Etiket: güncelhaberler

  • Bakan Tunç’tan uluslararası kuruluşlara tepki

    Bakan Tunç’tan uluslararası kuruluşlara tepki

    Bakan Tunç, Kurban Bayramı’nı geçirmek üzere memleketi Bartın’a geldi. Bartın şehir merkezinde bulunan Şadırvan Cami’de Bayram namazını kılan Bakan Tunç, namaz akabinde ise camide ve avlusunda bulunan vatandaşlarla bayramlaştı. Gazetecilere ve cemaate çikolata da ikram eden Tunç, yaptığı açıklamada Türk Milleti’nin ve İslam Alemi’nin Kurban Bayramı’nı kutladı. Filistin’de 9 aydır saldırılarını devam eden İsrail’e karşı uluslararası kuruluşların etkisiz kaldığını belirten Tunç, ”Bayramlar kardeşlik günleridir. Dayanışma ve kardeşliğimizin, doruk noktasına çıktığı, paylaşmanın arttığı, dargınların barıştığı günler. Fakir fukarayı gözettiğimiz, küskünlerin ortadan kaldırdığımız müstesna günlerdir. İnşallah Kurban Bayramı barışa, huzura vesile olur. Bu bayramda maalesef, Gazze ve Filistin’den dolayı buruk bir bayram geçiriyoruz. Gazze’de, Filistin’de 9 aydır devam eden bir katliam söz konusu. 37 binden fazla Filistinli şehit edildi. İsrailli saldırganlar, maalesef 16 binden fazla çocuğu katlettiler. 10 binden fazla kadın katledildi. Dünyanın gözü önünde maalesef, bunlar gerçekleştirildi. Çocuk katilleri, kadın katilleri maalesef durdurulamadı. Mülteci kampları, ibadethaneler, cami, kilise gözetmeksizin bombalandı. Hastaneler bombalandı. Dünyanın gözü önünde bir soykırım işlenmeye devam ediyor. Maalesef insanlığı temsil eden, bu tür sorunları çözmek için görevli olan, uluslararası kuruluşların etkisiz olduğunu tüm çıplaklığı ile görüyoruz. Uluslararası Adalet Divanında, soykırım sözleşmesini ihlal ettiği için İsrail aleyhine açılan bir dava var. Bu dava da İsrail yargılanmaya başladı. İsrail aleyhinde, soykırım sözleşmesini ihlal ettiği için tedbir kararları verildi. İsrail’in bu saldırıları durdurması anlamında maalesef tedbir kararları uygulanamadı. Mahkeme kararı var ama maalesef icra edilemiyor.

    Bu anlamda Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyinin de etkisiz kaldığını görüyoruz. Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı bir soruşturma başlattı. Bu soruşturma çerçevesinde İsrailli yöneticiler hakkında yakalama kararı talep etti. Maalesef bunun da icra kabiliyetinin olmadığını üzülerek görüyoruz. Uluslararası sistemin maalesef insanlığın sorunlarına çare olamadığını Filistin’deki Gazze’deki katliamlarda net bir şekilde görüyoruz. Cumhurbaşkanımız, dünya 5’ten büyüktür derken, uluslararası sistemin, kuruluşların, insanlığın sorunlarına çare olması gerektiğini, eğer çare olamıyorsa burada bir problem olduğunu ve uluslararası sistemin bir revizyona tabi tutulmasını başta BM kürsüsü olmak üzere her platformda söylüyor. G7 zirvesinde, İtalya’da liderlerle yaptığı görüşmelerde de Gazze ve Filistin’de akan kanı durdurulması gerektiğini liderlerle görüşmelerinde söyledi. 9 aydır Türkiye, orada akan kanın durdurulması için mücadelesini en güçlü şekilde sürdüren, insani yardım noktasında desteğini hiçbir zaman esirgemeyen bir ülke. Dünyada insan haklarını savunmaya devam edeceğiz. İnsan hakları diye bas bas bağıran, çocuk hakları, kadın hakları diyen uluslararası kuruluşların Filistin ve Gazze söz konusu olduğunda nasıl bir çifte standart içerisinde olduklarını maalesef üzülerek görüyoruz. Türkiye olarak insan haklarını, dünyada hakkı, hakkaniyeti, adaleti savunmaya devam edeceğiz. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bunu güçlü bir şekilde devam ettirmenin gayreti içerisinde olacağız. Temennimiz bir an önce orada akan kanın durması, çocuk katillerinin bir an önce yargı önünde hesap vermesi ve cezalandırması. Eninde sonunda bu gerçekleşecek. Bu bayram İslam Alemi’nin, Müslümanların, sıkıntı çektiği, hüzün duyduğu son bayram olsun. Bütün temennimiz bu. Türkiye olarak, Filistinli kardeşlerimizin yanında, destekçisi olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

