Etiket: güncelhaber

  • 90 milyon yıllık taşlar

    90 milyon yıllık taşlar

    Bitlisli iş insanı Enver Yücel, Ukrayna’da maden işletmeciliği yaparken elde ettiği damla kehribar taşlarını Türkiye’ye getirdi.

    Taşların yaşlarının 30 ile 90 milyon yıl arasında olması, onları oldukça eski ve değerli kılacağı gibi bu taşlar tarih boyunca yaşanmış doğal süreçlerin bir parçası olarak önemli bilimsel veriler sunuyor. Böcek ve bitki fosilli taşları Bitlis’e getirdikten sonra bir araştırma yapan Yücel, Dr. Cihan Önen’in taş merakının olduğunu öğrendi.

    Önen ile irtibata geçen Yücel, ona 30 ile 90 milyon yıl yaşında olan fosilli taşları kendisine hediye etti. Dr. Cihan Önen, taşları ultraviyole ışık ve dijital mikroskop ile inceleyerek içindeki hayvan fosillerinin net bir biçimde belli olduğunu belirtti.

    Böyle geçmişi uzun yıllara dayanan ve oldukça kıymetli olan taşları kendisine hediye ettiği için Yücel’e teşekkür eden Dr. Cihan Önen, “Uzun yıllardan beridir doğa ve uzay gözlemciliği yapmaktayım ve gözlemlerimi kayıt altına alarak belgesel yapıyorum. Bunun yanında taşlara da oldukça ilgim ve merakım var. Dünyanın her tarafından taş koleksiyonu oluşturdum. Tabi biz bunu bir amaç dahilinde yapıyoruz. Bunları gençlerle buluşturup, öğrencilere doğa bilincini kazandırmaya çalışıyoruz. İleriki projelerimizin içinde sergi gibi bir etkinlikle bunları daha fazla gençlerle buluşturup güzel şeyler yapacağız. Sağ olsun Enver Bey de bu açıdan gençliğe ve bize bir katkısı oldu. Koleksiyonundaki en değerli taşları bize hediye etti” diye konuştu.

    Taşlar hakkında gazetecilere bilgilere veren Enver Yücel, Çin’de bu taşlarda yapılan incelemelerde tespit edilen bir fosilde 99 milyon yıl yaşında olduğunun tespit edildiğini belirtti.

    Yücel, “17 yıl boks hayatım oldu. Bu sayede gezdiğim ülkeler vardı. Daha sonra Ukrayna’da damla kehribar denilen taşla tanıştım. Bunu Türkiye’den isteyen arkadaşlarımız olunca da ticaretine yöneldik. 4-5 yıl boyunca uğraşıp maden sahasını kiralayıp işletmeye başladık. Savaş da başlayınca bizde Türkiye’ye geri dönüş yaptık. Yanımızda getirdiğimiz kıymetli parçalar oldu. Taşların içinde bulunan canlı hayvan fosilleri ve bitki fosili olanları Türkiye’ye getirdik. Cihan hocamızın bu taşlara olan ilgisinden ve gençlere de bunu aktarmasında dolayı bizimde bir katkımız olsun diye kendisine bu taşları hediye etmeye karar verdik. Bu taşların 30 ile 90 milyon yıl kadar tarihi bir bilgisi var. Fakat son olarak Çin’de bu taşlarda yapılan incelemelerde tespit edilen bir fosilde 99 milyon yıl yaşında olduğu tespit edildi. Bu taşın en büyük özelliği sıradan bir reçine değil. Bu taşı salgılayan ağaç türünün son bulmasıdır” dedi.

     

     

  • Kolonya hazinesi

    Kolonya hazinesi

    İzmir’de yaşayan ve elektronik mühendisliğinden emekli olan Ünal Çınar, 25 yıldır dünyanın farklı ülkelerinden kolonyaları biriktiriyor. Yılmadan, usanmadan, renk renk, çeşit çeşit yüzlerce türden kolonyaları toplayan Ünal Çınar, şuana kadar 3 binden fazla kolonyayı koleksiyonuna kazandırdı.

    1886 yılından kalan kolonya var

    100 yıllık Bahçeliler Hanı’nda mis gibi kokan kolonyaları sergileyen Ünal Çınar’ın koleksiyonunda, 1886 yılından kalan kolonyalar ve şişeleri bile var. Türkiye’nin ilk kolonyalarının da bulunabileceği paha biçilmez koleksiyon, adeta görenleri hayran bırakarak tarihi bir yolculuğa çıkarıyor. Koleksiyonda; tabanca, araba, horoz, çizgi film karakterleri, hayvanlardan oluşan ilginç kolonyalarda yer alıyor.

