Etiket: güncelhaberler

  • TANAP ile ortaya çıkan tarih

    TANAP ile ortaya çıkan tarih

    Azerbaycan’da üretilen doğal gazını Türkiye ve Avrupa’ya taşıyan Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP) Ardahan’ın Posof ilçesi Türkgözü sınır kapısından başlayıp Edirne İpsala’ya kadar bin 811 kilometre yol kat etti. Tarihi İpek Yolu ile Enerjinin İpek Yolu’nun birleştirildiği projede arkeolojik çalışmalar da yapılarak tarihe ışık tutuldu. Uzman bir ekip tarafından kitaplaştırılan ödüllü proje, tüm ayrıntıları ve görselleri ile Anadolu Medeniyetlerinin Saklı Tanıkları’nda yer aldı. Projenin uygulanması süresince, toplamda 161 arkeolojik alan tespit edildi. Alanların 106’sı ise bu çalışmalar sayesinde ilk kez gün yüzüne çıkarılarak ülkemizin ve Anadolu’nun zengin kültür mirasına kazandırıldı. Özellikle Erzurum, Ankara, Eskişehir, Kütahya, Bursa, Balıkesir ve Çanakkale illerinde yapılan kapsamlı ve bilimsel kazılar, binlerce yıl öncesine ışık tutuyor.

    “Bölgemiz zengin arkeolojik potansiyele sahip”

    Doğu Anadolu, Kafkasya ve İran arkeolojik kültürleri üzerine çalışmaları bulunan ve halen Kültür Bakanlığı’nın desteğiyle Van’daki Urartu Kalesi ve Urartu kenti olan Ayhanist’te de 10 yıldır kazı başkanlığı yapan Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Işıklı, Erzurum yöresi başta olmak üzere Doğu Anadolu’nun çok önemli bir lokasyona sahip olduğunu ifade ederek, “Bölgeler arası ilişkileri sağlayan Anadolu’yu, Anadolu’nun içlerini, Kafkasya’ya ve İran’a kadar olan bölgeye bağlayan çok önemli bir noktada bulunmakta. O nedenle her dönemde yerleşimler için insanların ve canlıların geçişi için, ham madde akışı için, teknolojilerin akışı için önemli bir konumuma sahip olmuş. Nitekim bunu sonuç olarak da bu bölge çok zengin arkeolojik potansiyele sahip. Son dönemde artan enerji ihtiyaçları nedeniyle ve bu stratejik bir noktada olması nedeniyle buradan Kafkasya’nın özellikle doğal gazının, ham maddelerinin batıya akışı Anadolu ve bizim ülkemiz toprakları üzerinden gerçekleşiyor. Bununla ilgili son çalışmalardan biri TANAP projesidir. Bu meyanda Azerbaycan’ın kaynaklarının, kardeş ülkemizin kaynaklarının batıya aktarılması konusunda bu bizim ülkemiz önemli bir role üstlendi ve TANAP projesi gerçekleştirildi” diye konuştu.

    “Hat boyunca titiz çalışmalar yapıldı”

    TANAP’ın uluslararası nitelikte bir proje olması nedeniyle her türlü hassasiyetin gösterildiğini ifade eden Işıklı, ”Gerek bizim ülkemiz tarafından gerek Azerbaycan ve diğer konsorsiyum üye ülkeleri tarafından gerekli hassasiyet gösterilerek burada çok titiz çalışmalar yapıldı. Her anlamda, arkeolojik alanda da kültürel miras alanında da bu çalışmalara hassasiyet gösterildi. Her bölgenin bağlı bulunduğu müzenin başkanlığında kurtarma kazıları yapıldı. O alanda boru hattının geçeceği alanda kazı çalışmaları yapıldı. Varsa eğer bir kültürel miras, arkeolojik miras buna hassasiyetle yaklaşıldı. Kazılar yapıldı, belgelemeleri yapıldı. Ve bununla ilgili veriler bilim dünyasına sunuldu. İşte bunun en somut örneğini Erzurum yöresinde Alay Beyi Höyüğü’nde yaşadık. Yine Erzurum Müzesi Başkanlığında onun sorumluluğunda, oranın arkeologlarından özellikle Doçent Doktor Gülşah Altun kaynağın da özverileriyle Alay Bey Höyüğü’nde çalışmalar yapıldı” dedi.

