Etiket: güncelhaberler

  • Dev mamut iskeleti hayrete düşürüyor

    Dev mamut iskeleti hayrete düşürüyor

    Binlerce yıllık geçmişiyle çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapan ve kültürel miraslarıyla öne çıkan Erzurum’da, geçtiğimiz yıl açılan müze ilgi odağı olmaya devam ediyor. Yüzlerce eserin sergilendiği müzede dev mamut iskeleti ve kalıntıları dikkat çekiyor.

    Erzurum Müzesi Müdürü Arkeolog Hüsnü Genç, Doğu Anadolu’nun en büyük müzesinin bölge ve çevre illerden gelen eserlerle çok geniş koleksiyona sahip olduğunu söyledi. Müzenin, bölgenin yakın ve eski tarihine ışık tutan konumda olduğunu belirten Genç, “Müzede Eski Taş Çağı döneminden başlayıp Cumhuriyet dönemine kadar Erzurum’un tarihi gelişimi, hem görsel tarihi eserlerle hem de dijital materyallerle sergileniyor. Erzurum kadim bir memleket. Pasinler İlçesi Yayladağ köyünden gelen bir ihbar sonucunda yerinde yapılan bir incelemede büyük bir mamuta ait fosil parçaları bulundu. Gereken restorasyon yapıldıktan sonra mamut parçaları müzede sergileniyor. Mamut parçası tam olarak ele geçirilmediği için ve dikkat çeken bir obje olduğu, için yeniden orijinal ölçülerde ve türüne sadık kalarak canlandırıldı. Müzede çok ilgi çekiyor. Özellikle çocukların dikkatini çekiyor” dedi.

  • Hayata yüzerek tutundu

    Hayata yüzerek tutundu

    5 yaşındayken ailesi tarafından fark edilen Duchenne Musküler Distrofi (DMD) kas erimesi hastalığı sonrasında 13 yaşında tekerlekli sandalyeyle yaşamak zorunda kalan ama hayata küsmeyip mücadeleyi seçen 26 yaşındaki Burdurlu Ege Uğurcan Sarıyıldız, tanıştığı yüzme sporuyla hastalığını yavaşlatmayı başardı. Çocukluk yaşlarında evlerinin bahçesine yaptırdıkları havuzda yüzen Ege şimdilerde ise Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından yapılan kapalı yüzme havuzuna gelerek kaslarını çalıştırıyor.
    Ege’nin hastalıkla mücadelesindeki en büyük destekçisi ise ailesi. Annesi Gülender Sarıyıldız ve babası Orhan Sarıyıldız ile düzenli olarak havuza gelen Ege, annesi ile girdiği havuzda hem kaslarını kuvvetlendiriyor hem de kendini daha güvende hissediyor.

    Ege ve diğer engelliler rahatlıkla havuza girip çıkabiliyorlar

    Havuza girerken yaşadığı sıkıntılar nedeniyle hem sosyal medya üzerinden hem de yazılı olarak yaptığı engelli asansörü talebine il yöneticileri de kayıtsız kalmayarak, engelli bireylerin de havuza girebilmeleri için kapalı yüzme havuzuna portatif engelli asansörü tedarik etti. Alınan bu engelli asansörü sayesinde Ege ve diğer engelli bireyler rahatlıkla havuza girip çıkabiliyorlar.

    “Hastalığımın seyrini bu şekilde yavaşlatmış oluyorum”