  • Hobi olarak başladı, mesleği oldu

    Hobi olarak başladı, mesleği oldu

    Osmaniye’nin Toprakkale ilçesinde 1 buçuk yaşında geçirdiği çocuk felci hastalığından dolayı belden aşağısı tutmayan Hüseyin Köksal hobi olarak başladığı bıçak bileme işine komşularının talebi üzerine mesleğe dönüştürdü. İlçenin tek bıçak bileme ustası olan Köksal, ekmek fiyatına bıçak bileyerek oğlunu üniversitede okutuyor.
    Hobi olarak başladığı işin bir anda mesleği olduğunu söyleyen Hüseyin Köksal, “Bir buçuk yaşında çocuk felci geçirdim, belden aşağım tutmuyor ama normal bir insan gibi sadece yürüyemiyorum. Bütün işlerimi kendim yapıyorum okul hayatım, eğitimim hepsini aldım, el işlerimi geliştirdim. 6 Şubat depremlerinde evimiz yıkıldı bahçemize kurduğumuz konteynır da yaşıyoruz. Çok şükür, canımız sağ diyoruz yani şükrediyoruz. TOKİ’ye yazıldık işte, ev bekliyoruz. Bıçak işine de amatör olarak başladım evde yapıyordum kendim kendime, bazı el işlerim var, onlarla uğraşıyordum. Baktım komşularına falan talep var, ben de bu talebi boş çevirmedim yani bu işi mesleğe dönüştürdüm. Mesleğe dönüştürdüğüm de baktım talep daha da arttı, çarşıda bir yer açtım işlerim gelişti. Toprakkale, Osmaniye, Ceyhan’a kadar mesela ilçeler, köyler, kasabalar bana geliyor. Günlük yaklaşık bin 500 bıçak yapıyorum, artı bıçak satıyorum. Bütün malzemelerimiz var onları satıyor bu şekilde geçimimi sağlıyorum. Kazandığım parayı da oğlum var, üniversitede son sınıf Allah izin verirse bitirecek bu sene gelirimi onun eğitim hayatına harcıyorum” diye konuştu.

    “Ekmek fiyatına bıçak biliyorum”

    “Bıçakları yıllık piyasada ekmek parası neyse bıçakları o fiyata biliyorum. Bu sene ekmek 10 lira bıçak bilemede 10 lira ekmek fiyatını geçmez kesinlikle parası olur olmaz fark etmiyor her şekilde insanlarımızın ihtiyacını karşılıyorum. Kurbanlığı olanla olmayanları burada birbirine denk getirip onlara da yardım ediyoruz. Kesmeyenlerin isimlerini alıp kesenlere iletiyoruz. Burada insanlara destek oluyoruz burada sadece bıçakçılık yapmıyoruz” dedi.

  • Siirt’ten dünyaya böğürtlen ihracatı

    Siirt’ten dünyaya böğürtlen ihracatı

    Yunuslar köyünde 230 dekarlık arsa üzerinde üretilen böğürtlen, iç pazara ve dünyaya ihraç ediliyor. Hasat töreninde konuşan Siirt Valisi Dr. Kemal Kızılkaya, “Böğürtlen yaklaşık 30 dolara yakın katma değerle ihracatta boy gösteriyor. Bizim savunma sanayinde bir ara geçtiğimiz yıllarda rakam 21 dolarlardı kilogram başına elde ettiğimiz rakam. Yani böğürtlen aslında savunma sanayisinden bile bu anlamda kıymetli bir üründür. İhracattan bugün meyve suyundan pastacılık sektörüne bir çok alanda, özellikle dondurulmuş haliyle dünyanın dört bir tarafına gönderilebilecek çok kıymetli bir üründür” dedi.

    En büyük böğürtlen arazisi olarak 1. sırada olduklarını belirten bahçe sahibi Kasım Keremullah Ceylan, “Bizim şu anda 230 dekar dikili alanımız var. Yaban mersini deneme alanlarımızla birlikte şu anda 250 dekar. Biz böğürtlende ciddi bir kaliteli ve standart yakaladık. Böğürtleni taze olarak, iç piyasada büyük marketlere ulusal marketlere taze olarak satıyoruz” ifadelerinde bulundu.

