Etiket: güncelhaberler

  • 300 yıllık ağacın hikayesi

    300 yıllık ağacın hikayesi

    İlçeye bağlı Kılıçarslan Mahallesi’nde bulunan çınar ağaç, yıllardır tarihe tanıklık ediyor.

    Başiskele Kaymakamlığı Proje Koordinasyon Merkezi Direktörü Emin Öztürk tarafından yapılan araştırmalar sonucu 300 yıllık olduğu tespit edilen ağaç, koruma altına alındı ve “anıt ağaç” olarak tescillendi. 18. ve 19. yüzyıllarda vatandaşların ölen yakınlarını bu ağacın altında andığı için çınara, “ağıt” anlamına gelen “requiem” isminin verildiği bildirildi.

    Başiskele Kaymakamlığı Proje Koordinasyon Merkezi Direktörü Emin Öztürk, “Bu ağacın ismi Requiem Anıt Ağacı. 18. ve 19. yüzyıllarda burada yaşayan Gayrimüslim halk, ölülerini defnetmeden önce ağacın altına getirirlerdi. Ölülerinin ruhlarına dua ederler ve ağıt yakarlardı. Daha sonra çınar ağacının karşısında bulunan mezarlığa defnederlerdi. Ağaç yaklaşık 300 yıllık olabilir” dedi.

  • İranlı taksicinin “Seyyar para müzesi”

    İranlı taksicinin “Seyyar para müzesi”

    İran’ın başkenti Tahran’da 40 yıldır taksicilik yapan 60 yaşındaki Ibrahim Fekharyan taksisini eşi benzeri görülmemiş bir müzeye dönüştürdü. Fekharyan, 8 yıldır taksisine binen yerli ve yabancı turistlerin kendisine hatıra olarak verdiği paraları seyyar para müzesine dönüştürdüğü taksisinde sergileyerek müşterilerine unutulmayacak bir yolculuk yaşatıyor. Her yaştan müşteriden olumlu geri dönüş aldığını kaydeden Fekharyan, işini ve hobisini severek yapıyor.

    “Tek hedefim müşterilerin yolculuk boyunca keyifli vakit geçirmesi”

    Tahran’ın eski taksicilerinden olduğunu söyleyen Fekharyan, “Tahran trafiği gün geçtikçe daha da kötü bir hale geliyordu ve bir gün ne yapayım ki misafirler taksimdeyken sıkılmasın diye düşündüm. Birkaç tane eski param vardı ve onları taksime yapıştırdım. Daha sonra arkadaşlarım ve taksime binen müşteriler paraları gördüklerinde kendileri de vermeye başladı. Şu an gördüğünüz paraların yüzde 99’u müşteriler tarafından verildi. Bunu yaparken tek hedefim müşterilerin yolculuk boyunca keyifli vakit geçirmesiydi. Bu zamana kadar taksime binen genç yaşlı herkes yolculukları boyunca keyif aldı. Hatta bazı yolcular inmek istemiyor ve yolculuğu biraz daha uzatmak istiyor” dedi.

    “Yanında parası olmayan yolcular kişisel eşyalarını hediye ediyorlar”

    Hatıra olarak verilen para ve eşyaların kendisi için çok değerli olduğunu belirten Fekharyan, “İlk olarak 2015 yılında paraları taksime koymaya başladım. O zamanlar sadece eski İran paraları vardı. Şu an taksimde neredeyse her dönem ve ülkeden para var.

    Türkiye, Çin, Kore, Fransa, Suudi Arabistan, Afganistan, Amerika, Kanada ve Tanzanya gibi birçok ülkeden gelen turistlerin verdiği paralar var. Hatta yanında hatıra olacak vereceği parası olmayan yolcular yanlarında bulunan toka, bilezik, broş, kart ve anahtarlık gibi kişisel eşyalarını hediye ediyorlar. Hatta bir gün Şerif Üniversitesinden madalya alan bir öğrenci bana kendi madalyasını hediye etti. ‘Benim için değerli olan madalyamı arabanıza hediye etmek istiyorum’ dedi. Benim için unutulmaz bir andı” ifadelerini kullandı.