    Kendisi gibi engelli bireyleri spora davet eden Ege Uğurcan Sarıyıldız (26), “Halk arasında kas erimesi hastalığı olarak bilinen bir hastalığım var. Doktorlarımızın ve konusunda uzman kişilerin tavsiyesi üzerine haftada 2 gün yüzme aktivitesi yapmam önerilmişti. Bunun akabinde önce evimizde bulunan havuzda daha sonra 2019 yılından itibaren faaliyette olan Gençlik ve Spor Bakanlığı’na ait kapalı yüzme havuzuna gelip yüzmeye başladım. Ama havuza girip çıkma konusunda zorluk yaşıyordum, ailem de zorlanıyordu. Valimiz başta olmak üzere yöneticilerimize engelli havuz asansörü yapılması konusunda talepte bulunmuştum. Yöneticilerimiz de sağ olsunlar bu talebimi yerine getirdiler. Şu an engelli asansörü olması sebebiyle havuza girip çıkmam oldukça kolaylaştı. Ben spor aktivitelerimi kolaylıkla yapıyorum ve hastalığımın seyrini bu şekilde yavaşlatmış oluyorum. Benim durumumda olan engelli bireylerimize de pes etmemelerini, hastalıklarını kafaya takmamalarını, onunla mücadele edip onunla birlikte yaşamayı öğrenmelerini, yüzme aktivitesi yapmalarını tavsiye ediyorum” dedi.

    “Kendi rahatsızlığını bilerek hayata tutundu”

    Oğlunun hastalığı ile mücadelesinde sürekli yanında olduklarını, tavsiye üzerine başladıkları yüzme sporu sayesinde oğlunun hastalığının neredeyse durma seviyesine geldiğini dile getiren baba Orhan Sarıyıldız ise, “Oğlum sağlıklı bir şekilde dünyaya geldikten sonra 4-5 yaşlarındayken annesi oturup kalkmada zorluk yaşadığını hissetti. Gerekli testleri yaptırdığımızda Duchenne Musküler Distrofi (DMD) hastalığı yani halk arasında bilinen adıyla kas erimesi hastalığı teşhisi konuldu. O süreç içerisinde gerekli tahliller, tetkikler yapıldı ve ilaç tedavisine başlandı. Oğlum da kendi rahatsızlığını kabul etti. Yani kendi rahatsızlığını bilerek hayata tutundu. Başarılı bir öğrencilik ve gençlik yılları geçirerek hayatını devam ettiriyor. Toplumdan hiçbir zaman soyutlanmadı, toplum da bize sahip çıktı. Toplumda bulunan engelli bireylerimizin kendilerini rahatlıkla ifade edebilmeleri, haklarını aramaları gerekiyor. Sağ olsun oğlum Burdur’da bulunan bütün engelliler için kendi çabasını gösterdi. Yetkililerimiz de buna ön ayak olarak Burdur’a çok güzel bir engelli havuz asansörü kazandırdı. Ben bunun adına çok mutluyum. İnşallah diğer engelli bireyler de gelirler ve asansörü kullanırlar. Belki normal bir insan için bahsettiğimiz şey çok basit gelebilir. Ama engellinin havuza girip çıkmasında büyük riskler oluşabiliyor. Bu biz nasıl ayağımızla rahat havuza girebiliyorsak onların da eli ayağı oluyor. Bu olayda emeği geçen bütün yetkililerden Allah razı olsun” ifadelerine yer verdi.

    “Yüzme sporu bu tür rahatsızlıklarda uzmanların özellikle tavsiye etiği bir spor”

    Ege’nin yüzme sporuyla tanışmasına da değinen baba Orhan Sarıyıldız, “Biz yüzme sporu ile doktorların tavsiyesi üzerine 2008-2009 yıllarında tanıştık. Tabi o sıralarda Burdur’da yüzme havuzu yoktu. Bahçeli bir evimiz vardı. Oraya küçük bir havuz yaptık onu kullanmaya başladık. Daha sonra hem üniversitemizde hem de Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’ne ait bu havuz yapılınca buraları kullanmaya başladık. Ama havuza girip çıkma konusunda zorluk yaşıyorduk. Yüzme sporu bu tür rahatsızlıklarda uzmanların özellikle tavsiye etiği bir spor. Çünkü suyun içinde vücudun bütün organlarını hareket ettirme şansımız oluyor. Bu sebeple kendisi de istiyor, biz de severek geliyoruz. Böylelikle hem hastalığını geçiştiriyoruz hem de kendisi için bir sosyal aktivite oluyor. Böyle aktiviteler ile uğraşmak insanlar için güzel bir şey. Bu nedenle ben oğlumu kutluyorum ve diğer engelli bireyler ve ailelerine de böyle aktiviteler yapmalarını tavsiye ediyorum” şeklinde konuştu.