    Hedefi müze açmak

    Binlerce kolonya toplamanın zor olduğunu anlatan Ünal Çınar, kolonyaları satmadığını söyledi. Çınar, maddi yönden zaman zaman zorlandığını ifade ederek, amacının bir müze açmak olduğunu dile getirdi. Ümit Çınar, “25 yıl önce bana bir arkadaşım kolonya getirdi Balıkesir’den. Bende onunla başladım ve 25 yıldır biriktiriyorum. Şimdi elimde 2 bin 500-3 bin üzeri kolonya şişesi mevcut. Bütün Türkiye’den arkadaşlarım getiriyor. Bende bazen antika pazarlarından alıyorum. Maddi yönden zor kolonya toplamak. Müze açmayı düşünüyoruz. Bu nedenle araştırma içindeyiz. Belediyeler olsun, valilik olsun, kim ışık yakarsa, kim girişime geçerse yaparız. 1886 yılının kolonya şişesi de mevcut bende. Her yerden var. Özellikle İzmir’de 80’e yakın üretici firma var. Onların kolonya şişeleri de var. Kolonya bizim milli bir kokumuz. Hastalıkla, sağlıkla, bayramlarda hep kolonya ikram ederiz” dedi.

  • Deprem korkusu meslek sahibi yaptı

    Deprem korkusu meslek sahibi yaptı

    Adana’da 6 Şubat depremlerinde bir grup kadın evde kalmaya korkup toplanma noktası olarak hizmet veren Atatürk Kadın Yaşam Köyü’nde kalmaya başladı. Yaşam köyü ile tanışan kadınlar, acılarını ve korkularını normalleşme sürecinde başladıkları eğitimler ile unuttu. Deprem sürecinde evde kalmaya korktuklarından dolayı, bölgede toplanma noktası görevi gören Çukurova Belediyesi Atatürk Kadın Yaşam Köyü’ne gelen kadınlar, sonrasında ise burada aldıkları eğitimler sayesinde ürettikleri el emeği dokuma ürünleriyle ev ekonomisine de katkıda bulunmaya başladı.

    Halı ve kilim dokumanın hem terapi hem de kazanç olduğunu anlatan anlatan kadınlar, yaşam köyünün kendileri için şans olduğunu kaydetti.

    “Depremden sonra evde kalmak istemeyen hanımlar burayı tercih etmeye başladı”

    Atölyelerinin 8 yıldır kadınlara hizmet verdiğini ve birçok kurs verdiklerini belirten Çukurova Belediyesi Atatürk Kadın Yaşam Köyü Yetkilisi Ayşe Atay, “Kurslarımızdan bir tanesi de kilim ve halı dokuma. Ama biz burada sadece kilim ve halı dokumuyoruz. Çanta dokuyoruz, yelek yapıyoruz. Kilimlerimizde daha çok eskiye yönelik desenleri tercih ediyoruz. Depremden sonra da burası iyice canlandı. Çünkü depremde insanlar çok fazla etkilendiler. Evde kalmak istemeyen hanımlar da burayı daha çok tercih etmeye başladılar” dedi.

    Yıl içerisinde toplamda 160 kadına eğitim verdiklerini açıklayan Atay, kadınların özellikle halı ve kilim dokuma kursuna ilgi gösterdiğine dikkat çekerek, “Bunlar unutulmuş sanatlarımızdan bir tanesi. İnsanlar daha çok hazıra yöneliyordu ama şimdi buradaki kursiyerlerimiz paspas yapıyorlar, halı dokuyorlar, kilim dokuyorlar. Ayrıca psikolojik destek alıyorlar. Burası kadınlarımıza terapi merkezi, herkes çok mutlu. Biz de çok mutluyuz tabi onlarla birlikte olduğumuz için” şeklinde konuştu.

    “Depremin etkilerine karşı benim için terapi gibi oldu”

    Kadın Yaşam Köyü ile deprem zamanı tanıştığını, sonrasında da kurslara gelmeye başladığını anlatan Zülfiye Geçgel de, “Depremde genelde dışarıda kaldık. Dışarıda kaldığımız sürede de burayı keşfettik. Dokuma esnasında desenleri koyarken insan kendisini bile unutuyor. İster istemez depremin etkilerine karşı terapi gibi oldu benim için. Zevkle geldim. Burada birkaç arkadaş yaşadıklarımızı paylaştık, anlattık, ağladık, güldük. Böyle güzel bir süreç oldu benim için. Şu anda geliyorum, gelmeye de devam edeceğim bir süre. Desenleri koyacağım, sayacağım derken saatleri unutuyoruz. Saat 3’te bitiyordu kursumuz, 5’e kadar kalabiliyorduk. Benim için çok güzel bir terapi oldu. Çok zor günlerdi çünkü deprem. Birkaç arkadaşımız öldü, kimse evlerine giremedi, korktu. O yüzden güzel bir şey düşünmüşler” dedi.

