Etiket: güncelhaberler

  • Yapımı için kamyonlarca kar taşındı

    Yapımı için kamyonlarca kar taşındı

    Sarıkamış Şehirleri etkinleri çerçevesinde Sarıkamış Kayak Merkezi’nin 1. etap oteller bölgesine yapımına başlanan kardan şehit heykelleri için 15 kilometre uzaklıktaki Handere mevkisinden kar taşındı.

    Kars Valiliği, Sarıkamış Kaymakamlığı ve Sarıkamış Belediyesi’nin katkılarıyla Kazım Karabekir Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi Muhammet Hanifi Zengin’in koordinasyonunda yapılan kardan şehit heykelleri bir grup öğretim görevlisi ve öğrenciler tarafından edata soğuk havaya aldırış edilmeden nakış nakış işlendi.

    Heykellerinin yapımında görev alan Öğretim Görevlisi Muhammet Hanifi Zengin, Sarıkamış Şehitleri Anma Programı 109. yıl etkinlikleri çerçevesinde kardan şehit heykellerinin son rötuşlarını yaptıklarını belirtti.
    Zengin, “Sarıkamış Harekatı anma etkinlikleri çerçevesinde yapmış olduğumuz kardan heykel çalışmalarımızın 1’inci etapta yapmış olduğumuz Kızılçubuk mevkiindeki heykelden sonra 2’inci etap oteller bölgesinde çalışmaya başladığımız kardan son rötuşlarını yapıyoruz. Heykellerimiz bitmek üzere, hafta sonu itibariyle açılışı yapılacak” dedi.

    Öte yandan, Sarıkamış Kayak Merkezi’nde yapılan kardan şehit heykellerinin açılışı, 6 Ocak 2024 Cumartesi günü gerçekleştirilecek. Heykellerin açılışını programa katılacak olan bakanlar yapacak.

  • Köye inen ayı, kovanlara saldırdı

    Köye inen ayı, kovanlara saldırdı

    Olay, Devrek ilçesine bağlı Ahmetoğlu köyünde yaşandı. Muharrem Sarıçam ve ailesinin evlerinin yakınlarına kurduğu 65 kadar kovan, köye inen ayının saldırısına uğradı. Ayının parçaladığı kovanlar kullanılamaz hale geldi. Dedesinden günümüze arıcılıkla uğraştıklarını anlatan 59 yaşındaki Muharrem Sarıçam, “Maden emeklisiyim. Köyde ikamet ediyorum. Dedemden bu güne arıcılık yapıyoruz.

    Bu seneye kadar hiç ayı saldırısı görmedik. Bu sene ayılarla baş edemiyoruz. Yaklaşık 65 kovan arım vardı. Şu anda 30’un altına düştü. Yaklaşık 2 ay önce saldırdı. Ben de bir kaza geçirmiştim. Gerekli tedbiri alamadım. Arkadaşların aldığı bilgilere göre çok ayı saldırısı var. Mutlaka tedbirlerini alsınlar. TARSİM’e de mutlaka sigortasını yaptırsınlar” diye konuştu.

     

  • 2bin 550 rakımda kar banyosu

    2bin 550 rakımda kar banyosu

    Iğdır’ın Tuzluca ilçesinde yer alan, görünüşünden dolayı dünyanın en büyük ikinci dağı K2 Dağı’na benzetilen Tekelti Dağı her geçen gün daha çok dağcıyı ağırlarken farklı görüntülere de sahne oluyor.

    Iğdır Ağrı Dağı Arama Kurtarma ve Dağcılık Spor Kulübü Başkanı Muhammed Akkuş, 2 bin 550 rakımdaki dağ tırmanışı sonrası kar banyosu yaparak soğuk havaya meydan okudu. Muhammed Akkuş soğuğun vücuda faydası olduğunu söyleyerek, “Doğadayız, bir kar banyosu yaptık. İnsan vücudunun öyle bir yapısı var ki her türlü hava ve doğa şartına uygundur. İnsan inandığı zaman her şeyi yapabilir çünkü her şey beyinde bitiyor. Sağlıklı yaşamak ve kalmak istiyorsanız doğa sporları yapmaya devam edin.