  • MSB’den Sarıkamış Harekatı paylaşımı

    MSB’den Sarıkamış Harekatı paylaşımı

    MSB’den yapılan paylaşımda şu ifadelere yer verildi:
    “Sarıkamış cesarettir, sonsuzluktur. Ölümü göre göre şahlanan fedakârlık, kahramanlık, sonsuzluktur Sarıkamış. Sarıkamış şehitlerimizin şehadete yürüyüşünün 109’uncu yıl dönümünde şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz.”

     

  • Neptün ve Uranüs’ün gerçek renkleri

    Neptün ve Uranüs’ün gerçek renkleri

    İngiliz bilim adamları Neptün ve Uranüs’ün renklerinin gerçekte bilindiğinden farklı olduğunu ortaya koydu. Yapılan çalışma, 1980 yılındaki uzay araştırmasında ortaya konan Neptün’ün masmavi, Uranüs’ün yeşil renge sahip olmadığını ortaya çıkardı. Yapılan araştırma ile iki gezeninin de yeşilimsi mavinin benzer tonlarda olduğu kaydedildi. Ancak Neptün’ün ince bir pus tabakasından kaynaklanan biraz daha mavilik olduğu kaydedildi. Araştırmayı yöneten Oxford Üniversitesi Profesörü Patrick Irwin ve ekibinin Neptün ve Uranüs’ün orijinal verilerini işleyerek her iki gezegeninin de en doğru temsilini elde ettiği ifade ediliyor. Irwin, gökbilimcilerin modern görüntülerin gezegenlerin rengini tam olarak yansıtmadığını uzun zamandır bildiğini ifade ederek, “Bu yapay rengin aslında o zaman gerçeği yansıtmadığı hatta görüntüler bu açıklamalarla yayınlansa da bu ayrım zamanla kayboldu” dedi.
    Edinburgh Üniversitesi’nden astrofizik profesörü Catherine Heyman, Neptün’ün atmosferde daha net görülebilmesi için mavi rengi vurgulamaya çalıştıklarını bu nedenle daha mavi göründüğünü ifade ederek, “Aslında Neptün ve Uranüs birbirine çok benziyor” dedi.
    İngiltere Kraliyet Astronomi Topluluğu (RAS) Direktör Yardımcısı Dr. Robert Massey de görüntülerin zenginleştirilmesinin astronomi araştırmalarında normal prosedür olduğunu dile getirerek, “Renklerin zenginleştirilmemiş olmasını düşünmek ahmaklık olur. Bunun yapılması gerekiyor. Bir şeylerin görünebilmesi için bu şekilde işlenmesi gerekiyor. Halktan saklanan bir komplo değil” açıklamasını yaptı.

    Yanılgı nasıl ortaya çıktı?

    İlk yanılgı, NASA’nın Voyager 2 uzay aracı misyonu tarafından her iki gezegenin çekilen görüntülerinin 3 ayrı renkte kaydedilmesi nedeniyle ortaya çıktığı ifade ediliyor. Görüntüler, yeniden birleştirilirken Gezegenlerdeki bulutlar ve rüzgarları daha net gösterebilmek adına kontrast daha güçlü bir şekilde uygulandı. Böylece, Neptün daha mavi görüntülenmiş oldu.
    Ancak son çalışma ile araştırmacılar, Hubble Uzay Teleskobu Görüntüleme Spektrografı ve Avrupa Güney Gözlemevi’nin Çok Büyük Teleskobu üzerindeki Çok Birimli Spektroskopik Gezgini’nden veriler kullandı. Her iki aracın aynı pikselleri, araştırmacılaraher iki gezegenin de doğru renklerini elde etmeyi sağlayan sürekli renk spektrumu sunuyor.

