Etiket: güncelhaberler

  • Arıcıların rekolte beklentisi yüksek

    Arıcıların rekolte beklentisi yüksek

    Bitlis ve çevre illerde bal üretimi yaparak geçimini sağlayan arıcılar, ilkbahar ayları ile birlikte kovanlarını, yüksek rakımlı ve zengin bitki örtüsüne sahip yaylalara yerleştiriyor.

    Yoğun bir çalışma yapan arıcılar, yüksek rakımlı yaylalarda bu yıl daha zengin bitki örtüsü bulunduğunu, bunu da bol yağış ve havaların geç ısınmasından kaynaklandığını söyledi. Adilcevaz sınırları içerisinde bulunan Türkiye’nin en yüksek rakımlı 3’üncü dağı olan 4 bin 58 rakımlı Süphan Dağı’nın 2 bin rakımlı eteklerine konaklayan arıcılar, bol yağışlı kış ayları ve havaların geç ısınmasından dolayı bal üretimde bu yıl iyi bir rekolte beklediklerini ifade etti.

    Ordu’dan gelerek geven ve kekik başta olmak üzere zengin bitki florasına sahip olan alanlarda bal üretimine başladıklarını ifade eden Mustafa Düzgün, “Süphan Dağı’nın eteklerine geldik. Şu anda Süphan Dağı’nın 2 bin rakımlı bölgesindeyiz. Buranın bitki örtüsü ve balı kaliteli olduğu için kovanlarımızı buraya getirdik. Yaklaşık 5 ay burada kalacağız. Buralarda bu sezonun mahsulünü aldıktan sonra tekrar Ordu’ya döneceğiz. İnşallah buradan iyi bir verim bekliyoruz. Şu anda burada yaklaşık 150 civarında arı kovanım var” dedi.

  • Besiciler yaylaya çıkmaya başladı

    Besiciler yaylaya çıkmaya başladı

    Kışın ilçe merkezindeki ağıllarda bakılan küçükbaş hayvanlar, Süphan Dağı’nın eteklerindeki yaylalara çıkarılmaya başlandı. Süphan Dağı’nın serin ve otlak yaylalarına çıkan besiciler, havalar soğuyana kadar burada kalıp kışlık hayvansal ürünlerini hazırlayacak ve aynı zamanda hayvanlarını yaylada otlatarak beslenmelerini sağlamış olacaklar.

    Cihangir Köyü Muhtarı Fayik Karayılan, baharın gelmesiyle birlikte koyunların daha iyi ve verimli beslenebilmesi için Süphan Dağı eteklerinde bulunan Sütey Yaylası’na çıkarıldığını belirterek, “Bunu her yıl tekrarlıyoruz, çünkü küçükbaş hayvanlarımızı Adilcevaz şartlarında beslemek zor oluyor. Bu yüzden hayvanlarımızı yayla ortamında kışa kadar otlatıyoruz” ifadelerini kullandı.
    Köy sakinlerinden Feyruz Bozarslan ise Sütey Yaylası’na çıktıklarını belirterek, “Burası bize atalarımızdan kalan bir miras. Bir cennet gibi atmosferi var. Sürüleri buraya getiriyoruz. Bizim geçim kaynağımız budur” dedi.

  • Bal arılarının yayla yolculuğu başladı

    Bal arılarının yayla yolculuğu başladı

    Havaların soğumaya başlaması ile yaylalardan kışlaklara çekilen bal arıları, havaların ısınmaya başlaması ile yeniden kışlaklardan çıkartıldı. Türkiye’deki arıcıların kışlak olarak kullandığı Karadeniz ve Ege Bölgelerindeki arılar, kış uykusundan uyandı.

    Arıcılar, havaların ısınmaya başlaması ile kış uykusundan uyanan arılarını en fazla yağış alan yaylalara doğru yola çıkardı. Erzincan’da arıcılık yapan Hasan Elaldı, havaların ısınmasıyla bal arılarının Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki yaylalara getirilmeye başlandığını söyledi.

