Etiket: güncelhaberler

  • Sınırın sıfır noktasında zorlu mesai

    Sınırın sıfır noktasında zorlu mesai

    Türkiye’nin hububat ihtiyacının önemli bölümünün karşılandığı Kilis’te üretim ve bakım on bir ayın sultanı Ramazan ayında da hız kesmeden devam ediyor. Suriye sınırına sıfır noktada olan hububat tarlalarında bu sene yüksek rekolte bekleniyor. Silah seslerin duyulduğu sınır hattında çiftçiler, hem oruç tutuyor hem de üretim yaparak ülke ekonomisine katkı sunuyor.

    ‘‘Çiftçilerin tek umudu bahar yağmurları’’

    Kurak geçen seneye göre bol yağışlarla başlayan sezonda yüksek verim almak isteyen çiftçilerin yine tek umudunun bahar yağmurları olduğunu söyleyen Kilis Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Güven Özdemir, ‘‘Sınırın sıfır noktasında on bir ayın sultanı Ramazan ayının başlamasıyla birlikte buğday ve arpa üreticileri üretimine devam ediyor. İlimizde 150 bin dekar alanda buğday üretimi yapılmaktadır. Yağan yağışların yükselmesi güzel ama Kilisli çiftçiler bir sonraki umudu bahar yağmurlarına bıraktı. Üretim yapan çiftçilerimizin toprağını tek tek gezerek buğday ve arpa üreticilerimizi septorya yaprak leke hastalığı konusunda çiftçileri burada uyardık. Özellik bu hastalık ekmeklik çeşitlerinde daha çok görülmekte’’ dedi.

    ‘‘Silah sesleri altında çiftçilerin zorlu mesaisi’’

    On bir ayın sultanı Ramazan ayında Kilisli çiftçiler Suriye sınırına 400-500 metre mesafede bulunan ve ateşlenen silahların seslerine aldırış etmeden tarlalarda çalışarak zamanı geçirdiklerini söyleyen Özdemir, ‘‘Ramazan ayının ilk günlerinde sınırdan gelen silah seslerine rağmen hiç korkmayan çiftçiler üretim için sahalarda. Septorya yaprak leke hastalığı genelde ekmeklik buğday çeşitlerinde görülmektedir. Gübreleme zamanında yanlış gübrenin toprakla buluşması ve dönümden yüksek rekolte alınması için fazla gübre atılmasından dolayı hastalıklar da beraber gelir. Geçen sene, bu tarlalara pas hastalığı geldi. Bu hastalığa mücadele yapmayan çiftçiler dönümüne 400-500 kilogram hasat alan yerden 25 kilogram buğday aldı. Septorya yaprak leke hastalığı konusunda hububat eken çiftçiler çok dikkatli olmaları gerekmektedir’’ şeklinde konuştu.

    ‘‘Düşen roketlere inat sınır noktasında hiç durmadan çalışıyoruz’’

    Baba mesleği olarak başladığım bu sektörde Evlerinden 500 metre ileride savaş olmasına rağmen babasından öğrendiği çiftçilik mesleğini hiç durmadan aynı heyecanla çalıştıklarını söyleyen çiftçi Nebi Yılmaz, “1995 yılından itibaren babamın öğretmiş olduğu çiftçilik sektörünü ilk günündeki aşk gibi sürdürmekteyiz. Suriye’deki bitmeyen savaşa ve bu bölgelere düşen havan ve roketlere rağmen sınırın sıfır noktasında hiç durmadan çalışıyor, üretim yaparak ekonomiye katkı sağlıyoruz. Güneşin doğuşundan batışına kadar hiç durmadan çalışan çiftçiler, sınırın karşı tarafından gelen sıcak çatışma sesleri, silah sesleri, roket, havan topu ve roket düşme seslerinden korkmadan ilk günkü heyecanla aşkla çalışıyor’’ diye konuştu.