  • Ayaş ilçesinde dut hasadı başladı

    Ayaş ilçesinde dut hasadı başladı

    Ankara’nın dut meyvesiyle ünlü Ayaş ilçesinde dut hasadı başladı. İlçedeki köy ve bağ evlerinde dut yetiştiren üreticiler, her yıl haziran ayında olgunlaşan dutları toplamak için zorlu mesai harcıyor. Sabah erken saatlerde dut bahçesine gelen üreticiler, dutları olgunlaşma sürecine göre hasat ediyor. Ayrıca sıcak havalarda toplanması daha da güçleşen dutların sabah güneşin doğmasıyla beraber toplanması da büyük önem taşıyor.
    Ayaş ilçesine bağlı ılıca köyünde yaşayan Ersin Kaya, 20 yıllık dut bahçesinin hasat sürecini muhabirlere anlattı. Dut mevsimi haziranın ilk haftasında başladığını söyleyen Kaya, “Haziranın ilk haftası gün ışıması saat 04.30 05.00 arası olduğu için gün ışıyınca başlayabiliyoruz. Saat 08.00’de de dutları teslim etmemiz gerekiyor. Çünkü o dutlar Ankara’ya götürülüp pazarda yer bulacağı için vaktimiz çok dar. Hızlı bir şekilde 2 ile 2 buçuk saat içerisinde toplamayı gerçekleştiriyoruz” diye konuştu.

    “File sistemiyle dutlar ziyan olmuyor”

    Dutları toplarken ağaçların altına file serdiklerini ve bu sayede daha kolay bir hasat gerçekleştirdiklerini ifade eden Kaya, “Daha önce yere çarşaflar seriyorduk. Tabii dut yapacağımız zaman seriyordu o çarşafları. Fakat gece rüzgar estiği zaman dutlarımız boşa gidiyordu çünkü çarşaf olmuyordu. Ayrıca yağmur yağdığı zaman da çarşaflarla dut yapamıyorduk. Dutçular dut almadan gidiyordu. Şimdi bu sistemi kurunca hem dutlar toprağa değmiyor, çamur olmuyor, toz kapmıyor hem de akşam rüzgarlardan dolayı hiçbir ziyan olmuyor dutlarımızı sabah topluyoruz” açıklamasında bulundu.

    “Dut bir gün durup bir gün olgunlaşan bir ürün”

    Kaya dut meyvesinin ağaçta aynı anda olgunlaşmadığını dile getirerek, “Dut bir gün durup bir gün olgunlaşan bir ürün. Dut çok çabuk olgunlaştığı için 2 gün beklersek erginleşir. Biz de bu yüzden bahçemizi ikiye bölüyoruz. Bir gün bir tarafı, öbür gün diğer tarafı hasat edip toplamayı bitiriyoruz” şeklinde konuştu.

    “Dut gübre ve ilaç istemez”

    Dut meyvesinin organik bir ürün olduğunun da altını çizen Kaya, “Dut gübre ve ilaç istemez. Gönül rahatlığıyla tüketilebilir bir ürün. Biz de tut yetiştirmeye kışın ağaçları sulamakla başlıyoruz. Çünkü suyu çok seven bir ürün. Kışın suluyoruz, baharda yaprakları açmadan budamasını ve çapasını yapıyoruz. Tabii tekrardan sulama işlemi de devam ediyor. Haziranın 1’ine kadar bu işlem devam ediyor. Olgunlaştıktan sonra da çapa işlemini bırakıyoruz zaten” dedi.

    “Dut işi dışardan göründüğü gibi kolay bir iş değil”

    Bir diğer dut üreticisi Uğur Güneş ise senelerdir dut üretimiyle uğraştıklarını belirterek, dut hasadında yaşanılan zorluklara değindi. Güneş, “Elemansız, destek eleman olmadan bu işler olmuyor. Toplayıcı olması lazım, çırpıcı olması lazım. Dut işi dışardan göründüğü gibi kolay bir iş değil. Biz zaten sistemli bir şekilde dut üretiyoruz fakat biz öncelikle kooperatif istiyoruz Ayaş’ta. Kooperatif kurulsun ve Ayaş’ın bütün bağcıları oraya dutlarını versin, Ankara’dan veya çevre illerden gelen alıcılar da dutları o kooperatiften alsın. Dut yeri geldiği zaman çok fazla çıkar. Havaların sıcak olduğu zamanlarda 20 kilo dut çıkan ağaçtan 100 kilo dut çıkabilir. O fazlalıkları da kurutma yapabilir, pekmez yapabilir, pestil yapabilir ve bu konularda da satış noktası olsa biz buradaki bu sorunlar çözebiliriz” ifadelerini kullandı.