    Elaldı, bölgenin arıcılık açısından oldukça verimli olduğunu, bu nedenle arıcıların Erzincan ve çevre illeri tercih ettiğini söyledi. Doğal bitki örtüsünde balın daha kaliteli olduğunu ifade eden Elaldı, “Buranın iklimi birçok yerden daha güzel ve farklı bitkiler var. Bu nedenle buradaki balın tadı da çok güzel. Daha sonra buradan yaylalara, Doğu Anadolu’nun yüksek yaylalarına gideceğiz. Yağmur nereye iyi yağarsa iklim nerede güzel olursa orayı takip edip tercih edeceğiz, Erzurum olur, Bayburt olur.” ifadelerini kullandı.

  • Hobisini işe dönüştürdü

    Hobisini işe dönüştürdü

    Rukiye Çeri Kozan’da evlerinin balkonunda hobi olarak 4 yıl önce çiçek yetiştirmeye başladı. Evine misafir olarak gelenle ve akrabaları çiçekleri beğenip birer dal istemeye başladı. Çeri, bu taleplere yetişemeyince çiçek serası kurma fikri doğdu. Bunun üzerine Çeri’nin eşi Ömer Çeri’nin desteğiyle kendi serasını kurdu.

    Eşinin desteği ile kendi işinin patronu olduğunu aktaran Rukiye Çeri, “Çocukken herkesin öğretmen olma hayali vardı. Benim ise hayalim botanik bahçemin olmasıydı. Bu nedenle hobi amaçlı balkonda çiçek yetiştirmeye başladım. Balkondaki çiçeklerimi gören herkes bir dal istemeye başladı. Her gelen isteyince eşim ’emek veriyorsun’ dedi ve ‘bunu ticarete dönüştürelim’ dedi.” diye konuştu.

    Çeri, daha sonra sera kurduklarının altını çizerek şöyle devam etti:

    “Tayland’dan özel getirilen ve kurumayacak Çukurova iklimine uygun çiçekler üretiyorum. Hafta sonu çok yoğun oluyor. 50 saksı ile başladım şimdi binlerce çiçeğim oldu. Ben çiçek isteyenlere hayır diyemezdim. Eşim bu durumu görünce ‘Sen emek veriyorsun gelen misafir alıp gidiyor ben sana destek vereyim işini kur’ dedi. Eşim yanımda durdu ve bunu başardık. Hayallerime kavuştum.”

    Eşinin iş kurması için destek veren Ömer Çeri ise, “Eşim 50 -60 saksı ile başladı. Yüzlerce çeşit binlerce saksı oldu. Eşim yetiştirip hep hediye veriyordu. Gelen yine alsın yine hediye verelim ama bu senin gelirin oldun. Şimdi kendi İthal özel türlerini üretiyor. Çukurova sıcağına dayanan günlük değil ömürlük olan çiçekleri yetiştiriyor. Türkiye’nin dört bir yanından çiçekçiler geliyor. Talep güzel. Bu kadar büyüyeceğini tahmin etmiyordum. Bir kadın emek verdikten sonra başaramayacağı hiçbir iş yok” diye konuştu.

  • Dron gören masum kediler

    Dron gören masum kediler

    Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesinde haber çalışması için havalanan dronu fark eden bir grup meraklı kedi, dronun peşine düştü.

    Bir süre çekim yapan dronun ardından gezen kediler, dronu yakalamak için yarışa girdi. Dron kamerasına yansıyan sevimli kedilerin o anları eğlenceli görüntülere sahne oldu. Dronu yakalamayacaklarını anlayan kediler daha sonra bir köşeye çekilerek, cihazın yere inmesini bekledi.

    Kapatılan cihazın pervanelerini çevirmeye çalıştılar

    4 koldan uçan cihazın peşinde düşerek, dronun yere indiğini fark eden kediler o alana yönelerek meraklı bakışlarla cihazı inceledi. Cihazın durgun vaziyette olduğunu anlayan kediler, zaman zaman cihazın pervanelerine vurarak çevirmeye çalışması tebessüm ettirdi. Sevimli kedilerin yere inen dron ile imtihanı ise başka kameralar tarafından saniye saniye kayıt altına alındı.