  • Bakan Göktaş’tan BM’de “İsrail” protestosu

    Bakan Göktaş’tan BM’de “İsrail” protestosu

    Birleşmiş Milletler (BM) Genel Merkezi’ndeki Kadının Statüsü Komisyonunun 68’inci Oturumu’na katılan Göktaş, toplantıda söz alan İsrail Sosyal Eşitlik ve Kadının Gelişimi Bakanı May Golan’ın konuşmasına başladığı sırada Genel Kurul Toplantı Salonu’nu terk ederek, İsrail’in Gazze saldırılarına yönelik Türkiye’nin tepkisini gösterdi.

    Golan’ın konuşması bitmesinin ardından yeniden Genel Kurul Toplantı Salonu’nu giren Bakan Göktaş, küresel zorlukları ele alırken, başta yoksulluk ve kurumsal kırılganlık olmak üzere temel nedenlerle yüzleşmenin önemini vurguladı.

    “Eşitlik konusunu tartışırken, İsrail’in Filistinlilere yönelik eylemlerinin bir sonucu olarak süregelen ve büyük insani acılara yol açan krizi görmezden gelemeyiz” diyen Göktaş, şunları söyledi:
    “Gazze’deki saldırıları şiddetle kınayan Türkiye, derhal ateşkes sağlanması ve insani yardımların hızlı ve engelsiz bir şekilde ulaştırılması çağrılarını yinelemekte ve Filistin halkının yanında olduğunu belirtmektedir. Bu vesileyle, silahlı çatışmaların kadınlar üzerindeki orantısız ve benzersiz etkisinin ele alınmasında önemli bir dönüm noktası olan BM Güvenlik Konseyi’nin 1325 Sayılı Kararı’nı hatırlatmak isterim. BM’nin 1325 Sayılı Kararı’nın temel hükümlerinin uygulanması hayati önem taşımaktadır. Filistin’de devam etmekte olan katliamı küresel gündemin en üst sıralarında tutmalı ve bu trajediye son vermek için çabalarımızı iki katına çıkarmalıyız. Ortak acı duygumuzda birleşmeli ve sesimizin daha güçlü ve daha yüksek duyulmasını sağlamalıyız.”

    “Cesur ve kararlı adımlar atmaya devam edeceğiz”

    Göktaş, kadınların geleceği şekillendirmeye aktif katılımlarının sağlanmasının önemine değinerek, “Türkiye’de hayata geçirdiğimiz her düzenlemeyle kadın haklarının daha da güçlendirilmesi yönünde adımlar atarken, sosyal politikalar aracılığıyla aile değerlerimizi ön planda tutuyoruz.” diye konuştu.

    Eşitsizlik ve yoksullukla mücadelede insan merkezli bir yaklaşım benimsediklerini ifade eden Göktaş, 12. Kalkınma Planı’ndaki “Nitelikli İnsanlar, Güçlü Aileler ve Sağlıklı Bir Toplum” vurgusuna dikkati çekti.

    Türk medeniyetinde kadının saygın bir yeri olduğunu, kadın-erkek eşitliğini daha da geliştirmek için çalıştıklarını aktaran Göktaş, şöyle konuştu:

    “Bu bağlamda, son yirmi yılda genel istihdam oranı yüzde 12 artarken, Türkiye’de kadın istihdamının yüzde 25 arttığının altını çizmek isterim. Ayrıca eğitim ve KOBİ destek programları aracılığıyla kadın girişimciliğini destekliyoruz. Kadınların iş gücüne aktif katılımını kolaylaştıran 0-3 yaş arası çocuklar için Mahalle Odaklı Okul Öncesi Modelimiz gibi gündüz bakım hizmetlerini geliştirerek ebeveynlere destek sağlıyoruz. ‘Genç Kadınlar Geleceğini İnşa Ediyor Projesi’ ile eğitim alamayan ve istihdam edilemeyen genç kızlara yönelik eğitim ve danışmanlık çalışmaları yürütüyoruz. Amacımız, Türkiye genelinde genç kadınların istihdam, staj, eğitim ve girişimcilik desteklerine erişmelerinde yardımcı olmaktır. ‘Türkiye’de Eşitliğe Duyarlı Planlama ve Bütçeleme Projesi’ ile planlama ve bütçelemenin tüm aşamalarının kadın-erkek eşitliği ilkesi temelinde yapılandırılmasını hedefliyoruz. Kapsamlı yasal çerçevelerimiz kadına yönelik şiddetle mücadele etmektedir ve devam eden çabalarımız arasında ‘Kadına Yönelik Şiddete Sıfır Tolerans’ hedefine ulaşma yolundaki Dördüncü Ulusal Eylem Planı ve Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Genelgesi de yer almaktadır.”

