o atığı çöpe atarlarsa kendi depozito bedellerini yakmış olacaklar” dedi.

    ÜLKE EKONOMİSİNE YILLIK 2 MİLYAR TL KATKI SAĞLAYACAK

    Depozito yönetim sisteminin ülke ekonomisine yıllık 2 milyar TL kaktı sağlayacağını ifade eden Özboyacı, ”Almanya’da, İsveç’te, Hollanda’da, Danimarka’da bu sistem yüzde 92’lerin üzerinde bir başarıyla gerçekleşiyor. Biz de 2022 yılında yüzde 70, 2023 yılında yüzde 80 ve 2024’ten sonra en az yüzde 90 olmak üzere bu içecek ambalajlarının geri dönüşümünü sağlamayı hedefliyoruz. Bu sayede yapılan hesaplara göre yılda 2 milyar lira yıllık ülke ekonomisini katkı sağlanacak. Gayrı safi yurt içi hasılaya ve cari açığa yarım milyar lira azalma öngörüyoruz” dedi.

    TÜRKİYE’DE YILDA 200 BİN TON ATIK MOTOR YAĞI

    Meclis’e sundukları kanun teklifinde atık motor yağı hakkında da maddenin bulunduğunu belirten Özboyacı, Türkiye’de yılda 200 bin ton atık motor yağının ortaya çıktığını belirtti. Bu atığın sadece 20 bin tonunun geri dönüştürülebildiğini belirten Özboyacı, şöyle konuştu:

    ”180 bin ton atık motor yağı ya yakılıyor ya da çevreye karışıyor. Halbuki bu yağdan biz baz yağı elde edebiliyoruz. Kalıp yağı ya da gres yağı olarak kullanabiliyoruz. Bugün sektöre baktığımızda yurt dışından atık motor yağından dönüştürülmüş baz yağlarını ithal edildiğini görüyoruz. Halbuki hiç gerek yok. Bizim 180 bin ton atık motor yağımız çevreye karışıyor. Bu maddemizle atık motor yağının çevreye karışmasını önleyip, tamamen geri dönüştürülebilir şekilde izlenmesine, toplanmasına ön ayak oluyoruz. Bundan sonra yetkisi ve lisansı olmayan bir yerde motor yağı değişimi yapılamayacak. O iş yerine denilecek ki; bakın yetki ya da lisans almanız lazım. 60 gün içinde almazsa 10 bin lira ceza uygulanacak. Bu lisans ve belgeyi almak zor değil. Sadece şu iki bilgiyi istiyor bakanlık; ‘Sen ne kadar atık yağ toplayacaksın? Bu topladığın atık yağları ne yapacaksın? Bu iki cevabı verebildikten sonra bütün esnafımız motor yağ değişimini yapabilecek. Yeter ki biz bu motor yağlarını nereye gittiğini izleyebilelim. Buradaki amaç da budur.”

    ATIK MADDEYİ YERE ATANA BİN TL CEZA

    Özboyacı, ”Çevre ve izin lisanlı almayanlar bütün faaliyetler, süresiz durdurulur diye bir hüküm getiriyoruz. Caydırıcılığı artırmak anlamında idari para cezaları da artırılıyor. Türkiye’nin neresinde olursa olsun herhangi bir atığı yere atanlarla çevreyi kirletenlere bin lira ceza öngörülüyor” dedi.

    ÇEVRE ETİKETİ SİSTEMİ

    Özboyacı, getirilmesi planlanan çevre etiket sistemiyle de bütün ürünlerin üretiminden, tüketim ve atık haline gelinceye kadarki bütün hikayesinin anlatılacağını söyledi.

    ALIŞVERİŞLERDE POŞET YÜZDE 80 AZALDI

    Özboyacı, alışverişlerde plastik poşetlerde alınan ücret uygulaması sayesinde poşet alımının azaldığını hatırlattı. Özboyacı, ”Türkiye’de kişi başına yılda 440 tane plastik poşet tüketiliyordu. Bu rakam 90’a düşmüş durumda ve yüzde 80 oranında azalmış” dedi.