  • “Soma Davası yeniden görülmelidir”

    “Soma Davası yeniden görülmelidir”

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel Manisa’nın Soma ilçesindeki temaslarına Soma Belediyesini ziyaret ederek başladı. Soma Belediye Başkanı Sercan Okur ve belediye çalışanları tarafından karşılanan Özel ve beraberindeki CHP heyeti daha sonra başkanlık makamına geçti.

    Ziyarette konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Değerli basın mensupları bugün Soma Belediyesi’ne geldik. Soma Belediyesi’ne ziyaretimize bana neredeyse tüm genel başkan yardımcılarım eşlik ediyor. Çok sayıda milletvekilimiz, parti meclis üyemiz burada. Bugün 13 Mayıs 2024 Soma faciasının tam onuncu yılı. Bugünden önce bu belediyeye gelmek istemedim. Bugün burayı ziyaret etmek istedim. Daha önce biraz önce kapı önünde söyledim ama çok mümkün olmadı. Hüseyin abi lakabı Ecevit. 1971’den beri bu bayrak elinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin önünde yürüyor. Facianın olduğu gün ondan bir yıl sonra biz gün oldu burada 500 kişi yürüdük. Gün oldu 9 kişi yürüdük Önümüzde Ecevit hep vardı. Kendisine bundan üç dört sene önce dedim ki ilk başlarda tabii kalabalıktı yürüyüşler, gitgide azaldı. Bir seferinde dedim ki Ecevit’e. Bu Soma Belediyesi’ni bir gün alacağız. Yine sen önde yürüyeceksin. Ben geleceğim arkandan Bu kapıdan gireceğim. Doğru mu? Doğrudur. Bugün onu yaptık. Ben siyasette bu tip şeylerin, bu tip sembol olayların, sembol kişilerin asla unutulmaması. Günü geldiğinde o beklenen olay gerçekleştiğinde eskiden kurulan hayallerin, yapılan taahhütlerin hiçbir zaman boşa çıkarılmaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü fikri takip böyle bir şeydir. Bunun için burada bu protokolün bir numarası genel başkan değil. Ecevit. Bu bu partinin emekçisi, bu sobanın emekçisi. Ecevit elinde bayrakla kabristanda günlerce ağladı. Ben gözümle gördüm. On sene önce bugün kabristanda elinde bayrağı vardı. Ecevit ağlıyordu. Biz ağlıyorduk. Bir gün güleceksek Ecevit’in yüzü gülmeden hiçbir Cumhuriyet Halk Partilinin yüzü gülmeyecek. Soma’daki en garip yüzü gülmeden hiçbirimizin yüzü gülmeyecek. O yüzden tasarruf tedbiri önemlidir. O yüzden o arttırdığı parayı ne yapacak Sercan Okur? Sercan Okur arttırdığı parayı Soma’da ihtiyacı olan kim varsa onun sosyal projelerini harcayacak. Sosyal yardımlarını arayacak. Sosyal belediyecilik yapmak için harcayacak. Bu kadar önemli bir şeydir. Çok kıymetli bir şeydir. Biz Soma’da büyük bir acıyı hep birlikte göğüsledik. Bugün yine birlikte olacağımız Soma aileleriyle birlikte on yıldır yas da tuttuk, hukuk da aradık adalet de aradık. Sercan Başkan Soma’da adalet arayan Türkiye’nin dört bir yanından gelen hukukçuların yanında Manisa Barosu’na bağlı olarak Somalı bir avukat olarak en önemli katkıları yapmış birer birer herkesle ilgilenmiş birisidir. Sercan Okur öyle herhangi birisi değildir. Soma’yı nasıl kazandı CHP diye düşünenlere; Sercan Okur, örgütlü mücadelenin temsilcisidir. Örgütümüzün adayıdır. Somalı ailelerin adayıdır. Soma’daki tek başına başı sıkışan kim Özgür Özel’i aradıysa sen bizim Sercan’ı biliyor musun biliyorum, git yanına selamını söyle deyince bir daha karşılaştığımıza Allah razı olsun çok ilgilendi dedirtmiştir. Böyle bir isim şimdi Soma Belediyesinde oturuyor. Onu örgütümüz adına öneren, destekleyen ilçe yönetiminin temsilcisi bir yanımızda oturuyor” şeklinde konuştu.

