Etiket: güncelhaberler

  • Gezgin “örümcek adam” Kırıkkale’de

    Gezgin “örümcek adam” Kırıkkale’de

    6 Şubat 2023’de meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından afetzede çocuklara ücretsiz animasyon gösteriler yapan 28 yaşındaki Ayaz Koç, hayalini kurduğu örümcek adam kostümüyle Türkiye’yi gezmeye karar verdi. “Spider-Man yollarda” mottosuyla hayalini gerçekleştirmek için yollara düşen Koç’un 14’üncü durağı Kırıkkale oldu. Örümcek adam Koç, coğrafi işaretli Keskin tavanın tarifini Kebapçı Halil olarak bilinen restoranda canlı olarak izledi. Yüzlerce yıllık lezzet efsanesi Keskin tavası, yöreye ait taze kuzu eti, kuyruk yağı, domates, yeşil biber, sarımsak ve pul biberden yapılıyor. 200 derecelik taş fırında yaklaşık 2 saatte pişirilen Keskin tavasını tadan örümcek adam, yöresel lezzete hayran kaldı. Örümcek adam, daha sonra şehrin sokak ve caddelerinde de vatandaşlarla hatıra fotoğrafı çekti, çocukların da ilgi odağı oldu.
    Kebap ustası Şehmuz Polat, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, Keskin tavasının tamamen doğal lezzet olduğunu belirterek, 2 saat süreyle kara fırında pişirildiğini söyledi. Yörenin en güzel yemeklerinden biri olduğunu ifade eden Polat, “En güzel yemeklerimizden biri Keskin tava, genelde kuzu etinden yapılıyor. 1 yaşındaki körpe kuzunun kaburgasından yapılıyor. Domates, bol sarımsak, acı biber, ağzımızda eriyor. Fırında 2 saat kendi suyunda kendi yağında pişiyor. İsteğe bağlı yapıyoruz. 2 saat önceden haber veriliyor. İtina ile hazırlayıp fırına atıp sürüyoruz. Kuyruk yağı olmazsa olmaz. Herhangi bir margarin, zeytin yağı, ayçiçek yağı vermiyoruz. Kendi suyunda kendi yağında 2 saat süreyle pişiyor. Ondan sonra afiyetle yiyoruz. Keskin tavanın özelliği kuzu etinden olması. Zaten kuzu olmazsa ağızda erimez. Kara fırında pişiyor. Herhangi bir katkı madde yok” diye konuştu.

    Örümcek adam Ayaz Koç ise, “Keskin tava ağızda dağılan bir lezzet gerçekten. Her şeyi ile sanat çalışması olan bir lezzet. Kesinlikle herkese tavsiye ediyorum. Keskin tavayı bende denemelisiniz. Buraya geldiğiniz zaman uğrayın ve Keskin tavayı yiyin ve lezzeti tadın” dedi.
    Örümcek adam kostümüyle 81 ilin tamamını gezmek istediğini anlatan Koç, “Bir hayalim vardı 81 şehri gezmek. Spider-Man kostümüyle başladım. Herkes tarafından ilgi odağı oldum. Gençlere, yetişkinlere ve bütün herkese umut oldum. Her şehirde beni gören fotoğraf ve video alıyordu. Paylaşım yapıyorlar buda yayıldı” şeklinde konuştu.
    Koç, depremin vurduğu illerden Adana, Hatay, Malatya, Gaziantep, Diyarbakır’da 50 gün boyunca depremzede çocuklarla da ilgilendiğini sözlerine ekledi.

  • Gezeravcı’nın uzaydaki ilk deneyi

    Gezeravcı’nın uzaydaki ilk deneyi

    Yaşar Üniversitesi Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. İsmail Türkan, Ege Üniversitesi öğretim üyeleri Doç. Dr. Rengin Özgür Uzilday ve Doç. Dr. Barış Uzilday’ın proje yöneticisi olduğu “Ekstrem Halofit olan Schrenkiella Parvulanın Tuz Stresine Verdiği Yanıtların Uzay Ortamında Araştırılması” deneyi, Gezeravcı’nın uzaydaki ilk deneyi oldu.