    İlk etapta insan soğuk ile tanıştığı zaman bir ürperti yaşıyor. Daha sonra buna alışıyor ve kendinizi özgür hissediyorsunuz. Alışınca kendinizi çelik gibi hissediyorsunuz. Şu an rüzgâr estiği halde bir şey hissetmiyorum. Eğer hastalanmak istemiyorsanız, sağlıklı kalmak istiyorsanız soğuk ile tanışın” dedi.

  • Motosiklet üstünde tıraş oldu

    Motosiklet üstünde tıraş oldu

    Eskişehir’de kurye olan 20 yaşındaki Emre Tunç, işinin haricinde de motosiklet kullanmayı çok seviyor. Motosiklet ile arasında adeta bir ‘aşk’ olduğunu belirten Tunç, bu sevgisini vurgulamak için ilginç bir yöntem seçti. Motosikletinin yolcu kısmına berberi Onur Uçar’ı alan Tunç, seyir halindeyken saç tıraş oldu. Arkadaşlarına bu anların videosunu çektirip sosyal medyada paylaşan Emre Tunç, oldukça fazla yorum ve beğeni aldı. Son olarak berber dükkânına da motosikleti üzerinde tıraş olan genç kurye ilginç bir yöntemle motosiklet sevgisini vurguladı.

    “Kontağı çevirdikten sonra her şey değişiyor benim için”

    Motosiklet kullanırken tıraş olan Emre Tunç, çektiği video hakkında şöyle konuştu;
    “Motosiklet benim için aşk. Üstüne binince her şeyi unutuyorum. Evimin içine olsun, dışarıya olsun her yere onunla gidesim geliyor. Bir yere gitmek için motosiklet sürmüyorum, motosiklet sürmek için bir yere gidiyorum. İlk başta kuryelikle başladım. Gece gündüz çalıştım, kendime bir motosiklet aldım. Durumum vardı ama kendi çabamla almak istedim. O apayrı bir duygu zaten. Çalışıyorum, yoruluyorum, eve gidiyorum ama şu kontağı çevirdikten sonra her şey değişiyor benim için. O videoyu da motosiklet sevgimi yakınlarıma ve sosyal medyada beni izleyenlere göstermek için çektim. Motorla her şeyin yapılabileceğini göstermek istedim. Kötü eleştiri almadım ama hep sıra dışı yorumlar aldım. Motivasyon olarak bana çok iyi geldi. Benim açımdan devamı gelecek diye umuyorum. Berberim arkama bindi, ‘Sen devam et, ben arkadan tıraş edeceğim’ dedi. Aslında ahım şahım bir tıraş yapmadı. O göstermelik bir şeydi ama yine de vurgulamak istediğimi vurguladım. Videoyu trafiğin çok yoğun olmadığı bir sokak arasında çektik. Tehlikeli bir durum olmadı.”

    “Müşteriler, ‘Bizi ne zaman motosiklet üstünde tıraş edeceksin?’ diyor”

    Emre Tunç’u motosiklet üzerinde tıraş eden berber Onur Uçar ise aldığı yorumlarla alakalı, “Emre arkadaşımız salonumuza gelerek bir video fikri olduğunu söyledi. Ben de neden olmasın dedim. Trafiğin olmadığı müsait bir yere geçtik. Tabii önceliğimiz güvenlik oldu. Yanımızda başka arkadaşlarımız da vardı. Onlarla beraber bu videoyu üretmiş olduk. Emre arkadaşımıza da buradan teşekkür ediyorum. Tabii bu video patladı. Gelen müşteriler, ‘Bizi ne zaman motosiklet üstünde tıraş edeceksin, gemi gibi başka yerlerde de tıraş yapıyor musun’ gibi sorular sormaya başladı. Yani güzel bir tepki aldık. Düşük sürat çok önemliydi. Zaten o videoda tıraş bitmişti, sadece video için göstermelik bir şekilde olabildiğince minimum riskle çekim yaptık” diye konuştu.

