Etiket: güncelhaberler

  • “İYİ Parti de kraliçe”

    “İYİ Parti de kraliçe”

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Ankara’nın Sincan ilçesinde Mevlana Mahallesi semt pazarındaki esnafı ziyaret ederek, sohbet etti. Akşener, ziyaret esnasında Yeniden Refah Partisi Sincan Belediye Başkan adayı Melih Güner ile karşılaştı. Akşener’e 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla çiçek takdim eden Güner, İYİ Parti’nin Sincan Belediye Başkan adayına başarı dileklerini iletti.

    “İkna edemiyorsak tabii oy vermeyeceksiniz”

    Esnaf ile sohbet eden Akşener, “Sesinizin duyulabilmesi için bize güç katın. Ben 3 sene boyunca esnaf gezdim” diyerek şunları söyledi:
    “Sesi duyurmaya çalıştım. O esnaf dükkanlarında emekliyi gördüm, genç kadınlarımızı gördüm. Atanamayan öğretmenlerimizi gördüm. Her birini kamuoyuyla paylaştık, iktidara dedik ki bu problemleri çözün. Bir kısmını çözebildiler, bir kısmını çözemediler. Bak uzun bir zaman derin yoksulluk dedikleri evlere bizzat kendim giderek onu çalıştım. Bodurluk başladı büyük şehirlerde, ilk söyleyenim. Siyaset rekabet işi, siz de patronsunuz. Patronluğunuz bu seçimde ortaya çıkacak. Benim ‘şucu bucu’ olmam üzerinden değil, iyi hizmet edip etmeyeceğim, bu çocuğun iyi hizmet edip etmeyeceği üzerinden oy verin. Bizi güçlendirin. Ondan sonra gör bak neler oluyor. Patron seçmendir, yani sizin müşterileriniz gibi. Dolayısıyla geldik karşınıza bir şey anlatmaya çalışıp ikna edebilirsek oylarınızı istiyoruz. İkna edemiyorsak tabii oy vermeyeceksiniz, o da başüstüne diyeceğiz. Rekabet seçmene yarar. Hizmetin iyisine yarar ama biz ‘şuculuk buculuk’ üzerinden şu vaziyette yedik birbirimizi, sizi düşünen olmadı.”

    Daha sonra İYİ Parti tarafından lokma dağıtılan alana geçen Akşener, kadın gazetecilere ve vatandaşlara lokma ikram etti. O sırada küçük bir çocuğun ‘AK Parti kral’ sözleri üzerine Akşener gülerek, “O zaman İYİ Parti de kraliçe” cevabını verdi.

  • “Kapılarımız herkese açıktır”

    “Kapılarımız herkese açıktır”

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri aday tanıtım toplantısına katıldı. Toplantıda konuşan Özgür Özel, “2 kentin Cumhuriyet Halk Partisi açısından tarihini biliyoruz, bugününü yaşıyoruz ve yarınları için yapmamız gereken çok önemli işler var. Bu kentlerden bir tanesi Gaziantep. Bir tanesi Kocaeli. Hem potansiyeliyle hem geçmişte belediyecilikte yapmış olduğumuz çok önemli işlerle, hem bugün geldiğimiz noktada emeğin kenti olmasına rağmen sendikaların beklenilen durumda olmaması, emek mücadelesi yönünden yaşanan eksiklikler, zafiyetler ama bir yandan da örgütlenmeye müsait veya da mevcut örgütleriyle dayanışmaya müsait. Emeğin hakkını alması ve dolayısıyla bu kentin hakkına noktasında yapılacak çok işin olduğunu düşündüğüm Kocaeli’de sol sosyal demokrat değerleri ön plana çıkacak. Emekle, emek örgütleriyle dayanışma içinde olacak. Bunları yaparken servet düşmanlığı ya da iş dünyasıyla kavga etmek derine iyi bir diyalog, iyi bir etkileşim ama hakkın talebi ve hep birlikte kent için mücadele noktasında gerçek bir sosyal liderlik yapacak büyükşehir belediye başkan profili çizen Atasoy Bilgin’le ilgili ve bu kentle ilgili çok ciddi ümidim var. Bütün gücümle bütün desteğimle arkasındayım” diye konuştu.

    “650 bin konutun sadece yüzde 7’sini teslim edebilmiş durumdalar”

    Özel, “Depremden 3 gün sonra 650 bin konut yapacağız demişlerdi. Depremden 45 gün sonra bu ifadesini revize edip 319 bin konutun bir yıl içinde teslim edileceğini söylemişti. Bugün deprem bölgesinde şu ana kadar teslim ettikleri konut sayısı 45 bin 977. Kendi revize ettiği sözünün yüzde 15’ini ihtiyaç olduğunu ifade ettikleri 650 bin konutun sadece yüzde 7’sini teslim edebilmiş durumdalar. Bu ülkeyi yönetenlerin artık bir kent vizyonu kalmadığı, artık bir afet vizyonu kalmadığı, aslında hiç olmadığı ve seçimden sonra depremden sonra yaşanan seçimde insanların korkutularak, kandırılarak, ‘Biz olmazsak evleri yapamazlar. Bir yılda yetiştiremezler’ diye sözünü, oyunu aldıklarının sadece 46 bininin evlerinde, 604 bin kişinin perişanlıkta olduğunu görüyoruz.Cumhuriyet Halk Partisi olarak bütün benliğimizde, bütün örgütümüzle, bütün gücümüzle önce 31 Mart seçimlerini kazanacağız, ondan sonra da bunlardan teker teker hesap soracağız” dedi.

    “Türkiye ittifakının belediye başkan adaylarının kapısı Kürt’e de, Türk’e de, Laz’a da, Çerkez’e de ardına kadar açıktır”

    Özel, “Ve herkes soruyor. Orada bir ittifak var. Biz bunun karşısında kim olarak varız?” diyen Özel, “Biz onun karşısında çok daha büyük bir ittifakla varız. Biz onun karşısında bütün Türkiye’yi kucaklayan, ‘Eski dosttan düşman olmaz’ diyen ve sadece sosyal demokratlarla değil muhafazakar demokratlarla milliyetçi demokratlarla bu ülkenin bütün demokratlarıyla, Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle birlikte Türkiye’yi kucaklayan, Türkiye ittifakı ile varız. Biz Türkiye ittifakına inanıyoruz. Türkiye ittifakı, Cumhur İttifakı gibi korkunun, şantajın, tehdidin değil, umudun, sevginin ve kardeşliğin ittifakıdır. Türkiye ittifakının rengi Cumhur İttifakı’nın yağmur bulutlarının, kasvetli bulutların, koyu, gri rengi değil, ay yıldızlı al bayrağın renkleri olan kırmızıyla beyazdır. Türkiye ittifakının belediye başkan adaylarının kapısı Kürt’e de, Türkiye’de, Laz’a da, Çerkez’e de ardına kadar açıktır. Türkiye İttifakı ayrımcılığı reddeder. Türkiye ittifakı bütün Türkiye’yi hep birlikte kucaklar” şeklinde konuştu.

    “Susmayanlar teslim olmayanlar, umu kaybetmeyenler Kocaeli’ni de kazanacak, Türkiye’yi de kazanacak”

    Korkuya teslim olmayacaklarını belirten Özel, “Korkmayacağız ama korkutanlardan da olmayacağız. Ancak karşımızdaki bu suç örgütleriyle kol kola karşımızda cinayetleri, ittifakları sarsılmasın diye örtbas eden anlayışa ve bir elleri yasa dışı örgütlerin, bir elleri dış bağlantıların üzerinde birbirlerine tutunarak ayakta kalmaya çalışan o korku ittifakına karşı korkmayanlar, susmayanlar teslim olmayanlar, umu kaybetmeyenler Kocaeli’ni de kazanacak, Türkiye’yi de kazanacak. Türkiye ittifakının, Türkiye ittifakının renkleri kırmızıyla beyazdır. Çakma milliyetçilere, birbirlerinden milliyetçilik ve muhafazakarlık öğrenip birlikte milliyetçi muhafazakar bir ittifaktır diye milleti kandıranlara karşı, 6 okun tamamına sahip çıkan ama Türkiye’nin de tamamını kucaklayan, Türkiye’deki tüm renklerin değerini bilen, gören, bunu bir zenginlik olarak gören tüm renkleri kucaklayan, buradan güç alan ve Türkiye’nin yüzyıl önceki hikayesinden umutla bahseden, onu örnek alan bir ittifakımız var” dedi.

    “Türkiye ittifakını yenecek ne güçleri var, ne cesaretleri var”

    31 Mart seçimlerine değinen Özgür Özel, “Şimdi Türkiye ittifakının bir kez daha hep beraber bu Türkiye’yi kucaklaması, bu vatanı yeniden kurtarması, bu cumhuriyeti yeniden demokrasiyle tanıştırması, demokrasiyi kurması ve bu ülkeyi yaşanacak bir hale getirmesi gerekiyor. Onun Kocaeli’deki adımını Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’yle ve sizlerin kazanacağı belediyelerle, 31 Mart’ta elimizdeki belediyeleri tutarak, güçlenerek yeni belediyeleri kazanarak. Geneldeki iktidarı yerelden hep birlikte dengeleyerek ve daha sonra hem muhalefetin gücünü birlikteliğini hep birlikte kol kola, omuz omuza yükselterek hem de karşı karşıya olduğumuz bütün tehditleri hep birlikte savuşturarak başaracağız. Bunu yapacak olan Türkiye ittifakının bayrağı buradadır. Renkleri kırmızıyla beyazdır. Türkiye ittifakını yenecek ne güçleri var, ne cesaretleri var. Onlardan korkmuyoruz. Bir adım geri atmıyoruz. Bir kelime eksik konuşmuyoruz. Biz haklıyız, biz kazanacağız. Size güveniyorum, inanıyorum. Bu seçimi kazanmanızı bekliyorum. Bu seçimi alın Kocaeli’nin kötü talihini değiştirin hak ettiği sosyal belediyeciliğe yeniden kavuşturun. Adaylar size emanet. Hepinizi bu seçimi kazanmanıza bekliyoruz” diye konuştu.