    Deneyi geliştiren ekipte yer alan Doç. Dr. Barış Uzilday, AA muhabirine, bitki üzerinde yaklaşık 10 yıl önce, toprak tuzluluğunun tarımsal üretimin önünde önemli engellerden biri olması nedeniyle çalışmaya başladıklarını söyledi.

    Toprak tuzluluğunun gün geçtikçe artan bir çevresel stres faktörü olduğuna dikkati çeken Uzilday, çalışmalarla bu bitkinin tuzlu ortama nasıl adapte olduğunu anlamaya, bunun mekanizmalarını çözüp bu bilgileri tarım bitkilerinin tuz stresine verdikleri yanıtları değiştirerek tuz stresi toleranslarını arttırmak için kullanmayı amaçladıklarını ifade etti.

    Bu bitkilerin topraktaki tuzu depolaması nedeniyle tuzu uzaklaştırma amaçlı da kullanılabileceğine dikkati çeken Uzilday, “Bu uzaklaştırma, uzayda tarım yapmaya karar verdiğimizde veya ihtiyaç duyduğumuzda yani Ay ya da Mars’ta koloniler kurmaya başladığımızda gerekli olacak. Oradaki yapı toprak değil aslında, çünkü toprak organik, inorganik maddeleri içeren ve içinde mikroorganizmalar olan canlı bir yapıdır. Ay ve Mars’ta bulunan regolit olarak adlandırılıyor ve canlılık hiç içermiyor. Bu bitki, regolitlerin tarım yapılabilir hale getirilebilmesi için, uzay ortamına adapte olup orada öncül bitki olarak kullanılıp bu toprakların ıslah edilmesinde potansiyeli bulunan bir bitki.” diye konuştu.

    “Bitkiler orada çimlenecek”

    Deneyle bu bitkinin yer çekimli dünyada gözlemlediğimiz tolerans karakterini uzay ortamında da sürdürüp sürdüremeyeceğinin test edileceğini dile getiren Uzilday, “Bitkinin dünyada gördüğümüz karakterleri uzay ortamında sürdürülebilecek mi, biz gerçekten bu bitkileri öncül bitkiler olarak kullanabilir miyiz, bu toprakların ıslahında bunlar bize bir araç olabilecek mi? Bu deney bize bunun bir parçasını gösterecek.” dedi.

    Uzilday, yaklaşık 120 tohumun mikro yer çekiminde, uluslararası uzay istasyonunda çimlenmesini istediklerini belirterek, şöyle konuştu:

    “Bu nedenle tohumları soğuk ortamda ve karanlıkta gönderdik. Bu tohumlar karanlık ve ışıksız ortamda çimlenmiyorlar. Kennedy Uzay Merkezi’nde bize tahsis edilen laboratuvarda bu deneyi kurup teslim ettim fırlatma için. Uluslararası özel istasyonuna kadar soğukta taşındı. Alper Bey orada bizim planladığımız bitki büyütme ortamına, bitkinin gerektirdiği sıcaklık ve ışık şiddetine bunların aktarımını yaptı. Bitkilerin artık çimlenmeye başladığını düşünüyoruz. Bitkiler orada büyüyecekler. Deneyin sonunda Alper Bey bu örnekleri hasat edecek. Bunları bir fiksasyon sıvısı içinde sabitleyecek. Yani bütün metabolik aktivite duracak bitkilerde. Böylelikle biz aslında bu bitkilerin mikro yer çekimi altında tuz stresine maruz kaldıklarında hücrelerinde ortaya çıkan değişikliklerin resmini çekmiş olacağız. Bu örnekler laboratuvarımıza geldiğinde de bunların büyüme performansları, morfolojik değişiklikleri göreceğiz. Bulacağımız yanıt şu; yer çekimi ortamında bitkinin oluşturduğu tuz stresine verdiği yanıtlar ile mikro yer çekimi sırasında oluşturduğu yanıtlar arasında bütün metabolik yolaklarda ortaya çıkan değişiklikler nedir? Bu bitki hangi yolakları kullanarak bu ortama adapte oluyor, bunu ortaya çıkarmış olacağız.”

