Etiket: güncelhaberler

  • Kumda değil, tuzda pişen Türk kahvesi

    Kumda değil, tuzda pişen Türk kahvesi

    Çankırı’nın meşhur kaya tuzunda pişen Türk kahvesi müşterilerden yoğun ilgi görüyor. Çankırı’da bir işletmeci, kumda pişen Türk kahvesine ilin meşhur kaya tuzu ile rakip oldu. Tuzda pişen kahve, lezzetiyle müşterilerinden ilgi görüyor. Hititler’den kalan ve yerin 150 metre altından çıkartılan tuz mağarasından elde edilen kaya tuzlarının üzerinde kavrulan Türk kahvesi, kentte büyük beğeni topladı. 350 dereceye kadar ısıtılan kum ve tuz karışımında pişirilen kahveyi içen vatandaşlar, yapılan kahvenin makine veya ateşte pişmesinden çok daha farklı olduğunu belirtti.

    “Tuzda pişmesi, ateşte pişmesine göre tadını çok değiştiriyor”
    Tuzda kahvenin müşterilerden yoğun ilgi gördüğünü söyleyen işletmeci Ahmet Uçar, “6 ay önce Çankırı’ya böyle bir işletme açtık, açtığımıza da çok memnunuz. Yerimiz tarihi bir yapıda olması da ilgi çekiyor. Burada tuzda kahve yapıyoruz. ‘Yer Altı Tuz Şehri’ diye adlandırılan tuz mağarasından çıkan kaya tuzları ile kahveyi pişiriyoruz.

    Öncelikle kumu ve tuzu 350 derecede ısıtıyoruz. Ardından cezvemizi tuz ile kumun içine gömerek yavaş yavaş köpürene kadar pişiriyoruz. Tuzda pişmesi, ateşte pişmesine göre tadını çok değiştiriyor. Kahvenin tadı hafif ve lezzetli oluyor. Kaya tuzuyla pişen kahve daha güzel oluyor. Müşterilerimiz de bu durumdan çok memnun. Her gün bu şekilde kahve yapıyoruz” dedi.

    “Herkesin denemesini tavsiye ediyorum”
    Tuzda pişen kahvenin daha güzel olduğunu ifade eden Sümeyye Satılmış ise, “Tuzda pişen kahveyi çok beğendim. Makine de ya da ateşte piştiğinde yapay bir tat geliyor. Ama tuzda pişen kahve daha güzel oluyor. Bu kahvenin astım hastalarına da iyi geldiğini duydum. İyileştirici bir özelliğinin olduğunu da düşünüyorum. Herkesin denemesini tavsiye ediyorum” dedi.

  • MİT, Gri listedeki teröristi yakaladı

    MİT, Gri listedeki teröristi yakaladı

    Güvenlik kaynaklarından edilen bilgilere göre, Türkiye’ye yönelik sansasyonel bir eylem arayışı içinde olduğu tespit edilen MKP üyesi Çelik, MİT tarafından Türkiye’ye getirilip Emniyet güçlerine teslim edildi.

    PKK kamplarında “Suikast Eğitimi” aldı

    Yapılan istihbari çalışmalar sonucunda terörist Çelik’in, 2011-2016 yılları arasında İstanbul’da MKP’nin illegal yapılanmasında faaliyet yürüttüğü tespit edildi. Bu faaliyetlerden birinin Okmeydanı’nda gerçekleştirilen yol kapama eyleminde molotoflu saldırı olduğu belirlendi. Türkiye’deki illegal faaliyetlerinden sonra terörist Kadir Çelik, 2016’da Irak’ın kuzeyine geçti. Çelik, MKP ile PKK arasındaki işbirliği çerçevesinde Irak’ın kuzeyindeki PKK kamplarında “Suikast Eğitimi” aldı. 2018’de Suriye alanına geçen Çelik, Suriye’nin kuzeyinde PKK unsurları ile koordineli olarak silahlı faaliyet yürüttü.