  • Oğlunun mezarı başında gözyaşlarına boğuldu

    Oğlunun mezarı başında gözyaşlarına boğuldu

    6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 şiddetindeki depremlerde, Hatay’ın İskenderun ilçesinde yaşayan Onur Can Türk (31) yaşamını yitirdi. Makine mühendisi ve Adanalı olan Onur Can Türk (31), Hatay’ın İskenderun ilçesinde çalıştığı için oraya yerleşti. İlk depremde oturduğu apartmanın enkazında kalan Onur Can Türk’ün cansız bedenine 3 gün sonra ulaşıldı. Onur Can, Adana’da Kabasakal mezarlığında toprağa verildi.

    “Onu bırakıp bir yere gidemiyorum”Arefe gününde oğlunu mezarını ziyaret eden 63 yaşındaki anne Ayşe Cebe, ”Evladımı kaybettim, nişanlıydı düğün hazırlığı yapıyorduk. Damatlığı evin içinde kaldı, hepsi dolabımda duruyor. İskenderun’da makine mühendisiydi yeni işe girmişti. O hiçbirimizi incitmedi, Allah’ımda onu incitmesin. Bayram arifesinde oğlumun yanına geldim. Zaten her gün geliyorum, onu bırakıp bir yere de gidemiyorum. Oğlumun yanına gelmediğim zaman sanki nefesim kesiliyor. İskenderun’da 3. günü enkaz altından çıkarttık ve Adana’ya getirdik” diyerek gözyaşlarına boğuldu. Anne oğlunun mezarı başında uzun süre dua okudu.

  • Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı kuruldu

    Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı kuruldu

    Resmi Gazete’de yayımlanan ilan ile Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı kuruldu. Vakfın mal varlığı 10 milyon Türk Lirası nakit olarak açıklanırken vakfeden ise Dışişleri Bakanlığı oldu. Vakfın amacı ise ‘Dışişleri Bakanlığı teşkilatının faaliyetlerinin güçlendirilmesi, hizmet kalitesinin artırılması, personelin niteliklerinin ve temsil kabiliyetinin geliştirilmesi, mesleki gelişim ve hizmetin etkinliğinin artırılması’ olarak belirtildi. Vakfın sona ermesi halinde ise borçların tasfiyesinden arta kalan mal ve hakları Hazine’ye devredilecek.

  • Bozbey’e bayram çeki eleştirisi

    Bozbey’e bayram çeki eleştirisi

    Bozbey’in bu açıklaması ile birlikte 720 bin 430 emeklinin bulunduğu Bursa’da 705 bin emekli, Başkan Bozbey’in ‘Kriterlerine’ takılarak hüsrana uğradı.

    Büyükşehir Belediyesinin Haziran ayı meclis toplantısına, Başkan Bozbey’in seçim öncesi vermiş olduğu emeklilere her ay 2 bin liralık yardım sözü ile ilgili soruya verdiği cevap damga vurdu. Yardımlarla ilgili soru soran AK Partili Bursa Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Ali Sait Adiloğlu, “Sayın başkanım, emekliler sizden müjde bekliyor. Bununla ilgili geçmişte emeklilerimize 2 bin TL destek sözü vermiştiniz. Dün itibari ile açıklanan rakamlara göre 13 bin kişiye destek verilmiş. 720 bin 430 kişinin emekli olduğu Bursa’da gerçekten 13 bin kişiye mi destek vereceksiniz? Her defasında emeklilerin maaşlarının yetersiz olduğunu beyan ettiğiniz bir yerde, bu kriterleri neye göre belirlediniz? AK Parti olarak geçmiş bayramlarda 50 Bin kişiye sosyal destek çekleri veriyorduk, aynı şeklide desteğiniz devam edecek mi?” sorusunu yöneltti.