    “İki kitapta toplanan bir tarih”

    TANAP hattında 2016-2017 yıllarında iki sezon gece gündüz, yaz kış demeden büyük bir özveriyle kazılar yapıldığını ve bu kazıların neticelerinin iki kitap halinde bilim dünyasına sunulduğunu anlatan Prof. Dr. Mehmet Işıklı, “TANAP’ın bu hassasiyetiyle gösterdiği önemli bir çalışmaydı. İlk kitabımız biraz önce de bahsettiğim gibi Alay Bey’e ilgili kapsamlı bir yayın, bilimsel bir çalışma, bir arkeolojik kazanın nasıl olması gerekiyorsa aynı şekilde yapılan bir çalışma olarak bilim dünyasına 2019 yılında sunuldu. Hatta Ankara’da TANAP merkezinde bir resepsiyonla tanıtıldı kitap. Daha sonra arkasından yine buradan ele geçen eserlerin tüm TANAP hattı boyunca Anadolu’daki diğer merkezlerden de gelen eserlerin yer aldığı çok hoş, güzel bir sergi kitabı yapıldı, özel fotoğraflarla çıktı. Orada da bilimsel danışmanlığımız söz konusuydu. Her iki kitapta da katkım oldu akademik boyutta. Ama diğerinde bilimsel danışman olarak da bir yazıyla destekte bulundum. Özellikle bu bölgenin ve bu bölgenin dip tarihi için çok önemli, en erken Erzurum halklarının yaşadığı coğrafyadaki büyük kültür. Her iki yayında Karas kültürü hakkında destekte bulunmaya çalıştım” şeklinde konuştu.

    “Kurtarma kazıları konusunda ülkemiz deneyimli”

    Çok değerli ve güzel iki eser ortaya çıkarıldığını belirten Prof. Dr. Mehmet Işıklı, sözlerine şöyle devam etti:
    “Yani emeği geçen herkesi gerçekten tebrik etmek, kutlamak gerekiyor. İşte kurtarma kazıları bizim ülkemizde aslında çok deneyimli olduğumuz bir alan. Barajlar olsun, boru hatları olsun, onun dışında diğer kamusal yatırımlarda bu konu çok büyük bir hassasiyetle yerine getirebiliyoruz. Bu konuda Kültür Bakanlığımız gerekli desteği gösteriyor. Bağlı oldukları müzeler de bu konuda gerekli hassasiyeti gösteriyor. Arkeolojik kazılar tabii ki bir tahribat yıkımı olmakla beraber kamusal yatırımlarda bir gerçeğimiz. İkisini ortak potada buluşturmak durumundayız.”

    Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi nedir

    İki kardeş ülke Türkiye ve Azerbaycan’ın enerji alanında bugüne kadar süregelen başarılı iş birliğinin en önemli göstergelerinden biri olan Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP), Güney Kafkasya Boru Hattı (SCP) ve Trans Adriyatik Boru Hattı (TAP) ile birlikte Güney Gaz Koridoru’nun en önemli halkasını oluşturuyor. Türkiye, Orta Doğu ve Avrupa’nın en uzun (bin 811 kilometre) ve en büyük çaplı (56”) doğal gaz boru hattı olan TANAP, Azerbaycan’ın Şah Deniz Sahasında üretilen doğal gazın öncelikle Türkiye’ye, ardından Avrupa’ya taşınmasını amaçlıyor. TANAP, Türkiye Gürcistan sınırında Ardahan ili Posof ilçesi Türkgözü köyünden başlayarak Ardahan, Kars, Erzurum, Erzincan, Bayburt, Gümüşhane, Giresun, Sivas, Yozgat, Kırşehir, Kırıkkale, Ankara, Eskişehir, Bilecik, Kütahya, Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ ve Edirne olmak üzere 20 ilden geçerek Yunanistan sınırında Edirne’nin İpsala ilçesinde son bulmaktadır. Bu noktadan, Avrupa ülkelerine doğal gaz aktaracak olan TAP Doğal Gaz Boru Hattı’na bağlanan TANAP, ülkemizin ve Avrupa Birliği’nin doğal gaz arz güvenliğine ve çeşitliliğine katkıda bulunmayı hedefliyor.