    Kadınların özerkliğinin ve güçlendirilmesinin hem Türkiye’de hem de küresel düzeyde desteklenmesine öncelik verdiklerini bildiren Göktaş, bunun toplumsal ilerleme ve uluslararası kalkınma için önemini kabul ettiklerini söyledi.

    Kadına yönelik şiddetle mücadele etme ile kadın-erkek eşitliğini teşvik etme konusundaki kararlılıklarını yineleyen Göktaş, “Toplumsal eşitsizliklerin ve yapısal engellerin etkin bir şekilde aşılması, çözüm üretme sürecini hızlandırmak için elzemdir. Türkiye olarak, daha adil bir dünya için dikkatimizi vermemiz gereken her alanda cesur ve kararlı adımlar atmaya devam edeceğiz” dedi.

  • BM toplantısında Filistin mesajı

    BM toplantısında Filistin mesajı

    Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Birleşmiş Milletler (BM) Kadının Statüsü Komisyonu Toplantıları için geldiği ABD’de temaslarına devam ediyor. Bakan Göktaş, BM Genel Merkezi’nde Mısır ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) işbirliğinde gerçekleştirilen “Sürdürülebilir Kalkınma için Ailelerin Güçlendirilmesi: Kadınların ve Kız Çocuklarının İnsan Haklarının Korunması Konusundaki En İyi Uygulamalar” başlıklı yan etkinliğe katıldı. Toplantıda konuşan Bakan Göktaş, “Tüm Müslüman ülkeleri Filistin’deki zulme karşı durmaya davet ediyorum. Başta Filistin olmak üzere dünyanın birçok yerinde yıkıcı krizler ve çatışmalarla karşı karşıya kalırken, kadın-erkek eşitliğini sağlamanın her zamankinden daha önemli olduğunu vurgulamak isterim” dedi.

    Dünya barışının sağlanması için kadınların ve kız çocuklarının haklarının korunmasının şart olduğunu belirten Göktaş, gelecek nesillere daha güvenli, daha müreffeh ve daha adil bir dünya bırakmanın tek yolunun onları hayatın her alanında güçlendirmekten geçtiğini belirtti. Bakanlık olarak İslam İşbirliği Teşkilatı, Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği gibi uluslararası platformlarda kadın politikalarının belirlenmesi ve uygulanması sürecine aktif olarak katıldıklarını dile getiren Göktaş, “Dönem başkanlığımız döneminde İslam İşbirliği Teşkilatı ile işbirliği içinde aile ve sosyal hizmetlerden sorumlu Bakanlık olarak önemli girişimlere ev sahipliği yaptık. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın girişimleriyle İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde Kadın Danışma Konseyi’ni kurduk. Geçmişte bizzat görev yaptığım bu yapı içerisinde İslam ülkelerinde kadının rolü ve aile içi dinamikler konusunda önemli çalışmalar gerçekleştirdik. İslam İşbirliği Teşkilatı Kadının İlerlemesi Eylem Planı (OPAAW) ve Kadın Konseyi’nin faaliyetlerine ilişkin kararları kabul ettik. 2017 ve 2019 yıllarında Bakanlığımızın koordinasyonu ve ev sahipliğinde İslam İşbirliği Teşkilatı Kadın Danışma Konseyi’nin katkıları ve katılımıyla ‘Genç Müslüman Kadınlar için Liderlik’ programını yürüttük. OPAAW kapsamındaki ilk Ulusal İlerleme Raporumuzu 2020 yılında İslam İşbirliği Teşkilatı Sekretaryasına sunduk” dedi.