  • Kalp şeklindeki taş merak uyandırdı

    Kalp şeklindeki taş merak uyandırdı

    Bayburt merkez’de yaşayan Mustafa Yazıcıoğlu, kendi arazisinde su arama çalışmaları sırasında kepçeyle kazı yaptığı esnada, toprağın içinden ağır ve renkli bir taş benzeri cisim fark etti. Taşı temizlediğinde, insana kalbine benzeyen ilginç bir taş olduğunu ve yapısıyla bozulmamış bir göktaşı olabileceğini düşündü.

    Yazıcıoğlu, “Şantiyemizde su kanalı çalışmaları yaparken, kepçe kullanırken enteresan bir taş fark ettik. Bu taşın tam bir kalbe benzeyen bir şekli vardı ve bizi oldukça meraklandırdı. Doğal mı yoksa yapay mı olduğunu anlamak için inceleme fırsatı bulduk ve uzmanlardan görüş aldık. Mıknatıs testi sonucunda, taşın damar kısımlarında mıknatısın tuttuğunu gözlemledik. Uzmanlar, taşın dökülmüş sıcak demire benzer insan kalbiyle aynı olduğunu belirttiler.” dedi.
    Yazıcıoğlu, uzmanların taşın detaylı incelemesi gerektiğini, kesilmemesi gerektiğini belirterek özel görüntülenme yöntemleriyle uluslararası destekle yapılması gerektiğini vurgulayarak, “Jeofizik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr Nafiz Maden’in konuyla ilgili açıklamalarına başvurduk. Maden, yaptığı açıklamada taşın yapısının kıymetli olabileceğini ve kesilmemesi gerektiğini belirterek, ileri tetkik ve inceleme için özel görüntüleme yöntemlerinin yapılması gerekliliğini önemle vurguladı.
    Ayrıca, Maden, taşın göktaşı yada fosil olma ihtimaline işaret ederek, bölgenin madenler açısından geçmişe yönelik önemli bir keşif olabileceğini ifade etti.” diye konuştu.

    Yazıcıoğlu ve uzmanlar, taşın incelenmesi için devletten ve ilgili uzmanlardan destek beklediklerini belirtirken, taşın formunun korunması ve içeriğinin ortaya çıkarılması sürecinin hassasiyet gerektirdiğini kaydettiler.

  • Bandrol-kayıt tescil istatistikleri açıklandı

    Bandrol-kayıt tescil istatistikleri açıklandı

    Türkiye’de 2023 yılı müzik ve sinema yapımları, kitaplar için temin edilen bandrol sayıları, müzik ve sinema yapımcıları adına düzenlenen sertifika sayıları ile fikir ve sanat eserleri kapsamında gerçekleştirilen kayıt-tescil sayılarını açıklandı. Bandrol satışı 2023 yılı için 400 milyon 340 bin 577 adete ulaştı. Süreli olmayan yayınlar kapsamında 2023 yılında eser türlerine göre en fazla bandrol satışı geçen yıl olduğu gibi yine eğitim kategorisindeki yayınlarda gerçekleşti.

    En çok bandrol satışı eğitim alanında

    Eğitim alanında 175 milyon 959 bin 970 adet bandrol satışı yapılırken yetişkin kültür kategorisinde 59 milyon 998 bin 452 adet, yetişkin kurgu edebiyat kategorisinde 56 milyon 978 bin 980 adet, çocuk kategorisinde 50 milyon 379 bin 362 adet, inanç kategorisinde 38 milyon 964 bin 161 adet, akademik alanda 8 milyon 785 bin 812 adet, ithal yayımlar kategorisinde 5 milyon 707 bin 783 adet ve gençlik kitapları kategorisinde 3 milyon 566 bin 57 adet bandrol satıldı.

