Etiket: güncelhaberler

  • Baharın müjdecisi çiğdemler çiçek açtı

    Baharın müjdecisi çiğdemler çiçek açtı

    Günümüze kadar bozulmadan gelen ve ‘Hitit buğdayı’ olarak da anılan siyez, Kastamonu’nun İhsangazi ilçesinde toprakla buluşturuluyor. İlçesinde yaklaşık 12 bin dekar alanda ekilen ve buğdayın atası olarak bilinen coğrafi işaretli ürün siyez buğdayının kış sebebiyle yapılamayan ekimi, çiğdemlerin çiçek açması ile yapılmaya başlandı. Kasım ayında ekilen ve kar yağışı sebebiyle toprakla buluşması ertelenen siyez, havaların ısınması ile toprakla buluşturuldu. Bölgede “kabulca”, “kaplıca” veya “Hitit bulguru” olarak da bilinen siyezin ekimi sırasında hiçbir kimyasal madde kullanılmıyor. Traktörlerle tamamen doğal olarak ekilen siyez, sulanmadan ve hiçbir gübre kullanılmadan yetişiyor ve Ağustos ayında da hasadı yapılıyor. Çiftçiler tarafından yetiştirilen siyezden yapılan ürünler ise vatandaşlardan yoğun ilgi görüyor.

    “Kış sebebiyle ekemediğimiz ürünlerimizi yeni sezonda ekmeye çalışıyoruz”

    İlçede siyez yetiştiriciliği yapan Sabahattin Ciğerci, “Kasım ayında bir kısım siyezimizi ektik. Kış sebebiyle ekemediğimiz ürünlerimizi yeni sezonda ekmeye çalışıyoruz. Bereketli bir yılın geçmesini bekliyoruz. Ağustos ayı gibi de hasadını yapacağız” dedi.

    “Çiğdemlerin çiçek açması ile buğday siyezimizi toprakla buluşturuyoruz”

    Çiftçi Yasin Ciğerci ise çiğdemlerin çiçek açması ile ekim yapmaya başladıklarını kaydederek, “12 bin yıllık ata tohumu siyez buğdayımızı toprakla buluşturuyoruz. Kasım ayında siyez buğdayını ekmeye başlamıştık ama kış şartlarından dolayı birçok tarlamızı ekememiştik. İlkbaharın gelmesini belirten çiğdemlerin çiçek açması ile buğday siyezimizi toprakla buluşturuyoruz” diye konuştu.

  • “650 bin konutu dönüştüreceğiz”

    “650 bin konutu dönüştüreceğiz”

    AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkan Adayı Murat Kurum, Bahçelievler’de düzenlenen Bereketli Toprakların Mirası Güneydoğu Sofrası İstanbul Buluşması programında vatandaşlarla bir araya geldi. Programa Kurum’un yanı sıra Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Akış, bakan yardımcıları, milletvekilleri, belediye başkanları ve çok sayıda vatandaş katıldı. Programda ilgiyle karşılanan Kurum vatandaşlarla sohbet edip hatıra fotoğrafı çektirdi.

    “Doğu ve Güneydoğu’da ayak basmadık tek bir mahalle bırakmadık”

    5 yıllık bakanlık döneminde Doğu ve Güneydoğu’da eserleri olduğunu hatırlatan Murat Kurum, “Her gün Allah’a şükrediyorum. Şükrediyorum çünkü, bu tür buluşmalarda görüyorum ki, milletimizin her ferdiyle, ülkemizin her yöresinden insanımızla muazzam gönül köprüleri kurmuşuz. 81 ilimizde yaptığımız hizmetlerle, kazandırdığımız nice eserlerle milletimizin teveccühüne mazhar olmuşuz. İnanın, milletimizin yüzündeki tebessüm bizim için şereflerin en büyüdüğüdür. Bu tebessümün ardında hiç şüphesiz tertemiz bir emek var, alın teri var, sizlere olan sevdamız var. Ben Mardin’de 3 sene okudum. Burada bir ablamızın kardeşi, benim okul arkadaşım. Mardin’den Mezopotamya’ya baktığınızda bir deniz görürsünüz. O güzel insanların ruhunu, kardeşliğini görürsünüz. Şırnak’ta askerlik yaptım. İyi ki; Şırnak’ın sokaklarında nefes alabilmeyi Rabbim bize nasip etti. 5 yıllık bakanlık dönemimde, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun her bir şehrinde bu kardeşinizin bir izi var, bir eseri var. 81 ilimize 450’den fazla ziyaret gerçekleştirmiş bir kardeşiniz olarak Doğu’da, Güneydoğu’da ayak basmadık tek bir mahalle bırakmadık. Kardeşlerimizin ihtiyaçlarını gidermek için oraya koştuk” şeklinde konuştu.

    “Milletimizle el ele verdiğimizde yapamayacağımız hiçbir iş yok”