     

  • Sıcak hava çiftçilere yaradı

    Sıcak hava çiftçilere yaradı

    Ardahan’da yüksek kesimlerde etkili olan kar yağışı dağları beyaza bürürken küçükbaş hayvan yetiştiricileri kara rağmen hayvanlarını otlatmaktan vazgeçmedi. Ardahan’da küçükbaş hayvan yetiştiricileri koyunlarını otlatmaya devam ediyor.

    Yem fiyatlarının yüksek olması nedeniyle hayvanlarını karla kaplı arazide otlattıklarını söyleyen Necdet Povar, ’’Şu anda bir ton ot 5 bin lira. Havaların sıcak olması hayvanlarımızın dışarda kalmasına imkan tanıyor’’ dedi.

     

  • Dünyanın çatısına bayrak dikmek istiyor

    Dünyanın çatısına bayrak dikmek istiyor

    Aydın’ın Efeler ilçesinde yaşayan ve dünya genelindeki birçok dağın zirvesinde Türk bayrağını dalgalandıran 46 yaşındaki Hümeyra Yıkılmaz, yaşam tarzına dönüştürdüğü dağcılıkta, büyük hayalleri peşinden koşmaya devam ediyor. 1999 yılında yaşanan Marmara Depremi sonrasında kurdukları arama kurtarma derneği ile başlayan serüvenini katlayarak devam eden Yıkılmaz, 4 defa 7 bin metre üzeri dağlara tırmanarak Türk bayrağını dalgalandırdı. 2013 yılında Çin’deki Mustagata Dağı’nda yaptığı 7 bin metre tırmanış denemesinden sonra büyük bir kararlılıkla eğitimlerini tamamlayan Yıkılmaz 2014 yılında Kırgızistan’da 7 bin 500 metrelik İsmail Samani Dağı’na çıkarak Türkiye’nin ilk kadın tırmanışını gerçekleştirdi. Ardından Peak Lenin Dağı, Khan Tengri Dağı gibi zorlu zirvelere de tırmanarak 4 kez 7 bin metre üzeri dağları aşan ender kadın dağcılardan biri oldu. Arama kurtarma faaliyetleriyle başlayan yolculuğu, Türkiye’nin çeşitli dağlarından geçerek uluslararası zirvelere kadar uzanırken, Yıkılmaz’ın en büyük hedefi ise Rusya Dağcılık Federasyonu tarafından verilen “Kar leoparı” unvanını almak ve dünyanın çatısı olarak kabul edilen Himalaya Dağları’nda 8 bin metrelik tırmanış gerçekleştirmek.

    “Benim için çok büyük bir adım oldu”

    Dağcılık serüveninin temelinde arama kurtarma faaliyetleri ile başladığını ifade eden Hümeyra Yıkılmaz “1999’da çok acı bir deprem yaşamıştık. Onun hemen arkasından Aydın’da bir arama kurtarma derneği kurduk. Bunun kampları, eğitimleri derken sevgili Nasuh Mahruki ile bir araya geldik. Onunla birlikte eğitimler aldık, kamplara gittik derken, bir doğa yürüyüşü grubumuz oluştu. Bunlar hep zincirleme gelişti. Bunun da devamı yüksek irtifa dağcılığı oldu. İzmir’de bir kulübe kayıt olarak eğitimlerimi aldım ve 3 bin metrelik dağlar, Türkiye içerisindeki Erciyes, Hasan Dağı sonrasında Ağrı Dağı, sonrasındaki aşama ise İran, 6 binlik dağlar, Gürcistan bu şekilde devam etti. En son 2013 yılında ilk defa Çin’e giderek Mustagata Dağı’nda bir 7 bin metre tırmanış denemem oldu. Orada 6 bin 500 metreden dönmek zorunda kaldım. Çünkü eğitimlerim, fiziki ve psikolojik donanımların ancak oraya kadar yeterliydi. 5 binlerden birdenbire 7 binlere çıkamadım. Dolayısıyla o benim için çok büyük bir adım oldu. Döndüğümde nasıl hazırlanmam gerektiğini çok iyi öğrenmiştim. Sonra eğitimlerimi tamamladım, eksik malzemelerimi hazırladım ve 2014 yılında Kırgızistan’a gittim. Pamir sıradağlarının 7 bin 105 metre yüksekliğindeki Korjenevskaya ve en zirvesi olan 7 bin 500 metre yüksekliğindeki İsmail Samani Dağı için tırmanışı planladım. Ekibimizle birlikte hazırlıklarımızı tamamladık ve gittik” dedi.

