Kastamonu’nun Cide ilçesinde Denikkonak köyü açıklarında seyreden balıkçı teknesine yunus balıkları eşlik etti. Tekneyle yarışan yunusların o anları cep telefonu kamerasıyla kayıt altına alındı. Yunusların tekneyle birlikte hareket ettiği anlar görsel şölen oluşturdu. Karadeniz’e açılan Emre Yavuz’un kaydettiği görüntülerde, yunus balıkları bir süre tekneye eşlik ettikten sonra gözden kayboldu.
Etiket: güncelhaber
-
Harput’ta erken kiraz hasadı
Elazığ’ın merkezine 6 kilometre uzaklıkta bulunan ve medeniyetler beşiği olarak tarihi ve dini açıdan önemli bir değeri olan Harput Mahallesi, aynı zamanda kiraz üretimi açısından önemli bir potansiyele sahip. Tarihi mahalleye bağlı Göllübağ’da mevsimsel değişikliğe bağlı kiraz hasadı erken başladı. Kurban Bayramı tatili nedeniyle sebze ve meyve halinin açılmasını bekleyen üreticiler, tatilin bitmesiyle hasada başlayacaklarını kaydetti.
Göllübağ Mahallesi’nde yaklaşık 200 kök ağaçta 11 çeşit kiraz yetiştiren Enver Tekay, geçen yıla göre bu sene bir ay erken hasat yapacaklarını belirtti. Geçen yıla göre kirazda hasadın bir ay erken başladığını ifade eden Üretici Enver Tekay, ”200’e yakın ağacımız var. 5 ton civarı kiraz oluyor. Mevsimine ve yılına göre rekolte değişiyor. 11 adet farklı cins kiraz ağacımız var. Burası bin 595 rakımlı bir yer. Çoğu susuzdur ve susuz olunca da aroması daha güzel oluyor.
Bu sene sıcaklardan ve iklim değişiminden dolayı erken oldu. Hava sıcaklıkları da 36 derecelerde seyrediyor. Bunun zararı ise toprağın suyunu bitirmesi nedeniyle ağaç da su istiyor. Hasadımız yaklaşık 15 günde biter. Geçen sene 15 Temmuzdan sonra yapmıştık. Şimdi ise sebze halinin açılmasını bekliyoruz” dedi.
-
Tuz Gölü pembeye büründü
Aksaray, Konya ve Ankara sınırları içerisinde bulunan ve Türkiye’nin en büyük ikinci gölü olan Tuz Gölü, içerisinde barındırdığı algler ve bakteriler nedeniyle pembe renge büründü. Her yıl yerli ve yabancı turistleri ağırlayan Tuz Gölü’nde algler, sıcağın ve tuzun arttığı yaz aylarında renkli madde üreterek güneşin zararlı ışınlarından korunuyor. Bakteriler ise fazla ürediği için gölün rengi pembe veya kırmızı renge bürünüyor. Kışın buz mavisi, yazın ise beyaz rengiyle dikkati çeken Tuz Gölü’nde son olarak “pembe beyaz” şölen yaşanıyor. Gölün bir bölümünün pembe, diğer bölümlerinin beyaz kaldığı eşsiz anlar İHA ekibi tarafından kaydedildi.
Tuz Gölü’nü güzergahtan geçen vatandaşlar da ziyaret ediyor. Ortopedik rahatsızlıklara karşı şifa bulmaya gelen vatandaşlar ise, tüm vücudunu tuzlu kuma gömüyor.“Ayaklarınızın tuza basması güzel”
Ailesiyle birlikte Tuz Gölü’ne gelen Hüsnü Koç, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, “Daha önce hiç gelmedim. Yolum düştü ve Ürgüp’e gidiyorum. Kalabalığı gördüm. Daha önceden internet üzerinden de görüyordum. Gerçekten güzel bir yer. Ayaklarımızın tuza ve suya basması sağlık açısından da güzel bir şey” dedi.