  • Biyolojik yaş tükürük ile tespit edilecek

    Biyolojik yaş tükürük ile tespit edilecek

    Karabük Üniversitesi’nde görevli akademisyenler biyolojik yaşın tükürük örneklerinden kolaylıkla tespit edilmesini sağlayacak proje hazırladı.
    Karabük Üniversitesi yenilikçi projeleriyle öne çıkmaya devam ediyor. Mühendislik Fakültesi Biyomedikal Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hacı Mehmet Kayılı ve Doç. Dr. Hakan Yılmaz tarafından “Tükürükten Biyolojik Yaş Tespiti İçin IgG N-Glikomu Kullanılarak Makine Öğrenmesi Temelli Bir Modelin Geliştirilmesi ve Serum IgG N-Glikozilasyon Profillerine Bağlı Olarak Validasyonu” başlıklı TÜBİTAK COST projesi hazırlandı.

    Akademisyenler proje çerçevesinde insan sağlığına ilişkin önemli biyobelirteçlerden biri olan IgG glikozilasyon profillerinin incelenmesiyle biyolojik yaşın tespiti için bir model geliştirecek. Bu modelin özellikle tükürük örnekleri kullanılarak geliştirilmesi yaş tespitinin mümkün hale gelmesini sağlayacak. Ayrıca, serum örnekleri üzerinden yapılacak doğrulama çalışmaları, modelin güvenilirliğini ve geçerliliğini artıracak.

    Tükürükteki IgG N-glikozilasyon profillerinin analizinde makine öğrenmesi algoritmalarını kullanacak olan modelle geleneksel analizlere kıyasla daha hızlı ve kesin sonuçlar sunmak hedefleniyor. Geliştirilecek model, biyolojik yaş ile kronolojik yaş arasındaki farkları tespit ederek bireylerin sağlık durumlarına dair önemli veriler sunacak.

    Hazırladıkları projeyle tükürükten biyolojik yaş tespitine yönelik analitik bir yöntem geliştirmeyi ve bu yöntemi kan örneklerinden elde edilen verilerle kıyaslamayı hedeflediklerini belirten Mühendislik Fakültesi Biyomedikal Mühendisliği Öğretim Üyesi ve proje yürütücüsü Doç. Dr. Hacı Mehmet Kayılı, “Bu projenin temel amacı, kişilerin yaşlanma durumu hakkında bilgi vermek, yaşlanmasının ne düzeyde olduğunu kişilere göstermek ve böylelikle kişilerin yaşlanma dereceleri hakkında fikir sahibi olmasını sağlamaktır. Bu projede, ilk olarak sağlıklı bireylerden kan ve tükürük örnekleri alıyoruz.

    Çok küçük miktar hacimde kan örneği bizim için yeterli oluyor. Vücudumuzda bulunan antikorlara bakarak, antikorlardaki modifikasyonlarını takip ederek, özellikle yaşlanmayla alakalı biyobelirteç seyrini Türkiye popülasyonuna özgü olarak inceliyoruz” dedi.

    Proje bünyesinde sağlıklı bireylerden kan ve tükürük örnekleri toplandığını ifade eden Kayılı, “Bu sayede, kişilerden bir biyolojik bir damla kan veya tükürük örneği alarak, kişilerin biyolojik yaşının, normal yaşlarından ileride olup olmadığını tespit edeceğiz. Biliyorsunuz ki insanların bir yaşı var. Kronolojik yaş diyoruz bu yaşa. Bu, doğumdan itibaren geçen bir süreç. Bir de vücudumuzun çevresel etkilerden ne kadar etkilendiğini gösteren biyolojik yaşımız var.

    Biz, bu biyolojik yaşımızı, moleküler düzeyde analizlerle gerçekleştiriyoruz. Moleküler düzeyde yaptığımız analizlerde, hücrelerinizin yaşlanma derecesini söyleyerek sizin yaşlanmanızı ve dolayısıyla hastalıklara olan yatkınlığınızı ne düzeyde olduğunu belirtiyoruz. Eğer biyolojik yaşınız yüksek çıkarsa, siz kendinizi ve hayat tarzınızı ona göre değiştirerek örneğin diyet yaparak veya spor aktivitelerinizi artırarak yaşlanma düzeyinizi geriletebilirsiniz. Böylelikle de hastalıklara daha geç maruz kalabilirsiniz” diye konuştu.