    Konuşmanın ardından adaylar tanıtıldı. Kocaeli’deki adaylar Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Atasoy Bilgin, İzmit Belediye Başkan Adayı Fatma Kaplan Hürriyet, Kandıra Belediye Başkan Adayı Serkan Açıkgöz, Körfez Belediye Başkan Adayı Tayfun Balıkçı, Derince Belediye Başkan Adayı Sertif Gökçe, Darıca Belediye Başkan Adayı Saide Arslan Çalışkan, Çayırova Belediye Başkan Adayı Muharrem Gökçe, Gölcük Belediye Başkan Adayı Özgür Yılmaz, Karamürsel Belediye Başkan Adayı Ahmet Çalık, Kartepe Belediye Başkan Adayı Nilay Merttürk, Başiskele Belediye Başkan Adayı Anıl Acurman, Dilovası Belediye Başkan Adayı Yakup Törk olarak tanıtıldı.

  • Akşener, Anıtkabir’i ziyaret etti

    Akşener, Anıtkabir’i ziyaret etti

    İYİ Parti lideri Meral Akşener, Anıtkabir’e ziyaret gerçekleştirdi. Akşener, beraberindeki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri, 81 il ve ilçe teşkilatından gelen kadınlarla Aslanlı Yol’dan yürüyerek Atatürk’ün mozolesine geldi. Mozoleye çiçek bırakan Akşener, daha sonra kadınlarla birlikte saygı duruşunda bulundu.

    Daha sonra beraberindekilerle Misak-ı Milli Kulesi’ne geçen Akşener, imzaladığı Anıtkabir Özel Defteri’ne şunları yazdı:
    “Aziz Atatürk; Türk kadınlarının yazgısını değiştiren o büyük vizyonunuza duyduğumuz şükranla bir kez daha huzurunuzdayız. Dünyanın dört bir yanında kadınların yaşadığı sorunlar, uğradığı haksızlıklar, karşı karşıya kaldığı adaletsizlikler karşısında bizler tüm dünyadan önce kavuştuğumuz haklarımızın ne kadar kıymetli olduğunun farkındayız. Nice zor şartların ve imkânsızlıkların içerisinde, Cumhuriyetimizin bizlere sunduğu fırsat eşitliğinden faydalanan köy kızları olarak bizlere bıraktığınız kutlu mirasın ne derece paha biçilmez olduğunun da farkındayız ve her ne kadar bugün Cumhuriyetimizin ikinci asrında bizi o kutlu mirastan mahrum etmeye çalışanlar olsa da istiklal ve istikbalimizin yılmaz savunucusu Türk kadınları olarak bizler tarihin her döneminde olduğu gibi bugün de yılmayacak, yıkılmayacak ve işaret ettiğiniz hedef doğrultusunda mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz. Çocuk yaşta içtiğimiz andımıza duyduğumuz sadakatle Cumhuriyetimizin kazanımlarına her zamankinden daha büyük bir güçle sarılacağız. İYİ Parti olarak ‘Mümkün müdür ki; bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?’ sözünüzden aldığımız ilhamla Türkiye’nin demokratik milli yükselişini Türk kadınlarıyla birlikte gerçekleştireceğiz. Türkiye’nin güçlenmesi için önce Türk kadınlarını güçlendireceğiz. Türkiye’nin başarılı olması için önce Türk kadınlarının önünü açacağız. Kadının adını hayatın her yerine altın harflerle kazıyana kadar durmayacak, dinlenmeyecek, yorulmadan yürümeye devam edeceğiz. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle büyük Türk milleti için verdiğiniz o büyük mücadeleyi ve biz Türk kadınlarının istikbalini aydınlatan o büyük ufku bir kez daha şükranla selamlıyor, aziz hatıranız önünde minnet ve saygıyla eğiliyorum. Ruhunuz şad olsun.”

    “Atatürk’ümüz sayesinde dünyadaki bütün kadınlardan önce hak ve hukuk açısından pek çok hakka sahip olduk”

    Akşener, ardından Çankaya ilçesinde bulunan Kuğulu Park’a geldi. İYİ Parti tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle çiçek dağıtılan standı ziyaret eden Akşener, buradaki kadınlarla bir araya geldi. Burada konuşan Akşener, şunları kaydetti:
    “Atatürk’ümüz sayesinde dünyadaki bütün kadınlardan önce hak ve hukuk açısından pek çok hakka sahip olduk. Dünyada birçok şey değişirken kadınlarla ilgili pek çok alanda geriye gidilmesine de dikkat çekmek isterim. Dijital bir dünyaya girilmişken, dijital iletişimin arşı kapladığı bir zamanda yapay zekalar, şunlar bunlar derken hâlâ kadınlarımız hem Türkiye’de hem de dünyanın birçok yerinde eziyet görüyorsa, ayrımcılığa uğruyorsa bu konuda görevlerimizi tam olarak yerine getirmemişiz anlamını taşıyor. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Doğu Türkistan’daki kamplarda yaşananları, Çin Devleti’nin yaptığı zulmü hatırlatmak isterim. Gazze’de çoluğunu çocuğunu kaybeden kadınlarımıza, kadınlara dikkat çekmek isterim. Çocuğunu besleyemediği için en büyük acıyı çeken, belki ölümü göze alan kadınlara dikkat çekmek isterim.”
    Akşener, Kuğulu Park’taki kadınlarla hatıra fotoğrafı çekinerek buradan ayrıldı.

  • Afrika ülkelerinin yeni gözdesi Türkiye

    Afrika ülkelerinin yeni gözdesi Türkiye

    Türkiye ve Somali arasında 2011 yılı itibari ile gelişen ilişkiler “Savunma ve Ekonomik İşbirliği Çerçeve Anlaşması” ile yeni bir aşamaya geçti. Somali’nin son yıllarda devlet inşası noktasında Türkiye’nin savunma alanında gerçekleştirdiği yatırımların tamamlayıcısı olarak görülen bu anlaşmanın arka planında iki ülke arasındaki siyasi, ekonomik ve askeri ilişkiler yer alıyordu. Somali’nin sınırları içinde güvenliğini sağlaması için 2017 yılında kurulan Türkiye Somali Görev Gücü Misyonu (TÜRKSOM) ile Türkiye, Somali ordusunun önemli kısmını eğitti.
    Akdeniz Havzası ve Afrika Medeniyetleri Araştırma Merkezi (AKAF) Müdürü Doç. Dr. Yunus Turhan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2011 yılında başbakanken Somali’ye yaptığı ziyaretin önemine dikkat çekerek, 2017’de stratejik ortaklığa evrilen ilişkilerin 8 Şubat’ta imzalanan anlaşma ile yeni bir seviyeye çıkmış olduğunu söyledi. İki ülke arasında yapılan anlaşmanın üçüncü ülkelere yönelik olmadığını aktaran Doç. Dr. Turhan, Türkiye ile Somali’nin bölgesel güvenlik anlamında barış inşa edici misyonunu daha görünür kılacağını kaydetti.

    “Türkiye’nin Somali ordusuna vereceği destek Somali’nin kendi ayakları üzerinde durması için çok önemli”

    Türkiye ve Somali arasında imzalanan Savunma ve Ekonomik İşbirliği Çerçeve Anlaşması’nın Somali’nin kendi ve bölgesel güvenliğini tesis edeceğine vurgu yapan Turhan, anlaşma içeriğinde üç temel temanın olduğunu belirterek, “Birincisi, olayın ekonomik boyutu. Zira Somali münhasır ekonomik bölge içerisinde, halihazırda ekonomik zorluklarla yüzleşen bir ülke. O yüzden deniz kaynaklarının Somali ekonomisine kazandırılması, Somali’nin gelişmesi için hayati önem arz ediyor. Bölgede halihazırda yürütülen kaçakçılıkla mücadelede de Türkiye’nin bu yaptığı anlaşma önemli bir rol oynayacak. Zira korsancılıkla mücadele, kaçak balıkçılıkla mücadele veya bölgedeki doğal zenginliklerin Somali ekonomisine kazandırılması aslında bu madde içerisinde görebiliyoruz. Bölgede Somali’nin kendi savunma kapasitesini geliştirmesi de bu mevcut anlaşmanın ikinci boyutu olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü 2007 yılında kurulan Afrika Birliği Somali Misyonu Kuvveti, kısa acıyla AMİSOM, 2022 yılında yerini Afrika Birliği Geçici Somali Gücü’ne devretmiş. O da bu yılın sonu itibarıyla Somali’den ayrılacak bir güç. O yüzden Somali ordusunun kendi milli gücünü, kapasitesini geliştirmesi ve terörle mücadelede de bu mevcut kapasitesinin artırılması hayati önem arz ediyor. O yüzden Türkiye’nin Somali ordusuna bu bağlamda vereceği destek, Somali’nin kendi ayakları üzerinde durması ve devlet bütünlüğüne, toprak bütünlüğüne zarar verebilecek hamlelerin bertaraf edilmesi için de çok önemli” ifadelerini kullandı.

    Türkiye’nin Afrika ülkelerine ihraç ettiği İHA ve SİHA’lar hayati önem taşıyor

    Türkiye’nin 2017 yılı itibari ile Afrika politikasında savunma alanı boyutunu ilişkilerini sürdürdüğünü belirten Turhan, bu gelişen ilişkilerin sahada önemli yansımalarının olduğunu belirterek şu ifadelere yer verdi:
    “Bugün Afrika’daki 19 ülkede Türk askeri ateşesi mevcut. Bu önemli bir ayrım. Bugün 30 farklı Afrika ülkesi ile Türkiye arasında savunma ve güvenlik alanında işbirliği yapıldı ve bu ülkelerden bazıları Türkiye’den insansız hava aracı aldı veya alma noktasında da girişimleri bulundu. Bu ülkelerin kendi askeri kapasitesini geliştirme, terörle mücadelesine katkı sunması için Türkiye’nin sağlamış olduğu insansız hava araçları ve diğer askeri teçhizatlar hayati önem arz ediyor. Türkiye’nin mevcut askeri kapasitesinin sunduğu imkanlar hem kapasite anlamında hem fiyat anlamında batılı muadillerine nazaran çok daha efektif. Bu da Afrika ülkeleri nazarında önemli bir ayrıştırıcı faktör olarak kabul görüyor ve Türkiye’ye yönelik çok yoğun bir talep var. 2021 yılında İstanbul’da gerçekleşen Türkiye Savunma İşbirliği Zirvesi’ne Afrika’dan çok üst düzey katılım olmuştu ve bütün Afrika ülkelerinin son yıllarda Türk savunma alanına yönelik ilgisini de bu minvalden okuyabiliriz.”