    “İnançlarımızda ve kültürümüzde aile kutsal bir kurumdur”

    Türkiye’nin ikinci yüzyılında “Güçlü Kadın, Güçlü Aile, Güçlü Toplum” hedefiyle çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Göktaş, “İnançlarımızda ve kültürümüzde aile kutsal bir kurumdur” dedi.
    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler’in 78. Genel Kurulu’ndaki konuşmasında “Bizi insan yapan köklü değerlerin son dönemde ağır saldırı altında olduğunu” ifade ettiğini hatırlatan Göktaş, “Bu saldırılar öncelikle aileyi hedef almakta olup doğrudan insanlığı, insan doğasını, geleceği ve toplumsal yapıyı tehdit etmektedir. Dolayısıyla aile kurumunu korumak ve yaşatmak, tüm insanlığın geleceğini güvence altına almak demektir. Ailenin ve nesillerin korunması devletin asli görevleri arasındadır. Anayasamızın 41. maddesinde açıkça belirtildiği gibi aile, Türk toplumunun temelidir. Ailenin korunmasında devletin sorumlulukları Anayasamızda belirtilmiştir. Tüm bunların yanı sıra Türkiye olarak kadın, aile ve toplum arasındaki güçlü bağın da bilincindeyiz. Müreffeh bir toplum hedefiyle her gün kadınların geleceğine yatırım yapıyoruz. İş ve aile yaşamını uzlaştıran politikalarımızla kadınların ve ailelerin refahını artırma yaklaşımını benimsiyoruz. Kadınların doğumdan sonraki ilk aylarında hem annelik hem de iş hayatını yönetmelerini kolaylaştıracak yasal düzenlemeler geliştirmekteyiz. Kadınların doğum sonrası kısmi süreli çalışma kapsamında istihdam güvencesini ve haklarını koruyarak istihdamını destekliyoruz. Çocuk zorunlu ilkokul çağına gelene kadar her iki ebeveyne de yarı zamanlı çalışma olanağı sağladık” dedi.

    “Dünyanın bazı yerlerinde kadınlar hala eşitsizlikle karşı karşıya kalmaktadır”

    Göktaş, son yıllarda şartlar sonucunda güçlü bir ekosisteme kavuşulduğuna dikkati çekerek, “Ancak dünyanın bazı yerlerinde kadınlar hala eşitsizlikle karşı karşıya kalmaktadır. Temel insan haklarından mahrum kadınlar, kendilerini gerçekleştirmede birçok engelle karşılaşıyor. Bu nedenle kadın haklarının korunmasını ve geliştirilmesini küresel bir sorun olarak görüyoruz” dedi.

    “Son 21 yılda genel istihdam oranı yüzde 12 artarken, kadın istihdamını yüzde 25 artırdık”

    Türkiye olarak ulusal ve uluslararası normlar ışığında kadının güçlenmesi ve gelişmesine yönelik geniş yelpazede politika ve stratejiler hazırlayıp uyguladıklarını dile getiren Bakan Göktaş, “Kadın-erkek eşitliğinin sağlanması ve kadının güçlendirilmesinin planlama, program, politika geliştirme ve uygulama süreçlerinin tümüne dahil edilmesi yönündeki çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Son 21 yılda genel istihdam oranı yüzde 12 artarken, kadın istihdamını yüzde 25 artırdık. Kadınların ekonomiye katılımını keyfiyete ve niceliksel olarak daha da ileriye taşımak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Aileyi güçlendirmenin yolunun kadının refah durumda olmasından geçtiğini biliyoruz. Bu nedenle tarihimizde, kültürümüzde ve medeniyetimizde kadına atfedilen yüksek değerlerin, kadın ve erkek tarafından kolektif olarak desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz” dedi.