    Basılan kitap sayısı 2023 yılında bir önceki yıla göre yüzde 6 artışla 216 bin 533’e ulaşmıştı. İlk kez basılan kitap sayısı da 2022 yılında 56 bin 646 iken 2023’te yüzde 2 artışla 57 bin 735’e yükseldi. Kültür ve Turizm Bakanlığının 2023 yılı bandrol satış verileri ve Milli Eğitim Bakanlığının ilköğretim ve ortaöğretim öğrencilerine ücretsiz olarak dağıttığı 249 milyon 493 bin 647 adet kitap ile toplamda 649 milyon 834 bin 224 adet süreli olmayan yayın üretimi gerçekleşti.
    Dijital platformlardan indirilen kitaplar, bandrol muafiyetine tabi kapak hariç toplam 48 sayfayı geçmeyen eğitim amaçlı süreli olmayan yayınlar, kütüphanelerden ödünç alınan ve şahıslar arasında ödünç verilen ya da değiş tokuş yapılan kitaplar hariç olmak üzere, TÜİK’in yıl ortası nüfus projeksiyon verileri baz alındığında, bu yıl kişi başına düşen fiziki kitap sayısı 7,52 olarak gerçekleşti.

    Yapımcı sertifikası

    Telif Hakları Genel Müdürlüğü 2023 yılında, faaliyet alanı sinema olan 594 adet ve faaliyet alanı müzik olan 363 adet olmak üzere toplam 957 adet yapımcı sertifikası düzenledi. Geçerliliği devam eden yapımcı sertifikası sayısı 2023 yılında 2 bin 754’e ulaşmış olup, müzik faaliyet alanında bin 156 adet, sinema faaliyet alanında ise bin 598 adet aktif yapımcı sertifikası bulunuyor.

    Bilgisayar programları ilk sırada

    Hak sahiplerinin talebi doğrultusunda gerçekleştirilen isteğe bağlı kayıt-tescil işlemi sayısı da 2022 yılında bin 853 adet olarak gerçekleşirken 2023 yılında yüzde 15 artışla 2 bin 133’e yükseldi. Gerçekleştirilen kayıt-tescil işlemlerinden en çok yararlanan hak sahibi grubu ise 1.028 adet tescil ile bilgisayar programları oldu. Geçtiğimiz yıl bin 28 adet bilgisayar programı, 653 adet ilim ve edebiyat eseri, 277 adet güzel sanat eseri, 93 adet musiki eseri ve 82 adet sinema eseri kayıt-tescili yapıldı.

    Sinema ve müzik sektöründe üretim arttı

    Sinema alanında 2023’te bir önceki yıla göre yüzde 3,5 artışla 492 adet sineme eseri tescil edilerek 50 bin 947 adet bandrol satıldı. Müzik alanında ise yine 2023 yılında yüzde 7 artışla bin 855 adet yapım tescil edildi ve 1 milyon 57 bin 689 adet bandrol satıldı. Sinema ve müzik yapımları için geçtiğimiz yıl toplam 2 bin 347 eserin tescili gerçekleştirilerek bu eserler için 1 milyon 108 bin 636 adet bandrol satışı yapıldı.

  • Kadın esnaflar sokağı

    Kadın esnaflar sokağı

    Sivas’ın Divriği ilçesinde bulunan ve 2019 yılında restorasyonu tamamlanarak hizmete açılan Hüma Hatun Sokağı, birçok yönüyle Türkiye’de ilk olma özelliğine sahip. 12 Kadın işletmecinin çalıştırdığı sokak, gelen turistlerin dikkatini çekiyor. Tarihi yapılara uygun olması amacıyla dış cepheleri kaplanan sokak görenleri büyülüyor. Ahilik kültürünü benimseyen ve yaşatmaya çalışan kadın işletmeciler, her pazartesi sabahı Bâciyân-ı Rum yemini okuyarak dükkânlarının kapısını açıyor. Hayvansal gıda, kuru gıda, hediyelik eşya, aşevi, taş fırın ekmeği gibi 12 işletmeyi bünyesinde barından sokak, ilçe turizmine ve ekonomisine de katkı sunuyor.