    Doğu ve Güneydoğu’da yaptığı hizmetleri sıralayan Kurum, “Her zaman en büyük gayemiz şu oldu. Sizlere nasıl daha müreffeh bir hayat sunabiliriz, hep bunun derdinde olduk. Hamdolsun bugün; Batman’dan Mardin’e, Siirt’ten Şırnak’a, Diyarbakır’dan Şanlıurfa’ya, Kilis’ten Adıyaman’a kadar her bir şehrimizde yaptığımız hizmetleri görürsünüz. İşte memleketiniz Batman’a gittiğinizde sizlerin evlatlarınızla, ailelerinizle nefes alacağı yeşil alanları, millet bahçelerimizi görürsünüz. Mardin’de Cumhuriyet Meydanımızı nasıl ihya ettiğimizi, Eski Mardin Çarşısı’nın siluetini aslına uygun bir şekilde nasıl yenilediğimizi görürsünüz. Siirt’te 40 bin metrekarelik alanda kentsel dönüşüm çalışmalarımızı ve 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nı nasıl yenilediğimizi görürsünüz. Terörün Şırnak’ta, Diyarbakır’da oluşturduğu tahribattan sonra bu şehirlerimizi sosyal alanlarıyla, parklarıyla, bahçeleriyle birlikte nasıl yeniden ayağa kaldırdığımızı görürsünüz. Yeni Sur’u görürsünüz, yeni Şırnak’ı görürsünüz. Yine Şanlıurfa’da, Bitlis’in deresi Beş Minare’siyle sizleri selamlar. Erzurum’a gittiğinizde Ulu Camii etrafının düzenlendiğini görürsünüz, Adıyaman’da asrın felaketinden sonra yaralarımızı nasıl sarmak için yükselen konutlarımızı, yuvalarımızı görürsünüz. Malatya’ya gittiğinizde; Malatya bizi hemşehrisi ilan etti. Elazığ bizi Kara Murat ilan etti. Depremde, selde, heyelanda milletimizin hep yanındaydık. Elazığ’da Malatya’da depremler oldu, herkesten önce oraya koştuk. Elleri öyle bir tuttuk ki, o eller 1 yıl içinde konutlara dönüştü. Oraya gittiğimizde biz kendimizi evimizde gibi hissediyoruz, kardeşleri gibi bağırlarına basıyorlar. Bize ‘bu konutları yapamazsınız, kaynak bulamazsınız’ dediler. Biz de Allah’a şükür ki sözlerimizi tutan tarafta olduk. Yeni Elazığ, yeni Malatya’yı yeni Pütürge’yi vatandaşımızla el ele vererek inşa ettik. Asrın felaketinde 11 ilimizi, 14 milyon vatandaşımızı etkileyen bir depremle uyandık. 6 Şubat’ta bu acıyı 85 milyon yaşadı. Tek yürek, tek yumruk oldu. 11 ilimizi ayağa kaldırmak için, yeniden Ulu Camii’nin ezanlarını duymak için, oradaki vatandaşlarımızın yüzünü güldürmek için çalıştık. 3 ayda 180 bin konutun ihalesini gerçekleştirdik. Dünyada hiçbir yerde bunu göremezsiniz. Biz milletimizle el ele verdiğimizde yapamayacağımız hiçbir iş yok” ifadelerine yer verdi.

    “İstanbul’umuz iş bilmez ellerde, beceriksiz bir yönetim altında çok zaman kaybetmiştir”

    “Trafik çilesiyle İstanbul’da yaşamı solduranlar var” sözleriyle mevcut İBB yönetimini eleştiren Murat Kurum, “Biz bu ülkenin her bir karışına sevdalıyız. Biz bu milletin her bir ferdine sevdalıyız. Bizim gecemiz gündüzümüz milletimiz. Aklımızda, fikrimizde, ruhumuzda hep Türkiye’miz var. Bizi bu yola düşüren, bizi bu yola sevk eden derttir. Bugün derdiyle dertlendiğimiz İstanbul’umuz iş bilmez ellerde, beceriksiz bir yönetim altında çok zaman kaybetmiştir. İstanbul’un 5 yılı ziyan edilmiş, heba edilmiştir. Ama önümüzde İstanbul’u yeniden emin ellere teslim etmek, yeniden şahlandırmak için çok büyük bir fırsat var. Bugün seçimde iki taraf var. Bir tarafta afet anında tatil beldelerinde gezenler, diğer tarafta Fikirtepe’de, Esenler’de İstanbul’un 39 ilçesinde toplam 75 bin yeni yuva için çalışanlar var. Bir tarafta kendi geleceği için İstanbul’u kaderine terk edenler, diğer tarafta Kartal Orhantepe’de, Üsküdar’da, Beykoz’da şantiyelerde arı gibi çalışanlar var. Bugün bir yanda trafik çilesiyle İstanbul’da yaşamı solduranlar, diğer yanda Çekmeköy’de, Tuzla’da, Pendik’te gençlerimize, çocuklarımıza yepyeni yaşam alanları sunanlar var” diye konuştu.

    “İstanbul’un kaynağını İstanbul’a harcarsanız, İstanbul’un gücü her yere yeter”

    İstanbul’un kaynaklarının algı ve reklam kampanyalarına harcandığını ifade eden Murat Kurum, “5 yıllık bakanlık görevimde, genel müdürlük görevimde ne söz verdiyse tutan bir kardeşiniz olarak karşınızdayım. Biz söz verdiysek, sözümüzü tutarız. 5 yıllık süreçte 365 bin konut yaptım. Kentsel dönüşümle ilgili hemen hemen her ilde çalışmış bir kardeşinizim. Kentsel dönüşüm bizim işimiz. İstanbul’da 650 bin konutu 5 yıl içerisinde dönüştüreceğiz. Dönüştüreceğiz ki, burada yaşayan kardeşlerimiz, annelerimiz babalarımız yastığa başını koyduğunda güven ve huzur içinde uyusun. Kaynağı nereden mi bulacağız? Kaynak milletimiz. İstanbul’un kaynağını İstanbul’a harcarsanız, İstanbul’un gücü her yere yeter. Ama siz İstanbul’un kaynaklarını kendi ikbaliniz için boy boy reklam tabelalarına harcarsanız, 2 günlük konsere 550 milyon lira harcarsanız yetmez. O zaman İstanbul üzülür, İstanbul kırılır. İstanbul küçük bir bebek gibidir. Sevgi ister, ilgi ister, güvenli adımlarla birlikte yürümek ister. Hem İstanbul’daki deprem riskini ortadan kaldıracağız. Hem de yapacağımız 100 bin kiralık konutla birlikte, konut kira fiyatlarını aşağı çeken tarafta olacağız. Trafik çilesine yapacağımız metrolarla, karayolları tünelleriyle ve kavşak düzenlemeleriyle son vereceğiz. İstanbul’un 571 yıllık onurunu, gururunu yeniden İstanbul diyerek şaha kaldıracağız. 5 yıllık fetret devrini bitireceğiz” dedi.
    “Özgür efendi sen kimsin ki 650 bin gencimizin ve ailelerinin vatan sevgisini sorguluyorsun?”