    “İnsanlık için faydalı olabilecek sonuçlar doğurma potansiyeli var”

    Doç. Dr. Barış Uzilday, bitkinin orada kazandığı biyokütlenin kendileri için çok anlamlı olacağını vurgulayarak, bunun bitkinin büyüme performansını göstereceğini söyledi.

    Bitkinin bulunduğu ortamdaki koşullara uyum sağlaması halinde büyümesinin stressiz koşullara göre az etkilenmesini beklediklerini dile getiren Uzilday, şu değerlendirmede bulundu:

    “Eğer stres koşulları bitki üzerinde olumsuz etkilere sahipse biyokütle düşecektir. Bizim test etmek istediğimiz önemli şeylerden bir tanesi bu. Yani bizim Tuz Gölü’nde büyüyen bu bitkimiz mikro yer çekimi koşullarında bu stres toleransını devam ettirebilecek mi? Eğer ettirebiliyorsa bu çok iyi. Çünkü o zaman hem yaşam destek sistemlerinde hem de Ay ve Mars’taki regolitlerde öncül bitki olarak kullanılma potansiyelinin yüksek olduğunu gösterir.

    Başka bir sonuç ise bu karakterini sürdüremediği tuz stresine daha hassas hale geldiği olur. Bu bitkinin kullanılamaz hale geldiği anlamına gelmez. Bunun dışında mikro yerçekimi koşulları altında aktifleşen bazı genler var. Bu genlerin dünyada da stresli koşullarda tolerans sağladığı gösterilmiş. Bu tarz genlerin keşfedilmesi de mümkün. İnsanlık için faydalı olabilecek sonuçlar doğurma potansiyeli var.”

    “Orada boncuk boncuk gözyaşlarımız döküldü”

    Uzay aracının fırlatılması anındaki hislerini de aktaran Uzilday, o an Türkiye’den gidenler olarak çok yoğun duygular yaşadıklarını aktardı.

    Uzilday, projesinin seçilmesinin ve uzaya gitmesinin gururunu yaşadığını dile getirerek, “Uzayda çok basit diye adlandırabileceğiniz bir deneyi yapmak çok kompleks. Çünkü her basamağın çok hassas tasarlanması gerekiyor. İkinci bir şansınız yok. O yüzden çok yoğun bir hazırlık süreci geçirdik. Bu bizi yordu diyebilirim. Ama o fırlatma anını görünce insan yoğun duygular yaşıyor. Orada boncuk boncuk gözyaşlarımız döküldü. Çok tarihi bir an. Oradakiler ‘Türkiye’nin milli uzay programında, Türkiye’nin bu uzaya yaptığı hamlede benim de katkım var, ben de oradaydım.’ diyebilecekler. Biz de o gururu taşıyoruz.”

    Doç. Dr. Rengin Özgür Uzilday ise deneyin insanlık için önemli sonuçlar vereceğini belirterek, yaşadığı mutluluğu dile getirdi.

    KAYNAK: AA

  • Ankara ilçe adayları belli oluyor

    Ankara ilçe adayları belli oluyor

    AK Parti Ankara İl Başkanlığınca ATO Congresium’da “Ankara bizim hepimizin” sloganıyla düzenlenen programda Ankara’daki 25 ilçe belediye başkan adayı açıklanacak. Programa partililerin yoğun katılım gösterdiği gözlenirken, saat 12.00’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın burada partililere hitap etmesi bekleniyor.

  • Dolar 30,28 seviyesinde

    Dolar 30,28 seviyesinde

    İstanbul Kapalıçarşı’da 30,2820 liradan alınan dolar 30,2840 liradan, 32,8990 liradan alınan euro ise 32,9010 liradan satılıyor. Son kapanışta dolar 30,28 liradan, euro ise 32,93 liradan satılmıştı.

  • “Sibergöz” operasyonlarında 91 kişi yakalandı

    “Sibergöz” operasyonlarında 91 kişi yakalandı

    İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya sosyal medya hesabından Sibergöz-16 ve Sibergöz-17 operasyonlarıyla ilgili açıklama yaptı.