    “Afrika ülkeleri artık Batı’ya bağımlılıktan kurtulma ve alternatif ortak bulma noktasında çok gayret ettiler”

    Afrika ülkelerinin Batı’ya bağımlılığını bitirerek, çeşitli ortaklıklar noktasında Türkiye’yi bir partner olarak gördüğünü dile getiren Turhan, “Afrika ülkelerinin son yıllarda en büyük mücadelesi kolonyal mirasın ortadan kaldırılmasına yönelik olması. En son Mali, Çad, Burkina Faso özelinde baktığımız zaman Fransa’nın ülkedeki varlığına yönelik yeni iktidarların önemli bir hamlesi var. Bu bağlamda Afrika ülkeleri artık Batı’ya bağımlılıktan kurtulma ve alternatif ortak bulma noktasında çok gayret ettiler. O yüzden Türkiye’nin sunduğu bir imkan aslında bir alternatif sunuyor. İkincisi ve bence en önemlisi. Türkiye’nin Afrika ile yapmış olduğu savunma işbirliği anlamında ‘know-how’ dediğimiz bilgi transferi de var. Yani Türkiye tek taraflı gidip ürünlerini satmıyor. Aynı zamanda Afrika’nın kendi askeri kapasitesinin geliştirilmesine yönelik teknoloji transferi ve bilgi transferi yapıyor” şeklinde konuştu.

    Türkiye’nin Afrika’yla ilişkisinin çok kadim bir geçmişi olduğunu dile getiren Turhan, “Osmanlı döneminden alabileceğimiz, hatta daha eskiye gidecek olursak, Tolunoğulları Devleti döneminden bilfiil gelen bir ilişki yapımız var. Türkiye’nin Afrika’ya ilgisi aslında bu tarihsel ortak hafızayı yeniden canlandırmak bağlamında önemli. Afrika’da kolonyal geçmişi olmayan bir aktör olarak Türkiye’nin Afrika’da varlığı Afrika ülkelerinde devlet yöneticilerinde hatta daha önemlisi halk nazarında çok önemli bir karşılığı var. Çünkü Türkiye ‘kazan kazan’ ilkesi ve ‘birlikte kalkınalım’ politikası çerçevesini Afrika’ya yaklaşıyor. O yüzden ciddi bir Türkiye’ye yönelik sempati söz konusu. Türkiye’nin yapmış olduğu hamleler, Afrika ülkelerinin kalkınması, kendi ayakları üzerinde durması noktasında önemli bir görev ihtiva ediyor. Zira Afrika ülkeleri son yıllarda özellikle yeniden Afrika veya Afrika’nın kendi öznel bilincini geliştirebilecek ilişki modeli arzuluyorlar ki Türkiye bu minvalde bir ilişki modeli izliyor. Ayrıca Türkiye’nin Afrika’daki mevcut diplomatik varlığı önemli bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Bugün halihazırda 44 Afrika ülkesinde diplomatik temsilciliğimiz var. Türk Hava Yolları’nın Afrika’daki 60’dan fazla noktaya uçuşu, Afrika’yı kendi içinde birbirine, Afrika’yı da aynı zamanda dünyaya bağlıyor. Bu bağlamda kültürel bir etkileşim inşa ediyor. TİKA, YTB gibi kurumlarımızın Afrika’nın kendi halkına yönelik yapmış olduğu katkıları takdire şayan. Bunların hepsini üst üste koyduğumuz zaman Türkiye-Afrika ilişkileri her geçen yıl derinleşerek ilerliyor ve uzun vadede de Afrika ülkeleri için Türkiye çok önemli bir stratejik ortak olacak. Hem Türkiye hem de Afrika’nın küresel sistem içerisinde ağırlığını arttırabileceği yeni bir ilişki modeli gelecekte bizi bekliyor diyebilirim” diye konuştu.

  • “Türkiye Yüzyılı kadınların yüzyılı olacak”

    “Türkiye Yüzyılı kadınların yüzyılı olacak”

    Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” dolayısıyla bir video mesaj yayımladı. “Varlığıyla hayata ahenk katan, yeryüzündeki güzellikleri çoğaltan, sevgisi, şefkati ve merhametiyle zorlukları kolaylaştıran” tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayan Göktaş, “Tarihimiz boyunca hayatın her alanında en ön saflarda yer alan, bugün de Türkiye ile güçlenen, Türkiye’ye güç veren tüm kadınlarla gurur duyuyoruz. O kadınlar ki, emeği, eserleri ve fikirleriyle toplumu yeniden inşa ederler. O kadınlar ki, vefası, inancı ve azmiyle medeniyetimizin taşıyıcı gücüdürler. Türkiye işte bu kadınlarla güçlenecek, ‘Türkiye Yüzyılı’nı bu kadınlar inşa edecektir” ifadelerini kullandı.
    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye’de kadınların elde ettiği hak ve özgürlüklerle siyasi, sosyal ve ekonomik hayata artık daha fazla katıldığına, Türkiye’nin geleceğinde daha aktif rol aldığına vurgu yapan Bakan Göktaş, şunları kaydetti:
    “Bakanlık olarak biz de tüm imkanlarımızı seferber ediyor, kadınlara destek olmaya gayret gösteriyoruz. 2024-2028 yıllarını kapsayan Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nı bu vizyonla hazırladık. Beş temel politika ekseni doğrultusunda uygulayacağımız Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planımız ile kadınlara yeni ufuklar kazandıracağımıza inanıyoruz. Çünkü biz bu ülkenin kadınlarına inanıyoruz. Türkiye Yüzyılı kadınların yüzyılı olacak.”

  • 26 yıldır mobilyacılık yapıyor

    26 yıldır mobilyacılık yapıyor

    Altınordu ilçesinde yaşayan 45 yaşındaki Saliha Öztürk, genellikle erkeklerin yaptığı koltuk tamiri ve döşeme işlerini usta olarak yaklaşık 26 yıldır devam ettiriyor. Yıllar önce eşine yardım etmek için dükkanda çalışmaya başlayan Öztürk, yıllar içerisinde yaptığı ürünlerin beğenildiğini belirterek, Almanya’dan dahi sipariş aldığını söyledi.

    “Eşime yardıma gitmiştim, işin içinde kendimi buldum”

    Yıllar önce eşinin yanına yardıma gittiğinde elinin bu mesleğe yatkın olduğunu fark ettiğini anlatan Öztürk, “Koltuk döşeme atölyem var, tamirat ve imalat yapıyorum. Ben bu mesleğe ilk olarak eşime yardım olsun diye başladım. İlk olarak iş yerini bekleme, müşteri karşılama, koltuk sökme gibi işlemler yaptım. Sonrasında elimin yatkın olduğunu gördüm. Eşime destek olmak isterken işin ortasında kendimi buldum. Gayet de güzel oldu” diye konuştu.

    “26 yıldır meslekteyim”

    Müşterilerin taleplerine göre tamirat ve yeni baştan üretim yaptıklarını belirten Öztürk, “Şu an 26’ncı yılımdayım. Aslında erkek işi gibi görünüyor ancak evlerin içerisini genelde kadınlar dekor ettiği için ben kadın işi gözüyle bakıyorum. Taşıma, kaldırma gibi durumlarda erkek gücüne ihtiyaç duyuyoruz ama kumaş seçimi, model seçimlerinde kadınlar daha çok önde oluyor. Bu nedenle bu sektörü de kadın mesleği olarak görüyorum. Meslekte sayımızın artması lazım. Birkaç tane değil, kadınların bu meslekte daha çok yer alması gerekiyor” ifadelerine yer verdi.

    “Almanya’daki kafe ve dönercilere ürün gönderiyorum”

    Almanya’dan da sipariş aldığını söyleyen Saliha Öztürk, “Ben burada atölyede tamirat diye başladım ancak 26 yıldır epey aşama kat ettiğimi gördüm. Sosyal medya ve müşteri potansiyeli derken güzel yerlere geldik. Şu anda Almanya’ya mal gönderiyorum. Koltuk, sandalye gibi ürünler. Almanya’da bazı kafeterya ve dönercilerin projeleri geliyor, ben o projelerini hazırlıyorum ve buradan yükleyip gönderiyorum. Şu an çok şükür o aşamaya kadar geldik” şeklinde konuştu.
    Kadınların her yerde olması gerektiğini kaydeden Öztürk, eşinden yıllarca destek gördüğünü, her kadının kendi yeteneğine göre bir yol çizmesi gerektiğini ifade etti.

  • 55 yıldır terzilik yapıyor

    55 yıldır terzilik yapıyor

    1969 yılında çırak olarak mesleğe başlayan ve 1974’te askerlik görevini yaparken Kıbrıs gazisi olan Hüseyin Akdeniz, askerden döndükten sonra da dikiş makinesinin başına geçti. Bir süre çalıştıktan sonra emekli olan Akdeniz, boş duramayınca yeniden mesleğine başladı. O günden bu yana mesleğini severek yapan ve kendisi için paranın ikinci planda olduğunu söyleyen Akdeniz, çırak yetişmediği için mesleği zor günlerin beklediğini belirtti.

    Elinden geldiği ve sağlığının el verdiği sürece mesleği devam ettireceğini söyleyen Hüseyin Akdeniz, “1969 yılında çırak olarak terziliğe başladım. O günden bu yana çalışıyorum. Askere gidene kadar ustamın yanında çalıştım, askerden döndüğümde de kendi iş yerimi açtım. Sağlığımız yerinde, gayemiz vatandaşa yardımcı olmak. Ticaretten ziyade insanlara yardımcı olmak istiyorum. Ordu’da terzilerin yapamadığı tamirat ve yeni işleri burada yapıyorum. Mesleğimi çok seviyorum. Bu nedenle elimden geleni hiçbir zaman esirgemeyeceğim, sağlığım el verdiği sürece devam edeceğim. Yanımızda çırak olarak mesleğe başlayanlar usta oldu, sonrasında emekli oldu ama biz halen devam ediyoruz. Ancak şu an meslekte çırak bulunmuyor” diye konuştu.

    Kıbrıs Harekatı’nda gazi oldu

    Acemi birliğini Samsun’da sıhhiye askeri olarak yaptıktan sonra usta birliğini Trabzon’da yaptığını, bu esnada 1974 yılı Kıbrıs Harekatı’nın başladığını ifade eden Akdeniz, “10 kişilik asker ve rütbeliler ile yola çıktık. Biz gittiğimizde birinci harekat devam ediyordu, sonrasında ateşkes sağlandı. Sonrasına ikinci harekat başladı. O günler çok kötüydü, Allah tekrarını yaşatmasın. Savaş televizyonda izlemeye benzemiyor, içerisi çok farklı bir olay. Bugün İsrail çocuk, kadın, yaşlı dinlemeden vuruyor. Bizde öyle bir durum olmadı, esir alınan Rumlara insan gibi davrandık” şeklinde konuştu.