  • Bursa’da tarihe ışık tutan zeytinlik

    Bursa’da tarihe ışık tutan zeytinlik

    Bursa’nın İznik ilçesinde, 5 lahitin bulunduğu zeytinlik alanda, çatkı şeklinde pişmiş topraktan yapılmış, iç kısımları bezemeli yeni mezar odaları bulundu. Toplu mezar anlamına gelen ‘Nekropol’deki kazı alanındaki mezarlar görüntülendi.

    İznik’in Hisardere Mahallesi mevkisinde, özel mülkiyet olan zeytinlikte son 2 yılda yapılan kazılarda 5 lahit bulundu. İlk lahitin bulunmasının ardından 10 dönümlük zeytinlik alan, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 1 milyon 94 bin lira karşılığında kamulaştırıldı.

    Kaçak kazıların önüne geçmek amacıyla kamulaştırılan alan, tel örgüyle çevrilirken, çevresine güvenlik kamerası sistemi kuruldu. Koronavirüs nedeniyle geçici süreliğine ara verilen çalışmalar, 2 ay önce tekrar başladı.

    Kazıda, çatkı şeklinde pişmiş topraktan yapılmış, iç kısımları bezemeli mezar odası bulundu. Toplu mezarların olduğu alan anlamına gelen ‘Nekropol’deki kazı alanı, yağmurda hasar görmemesi için özel branda ile kapatıldı.

    YENİ MEZAR ODALARI BULUNDU

    Mezar odasının çevresindeki çalışmaya devam eden ekipler, yeni mezar odalarına da rastladı. Yeni keşfedilen çatkı şeklinde pişmiş topraktan yapılmış, iç kısımları bezemeli mezar odasının Roma Dönemine ait olduğu tahmin ediliyor.

    Ekiplerin, zeytinlik alandaki kazı çalışmalarının devam edeceği öğrenildi.

  • Ege Denizi’nde 4.1’lik deprem

    Ege Denizi’nde 4.1’lik deprem

    AFAD verilerine göre saat 12.34’te Ege Denizi açıklarında 4.1 büyüklüğünde bir deprem meydana gelirken, İzmir ve çevresinde de sarsıntı hissedildi.

    AFAD’dan yapılan açıklamada: “İzmir’in Seferihisar ilçesi açıklarında saat 12.34’te 4,1 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Gelişmeleri takip ediyoruz.” açıklamalarına yer verildi.

  • Türk-İş Başkanı’ndan asgari ücret açıklaması

    Türk-İş Başkanı’ndan asgari ücret açıklaması

    Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, yarın başlayacak asgari ücret görüşmelerine dair Türk-İş Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, taban ücret olması gereken asgari ücretin, Türkiye’de “geçim ücreti”ne dönüştüğünü söyledi.

    Bugün 7 milyondan fazla insanın asgari ücretle geçindiğini belirten Atalay, asgari ücretli çalışanların yüzde 99’unun sendikasız olduğuna dikkati çekti.

    Asgari ücretin nasıl tespit edildiğinin toplumun geneli tarafından bilinmediğini dile getiren Atalay, şöyle konuştu:

    “Asgari ücret, işçi, işveren ve hükümetten beşer kişinin olduğu 15 kişilik komisyon tarafından belirleniyor. İşveren ve hükümet, çoğunluğu sağlayıp istediği gibi asgari ücret rakamını belirliyor. Bu sene yönetimle ‘Biz bu komisyona katılmasak mı?’ diye de düşündük. Bu komisyon adaletli bir komisyon değil. Toplumun bir kısmı bunu anlamıyor. ‘Sendikalar isterse belirli bir noktaya getirir.’ diyor. Kamu sözleşmelerinde ya da özel sektör sözleşmesinde bir sürü yaptırım hakkımız var ama asgari ücrette böyle bir yaptırım hakkımız yok.”

    “Asgari ücretle geçinilmediğini toplumun tamamı biliyor”

    Asgari ücretin zaman içerisinde “geçim ücreti”ne dönüşmesini eleştiren Atalay, “Bugün asgari ücret net 2 bin 324 lira. Bu ücretle değil bir ay 15 gün bile geçinilmez. Komisyonda işveren ve hükümeti temsil eden üyeler, bugünden itibaren başlasınlar bakalım 2 bin 324 lirayla kaç gün idare edebiliyorlar? Onun için işveren ve hükümetin, insanları tebessüm ettirecek, bizim de ‘evet’ diyeceğimiz bir rakam getireceğini bekliyor ve umut ediyoruz. Böyle bir rakamı getirirlerse masada onlarla birlikte hareket ederiz.” dedi.