    “Soma Davası yeniden görülmelidir”

    Soma maden faciasının ve davalarının sürekli takipçisi olduğunu anlatan Özel, “Adalet arayışına gelince Soma’da ben 87 blok dava takip ettim Akhisar’da. Onun için Akhisar İlçe Başkanımıza geçmiş dönem başkanlarımıza Akhisar Belediye Başkanımıza yürekten teşekkür ediyoruz. O 87 blok davanın sonunda beş buçuk gün hapis yattılar adam başı. Katlettikleri kişi başı çıktılar kurtulduk sanıyorlar. Kamu görevlileriyle ilgili yargılama yeni başladı. Hassasiyetle takip ettiğimiz husus şudur. Bir, Soma’daki dava Akhisar’da görülen dava yeniden görülecek. Yeniden o dava görülmeden Soma adalet gelmez. Kamu görevlilerinde imza yetkisi kullanan, kullanmayan baştaki, arkadaki hepsini titizlikle inceleceğiz. Ama AK Parti’nin seçimini finanse etsin diye onlara tahsis yapanları, alanı ihalesiz genişletenleri, denetim yaptırmayanları, gelecek olan denetçiliği önceden haber verenleri tespit etmeden buradaki birkaç tane zavallı devlet memurunu cezalandırmakla Soma’ya adalet falan gelmez. Kamu görevlisi ise TKİ’nin başı, Türkiye Kömür İşletmeleri’nin Ankara’da başı, ilgili bakanlığın müsteşarından, dönemin bakanı Taner Yıldız’a kadar, bütün ilişki ağaları ortaya çıkmadan ve bu madenle kurulan asimetrik ilişkiler ortaya dökülmeden siyasetin finansmanıyla ilgili birilerinin mitinglerine Somalı madencilerin buradan taşınıp da o gün Soma’daki maden kazasındaki işçilerin gittiği siyasi mitinglere kadar hepsi irdelenmeden bütün ilişkileri ortaya çıkmadan Soma’ya adalet gelmez. O adaleti sonuna kadar takip edeceğiz. Akhisar’da görülen davada genç, namuslu, hepimizin güvenini kazanmış hakim Aytaç hakimimiz tam karara giderken terfi eder gibi İzmir’e yollanıp yerine eski maden kazalarında hayatını kaybedenleri suçlu bulmuş birini getirdiler. Yattığı yetti herkesin. Yargıtay’a gitti. İlgili dairede görüşüldü. İlgili daire beşe sıfır kararla muhtemel kastı burada kullanmayacaksan nerede kullanacaksın kardeşim diyen bir bozma kararı aldı. Yolladı o kararı buraya. Beş ay, altı ay. Sercan Başkan dedi ki, Yargıtay kararı yollamıyor. Yargıtay kararı yollamıyor. Ya nasıl yollamaz? Bunun normali ne kadar diyorum. Birkaç gün bilemedim birkaç hafta diyorlar. Beş buçuk ay. Beş buçuk ayda bu beş hakimin üçünü alıp yerine üç tane iktidara müzahir hakim atadılar. Mesela bunlardan bir tanesi gar katliamı olduğu gün Adalet Bakanı olup geçici Adalet Bakanı oluyordu o zaman tarafsız. Kıkır kıkır gülen kişi o mahkemeye gitti. Her aldıkları kararlarla muhalifleri cezalandıran ve iktidar yanlısı tutup takılanları o mahkemeye gitti ve bu üçü geldi. Savcı buraya yollayacağı karara itiraz etti. Danıştay tarihinde, Yargıtay tarihinde pek nadir olan bir şekilde itiraz etti. Geldi buraya. Bu sefer bu üçü, 5’e 0 alınan kararı üçe iki kendi kararlarını düzelttiler. Sonra buraya yolladılar. Işık hızıyla aynı karar alındı. Soma defteri kapandı. Bunu unutmadık. Unutmuyoruz. Unutturmayacağız. Bir yandan elbette sorunları dile getiriyoruz. Bir yandan müzakere ediyoruz. Bir yandan mücadele ediyoruz. Bunu unutmayacağız. Soma davası yeniden görülmelidir. Soma davası yeniden görülmüyorsa adalete yapılan bu anayasa dışı mücadele görülmüyorsa Türkiye’de normalleşme olmaz. Soma’daki kanı yerde bırakırsam benim de gözüm arkada gidecek” diye konuştu.