Bacağında menüsküs yırtığı olmasından dolayı şifa bulmak için Tuz Gölü’ne geldiğini söyleyen Ali Aktaş, “Doktorlara da sordum. ‘Sıcak tuzlu kum’ tavsiye ettiler. Ben bu tuzdan yararlanacağımı yüzden 90 düşünüyorum. Bundan 8 ila 9 yıl önce tuzlu kumun faydasını gördüm. Kaburgam sert bir yere çarpmıştı. Didim’de sıcak kuma 2 saat uzandım (ağrı) kayboldu. Buradan faydalansınlar. Eklem ağrısı ve romatizması olanlara yüzde 90 faydası olur” ifadesini kullandı.Yeni doğan bebeği ile Tuz Gölü’ne gelen Merve Yüksel ise güneşten şemsiyesiyle korunarak, ayaklarını saatlerce tuzlu kumda beklettiğini ifade etti. Yüksel, daha önce de buraya geldiklerini belirterek, “Ayaklarımız ile birlikte tuzda kendimizi komple gömdüğümüz de oldu. Ayaklarımıza tedavi için de geliyoruz bir yandan da. Bebeğimiz de yeni oldu. Ona da gösterelim dedik. Tuz şifa. Kendi tuzumuzu da kullanıyoruz ama ayaklarını soksunlar. Romatizması ve ayaklarında özellikle mantar olan varsa soksun” dedi.
Tuz Gölü’nü ziyarete çok sayıda Güneydoğu Asya’dan turistin geldiği görüldü.
-
Memleketinde mantar üretmeye başladı
Sivas’ın Zara ilçesinde yaşayan iki kardeş, 3 yıldır istiridye mantarı üretimi yaparak bölge ekonomisine önemli bir katkı sağlıyor. Bu girişimleriyle sadece ekonomiye değil, aynı zamanda Sivaslılara da yeni bir lezzet sunan iki kardeş insanların sağlıklı ve doğal bir ürün tüketmelerine imkân sağlıyor. Senelerce plazalarda çalıştıktan sonra pandemi sürecinde ve sonrasında insanların organik gıdaya ihtiyaç duymasını göz önüne alan ve memleketine geri dönerek üretim yapmaya karar veren Mehtap Karaoğlu Keleş, “insanların artık et almada zorluk çektiğini gördüm. Buna bağlı da protein eksikliğinin boy gösterdiğini gözlemledim. Kardeşimle el ele verip böyle bir girişimde bulunduk” şeklinde konuştu.
“Memleketime dönerek faydalı bir iş yapmayı istedim”
Memleketine faydalı bir iş yapmayı amaçladığını belirten Keleş, “İlk etapta ön lisanstan mezun oldum. Sonra lisansa tamamladım ve yüksek lisans yaptım. Eğitim hayatımı sürdürürken farklı iş kollarında çalıştım. Yaklaşık üç yıl İstanbul’da plazalarda çalıştım. Pandemi sürecinde ve sonrasında insanların organik gıdaya ihtiyaç duymasını göz önüne aldım ve memleketime geri döndüm. Memleketimde faydalı bir iş yapmayı istedim. Çünkü insanlar organik ürünlere ulaşmakta oldukça zorluk çekiyorlar. Ben bu durumu en net şekliyle İstanbul’da gözlemledim. Bununla birlikte insanların artık et almada zorluk çektiğini gördüm. Buna bağlı da protein eksikliğinin boy gösterdiğini gözlemledim. Kardeşim Doğan Necmettin Karaoğlu grafik tasarım mezunu. O da okul bittikten sonra buraya geldi. Kardeşim böyle bir fikir sundu. Neticesinde iki kardeş el ele verip böyle bir girişimde bulunduk” dedi.