    Atalay, komisyondan talep edecekleri rakam konusunda Hak-İş ve DİSK’in de görüşlerini alacaklarına işaret ederek, şu bilgileri verdi:

    “Hak-İş ve DİSK’in temsilcileriyle pazartesi günü görüştük. Dün de arkadaşlarımız uzmanlarıyla görüştü. Asgari ücrete dair 7-8 maddeden oluşan ilkeler belirlendi. Bununla ilgili yarın ortak bir açıklama yapacağız. Kafamızdan geçen bir rakam var. Komisyon üyeleri, önümüzdeki günlerde Hak-İş ve DİSK’in kanaatini de alıp kamuoyuna bunu açıklayacak.”

    Bazı siyasi partilerin yeni asgari ücrete dair açıkladığı rakamlara da değinen Atalay, “Bir parti ‘3 bin lira’ diyor, diğeri ‘3 bin 100 lira’ diyor, öbürü ‘5 bin’ diyor. Bu böyle devam ediyor. Neticede mevcut asgari ücretle geçinilmediğini asgari ücretli biliyor, biz biliyoruz, toplumun tamamı biliyor.” diye konuştu.

    Komisyonda engelli bir kadın işçi de yer alacak

    Bugünün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü olduğunu hatırlatan Atalay, bu vesileyle tüm engellilerin gününü kutladı.

    Atalay, bu yıl Asgari Ücret Tespit Komisyonunun işçi heyetinde, Adalet Bakanlığında temizlik görevlisi olarak çalışan Koop-İş Sendikası üyesi engelli Özgül Yardımcı’nın da yer alacağını bildirdi.

    Toplantıda, Türk-İş Genel Eğitim Sekreteri ve Teksif Sendikası Genel Başkanı Nazmi Irgat, Türkiye Haber-İş Sendikası Genel Başkanı Veli Solak ve Tarım-İş Sendikası Genel Başkanı İlhami Polat da yer aldı.

  • Türk profesörün aşısına onay

    Türk profesörün aşısına onay

    İngiltere’de, koronavirüse karşı geliştirilen ve yüzde 95 etkinlik gösteren Pfizer/BioNTech aşısının kullanımını resmi olarak onaylandı. Aşının gelecek haftadan itibaren İngiltere genelinde mevcut olacağı belirtildi. Yetkililer, öncelikli olarak aşılanacak gruplara ilişkin son tavsiyelerini yakında yayınlayacaklarını duyurdu.

    Pfizer-BioNTech aşısının kullanımını onayladığını ve önümüzdeki haftadan itabaren ülke genelinde kullanılacağını açıkladı.

    İngiliz hükümeti sözcüsü tarafından yapılan açıklamada, “Hükümet, bugün Bağımsız İlaç ve Sağlık Ürünleri Yönetmeliğii Ajansı (MHRA)tarafından tavsiye edilen Pfizer-BioNTech’in Covid-19 aşını onaylamayı kabul etmiştir. Aşı, bir sonraki adımdan itibaren İngiltere genelinde kullanıma sunulacak” ifadeleri kullanıldı.

  • İletişim Başkanı’ndan AB açıklaması

    İletişim Başkanı’ndan AB açıklaması

    İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Avrupa Birliği (AB) ile daha yakın bir ilişki kurmak istiyor ve buna gayret ediyoruz. Ortak dayanışma ve iş birliğimiz, Avrupa’daki nefret ve ayrımcılık çağrılarına karşı koyma noktasında kilit önemdedir” dedi.