    “Depremin ertesi günü kalacak yerimiz yokken keşfettik”

    Deprem sürecinin büyük bir bölümünü yaşam köyünde geçirdiğini belirten Elif Akyüz ise, “Biz deprem ile birlikte başladık. Depremin ertesi günü barınacak, kalacak yerimiz olmadığı için Ayşe hocamız sayesinde böyle bir yeri keşfettik, geldik. Burada yeme, yatma, barınma ihtiyaçlarımızı karşıladık. Öyle tanıştık ve hala da devam ediyoruz” diye konuştu.

    Kurslara dokuma ile başladığını belirten Akyüz, “Devam ediyorum. Yaklaşık 9 aydır kursiyerim. Deseni koyarken ve sayarken her şeyi unutuyorsunuz. Zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Depremde burada birçok arkadaş ile her şeyimiz ortaktı. Onlar ile paylaştık, ağladık, güldük derken öyle bir süreç yaşadık” ifadelerini kullandı.

    Burada ürettiği ürünleri sosyal medya mecraları üzerinden satmaya başladığına dikkat çeken Akyüz, “Halılarım çok olmasa da çanta satışlarım çok fazla oldu. Hala da yapmaktayım. Bunları dokudum. Hem gelir ettim hem de çok sıcak bir ortam ile tanıştım” dedi.

  • Şahinkaya Kanyonu’na 75 bin ziyaret

    Şahinkaya Kanyonu’na 75 bin ziyaret

    Vezirköprü ilçe merkezine 17 kilometre uzaklıkta bulunan Şahinkaya Kanyonu doğal güzelliği ile doyumsuz bir manzara sunuyor. Uzunluğu yaklaşık bin 500 metre, su derinliği ortalama 106 metre, yüksekliği ise ortalama 350 metre olan kanyon masmavi suları ve heybeti ile doğa tutkunlarına kucak açıyor. 2011 yılında turizm bölgesi ilan edilen kanyona ilgi her geçen yıl artarak sürüyor. Özellikle hafta sonları yoğunluk yaşayan kanyonu 2024 yılının yaz döneminde 75 bin kişi ziyaret etti.

    Kanyonda gemi turları ilgi görüyor

    Yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgi gösterdiği Şahinkaya Kanyonu’nda Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından gemi turları düzenleniyor. Gemi turlarıyla misafirler kanyonun güzelliklerini bambaşka açıdan görme fırsatı yakalıyor. Misafirlerin gemi turlarına ilgisi de yoğun oluyor. Yine misafirler Büyükşehir Belediyesi’ne ait Kanyon Kafe’de çay ve kahve eşliğinde kanyonun doyumsuz güzelliğini seyredebiliyor.

    Odak Samsun

    Samsun’un birçok tarihi ve kültürel zenginliği içerisinde barındırdığını vurgulayan Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan, “Samsun’umuz turizm açısından çok geniş bir yelpazeye sahip. Turizmin her alanında destinasyonlarımız mevcut. Vezirköprü ilçemizde turizmde sayısız güzellik barındırıyor. Bizler ‘Odağımız Samsun’ diyerek bu güzellikleri herkese tanıtmayı misyon edindik. Bu doğrultuda da çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şahinkaya Kanyonu’muzda da bu yılın yaz döneminde binlerce ziyaretçimizi ağırladık. Samsun’umuzun en önemli turizm destinasyonlarından biri olan ve ülkemizin ikinci büyük su kanyonu olma özelliğini taşıyan Şahinkaya Kanyonu’na ilgi her geçen yıl daha da artıyor. İnşallah bu sayıyı daha da artırmak, Samsun’umuzun güzelliklerini tüm dünyaya tanıtmak için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Doğa tutkunu tüm ziyaretçilerimizi Şahinkaya Kanyonu başta olmak üzere Vezirköprü ilçemizi, tüm şehrimizi görmeye davet ediyorum” dedi.

  • Irak’ın kuzeyinde 2 terörist öldürüldü

    Irak’ın kuzeyinde 2 terörist öldürüldü

    MSB’den yapılan açıklamada: “Irak’ın kuzeyindeki Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde tespit edilen 2 PKK/YPG’li terörist etkisiz hâle getirildi.” ifadelerine yer verildi.