    “Divriği ilçemizin tanıtımının yapıldığı bir sokak”

    Dükkan işletmecisi Fatma Tepe Şeker sokaktaki tüm esnafın kadınlardan oluştuğunu belirterek, ”Hüma Hatun Sokağı 12 esnaf kadının bulunduğu çalıştırdığı ve iş yerlerinin bulunduğu, Divriği ilçemizin tanıtımının yapıldığı bir sokaktır. Hüma Hatun 1800’lü yıllarda Divriği’ de yaşamış bir hanımefendidir. O zamanlar da bir vakıf kurmuştur. O zamandan bu zamana burada bulunan dükkanlar vakıf olarak işletilmiştir. Burası valilik tarafından restore edildi. Daha sonrasında proje kapsamında 12 esnaf kadına destek çıkıldı. Burada kadınlar kendi tarlasından, bahçesinden yetiştirdiği ürünleri burada sergilediği bir sokaktır. Proje kapsamında Türkiye’de ilk olarak tanıtılan Ahi kadın esnaflar teşkilatıyız. Burada ahilik yeminimizde bulunuyor ve her cuma bu yemini okuyoruz” dedi.

    “Gelenler hep memnun kalıyor”

    Dükkan İşletmecisi Zeliha Gürsoy ziyaretçilerin memnun kaldığını ifade ederek, ”Burası 12 esnaf kadının çalıştığı proje bir sokaktır. Kadınlara destek verildiği için gelenler hep memnun kalıyor. Bu projeye yapana teşekkür ediyorum. Gelenler çok beğeniyor ve güzel bir proje olduğunu söylüyorlar. Bazı eksikliklerimiz de var inşallah bu eksiklikler de tamamlanacak. Burada pilavcı dükkanı, kuru gıda dükkanı, aşevi, ekmek fırını, tatlıcı, kahvaltı salonu ve hediyelik eşyacı dükkanımız bulunuyor” dedi.

    “Buraya gelen insanlar bir günü dolu dolu geçirebilirler”

    Turist rehberi olarak çalışan Hatice Tabak Divriği tarihini insanlara aktardığını vurgulayarak, “Buraya gelirken de misafirlerimize Divriği’nin tarihini anlatıyoruz. Yemek molası ve alışveriş molası vereceğimiz yerde tamamen kadınlar çalışıyor. Keyifle ve gururla bunu insanlara anlatıyoruz. İnsanlar Divriği’ne gelsinler, güzel yemeklerinden yesinler. Şu anda Hüma Hatun Sokağı’nda Divriği pilavcısındayız bulunuyoruz. Buraya gelen insanlar bir günü dolu dolu geçirebilirler” diye konuştu.

  • İsias Otel Davası ertelendi

    İsias Otel Davası ertelendi

    Adıyaman 3. Ağır ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşması 3’üncü gününde tamamlanamayınca 4’üncü güne sarktı. İlk gün sanıklar, ikinci gün ölen kişilerin yakınları, üçüncü gün ise tanıklar dinlendi.

    Sabah saat 09.00’da başlayan duruşma gece saat 24.00’a kadar sürdü. Tanıkların dinlenmesinin ardından sanık avukatlarının davaya ilişkin beyanları alınmaya başlandı.
    Sanık avukatları, “Bilinçli taksirle birden fazla insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan yargılanan sanıkların ‘Olası kasıtla birden fazla insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan yargılanması, tutuksuz yargılanan sanıklarında tutuklanması, sanıkların duruşma salonunda hazır bulunmaları, tanıkların yalan beyan verdikleri gerekçesiyle haklarında suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.

    Mahkeme heyeti, duruşmayı Cumartesi sabah saat 10.00’a ertelenmesine karar verdi.

  • El emeği göz nuru ürünler

    El emeği göz nuru ürünler

    Başkanlığını emekli öğretmen Zekiye Eröz’ün yaptığı Tavşanlı Girişimci İş Kadınları Derneği’nin öncülüğünde, Tavşanlılı kadınların ürettiği el emeği ürünlerin dernekte sergilenerek satışının yapıldığı Mülayim Tepe’deki yeri haftanın her günü açık şekilde ziyaretçilerini bekliyor.