  • Türkiye’de ilk kez fotoğraflandı

    Türkiye’de ilk kez fotoğraflandı

    Geçtiğimiz yıl kurak geçen yaz ayları sonrası kış aylarında bol yağış alan Hatay’ın Samandağ ilçesindeki Milleyha sulak alanı yeniden canlanmaya başladı. Göçmen kuşların uğrak noktası olan ve yaklaşık 400 kuş türünün gözlemlendiği sulak alanda bir yeni kuş türü olan ‘Ak Tepeli Kuyrukkakan’ da fotoğraflandı. Daha önce Türkiye’de 3 kez görülen fakat fotoğraflanamayan ak tepeli kuyrukkakan, kuş gözlemcisi Güneş Deniz Yıldırım tarafından fotoğraflandı. Arap ülkelerinde görülen bu türün ülkemiz sınırlarında gözlemlenmesi doğa tutkunlarını heyecanlandırdı.

    Türkiye’de nadir olarak görülen kuş ilk kez fotoğraflandı

    Kuş Gözlemcisi Güneş Deniz Yıldırım, yeni bir tür gözlemlemenin heyecanını yaşadığını belirterek, “Hatay’da güzel bir sürprizle karşılaştım. Samandağ ilçesinde deniz kıyısında Milleyha sulak alanın isminde bir bölge var. Bu alan oldukça küçük bir alan ancak kuş türü çeşitliliği açısından çok zengin bir bölge, bu alana gittiğimde ak tepeli kuyrukkakan ile karşılaştım. Ak tepeli kuyrukkakan aslında İsrail, Ürdün, Fas, Mısır gibi ülkelerde yaşayan bir çöl türü. Türkiye için ise nadir rastlanan konuk statüsünde daha önce ülkemizde üç kez gözlemlenmiş biz dördüncü kaydını yapmış olduk ve ilk fotoğraflı kaydı oldu. Hatay listesine de yeni bir tür eklemiş olduk. Ak tepeli kuyrukkakan, kuyruk tepesi ve kuyruk sokumu beyaz gövdesi, siyah iri bir kuyrukkakan türü. Benim üç veya dört saat kuşu gözlemleme şansım oldu. Umarım ülkemizde kuş gözlemciliği ve doğa bilinci gelişmesi Milleyha gibi yerlerin korunmasına vesile olur” dedi.

    “Hatay’da son 5 yılda çöl ikliminde yaşayan birçok kuş türü gözlemlendi”

    Subaşı Kuş ve Kelebek Gözlem Derneği Başkanı Uzm. Dr. Ali Atahan, küresel ısınmayla birlikte çöl ikliminde yaşayan türlerin ülkemizde gözlemlenmeye başladığına dikkat çekerek, “Ak tepeli kuyrukkakan, Kuzey Afrika ile Arap Yarımadası’nda dağılım gösteren, daha çok çöl iklimine sahip coğrafyada yaşamını sürdüren bir kuş türü. Bununla beraber son 5 yılda Hatay’da, çöl ikliminde yaşayan bir çok kuş türü gözlendi. Açıkça görülüyor ki, küresel ısınma ülkemizin güneyinde gün geçtikçe daha da hissediliyor. Çöl iklimi canlılarını artık daha sık görmeye başladık ve önümüzdeki yıllarda artarak devam edecek” dedi.

  • Alanya sahilinde ölü denizanaları görüldü

    Alanya sahilinde ölü denizanaları görüldü

    Son zamanlarda Akdeniz kıyılarında rastlanan denizanaları tekrar görüldü. Antalya’nın turistik ilçelerinden Alanya’da bulunan halk plajının çeşitli noktalarında birçok denizanası göze çarptı. Denizalarının kıyıya vurduğu gözlenirken, bazı vatandaşlar gördükleri denizanası karşısında tedirginlik yaşadığını belirtti.

    “Bize bir zararı yok ama neden ölüyor bilmiyoruz”

    64 yaşındaki Ramazan Akboğa isimli vatandaş, ölü denizanalarının kendilerine bir zararının olmadığını ancak neden öldüklerini bilmediklerini söyledi. Denizanalarının çok sık öldüğünü belirten Akboğa, “Burada 30 yıldır balık tutuyorum. Bu mevsimde çok sık denizanası vuruyor. Bize bir zararı yok ama neden ölüyor bilmiyoruz. Çok sık ölüyorlar. Kıyıya vuruyor. Bugün aşağı yukarı 20-25 tane gördüm. Şu anda da denizde var” diye konuştu.

    “Bence bu denizin kirliliğinden kaynaklanıyor”

    Sahilde denizanalarını gören Murat Ok isimli vatandaş ise denizanalarının ölmesinin nedenin denizdeki kirlilik olduğunu iddia ederek, “Bence bu denizin kirliliğinden kaynaklanıyor. Bunun sebebi tekneler ama onlar olmadan da olmuyor. Daha önce de denizanası gördüm. İlk değil. Biraz daha dikkatli olmamız gerekiyor” dedi.