    Yerlikaya, 20 ilde Çevrim İçi Çocuk Müstehcenliği ve Tacizi ile Mücadele kapsamında eş zamanlı olarak gerçekleştirilen “SİBERGÖZ-16” operasyonlarında 35 şüphelinin yakalandığını, Bilişim Sistemlerinin Kullanılması Suretiyle Nitelikli Dolandırıcılık suçlarına yönelik İstanbul merkezli 10 ilde eş zamanlı olarak gerçekleştirilen “SİBERGÖZ-17” operasyonlarında 35 şüphelinin ve Mersin merkezli 8 ilde eş zamanlı olarak gerçekleştirilen aynı operasyonlarda ise 21 şüphelinin yakalandığını duyurdu.

     

  • Tokatlı çobanın zorlu kış mesaisi

    Tokatlı çobanın zorlu kış mesaisi

    Tokat’ın Reşadiye ilçesi Bayramaltı köyünde hayvancılıkla uğraşan Yılmaz Dayan, kar kış demeden keçilerini yaylara çıkartarak güdüyor. İlçede etkili olan yağış nedeniyle kar kalınlığı 20 santimetreyi geçti. Yaz kış denemen keçilerini yaylaya götüren Dayan, kar yağışına aldırmadan dik yamaçlarda işini devam ettiriyor.

    Dayan, zorlu kış şartlarına aldırış etmeden 150 adet keçiyi karlı dağ yamaçlarına götürerek güdüyor. Dizlerine kadar kara gömülen keçiler ağaç dallarına uzanarak yeme ihtiyacını karşılıyor.

  • Karın keyfini çocuklar çıkardı

    Karın keyfini çocuklar çıkardı

    Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün uyarıları sonrasında Sakarya’nın yüksek kesimlerinde kar yağışı etkisini göstermeye devam ediyor. Bu çerçevede, Hendek ilçesinin bin 725 rakımlı Dikmen Yaylası beyaza büründü. Ara yıl tatilinin de gelmesiyle birlikte akrabalarının yanına bölgeye giden çocuklar, karın keyfini doyasıya çıkardı.
    Dikmen Mahallesi’nde ikamet eden ve torunlarının karda oynadığı anları kayda alan Yunus Ayvaz, “Tatil başladı, torunlar geldi. Yaylada kızakla kayarak karın keyfini çıkaracağız” dedi.

    “Yaylaya çıkıp orda kızakla kayacağım”

    Karnesini aldıktan sonra dedesini yanına geldiğini belirten Elanur Korkmaz, “Çok mutluyum. Karnemi aldıktan sonra dedemin yanına geldim ve kuzenlerimle karda oynuyorum. Önce burada, daha sonrasında yaylaya çıkıp orda kızakla kayacağım. Gezeceğim ve kuzenlerimle güzel zaman geçireceğim için çok mutluyum” diye konuştu.

  • Filmlere konu olacak yüzük hikayesi

    Filmlere konu olacak yüzük hikayesi

    Zara’da duyanları hayrete düşüren bir olay yaşandı. İlçede yaşayan Sibel Kurt, evinde temizlik yaptığı sırada nişan yüzüğünü lavaboya düşürdü. Bu durumu fark edemeyen Kurt, kirli suyu da tuvalete boşalttı. Boşalttığı esnada durumu fark eden Kurt, durumu kocası Osman Kurt’a anlattı. Yapacak bir şey olmadığını belirten Osman Kurt, eşini üzülmemesi için teselli etti. Aradan yaklaşık 20 yıl geçtikten sonra nişan yüzüğü Zara Belediyesi çalışanları tarafından kanalizasyon temizliğinde bulundu. İşçiler, evden yaklaşık 3 kilometre uzaklıktaki kanalizasyon atıklarında buldukları yüzüğün içerisinde yazılı olan “Osman Kurt” isminden yola çıkarak yüzüğün sahibini aramaya başladı. Osman Kurt, kendilerini arayan işçilere inanmadı. Yüzüğün 20 yıl sonra ortaya çıkacağına ihtimal vermeyen Kurt, kendisine şaka yapıldığını düşünerek yüzüğü istemedi. İşçiler yüzüğü parasını hayır işinde kullanılmak üzere bir kuyumcuya sattı. Yüzüğün parası ihtiyaç sahibi bir aileye teslim edildi. Osman Kurt, konuyu eşiyle paylaştı. Eşinin talebi üzerine giderek kuyumcuya satılan yüzüğü gören Kurt, şaşkına döndü. Yüzüğün 20 yıl önce kaybolan yüzük olduğu anlaşıldı.