    Kurum, bedelli askerlik yapanlara ‘kaçak’ diyen CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e ise şu şekilde tepki gösterdi:
    “Bunun mesajını CHP’nin bir o yana, bir bu yana savrulmasından da anlıyoruz. İşte bugün bu savrulmanın bir örneğini daha gördük. CHP’nin yetersiz eş genel başkanı Özgür efendi çıkmış, bedelli askerlik yapan 650 bin vatan evladımıza ‘kaçak’ diyor. Ne diyor? ‘Türkiye’yi sevenlerden oy istiyoruz. Bedelli askerliğe kaçanlardan değil’ diyor. CHP eş genel başkanı Özgür efendi bu aralar diline bizi doladı. Niye? Çünkü 31 Mart akşamı eş genel başkanlığını bırakacak. Hem kendisi hem de kibri aklının önüne geçmiş buradaki belediye başkanı, yarı zamanlı belediye başkanlığı yapan Ekrem bey süresiz tatile gidecekler. Özgür efendi sen kimsin ki 650 bin gencimizin vatan sevgisini sorguluyorsun, onları vatanı sevmemekle suçluyorsun? Sen kimsin ki bu pırıl pırıl gençlerimize böyle bir ithamda bulunuyorsun. Acaba senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu? Sana bu yetkiyi kim veriyor? Deprem üzerinden kirli bir siyaseti üreten sen değil misin? Şehit cenazesinde kahkahalar atan sen değil misin? Bu millet senin ne olduğunu, kim olduğunu çok iyi biliyor. Milletimizin arasına nifak tohumları ekmene asla müsaade etmedik, etmeyeceğiz. Gençlerimize, bu vatanın hiçbir evladına kimse yafta vuramaz. Hele hele şehidimizin cenazesinde kahkahalar atanlar bu konuda tek bir kelime edemez. Hiç merak etme bu milletin evlatları, sana gereken cevabı 31 Mart’ta sandıkları patlatarak verecek.”

    “Bizi arayanlar milletin yuvalarını yaparken bulacak”

    “Bizim bu şehre dair rüyalarımız, hayallerimiz, hedeflerimiz var” diyerek sözlerine devam eden Kurum, “Derdi olmayanlar bizi anlayamaz. Çünkü dert insanı yollara düşürür. İşte biz bu dertle milletimizin zor anında nasıl yanında olduysak, 31 Mart’tan sonra da aynı anlayışla çalışacağız. Bizi arayanlar algıda, reklamda bulamayacak. Bizi arayanlar milletin yuvalarını yaparken bulacak. Bizi arayanlar yerin üstünde dönüşüm, yerin altında metro şantiyelerinde bulacak. Bizi arayanlar İstanbul’un 39 ilçesinde millet bahçeleri yaparken bulacak. Bizi hiç kimse polemik yaparken görmeyecek. Bizi arayanlar temel atarken, açılışlar yaparken bulacak. Gençlerimiz için yeni ofisler, yeni iş yerleri kurarken bulacak. Bizi arayanlar başımızdaki baretimizle, ayağımızdaki çizmemizle, sırtımızdaki montumuzla İstanbul’umuz için koşarken bulacak. Biz hiçbir zaman kirli pazarlıkların, iftiraların, dedikodular tarafında olmayacağız. Biz hep millet için yapan ve üreten tarafta olacağız. Biz hiçbir zaman sözünü yiyenlerin tarafında olmayacağız. Biz hep sözünü tutanların tarafında olacağız” dedi.

    “Bu şehrin çilesi varsa muradı da var”

    Kurum konuşmasını, “Dün nasıl 81 ilimize ve İstanbul’umuza hizmet ettiysek Allah’ın izniyle 1 Nisan’dan sonra da bu şehre hizmet etmeye devam edeceğiz. Ne diyor Şanlıurfa’nın yanık sesi Kazancı Bedih: ‘Mevlam birçok dert vermiş, beraber derman vermiş.’ Evet, bu şehrin derdi varsa dermanı da var, bu şehrin çilesi varsa muradı da var. İnşallah İstanbul’un dertlerine hep birlikte derman olacağız. İstanbul’umuzu hep birlikte değiştirecek, hep birlikte yöneteceğiz. İstanbul’a yeniden; gönül belediyeciliğini hâkim kılacağız. Her kardeşimizin gurur duyacağı bir İstanbul için gece gündüz demeden var gücümüzle çalışacağız. 1 Nisan’da İstanbul, gerçek belediyecilikle tanışacak. 1 Nisan’da yüzler gülecek, İstanbul gülecek, İstanbullular gülecek. Tıpkı Diyarbakır türküsünde ‘Mardin kapı şen olur’ dediği gibi inşallah 1 Nisan’dan sonra da İstanbul’umuzun her bir hanesi, her bir vatandaşı şen olacak, huzurlu olacak” ifadeleriyle noktaladı.

    “Murat kardeşim İstanbul için büyük bir fırsattır”

    İstanbul’un 1 Nisan’dan itibaren yeniden eser ve hizmet siyasetiyle yönetileceğini ifade eden Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise, “Sosyal konut açığını köklü bir şekilde çözmenin tek bir yolu var. O da TOKİ üzerinden sosyal konut üretimidir. Özellikle İstanbul’un karşı karşıya olduğu deprem riski var. Kentsel dönüşüm temel çözümdür. Kentsel dönüşümün mimarı burada. İBB başkan adayımız, deneyimiyle, birikimiyle ulaşım sorununu, konut arzını ve kentsel dönüşümü yapabilecek Türkiye’de en güçlü kişiliktir. Biz bu şehri daha yaşanabilir bir hale getirmek, daha da kalkındırmak için bu alanlarda ilerleme sağlamamız lazım. Sizce adaylar arasında bunu en iyi kim yapabilir? Bence cevap çok açık ve nettir. O yüzden Murat kardeşim İstanbul için büyük bir fırsattır. İstanbul çok şanslıdır. Bu kadar büyük bir tecrübeye, birikime sahip işin ehlidir” şeklinde konuştu.