  • Kapının açık bırakılmasına yazılı tepki

    Kapının açık bırakılmasına yazılı tepki

    Sütlüce Mahallesi’nde bulunan Uluzafer Caddesi üzerindeki bir apartmanın sakinleri kapılarının sürekli açık bırakılması sebebiyle girişe uyarı mesajı yapıştırdı. Uyarıda, apartman kapısının kapalı tutulmasını isteyen vatandaşlar, çok defa ayakkabılarının çalındığını belirterek kapıyı açık bırakanlara tepki gösterdi.

    Kapıya taş koyarak kapanmasına engel olanları da şikâyet edeceklerini belirten tepkili vatandaşlar, apartmanların bireysel değil toplu yaşam alanları olduğuna dikkat çekerek saygı duyulmasını istedi. Ancak tüm bu uyarılara rağmen kapının yine de açık bırakıldığı görüldü.

  • Milli güreşçi coşkulu karşılama

    Milli güreşçi coşkulu karşılama

    Romanya’nın başkenti Bükreş’te gerçekleştirilen Avrupa Güreş Şampiyonası’nda kadınlarda 72 kiloda mindere çıkan Nesrin Baş, finalde son Avrupa şampiyonu Rumen sporcu Alexandra Nicoleta Anghel’le karşılaştı. Rakibine karşı üstün bir oyun sergileyen 21 yaşındaki milli sporcu, rakibini 5-1 yenerek kariyerindeki ilk Avrupa şampiyonluğunu elde etti. Milli kamp arasında memleketi Tokat’ın Turhal ilçesine gelen milli sporcu Baş’a hemşehrileri havalimanında karşılama programı düzenledi. Yoğun ilgiyle karşılanan Baş, konvoy eşliğinde Turhal caddelerinde vatandaşları selamladı. İlçedeki mahallesi ve araçlar milli sporcu Baş’ın resimleri ile donatılırken, çocuklar sevgi gösterilerinde bulundu.

    “Güreş bizde genetik aileden geliyor”

    Milli kampı baba ocağında geçiren Nesrin Baş, annesine ev işlerinde, babasına bahçe işlerinde yardım ediyor. Küçük yaşlarda kendinden büyük ablasını sırtında taşıdığını söyleyen Nesrin Baş, Turhal’dan başlayıp Avrupa’da kazandığı altın madalya ile taçlandırdığı güreş serüvenini İhlas Haber Ajansı’na anlattı. Dedesinin de pehlivan olduğuna vurgu yapan milli sporcu Baş, “Bizde aileden genetik geliyor. Dedem de 1950-1960 yıllarında güreş yapmış. Çocukken de çok hiperaktifmişim. Annemle babam söylüyor, ablalarımla sürekli kavga ediyormuşum ve üstün geliyormuşum. Ortaokula geçtiğimde beden eğitimi öğretmenim Şenay Konaçoğlu beni güreşle tanıştırdı. Voleybol oynarken ‘Sen iyi güreş yaparsın’ dedi. Bu sayede de güreşe başladım. İlk zamanlar böyle şampiyon olacağım hayali kurmamıştım. Bana sen Avrupa şampiyonu olacaksın deseler inanmazdım, aklımın ucundan dahi geçmedi. Gerçekten bu günlere gelmek için çok çalıştım, çok emek verdim. Hocalarım ve ailem de çok emek verdi sağ olsunlar. Büyüklerde Avrupa şampiyonu oldum. Büyüklerde dünya şampiyonası var. Allah nasip ederse oraya da çok gitmek istiyorum. Orada altın kemer veriyorlar. Çok güzel, şimdi onu hayal ediyorum. İnşallah dünya şampiyonu olmak da nasip olur, o kemeri de kazanırım. Şu an milli takım kampından geldim. Bir hafta aramız var. Cumartesi günü yeniden milli takım kampı başlayacak. O zamana kadar evde anneme yardım ediyorum. Bulaşık yıkıyorum, ev süpürüyorum. Babamla da bahçede durup onlara yardım ediyorum. İlçeye gelişimde çok güzel karşıladılar. Herkes yanımdaydı, onlara teşekkür ediyorum. Mahalledeki çocuklar beni görünce koşup ‘Nesrin abla hoş geldin’ diyerek sarılıyorlar. Beni çok mutlu ediyorlar” dedi.