    “Soma’ya adalet gelmeden gözüm açık gider”

    Soma’ya adalet arayışlarına devam edeceklerini kaydeden Özel, “Soma’ya adalet gelmeden Özgür Özel hayata gözlerini yumarsa, yumamaz bu kadar açık söylüyorum gözü açık gider. Bugün burada bir zafer sarhoşluğu içinde değil, haklı bir mücadelenin önemli bir kademesini başarmış insanları tebrik etmek için yasımıza sahip çıkarak hangi partiye geçmişte verdiğine bakmadan bütün Somalılara sahip çıkarak bugün buradayız. Burada olmaya devam edeceğiz. Ecevit bugünü gördü. Başka günleri de görecek. Madencilere sahip çıkacak Bülent Ecevit gibi 1970’de Ecevit’in madencilere sahip çıktığı gibi Soma’ya Soma’daki madencilere, Zonguldak’a, Zonguldak’taki madencilere, bütün Türkiye’deki madencilere sahip çıkacak bir halkın iktidarını kurduğumuz gün Ecevit’ine en önde yürüyecek. Biz onun arkasından yürüyeceğiz. Ecevit gelecek Enerji Tabi Kaynaklar Bakanlığı’nda madenciden yana bir bakan devir teslime girerken Ecevit o bakanlığa o bakanın önünde girecek. Bunu gölge kabinedeki bakanlarım unutmasın. İl başkanım unutmasın. Biz ne zaman iktidarı teslim alacağız. Ne zaman Anıtkabir’e gidecek? Ecevit önümüzde yürüyecek. Ecevit’e olan borcumuz Soma’ya olan vicdan borcumuzdur. Ona bakınca ben 301 madencinin hatırasını görüyorum. Analarını görüyorum, çocuklarını görüyorum. Bundan sonra da Soma’nın acısını unutmayacağız, hesabını soracağız. Bundan sonra artık Soma’da yüzler gülecek. Zaten bu işleri en iyi yapabilen benim kadar bu meseleyi içinde hisseden birisine Soma’yı emanet ettik. Örgütümüzle beraber ellerinden geleni yapacaklar. Soma’ya verdiğiniz teker teker tutacaklar. Hepinize teşekkür ediyorum. Hayırlı uğurlu olsun” dedi.
    Belediyenin hatıra defterini imzalayan Özel’e Soma Belediye Başkanı Sercan Okur tarafından Soma’nın yerel ürünleri ve madenci heykelini hediye edildi. Özel daha sonra madenciler için düzenlenen mevlit törenine geçti.

  • Cari açık Mart’ta beklentiyi aştı

    Cari açık Mart’ta beklentiyi aştı

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Mart ayı ödemeler dengesi istatistiklerini açıkladı. Buna göre, cari işlemler hesabı Mart ayında 4 milyar 544 milyon ABD doları açık kaydetti. Altın ve enerji hariç cari İşlemler hesabında 782 milyon ABD doları fazla oluştu.

    Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı 5 milyar 193 milyon ABD doları olarak gerçekleşti.

    Hizmetler dengesi kaynaklı net girişler 2 milyar 241 milyon ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Bu kalem altında seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler 2 milyar 104 milyon ABD doları oldu.

    Birincil gelir dengesi ve ikincil gelir dengesi kalemleri sırasıyla 1 milyar 604 milyon ABD doları net çıkış ve 12 milyon ABD doları net giriş kaydetti.

    Finans hesabı

    Doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net çıkışlar 224 milyon ABD doları olarak kaydedildi.

    Portföy yatırımları 96 milyon ABD doları tutarında net çıkış kaydetmiştir. Alt kalemler itibarıyla incelendiğinde, yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi piyasasında 236 milyon ABD doları net alış ve devlet iç borçlanma senetleri piyasasında 361 milyon ABD doları net satış yaptığı görüldü.