  • Taklacı güvercin atmacaya rakip oluyor

    Taklacı güvercin atmacaya rakip oluyor

    Artvin’in Arhavi, Hopa ve Kemalpaşa ilçelerinde yaygın olan atmaca kültürü yıllardır yaşatılmaya çalışılıyor. Her yıl Ağustos-Kasım aylarında yapılan atmaca avı, özel ağ düzeneklerin kurulumuyla gerçekleşiyor. Atmaca tutkunları gözü gibi baktıkları atmacaları, bir süre sonra yeniden doğaya salıyor. Özellikle Artvin ve Rize’nin sahil kesiminde yaygın olan atmaca kültürünün yanı sıra şimdide taklacı güvercin tutkunları artmaya başladı.

    Artvin’in Kemalpaşa ilçesinde yaşayan Tolga Altunkaya, İstanbul’da yaşadığı zamanlarda merak edip sahiplendiği taklacı güvercin merakını Kemalpaşa’ya taşımış.

    İstanbul’da doğan ve pandemi döneminde Kemalpaşa’ya yerleşen Altunkaya, taklacı güvercin tutkusunun çocukluktan gelen bir hastalık olduğunu söyledi. Altunkaya “Pandemi döneminde memlekete yerleştim. Gelirken buraya birkaç güvercin getirdim. Küçük bir mekan yaptım güvercinler için. Bölgemizde şuan sadece ben taklacı güvercin besliyorum. Zamanımın büyük bir bölümü burada geçiyor. Hobilikten çıkmış hastalık durumunda. Onlarla zaman geçirmeyi çok seviyorum. Doğu Karadeniz’de pek yaygın değil ama gören herkesin ilgisini çekmeye başladı şimdiden” dedi.

  • Buğday saplarından tepsi yapıyor

    Buğday saplarından tepsi yapıyor

    Depremin yaralarının sarıldığı Hatay’da aile ekonomisine katkı sağlamak isteyen Samandağı ilçesi Hıdırbey Mahallesi’nde yaşayan 62 yaşındaki Neriman Şahin, kolları sıvadı. Mevsiminde topladığı buğday saplarını boyama işlemine sokan Şahan, bu sapları ilmik ilmik örerek tepsi haline getiriyor. Sabırla ilmik atan kadın, kazandığı parayı ise aile bütçesine destek olarak kullanıyor. Şahan’ın elinde şekil alan tepsiler; 150 TL ile 300 TL arasında alıcı buluyor.

    Yaptığı temsilerin yemek sunumunda kullanıldığını dile getiren Şahin, “Tepsinin dolgu malzemesi için bu sapları, renkli kaplaması içinse naylon kullanıyorum. Tepsilerin kahvaltılık, içli köfte, ekmek, meyve gibi besinler tüketilirken kullanılıyor. Kimi müşteriler ise süs eşyası olarak kullanmayı tercih ediyor. Tepsilerin üstüne isim de yazmaya öğrettiler. Ben ilk başladığımda da tepsiye Musa ağacını ismini yazdım. Bu işi yaparken mutlu oluyorum tepsi harici evimize katkı sağlamak için doğal reçeller yapıyorum ve aile geçimini bu kulübede yaptığım el emekleri ile sağlıyorum” dedi.

  • Lise öğrencileri, depreme dikkat çekti

    Lise öğrencileri, depreme dikkat çekti

    Ülke genelinde olduğu gibi Bingöl’de de 1-7 Mart Deprem Haftası nedeniyle çeşitli etkinlikler düzenlenmeye devam ediyor. Bu çerçevede Şehit Zafer Kurt Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesindeki inşaat teknolojileri ve tesisat teknolojileri alanındaki öğrenci ve öğretmenler farkındalık etkinliği düzenledi. Öğrenci ve öğretmenler yapılardaki temel, kolon ve zemin gibi başlıca hatalara dikkat çekecek çalışmalar hazırladı. Çalışmaları öğrenci ve idarecilere anlatan öğrenciler, sağlam binalar için yapılması gerekenleri de anlattı.

    ”İlimizde daha dayanıklı binalara ulaşmak için bu çalışmaları hazırladık”

    Deprem haftasında düzenledikleri etkinlikle ilgili konuşan Şehit Zafer Kurt Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Murat Sözer, ”1-7 Mart ülkemizde deprem haftası. Okulumuz teknik lise, tabi bu alanda da farkındalık oluşturmak, depreme dayanıklı binalar yapmak, yapılar yapmak üzere inşaat teknolojileri alanımız ve tesisat teknolojileri alanımız iki alanımız ortak çalışarak güzel projeler ortaya çıkardık. İlimizin deprem noktasında daha dayanıklı binalara ulaşması, daha kaliteli binalara ulaşması adına bir çalışma yürüttük. Bu çalışmada yapılan hatalar, binalarda yapılan yanlışların önlenmesi, binalarda eksik kullanılan malzemelerin önlenmesi, kesilen kolonların, kesilen kirişlerle ilgili dikkat çekmek bu projeyi yürüttük. Hem tesisat hem de inşaat öğrencilerimizle birlikte güzel bir projeler ortaya çıkardık. Amacımız, deprem haftası nedeniyle hem farkındalık oluşturmak hem de güzel bir mesaj vermek. Sağlıklı yapılar bizi depremden koruyacaktır. Sağlıklı yapılarla sürece dahil olmak istiyoruz ve bu sürede öğrencilerimizi yetiştirip, ileride onların sağlıklı yapılar yapmasını temenni ediyoruz” dedi.