    Umutlarını kesmişlerdi

    Sibel Kurt, yüzüğün bulunamayacağını düşündüklerini ve bu nedenle umutlarını kestiklerini ifade ederek, “2003 yılında başka bir evde oturuyordum. Evi yer suyuyla siliyordum. Yüzüğüm suyun içine düşmüş fark etmedin, suyu lavaboya döktüm yüzükte gitti. Bulunmaz diye umudumuzu kestik. İşçiler mazgalları temizlerken bulmuşlar. Haberi bize geldi. Çıkmaz diyorduk. Çıkınca sevindik. Takıyorum şu anda. Yüzüğümü çamaşır suyuyla iyice temizledim. Manevi değeri var. Yüzük gelince şaşırdık. İçinde ismimiz ve nişan tarihimiz yazılı, bizim olduğu öyle kesin belirlendi” dedi.

    “Yüzük bulununca inanamadı”

    Osman Kurt, yüzüğü yaklaşık 20 yıl sonra bulunduğuna inanamadığını belirterek, “Yüzüğün kaybolduğu gün hanım beni aradı. ‘Yüzük lavaboya düştü’ dedi. Dedim yağacak bir şey yok. Umudumuzu kestik. Aradan yaklaşık 20 sene geçti. Bir telefon çaldı. Açtım telefonu karşı taraftaki ‘Ağabey senin yüzüğünü bulduk’ dedi. Ben de benim yüzüğüm kaybolalı 20 sene oldu dedim. İmkansız, benim olamaz dedim. Hanım ‘Gidip bakalım’ dedi. Kuyumcuya gittik. Hanım hemen yüzüğü tanıdı. Baktı ki üzerinde Osman Kurt yazıyor. İnsan değişik duygulara katılıyor. Küçük bir yüzük, 20 sene sonra tekrardan hanımın parmağına taktık” diye konuştu.
    Belediye işçisi Sezer Kaleli, yüzüğü satıp parasını ihtiyaç sahibi bir aileye verdiklerini ifade ederek, “Arkadaşlarla kanal tıkandığı ihbarına gittik, kanalı açtık. Kanalın içindeki pisliği dışarı çektik. Ondan sonra arabanın içini boşaltmaya çöplük mevkiine gittik. Arabanın içini boşaltırken altın rengine bir şey gözümüze çarptı. Pisliği döktüğümüz yeri biraz kurcaladık. Bir tane altın yüzük çıktı. Temizleyip baktığımızda Osman Kurt yazıyordu. Araştırdık bulduk. Dedik ki ‘Osman ağabey senin yüzüğünü biz bulduk’. Osman ağabey o kadar zaman geçmiş ki yüzüğü bile hatırlamıyor. Yüzüğü sana verelim dedik. Sahibini bulamasaydık ihtiyaç sahibi birine verecektik. ‘O zaman şekilde yapın’ dedi. Yüzüğü bir kuyumcuya bozdurduk. Parasını ihtiyaç sahipli birine verdik” şeklinde konuştu.

  • Taş işçiliği gelecek kuşaklara aktarılacak

    Taş işçiliği gelecek kuşaklara aktarılacak

    UNESCO’nun Acil Koruma Gerektiren Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne de alınan “Ahlat Taş İşçiliği Geleneği” ilçede yaşatılmaya çalışılıyor. Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü tarafından 2023 yılında kurs müfredat programına alınan ve Ahlat Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğünde açılan Geleneksel Taş İşçiliği kursuna katılan kursiyerler, taş işçiliğinin inceliklerini öğrenerek bu önemli el sanatını sürdürmeyi amaçlıyor. Kursiyerler, usta öğretici eşliğinde Ahlat taşı üzerinde çizim, kabartma ve oyma işlemleri yaparak geleneksel taş işçiliğini öğreniyor.