  • Tezgahlarda balık çeşitliliği arttı

    Tezgahlarda balık çeşitliliği arttı

    Rizeli balıkçıların deniz suyu sıcaklıklarının düşmesiyle beraber ağlarında balık çeşitliliğinde bolluk yaşandı. Balıkçıların bu yılki av sezonundan hamsiden yana yüzü gülse de son zamanlarda hamsi azalmaya başladı.

    Balık çeşitliliğin çoğaldığını belirten Abdulkadir Vural, “Tezgahlarımızdaki son durum süper. Havalar soğudu, çeşitlerimiz arttı. Balık fiyatlarımız düştü. Beklentide olduğumuz ürünler makul. Hem çeşit olsun hem de fiyatlar güzel. Deniz soğudu için sargan ve barbun başladı. Tirsi var. Bolluk bereketlilik var. Denizler soğumasıyla balık çeşitleri arttı. 2 buçuk 3 aydır hamsi avlanıyor. Artık onunda vaktinin sonu geliyor. Hamsi 2-3 ay sonra Gürcistan taraflarına gidiyor. Orada yumurtalarını bırakıp geri dönüyor. Fiyatlarımız makul. Havalar soğudu çeşitlerimiz çoğaldı. Şu anda memnunuz” diye konuştu.

    Hamsinin tezgahlardan azalmaya başladığını ifade eden Vural, “15 Nisan’a kadar av sezonu devam edecek. Balık sezonundan memnunuz. Hem satışından hem de fiyat bakımından güzel. Vatandaşlar fiyatlardan memnun. Tavuk veya etin fiyatına göre bakarsak balık bedava. Hamsinin kilosu 35 TL. 3 kilo hamsi aldığın zaman 4-5 kişi doyar. Hamsi gerçekten bizim yüzümüzü güldürdü. Hamsi tezgahlardan yavaş yavaş azalmaya başladı. Çeşitlerimiz artmaya başladı. İstavrit biraz daha büyümeye başladı. Mezgit çoğalmaya başladı” ifadelerini kullandı.

  • Öğretmenlik hayali yarım kaldı

    Öğretmenlik hayali yarım kaldı

    Bolu’da, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tarih Bölümü’nden 2013 yılında mezun olan Halil Acar (36), formasyon alarak 5 yıl boyunca öğretmen olarak atanabilmek için KPSS sınavlarına hazırlandı. Zorlu sınav hazırlığı sürecinde boyunca kasaplık, akaryakıt istasyonlarında çalışan Acar, girdiği son sınavın ardından atanamayınca öğretmenlik hayalinden vazgeçti. 30 yaşında tesadüfen akü satışı yapan bir arkadaşıyla yolu kesişti. Küçük bir sermayeyle akü satmaya başlayan Acar, 6 yılda tahmin edemeyeceği bir noktaya geldi. Bolu’nun her köşesinde yolda kalan vatandaşlara ve adreslere akü teslimatı yapan 36 yaşındaki Acar’ın 3 ilçede ise şubesi bulunuyor. Öğretmenlik hayali yarım kalan ancak hayallerini akü satarak gerçekleştiren Acar, öğretmen adaylarına seslenerek, “Anne-babalarının elinden para beklemeye çalışmasınlar, mücadele etsinler” dedi.

    “Bir türlü devlet dairesine yerleşemedik”

    2013 yılında tarih bölümünden mezun olan ve eğitim sürecinde sürekli çalıştığını ifade eden Halil Acar, “Eğitim süreçlerinde yani her yıl yaz tatilinde, ara tatilde olsun, öğrenci arkadaşlarım, tatile gezmeye giderken ben sürekli bir yerlerde hep çalıştım. Masraflarımı kendim karşılamaya çalıştım. Sağ olsun ailem de eğitim sürecinde her zaman yanımda olmaya çalıştılar. Yani biraz kısıtlı imkanları da okudum. Tarih bölümü bitirdim sonrasında formasyon aldım. Okulu bitirdikten sonra bir yıl Dörtdivan Çok Programlı Lisesi’nde tarih öğretmenliği yaptım, derslere girdim ücretli olarak. Sonrasında Ankara’da 2-3 yıl özel bir okulda görev yaptım. İşte bu süreçte sürekli KPSS’ye hazırlandık, olmadı. Polisliği denedim, onda yine aynı şekilde oldu bir türlü devlet dairesine yerleşemedik” dedi.