    Dernek üyesi Hülya Güneş, kadınların büyük bir özveri ile yapmış oldukları ürünleri haftanın her günü satışa sunduklarını ifade ederken, ” Burada 40 bayan arkadaş ile her bayanın eşit sayıda ürünün satışa sunmuş olduğumuz el emeği göz nuru, Mülayim Tepe’deki yerimize herkesi bekliyoruz.

    Ürünlerimiz satışa sunuldukça sürekli yenileniyor.” diyerek herkesi davet etti.

  • Seneler sonra yürümenin mutluluğunu yaşıyor

    Seneler sonra yürümenin mutluluğunu yaşıyor

    Suriye’deki iç savaşta uçaktan atılan bombalama sonucu ağır yaralanan ve sol bacağını tamamen kaybeden evli ve bir çocuk babası 37 yaşındaki Samer Kayal, yıllar sonra ücretsiz olarak takılan protez ile tekrar yürümeye başladı. Afyonkarahisar merkezde eşi ve oğlu ile birlikte yaşayan Kayal, “Eşimle rahat bir şekilde dışarıda yürüyebilmenin mutluluğunu yaşayacağım” dedi.
    Yaşadığı sıkıntıları anlatan Kayal, “Suriyeliyim, Şam’da 2013 yılında uçak saldırısında ayağımı kaybettim. 2017 yılının başlarında Türkiye’ye geldim. Daha önce protez kullanmamıştım. İrade Adımları Derneği’nde ilk defa protez taktılar. Yeni protez kullanmak yeni hayat demek, yeni başlangıçlar ve daha iyi psikoloji demek. Protezi taktıktan sonra hayatımda çok değişiklikler oldu. Mesela yolda yürürken çocukların tepkisi, insanların tuhaf bakışı yok artık. Protezden önce yolda gören çocuklar korkup, ‘Anne ayağı yok’ diyorlardı. Şu an bu tarz tepkilere maruz kalmıyorum. Eskisinden daha iyiyim Protez sayesinde daha iyi olacağım” ifadelerini kullandı.

    “Kendimi engelli biri olarak görmüyorum artık”

    Kendisi gibi ampute olanlara da seslenen Samer Kayal, “Ampute olan her bireye söylemek istediğim şey; çıksınlar, gezsinler sosyal yaşamlarına devam etsinler. Bunları daha iyi ve sağlıklı yapmak için bulundukları yerde imkanları varsa protez yaptırsınlar. İrade Adımları Derneği’ne geldikten sonra hayata olan bakış açım değişti. Önceden tek ayaklı, değneklerle ayakta durmaya çalışan biriydim ama şu an ayağım var ve eskisinden daha güçlüyüm. Protezimle bambaşka biri oldum. İnsanlarla olan iletişimim, psikolojim, sosyal yaşantım çok değişti. Kendimi engelli biri olarak görmüyorum artık. Şimdi bir nasihat vermek istiyorum Benim durumuma düşen herkesin evde kalmamasını istiyorum. Hayatınıza hiç bir engel koymayın” dedi.

    “Tek ayakla bakkalda, manavda nakliye işlerinde çalıştım”