    Kayılı, projede iki bursiyerin ve iki araştırmacı hocanın görev aldığını ve projenin TÜBİTAK tarafından desteklendiğini aktararak bu yenilikçi çalışmanın, sağlıklı bir yaşlanma sürecine katkıda bulunmayı ve hastalıkların erken teşhisine yönelik önemli bir adım atmayı amaçladığını vurguladı.
    Proje Araştırmacısı Doç. Dr. Hakan Yılmaz, makine öğrenmesinin sağlık alanındaki etkinliğine vurgu yaparak, şu ifadeleri kullandı:

    “Makine öğrenmesi, artık günümüzde oldukça popüler, girmediği alan yok diyebiliriz. Bu alanların en başında sağlık geliyor. Biz de makine öğrenmesi yöntemlerini sağlıkta etkin ve efektif olarak kullanmaya çalışıyoruz. Burada da kişinin normal demografik yaşı ile kronolojik ve biyolojik yaşı arasındaki bağıntıyı ortaya koyarak bir yaş tahmini yapmaya çalışıyoruz. Özellikle sağlık alanında ön tanı çalışmalarında, makine öğrenmesi uygulamalarını oldukça fazla kullanıyoruz.

    Farklı projelerde de yine bu yöntemleri kullanmaya devam ediyoruz.”
    Projenin iki temel aşamadan oluştuğunu anlatan Yılmaz, “Bu proje aslında iki tane aşamadan oluşuyor: Birinci aşamada örneklerin toplanması, ikinci aşamada ise bu örneklerin analiz edilmesi ve makine öğrenmesi teknikleriyle aradaki bağlantının ortaya koyulması. İlk etaptaki sonuçlarımız umut vaat edici. Tabi şu an net bir rakam veremiyoruz. Özellikle sağlıkta belirli bir aşamaya ulaşmadan rakam vermek çok doğru olmuyor ama burada da güzel sonuçlar elde edeceğimizi düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Rize’de son yaşanan deprem heyelanı tetikler

    Rize’de son yaşanan deprem heyelanı tetikler

    Rize’nin Hemşin ilçesinde geçtiğimiz günlerde meydana gelen 4.7 büyüklüğündeki depremin ardından Çayeli ilçesinde dün sabaha karşı meydana gelen heyelanda 1 kişinin hayatını kaybetmesi, 4 kişinin de yaralanması, “Depremler heyelanı tetikler mi?” sorusunu akıllara getirdi.

    Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Sismoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Özgenç Akın, “Depremler heyelanı tetikler, çünkü doğada Newton’un tepki yasası geçerlidir. Özellikle bölgemiz çok dik yamaçlara sahip ve yağış oranı da çok yüksek. Bu yağış oranı da çok yüksek olduğu için stabil olmayan yer altı tabakaları heyelanlara sebep olacaktır” dedi.

    Rize’nin Hemşin ilçesinde geçtiğimiz günlerde meydana gelen 4.7 büyüklüğündeki depremin ardından Çayeli ilçesinde dün sabaha karşı yaşanan heyelanda 1 kişi hayatını kaybetti, 4 kişi de yaralandı. Depremlerin heyelanlar üzerinde etkisi olup olmadığı konusunda açıklama yapan Öğretim Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Özgenç Akın, Türkiye’nin tam anlamıyla bir deprem ülkesi olduğuna dikkat çekerek, “Ülkemiz dünyadaki en aktif kuşaklardan bir tanesi olan Alp-Himalaya kuşağında yer almaktadır.