    “4 yıl kadar kasaplık mesleğini yaptım”

    Tesadüfen elektrikli bisiklet tamirine gittiği esnada akü satışı yapan arkadaşıyla karşılaştığını belirten Acar, “Süreç devam ederken kasaplık yapmaya başladım. 4 yıl kadar kasaplık mesleğini yaptım. Sonra 2018’de evlendim. Evlendikten sonra belli bir bütçeyle, elektrikli ve benzinli motosiklet alıp satmaya başladık. Tesadüfen bir yere tamire giderken orada bir arkadaş ‘Aküleri aldık, satamadık’ dedi. Ben de dedim ki, ‘Biz satalım bunları’. Aküleri satmaya başladım yavaş yavaş. Ve sonrasında belli bir piyasa oluşturdum. Şu anda Bolu merkezde hizmet veriyoruz. 3 adet de ilçelerde şubemiz var” diye konuştu.

    “Önceden internet sitelerinden müşteriyi buluyordum. Şuan buna vaktim yok”

    Eskiden müşterileri internet üzerinden bulduğunu şuan da ona vakti olmadığını dile getiren Halil Acar, “Müşterilerle konuşurken, ‘Öğretmenim, atanamadım’ dediğimde müşterilerim benimle dertleniyorlar sağ olsunlar. Ve sonra diyorlar ki başka vatandaşlara, ‘Ya işte bir öğretmen kardeşimiz var. Gerçekten güzel bir hizmet sunuyor. Fırsatçılık yapmadan yardımcı oluyor’ diye. Onlar da tanıdıklarına bizi öneriyorlar ve bir kişi bin kişi ediyor. Önceden internet sitelerinden müşteriyi buluyordum. Şu anda mesela benim oralara bakacak fırsatım olmuyor. Burada akü dağıtmaktan” ifadelerine yer verdi.

    “Kötü gidişat olduğunda bunu düzeltecek bir sermayemiz yoktu”

    Atamadıktan sonra karamsarlık yaşadığı dönemlerin olduğunu ifade eden Acar, “Yani karamsarlık illaki oldu. Kesinlikle oluyor. Okuyup atanamadıktan sonra yani dua ediyordum, ‘Allah’ım bana bir yol göster’ diye. Düğünde masraflarımıza kadar mesela ailem zar zor karşıladı. O zaman ailemin de durumu çok iyi değildi. Ama zamanla her şey oluyor. Çalışmak lazım da. 3-4 yıl boyunca sabah çıkıp gece yarısına kadar, eşim olsun, çocuğum olsun, 5 yaşında, ‘Baba sen ne zaman bizimle kalacaksın?’ diye ben çok sorularını duydum. Ama pes etmedim. Bu noktaya geleceğini düşünmüyordum. Kısıtlı bir sermayeyle başladığımız için düşünmüyordum. Çok düşük bir sermayeyle başladık. Kötü gidişat olduğunda bunu düzeltecek bir sermayemiz yoktu” şeklinde konuştu.

    “Annesinin babasının elinden para beklemeye çalışmasınlar mücadele etsinler”

    Son olarak atanamayan ve umudunu yitiren öğretmen adaylarına seslenen Acar, “Şunu söylemek istiyorum okumuş, atanamamış kişiler, sadece devlete bel bağlamaya çalışmasınlar, annesinin babasının elinden para beklemeye çalışmasınlar mücadele etsinler. Yeni iş fikirleri arasınlar. Ben o şekilde yaptım ve tuttu. Mesela bu işlere başladığımda ben kasaplık yaparken bana, ‘Sen öğretmen oldun. Kasaplık yapıyorsun. İşte akaryakıt istasyonunda pompa görevlisi olarak çalışıyorsun’ diyorlardı. Ben ne yapayım yani? Atanamayan arkadaşlar bir yerlerden başlamalı diye düşünüyorum. En azından tekrar devlete girmek KPSS’ye çalışmak gibi bir fikirleri varsa aynı zamanda yeni bir şeyler yapmaya kendileri de çalışsınlar. Hani ilerleyen dönemde devlet olmasa bile ortada kalınmasın” dedi.