    İletişim Başkanı Altun, ‘Pandemi Sonrası Dünyada Uluslararası Düzen ve Değişen Dinamikler’ temasıyla çevrimiçi olarak düzenlenen TRTWorld Forum 2020’nin açılışında konuştu. Covid-19 küresel salgınının hiçbir ülkenin kendisini dünyadan tamamen izole edemeyeceğini ortaya koyduğunu söyleyen Altun, bir virüsün haftalar içinde dünyanın en ücra köşelerine kadar yayılması gibi bir durumun geçmişte hayal bile edilemez olduğunu belirtti. Altun, “Salgından çıkarılan diğer ders de insanların ve ulusların ‘birlikte’ daha güçlü olduğuydu. ABD ve Avrupa’dan Afrika ve Asya’ya kadar dostlarımız ve müttefiklerimizin destek çağrısına cevap verdik. Türk halkı dünyanın her yerindeki insanlarla cerrahi maskelerini, solunum cihazlarını ve koruyucu ekipmanlarını paylaştı. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde dünyaya bir umut mesajı ilettik; ‘Ümitsizlikten sonra nice ümitler vardır. Karanlığın ardında nice güneşler vardır.’ Milletimiz, ülke içinde de Covid-19 tehlikesiyle mücadele için harekete geçti. Doktorlar ve hemşireler dâhil olmak üzere sağlık çalışanlarımız, bu görünmez düşman karşısında en ön cephelerde yer aldı. Hizmet sektörümüz de Türkiye’nin her yerinde ihtiyaçların karşılanması noktasında kritik bir rol oynadı” dedi.

    ‘AVRUPA, GÖÇMEN VE MÜSLÜMAN KARŞITI ANLAYIŞIN ÖNÜNE GEÇMELİ’

    Tarih boyunca insanlığın krizler karşısında birlik olmak yerine suçlu arama eğiliminde olduğunu, bazı toplumların Covid-19 salgınının faturasını da göçmenlere çıkardığını ifade eden Altun, “Diğerleri de bu halk sağlığı krizini, başta Müslümanlar olmak üzere azınlıkları hedef almak, sindirmek ve dışlamak için kullandı. Bu gibi çabalara, hükümetin Müslüman çocukların kaydını tuttuğu iddia edilen Fransa gibi ülkelerde de şahitlik ediyoruz. Avrupa’nın başka yerlerinde ise aşırı sağcıların hükümet politikalarını belirleyebilecek ölçüde güçlendiğini görüyoruz” diye konuştu.

    Avrupa’da her anlamda örnek bir azınlık olan Türk toplumunun da saldırgan bir ayrımcılıkla karşı karşıya kaldığını kaydeden Altun, bu durumun Özlem Türeci ve eşi Uğur Şahin’in Covid-19 aşısını bulmalarına rağmen değişmediğine işaret etti. Altun, “Herkesin iyiliği için, özellikle Avrupalı dostlarımızı, tarih tekerrür etmeden önce göçmen ve Müslüman karşıtı anlayışın önüne geçmeye davet ediyoruz. Mevcut durumu Avrupalı Yahudilerin 1920’lerde maruz kaldığı şeytanlaştırmayla kıyaslayanlara karşı çıkmak yerine, ırkçılık ve aşırıcılığı reddetmek için birlikte çalışma çağrısında bulunuyoruz” ifadesini kullandı.

    ‘AB TÜRKİYE’YE SAYGILI DAVRANMALI’

    Gelecekte yaşanabilecek trajedilerin önlenmesi için en önemli hususun gerçeklere ışık tutmak olduğuna dikkati çeken Altun, TRT bünyesinde faaliyet gösteren uluslararası kanalların ‘sessizlerin sesi’ olmak adına, habercilikte özgün bir dil oluşturmayı başardıklarını belirtti. Dezenformasyon ve nefretle mücadelenin, dış politika başta olmak üzere, diğer alanlarda atılacak adımlarla perçinlenmesi gerektiğini, Türkiye olarak Covid-19 krizinin üstesinden gelmek ve daha iyi bir gelecek inşa etmek için birlikte çalışmanın gücüne inandıklarını ifade eden Altun, “Fakat, uluslararası iş birliği ancak eşitlik, karşılıklı çıkarlar ve ortak değerler temelinde geliştirilebilir. İnsanlık tarihinde yeni bir sayfa açılırken, kadim ve yeni dostlarımıza ve müttefiklerimize gönderdiğimiz mesaj budur” dedi.