  • Afetzede kadınlar hayata tutundu

    Afetzede kadınlar hayata tutundu

    Kahramanmaraş merkezli depremlerde ağır hasar alan Hatay’da afetin yaraları sarılmaya devam ediyor. Deprem bölgesinde yaşayan afetzede kadınları hayata tutundurmak isteyen Hatay Valisi Mustafa Masatlı’nın öncülüğünde ‘HayatHatay’ projesi başlatıldı. Hatay’ın 15 ilçesinde 40 kadın kooperatifinde bir araya gelen 280 kadın, valilik tarafından kendilerine tahsis edilen prefabrik iş yerlerinde ekipman desteğiyle yeniden üretime başladı. Üretim konusunda kadınlara destek olan Hatay Valiliği, ürünlerin tüketiciye ulaşmasını kolaylaştırmak için de ‘HayatHatay’ isimli internet sayfası üzerinden satışa başladı. Depremzede kadınların ürettiği yöresel ve lezzetli ürünlerin dilden dile ulaşmasıyla birlikte zincir marketler de bu ürünlere raflarında yer vermeye başladı.

    Hatay Valiliği İl Planlama ve Koordinasyon Müdürü Mustafa Örgüt, afetzede kadınların ekonomik anlamda güçlenmelerine destek verdiklerini ve istihdama katkı sağladıklarını belirterek, “Depremin yaralarını sararken kadınlarımız en ön saflarda mücadele ettiler. Hatay’ın ayağa kalkması için çaba sarf ettiler. Halen mücadele etmeye devam ediyorlar. Bizde kadını desteklersek aileyi destekleyeceğimizi, aileyi desteklersek de Hatay’ı destekleyeceğimizi düşünerek devletimiz tarafından üreten kadınlarımıza iş yeri desteği, makine-ekipman desteği ve pazarlama desteği vererek hayata tutunmalarını amaçladık. Ekonomik anlamda güçlenmelerine, aynı zamanda da istihdamlarına katkı sağlamaya çalıştık. Valiliğimiz tarafından hayata geçirdiğimiz ‘HayatHatay’ projesiyle 15 ilçemizdeki 40 kadın kooperatifinde toplam 280 kadına ekonomik anlamda ve istihdama katılmaları anlamında katkı sağlandı” dedi.

    “Depremin ardından herkes farklı bir yerde ama biz Hatay’ı terk etmedik”

    Asrın felaketinde 25 yaşındaki evladını kaybeden Nazife Keseroğlu, 7 kadın el ele vererek hayata tutunmaya çalıştıklarını ifade ederek, “6 Şubat gecesinde hiçbir şey düşünemedim. Sadece tekrar yaşanmaz umarım. Depremde 25 yaşındaki oğlum vefat etti. Depremin ardından herkes farklı bir yerde ama biz Hatay’ı terk etmedik. Şu saatten sonra da zaten terk etmeyeceğiz. Şu an 7 kadın bir araya geldik. Daha fazlası da var. Hayata devam etmek zorundayız” ifadelerini kullandı.

    “Yeniden mutfakta olmak çok keyifli”

    Yeniden mutfakta olmanın kendilerine mutluluk verdiğini ifade eden Cemile Mazmanoğlu ise, hayata geçirilen projenin kendilerine maddi ve manevi destek sağladığını belirterek, “Depremden önce benim çikolata imalathanesi olan iş yerim vardı. Asrın felaketinin yaşandığı gece iş yerimi kaybettim, ailemde de çok kayıplarım oldu. Yeniden hayata tutunmak için valiliğimizin desteğiyle bir kadın kooperatifi kurduk. Bize iş yeri verdiler, ekipman desteği verdiler. Yöresel yemekler satan bir lokanta kurduk. Yeniden mutfakta olmak çok keyifli. Herkes için mutfakta olmak keyifli, herkesin yarası var, acısı var. Hepimiz böyle böyle terapi oluyoruz. Hepimiz için maddi ve manevi olarak büyük destek ve katkı oldu” şeklinde konuştu.

  • Kazı çalışmalarına 500 milyon ödenek

    Kazı çalışmalarına 500 milyon ödenek

    Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Geleceğe Miras Projesi kapsamında Antalya’nın Demre ilçesindeki Myra Antik Kenti’nde tanıtım toplantısı gerçekleştirdi.

    Ekim 2023 yılında Geleceğe Miras Efes ile başladıkları ve Türk arkeoloji tarihinin altın çağına doğru attıkları büyük adımın 6. ayağında olduklarını kaydeden Bakan Ersoy, Geleceğe Miras projesi kapsamında 5 ayda, 7 farklı alanı içeren 5 büyük arkeoloji projesini başlattıklarını hatırlattı. 6. ayda “Myra Antik Kenti ve Limanı Andriake” ile 6. projenin lansmanını yaptıklarını belirten Bakan Ersoy, “Bu hızlı ilerleyiş, Türk arkeolojisinin son 60 yılında yapılanlara eş değer işi 4 yılda yapma hususundaki kararlılığımızın neticesidir. Kültür ve turizm alanında ortaya koyduğumuz ve gerçekleştirdiğimiz bütün büyük hedefler gibi bu hedefimizi de inşallah gerçekleştireceğiz” dedi.

    Myra ve Andriake ile ilgili bilgiler paylaşan Ersoy, “Kalkolitik Dönem’den bugüne dek yaklaşık 6 bin yıldır kesintisiz yerleşim gören ve çağlar boyu önemini yitirmeyen Myra’dayız. Bu kadim kent, Klasik Dönem’de Likya’nın büyük önem taşıyan birkaç yerleşiminden biriydi. M.Ö. 1. yüzyılın başlarında metropolis unvanını almış, Roma İmparatorluk Dönemi’nde de önemini fazlasıyla korumuştur. Likya Birliği Gümrük Yasası’nı içeren ünlü yazıt ve İmparatorluk siloları da Myra’nın limanı olan Andriake’nin antik Akdeniz trafiğinde çok önemli bir yeri olduğunu açıkça göstermektedir. M.S. 2. yüzyıla tekabül eden ve kentteki imar faaliyetlerinin yoğunlaştığı Hadrianus Dönemi ise Myra’nın altın çağı olmuştur. Myra’nın dinler tarihi noktasındaki değeri de gerçekten istisnaidir. Burası Aziz Nikolaos’un kilisesini kurduğu, öğretisini yayarak tüm yaşamını tamamladığı yerdir. İ.S. 408 ila 450 yılları arasına tarihlenen II. Theodosius Dönemi’nde Likya’nın başkenti ilan edilen Myra, bölge metropolitliğinin yanı sıra dini ve idari bir başkent kimliği de kazanmıştır” dedi.

    “Anadolu’nun Pompei’si”

    Kentin akropolü Klasik Çağ’dan Osmanlı’ya kadar kullanılmış olan bir kale olduğuna dikkati çeken Ersoy, konuşmasını şöyle sürdürdü:
    “Akropol’deki diğer yapılar; surlar, kuleler ve içindeki yaşam birimleri, toplantı yapısı ve Heroon yani anıt mezardır. M.Ö. 5 ila 4. yüzyılda yapılan ve ahşap mimariyi taklit eden cepheleriyle kentin simgesi olan kaya mezarları ise Myra Klasik Çağı’nın en görkemli yapı grubunu oluşturmaktadır. Kentin tiyatrosu, yaklaşık 11 bin kişi kapasitesiyle bölgenin en büyük ve en iyi korunmuş özgün Roma tiyatrosudur. Bu tiyatro çok daha küçük olan Helenistik tiyatroyu altında bırakarak tamamıyla yeniden inşa edilmiştir. Bütün bu zenginlikleri barındıran Myra, M.S. 13. yüzyılın ortalarında büyük bir sel afeti yaşamış ve 4 ila 10 metre derinliğinde alüvyonla kaplanmıştır. Bu afetten sonra kent ’Anadolu’nun Pompei’si diye anılmaya başlanmıştır.”

    “Roma tiyatrosunun restorasyonuna yoğunlaşacağız”

    Bakan Ersoy, 1960’larda Jürgen Borchhardt tarafından Myra’da ve Thomas Marksteiner tarafından Andriake’de yüzey araştırmaları gerçekleştirildiğini aktararak, “Myra ve Andriake’de kazı ve restorasyon çalışmaları ise ilk kez 2009’da, Akdeniz Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nevzat Çevik başkanlığında başlamış olup bu süreç devam etmektedir. Akropol yapıları, devasa tiyatrosu, hamamı, Aziz Nikolaos kilisesi ve kaya mezarları Myra’yı Anadolu’nun en özel medeniyet miraslarından biri yapmaktadır. Biz bu alanda, kazıları büyük oranda tamamlanmış olan Roma tiyatrosunun restorasyonuna yoğunlaşacağız” diye konuştu.

    “Bu olağanüstü tiyatro tekrar hayata döndürülecek”

    “Acil koruma müdahaleleri dışında asıl büyük adımı ’Geleceğe Miras’ projesi kapsamında atacak ve Roma tiyatrosunun muhteşem sahne binasını, orijinal malzemesiyle ayağa kaldırmak için çalışmaları başlatacağız” diyerek sözlerini sürdüren Ersoy, sütunlar ile diğer mimari unsurlar restorasyonla asıl yerlerine konulacağını ve bu olağanüstü tiyatro tekrar hayata döndürüleceğini söyledi.