  • Evladının şehadetiyle alkolü bıraktı

    Evladının şehadetiyle alkolü bıraktı

    Hatay’ın Kırıkhan ilçesi Topboğazı Mahallesi’nde yaşayan Tahir Mert’in evladı Jandarma Uzman Çavuş İrfan Mert, Hakkari’nin Dağlıca ilçesinde görev yaptığı esnada teröristlerle girilen çatışmada 2016 yılında şehadete ermişti. Evladının şehadetiyle birlikte hayat felsefesi değişen baba Tahir Mert’in yaşadıklarıysa duyanları duygulandırıyor. Oğlunun şehadetinde önce alkol bağımlısı olan baba Mert, gördüğü rüya sonrası alkolü bıraktı ve iş yerinde alkol satışına son verdi. Evladının şehadeti sonra yaşam biçimi değişen baba Mert; kısa sonra hac görevini yerine getirerek, çevresindeki insanlara örnek olmaya başladı. Şehit babasının evladı için yaptığı hatıra odasıysa asrın felaketini hiçbir zarar almadan atlattı.

    “Evladım şehit olmadan evvel çok alkol alan; gece gündüz, yedi yirmi dört alkol alan bir insandım”

    Evladının şehadeti sonrası bağımlısı olduğu alkolden kurtulabilmek adına günlerce dua ettiğini ifade eden şehit babası, “Evladım, hayırlısı dedik ve gitti orada göreve başladı. Hayırlısı 4 buçuk sene orada görev yaptı. 4 buçuk yılın sonunda sıcak bir çatışmaya girdiler. Teröristlerle Sıcak çatışmada şehit oldu oğlum. Rabbim bütün şehitlerimizin şehadetini kabul etsin. Hocalarımız, imamlarımız güzel haftalarca burada Kur’anlar okundu. Burada bize yardımcı oldular ve bizimle beraber o anı yaşadılar sanki. Biz de onlara çok memnun olduk. Yani bu vatandır; bugün sen gitmezsen ben gitmezsem kim gidecek bu vatanı koruyacak. Yani şehit de olabiliriz, her şey olabilir. Şimdi benim de oğlum şehit oldu tabii. Evladım şehit olmadan evvel çok alkol alan; gece gündüz, yedi yirmi dört alkol alan bir insandım. Yani alkol almadığım gün yatamıyordum. Vücudum karıncalanıyordu. Yani nasıl bir eroinman gibi olmuştum artık. Yani kırk yıllık bir alkol içicisiydim. Bilakis bunu bırakmam için ben Rabbime dedim ki ‘Allah’ım sen madem ki beni şehit babası olmaya layık gördün beni bu illetten kurtar’ dedim. Hep dua ettim, yalvardım Rabbime. Rabbim de dualarıma karşılık verdi” dedi.