    11’inci sınıf öğrencisi Cihat Kilbun ise ”Deprem Haftası nedeniyle öğrenci arkadaşlarımız ve öğretmenlerimizle farkındalık oluşturmak istedik. Zemin, kolon, bina yapımında göz ardı edilen hataları burada göstermek istedik” şeklinde konuştu.

    Şehit Zafer Kurt Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğretmen ve öğrencileri daha önce de kentteki evlerde deprem sırasında düşmesi muhtemel dolap, vestiyer gibi ağır eşyaları gönüllü olarak ücretsiz şekilde sabitleyerek adından söz ettirmişti.

  • Hayranları Müslüm Gürses’i andı

    Hayranları Müslüm Gürses’i andı

    Arabesk müziğin ustalarından olan ve hayranları tarafından ‘Müslüm Baba’ olarak anılan 3 Mart 2013 yılında hayatını yitiren Müslüm Gürses, bugün ölümünün 11’inci yılında Türkiye’nin birçok yerinde anılmaya devam ediyor. Merhum sanatçının İzmir’deki hayranları da merhum sanatçıyı unutmadı. Hayranlar Bornova Cumhuriyet Meydanı’nda bir araya gelip bin 500 kişilik pilav ve lokma döktürdü.

    Etkinlikte Müslüm Gürses hayranları, ‘Müslüm Baba’yı şarkılarını söyleyerek yad ederken, ‘mekanın cennet olsun Müslüm Baba’ ve ‘unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız’ yazılı pankartlar astı. Öte yandan kendisini ‘radikal Müslümcü’ olarak tanıtan kebap ustası Mehmet Kara, koleksiyonunda bulunan posterler ve kasetleri alanda sergiledi.

    “Amacımız İzmir’den Müslüm Babaya bir ses olmak”

    Kendini radikal Müslümcü olarak tanımlayan Mehmet Kara, “Müslümcülük İzmir’de ölmedi. Amacımız İzmir’den Müslüm Babaya bir ses olmak, Müslümcülüğün sesini dünyaya duyurmak. Ne mutlu Müslümcüyüm diyene. O bizim kalbimizde yaşıyor. Ölmedi, ölmeyecek. Hiçbir zaman da ölmedi zaten. Bizim için Müslüm Baba vefa demek. Müslüm Baba sağken gerçekten kıymeti bilinmedi. Vefat ettikten ve filmi çıktıktan sonra bazı insanlar anladı. Fakat biz hiçbir zaman Müslüm Babayı unutmayacağız, unutturmayacağız. Yani bizim için Müslümcülük bir şereftir, bir namustur. Bugün burada Müslüm Baba için toplandık. 11. ölüm yıl dönümü dolayısıyla lokmanımızı, pilavımızı dağıttık. Rabbim kabul eylesin. Mekanı cennet olsun” dedi.
    14 yaşından beri Müslüm Baba’yı dinlediğini söyleyen Havva Polat ise “Onunla büyüdüm, onun şarkılarıyla büyüdüm. İzmir Müslüm Baba Arşiv Evi’nin hatıralarıyla, hatıralarıyla buradayım. Dünyanın babası Müslüm Baba. Ölümüne Müslüm Baba” cümlelerini aktardı.

    Anma etkinliğinde konuşan bir diğer Müslüm Gürses hayranı Nuri Alptekin, “Bu dünyadan bir efsane geldi ve geçti. Müslüm diye yazılır, baba diye okunur” ifadelerine yer verdi. Celal Demir isimli hayran ise “Müslüm baba ölmedi, ölmeyecek. Biz var oldukça yaşıyoruz ve yaşatıyoruz. Son baba Müslüm baba, ölümüne Müslüm baba. Unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız” ifadelerini kullandı.

  • Ocak ayı dış ticaret verileri açıklandı

    Ocak ayı dış ticaret verileri açıklandı

    Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Dış Ticaret Verileri temel alınarak hazırlanan Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Dijital Veri Paneli’ne göre, bu yılın ilk ayında tarım, gıda ve içecek sektörü geçen yıl aynı döneme göre yüzde 11,63 artışla 2,17 milyar dolar ihracat ve yüzde 16,77 düşüşle 1,6 milyar dolar ithalat yaptı. Ocak ayında Dış Ticaret Dengesi 830 milyon dolar fazla verdi.

    Özel Ticaret Sistemi (ÖTS) çerçevesinde yayınlanan Dış Ticaret Verileri’ne göre, ocak ayında ihracat geçen yıl aynı döneme kıyasla yüzde 11,63 artarken, ithalat ise yüzde 16,77 geriledi.

    Ocak ayında buğday ithalatı azaldı sığır ithalatı arttı

    Ocak ayında buğday ithalatı gerilerken, sığır ithalatındaki artış yılın ilk ayında devam etti. Bu ayda sırasıyla en fazla buğday, soya fasulyesi ve sığır ithal edildi. Ocak ayında buğday ithalatı geçen yıl aynı döneme göre yüzde 46,3 oranında azalarak 186,9 milyon dolar olurken, sığır ithalatı ise geçen yıl aynı döneme kıyasla yüzde 65 artarak 87,1 milyon dolar oldu. Geçen yıl buğday ithalatı 3 milyar 402,4 milyon dolar, soya fasulyesi ithalatı 1 milyar 679,3 milyon dolar ve sığır ithalatı 1 milyar 163 milyon dolar olmuştu.

    Ocak ayında Dış Ticaret Dengesi 830 milyon dolar fazla verdi

    Yılın ilk ayında Dış Ticaret Dengesi geçen yıl olduğu gibi fazla vermeyi sürdürdü. Ocak 2024’te Dış Ticaret Dengesi 830 milyon dolar fazla verdi.
    Türkiye’nin tarım, gıda ve içecek sektöründe Dış Ticaret Dengesi 2023 yılında 5,36 milyar dolar fazla vermişti.