    “Myra, metropol boyutunda zenginliğini Andriake’ye borçludur”

    Projenin ikinci ve en kapsamlı ayağını oluşturan bölge Myra’nın liman mahallesi Andriake olacağını kaydeden Ersoy, “Uluslararası ticaret ve ulaşım merkezi olarak özel fonksiyonlarla düzenlenen yerleşim yapısı dolayısıyla Andriake’de sivil bir kentten ziyade bir liman yerleşimi söz konusudur. Myra, metropol boyutunda zenginliğini, Akdeniz’in en önemli uğrak noktası olan bu ünlü limanına borçludur. Andriake, Bronz Çağı’ndan itibaren gemicilerin vazgeçilmez bir uğrak noktası olmuştur. İmparator Nero döneminde inşa edilen Gümrük Binası ve Likya Birliği Gümrük Yazıtı, tüm Akdeniz’e ve Likya’ya hizmet eden organize ve donanımlı büyük bir limanın varlığına işaret eder. Güney yerleşimindeki Granarium ile birlikte Ticari Agora da Hadrian döneminde inşa edilmiştir. Granarium, liman agorası, liman tesisleri, onurlandırma anıtları, sarnıç, hamamlar, murex/mor boya üretim tesisleri, kiliseler ve sinagog Andriake’nin en dikkat çekici yapılarıdır” ifadelerine yer verdi.

    Andriake Kuş Cenneti’ne Abant modeli

    Proje kapsamında Andriake’de yapılacak çalışmalardan da bahseden Ersoy, Andriake Antik Limanı, Gümrük Bölgesi ile liman merkezinde ve Likya Müzemizin çevresinde, henüz kazı çalışmaları yapılmamış alanlarda kazıları tamamlamayı hedeflediklerini, Likya Uygarlıkları Müzesi teşhir, tanzim ve yenileme uygulamalarını başlatacaklarını söyledi. Bakan Ersoy, Noel Baba Kuş Cenneti olarak da bilinen ve 168 kuş çeşidinin barındığı Andriake Kuş Cenneti üzerinde de Abant’ta olduğu gibi yayalar için bir gezi köprüsü inşa edeceklerini söyledi.

    “Hamamın restorasyonunu yapacağız”

    Andriake batı hamamında kazı çalışmalarını tamamladıklarını belirten Ersoy, “Şimdi ise projelerini hazırlayarak hamamın restorasyonunu yapacağız. Andriake doğu hamamı, Roma ve Doğu Roma evrelerini çok iyi yansıtan, özellikle duvar içi ısıtma sistemlerinin insitu olarak yani tahrip edilmemiş ve yeri değiştirilmemiş durumda bulunduğu bir yapıdır. Bu hamamın da projelerini titizlikle hazırlayarak restorasyonunu gerçekleştireceğiz. Anadolu Akdeniz’inde bir sinagog ilk kez Andriake’de keşfedilmiştir. M.S. 5 ila 6’ncı yüzyıllara ait olduğu anlaşılan yapıda yedi kollu şamdan, etrog, lulav gibi unsurlar taşıyan Menorah levhaları ve ilk kez İsrail adının geçtiği yazıtlar gibi Museviliğin temel unsurlarını içeren veriler ele geçirilmiştir. Ana yapının kazısı ve koruma çalışmaları tamamlanmıştır. Şimdi sinagogun kuzeyinde kazı çalışmaları gerçekleştirerek çevresindeki olabilecek yapıları da ortaya çıkarmayı planlıyoruz” dedi.

    “500 milyon TL ödenek ayıracağız”

    Son olarak Myra ve Andriake Kazı ve Restorasyon çalışmalarına toplam 500 milyon ödenek ayıracaklarının altını çizen Ersoy, “Myra ve Andriake’de yürüteceğimiz ’Geleceğe Miras’ çalışmaları neticesinde bu istisnai antik kenti ve limanını Türk arkeolojisine, kültür ve turizm hayatımıza mümkün olan en eksiksiz halleriyle, korunmuş ve ihya edilmiş bir şekilde kazandıracağız. Bu hedefimize ulaşmak için Myra ve Andriake Kazı ve Restorasyon çalışmalarına toplam 500 milyon TL ödenek ayıracağız” şeklinde konuştu.
    Tanıtım programına Bakan Ersoy’un yanı sıra Akdeniz Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nevzat Çevik, AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu, Demre Kaymakamı Onur Şatıroğlu, AK Parti Antalya İl Başkanı Ali Çetin ve vatandaşlar katıldı.

  • “Öğrenciye beslenme desteği vereceğiz”

    “Öğrenciye beslenme desteği vereceğiz”

    AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Kurum, Türkiye Yüzyılı İstanbul Vizyonu kapsamında “Eşsiz İstanbul” tanıtım toplantısını gerçekleştirdi. İstanbul’da yaşanan tüm eşitsizlikleri bitireceklerini ifade eden Kurum, istihdamdan ulaşıma kadar kadınlar ile ilgili projelerini anlattı. Programa Ataşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Naim Yağcı, AK Parti Ataşehir İlçe Başkanı Burak Çiftçi, MKYK üyeleri, milletvekilleri, belediye başkanları, ilçe başkanları, siyasi parti temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı. İlk olarak ‘Türkiye Yüzyılı İstanbul Vizyonu’nu ilan ettiklerini belirterek konuşmasına başlayan Kurum, “Ardından Risksiz İstanbul diyerek, bu şehri afetlere karşı nasıl dirençli hale getireceğimizi detaylarıyla paylaştık. Sonrasında Uğraştıran Değil Ulaştıran İstanbul hedefi için yapacağımız ulaşım hamlelerini ilan ettik. Şimdi sıra, eşsiz İstanbul’umuzda’’ dedi.

    “Bu şehirde artık hiç kimse haksızlığa uğramayacak, işten çıkarılmayacak”

    İstanbul’da yaşanan tüm eşitsizlikleri bitireceklerini ifade eden Kurum, “1 Nisan’dan itibaren İBB, iyi gününüzde kötü gününüzde, her anınızda hep yanınızda olacak. Bu hedefimizi sosyal belediyecilik uygulamalarımızla, çok kısa bir sürede başaracağız. Her gün sahada; İstanbul’un sosyal belediyecilik yerine, sosyal medya ve algı belediyeciliğiyle yönetilmesine isyan eden on binlerce vatandaşımızla dertleşiyoruz. Dün sokaklarda, bugün bu salonda tarihin ve vicdanın önünde İstanbullulara söz veriyoruz. 1 Nisan’dan sonra haksız yere ekmeğinden edilen emekçilerimiz işlerine geri dönecek. Bu şehirde artık hiç kimse haksızlığa uğramayacak, işten çıkarılmayacak. Geçmişten bu yana devam eden tüm sosyal destekleri çeşitlendirecek ve artıracağız. Sembolik ve plansız sosyal destek dönemini kapatacak, insanımızın ihtiyacını, kalıcı politikalarla gidereceğiz.’’ şeklinde konuştu.

    “Bu vatanın her kadını bizim kutsalımızdır”

    Kadınların yatırım ve istihdama katkı sunmalarının önünü açacaklarını söyleyen Kurum, “İstanbul’un en büyük gücü; güçlü kadınları ve aileleridir. Biz de, Ailenin ve Kadınların İstanbul’u diyeceğiz. Kadınlar arasında, ev hanımı veya çalışan kadın ayrımı yapmak, yarı zamanlı Belediye Başkanı’na yakışır. Bizim anlayışımızda kadınlar asla ayrıştırılamaz; çünkü bu vatanın her kadını bizim kutsalımızdır. Bu şehrin kadınları güçlü olacak. Yatırım ve istihdama katkı sunmalarının önünü açacağız.” dedi.
    1 Nisan’dan itibaren tüm kadın girişimcilere 100 bin lira hibe vererek, ‘İstanbul’u Büyütecek Kadınlar’ı destekleyeceklerine vurgu yapan Kurum, “Belediyemizden başlamak üzere, İstanbul’un her yerinde kadın istihdamını süratle artırıyoruz. İşlerini büyütmek istediklerinde pazarlama, e-ticaret gibi alanlarda doğrudan desteklerimiz hazır. Ürettikleri el emeklerini, alım garantili e-ticaret ve pazar yeri uygulamalarımızla kazanca dönüştüreceğiz. İstanbul’da çocuğu 6 yaşına kadar olan anne ve babalara, yavrularıyla ücretsiz seyahat hakkı veriyoruz. Yine 6 yaşına kadar çocuğu olan annelerimizi; yavruları yanlarında olsun olmasın toplu ulaşımdan ücretsiz faydalandıracağız.’’ sözleri ile kadınlara dair projelerini sıraladı.

    “İstanbul’un kadınları asla yalnız yürümeyecek”

    964 mahallede, bir bölümü 7/24 esasıyla çalışacak yeni kreşler açacaklarını müjdesini veren Kurum, “Şehrin en merkezi yerlerinde yapacağımız Emin Eller Durakları’nda da yavrularımıza göz kulak olacağız. Anne Çocuk Atölyeleri’nde annelerimizin ve yavrularımızın birlikte kaliteli zaman geçirmelerini sağlayacağız. Büyükşehir aracılığıyla istihdam edeceğimiz tecrübeli ekiplerle, güvenilir bakıcı ve yardımcıya ihtiyaç duyan on binlerce vatandaşımızın hizmetinde olacağız. Kadınlara özel kıraathaneler yaparak, ücretsiz kütüphane ve ikram hizmetiyle; bu mekanlarda kendilerine özel toplantı ve programlar icra etme imkanı sunuyoruz. İstanbul’un kadınları asla yalnız yürümeyecek. Çünkü Murat Kurum daima yanlarında duracak.’’ dedi.

    “İlkokul ve ortaokul öğrencilerimizden toplu ulaşımda bir kuruş alınmayacak”

    Çocuklar ile ilgili projelerine de değinen Kurum, “Bu şehir, ‘Çocukların İstanbul’u olacak. Göreve gelir gelmez, şu anda 6 yaşa kadar olan ücretsiz ulaşım hizmetini değiştiriyoruz. Artık, ilkokul ve ortaokul öğrencilerimizden de toplu ulaşımda bir kuruş alınmayacak. İlkokul çağındaki çocuklarımıza da sistematik ve düzenli bir şekilde beslenme desteği vereceğiz. Tüm devlet okullarımızın temizlik ve güvenlik hizmetlerini biz yapacağız.” şeklinde konuştu.