     

  • Şezlong ve şemsiyeler emeklilere ücretsiz

    Şezlong ve şemsiyeler emeklilere ücretsiz

    Bakan Ersoy, X hesabından yaptığı paylaşımda, “Emeklilerimize müjdelerimiz devam ediyor. Emekliler Yılı kapsamında halk plajlarımızda emeklilerimize özel yeni bir hizmet sunuyoruz. Girişleri halihazırda ücretsiz olan halk plajlarımızda artık şezlong ve şemsiye hizmetlerimiz de emeklilerimize ücretsiz olarak sunulacak” ifadelerini kullandı.

  • Arguvan’da anız yangını

    Arguvan’da anız yangını

    Olay, Arguvan İlçesi Tarlacık Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, bölgede henüz bilinmeyen bir nedenden dolayı anız yangını çıktı. Çıkan yangın 50 dönümlük alanda etkili olurken, ihbar üzerine olay yerine itfaiye ekipleri sevk edildi.
    Ekiplerin müdahalesi ile yangın kontrol altına alınarak söndürüldü. Yaralananın olmadığı yangınla ilgili inceleme başlatıldı.

  • “CHP’ye kazandırmak amacıyla hareket etmiştir”

    “CHP’ye kazandırmak amacıyla hareket etmiştir”

    AK Parti Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Yeniden Refah Partisi’nin hür iradeleriyle AK Parti’nin eser ve hizmet siyasetine katılma iradesini gösteren belediye başkanlarını töhmet altına bırakmaya çalışmakta olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:
    “Yeniden Refah Partisi, yerel seçimlerde birçok yerde müstakil bir siyaset izlememiş, AK Parti’ye kaybettirip CHP’ye kazandırmak amacıyla hareket etmiştir. Sadece bu amaçla, geçmişte AK Parti’de siyaset yapmış isimlere teklif götürme yoluna gitmesi siyasi ilkeler açısından yüzleşmeleri gereken bir durumdur. Siyasi ahlak ve şantajdan bahsedenlerin en başta kendilerinin bu kavramları dikkate almaları gerekir.
    CHP’ye seçim kazandırmayı siyasi amaç haline getirenlerin bugünkü açıklaması, hür iradesiyle hareket eden belediye başkanları üzerinde köhne bir vesayet kurma çabasıdır.
    Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye ve dünya siyasetine damga vurmuş eser siyasetinin adresi olan AK Parti’nin kapısı, bu millete ilkeler temelinde hizmet etmek isteyen tüm belediye başkanlarına açıktır.”

  • Diyarbakır fıstığında hasat

    Diyarbakır fıstığında hasat

    Diyarbakır ekonomisine katkı sağlayan fıstık, Çınar ilçesinde yaygınlaşmaya devam ediyor. İlçede bin dönüme yakın fıstık ağacı dikimi oluştu. Bunun 150 dönümünde hasat süreci devam ediyor.

    Fıstık üreticisi Mehmet Salih Arzu, İHA muhabirine, yaklaşık 35 yıldır bu işi yaptıklarını söyledi. Ellerinde şu anda 150 dönüm fıstık olduğunu belirten Arzu, yeni yapmış oldukları bahçeleri de olduğunu ifade etti.

    Fıstığı Diyarbakır’da yaygınlaştırmak adına yeni bahçeler yaptıklarını aktaran Arzu, “Son 3 yıldır Çınar’da bin dönüme yakın arazi yapılmaya başlandı. Eski bahçeler ise 300-400 dönüm var. Şu anda ise 150 dönümde hasat yapıyoruz. 3 gündür hasat yapıyoruz. Verim, geçen seneye nazaran iyi. Dönüme ortalama 100-150 kilo alınıyor. Bu da ağaç başına 7 ila 10 kilo arasında” dedi.

    “Sıkıntı yaşıyoruz. Hasadı yaptıktan sonra mecbur olarak Gaziantep’e gönderiyoruz. Gaziantep’e gönderdiğimizde de elimizdeki fıstığı istedikleri fiyata bırakıp geliyoruz” diyen Arzu, şöyle konuştu:

    “Çünkü burada elimizde eleme, paketleme tesisi olmadığı için toplayıp oraya götürüyoruz. Orada imkanlar var, kurutma tesisi var. Burada böyle bir şey olsaydı fıstığı ucuza vermezdik. Fıstığı yaygınlaştırmak açısında bölgede yeni yeni bahçeler yaptık. Gaziantep fıstığı değil de neden Diyarbakır fıstığı olmasın.”