    “İlk Türk kadını oldu”

    Pamir sıradağlarındaki Korjenevskaya ve İsmail Samani Dağı’na tırmanan ilk Türk kadını unvanını aldığını ifade eden Yıkılmaz; “İlk önce Korjenevskaya’ya çıktık ve bu ilk Türk kadın tırmanışıydı. Aynı kamptan 10 gün sonrada İsmail Samani Dağı’na çıktık. Bu da yine ilk Türk kadın tırmanışıydı. Hatta bu ilk Türk ikinci tırmanışı oluyordu. Çünkü 20 yıl önce sadece Nasuh Mahruki çıkmıştı. Ondan sonra herhangi bir Türk denemesi olmamıştı. 20 yıl sonra ben ve partnerim Kerem Ayhan ile bu tırmanışı gerçekleştirdik. Bizim için çok önemli ve özel bir andı. Sonrasında 2015 yılında Peak Lenin Dağı’na gittim. O da 7 bin 135 metre yüksekliğinde. Dördüncü olarak da Khan Tengri Dağı’na çıktım. Tanrı Dağları’nın en zirvesi. O da 7 bin 10 metre yüksekliğinde. Teknik tırmanış gerektiren bir dağdı. Böylelikle 4 tane 7 bin metre üzeri tırmanışı tamamlamış oldum” şeklinde konuştu.

    “Tırmanış ve dağ sevdası hiçbir zaman insanın içinden çıkmıyor”

    2018 yılında tırmanış esnasında geçirdiği bir kaza sonrasında yüksek tırmanışlara bir süre ara verdiğini belirten Yıkılmaz; “Dağda geçirdiğim küçük bir kaza sonrasında sakatlığım oluştu ve o yüzden biraz rölantide kaldım. 2018 yılından bu yana Türkiye içerisindeki dağlarda tırmanış heyecanım devam ediyor. Ancak o 7 binlik dağlara henüz dönemedim. Bu tırmanış ve dağ sevdası hiçbir zaman insanın içinden çıkmıyor. Bir tarafından mutlaka devam ediyorsunuz. Bu yıl da bağlı bulunduğum kulübümüzün programı ile Nepal’e gittik. Orada 8 binlik dağlardan olan Annapurna ve Mardi Himal dağlarının ana kamplarına gittik. Ama buna biz trekking diyoruz çünkü zirve tırmanışı gerçekleştirmedik. Sadece kamplarda kalarak ve güvenli yükselişler yaptık ve ana kamplara kadar yürüyüp dönüş şeklinde bir program yaptık. Nepal’de o mistik havada ve doğada, dağların ana kamplarına yürüyüş yapmak çok güzeldi. Şu ana kadar gittiğim bütün coğrafyalardan farklı bir şekildeydi Nepal. Bu anlamda da çok farklı bir zenginlik tanımış oldum” dedi.

    “Sırtınızdaki yükü gramla hesaplıyorsunuz”

    Kadın olarak dağcılıkta ve doğada herkesin eşit olduğunu belirten Yıkılmaz, doğru antrenman ve hazırlıklarla kadın-erkek farkının ortadan kalktığını vurgulayarak “Kadın olarak aslında bir farklılık hissetmiyorsunuz. Ben bu konuda bir farklılık hissetmedim. Çünkü doğada herkes eşit. Tabiki fiziki farklılık olarak fark edebilir ama ben hiç bir eksiklik veya bir sıkıntı yaşamadım. Dağa çıkarken sırtınızdaki yükü gramla hesaplıyorsunuz. Dolayısıyla bütün yükünüz ortak ve bütün yükü eşit olarak paylaşırız. Kadın, erkek hiçbir fark olmaz. Gideceğiniz yere göre doğru antrenman yapar ve vücudunuzu doğru bir şekilde hazırlarsanız, kadın erkek vücudunun hiçbir farkı olmayacaktır” ifadelerine yer verdi.