    Ocak ayında birim ihracat değeri geçen yıl aynı döneme kıyasla yüzde 10,8 düşüşle 1.152 dolar/ton oldu. İthalat birim değeri ise geçen yıl aynı döneme kıyasla yüzde 4,98 artarak 682 dolar/ton oldu.

    Dış ticarette öne çıkan ürünler

    Bu yılın ilk ayında ihracatta öne çıkan ürünlerde ilk sırayı 137 milyon dolar ile un aldı. Bu ürünü 131,7 milyon dolar ile fındık içi ve 91,7 milyon dolar ile mandalina izledi. Bu ürünler, ocak ayında toplam ihracatın yaklaşık yüzde 14’ünü oluşturdu.

    Aynı dönemde ithalatta ise en fazla ithal edilen ürün 186,9 milyon dolar ile buğday oldu. Buğdayı 170,4 milyon dolar ile soya fasulyesi ve 87,1 milyon dolar ile sığır takip etti. Bu 3 ürün, ocak ayı itibarıyla toplam ithalatın yüzde 28,2’sini oluşturdu.

    Buğday ithalatında Rusya ve Ukrayna ilk sırada yer almaya devam etti

    Bu yılın ilk ayında yapılan ithalatta ilk sırayı 186,9 milyon dolar ile buğday aldı. Geçen yıl buğday ithalatında ilk iki sırada yer alan Rusya ve Ukrayna, ocak ayında da buğdayın en fazla ithal edildiği ülkeler oldu. Bu dönemde, Rusya’dan 145,5 milyon dolar, Ukrayna’dan 28,6 milyon dolar ve Moldova’dan 5 milyon dolar tutarında buğday ithalatı yapıldı. Rusya ve Ukrayna’nın toplam buğday ithalatındaki payı yaklaşık yüzde 93,1 oldu.

    Ocak ayında buğdaydan sonra 170,4 milyon dolar tutarında soya fasulyesi ve 87,1 milyon dolar tutarında sığır ithal edildi. Soya fasulyesi ithalinde ilk sırayı 69,8 milyon dolar ile Ukrayna alırken, bu ülkeyi Brezilya (56,8 milyon dolar) ve ABD (24,4 milyon dolar) takip etti. Sığır ithalatında ise sıralama 51,9 milyon dolar ile Uruguay, 16,3 milyon dolar Brezilya ve 6,5 milyon dolar ile Almanya oldu.

    En fazla ihracat ve ithalat yapan sektörler

    Bu yılın ilk ayında dış ticaret verileri sektörlere göre incelendiğinde; en fazla ihracatın 262 milyon dolar ile şeker ve şekerli mamuller sektöründe yapıldığı görüldü. Bu sektörü sırasıyla yaş meyve sektörü (248 milyon dolar), sert kabuklu meyveler sektörü (230 milyon dolar), balıkçılık ve su ürünleri sektörü (169 milyon dolar) ve un sektörü (138 milyon dolar) takip etti.
    Şeker ve şekerli mamuller sektörünün toplam ihracat içindeki payı yüzde 12,46, yaş meyve sektörünün yüzde 11,79, sert kabuklu meyveler sektörünün yüzde 10,95, balıkçılık ve su ürünleri sektörünün yüzde 8,04 ve un sektörünün yüzde 6,54 oldu.

    Yine aynı dönemde en fazla ithalat 439 milyon dolar ile hayvan yemi sektöründe yapıldı. Bu sektörün ardından en fazla ithalat yapan sektörler; bitkisel yağ (220 milyon dolar), un (215 milyon dolar), kakao ve çikolata (96 milyon dolar) ve canlı hayvan ticareti (89 milyon dolar) sektörleri olarak sıralandı.

    Hayvan Yemi sektörünün toplam ithalat içindeki payı yüzde 33,75, bitkisel yağ sektörünün yüzde 16,88, un sektörünün yüzde 16,52, kakao ve çikolata sektörünün yüzde 7,39 ve canlı hayvan ticareti sektörünün yüzde 6,83 oldu.

    İhracatın arttığı ve azaldığı sektörler

    Bu yılın ilk ayında geçen yıl aynı döneme kıyasla ihracatı değer olarak en fazla artan sektörlerin başında 73 milyon dolar ile (yüzde 46,29 artış) sert kabuklu meyveler sektörü geldi. Bu sektörü 58 milyon dolar ile (yüzde 92,23) ile hayvan yemi sektörü, 36 milyon dolar ile (yüzde 16,14 artış) şeker ve şekerli mamuller sektörü, 33 milyon dolar ile (yüzde 15,25) yaş meyve sektörü ve 31 milyon dolar ile (yüzde 19,18) salça ve konserve sektörü izledi.

    Söz konusu dönemde ihracatı değer olarak en fazla düşen sektör 122 milyon dolar ile (yüzde 49,09 düşüş) bitkisel yağ Sektörü oldu. Ayrıca bakliyat sektörü 15 milyon dolar (yüzde 24,33 düşüş) ve Tohumculuk Sektörü 11 milyon dolar (yüzde 17,08) geriledi.

    Bu yılın ocak ayında geçen yıl aynı döneme göre, ithalatı değer olarak en fazla artan sektör 38 milyon dolar ile (yüzde 64,4 artış) kakao ve çikolata sektörü oldu. Bu sektörün ardından canlı hayvan ticareti sektörü 34 milyon dolar (yüzde 63,5 artış), tohumculuk sektörü 13 milyon dolar (yüzde 53,7 artış), sert kabuklu meyveler sektörü 12 milyon dolar (yüzde 29,3 artış) ve alkollü içecekler Sektörü 12 milyon dolar (yüzde 49,6 artış) ile ithalatı değer olarak en fazla artan sektörler olarak sıralandı.