“Bir yiyen bir daha istiyor”
Zara halkının bu ürüne ilk başta çok yabancı olduğunu söyleyen Keleş, “Yaklaşık üç yıldır bu işi yapıyoruz. Zara’nın zorlu hava koşullarından dolayı zaman zaman ekimlerimizi ötelemek zorunda kalıyoruz. Çok aşırı sıcak ve kurak dönemler yaşıyoruz ve bu ürün kuraklığı sevmiyor. Tabi sıcağın yanı sıra soğuk olduğu dönemlerde de çadırı ısıtmamız zorlaşıyor. Çiftçiler gerçekten çok zorlu bir hayat sürüyorlar. Bunu herkes duyuyor ama yaşamak gerçekten zor. Ürünler tonaj bakımından farklılık gösteriyor fakat rahatlıkla bin kiloluk ürün elde ediyoruz. İlk sene ektiğimizde İstanbul’a dahi ürün gönderdik. Burada kimse bilmiyordu ama şimdi yiyen bir daha istiyor” ifadelerini kullandı.
-
Yağışların ardından doğa renklendi
Ardahan’da, yazın gelmesine rağmen etkili olan sağanak yağışların ardından açan çiçeklerle beraber ovalar eşsiz güzelliğe büründü.
Türkiye’de kış mevsiminin en sert geçtiği illerden olan Ardahan’da yazın gelmesiyle ovalar rengarenk çiçeklere büründü. Yazın gelmesi ile birlikte değişik renkteki birbirinden güzel çiçeklerle eşsiz bir güzelliğe bürünen ovalar güzel manzaralar oluştu.Ardahan ovasının etrafını çevreleyen dağların yüksek kesimlerindeki karlar ova tabanındaki sarıçiçekler ve değişik türdeki çiçeklerle birleşince kartpostallık görüntüler ortaya çıktı.
-
Sıcakta vatandaşlar karla serinliyor
Hava sıcaklığının 40 derece, nemin ise yüzde 50’nin üzerinde olduğu kentte bunaltıcı bir hava hakim. Sıcaktan bunalan vatandaşlar, serinlemek için çeşitli yöntemler bulmaya çalışıyor. Babası ile birlikte karcılık yapan Abdullah Polat ise, yaz aylarında Toroslar Dağları’nın yüksek kesimlerine yağan karı kamyonla kent merkezine taşıyarak satıyor. En sıcak haziran ayının yaşandığı Adana’da ise vatandaşlar poşeti 40 ile 50 TL arasında değişen kara yoğun ilgi gösteriyor. Kar satın alanlar da, sıcak yaz aylarında pekmez ve şerbet ile tükettiklerini ve karın Adana sıcağında vazgeçilmezleri olduğunu belirtiyor.
“Bir poşeti 40-50 TL”
Yaklaşık 15 yıldır babasının yaz aylarında karcılıkla uğraştığını belirten Abdullah Polat, “Şehir dışından gelenler özellikle merak ediyorlar. Satışlarımız iyi şükürler olsun. 15 yıla yakın süredir babam bu işi yapıyor. Şu an kendisi olmadığı için ben bakıyorum. Genellikle yaz aylarında oluyor, 1-2 ay sürüyor satışlarımız. Bu dönemlerde dağlara kar da az yağdığı için obruklardan çıkarıyoruz. İnsanları serinletmek amaçlı kalıp şeklinde satıyoruz. Bir poşetimiz ortalama 40-50 TL’lik alıyor. İnsanlar ne kadarlık isterse o kadar veriyoruz. Görünce şaşırıyorlar, karın burada nasıl erimediğini ve nasıl muhafaza ettiğimizi soruyorlar. Adana sıcağına çözümü dağlardan kar indirerek bulduk müşterilerimizi serinletmek amaçlı. Güzel bir iş, severek yapıyoruz. Babadan oğula doğru gidiyor neredeyse” dedi.
Adana sıcağında serinlemek için karı olmazsa olmaz olarak nitelendiren müşterilerden Murat Abak, “Biz bunu yemeden rahatlayamıyoruz. Adana’mızın vazgeçilmez bir ürünü, adeta balı diyebilirim. 20 TL’ye aldım. 4-5 kişi şeker şerbeti ya da pekmezle tüketiriz. Yazın burada karsız hayat yok” diye konuştu.