    “Ben mutluluğu ve sadeliği dağlarda buluyorum”

    İnsanların en yalın halinin dağlarda ortaya çıktığını ifade eden Yıkılmaz; “Dağcılık bir tutku veya hevesten de ziyade bir yaşam tarzıdır. Dolayısıyla orada tamamen doğa ile baş başa ve temel ihtiyaçlarla birliktesiniz. Minicik bir yemekle karnınız doyuyor ve o sizi hayatta tutuyor. İnsan hayatı aslında çok basit. Ben mutluluğu, sadeliği, doğallığı dağlarda buluyorum. İnsanın en saf ve yalın hali dağlarda çıkıyor aslında ortaya” dedi.

    En büyük hedefi dünyanın çatısına çıkmak

    Gelecek hedefleri arasında Rus Dağcılık Federasyonu tarafından verilen “Kar Leoparı” unvanını kazanmak ve 8 bin metre üzeri dağlara tırmanmak olduğunu belirten Yıkılmaz; “Bilindiği üzere dünyanın çatısı 8 bin metreler. Dünyada 14 tane 8 bin metre üzeri dağ var onların da hepsi Himalaya Dağlarında. Himalayalara bu yıl Nepal ile bir giriş yaptım, ana kamplara kadar yürüyerek. Hedefim 8 binlik bir dağa tırmanmak. Yani o atmosferi, o heyecanı yaşamak istiyorum. Oraları görmek istiyorum. Onun dışında ise 5 tane 7 bin metre üzeri belirlenmiş dağa çıktığınız zaman ‘Kar leoparı’ unvanı veriliyor. Rus dağcılık federasyonu tarafından. Benim de planlamadığım şekilde bu gelişti. Yani 5 tane belirlenmiş dağın dördüne çıkmış bulundum. Bunları ben ‘kar leoparı’ olmak için yapmadım ama program o şekilde gelişti. Dolayısıyla 4 tanesini yapmış oldum ve son kalan 7 binlik Pobeda Dağı’na da tırmanmayı denemek istiyorum. Bir Türk kadını olarak ‘Türk Kadın Kar Leoparı’ olmak istiyorum. İçimden öyle bir denemek geçiyor. En azından 4 tanesini yapmışken beşinciyi de tamamlayıp o dağı da görmek istiyorum. Onu deneyeceğim bir de çıkabilirsem 8 bin metrelik dağlara çıkmayı istiyorum” dedi.

    “Çıkmak kadar inmek de önemlidir”

    Dağcılığın sadece heyecanlı ve keyifli değil, aynı zamanda tehlikeli ve zorlu bir aktivite olduğunu da hatırlatan Yıkılmaz, sağlıklı bir şekilde inişin, tırmanış kadar önemli olduğunu vurgulayarak “Dağlara tırmanmak keyifli ve heyecanlı ama aynı zamanda tehlikeli ve zor tabiki. Vücudumuzun ilk başta yüksekliğe uygun olması ve alışması gerekiyor. Bunun için biz yüksek dağlara çıkarken ara ara kamplar yaparak, vücudumuzu dinlendirerek ve o yüksekliğe alışarak çıkıyoruz. Tabi öncesinde ve o esnada beslenmek çok önemli. Bütün bunları yaşarken aynı zamanda bunun riskli tarafları da var. Buzul çatlaklarından tutun, uçurum kenarlarına ve kopan iplerine kadar değişik tehlikeler var. Tabi bunların hepsini göze alarak gidiyoruz. Çok şükür ben büyük ve ciddi kazalar yaşamadım, görmedim ama tabi hasta olan arkadaşlarımız oldu. Onları indirmek zorunda kaldık. Çok ciddi tehlikeler atlattılar. Bunların hepsini kendimiz öngörerek, eğitimlerini öğreniyoruz. Bu şekilde zorluklara ve tehlikelere karşı önlemlerimizi alarak gidiyoruz ama her dağcının bilmesi gereken şudur. Önemli olan sağlıklı bir şekilde o dağdan inebilmek. Yani evinizden çıktığınızda tekrar sağlık bir şekilde eve geri dönebilmek. Bizim birinci prensibimizdir. Çıkmak kadar inmek de önemlidir. Sağlıklı ve güvenli bir şekilde dönmek isteriz” dedi.