    Yurt dışındaki tahvil ihraçlarıyla ilgili olarak; bankalar 1.935 milyon ABD doları net borçlanma, Genel Hükümet 314 milyon ABD doları net geri ödeme gerçekleştirdi.
    Diğer yatırımlar altında, yurt içi bankaların yurt dışı muhabirlerindeki efektif ve mevduat varlıkları 216 milyon ABD doları net artış kaydetti.

    Yurt dışı bankaların yurt içindeki mevduatları, yabancı para cinsinden 938 milyon ABD doları net artış ve Türk lirası cinsinden 464 milyon ABD doları net artış olmak üzere toplam 1 milyar 402 milyon ABD doları net artış kaydetti.

    Yurt dışından sağlanan kredilerle ilgili olarak, bankalar, Genel Hükümet ve diğer sektörler sırasıyla 1 milyar 54 milyon ABD doları, 27 milyon ABD doları ve 385 milyon ABD doları net kullanım gerçekleştirdi.

    Resmi rezervlerde bu ay 10 milyar 281 milyon ABD doları net azalış oldu.

  • MHP, belediye başkanlarıyla kampa girecek

    MHP, belediye başkanlarıyla kampa girecek

    Edinilen bilgilere göre, belediye başkanlarını “üretken belediyecilik” için kampa alacak. 17-19 Mayıs tarihleri arasından düzenlenecek kamp, Ankara Kızılcahamam’da yapılacak. Kampta, partinin yerel seçimlere yönelik “Üretken Belediyecilik” adıyla hazırlanan seçim beyannamesi çerçevesinde, öncelikle şehircilik anlayışıyla doğal afetlere karşı belediyelerin yapması gerekenler ve kentsel dönüşüm konuları ele alınacak. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli başkanlığındaki kampa, MHP’li 218 belediye başkanı katılacak.

    Kentsel dönüşüm konuları ele alınacak

    “Belediyelerde stratejik iletişim ve yönetim modeli” ve “afet riski altındaki alanların dönüşümü-riskli yapılar ve kentsel dönüşüm” konularında belediye başkanlarına sunum yapılacak. Partinin yerel seçimlere yönelik “üretken belediyecilik” adıyla hazırlanan seçim beyannamesi çerçevesinde, öncelikle şehircilik anlayışıyla doğal afetlere karşı belediyelerin yapması gerekenler ve kentsel dönüşüm konuları ele alınacak.

    Doğal afetlere karşı yapılması gerekenler anlatılacak

    Küresel iklim krizi nedeniyle artan doğal afetlere karşı belediyelerin yapması gerekenler anlatılacak, doğal, tarihi ve kültürel varlıkların korunması ve yaşatılmasının, su kaynaklarının ve çevrenin korunmasının, yaşanabilir şehirler inşa edilmesinin önemini de ele alınacak başlıklardan olacak.

  • İzmir’de deniz marulu tehdidi

    İzmir’de deniz marulu tehdidi

    İzmir’in Körfezi’nde sıklıkla ortaya çıkan ve halk arasında ‘deniz marulu’ olarak da bilinen algler, yeniden artış gösterdi. Deniz marulu, İnciraltı mevkiinde bulunan ve yüzlerce çeşit canlı türüne ev sahipliği yağan Çakalburnu Dalyanı’nın bazı noktalarında, yaşanan kirlilik nedeniyle denizin yüzeyini kapladı.

    Sudaki kirlilik deniz marullarını artırıyor

    SÜGEP Başkanı Umut Dilsiz, deniz marullarının çoğunlukla denizdeki kirlilikten kaynaklandığını ve belirli oranda bulunduğu zaman ekosistem için faydalı bir bileşen olduğunu söyledi.

    Bileşenler arasında çok fazla sektörün işine yarayabilecek hammadde potansiyeline de sahip olduğunun altını çizen Dilsiz, şunları kaydetti: “Bu özellikleri bilinmediği için aşırı popülasyon artışı nedeniyle körfezde bu çevre sorunuymuş gibi algılanıyor. Sorun aslında sudaki kirlilik. Bu da arıtma tesislerinde yeterli şekilde arıtılamayan kanalizasyon sularının denize deşarj edilmesinden kaynaklanıyor. Aynı zamanda tarım alanları kullanılan zararlı kimyasalların toprağa karışıp yeraltı sularıyla denize geliyor olması gibi başka sorunlar da var. Bir şekilde biz körfezi kirletiyoruz ve bunun sonucunda da bu marullar çoğalıyor.”