Bir diğer müşteri Ercan Temel ise, “Kar biraz da olsa serinletiyor. Aynı zamanda sıcakta karı da hızlı yememek gerekiyor. Hızlı yediğimizde tansiyonumuz düşüyor, adeta beynimiz donuyor. Yavaş yavaş yenirse tadı o şekilde çıkar. Yemeğin üzerine iyi gidiyor. Park benim dinlenme yerim. Buraya her geldiğimde kardeşimizden kar alıyoruz. Sıcakta iyi geliyor” ifadelerini kullandı. -
Halı meraklısının gözü bu tarlada
Döşemealtı ilçesinde kışın buğday ekilen tarlalar, yaz aylarında hasadın yapılmasıyla halı işletmelerine açılıyor. Arazi sahipleri ya da işletmeler, aralarında yüz yıllık tarihi olanların da bulunduğu halı ve kilimleri önce tamir ediyor, ardından mikroplardan arındırmak için steril havuzlara sokuyor. Daha sonra güneşe serilen halı ve kilimlerin renkleri soldurulup pastele dönüşmesi sağlanıyor.
Tarlada görsel şölen oluşturan 20 bini aşkın halı ve kilim, güneşin altında belirli aralıklarla çevrilerek nemi ve sıcağı iyi şekilde alması, renklerin tonlamasının sağlamlaşması sağlanıyor. Serildikleri alanı “halı tarlasına” çeviren el dokuması halı ve kilimler, güneşin altında mikroplardan arınıp, renk tonları oturduktan sonra başta ABD olmak üzere Avrupa’daki bazı noktalardaki müşterilerine veriliyor.
“Yazın halı, kışın buğdayda kullanıyoruz”
Halı işletmeciliği yapan Hasan Topkara, bu yıl 15 bine yakın halı sereceklerini belirterek, yaptıkları işlemlerden bahsetti. Topkara, “Tarlalarımız boş kalmıyor. Yazın halı, kışın buğdayda kullanıyoruz. İlk önce güveler temizleniyor ve sırtları yakılıyor. Ardından dezenfekte edilip güneşte renklerini pastelleştiriyoruz. Yağmur yapmadan önce ürünlerimizi topluyoruz. Sürekli meteorolojiyi takip ediyoruz” dedi.
Halıların hepsinin Türkiye’nin dört bir yanından toplanan el işi ürünler olduğunu kaydeden Topkara, “İşlem yapıldıktan sonra İstanbul’a gönderiliyor. Yüzde 99’u yurt dışına satılıyor. Genelde Amerika’ya satılıyor, Avrupa’dan da alanlar var” diye konuştu.
“ABD’deki müşteriler güneşlenmiş halıların dekorasyona iyi uyduğunu söylüyor”
50 yıldır halıcılıkla uğraşan Halil Börekçi ise şunları kaydetti:
“Sıcağın etkisiyle yabancı maddeler yumuşuyor. Sabah yağan çiğ halıyı yumuşatıyor ve tekrar öğle saatlerindeki sıcaklıkla o çiğ buharlaşarak mikropları temizliyor. Kök boya, yün halı ve kilimler. İçlerinde sentetik olan yok. Genelde ABD’ye satıyoruz. Avrupa’ya az miktarda gidiyor. Müşteriler bu işlemleri istiyorlar. ABD ve Avrupa’daki müşteriler, güneşlenmiş halıların dekorasyona iyi uyduğunu ve daha hızlı satıldığını söylüyor.” -
Vergi düzenlemesinde iddialarına yanıt
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, güncel ekonomik konular ve yakın geleceğe ilişkin konularda sosyal medya hesabından değerlendirmelerde bulundu. Yılmaz, açıklamasında bir önceki yıl Orta Vadeli Program (OVP) hazırlık sürecinde çalışan ve işveren temsilcileri ile yaptıkları istişarelerde üzerinde uzlaşılan önerilerden birinin vergi adaletini güçlendirecek şekilde doğrudan vergilerin payının artırılması olduğunu hatırlattı. 2023 Eylül ayında ilan edilen OVP’de bu politikayı resmi dokümanlarına dahil ettiklerini ve kamuoyu ile paylaştıklarını aktaran Yılmaz, bir süredir hazırlıkları yapılan ve etki analizleri tamamlandıktan sonra TBMM’ye sunulacak olan vergi düzenleme taslaklarının esas itibarıyla bu politikayı yansıtacağını ifade etti. Teknik çalışmalarda ise çeşitli alternatifler değerlendirildiğini aktaran Yılmaz, “Çalışmalar tamamlanıp resmi bir teklif niteliği kazanmadan yapılacak yorumlar, spekülasyondan öteye geçmeyecektir. Bu çerçevede kaynağı şeffaf olmayan haberlere ve yetkili kişi ve kurumlar dışında yapılan paylaşımlara itibar edilmemelidir. Etki değerlendirmede temel çerçevemiz vergide adaleti artırırken enflasyonist yan etki oluşturmamak, gelir dağılımını gözetmek, yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı korumaktır” açıklamasında bulundu.