    Bu dönemde ithalatı en çok düşen sektörler ise 173 milyon dolar ile (yüzde 44 düşüş) Bitkisel Yağ sektörü oldu. Bu sektörü 154 milyon dolar ile (yüzde 41,8 düşüş) un sektörü, 30 milyon dolar ile (yüzde 6,4 düşüş) hayvan yemi sektörü, 27 milyon dolar ile (yüzde 83,1 düşüş) pirinç değirmenciliği sektörü ve 21 milyon dolar ile (yüzde 30,4 düşüş) şeker ve şekerli mamuller sektörü takip etti.

    Dış ticarette öne çıkan ülkeler

    Bu yılın ilk ayında dış ticaret verileri ülke bazında değerlendirildiğinde; en fazla ihracat yapılan ülke 305 milyon dolar ile Irak oldu. Irak’tan sonra en fazla ihracat, 171 milyon dolar ile Almanya’ya, 136 milyon dolar ile Rusya’ya, 123 milyon dolar ile ABD’ye ve 96 milyon dolar ile İtalya’ya yapıldı. Yılın ilk ayında, bu 5 ülkeye yapılan ihracat toplam ihracatın yüzde 34’3’ünü oluşturdu.

    Aynı dönemde ülke bazında ithalat en fazla 318 milyon dolar ile Rusya’dan yapıldı. Bu ülkeyi, 149 milyon dolar ile Ukrayna, 104 milyon dolar ile Brezilya, 102 milyon dolar ile ABD ve 67 milyon dolar ile Malezya izledi. Bu 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 46,25’ini oluşturdu.

    Türkiye, en fazla ithalatı Rusya ve Ukrayna’dan yapmaya devam etti. Bu iki ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 29,1’ine denk düştü.

    Türkiye, ocak ayında en fazla ihracat yaptığı ülkelerden Irak’a un, dondurulmuş tavuk eti, mandalina; Almanya’ya fındık içi, ambalajlı fındık, domates; Rusya’ya ise mandalina, alabalık ve limon ihraç etti.

    Türkiye aynı dönemde en fazla ithalat yaptığı Rusya’dan buğday, ham ayçiçeği yağı, ayçiçeği küspesi; Ukrayna’dan soya fasulyesi, buğday, ham ayçiçeği yağı ve Brezilya’dan ise soya fasulyesi, kahve ve sığır ithal etti.

    TÜİK’in açıkladığı Dış Ticaret Verileri temel alınarak hazırlanan TGDF Dijital Veri Paneli’ndeki hesaplamalara 01 ve 24 fasılları arasındaki tüm Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu (GTIP) kalemleri ile 29’uncu fasıl ve 35’inci fasıldan seçili ürünlerin dâhil edildiği belirtildi.

  • “11bin yaban hayvanını tedavi ettik

    “11bin yaban hayvanını tedavi ettik

    Bakan Yumaklı, 3 Mart Dünya Yaban Hayatı Günü dolayısıyla değerlendirmelerde bulundu. Bakanlığa bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü (DKMP) tarafından yürütülen yaban hayatı geliştirme faaliyetleri hakkında bilgi veren Yumaklı, tür koruma eylem planlarının yanı sıra yaban hayvanı üretim, doğaya yerleştirme ve izleme çalışmaları konularına da değindi.
    Türkiye’nin Avrupa’dan orman, Asya’dan step ve Afrika’dan çöl türlerini bir arada barındırdığına dikkati çeken Yumaklı, şunları kaydetti:

    “Dünyadaki 8 ana gen merkezinden biri olan Anadolu toprakları çok sayıda yabani bitki türüne de ev sahipliği yapıyor. Önemli coğrafi konumu dolayısıyla ülkemiz kuş göç yolları konusunda da kilit pozisyona sahip. Bu da ülkemizin biyolojik çeşitlilik açısından önemini bir kat daha artırıyor. Biz de bu zenginliğimizi ve yaban hayatımızı korumak için canla başla çalışıyoruz. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğümüz gerekli çalışmaları aralıksız yürütüyor.”

    Yaban hayatı geliştirme sahalarının DKMP Genel Müdürlüğünün en önemli faaliyet alanlarından biri olduğunu vurgulayan Yumaklı, “Ülkemizde 154 memeli, 490 kuş, 140 sürüngen türünün yaşadığını biliyoruz. Ayrıca 19 bine yakın omurgasız hayvan ile 11 bine yakın bitki türünün de yaşadığını tespit ettik. Yaban hayatı geliştirme sahaları ile bu türlerin korunup geliştirilmesini sağlıyoruz. Bu bağlamda, ülkemizde 1 milyon 165 bin 447 hektar alana sahip 85 yaban hayatı geliştirme sahası bulunuyor. Farklı türler için ilan edilen bu sahalarda yaban keçisi, Anadolu yaban koyunu, geyik, karaca, alageyik, kelaynak, karaakbaba ve ceylan gibi türlerimiz koruma altına alınmış durumda” ifadelerini kullandı.

    Nesli tehlike altındaki türlerin korunup geleceğe taşınması için tür koruma eylem planlarının hazırlanmasına yönelik çalışmalar yürüttüklerini bildiren Yumaklı, “Ülkemizde doğal ortamlarında korunan alanlar veya tür eylem planları aracılığıyla korunmakta olan yaban hayvanlarını desteklemek amacıyla bazı türler için yaban hayvanı üretme istasyonları kuruyoruz. Bu alanlarda kızıl geyik, alageyik, ceylan, Anadolu yaban koyunu, Hatay dağ ceylanı, kelaynak gibi türlerin üretimini yapıyoruz. Halihazırda toplam 12 memeli yaban hayvanı, 9 kanatlı yaban hayvanı, 3 adet de alabalık üretme istasyonumuzda bu çalışmalarımız sürüyor” ifadelerine yer verdi.