    “30 yıl önce yapılmış tesislerin kapasitesinin nüfusa uygun hale getirilmesi lazım”

    Öncelikle kentin sahibi olduğu arıtma tesisinin kapasitesinin artırılması gerektiğine dikkat çeken Dilsiz, “İzmir’in nüfusu 1 buçuk milyon civarındayken, 30 yıl önce yapılmış bir tesislerimizde kapasitesinin şu andaki nüfusa uygun şekilde artırılması lazım. Arıtma tesisine sadece kanalizasyon değil yağmur suları da birlikte gittiği için altyapı olarak yağmur sularını kanalizasyondan ayıran bir sistemin acilen oluşturulması gerekiyor. Bilinçli olmalıyız. Bir çevre sorunu yaşıyorsak insanların da çevreye karşı duyarlı olması gerekiyor” ifadelerine yer verdi.

    “Temizlemek çözüm değil”

    Dilsiz, deniz marullarının nüfusunun arttığı zaman, suyun üzerinde oksijenlenmeyi de engelleyici bir katman oluşturduğunu vurguladı. Böylelikle su altındaki yaşamı tehdit eden bir durumun ortaya çıktığını belirten Dilsiz, “Temizlemek çözüm değildir. Kirlilik devam ettiği sürece çok hızlı çoğalan bir organizmadır deniz marulları. İki üç günde bir temizlense kısa sürede tekrar aynı duruma gelecektir” cümlelerini aktardı.

    Deniz marullarının endüstriyel kullanımı olduğunu da ifade eden Dilsiz, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bizim çevre sorunuymuş gibi konuştuğumuz deniz marulları, Portekiz’de yapay olarak çiftliklerde üretmek için çok büyük fonlarla üretim faaliyetleri yürütülüyor. Endüstriyel bir ham madde olarak kullanılabilecek yapıya sahip.”

    İzmir Büyükşehir Belediyesi ekipleri ise deniz marullarının temizlenmesi için çalışmalarını sürdürüyor.

  • 32 yıllık ayakkabı tamircisi

    32 yıllık ayakkabı tamircisi

    45 yaşındaki ayakkabı ustası Mehmet Ali Minsin, 9 yaşında babasının yanında çırak olarak mesleğe başladı. 32 yıldır mesleğini icra eden Minsin, 4 metrekarelik dükkanda ömrünü mesleğine adayarak geçimini sağlıyor.

    Gelişen teknoloji ve fabrikalar yüzünden mesleklerinin eskisi gibi olmasa da yine devam ettiğini dile getiren Minsin, “1992 yılında babamın yanında çırak olarak başladım. O gün bu gündür mesleği bırakamadım. Babamızın yanında başladık, baba mesleği olduğu için babamıza yardım etmeye gidiyorduk. Çalışa çalışa kendimizi mesleğin içinde bulduk. Zevkle çalıştığın zaman, işini severek yaptığın zaman hayat seni aç ve açıkta bırakmaz’’ dedi.

    Mesleği devam ettirmek için çırak bulmakta zorluk çektiğini dile getiren Minsin, “Eleman bulmakta zorlanıyoruz. Eskiden her ayakkabıcıda bir eleman bulunurdu ama şu anda maalesef. Sokak başında bir ayakkabıcı olurdu ama şu anda bir ayakkabıcı bile bulamazsın. Bu meslekle 4 çocuk yetiştirdim, 4 çocuk okutuyorum. Allah’a şükür geçinip gidiyoruz. Tabii zamanla teknolojiye yeniliyoruz. Mesela eskiden el ile bir saat boyunca ayakkabı etrafına dikiş atılırdı ama şimdi makineyle yapma imkanımız var. Yapıştırmadır, preslemedir, tavan değiştirmeleri şu anda imalat hariç her şeyi yapabiliyoruz. Ama tabii ki teknolojiye göre daha çok gerideyiz’’ şeklinde konuştu.