“Bütçe açığının yıl sonunda geçen yılki orana yakın düzeylerde gerçekleşmesini bekliyoruz”
Yılmaz, harcama ve gelir tedbirleriyle mali dengelerde sağlanacak iyileşmenin haziran ayı ile başlayacak dezenflasyon dönemini destekleyeceğini belirterek, “Yıllık bazda trilyon Türk lirası düzeyinde seyreden deprem harcamaları başta olmak üzere kamu harcamalarını sağlıklı kaynaklarla finanse etme imkanı sunacaktır. Böylece kamunun borçlanma ihtiyacı ve faiz giderleri de azaltılmış olacaktır. Bütçe açığının milli gelire oranı geçen yıl ortalarında 2023 yılı için yüzde 10 civarında tahmin edilirken, aldığımız tedbirler ile gerçekleşme yüzde 5,2 olmuştu. Geçici nitelikte olan deprem harcamaları hariç bütçe açığı oranı ise yüzde 1,6 olarak gerçekleşmişti. 2024 yılı başında milli gelire oranla yüzde 6,4 olarak öngördüğümüz bütçe açığının yıl sonunda geçen yılki orana yakın düzeylerde gerçekleşmesini bekliyoruz. 2025 yılında ise deprem harcamalarının azaldığı döneme girilecek, bütçe açığımız çok daha düşük seviyelere gerileyecektir” ifadelerini kullandı.
“Döviz kurunda istikrar artarken, döviz ihtiyacımız azalıyor”
Bir yandan bütçe açığını azaltırken, diğer yandan dış dengeyi iyileştirdiklerini kaydeden Yılmaz, “12 aylık mal ihracatımız 260 milyar doları aşarken, yıl sonunda 60 milyar dolara ulaşmasını hedeflediğimiz turizm geliri başta olmak üzere hizmet ihracatımız artmaya devam ediyor. Geçen yıl milli gelire oranla yüzde 4 olan cari açık için 2024 beklentimiz yüzde 2-2,5 seviyelerinde. Dış finansa erişim imkanı ve döviz kurunda istikrar artarken, döviz ihtiyacımız azalıyor” dedi.
Yılmaz, işsizlik oranlarına ilişkin de, “Nisan ayında yüzde 8,5’a inen işsizlik oranımız, Aralık 2012 sonrası en düşük seviyede. 2024 ilk çeyrekte yüzde 5,7 olan büyümede programımız ile uyumlu olarak tüketimin katkısı azalırken, dış talebin pozitif katkı verdiği daha dengeli bir yapı oluşmaktadır” ifadelerine yer verdi.
Dinamik planlama yaklaşımıyla bu yılın eylül ayında güncelleyecekleri OVP’de temel politika çerçevesi ve yaklaşımını korunacaklarını aktaran Yılmaz, rakamsal değerlerin ve tahminlerin ise dünyada ve Türkiye’de yaşanan gelişmeler ışığında yeniden şekillendirileceğini kaydetti. Yılmaz, bu yıl da teknik çalışmaların yanı sıra, katılımcı bir anlayışla ilgili tüm tarafların görüş ve önerilerinin değerlendirileceğini ifade etti.