    “Bilinçsiz bir işçiyle toplarsanız bu ağaca zarar veriyor”

    Çorak ve verim alamadıkları arazilerinin çok olduğunu kaydeden Arzu, “Bunları değerlendirmek açısından fıstığı yaygınlaştırmak güzel bir şey. Bölgede yaygın olmadığı için fıstık hasadını da bilen kişilerin yapması lazım. O yüzden işçileri de Şanlıurfa’dan getirtiyoruz. Çünkü bilinçli işçilik yapılıyor. Bu bilinçli işçilik demek gelecek senenin verimini etkileyecek şekilde yapılıyor. Bilinçsiz bir işçiyle toplarsanız bu ağaca zarar veriyor. Günde ortalama 30-35 işçi çalışıyor. Bu hasat 3-4 gün sürecek. Kalite olarak Şanlıurfa ve Siirt’ten daha kaliteli olduğunu biliyoruz. Burada hem Siirt, hem de Şanlıurfa türü fıstık var. Yakın bölgelerden aldığımız aşılamalar ile bu bahçeler oluşuyor” diye konuştu.

  • Uzmanlardan covid uyarısı

    Uzmanlardan covid uyarısı

    Dr. Ömer Ufkun Yıldırım, DSÖ’nün 84 ülkede gözlem tabanlı izleme sisteminden gelen verilerin, SARS-CoV-2 için pozitif test oranının haftalar boyunca arttığına dikkat çekerek genel olarak, testlerin pozitiflik oranının yüzde 10’un üzerinde olduğunu ancak bunun bölgeye göre değişkenlik gösterdiğini ve Avrupa’da pozitiflik oranının yüzde 20’nin üzerinde olduğunu vurguladı.

    Dr. Yıldırım, özellikle de yurt dışına sıkça seyahat edenleri dikkatli olmaları için uyarırken ailede risk grubunda olanlarında bu aile üyelerini korumaları gerektiğine dikkat çekti. “Covid her ne kadar sönmüş gibi dursa da dönem dönem yeni varyantlarla atak yapabiliyor. Bu nedenle pandemi döneminde dikkat edilen hijyen, öpüşerek selamlaşma vb. gibi bazı hususlara dikkat etmeyi sürdürmek gerekiyor. Özellikle de şeker, kalp-damar, tansiyon ya da süregelen kritik hastalıkları olanlarla 60 yaş üzeri kişilerin korunmaya devam etmesi önem taşıyor.”

    Dr. Ömer Ufkun Yıldırım aşılanmanın da önemine dikkat çekerek grip aşısının ihmal edilmemesi ve hekimlerin yönlendirmesiyle risk grubundaki kişilerin Covid aşısı yaptırmasının önemli olacağını belirtti. “Bildiğimiz gibi Covid-19 sık mutasyon yapan bir virüs. Omicron türünün bir alt varyanti olan flirt isimli varyantı daha önce de tespit edilmişti ancak yaz aylarıyla birlikte baskın hale gelmişti. Bir diğer ismi yaz Covid-19’u olan bu varyant bulaştan sonraki 5 gün içinde semptomlarını gösteriyor. Ateş, öksürük, kas ağrıları, burun akıntısı, yorgunluk, nefes darlığı, tat ve koku kaybı gibi semptomlar görülebiliyor.”

    Korunma konusu bildiğimizden farklı değil diyen Dr. Yıldırım, maske mesafe ve hijyene dikkat çekti, kalabalık yerlerde özellikle hastane ve aile sağlığı merkezlerinde maske takmanın önemini vurguladı. Ayrıca bol sıvı tüketiminin özellikle de yaz aylarında daha da önem taşıdığını da belirtti. “Covid-19 artık yaşamımızın bir parçası haline geldi. Ara ara bu mutasyon ve baskın varyant haberlerini okuyacağız. Toplumun çoğu aşılı olduğundan ve Covid-19’unda eski potent gücünde olmadığından genellikle hafif atlatılıyor. Ancak grip gibi burada da bazı hastalarda ölümcül ve ağır seyredebilir. Bunu hep akılda tutmak gerekir.”

    Yurt dışı tatili yaparken dikkat edin

    Yıldırım; “Özellikle Yunanistan’da vakalarda artış tespit edildiğinden dolayı, oraya seyahatte bulunan ve tatile giden vatandaşlarımız grip benzeri şikayetler gelişirse Covid-19 olabileceklerini unutmamalılar. Bu konuda dikkatli olmakta fayda var” dedi.