    Ali Sait Adiloğlu’nun sorusunu cevaplayan Bozbey, yardım için 120 bin başvuru olduğunu ve bunlardan 13 bininin ‘devletin belirlediği kriterlere’ uygun olduğunu ifade etti. “Aynı zamanda bu kriterleri yumuşattık ve kendine ait evi olanları da bu kriterlere dahil ettik” şeklindeki açıklaması ve yalnızca 13 bin kişiye yardım yapılması, Kurban Bayramı öncesi Başkan Bozbey’den sözünü tutmasını bekleyen 705 bin emekliye hayal kırıklığı ve hüsran yaşattı.

    Bozbey’in açıklamasında ısrarla devletin emeklilere hayal kırıklığı yaşatan açıklaması ile ilgili değerlendirme yapan AK Partili Bursa Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Ali Sait Adiloğlu, “Öncelikle belediyelerin yapacağı sosyal yardımlarla ilgili kriterleri, yine o belediyelerin ilgili birimleri belirler. Devlet belirlemez. Devlet sadece belirlenen kriterleri kontrol edip, uygunsuzluk durumunda müdahale eder. Emeklilere verdiği sözü tutmayan Bozbey, şimdi de kriterleri devletin belirlediği algısı oluşturmak istiyor. Seçim öncesi emeklinin aldığı 10 bin liralık maaşın yetersiz olduğunu her defasında dile getiren Bozbey, emekli hemşerilerimize hayal kırıklığı yaşattı. Oysa önceki dönemde bizler belediyemizin belirlediği kriterlere göre 6 ve 12 ay boyunca ve her iki bayram öncesinde destek verdiğimiz 50 bin ihtiyaç sahibi ailelerin içerisinde, yaklaşık 10 bin emekli aileye zaten destek oluyorduk. Bursa’da 705 bin emekli, bizce Bozbey’in kriterlerine takıldı” dedi.

  • 40 derecede soba ile ısındılar

    40 derecede soba ile ısındılar

    Güneydoğu’da kavurucu sıcaklar etkili olurken, Gaziantep’in sıcak yaz günlerinden bunalan vatandaşlar, 500 yıllık geçmişe sahip olan Kaleoğlu Mağarası’nda serinliyor. Dışarıda 40 derecelik sıcaklıktan bunalan vatandaşlar soluğu sıcaklığın 10-15 derecelerde olduğu doğa harikası olan tarihi mağarada alıyor. Öyleki tarihi mağarada üşüyen vatandaşlar battaniye ve soba ile ısınmaya çalışıyor.

    “Mağaramızdaki doğal klima, 500 yıldır özelliğini koruyor”

    Mağaranın işletmecisi Mehmet Kaleoğlu, dışarıda 40 dereceye yakın sıcaklık olmasına rağmen mağaranın içinin 10-15 derece olduğunu söyleyerek, “Dışarısı ortalama 40 dereceye yakın ve bu mağaranın içi 15 derece. Mağaramızdaki doğal klima, özelliğini 500 yıldır koruyor. Bu mağara dediğim gibi 500 yıllık geçmişi olan tarihi bir mağara. İçerisinde 4 kuyu ve 12 sütun ayaktan oluşuyor. Savaş dönemlerinde silah deposu ve barınma alanı olarak kullanılmış. Dünya harikası diyebileceğimiz bir yer. Şuan Gaziantep’e gelen yerli ve yabancı turistler sıcaktan bunalınca burayı tercih ediyor. Onlar mutlu olunca bizde mutlu oluyoruz” dedi.

    “Vatandaşlar soba yakmamızı istiyor”

    Mağara içerisinde üşüyen vatandaşların soba yakılmasını istediğini söyleyen Kaleoğlu, “Vatandaşlar dışarıdaki sıcaktan kaçarak mağarada serinliyor. 10 dereceye kadar düşen sıcaklıkta vatandaşlar şal istiyor. Soba yakmamızı istiyor. Bizler de sobayı yakarak onlara bu imkanları sunuyoruz” ifadelerini kullandı.

    “İyi ki sobaları yaktılar”

    Serinlemek için tarihi mağara kafeye giden Şehriban Yılmaz, mağaranın kendine has doğal klimasından dolayı serinlediklerini hatta üşüdüklerini söyleyerek, iyi ki sobayı yaktılar dedi. Vatandaş, “Dışarı çok sıcaktı. Arkadaşlarım da hiç gelmediği için serinlemek için burayı tavsiye ettim. 500 yıllık geçmişinin olduğunu biliyordum ama serin olacağını bilmiyordum. Buraya geldiğimizde ilk olarak sıcaktı. Sonra üşümeye başladık. İyi ki sobaları yaktılar” şeklinde konuştu.