“Enflasyon oranında düşüşün hızlanmasını ve yıl sonunda oranın Merkez Bankası tahminlerine yaklaşmasını bekliyoruz”
Büyüme, ihracat ve istihdam artışı sürdürüldüğünü dile getiren Yılmaz, bütçe açığının ve cari açığın düştüğü, rezervlerin ve risk göstergelerinin iyileştiği sağlam bir zeminde haziran ayından başlamak üzere aylık ve yıllık enflasyon oranlarında belirgin düşüş görüleceğini vurgulayarak, “Temmuz-eylül döneminde baz etkisinin de katkısıyla enflasyon oranında düşüşün hızlanmasını ve yıl sonunda oranın Merkez Bankası tahminlerine yaklaşmasını bekliyoruz. 2025 yılında yüzde 20’nin altında, 2026’da ise tek haneli enflasyon için kararlı ve koordineli bir şekilde programımızı hayata geçirmeye devam edeceğiz. Para politikalarının yanı sıra, maliye politikaları ve yapısal reformlarla hedeflerimize ulaşacağız” açıklamasında bulundu.
OVP’de ilan edilen 7 öncelikli başlık altında 81 reform tedbirini ilgili kurumlarla birlikte yakından takip ettiklerini ifade eden Yılmaz, söz konusu düzenlemelerin 20 tanesinin 2024 yılının ilk çeyreğinde tamamlandığını açıkladı. Yılmaz, enflasyon oranını düşürdükleri ortamda istikrar içinde ve kapsayıcı büyüme yaklaşımı ile temel amaçlarının yeşil ve dijital dönüşümü esas alan kalkınma stratejisi ile yatırımları desteklemek, verimliliği artıran yapısal reformları sürdürmek, teknolojik atılımlar ile rekabet gücünü yükselterek ihracatı geliştirmek, oluşacak kalıcı refah artışını ise geniş sosyal kesimlere yansıtmak olduğunu aktardı.
“Yapıcı her eleştiriye ve öneriye açık olduğumuzun da bilinmesini isteriz”
İzledikleri politikaların oluşturacağı ‘mali alanı’ öncelikli olarak nitelikli yatırımlar ile reel ekonomiyi güçlendirmek ve kalıcı sosyal refahı artırmak üzere değerlendireceklerini bildiren Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:
“Hiçbir vizyon, plan ve program ortaya koymadan, altı boş ve aldatıcı popülist söylemler ile hareket edenlerin çözüm adresi olmadığını, ülkemizin tarihi tecrübesinden ve dünya örneklerinden gayet iyi biliyoruz. Programımızın olumlu etkilerinin daha belirgin şekilde ortaya çıkması bu söylemleri de zayıflatacaktır. Gerçekçi ve güvenilir bir politikalar setinden bahsetmenin asgari şartı, ‘ne yapacağınız’ kadar ‘nasıl yapacağınızı’ da ortaya koymaktır. Ülkemizde genel siyaset tarzının bu yönde gelişmesi samimi temennimizdir. Yapıcı her eleştiriye ve öneriye açık olduğumuzun da bilinmesini isteriz. Dünyada ekonomik aktivitenin tarihsel ortalamaların altında seyrettiği, bölgemizde jeopolitik birçok olumsuzluğun yaşandığı, tarihimizin en büyük afetinin yaralarının sarıldığı bir dönemden geçiyoruz. Bu şartlara rağmen sağlayacağımız başarı, ülkemizi uluslararası arenada farklı bir lige taşıyacaktır. Ülkemiz için altın değerinde olan seçimsiz dört yıllık süre, siyasi ve sosyal sahiplenme ile birleştiğinde, tarihi bir fırsat penceresi oluşturmaktadır.”
Yılmaz, tüm çabalarının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde siyasi istikrar ve güven ortamında AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak Türkiye Yüzyılı’nda Türkiye ve Türk milleti için daha müreffeh ve güçlü yarınlar inşa etmek olduğunu ifade etti.