    Konuyla ilgili gazetecilere açıklamada bulunan Ahlat Halk Eğitimi Merkezi Müdürü Yasin Yavuz, “Ahlat taşı Nemrut Dağı eteklerinden çıkan volkanik bir taştır. Ahlat taş işçiliğine ait geleneksel bilgi, beceri ve uygulamalar usta-çırak ilişkisi yoluyla nesilden nesile aktarılmaktadır. Son zamanlarda makinelerin yaygınlaşmasıyla birlikte Ahlat taş ustalarımızın kazıma, kabartma ve oyma teknikleriyle yapmış oldukları motiflerde azalma görülmektedir. Bu azalmaların önüne geçmek için Ahlat Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü tarafından gerekli girişimler sonucunda Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ‘Geleneksel Ahlat Taş İşçiliği’ kursunu müfredat kapsamına almıştır. Bu sebeple bu yıldan itibaren müdürlüğümüz tarafından Geleneksel Ahlat Taş İşçiliği kursumuz yaşatılmaktadır. Geleneksel Ahlat Taş İşçiliğiyle çeşitli yapılar inşa edilmektedir. Kümbet, mezar taşları, ev, cami, köprü ve bunun gibi birçok yapının örnekleri Ahlat’ta görülmektedir. Ahlat Selçuklu Mezarlığı ise en güzel örneklerden bir tanesidir. Geleneksel Ahlat Taş İşçiliği UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Miras Listesine alınmıştır. Bu sebeple açmış olduğumuz kurslarla Geleneksel Ahlat Taş İşçiliğini gelecek kuşaklara aktarmayı amaçlamaktayız” dedi.

    Usta Öğretici Ercan Yavuz da, “Ahlat Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğünde taş işçiliği üzerine kurs açıldı. Buraya gelen kursiyerlere çizim, kabartma ve oyma eğitimleri veriyoruz. İnşallah nesilden nesile bu sanat devam edecektir. İstiyoruz ki gençlerimiz gelsin bu sanatı öğrenerek devam ettirsin” diye konuştu.
    Kursiyer ise taş oymacılığına merakları olduğunu ve Ahlat taş işçiliğini öğrenmeye çalıştıklarını ifade ettiler.

  • “Kimse sakın sandığa küsmesin”

    “Kimse sakın sandığa küsmesin”

    Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM Grup Toplantısında konuştu. Özel konuşmasının büyük bir bölümünü emekli maaşlarına yapılan zam oranına ayırdı. Yapılan yüzde 5’lik zam oranının yeterli olmadığı vurgusunu yapan Özel, “Herkes sıkıntıda ama en çok rahat etmeleri gerekenler en büyük sıkıntıda. Örneğin Öğretmenler ya da sınır boylarında bayrak dalgalansın diye görev yapan askerler, uzman çavuşlar, bu emekliler hepimizin çocukları okuldan ayrılınca o sınıfları temizleyen hademeler, bindiğimiz otobüsleri kullanan şoförler hepsi emekli oldular. Kimi masa başında kimi alın terini döktü. Emekli oldular rahat etmeleri lazıma ama rahat edemiyorlar” ifadelerini kullandı.

    “En düşük memur maaşını asgari ücret kadar yapalım dedim 10 bin lira yapıldı”

    Emeklilerin geçinme sıkıntısı yaşamalarının temel nedeninin Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) olduğunu iddia eden Özel, “TÜİK’in hesabına göre memur emeklisine yüzde 49 zam yapıldı en düşük emekli maaşına da yüzde 33 zam yapıldı. Bakın 6 aylık enflasyon normalde yüzde 60’ın üzerinde TÜİK’e göre yüzde 37 ve Tayyip Erdoğan diyor ki enflasyona emeklimiz ezdirmedik. TÜİK yalan atıyor olmasa bütün rakamlar doğru olsa enflasyon yüzde 37’yken zam yüzde 33. Ama esas mevzu şu; Erdoğan geldiğinde en düşük emekli maaşı asgari ücretin yüzde 147’si kadarıydı. Şu anda yüzde 147’si kadar olsa 25 bin olması gerekir. Bunu en azından asgari ücret kadar yapalım dedim dinlemedi 10 bin lira yaptı. Erdoğan’ın geldiği günkü oran konuşsa 25 bin lira alacaktınız. Bugün onun verdiği zam 10 bin lira” diye konuştu.