    42 milyon Alabalık, 1,4 milyon Keklik ve Sülün doğaya bırakıldı

    Bakan Yumaklı, 2023 sonu itibarıyla Bakanlığın üretme istasyonlarında 185 alageyik, 690 yaban koyunu, 142 kızıl geyik, 298 ceylan ve 301 de kelaynak bulunduğunu belirtti. Bu istasyonlarda üretilip doğaya salınan yaban hayvanları ile ilgili de bilgi veren Yumaklı, 2002-2023 yıllarında 4 bin 477 memeli yaban hayvanı üretildiğini bunların 2 bin 41’inin doğaya bırakıldığını söyledi.
    Aynı çalışmalar kapsamında, 2002- 2023 yıllarında 42 milyon alabalık ile 1,4 milyon keklik ve sülünün doğal ortamlarına salındığını aktaran Yumaklı, “Yaban hayvanlarını izleme çalışmaları çerçevesinde yaban hayvanı türlerinin ve popülasyon büyüklüklerinin tespit edilmesi amacıyla 54 yaban hayatı geliştirme sahasında her yılın eylül-şubat ayları arasında envanter çalışmaları yürütüyoruz” ifadesini kullandı.

    Sulak alanların korunmasına yönelik de kış ortası su kuşu sayımları yaptıklarını hatırlatan Yumaklı, 2023’te 145 alanda, 110 kuş türünden 2 milyon 66 bin 758 su kuşu sayıldığını aktardı.

    3 binden fazla fotokapan ile izleniyor

    Bakan Yumaklı, doğadaki büyük memeli hayvanların takibinin ise fotokapanlar ile yapıldığına işaret ederek DKMP Genel Müdürlüğünce ülke genelinde 3 binden fazla fotokapanla izleme yapıldığını dile getirdi.

    “11 bin 284 yaban hayvanını tedavi edip doğal yaşam alanlarına bıraktık”

    Çeşitli nedenlerle yaralanan yaban hayvanlarının DKMP Genel Müdürlüğüne ait Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezlerimizde tedavi ve rehabilite edilerek tekrar doğal yaşam alanlarına bırakıldığını hatırlatan Yumaklı, şunları kaydetti:

    “2023’te çeşitli nedenlerle yaralanan 11 bin 284 yaban hayvanını tedavi edip tekrar doğal yaşam alanlarına bıraktık. İlki 2010 yılında tesis edilen Yaban Hayvanı Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi sayımızın artırılması için var gücümüzle çalışıyoruz. Unutmayalım ki güzel ülkemizin yaban hayatının ve zengin biyoçeşitliliğinin korunması; havamızın, suyumuzun, toprağımızın korunması ve tarımsal üretimimizin devamı için büyük önem taşıyor. Tüm vatandaşlarımızdan biyoçeşitliliğimizin korunması ve geliştirilmesi yönünde gece gündüz demeden çalışan tüm görevlilerimize destek olmalarını rica ediyorum.”

  • ‘Heimlich manevrası’ çocuğun hayatını kurtardı

    ‘Heimlich manevrası’ çocuğun hayatını kurtardı

    Olay, geçtiğimiz gün Çekmeköy’de bulunan bir parkta meydana geldi. Edinilen bilgiye göre annesiyle birlikte parkta oynamaya gelen çocuğun yürüdüğü sırada ağzındaki şeker nefes borusuna kaçtı. Nefes almakta zorlanan çocuğunu gören anne çevreden yardım istedi. Olayı gören Çekmeköy Belediyesinde görevli zabıta memuru Şaban Gören, çocuğu kucağına alarak heimlich manevrası uyguladı. Zabıtanın yaptığı müdahale sonrası boğazından şeker çıkan çocuk, rahat nefes almaya başladı. O anlar, parktaki güvenlik kamerası tarafından saniye saniye kaydedildi.

    “Aldığımız eğitimlerin faydasını görmüş olduk”

    Çocuğa heimlich manevrası uygulayan Çekmeköy Belediyesi Zabıta Memuru Şaban Gören, “Bir kadının yardım çığlığını duyduk. Yardım için koştuğumuzda çocuğun boğazına bir şey kaçtığını öğrendik. Çocuğun elinde şekerler vardı. Müdahale edeceğimiz esnada çocuğun nefesi kesildi. Ben de almış olduğumuz ilk yardım eğitimleri sonrası heimlich manevrasını uyguladım. Müdahalemiz sonrası çocuğun ağzındaki şekeri dışarı çıkarttık. Olay sonrası hem çocuğu hem de annesini sakinleştirdik. Bizler güvenlik ve zabıta personeli olarak kurum içerisinde devamlı eğitimler alıyoruz. Canlı ve cansız mankenler üzerinde bizlere verilen eğitimler sonrası bu müdahaleyi yapabildik. Aldığımız eğitimlerin faydasını görmüş olduk” dedi.

  • Şırnaklı annelerin mücadeleleri sürüyor

    Şırnaklı annelerin mücadeleleri sürüyor

    Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesine bağlı Beşağaç köyünde kadınlar yaz, kış zorlu bir mesai içindeler. Kadınlar kış aylarında metrelerce yağan kara rağmen ilkbahar aylarında yaylaya çıktıkları için kış aylarında halıları yıkamak zorunda kalıyor.

    Buz gibi havada evlerin önündeki kar yığınlarını temizleyip halılarını güneşli havada yıkayan kadınlar günlerdir bahar hazırlığı yapıyor. Köy halkı hayvancılıkla uğraştığı için ilkbahar gelmeden hazırlıklarını tamamlamaya çalışan kadınlar, eksi 16 dereceye varan soğuklara aldırmadan halılarını yıkıyor. Feride Acer isimli yaşlı kadın günlerdir karlı havalarda halı yıkadığını söyledi.

    Acer, ”Bizim burada gelenektir kış aylarında halılarımızı yıkıyoruz. Evlerimizi temizliyoruz, ilkbahar aylarında yaylaya çıktığımız için temizlik çalışmaları yapamıyoruz. Herkes bu günlerde halılarını yıkamak zorunda, çok zorlanıyoruz ama başka çaresi yok” dedi.