    Altun, AB ile ilişkiler konusunda da, “AB ile daha yakın bir ilişki kurmak istiyor ve buna gayret ediyoruz. Ortak dayanışma ve iş birliğimiz, Avrupa’daki nefret ve ayrımcılık çağrılarına karşı koyma noktasında kilit önemdedir. Birliğin, dünyadaki Müslümanlarla bir sorunu olmadığını kanıtlamasının tek yolu, Türkiye’ye saygılı davranmasıdır. Zira dostluğun, riyakârlık ve üstten bakmayla bir arada olamayacağı ortadadır. Türkiye’nin ‘taviz vererek Avrupa’nın dostluğunu kazanması gerektiği’ fikri, hem haksızdır hem de gerçeklikten uzaktır. Bunun yerine, Avrupalı muhataplarımıza, ilişkilerimizi ileriye götürecek tek unsurun ‘diyalog’ olduğunu ifade ediyoruz” diye konuştu.

    ‘ABD’NİN YENİ YÖNETİMİ, MÜTTEFİKLERİYLE GERİLEN İLİŞKİLERİNİ ONARMALI’

    Türkiye’nin stratejik ortağı olan ABD’ye bakışının da benzer olduğunu kaydeden Altun, şöyle konuştu:

    “Bir NATO müttefiki olan Türkiye son yıllarda ne yazık ki Washington’da benzeri görülmemiş hasmane bir muamele görmektedir. Kendilerine ister PKK, ister DEAŞ adını versinler, teröristlere karşı sarsılmaz ve kararlı mücadelemiz anlaşılmaz bir biçimde çarpıtıldı. İşin ilginci, ABD dış politikasının, Amerikan çıkarlarına da hizmet etmeyen bir noktaya gelmiş olmasıdır. ABD’nin, yeni yönetimle birlikte, geleneksel müttefikleriyle gerilen ilişkilerini onarma ve onların hayati çıkarlarına da gereken saygıyı gösterme yoluna gideceğini temenni ediyoruz.”

    Altun, daha dayanıklı ve temsil kabiliyeti daha yüksek bir dünya düzeninin ancak saygı temelinde kurulabileceğini belirterek, “İnsanlığın, siyasi liderlik ve ekonomik büyüme yönünden tek bir ülkeye olan bağımlılığı daha da azalırken, herkesin haklarını ve çıkarlarını gözeten yeni bir dünya düzeni inşa etmeliyiz” ifadesini kullandı.

    Altun, bu yeni dönemde tahakküm yerine karşılıklı bağımlılığı, rekabet yerine dayanışmayı, mücadele yerine iş birliğini desteklemek gerektiğini vurgulayarak, “Öncelikle, ekonomik düzenimizin gelecekteki şokları sindirebilme kapasitesini geliştirmek için mevcut küresel tedarik zincirine yeni alternatifler üretmeliyiz. Covid-19 salgınının halk sağlığına yönelik tarihteki son tehdit olmayacağına inanmak yerinde olacaktır. Dünya giderek birbirine daha bağlı hale geldikçe, gelecekte benzer güçlüklerle karşılaşma ihtimalimiz de yüksektir” dedi.

    ‘DEĞİŞİM, BM GÜVENLİK KONSEYİ’NİN REFORMUYLA MÜMKÜN OLACAKTIR’

    Türkiyenin, genç ve yetenekli nüfusu ile bu sürece katkıda bulunmaya fazlasıyla hazır olduğunu belirten Altun, şunları kaydetti:

    “Birleşmiş Milletler’den (BM) başlayarak uluslararası örgütleri reforme ederek geliştirmeliyiz. Uluslararası örgütlerin önümüzdeki on yıllar boyunca barışı koruyabilmelerini ve insanlığın gelişimini desteklemelerini temin etmeliyiz. Hiç kuşkusuz, BM Güvenlik Konseyi reformu, zamanı çoktan gelmiş ve açıkça ihtiyaç duyulan bir adımdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın geçmişte defalarca söylediği gibi, II. Dünya Savaşı sonrasındaki güç dengesi artık dünyamızın gerçeklerini yansıtmıyor. Bu kopukluğu gidermek ve BM’yi tekrar yararlı hale getirmek için hepimiz, dünyanın 5’ten büyük olduğunu kabul etmeliyiz. Değişimin, uluslararası sistemin diğer kısımlarına ulaşabilmesi, ancak BM Güvenlik Konseyi’nin reformuyla mümkün olacaktır.”

    Altun, uzun süredir BM reformunun savunucusu olan Türkiye’nin uluslararası düzeyde anlamlı bir reform gündemine katkıda bulunmaya hazır ve muktedir olduğunu ifade etti.