    “Üniversite öğrencilerimize 10 bin TL burs vereceğiz”

    İstanbul’un gençler için ilmin kapısı, umudun anahtarı, başarıların mekanı olacağını dile getiren Kurum, “Bu şehir, Gençlerin İstanbul’u olacak. Tüm üniversite öğrencilerimize bu yıl 10 bin TL olmak üzere, her yıl artan oranda eğitim desteği vereceğiz. Gençlerimize mevcut öğrenci tarifesine ek olarak, yüzde 40 daha indirim yapacağız. Artık öğrenci bileti 5 lira 18 kuruşa, aylık abonman ise 250 liradan 150 liraya düşecek. Belediyemizin kültür, sosyal ve spor tesisleri; yüzde 50’ye varan indirimlerle gençlerimizin emrinde olacak. Bizim dönemimizde hiçbir öğrencimiz; aile hasreti çekmeyecek. Memleketine giderken yılda iki defa olmak üzere otobüs biletinin yarısını biz ödeyeceğiz. Öğrenci evlerinde kalan gençlerimize aylık 25 metreküp doğalgaz desteği vereceğiz. Bu şehirde yuva kurmak zor olmayacak. Bu nedenle 50 bin liralık maddi destekle, yeni evlenecek genç kardeşlerimizin yanlarında olacağız. Büyükşehir bundan sonra diyetisyenleriyle, danışmanlarıyla, öğrenci koçları ve kütüphaneleriyle; Mekan İstanbul’ları hızla hizmete alacak. Gençlerimiz bol bol kitap okuyacak, araştıracak, sorgulayacak. Bunun için de büyükşehir, kitap ve ücretsiz internet hizmetiyle donatacağımız Kitaphane’leri ve kitap-kafeleri 39 ilçemizde süratle açacak. ‘İBB BİKAHVE’ uygulamamızı üniversite yakınları ve toplu kullanım alanlarında kurarak, gençlerimizin kahvelerini çok uygun fiyatlarla içmelerini sağlayacağız.’’ diyerek gençlerle ilgili yapacaklarından söz etti.
    Kurum, gençlerin İstanbul’un yönetiminde sadece söz değil hak sahibi de olacaklarını belirtti. ‘Projem İstanbul’ uygulaması ile gençlerin ‘İstanbul Araştırmalarını’ ayni ve nakdi imkanlarla sahipleneceklerini ifade etti. Gençlerin üretime ve istihdama katkı vermeleri adına ‘ilk işinin sermayesini’ vereceklerini söyleyen Kurum, ” ‘İlk işim’ kampanyamızla girişimci gençlerimiz, bizden hemen 100 bin lira hibe alacak ve işine başlayacak. İstanbul’un en merkezi alanlarında ilk ofisin bizden diyerek; tam 100 bin genç girişimcimize; tam donanımlı paylaşımlı ofisler sunuyoruz. Gençlerimiz yeni ofislerinde mesleklerini yapacak, iş stratejilerini buradan yönetecekler. Üniversiteli gençlerimize Belediyenin faaliyetlerinde saatte 200 lira gelir elde edecekleri yarı-zamanlı iş imkânları sunuyoruz ve gençlerimizi asla çaresiz bırakmıyoruz.’’ dedi.

    “Emeklilerimizin İstanbul kartlarına her ay, 2 bin 500 lira destek ödemesi yapacağız’’

    İstanbul’un yeniden, vefanın şehri olacağının altını çizen Kurum, ‘’Büyükşehir büyüklerimizin ellerini asla bırakmayacak. Emeklilerimizin İstanbul kartlarına her ay, 2 bin 500 lira destek ödemesi yaparak alışverişlerinde, sosyal hayatlarında, ulaşım ödemelerinde daima yanlarında olacağız. Yaşlı ve engelliler için iki yakada 3 büyük Yaşlı ve Engelli Yaşam Merkezi kuracağız. E-sağlık takip sistemiyle; yaşlılarımızın da her anında hep yanında olacağız. Büyüklerimizin sağlığını online olarak an be an takip edeceğiz. Özellikle de Alzheimer Hastalığı gibi takibe ihtiyacı olan büyüklerimizin sağlık durumları daima gözetimimiz altında olacak. İhtiyaç sahibi büyüklerimize evde yemek ve temizlik desteğiyle, hayır duası almak için koşacağız. Bakıma muhtaç anne-babalarımıza ve engelli kardeşlerimize geçici bakım hizmetini kesintisiz olarak vereceğiz.
    İstanbul’un en kutsal görevini kimler yapıyor desem ne cevap verirsiniz? Ben yanıt vereyim. Büyüklerimizin, evde yemek ve temizlik hizmetini gören vefalı kardeşlerimiz yapıyor. Biz bakımını üstlendikleri büyüklerimizi ihtiyaç duydukları zamanlarda bir süreliğine evden alacak, tesislerimizde misafir edeceğiz. Bu vefalı kardeşlerimizi bir nebze de olsa rahatlatacağız.’’ şeklinde konuştu.

    “Engelsiz seferberlik ilan edeceğiz”

    Engelsiz Sosyal Yaşam Alanları ve koordinasyon merkezlerinin sayısını artıracaklarına dikkat çeken Kurum, “Göreve gelir gelmez, engelli kardeşlerimiz için ‘Engelsiz Seferberlik’ ilan edeceğiz. Tüm İstanbulluların ellerini, engelli kardeşlerimizin mutluluğu için birleştireceğiz. İşe tesisleşmeden başlayacağız. İçerisinde okulların, spor merkezinin, hobi bahçesinin, atölyenin ve inovasyon merkezinin olduğu İstanbul Özel Eğitim Kampüsünün inşasına süratle başlayacağız. İstanbul’umuzda hem 10 yeni engelsiz yaşam merkezimizi hızla açacağız; hem de mevcutların niteliklerini dünya standartlarına ulaştıracağız. Otizmli bireyler için eğitim, bakım ve gelişim hizmetleri vereceğiz. İki Otizm merkezini, Anadolu ve Avrupa yakasında inşa edeceğiz. Benim engelli kardeşim, şehrin her imkânından, eşit bir şekilde faydalanacak. Bizim dönemimizde engelsiz şehir uygulamaları şehrin her yerine yayılacak. İstanbul erişilebilir bir kent olacak.’’ dedi.

    “Bozuk asansör ve merdiven dönemini sona erdiriyoruz”

    Engellilerin duraklardaki yürüyen merdiven ve asansörlerin sürekli arızalı olmasından dolayı çile çektiğinin altını çizen Kurum, “Birkaç gün önce 3 kardeşimiz yürüyen merdiven yüzünden yaralandı. Ya orada sıkışan kardeşimiz engelli biri olsaydı. İnanın sonucu düşünmek bile istemiyorum. Biz işte bu ’bozuk asansör ve merdiven dönemini’ sona erdiriyoruz, İstanbul’u bu utançtan kurtarıyoruz. Bizim dönemimizde tüm bu araçlar 7/24 kesintisiz çalışacak. Sadece duraklarda değil, her yerde sensörlü kent mobilyaları kullanacağız. Akıllı uygulamalarla engelli kardeşimin, şehirde çok rahat ve kolay hareket etmesine imkân sağlayacağız. Yani engelliler şehre uyum sağlamayacak; İstanbul baştanbaşa engellilere uyacak. Engellilere ‘Evde Bakım Hizmeti’ kapsamında vereceğimiz eğitimlerle uzmanlaştırdığımız kadrolarla hizmet edeceğiz.
    Engelsiz spor merkezlerinin ve spor branşlarının sayısını artıracağız. Her ilçemize kuracağımız spor tesislerinde; engel gruplarına göre yeni spor salonları dizayn edeceğiz. Madde Bağımlılığı Tedavi ve Rehabilitasyon Köyümüzü hemen kuracağız. Üretim tesislerimiz ve sanat okullarımızla kardeşlerimizin hayata uyumunu kolaylaştıracağız.’’ sözleriyle konuşmasına devam etti.

    “Şubeleri kapatılmış İSMEK’imizi özüne döndüreceğiz”

    Önce eğitim diyeceklerini söyleyen Kurum, “Şu 5 yılda özünden uzaklaştırılmış, şubeleri kapatılmış İSMEK’imizi hemen özüne döndüreceğiz. Müfredatını güncelleyecek, eğitmen ve bina sayısını süratle artıracağız. Şimdi buradan eğitim fakültelerinde okuyan genç öğretmen adaylarımıza sesleniyorum. Belediyemizin eğitim projelerine sizleri davet edeceğiz; belli bir ücret karşılığı sizlere görevler vereceğiz. İSMEK, etüt merkezleri, kreş ve kütüphaneler gibi belediye hizmetlerimiz içerisindeki eğitim faaliyetlerine öğretmenlerimizi dahil edeceğiz. Hem alanları ile ilgili pratik yapma imkânı sunacağız; hem de öğretmen adayı üniversiteli gençlere ek bir gelir kapısı oluşturmuş olacağız. Ayrıca bundan sonra, memur öğretmenlerimize olduğu gibi sözleşmeli öğretmenlerimize de indirimli ulaşım desteği vereceğiz.’’ diye konuştu.

    “Ücretsiz insani su kullanma hakkını yüzde 50 artıracağız”

    Su tarifelerinde de İstanbullulara müjde veren Kurum, “İstanbullular, kişi başı insani su hakkı olarak ayda 500 litre ücretsiz su kullanıyorlar. Bu miktarı, dünya standartlarına getirecek, yarı yarıya artıracak ve tam 750 litreye çıkaracağız. Yeni tarifelerimizle de vatandaşımızın yanında olacağız. Genç Tarifeyle öğrenci evlerinin, Vefa Tarifesiyle 65 yaş üstü aboneler ile ihtiyaç sahibi tüm emekli abonelerimizin, Büyük Aile Tarifesi ile kamu kurumlarından sosyal destek alan kardeşlerimizin 10 metreküpe kadar su tüketimlerinde, faturanın yüzde 50’si büyükşehirden olacak. Bugün, 237 lira olan faturalarınızı, 118 lira olarak ödeyeceksiniz. Küçük Esnaf tarifemizle 5 metreküpe kadar tüketimde yüzde 50 indirim uygulayacağız.’’ dedi.

    “ ‘Kültür, Sanat ve Turizm ile yaşayan bir İstanbul’a ulaşacağız”

    İstanbul’un kültür sanat hayatını daha da geliştirecek projelere hızla başlayacaklarını sözlerine ekleyen Kurum, “İstanbul’un kültürel planlamasını yapacak, kültürel mirasımızı gelecek nesillere en güzel şekilde aktaracak, turizm potansiyelini en yüksek seviyeye çıkaracağız. Genç sanatçılar için; ‘İstanbul Kültür-Sanat Ekosistemini’ güçlendireceğiz.” dedi.