    Dün olduğu gibi bugün de Suriyeli, Myanmarlı, Doğu Türkistanlı ve Afrikalı kadınların yanı sıra evlerinden ve yurdundan edilen Filistinli kadınların da yanında olacaklarını belirten Göktaş, “Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi ayrıca ‘İnanıyoruz ki insanlığın zulüm ile bükülen belini mazlumlar arasında ayrım gözetmeyerek doğrultabiliriz’ ifadelerini kullanmıştır. Bunu acılarımızı, sevinçlerimizi paylaşarak, kardeşlik hukukunu güçlendirerek gerçekleştireceğiz. Bu çerçevede ülkemizde edinilen bilgi ve tecrübelerimizi paylaşmaya, ortak projeler geliştirmeye ve gelişim süreçlerini hızlandırmaya hazır olduğumuzu ifade etmek isterim” dedi.

  • Sanayi üretimi arttı

    Sanayi üretimi arttı

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Ocak ayı Sanayi Üretim Endeksi’ni açıkladı. Buna göre, sanayi üretimi yıllık yüzde 1,1 arttı. Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, 2024 yılı Ocak ayında madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 4,9 arttı, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 0,4 arttı ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 8,4 arttı.

    Sanayi üretimi aylık değişmedi

    Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, 2024 yılı Ocak ayında madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki aya göre yüzde 4,3 arttı, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 0,6 azaldı ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 4,6 arttı.

  • 3 ilde PKK operasyonu: 10gözaltı

    3 ilde PKK operasyonu: 10gözaltı

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen soruşturma çerçevesinde, İstanbul İl Jandarma Komutanlığı TEM Şube Müdürlüğü ekiplerince 17 şüpheli hakkında, PKK/KCK-YPG/PYD silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan soruşturma başlatıldı. Şüphelilerin PKK-KCK silahlı terör örgütünün talimatları doğrultusunda TJA (Özgür Kadınlar Hareketi) ve DGH (Devrimci Gençlik Hareketi) yapılanması içerisinde olduğu tespit edildi.

    10 şüpheli yakalandı, 3 şüpheliye yakalama kararı

    17 şüphelinin yakalanmasına yönelik İstanbul merkezli Gaziantep ve Ağrı’da eş zamanlı operasyon düzenlendi. Operasyonda 10 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. 3 şüphelinin yurt dışında olduğunun belirlenmesi üzerine haklarında yakalama kararı çıkarılacağı, ayrıca diğer 4 şüpheliye yönelik yakalama çalışmalarının da sürdüğü öğrenildi.

  • Hurma alırken dikkat

    Hurma alırken dikkat

    Ramazan ayının gelmesi ile birlikte iftar sofralarının vazgeçilmezi hurmaya talep arttı. Esnaf ise vatandaşları taze hurmayı nasıl anlayacakları noktasında uyardı. Geçen yıldan kalan bayat hurmaların yıkanarak tekrar tezgahlarda yer alabildiğine dikkat çeken esnaf, vatandaşların fiyatı diğer hurmalara oranla çok daha düşük olan hurmalardan uzak durmalarını söyledi. Ayrıca diyabet hastaları için de şeker oranı düşük çeşitler önerildi.

    Aşırı ucuz hurmalar geçen yılın mahsulü olabilir

    Taze hurma almanın püf noktalarına değinen hurma satıcısı Orhan Çağlayan, “Vatandaşlara hurma alırken tadına bakmalarını öneriyoruz. Yıkanmış ürün aldıkları zaman bilsinler ki bu hurma eski mahsul. Bunu ayırt etmek biraz zor olabilir ama biraz baktığımız zaman anlayabiliriz. Parlak olmayan biraz da kuru görünen hurmalardan alabilirler. Taze hurmalarda da çok kuru olan ürünleri tercih etmesinler. Kuru hurmalarda lif oranı daha azdır. Biraz daha etli denilen canlı hurma tercih ederlerse daha iyi olur, bunların lif oranı daha iyidir. Medine hurmaları tercih etmeye çalışsınlar, çünkü Medine hurmalarının lif oranı ve vitamin oranı daha yüksektir” şeklinde konuştu.