    Yani ülkemiz tam anlamıyla bir deprem ülkesidir. Dolayısıyla bu depremlerin meydana gelmesi normaldir. Ülkemizde daha çok transform faylardan kaynaklanan yüzeye daha yakın depremler meydana gelir. Yüzeye yakın olduğu için de derinliği yıkıcı olabilmektedir. Şili, Japonya gibi dalma batma zonlarında daha derin, daha büyük depremler meydana gelir. Bizim ülkemizde de 7 ya da daha fazla büyüklükte depremler meydana gelmektedir” diye konuştu.

    “Rize’deki depreme hiç şaşırmadık”
    Geçtiğimiz günlerde Rize’de meydana gelen 4.7 büyüklüğündeki depreme şaşırmadıklarını ifade eden Akın, “Rize’de 4 büyüklüğüne sahip deprem meydana gelmesine açıkçası biz şaşırmadık. Türkiye’nin tamamı deprem bölgesidir. 1996 yılında yapılan deprem tehlikesi haritasında bölgeler vardı. Birinci dereceden beşinci dereceye kadar.

    Sanki beşinci derecedeki bölgede hiçbir şekilde depremden etkilenmeyecekmiş gibi bir intiba oluşturuluyordu. 2018 yılında yeni deprem tehlike haritası yapıldı. Bu harita parsel bazlı çalışmalarla deprem tehlikesini ortaya koyabiliyor. Bölgemize bakacak olursak burada Mw=4.7’lik deprem meydana geldi. Rize’de, Ordu’da, Trabzon’da, Batum’da faylar var.

    Bu fayların hepsi MTA’nın diri fay haritasında işaretli değil. İnsanlık olarak zaten fayların 100’de yüzüne hakim değiliz, hiçbir zaman da olamayız. Çünkü bir hareket sonucunda faylar oluşur. Fay kırık demektir. Daha önce oluşmuş faylarda deprem olabildiği gibi bir deprem de fayın oluşmasına neden olabilir.

    Yani aralarında sebep sonuç ilişkisi vardır. Şehrimiz hakkında konuşacak olursak, Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu fay zonlarına olan yakınlığımız şehir olarak tehlike altında olduğumuzu ifade ediyor. 4.0, 5.0, 6.0 büyüklüğündeki depremler genellikle yıkıcı olmaz. Yıkıcı olması yapıların uygunsuz inşasından dolayıdır.

    6 Şubat depreminde gördük ki 600-700 kilometre uzaklıkta olmamıza rağmen Trabzon’da sallandık ve ciddi şekilde hissettik. Dolayısıyla Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu fay hatlarına olan yakınlığımızdan dolayı buralarda meydana gelebilecek büyük depremlerin de bizi doğrudan ve ciddi şekilde etkileyebileceğini düşünüyoruz.

    Rize’de daha küçük bir fayda meydana gelen 4.7 büyüklüğündeki bir deprem Trabzon için yıkıcı olmayabilir ancak örneğin Bingöl Karlıova civarında 7 ve 7’den büyük bir deprem bekliyoruz. Dolayısıyla bu depremin bizi etkileyemeyeceğini söyleyemeyiz” şeklinde konuştu.

    Depremler heyelanları tetikler mi?
    Depremlerin heyelanı tetikleyeceğini belirten Akın, “Depremler heyelanı tetikler, çünkü doğada Newton’un tepki yasası geçerlidir. Meydana gelen bir kütle hareketi heyelan oluşturabilir. 6 Şubat 2023 depreminden sonra da heyelanlar meydana geldi. Özellikle bölgemiz çok dik yamaçlara sahip ve yağış oranı da çok yüksek. Bu yağış oranı da çok yüksek olduğu için stabil olmayan yer altı tabakaları heyelanlara sebep olacaktır. Dolayısıyla kütle hareketi ve yağışın da fazla olması, eğimin fazla olması bu heyelanları tetikleyecektir” diye konuştu.