    Gördüğü rüyayla birlikte namaza başladı ve ağzına bir daha alkol sürmedi

    Duaları ve yalvarışları sonrası gördüğü rüyayla birlikte namaza başladığını, iş yerinde alkol satışını bıraktığını ifade eden şehit babası, “Bu arada biraz yattıktan sonra ben sağ tarafa doğru yatarken iki elinin üzerinden böyle bir kişi geldi bana, böyle vücuduma hafif böyle dokundu. Ben kendim şöyle düşündüm. Dedim herhalde kapıyı ben kilitlemedim, açık bıraktım. Sabah oldu, herhalde müşteri geldi. Sol tarafıma döndüm ve bir karartıyla karşılaştım. Geliyorum arkadaş dedim ve o ara kapıyı açtım işte o karartı öbür kapıdan da çıktı, gölge gitti. Tekrar ben kapıya baktım, kapı kilitli. Allah’ım dedim, bu kimdi. Bu kadar güzel bir dokunuştu ki yani bu kadar güzel bir dokunuş olamaz, bedenimi sardı o dokunuş. Bir müddet daha sonra sabah ezanı okundu. O sabah ezanı o kadar ruhuma dokundu ki bu kadar ezanlar okundu ama o dokunuş, o ezanın sesi beni daha fazla bir aleme götürdü. Ben dedim ki bu sabah namazını kılmam lazım, bu adam beni namaza kaldırdı. Dolapta bir yarım şişe bir viskim vardı onu önce lavaboya döktüm. Namazdan sonra kesinlikle alkol almadım ama devamlı canım istiyordu. Oğlum Mesut’a dedim ki gel oğlum burada; ne kadar bira var, şarap var, viski var, bunların hepsini alacaksın doldur kasalara ve bunu götür Kırıkhan’daki büfeye teslim et. Bizim alışveriş yaptığımız, iş yeri. Onları teslim et, dedim oradan parasını da bana getirme. Onun parası senin olsun. Ben dedim gidiyorum Hacca yazılmaya. Ve dükkanı kapattık, hacca yazılmaya. Dükkanı kapattık, biz hacca gittik ve geldik” dedi.

    Devasa binaların yerle bir olduğu asrın felaketinde evladı için oluşturduğu odada hiçbir eşyanın zarar görmediğini ve fotoğraflarda herhangi bir oynama olmadığına dikkat çeken şehit babası “Büfedeki bütün bardaklar yerde, kırıldı. Gelinin hiçbir şeyi kalmadı. Kırıldı bütün tabaklar. İşte bir gün aklımıza geldi. Bir gün, iki gün sonra dedik Şehidimizin odasına bakalım. İnanır mısınız resimler bile oynamamış. Az bir şey kaybolmuş bir tanesinde. Allah’ım bu nasıl bir şey, bu nasıl bir ilahi takdirdir. Resimler bile oynamamış. Az bir şey kayma olmuş bir tanesinde. Rabbimin ilahi takdirdir; yani böyle bir şey olur mu, yani şu büfelerin birinin camı oynamaz mı. Benim koca soba oynamış da böyle gitmiş. Şu büfe oynamaz mı, oynamamış. Resimler düşmez mi, düşmemiş” dedi.

  • Koyununa kızı gibi bakıyor

    Koyununa kızı gibi bakıyor

    Cemaliye Mahallesi sakini 80 yaşındaki Havva Dündar, çarşıya, pazara, markete, manava, börekçiye giderken, ‘Kadriye’ adını verdiği koyunu da peşini bir an olsun bırakmıyor. Dündar’ı kızı gibi sevdiği koyunuyla birlikte çarşı merkezinde yürüyüş yaparken gören vatandaşlar, hayretini gizleyemedi. Sevimli koyun vatandaşların ilgi odağı oldu.

    Yanından ayrılsam ortalığı birbirine katıyor

    Koyununa evinin deposunda baktığını ifade eden Havva Dündar, “Kadriye evimin bir parçası oldu. Nereye gitsem peşimden ayrılmıyor. Depoda kapıyı kapatıp ondan ayrılsam da ortalığı birbirine katıyor. Başkaları yanına yaklaşınca biraz çekiniyor. Çarşıya pazara beraber yürüyüşe çıkıyoruz. Görenlerin de olumlu ilgisiyle karşılaşıyoruz” dedi.

     

     

  • Adana’da dünyaya ihracat

    Adana’da dünyaya ihracat

    Türkiye’de 580 bin dönüm, Adana’da ise geçen yıla oranla yüzde 10 artarak 145 bin dönüm alanda üretimi yapılan portakalda bu sene dönüm başına ortalama 4 ton verim alınıyor. Yüreğir ilçesinde yetişen erkenci portakallar yurt içinde tüketilmesinin yanında Rusya, Doğu Avrupa’ya ve Suudi Arabistan’a ihraç ediliyor. Bahçede fiyatlar ise 3 ile 4 lira arasında değişiyor.