    “Yurt dışında bayrağımızı dalgalandırdığı için çok duygulanıyorum”

    Gözyaşlarına hakim olamayan baba Ali Baş ise, “2004 yıllarında ben gece mermerlerde çalışırken, gündüz de hurda toplamaya çıkıyordum. Nesrin’i, ablası Fatoş’u ve kardeşi Emine’yi de yitme arabasıyla önüme alıyordum. Ablalarıyla annesi tarlalara çalışmaya gittikleri için ben mahalle mahalle gezerek hem çocuklarıma sahip çıkıyordum. Onlarla birlikte hurda topluyordum. Çok şükür bu zamana geldik. O günlerden bugünlere geldiğimiz için çok duygulanıyorum. Yurt dışında Türk bayrağımızı dalgalandırdığı için gurur duyuyorum” diye konuştu.

    “Ablasını sırtına alıp çekyata atıyordu”

    Nesrin’in çocukluk yıllarından ablalarını omuzunda taşıdığını söyleyen anne Melek Baş, “Nesrin’den büyük Fatoş isminde ablası var. Onu omzuna alarak sürekli taşıyıp atıyordu. Sofranın başına otururdu, Fatoş’u omzuna alıp o çekyattan bu çekyata atıyordu. ‘Yemeğinizi bir kere de rahat yiyin’ diyordum. Ama hiç dur durak bilmiyordu. Böyle böyle çok şükür bugünlere geldik” dedi.

  • Milli Savuna Bakanı Güler Şırnak’ta

    Milli Savuna Bakanı Güler Şırnak’ta

    Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanı’ndaki karşılamanın ardından helikopterle 23’üncü Piyade Tümen Komutanlığına geçen Bakan Yaşar Güler, inceleme ve denetlemelerde bulundu. Irak’ın kuzeyinde devam eden operasyonlardaki son duruma ilişkin bilgi alan Bakan Güler, bölgede yapılacak çalışmalara ilişkin talimatlar verdi.

  • Türkiye’nin en sessiz pazarı

    Türkiye’nin en sessiz pazarı

    Her hafta pazar ve pazartesi günleri kurulan kapalı pazar yerine gelen vatandaşlar, huzurla alışveriş yapıyor. 10 yıldır çığırtkanlık yapmanın yasak olduğu pazarda vatandaşlar, sakin bir ortamda alışverişlerini yapıyor. Nevşehir Pazarcılar Odası Başkanı Selim Özmen, “Türkiye’nin en sessiz ve en modern pazar yeri olan Nevşehir kapalı pazar yerinde pazar esnafları sessiz sedasız müşterilerini bekliyorlar. Pazar yerinde bağıran esnaflar olmadığından dolayı esnaf da müşteri de memnun. Nevşehir kapalı pazar yerine gelen vatandaşlarımız gürültü kirliliğinden uzak her hafta keyifle alışveriş yapıyor” dedi.

    Yaklaşık 10 yıl önce uygulamanın hayata geçtiğini söyleyen Özmen, “Bu pazar sayesinde market ve alışveriş merkezleri ile rekabet edebilir duruma geldik. Kapalı pazar yerimizde yaklaşık 300 tezgah bulunuyor. Her tezgahta da ortalama 3 kişi çalıştığına göre pazar yerimizde yaklaşık bin çalışanımız var. Ayrıca alışverişe gelen binlerce müşterimiz var. Geçmiş yıllarda böyle bir pazarda konuştuğumuzu duymak mümkün değildi. Şimdi herkes konuştuğunu rahatlıkla duyabiliyor” ifadelerini kullandı.
    Pazarcı esnafı Cüneyt Yüksel ise, “12 yıldır pazarcılık yapmaktayım. Odamızın aldığı karar doğrultusunda bağırmak, çağırmak yasak olduğu için nezih bir ortamda müşterilerimize satış yapmaktayız” şeklinde konuştu.

  • Yüksekova’da artçı depremler devam ediyor

    Yüksekova’da artçı depremler devam ediyor

    Aylardır üst üste Hakkari ve ilçelerinde depremler meydana gelirken yer bilimcileri ise, bölgede 7 üzeri bir depremi beklediklerini belirtiyorlar. AFAD verilerine göre saat 18.57’de, 1.7 şiddetinde, 7,0 km derinlikte; saat 20.57’de, 2.9 büyüklüğünde, 7,4 km derinlikte ve saat 23.16’da, 2.1 büyüklüğünde 5.0 km derinlikte olduğu belirtilen 3 artçı deprem meydana geldi. Depremlerde can ve mal kaybının yaşanmadığı bildirildi.