    Neler yapılması gerektiği konusunda uyarılarda bulunan Akın, “Parsel bazında zemin etütlerini çok ciddi bir şekilde yapmamız ve denetlememiz gerekmektedir. Genel anlamda makro bölge ve mikro bölgeleme çalışmaları yapılması lazım. Mikro bölgeleme çalışmaları daha yüzeye yakın, daha sık aralıklarla ölçümler alınarak yapılırken, makro bölge çalışmaları ise daha derin ve daha geniş alanda tüm şehri, hatta tüm bölgeyi kapsayacak şekilde yapılır. Bu çalışmalar bir kentin inşasında mutlaka uzman yer bilimciler tarafından yapılmalıdır. Elde edilen sonuçların çok iyi bir şekilde analiz edilip, imar planlarının da buna göre yapılması can ve mal kayıplarını önleyecektir” ifadelerini kullandı.

    Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası’na göre dördüncü derece deprem bölgesinde yer alan Rize’de 15 Ekim’de 4.7 büyüklüğünde deprem meydana gelmişti. Rize tarihinde ilk defa büyüklüğü 4’ü aşan bir deprem yaşandığı belirtilirken, Rize’ye en yakın büyük deprem 1892’de Artvin’de büyüklüğü bilinmeyen ancak 6 büyüklüğünde olduğu tahmin edilen deprem ve 1906 yılında Erzurum’un Toprakkale-Oltu bölgesinde yaşanan 6 büyüklüğündeki deprem olarak biliniyor.

  • Maaşlarıyla merak uyandıran iş makinası operatörleri

    Maaşlarıyla merak uyandıran iş makinası operatörleri

    Hatay’da depremin izlerinin silinmesi için yoğun mesai yapan iş makinesi operatörleri, herkeste merak uyandıran maaşlarının en fazla aylık 60 bin TL olduklarını dile getirdiler.

    Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası 11 ilde başlayan enkaz kaldırma çalışmaları ve yeniden inşa süreciyle birlikte kalifiyeli iş makinası operatörüne olan ihtiyaçta artmıştı. Depremin yaralarının sarıldığı Hatay’da iş makinesi operatörleri yoğun bir şekilde mesailerini sürdürüyorlar. Kazandığı para ülke standartları üzerinde olan kepçe operatörlerinin aldıkları maaş, birçok kişide merak uyandırmıştı. Deneyim sürelerine göre maaşları değişen operatörlerin maaşları bölgede en yüksek seviyede 60 Bin TL’yi bulmuş durumda. Çocukluğundan beri iş makinesi sektöründe olduğunu ifade eden operatör Mehmet Yüceli, 80 – 100 bin TL bandındaki rakamların gerçeği yansıtmadığını belirterek 60 Bin TL maaş aldıklarını dile getirdi.

    “Operatörlerin 80 – 100 bin TL arasında maaş aldığını ben daha görmedim”
    İş makinesi operatörlerinin bilinenin aksine çok yüksek meblağlarda maaş almadıklarını dile getiren operatör Mehmet Yüceli, “Çocukluğumdan beri bu işi yapıyorum. Bu işi her kişi yapamaz. İş makinesinin bakımından sorumlu yağcı yetişmiyor. Eleman yetişmiyor. Bazı insanlar yanlış biliyorlar. Operatörlerin 80 – 100 bin TL arasında maaş aldığını ben daha görmedim.

    Benim şuanda aldığım maaş 60 bin TL civarındadır. Bu iş ağır olduğu için herkes yapamıyor. Bu yüzden eleman da yetişmiyor. Ben 12 yaşından beri bu işi yapıyorum. Yağcı elemanı olacak ki makinenin bakımıyla uğraşırken işi öğrenmiş olacak. Bazıları 1 ay eğitim alıp iş makinesini kullanıyorlar sonra binanın altında kalıp ölüyorlar. Bir aylık operatör olursan sonra ölürsün. En az 2 yıl yetiştikten sonra kullanmalılar” dedi.