    “Bu sene fiyatlar düşük”

    Hasat sırasında İhlas Haber Ajansı’na konuşan Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, bu sene rekoltenin yüksek olduğunu söyledi. Doğan, “Adana’da 15 Ekim’de erkenci portakalın hasadına başlanıldı. 15 Kasım’da ise Washington cinsi portakal hasadı başladı. Şuanda Adana’da yetişen portakallar Ukrayna, Rusya, Suudi Arabistan ve birçok Avrupa ülkesine gönderilmekte. Fiyatlar 3 ile 4 lira arasında değişmekte. Geçen sene portakal fiyatı 8-10 liraydı ama bu sene fiyatlar düşük” dedi.

    “Bir nebze maliyetler kurtarıldı”

    Portakal fiyatlarının en az 5 lira olmasını beklediklerini anlatan Doğan, “Bundan 3 ay önceye kadar mevsimlik tarım işçisi bulmakta zorlanıyorduk. Ancak şuanda sıkıntı çekmiyoruz. Eğer o dönemde tarım işçisi sıkıntısı çekmeseydik üreticiler para kazanacaktı. Fiyatlar şuanda da düşük ama devlet tarafından 1 lira DFİF desteği verildi. Bir nebze maliyetler kurtarıldı” ifadelerini kullandı.

    “Mısır ve Yunanistan bizim rakiplerimiz”

    Portakal ihracatında Mısır ve Yunanistan’ın Türkiye’ye rakip olduğunu vurgulayan Mehmet Akın Doğan, “Mısır ve Yunanistan bizim rakiplerimiz. Onların girdi fiyatları daha düşük olduğu için bazı ülkeler onları tercih ediyor. Çiftçi ve tüccar portakaldan bu sene umduğunu bulamadı” diye konuştu.

  • Depremin vurduğu mahallede dönüşüm bekleyişi

    Depremin vurduğu mahallede dönüşüm bekleyişi

    Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde 6 Şubat tarihli depremde Onikişubat İlçesi Şazibey Mahallesi’nde büyük yıkıma neden oldu. Yaklaşık 4 bin kişinin hayatını kaybettiği mahallede 18 bin civarında insan evsiz kalmıştı.

    Onikişubat ilçesi Hayrullah Mahallesi’nde Azerbaycan Mahallesi’nde yerinde dönüşüm çalışmalarına başlanmış, Azerbaycan devleti tarafından yaptırılan alanın devamında Şazibey Mahallesi’nde yerinde dönüşüm projesine dahil edilmesini isteyen Şazibey Mahalle Muhtarı Cemal Kaya, “Hayrullah Mahallesi’nde yerinde dönüşüm başladı. İnşallah bizim talebimiz yetkililerimizden Şazibey Mahalle’mizin de bu projeye dahil olması ve bir an önce başlaması. Vatandaşlarımızın yüzde 80’i konteyner kentlerde, yüzde 10’u köylerinde, yüzde 10’u da dışarı gitti. Öncelikle kıymetli cumhurbaşkanımızdan bir an önce ayağa kalkması. Burası Kahramanmaraş için çok önemli bir yer. En büyük yıkım olan ve ölüm olan bizim mahallemizdi. Bir an önce ayağa kalkıp vatandaşlarımızın evlerine yerleşmesidir bizim talebimiz” diye konuştu. Bizim mahallemizde yer sorunu yok Ebrar Sitesi bölgemizde 15-20 dönümlük parklar vardı. İnşallah zemin artı dört kat deniliyor ve sorun çıkmayacak. Benim mahallem 65 bloktu ve 43 tanesi deprem anında yıkıldı. Mahallemdeki ölü sayısı 4 bin civarında Allah mekanlarını cennet eylesin. Geride kalanlarımıza da devletimiz sahip çıkacak” diye konuştu.

    Depremzede Mehmet Şahin Temizalp ise, “Şabizey Mahallesi’nde su tesisatçılığı yapıyorum. Dükkanım vardı Ebrar Sitesi’nde. Bir an önce evlerimiz ve dükkan sahiplerine dükkanlarının yapılmasını istiyoruz” dedi.