    Ampute olmadan 4 yıl önce evlendiğini ve terzilik mesleği yaptığını söyleyen 37 yaşındaki Samer Kayal, şunları söyledi:
    “Asıl mesleğim terzi. Ama ayağım olmadığı için mesleğimi devam ettiremedim. Bu süre zarfında tek ayağımla bakkalda, manavda çeşitli nakliye işlerinde çalışmaya başladım. Hayatıma bir şekilde devam etmeliydim. Kendimi kapatıp bir köşeye çekilmek yerine zorlukların üstüne yürüdüm. Tek ayağımın olması ayakta dimdik durmama engel değildi. Ailem için hayatıma kaldığım yerden devam etmeliydim. Ailem beni engelli bir birey olarak görmek istemiyordu. Psikolojik olarak ne kendimi ne de ailemi yıpratmak istemedim. Onlarda istemiyordu. Ampute olmadan 4 yıl önce evlendim. Eşim ampute olduğum için çok korktu, üzüldü. Onun içinde kolay olmadı. Ama beni bu süreçte ayakta tutan eşim ve oğlumdu. Allah onlardan razı olsun. Oğlum için bu süreç daha zordu ama alıştı. Bana en çok oğlum yardım ediyor. Eşim ve oğlum beni engelli olarak görmüyorlar. Bazen ev işlerinde eşime yardım ediyorum. Bu süreci birlikte atlattık. Onların desteği çoktu.”

    “Samer bize hayatta ne olursa olsun ne yaşarsak yaşayalım her şeye rağmen gülebilmeyi öğretti”

    Merkezi İstanbul Beylikdüzü’ndeki İrade Adımları Derneği Ortopedi Protez ve Ortez Teknikeri Samet Yılmazer, bir bacağını kaybeden Samer Kayal’a tamamen ücretsiz olarak yaptıkları hizmetle ilgili şu bilgileri verdi:
    “Samer, merkezimize 25 Ekim 2023 tarihinde geldi. Sol diz üstü ampute olan Samer 10 yıldır ampute ve kısa güdüğünden dolayı daha önce protez kullanamamış. Protez için gittiği her yer güdüğünun kısa olması sebebiyle yapmamışlar. Samer umudunu kaybetmiş ama yüzündeki tebessümü hiç kaybetmemişti. Samer’e sol diz üstü bel kemerli poşetli pasif vakum sistemli protez yapılmasını uygun gördük. Provada test soketiyle yürümeye başladı. Fizik tedavi eşliğinde yürüme eğitimleri ve egzersizler yapıldı. Süreç sıkıntısız bir şekilde devam etti. Samer kısa bir sürede proteze alıştı. Samer ‘Buraya ilk geldiğimde diğerleri gibi olumsuz cevap alacağımı ya da yapılacak protezi kullanamayacağımı düşünmüştüm. Ama öyle düşündüğüm gibi çıkmadı. Yaptığınız protez bana yeniden umut oldu ve beni ayağa kaldırdı. Artık dışarda insanların garip ve acıyan bakışlarına maruz kalmayacağım. Hayalimi gerçekleştirme vakti geldi eşimle rahat bir şekilde dışarıda yürüyebilmenin mutluluğunu yaşayacağım’ dedi. Samer’in yürüyüş eğitimleri ve egzersizleri bittikten sonra kozmetiğini yaptık. Samer bize hayatta ne olursa olsun ne yaşarsak yaşayalım tebessümü ve her şeye rağmen gülebilmeyi öğretti.”

    “Yıllarca kullandığı koltuk değneklerini bıraktı”

    Fizyoterapist Renim Elşeyh ise Samer Kayal’ın durumuyla ilgili bilgi vererek, “Hastamızı ilk muayene ettiğimizde kas kuvvetinin iyi olduğunu gördük. Fakat ampute olduktan sonra protez takmaması vücut dengesizliğine yol açmış. Biz de tekrar vücut dengesini kurmak için fizik tedavi seanslarını başlattık. Fizik tedavi sürecinde Samer pozitifliğini bizlere hissettirdi, hatta birçok hastaya örnek oldu. Denge ve koordinasyon egzersizlerini uygulayarak, Samer yıllardır kullanmış olduğu koltuk değneklerini bıraktı. Bizim için Samer’i ayakta görmek büyük bir başarıydı. Çünkü Samer yıllar önce ampute olmuş ve hiç protez kullanmamıştı. İlk geldiğin de yürüyeceğini inanmamıştı. İlk adımlarını attıktan sonra top oynayıp, yürüyüş yapmaya, sosyal hayatına devam etmeye başlaması, özgüvenini kazanmasını sağladı” ifadelerini kullandı.