    Öte yandan, bölge halkından alınan bilgilere göre deprem daha çok ilçeye 50 kilometre uzaklıkta bulunan Dağlıca köyünde hissediliyor.

  • Krediyle aldığı aracı servise dönüştürdü

    Krediyle aldığı aracı servise dönüştürdü

    Muş’un Hasköy ilçesinde yaşayan 7 çocuk babası Şahin Aksin, okuldan uzak mahallelerde yaşayan öğrencilere destek olmak amacıyla örnek bir girişimde bulunarak kredi çekip aldığı araçla, bu mahallelerdeki öğrencilere ücretsiz servis imkânı sağlıyor. Kendi çocukları gibi gördüğü mahalle çocuklarının eğitimine destek olmak için harekete geçen Aksin, “Çiçek Abbas Servisi” adını verdiği aracı ile mahalledeki yüzlerce öğrencinin güvenli bir şekilde okula gitmesini sağlıyor. Özellikle okula ulaşım konusunda zorluk yaşayan öğrenciler için büyük bir rahatlama sağlayan Aksin, kimseden ücret talep etmediğini belirterek, “7 tane çocuğum var. İki erkek, beş tane kız çocuğum var. Zaten kız çocuklarıma bakarak, öbür çocukları da kendi çocuklarım gibi gördüğüm için bu işe giriştim. Mahallede okul, servis ve Ana yol üzerinde geçit yok. Okul açıldığından beri ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerini ücretsiz olarak kendi servis aracımla okullara götürüyorum. Okullarından tekrar evlerine götürerek ailelerine teslim ediyorum. Kimseden ücret talep etmiyorum. Sadece bir hayır için yapıyorum bunu. Benim öğretmen oğlum var, bu sene atandı. İmkân olmadığı için de onun adına kredi çektik bu arabayı almak için. Kredi parasıyla bu arabayı aldık işte. Çocukları; sokak köpeklerinden korumak için her sabah servisle okula bırakıyorum. Allah’a çok şükür çocuklar da memnun, biz de memnunuz. Onun için elimizden geleni her zaman da yapmaya hazırız. Yapıyoruz da zaten. İmkânımız olmadığı için bu kadarını yaptık, yapabiliyoruz. İnşallah daha ilerisinde daha güzel bir şeyler yapmaya çalışırız” dedi.

    Öğrencilerin, özelikle kış mevsiminde okullarına ulaşmakta güçlük çektiğini vurgulayan Aksin, “Bildiğiniz, gördüğünüz gibi zaten kış memleketi. Havalar genelde soğuk, bazen 2-3 metre kar yağar. Soğukta, o karda çocukların zaten yürümesi zor. Bir de üstüne de köpekler, kurtlar var zaten. Onun için bu servislere başvurduk. Servisimin adını da Çiçek Abbas koydum. Gelirim, bu küçük marketim var, Bir de iki tane çalışan çocuğum var, kız çocuğu. Kendi çocuğumun rızkını alıp bütün çocuklara veriyorum. Onlar da benim çocuklarım olduğu için hepsini eşit görüyorum. Yüze yakın öğrenci götürüyorum, mahalleden başlıyorum. 6 okula 100’e yakın çocuk götürüyorum. Tekrar okuldan da alıp evlerine bırakıyorum” şeklinde konuştu.

    Aksin’in sağladığı servis imkânından faydalanarak okuluna giden Kadir Öztürk, “Şahin abimiz bu günde bizi yolda bırakmayarak okulumuza ulaştırdı. Kendi imkânları ile her gün bizi okulumuza ulaştırıyor. Allah razı olsun. Allah başımızdan eksik etmesin. Kış mevsiminin soğuklarında ve sokak hayvanlarından bizi kurtarıyor. Okulumuza zamanında yetişmemizi sağlıyor” ifadelerini kullandı.

  • Fideler toprakla buluşmaya başladı

    Fideler toprakla buluşmaya başladı

    Sarıgöllü çiftçiler yaz aylarında doğal olarak üretecekleri sebzeler için bağ ve bahçelerinde hazırladıkları arklara dikim için bol miktarda patlıcan, biber, domates gibi fideleri temin etmeye başladı.

    Sarıgöllü fide üreticisi Ahmet Bayram seralarında bol miktarda yazlık fide bulunduğunu ve satışların da başladığını ifade etti.