    “Öyle bin lira 2 bin lira zammı kabul etmiyoruz”

    Özel, emekli aylıkları çağırıyı TBMM Genel Kurulu’nda da dile getireceklerini belirterek, “Şimdi eminim ki bu itirazlar üzerine bir düzeltmeye gidecekler. Öyle bin lira 2 bin lira zammı kabul etmiyoruz. En düşük emekli maaşını asgari ücret kadar yapacak 17 bin liralık zammı alana kadar bütün emeklileri mücadeleye ve direnişe davet ediyorum. Bahçeli ve Erdoğan’a sesleniyorum; ağzınıza dolamışsınız DEM, DEM, DEM, milletin derdi zam, zam, zam” şeklinde konuştu.
    “Bakan Yerlikaya’nın bakanlığı döneminde Türkiye’de toplam 236 yabancı suçlu yakalanmış”
    Özel, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’yı yakından takip ettiklerini söyleyerek, “Sosyal medya hesabından basit bir hesap yaptık. Şu net olarak ortaya çıkıyor. Yerlikaya’nın bakanlığı döneminde 126’sı kırmızı 5’i mavi bültenle aranan toplam 236 suçlu Türkiye’de yakalanmış. Fakat bunlar Süleyman Soylu’nun zamanında gelmiş. Peki Soylu’yu atayan kalem kime aitmiş. Ali Yerlikaya’yı kim atadıysa aynısına aitmiş. Sakın Yerlikaya döneminde yakalananları bakıp da memleket temizlik oluyor sanmayın” değerlendirmesinde bulundu.

    “Merkez Bankası’nda ilgili denetim mekanizmalarının harekete geçmesi lazım”

    Özel, Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın babası hakkında çıkan haberleri gündemine alarak, “Bir süredir Gaye hanımın ailesi babası üzerinden bir şeyler yapılıyor. İddialar gerçekse durum çok vahim. İddialar yalansa durum yine çok vahim. Bu kurumun derhal ilgili denetim mekanizmalarının harekete geçmesi. Hızlı bir şekilde tahkikat yapılıp sonuç alınıp tartışma bitmesi lazım. AKP’nin kendi iç çekişmelerinin Merkez Bankası’nda yürütülüyor olması kurumu yıpratmaktadır” diye aktardı.

    “Kimse sakın sandığa küsmesin”

    Yerel seçimler hakkında da konuşan Özel, 31 Mart Yerel Seçimlerinin iktidara bir mesaj vermek için fırsat olduğunu değerlendirerek, “Emekliler şunu görmeli Erdoğan hiçbir şey olmamış gibi oy alırsa 4 yıl daha yüzünüze bakmayacak. Çünkü ne olursa olsun bağırıyorlar çağırıyorlar oy veriyorlar diyecek. Emekçiler oy verirse ne asgari ücret ne çalışma şartları ne örgütlenme özgürlüğünde bir adım atmayacaklar, nasılsa oy alıyoruz diyecekler. Bu güvencesizliğe rağmen kimse sakın sakın sandığa küsmesin. Sanık iktidara karne verme günüdür. Eğer 31 Mart tarihinde sandığa gidilir bu işsizliğe cevaben oy kullanılırsa 31 Mart tarihinde bu iktidara sarı kart gösterilirse muhalefet açısından yoksullar açısından çok daha önemli gelişmelere açık bir hale gelir. Yok oy alır istediklerini alırlarsa 4 yıl boyunca dönüp bakmazlar” ifadelerine yer verdi.