    “Kültür, sanat ve turizm havuzumuzu, çevre ilçelerimize doğru yayacağız”

    Bir bölgede yoğunlaşan kültür, sanat ve turistik ziyaretlerin İstanbul’un geneline yayılması için çalışacaklarını dile getiren Kurum, “Kültür, sanat ve turizm havuzumuzu, çevre ilçelerimize doğru hızla yayacağız. İstanbul’u dünyanın en popüler üç destinasyonundan biri haline getirmek için; kamu-özel sektör, yerel yönetim, üniversite ve turizm kuruluşlarının temsilcilerinden oluşacak İstanbul Turizm Şurasını yapacak ve İstanbul Turizm planlamamızı tamamlayacağız. İstanbul Boğaz Hattı boyunca; gastronomi, müzik gibi etkinliklerin yer alacağı Uluslararası Boğaziçi Festivalini hayata geçireceğiz.” diyerek konuşmasına devam etti.

    “Anadolu Kültür Merkezi’ni sizlere kazandıracağız”

    Atatürk Kültür Merkezi’ne benzer bir yapının Anadolu Yakasına da kazandırılacağını sözlerine ekleyen Kurum, “Havalimanı yakınına farklı uygulamalar için kullanılabilcek bir Fuar ve Kongre Merkezi açacağız. Sahneleri, galerileri, kütüphanesi ve yeme-içme mekânlarıyla Anadolu Kültür Merkezi’ni Ataşehir’de ‘Gümrük’ olarak bilinen mevkide sizlere kazandıracağız. İstanbul’a biri Anadolu Yakasına olmak üzere, Harbiye Cemil Topuzlu Sahnesi gibi görkemli 2 yeni konser alanını da hediye edeceğiz. İstanbul’umuzun atıl duran tiyatrolarını harekete geçireceğiz; bu şehrin tiyatro sahnesi eksikliğini gidereceğiz. 2 yeni tiyatro sahnesini daha bu şehre kazandıracağız.” dedi.

    “İstanbullu genç sanatçılarımıza ilk eser desteği vereceğiz”

    Amatör sanatçılara her türlü desteğin verileceğini söyleyen Murat Kurum, “İBB Kültür Merkezlerinin sahnelerini amatör tiyatro gruplarına ücretsiz olarak açacağız. İstanbul Kültür Akademisi’ni kuracağız. Şehrimizi konu alan eğitim projelerine, akademik çalışmalara destek vereceğiz. Ayrıca İstanbul kültürü noktasında uzman insan kaynağımızı da kendi bünyemizde yetiştireceğiz. İstanbullu genç sanatçılarımıza ilk eser desteği vereceğiz. Genç sanatçılarımıza yurtiçi ve yurt dışı eğitim desteği verecek, sokak sanatçılarımızın yanında olacağız.” sözleriyle konuşmasına devam etti.

    “3 yeni İstanbul Şehir Kütüphanesi kuracağız”

    İstanbullulara 7/24 hizmet edecek 3 yeni şehir kütüphanesinin kurulacağını belirten Kurum, “Dış mekanlarıyla, açık yeşil alanlarıyla, ikramlarıyla; okuma sevdalılarına 7/24 hizmet edecek 3 yeni İstanbul Şehir Kütüphanesi kuruyoruz. Her ilçemizde en az 1 çocuk kütüphanesi açıyor; içinde güncel kitapların da yer aldığı e-kitap platformunu oluşturuyoruz. Bu şehrin hafızası olan sahaflara ve antikacılara destek olmak için, her iki yakanın farklı alanlarında yeni sahaf ve antikacılar çarşıları kuruyoruz. Gastronomi kültürünü yaşatmak için her ilçeye trafiğe kapalı lezzet sokakları oluşturuyoruz.” dedi.

    Kaybolmaya yüz tutmuş tarihi yapıların da ihya edileceğini belirten Kurum, “Kaybolmaya yüz tutan tüm cami, türbe, hazire, eski mezar ve tarihi çeşmelerimizi ihya ediyoruz. Tarihi surlarımızın asıllarına uygun şekilde yeniden ihyası için hem bölgedeki bostanları hem de çevre binaları tarihi dokuya uygun şekilde düzenleyeceğiz. Kalelerimizi de ihya edecek; Fetih yolunu yeniden canlandıracağız.” şeklinde sözlerine devam etti.

    “2016 yılında temeli atılan, 2019’da kaba inşaatı biten İstanbul Müzesi’ni hızla tamamlıyoruz”

    İstanbul’un müzeler şehri haline getirileceğini sözlerine ekleyerek, “Bugün adeta bir açık hava müzesi gibi olan İstanbul’umuz; bir müzeler şehri oluyor. 2016 yılında temeli atılan, 2019’da kaba inşaatı biten; ancak 5 yıldır çivi çakılmayan İstanbul Müzesi’ni hızla tamamlıyoruz. Yenikapı Arkeoloji Müzesini, İstanbul Gravür Müzesi’ni, Etkileşimli İstanbul Biyografi Müzesi’ni ve İstanbul Gastronomi Müzesini kuruyoruz. Gastronomi merkezimize hem lezzetlerimizi tanıtacak hem de bu alanda çalışmak isteyen insanımıza mesleki eğitimler vereceğiz.” dedi.

    “Nefes İstanbul projelerimizle İklim Dostu İstanbul’u müjdeliyoruz”

    Daha yeşil ve daha güzel bir İstanbul inşa edileceğini dile getiren Murat Kurum, “ ‘Nefes İstanbul’ projelerimizle ‘İklim Dostu İstanbul’u müjdeliyoruz. 2040 yılı hedefimizin net sıfır emisyon olduğunu buradan ilan ediyoruz. 39 ilçemizde tüm yeşil alanlarımızı artırıyor, kişi başına düşen aktif yeşil alan miktarını 7,80 metrekareden 11,80 metrekareye çıkarıyoruz.” diyerek konuşmasına devam etti.

    “45 milyon metrekare yeşil alan üretme sözü tutulmadı”

    Mevcut yönetimin İstanbul’un yeşil alanlarının artırılmasına yönelik sözlerini de tutmadığını dile getiren Kurum, “ ‘15 yeni yaşam vadisiyle 20 milyon metrekarelik yeşil alan açma sözü; kişi başına düşen yeşil alan miktarını 3 katına çıkarma vaadi; toplam 45 milyon metrekare yeşil alan üretme sözü’ tutulmadı. 5 yılda geldikleri sonuç kendi ifadeleriyle bile sadece 9,4 milyon metrekare. Bu doğru olsa bile, vaatlerinin ancak yüzde 20’sini yapabilmişler demektir. Oysa ‘Kazandırdık’ dedikleri 9,4 milyon metrekare yeşil alanın bile; 6,5 milyon metrekaresi zaten daha önce bizim dönemimizde yapılmıştı. Yani ürettikleri yeşil alan aslında sadece ve sadece 3 milyon metrekaredir. Yani mevcut yönetim, vaadinin sadece yüzde 6,5’unu yapabilmiştir. Biz ise İstanbul’umuza, onların şişirilmiş söylemleriyle ulaşabildikleri yeşil alanı, sadece tek projede kazandırıyoruz. Güngören’den daha büyük ve neredeyse Beyoğlu kadar geniş bir parkı, İstanbul’umuza hediye ediyoruz.” şeklinde konuştu.

    “8 milyon 140 bin metrekare aktif yeşil alana sahip İstanbul Botanik Bahçesi tüm Türkiye’nin sembolü olacak”

    Dünyanın sayılı tematik parklarından birinin İstanbul’a inşa edileceğini sözlerine ekleyen Murat Kurum, “8 milyon 140 bin metrekare aktif yeşil alana sahip bu alanın ismi; İstanbul Botanik Bahçesi olacak. İstanbul Botanik Bahçesi; sadece İstanbul’un değil tüm Türkiye’nin sembolü olacak. İstanbullular ulaşımı çok kolay olan bu parkın içindeki 10 kilometre monoray hattı ve 1 kilometre füniküler hattıyla, keyifli bir gezinti yapabilecekler. Dileyenler 12 km bisiklet yoluyla ve spor alanlarıyla gün boyu doğada spor yapabilecekler. Atlı spor alanları, paintball parkuru, dağ bisikleti rotaları, adrenalin parkları da bir arada bulunacak.” dedi.

    “Mahalle Bahçeleri ile 5 milyon metrekare yeşil alan kazandıracağız”

    İstanbul’un 964 mahallesinin faydalanacağı ‘Mahalle Bahçeleri’nin süratle açılacağını ifade eden Kurum, “Bu bahçelerde çocuklarımız güvenle oynayacak, spor yapacak. Mahalle kültürümüz bu alanlarda güçlenecek. İstanbul’umuza yaklaşık 5 milyon metrekare yeşil alan kazandıracak bu projelerimizde; uygun olanların altına katlı kapalı otoparklar yaparak İstanbul’un otopark ihtiyacına da büyük oranda cevap vermiş olacağız. Dahası bu Mahalle Bahçeleri, muhtelif afet zamanlarında geçici toplanma alanlarına dönüşecek.” dedi.

    “Esenler Otogarı’nı bölgenin en büyük parkına dönüştüreceğiz”

    Şehrin ihtiyaçlarına cevap vermeyen Esenler Otogarı’nın taşınacağını belirten Kurum, “Burayı bölgenin en büyük parkına dönüştüreceğiz. Bu parkın içinde atölyeler, bilim merkezi, kuluçka merkezi, kütüphane, aşevi yer alacak; altında ise otoparklar bulunacak. Çevredeki ulaşım rahatlayacak.” diyerek konuşmasına devam etti.

    “İstanbullular denizin ve tarihi dokunun keyfini bir arada yaşayacak”

    6,2 milyon metrekarelik kıyı şeridinde çevre düzenlemesinin yapılacağının altını çizen Murat Kurum, “Tarihi Haydarpaşa Tren Garı’ndan başlayıp Kadıköy Meydanı’ndan Moda’ya uzanan kıyı hattını, Kültür ve Turizm Bakanlığımızla ortak bir projeyle düzenliyoruz. Haydarpaşa-Kadıköy Meydanı-Moda arasındaki aksta; İstanbullular denizin ve tarihi dokunun keyfini bir arada yaşayacak. Yine Bostancı’dan başlayan yeşil sahil bandını, Pendik’te yapacağımız çevre düzenlemesiyle birlikte taçlandırıyoruz.
    Pendik, Haliç, Çatalca, Arnavutköy, Eyüp Sultan, Sarıyer, Beykoz, Şile, Silivri, Büyükçekmece ve Avcılar’ın kıyılarını, ilçe belediyelerimizle birlikte düzenliyoruz. Bu alanlarda da doğa yürüyüş parkurları, halk plajları ve kamp alanları açıyoruz.” dedi.