    “Sektörde tecrübesiz ve kalitesiz operatörlerle iş götürmeye çalıştığı için kazalar oluyor”
    Kalitesiz ve tecrübesiz operatörler daha çok iş kazalarına sebep verdiğini ifade eden Operatör Hakan Uzun, tecrübeli bir operatörün aylık maaşının 60 bin TL civarında olduğunu belirterek “Ben 15 yıldır bu işi yapıyorum. Kentsel dönüşümün artmasıyla bu sektörde bu mesleğin açık olduğunu gördüm ve işe başladım. Yetişmiş ve kaliteli bir operatörlerin bugün aylık kazancı 60 bin TL civarında alıyorlar. Acemi operatörler ilk başlarda asgari ücretle başlar. Kendini geliştirdikçe maaş seviyesi artar.

    Diğer tüm sektörlerde olduğu gibi tecrübe ile endeksli bir durum. Tecrübeli bir operatör olmak için en az 5 yıl zaman ihtiyacı var. 5 yıllık süreçte de kendini yetiştirecek kabiliyeti olması gerekiyor. Bu işte geriden gelen eleman sayısı yeterli değil. Eskiden makinelerin yağcıları çalışırdı ve o şekilde yetişirlerdi. Bugünkü ekonomik şartlarda operatör ve yağcı elemana maaş verebilmek mümkün olmadığı için sektörde yeni operatörler yetişmiyor. Bunun neticesinde de kalitesiz operatörler, iş kazalarına sebep veriyorlar. Sektörde tecrübesiz ve kalitesiz operatörlerle iş götürmeye çalıştığı için bu kazalar oluyor” ifadelerini kullandı.

  • Dağ keçileri havadan görüntülendi

    Dağ keçileri havadan görüntülendi

    Erzincan’da dağ keçileri drone ile havadan görüntülendi. Yaban hayatının zengin olduğu Erzincan’da yaşamını sürdüren koruma altındaki dağ keçileri, zaman zaman yüksek noktalardan köylere yakın noktalarına kadar iniyor. Bu durumu fırsata dönüştüren vatandaşlar ve doğaseverler de ilgiyle izledikleri dağ keçilerini sürü halinde görüntüleme fırsatı buluyor. Dağ keçileri, kırsalda otladıktan sonra yeniden zirvelere doğru giderek gözden kayboluyor.

  • Türk polisinin 179 yıllık tarihi

    Türk polisinin 179 yıllık tarihi

    Konak ilçesindeki Çankaya Katlı Otopark’ın karşısında yer alan, 86 yıl boyunca polis merkezi amirliği olarak hizmet veren tarihi bina, 2005 yılında İzmir Polis Anı Evi olarak ziyarete açıldı. 1913 yılında inşa edilen tarihi bina, kentin en eski yapılarından biri olarak ayakta kalırken; cephe süslemeleriyle, mimarisiyle dikkat çekiyor. İki katlı asırlık tarihi polis anı evinde, 10 Nisan 1845 tarihinde kurulan, bu yıl 179. kuruluş yıl dönümünü kutlayan Türk polis teşkilatında kullanılan malzemeler sergileniyor.

    Nezarethane ilk günkü gibi: Silahlar, dinleme cihazları neler var neler

    Zemin katta yer alan ser komiser odası ve nezarethane, aynen ilk gün gibi korunuyor. Üs katta ise geçmişten günümüzde İzmir emniyetinde kullanılan; silahlar, el bombalar, telsizler, dinleme cihazları, daktilolar, kıyafetler ve çok sayıda eşya sergileniyor.

    Gayrimüslimlere el bastırılmak için kullanılan İncil ve Osmanlıca sabıka defterleri var

    Anı evinde; gayrimüslimlerin ifade verirken yalan beyanda bulunmalarını önlemek amacıyla el bastırılmak için kullanılan İncil, Osmanlıca sabıka defterleri, eski telefonlar, masalar, sandalyeler ve kıyafetlerde ziyaretçileri tarihi bir yolculuğa çıkarıyor.

    İzmir İl Emniyet Müdürlüğüne bağlı Sosyal Hizmet ve Sağlık Şube Müdürlüğünde görev yapan Komiser Yardımcısı Umut Örnek, İzmir Polis Anı Evi’ndeki pek çok objenin gelen ziyaretçilerin ilgisinin çektiğini ifade etti.