  • Ormanı çöplüğe döndürdüler

    Ormanı çöplüğe döndürdüler

    Gümüşhane’nin merkeze bağlı Aktutan Köyü ve bölgede bulunan birçok köye ulaşım sağlayan orman içi yolu, bilinçsiz vatandaşların rastgele çevreye attığı çöpler ve şişeler nedeniyle orman çöplüğüne döndü. Şehre yakın ve hakim bir noktada bulunan ve doğasıyla görsel bir şölen sunan orman içerisinde yer alan çöplere yöre halkı tepki gösterirken, orman içerisine gelişigüzel atılan cam şişeler ise mercek etkisi nedeniyle orman yangınına davetiye çıkarıyor.

    “Bu kadar yeşilliğin arasında bunlar çok çirkin görüntüler”

    Yöre sakinleri olarak bu manzarayla karşılaşmak istemediklerini belirten Ömer Taylaman (20), “Beni bu görüntü çok rahatsız ediyor. Çünkü bu kadar yeşilliğin arasında bunlar ekosisteme zarar veren şeyler. Bunların kırılıp yaz aylarında yangın çıkarması da muhtemel. Rahatsızlık duyuyorum, umarım yakında çözülür bu problem. Burada sürekli oluyor bu gelip oturup sürekli şişelerini buraya atıyorlar. Biz bunu görmek istemiyoruz buna artık bir çözüm bulunması lazım” dedi.

    Atık cam şişelerinin mercek etkisiyle orman yangınına sebep olabileceğinin altını çizen Aktutan Köyü sakini Mehmet Salih Eleman da, “Buna bir çözüm bulunmasını istiyoruz. Vatandaşlar bilinçlenmeli, çöplerini toplamalı. Güneşin etkisiyle bu cam şişeler orman yangınına sebep olabilir” diye konuştu.

  • FETÖ’nün TSK yapılanmasına operasyon

    FETÖ’nün TSK yapılanmasına operasyon

    İzmir Cumhuriyet Başsavıığı koordinesinde yürütülen çalışmalar kapsamında, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ/PDY) Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içerisinde faaliyet gösteren sözde mahrem yapılanması içerisinde faaliyet yürüttükleri belirlenen 8 şüpheliyi yakalamak için gece saatlerinde operasyon gerçekleşti. İzmir İl Jandarma Komutanlığına bağlı Terörle Mücadele (TEM) Şube Müdürlüğü, İstihbarat Şube Müdürlüğü, İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığı tarafından yürütülen ortak çalışmayla gece saat 01.00 sıralarında harekete geçildi.

    5 şüpheli gözaltında

    Ekipler tarafından belirlenen adreslere yönelik eş zamanlı operasyonda, olayla ilgili 4 şüpheli İzmir’de, 1 şüpheli Ankara’da olmak üzere toplam 5 kişi gözaltına alındı. Yurt dışında olduğu belirlenen 2, yurt içinde olduğu tespit edilen 1 şüpheliyi yakalamak için başlatılan çalışmaların ise sürdüğü kaydedildi.

    Şüphelilerin adli işlemleri sürüyor.

  • Yağmura rağmen namazına devam etti

    Yağmura rağmen namazına devam etti

    İstanbul’da geçtiğimiz günlerde başlayan sağanak yağış, birçok ilçede etkili oldu. Beykoz, Rüzgarlıbahçe Camii’ne cuma namazı için gelen bir vatandaş, cami avlusunda sağanak yağmura aldırış etmeden namazını kılmaya devam etti. O anlar ise çevredeki vatandaşların kamerasına yansıdı.

  • Sokak köpeklerinde kurt özellikleri

    Sokak köpeklerinde kurt özellikleri

    Sokak köpeklerinin saldırganlaşmasının nedeninin insanlardan gördükleri şiddet ve dışlanma olduğunu vurgulayan Uzman Kangal Köpeği Yetiştiricisi Hüseyin Yıldız; horlanan, dövülen ve dışlanan köpeklerin zamanla kurtlaştığını ve kendi aralarında çeteleşebildiğini söyledi. Yıldız, bu durumun önlenmesi için belediyelere ve devlete büyük görev düştüğünü ve sokak hayvanlarının yabanileşmesine izin verilmemesi gerektiğini kaydetti. Sosyal kent hayatında yetişen ve bir anda kendini sokaklarda bulan köpeklerin de kurtlaşabileceğini belirten Yıldız, bu köpeklerin avlanmak için korkunç şeylerle karşı karşıya kalabileceğini ve bu durumun insanlara ve diğer sokak hayvanlarına da zarar verebileceğini söyledi.