    “Hedefimiz İstanbul’u sıfır atığın model şehri yapmak”

    İstanbul’u sıfır atığın model şehri yapma hedefiyle çalışacaklarını belirten Kurum, “Saygıdeğer Emine Erdoğan Hanımefendinin himayelerinde küresel bir çevre seferberliğine dönüşen “Sıfır Atık”, en büyük projelerimizden biri olacak. Ulaşımdan kentsel dönüşüme, şehir planlamadan su yönetimine her projemizde; sıfır atık hedefi merkezde yer alacak, şehrimiz her gün daha yaşanabilir olacak. Bu yolda; her ilçemizde atık geri kazanım merkezleri kuruyoruz. İstanbul’un atıklarının tamamını dönüştürüyoruz. İstanbul’umuza yeni RES, GES ve JES’ler kuruyor; ek olarak 2 adet 3’er bin tonluk katı atık yakma tesisi ve 500 tonluk endüstriyel atık yakma tesisiyle; İstanbul’un doğasını koruyoruz. Hedefimiz açık ve net. Bu şehir enerjisini kendisi üretecek, millete ve çevreye asla yük olmayacak.” diyerek konuşmasını sürdürdü.

    “Üreticilerimize canlı hayvan, tohum, fide, gübre, zirai ilaç ve mazot destekleri, gezici veteriner hizmeti sunacağız”

    İstanbul’un köylerinin kırsal kalkınma projeleri ile kalkındırılacağını sözlerine ekleyen Kurum, “Şehir merkezi ve kırsala bütüncül bir yaklaşım getiriyor; sürdürülebilir yönetim sistemini kuruyoruz. Köylerimizi potansiyellerine göre değerlendiriyor; en yüksek üretkenliğe ulaştırıyoruz. Bakanlığımızla birlikte; ‘Tarımsal Amaçlı Arazi Kullanım Planlaması’ yapacağız. Tarım arazilerimizin her metresini değerlendireceğiz. 1 Nisan itibariyle; her bir kırsal mahallemizi: 151 Tematik Köy Projesi ile kucaklıyoruz. Tarımsal üreticilerimize canlı hayvan, tohum, fide, gübre, zirai ilaç ve mazot desteklerini artırıyoruz. Hayvancılık bölgelerinde; gezici veteriner hizmetini İBB eliyle sunuyoruz.” dedi.

    “Çiftçilerimizin ürünlerine yüzde 100 alım garantisi vereceğiz”

    Çiftçilere yüzde 100 alım garantisi verileceğinin altını çizen Kurum, “Kuracağımız yöresel pazarlarda ve E-Pazaryerlerinde çiftçimize doğrudan satış imkânı sunacağız. Çiftçilerimiz için en güvenilir depolama şekli olan ‘Lisanslı Depo’ hizmetini hayata geçireceğiz. Tüm su havzalarında, tıbbi ve aromatik bitki yetiştiriciliğiyle arıcılık faaliyetlerini teşvik edeceğiz. Eğitim, tohum, kovan ve arı desteği vereceğiz. Balıkçılıkla uğraşan kırsal mahallelerde, balıkçı barınaklarımızı arttırıyoruz.” şeklinde konuştu.

    “Her kırsal mahallemizi birer turizm rotası haline getiriyoruz”

    Kırsal alanların turizm potansiyelinin artırılması için geliştirilen projelere değinen Kurum, “Her kırsal mahallemizi birer turizm rotası haline getiriyoruz. Bu alanlardaki özgün yapıları da yeniliyoruz. Çocuklarımızın meyveyi, sebzeyi dalından yiyeceği, yumurtayı kümesten toplayacağı Çocuk Köylerimizin tasarımlarını tamamladık. Bugün en güzel örneği Üsküdar’da olan Çocuk Köylerini 39 ilçemize de kuruyoruz. Kırsalda her mahallemizde; GES, RES, JES gibi yenilenebilir enerji tesisleri kuracağız. Üretimin en önemli girdisi olan enerji ihtiyacını çevreci ve temiz yoldan karşılayacağız.” dedi.

    “İstanbul’a 6 yeni içme suyu barajı yapıyoruz”

    İstanbul için hayati olan sürdürülebilir su yönetiminin sağlanacağını dile getiren Kurum, “İstanbul’a 6 yeni içme suyu barajı yapıyoruz. Toplamda 1 milyon 200 bin tonluk 64 yeni su deposu ile arıtılmış su depolama kapasitemizi yüzde 40 artırıyoruz. 27 içme suyu terfi istasyonunu hizmete alıyor; 700 km isale hattını süratle inşa ediyoruz. Bu sayede; şehrimizin temiz su kapasitesini 5 yılda, tam yüzde 21 arttıracağız. İklim krizi olsa da; bundan böyle ‘su sorunu yaşanmayacak bir İstanbul’un’ sözünü veriyoruz. Üstelik bunları gerçekleştirirken, aktif karbon filtreleme sistemlerimizi tüm dağıtım hatlarına yayıyoruz. Yani, her abonemizin kapısına kadar doğal kaynak suyu kalitesinde suyumuzu ulaştıracağız.” diyerek konuşmasına devam etti.

    “Marmara Denizimize arıtmadan geçmemiş tek bir damla atık su akmayacak”

    Denizleri korumak ve gelecek nesillere temiz bırakmakta kararlı olduklarını dile getiren Kurum, “İlk 5 yılımızın sonunda; Marmara Denizimize ileri biyolojik arıtmadan geçmemiş tek bir damla atık su akmayacak. İlk iş olarak; bu öngörüsüz başkanın, ‘yaprakların kendisini alkışlayacağını vehmederek garip bir Temel Atmama Töreniyle’ durdurduğu Silahtarağa ileri biyolojik arıtma tesisini açıyoruz. Silahtarağa’yla birlikte 9 yeni ileri biyolojik arıtma tesisimizi daha bu şehre kazandırıyoruz. Bu tesisler sayesinde, İstanbul’un atık sularını denize deşarj etmiyor, yeniden değerlendiriyoruz. İleri biyolojik arıtma tesisinden çıkacak çamuru dahi hesap ettik. Tuzla ve Odayeri’ne kuracağımız toplam 1600 tonluk 2 adet çamur yakma tesisi ile; çamuru temiz enerjiye çeviriyoruz. Yine yağmur suyu hasat sistemleri ve deniz suyu arıtma tesisimizi kuruyoruz. Su havzaları ve deniz ekosistemlerini rehabilite ediyoruz.” dedi.

    “7’den 70’e sporla yaşayan bir İstanbul vadediyoruz”

    “Sağlıklı nesiller için 7’den 70’e sporla yaşayan bir İstanbul vadediyoruz.” diyen Kurum, “Göreve gelir gelmez ‘Olimpik Şehir İstanbul! Hedef 2036!’ diyerek çalışmaya başlayacağız. Altyapımızı kurarak, şehrimizi uluslararası tüm spor organizasyonlarına hazırlayacağız. Gençlik ve Spor Bakanlığımız başta olmak üzere tüm paydaşlarla iş birliği yapacağız. Olimpiyat Master Planını tekrar gözden geçirerek ulaşım akslarını, konaklama imkânlarını ve spor tesislerini geliştireceğiz. Olimpiyat köyü, su sporları merkezi, jimnastik merkezi, velodrom gibi tesisleri; 5 sene içinde tamamlıyor; İstanbul’umuzu olimpiyatlara tam hazır hale getiriyoruz. Her branşı içinde barındıran İstanbul Cup’ı yeniden başlatıp, geleneksel hale getiriyoruz.” ifadelerini kullandı.

    “964 mahallemize spor tesislerini süratle inşa edeceğiz”

    İstanbul’u bisiklet ve yürüyüşün şehri yapmak için geliştirilen projelerine değinen Murat Kurum, “Bisiklet yolu uzunluğumuzu 2029’a kadar 1000 kilometreye, 2034’e kadar ise 1500 kilometreye çıkarıyoruz. 964 mahallemize farklı olimpik branşlara hitap eden spor tesislerini süratle inşa edeceğiz. Bu tesisleri, halkımızın uygun fiyatlarla, hatta ücretsiz kullanmasını sağlayacağız.” dedi.

    Her ilçenin ayrı bir branşın merkezi yapılacağını dile getiren Kurum, “Tesislerimizi, amatör spor kulüplerimizle birlikte planlıyor; kendilerine tesis, malzeme ve ulaşım desteği veriyoruz. Olası bir afet anında ise bu alanları kullanacağız. Bulundukları mahalleye hava ulaşım merkezi ve geçici barınma alanı olarak tasarlayacağız.” şeklinde konuşmasına devam etti.
    E-Spor’un tüm şehre yaygınlaştırılacağının altını çizen Kurum, “E-spor geliştiricileriyle iş birliği yapıp daha çok gencimizi e-spor içerikleriyle buluşturuyoruz. Sağlıklı nesiller için; tüm İstanbullular için sporda yetersiz değil, rakipsiz İstanbul diyoruz.” dedi.

    “1 Nisan’dan ‘algı belediyeciliği’ değil, ‘gerçek belediyecilik’ yapacağız”

    Bugüne kadar verdiği her sözü tuttuğunun altını çizen Murat Kurum, “1 Nisan’dan sonra da birileri gibi ‘algı belediyeciliği’ değil, ‘gerçek belediyecilik’ yapacağız. Haksızlıktan yana değil, daima adaletten yana olacağız. Ayrı gayrıdan değil, birlikten yana duracağız. Öngörüsüz değil, daima vizyoner olacağız. Kibirli değil mütevazı olacağız. Zorlaştırmayacak, kolaylaştıracağız. Milletin değerlerine daima saygılı olacağız. Murat Kurum kardeşiniz; ‘Bakarız’ değil, ‘yaparız’ diyecek. Asla hesap yapmayacak, gerektiğinde hesap verecek. Sadece gerekenleri değil, hep daha fazlasını yapacak. Koltuğuna değil, halkına bağlı olacak. Bahane değil, çözüm bulacak. Daima yapan, daima üreten, daima hizmet eden tarafta olacak. Ve bu şehre kazandırdığı her hizmetten sonra; inşallah yediden yetmişe tüm İstanbulluların hayır dualarını alacak.” diyerek konuşmasını tamamladı.