    “86 yıl polis merkez amirliği olarak kullanıldı”

    Komiser Yardımcısı Umut Örnek, “Burası 86 yıl polis merkez amirliği olarak kullanılmıştır. 86 yıl önce Keçeciler Polis Merkezi Amirliği adıyla hizmet veren bina, daha sonra Anafartalar Polis Merkezi olarak isimlendirilmiştir. Hala halk dilinde Anafartalar Polisi Merkezi olarak bilinir. Pek çok obje, gelen ziyaretçilerin dikkatini çekmektedir. Özellikle; el telsizleri, silahlar ve yabancı ulusların kullandığı kıyafetler ziyaretçilerin ilgi konusu. Ser komiser odasında bulunan; İncil, sabıka kayıt defteri, bunlarda en çok dikkat çeken objelerden. Özellikle ziyaretçilerimiz buraya geldiklerinde, duvarlardaki fotoğraflarda geçmişte burada çalışan meslektaşlarını, meslektaş büyüklerini arıyorlar. Onların kullandığı silah ve objeleri inceliyorlar. Kemeraltı bölgesinde olması açısından pek çok yerli ve yabancı turistin ilgisine maruz kalmaktadır” dedi.

  • Muazzez İlmiye Çığ’a veda

    Muazzez İlmiye Çığ’a veda

    Rahatsızlığı nedeniyle Mersin’in merkez Mezitli ilçesinde kaldırıldığı özel bir hastanede tedavisi sürerken hayatını kaybeden Muazzez İlmiye Çığ için Toroslar ilçesindeki Akbelen Şehir Mezarlığında ikindi namazı sonrası tören düzenlendi.

    Tören öncesi Çığ’ın üzerine Türk bayrağı örtülü tabutu önüne gelen kimi vatandaşlar dua etti, yakınları ise taziyeleri kabul etti. Çığ, kılınan cenaze namazının ardından Akbelen Şehir Mezarlığında toprağa verildi.

    Cenaze törenine Çığ’ın yakınları, Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, siyasiler, çeşitli dernek temsilcileri ile vatandaşlar katıldı.

  • Yeni banknotlar piyasaya çıktı

    Yeni banknotlar piyasaya çıktı

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) duyurusunda, 1211 sayılı Kanun’un TCMB’ye verdiği yetkiye dayanarak, E9 Emisyon Grubu VIII. tertip 50 TL ve VII. tertip 5 TL banknotların bugünden itibaren tedavüle çıkarılacağı belirtildi.

    Duyuruda, ”Halen tedavülde bulunan E9 Emisyon Grubu önceki tertip 50 TL ve 5 TL banknotlara kıyasla, VIII. tertip 50 TL ve VII. Tertip 5 TL banknotlardaki imzalar Başkanımız Dr. Fatih Karahan ile birlikte; 50 TL banknotlarda Başkan Yardımcımız Dr. Osman Cevdet Akçay’a, 5 TL banknotlarda Başkan Yardımcımız Prof. Dr. Hatice Karahan’a ait olacak şekilde düzenlenmiştir. Söz konusu banknotlar, üzerindeki imzalar dışında boyutları, ön ve arka yüz kompozisyonları ile genel nitelik ve görünümleri bakımından önceki tertiplerle tamamen aynıdır. Yeni tertip banknotlar önceki tertip banknotlar ile birlikte tedavül edecektir” denildi.

  • İstanbul Boğazı’nda sis etkili oldu

    İstanbul Boğazı’nda sis etkili oldu

    İstanbul’da sabahın erken saatlerinden itibaren sis etkili oldu. Boğaz trafiği de sisten etkilendi. Sis nedeniyle İstanbul Boğazı çift yönlü olarak gemi trafiğine kapatıldı. Sarıyer’de küçük teknelerin sis bulutları arasında kaybolduğu gözlendi. Boğaz’da ortaya çıkan kartpostallık manzara kameraya yansıdı.