    Uzman Kangal Köpeği Yetiştiricisi Hüseyin Yıldız, doğaya en iyi uyum sağlayan hayvanların kurtlar olduğunu ifade ederek, “Kuzey Kutbu’ndan, Orta Asya’dan tutun Balkanlar’dan, Kanada’dan, Sibirya’dan hatta çöllerden, İran Pers bölgelerinden farklı habitatlarla yaşayan etoburlardır. Kurtlar bugün memeliler ile beslenirler. Gıdanın kıt olduğu zamanlarda özellikle şehir kent hayatına gıda bulabilmek adına girerler. 14. yüzyıldan önce insanlar kurtların evrilmesini sağlamışlardır. İnsanlar kurtların şehir kent hayatında yaşadıklarını görünce bu yaşamları insanların kurtlardaki yeteneğini tespit etmesini sağlamıştır. Dolayısıyla daha sonradan evrildiğinin ve insan eli desteğiyle zamanla tamamen köpeğe dönüştürüldüğünün ve hizmete açık olduğunu gösterir” dedi.

    Şiddet gören hayvan saldırganlaşıyor

    Yıldız, sürekli horlanan, dışlanan ve şiddet gören sokak canlısının zamanla saldırganlaştığını ifade ederek, “Sokak canlıları neden saldırır? İnsandan gördüğü zarar, şiddet, darbe sokak canlılarını savunma noktasına dönüştürür ve tepkileri artar. Buna göre de refleksleri gelişebilir. Sürekli horlanan, dışlanan, sopa yiyen, atılan, itilen, kent hayatında görülmek istenmeyen sokak canlıları zamanla kurtlaşıyor. Kendi aralarında bir çeteleşme söz konusu olabiliyor. Bu savunamadan kaynaklıdır. Hepsi saldırmaz saldırma eğiliminde olmaz fakat birkaç tanesi bunu azmettirir. Bu azmettirme sonucundan ortaya çıkacak çok olumsuz sonuçlar meydana gelebilir. Burada belediyelere çok büyük görev düşüyor. Devletimize çok büyük görev düşüyor. Çok iyi bir altyapıyla bu hayvanların çok iyi hayatlarını idame ettirilerek, yabanileşmesine müsaade edilmemeli” diye konuştu.

    Bir anda kendini sokakta bulan köpek kurtlaşıyor

    Sevgi gördükten sonra bir anda kendini sokakta bulan köpeklerin zamanla kurtlaştığına değinerek, “Sosyal kent hayatında yetişen insan eli desteğiyle büyüyen, sevgi ile büyüyen ve bir anda kendini dışarda bulan, dışlanan bir sokak canlısı zamanla kurtlaşabiliyorlar. Çete haline gelebiliyorlar. Dışarda bu tür tehditlerden korktukları için savunma refleksleri gelişebilir ve kurtlaşabilirler. Sonuçta köpekler kurtlardan evrilmiştir. Şimdi kurtlar tam tersini geliştirebilir. Yani şehir kent hayatına yemek yeme bulma, arama, tarama için hayatını idame ettirmek için mutlaka ne yapmalı? Yemeli, avlanmalı ve avlanmak içinde mutlaka korkunç şeylerle karşı karşıya gelebiliriz. Yaban hayatından gelen kurt, çocuğa da, vatandaşa da ve sokak canlılarına da saldırabilir. Sokak köpekleriyle de eş olabilir. Tekrar yabani bir süreç, köpekleşen kurtlara, kurtlaşan köpeklere dönüşebilir” şeklinde konuştu.