-
Yurtta hava durumu
Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan tahminlere göre, hava sıcaklıklarında önemli bir değişiklik beklenmiyor. Mevsim normallerinin 5 ila 10 derece üzerinde seyretmeye devam edeceği tahmin ediliyor. Rüzgarın ise genellikle kuzey, Akdeniz’de güney yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, Marmara’nın güneybatısı ile Kuzey Ege kıyılarında kuzey ve kuzeydoğu yönlerden kuvvetli (40-60 kilometre/saat), yüksek kesimlerinde yer yer kısa süreli fırtına (60-80 kilometre/saat) şeklinde esmesi bekleniyor.
Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle:
Ankara: Az bulutlu ve açık 33
Bursa: Az bulutlu ve açık 33
İstanbul: Parçalı ve az bulutlu 31
İzmir: Az bulutlu ve açık 37
Adana: Az bulutlu ve açık, iç kesimleri yer yer parçalı bulutlu 36
Antalya: Az bulutlu ve açık, iç kesimleri yer yer parçalı bulutlu, öğle saatlerinde batısının iç kesimleri yerel olmak üzere sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 32
Samsun: Parçalı bulutlu, sabah ve öğle saatlerinde yerel olmak üzere sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 30
Trabzon: Parçalı ve çok bulutlu, yerel olmak üzere aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 27
Erzurum: Parçalı bulutlu 28
Diyarbakır: Az bulutlu ve açık 41
-
Bayram tatilinde Göbeklitepe’ye ziyaretçi akını
Turizm kenti Şanlıurfa, 9 günlük Kurban Bayramı tatilinde binlerce ziyaretçiye ev sahipliği yaptı. Bayram dolayısıyla Türkiye’nin farklı kentlerinden Şanlıurfa’ya gelen misafirler, 12 bin yıllık geçmişiyle “tarihin sıfır noktası” olarak nitelendirilen ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Göbeklitepe’ye akın etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2019’un “Göbeklitepe Yılı” ilan edilmesinin ardından tarihi ören yeri, binlerce yerli ve yabancı ziyaretçinin ilgisini çekiyor. Aradan geçen 5 yıllık sürede 3 milyonu aşkın kişinin ziyaret ettiği Göbeklitepe, 9 günlük Kurban Bayramı tatilinde de en yoğun günlerini yaşadı. Ören yeri, sıcak havaya rağmen binlerce kişi tarafından ziyaret edildi.Turist rehberi Ali Eren Sucu, “Oldukça yoğun ziyaretler oluyor. Normal şartlarda Haziran aylarında çok fazla tur olmuyor. Hatta hiç olmuyor. Mayıs ayından sonra Haziran ayında turlar biter fakat bayram dolayısıyla Haziran ayında da oldukça yoğunluk var” dedi.
Göbeklitepe’yi ailesiyle ziyaret eden vatandaşlardan Musa Yurt, “Biz dördüncü defadır geliyoruz. Dünyanın en eski kadim şehir Şanlıurfa’da böyle bir uygarlığın izlerini görmek insana mutluluk veriyor. Dünyada farklı bölgelerde medeniyetler var ama Göbeklitepe bunların en eskisi, o açıdan önem taşıyor. Şanlıurfa’ya gelenler genellikle Balıklıgöl için geliyorlar ama Göbeklitepe’yi de görmeleri, onlara farklı bir ufuk kazandıracaktır” şeklinde konuştu.
Ailesiyle Sivas’tan Şanlıurfa’ya gelen Murat Olcayto ise “Ailecek bayram tatili vesilesiyle Şanlıurfa’ya geldik. Göbeklitepe’yi uzun bir süredir merak ediyorduk. Şimdi burada bu tarihi mekanı görme fırsatını bulduk. Gerçekten harika, müthiş, tarihi değeri yüksek bir yere benziyor. Gerçekten Urfa’ya gelen herkesin burayı ziyaret etmesini tavsiye ederim” ifadelerini kullandı.