    “Sobaların yandığını gördüm çok şaşırdım”

    Mağara’da şal takarak ısınan ve soba yakıldığını görünce şaşırdığını söyleyen bir başka vatandaş ise “Dışarda hava yaklaşık 40 dereceydi. Biz de o sıcağa dayanamayarak mağaraya geldik. İçerideki soğuk hava dalgası bizi serinletti. Sonra içeride elektrikli sobaların yandığını gördüm. Bu durum bizi çok şaşırttı” diye konuştu.

  • Hayvan satıcıları yatağa hasret kaldı

    Hayvan satıcıları yatağa hasret kaldı

    Kurban Bayramı’na sayılı günler kala, hayvan pazarlarındaki yoğunluk artıyor. Eskişehir’de her yıl olduğu gibi hayvan pazarına kurbanlık getiren üreticiler müşterilerini bekliyor. Tepebaşı ilçesi Muttalip Mahallesi’nde bulunan Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ne ait Hayvan Pazarı’nda uzun yıllardır devam eden bazı sorunların, bu yıl da devam ettiği üreticiler tarafından iddia edildi. Pazarda hayvanlarını yerleştiren satıcıların en büyük problemi ise kalacak yerlerinin olmaması. Evlerinden oldukça uzakta olan üreticiler akşam olduğunda, yatacak yerleri olmadığı için hayvanlarının kaldığı yerlerde beton üzerine yatıyor. Kokudan ve sinekten dolayı uyumanın zor olduğunu söyleyen üreticiler, diğer illerdeki hayvan pazarlarında otel hizmeti verildiğinin altını çizdi. Kalacak yerin yanı sıra hayvanlarını bulunduğu yerde elektrik kaynağı, duş ve tuvaletin yeterli sayıda olmadığına da değinen satıcılar, telefon şarjı, duş, tuvalet gibi ihtiyaçları için dahi sıra beklediklerini ifade etti.

    “Gece sabaha kadar böyle yerde yatıyoruz”

    Eskişehir’deki hayvan pazarına Konya’dan babasıyla gelen 22 yaşındaki Hamza Şener, diğer illerde üreticinin daha çok düşünüldüğünü ve imkânların daha iyi olduğuna değindi. Hayvan pazarında düzeltilmesi gereken sorunlardan bahseden Şener, “Özellikle Sivas, Ankara ve Konya. Gittiğimiz başka pazarlarının hizmetleri buraya göre daha üstün, otel hizmetleri var. Çeltik ilçesindeki pazar bile buraya nazaran daha iyi. Buranın diğer sorunu ise tuvalet kullanılmaz halde temizlenmediği için. Nerden baksanız burada hayvancı 500 ila 600 kişi var. Balyaların üstünde yatıyoruz. Yapacak başka bir şeyimiz yatacak başka bir yerimiz yok. Sivrisinek çok fazla zaten bu eski yerlerin genelinde bir sorun. Panelvan şeklinde barakalar çıktı artık, her yere kurulabiliyor. Otel yapılamıyorsa bile 15 ila 20 tane panelvan koysunlar. Bu çok zor değil” dedi.

  • Menteşe’de ‘Karakılçık Buğday’ hasadı

    Menteşe’de ‘Karakılçık Buğday’ hasadı

    Menteşe Belediye Başkanı Şehir Plancısı Gonca Köksal, “Bugün Yerkesik Mahallemizdeki 20 dönümlük tarım arazisinde ekilen karakılçık buğdaylarının hasadını yaptık. Yerkesik Tarımsal Kalkınma Kooperatifimiz ve Bodrum Belediyemiz ile ortak yürüttüğümüz çalışmanın amacı kaybolmaya yüz tutmuş karakılçık buğdayımızın üretimini yeniden arttırmak. Hasadını yaptığımız buğdaylardan un elde etmenin yanı sıra bir kısmını da gelecek nesillere aktarabilmek için tohumluk olarak kullanacak ve saklayacağız. Bölgemizde yetişen tarımsal ürünlere ve ata tohumlarımıza sahip çıkacak, verimli topraklarımızın potansiyelini arttırmak için kooperatiflerimizle her zaman iş birliği içerisinde olacağız”