    Dağların zirvesindeki Türk bayrağını dalgalandırmak için kararlı bir şekilde ilerleyen Hümeyra Yıkılmaz, başarılarıyla da Türk kadınlarına ilham kaynağı olmayı sürdürüyor.

  • Gökyüzünde sığırcık şöleni

    Gökyüzünde sığırcık şöleni

    Samsunlular, akşam saatlerinde binlerce sığırcığın havada yaptıkları hareketleri dikkat ve şaşkınlıkla izliyor. Bazı vatandaşlar cep telefonu kamerası ile bu anları kaydediyor. Güneşin batma saatlerinde şehrin üzerine gelen binlerce sığırcık gökyüzünü bulut gibi kaplarken, yaptıkları akrobatik hareketlerle ilgi topluyorlar. Çok hızlı uçmalarına ve yaptıkları ani dönüşlere rağmen birbirlerine çarpmadan senkronize olmuş gibi uçan sığırcıklar, gökyüzünü şenlendiriyor. Havanın kararmasına yakın saatlerde yıldırım hızı ile gökyüzünde ilginç görüntüler oluşturan sığırcıklar, tünemeden önce şehre adeta bir gösteri sunuyor.

    Askeri düzenli bir kuş

    Edinilin bilgiye göre, sığırcıkların çoğu toplumcudur. Bazılarında bu güdü çok fazladır. Ilık kesimlerde yaşayanlar göçebedir. Genellikle sürüler halinde göç eder ve kışlarlar. Bazen bu sürüler pek büyük olur. Çoğunlukla geceleri tünemek için pek kalabalık sürüler halinde toplanırlar. Tünemeden önce dönüşler yaparlar. Hemen hemen askeri bir düzenli döner, daireler çizerler. Gece için tünemeden ya da günlük av için dağılmadan önce cıvıldaşan kalabalık sürüler halinde havada ileri geri uçarlar.

  • Enflasyon Düzeltmesi Semineri gerçekleştirildi

    Enflasyon Düzeltmesi Semineri gerçekleştirildi

    Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ev sahipliğinde Ankara’da gerçekleşen seminer yoğun ilgi gördü.
    500’ün üzerinde konuğu ağırlayan etkinliğin açılış konuşmalarını TOBB Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Faik Yavuz ve EY Türkiye Ülke Başkanı Metin Canoğulları yaptı.
    Seminerde; vergi ve bağımsız denetim bölümleri uzmanları tarafından enflasyon muhasebesinin Vergi Usul Kanunu ve Türkiye Finansal Raporlama Standartları yönünden uygulamalarına ve etkilerine ilişkin değerlendirmelerde bulunuldu.
    Enflasyon muhasebesinin her işletmede farklı etki oluşturacağını belirten uzmanlar, uygulamanın dikkatli bir planlama gerektirdiğini vurguladı.

  • Etil Alkol Takip Sistemi kurulacak

    Etil Alkol Takip Sistemi kurulacak

    Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Tütün ve Alkol Dairesi Başkanlığının üzerinde çalıştığı Etil Alkol Takip Sistemi (EATS) ile sahte alkollü içki üretimi ve bundan kaynaklanan can kayıplarının önüne geçilmesi hedefleniyor. Yasa dışı alkollü içki üretimiyle mücadelede önemli bir adım olan ve 3 kademeden oluşan Etil Alkol Takip Sistemi, üretim miktarının yerinde tespiti, ticaretin tek platform üzerinden yapılması ve dağıtımın izlenmesi aşamalarını kapsıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı Resmi Gazete’de bugün yayımlanarak yürürlüğe giren Etil Alkol ve Metanolün Üretimi ile İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik değişikliğine dayanarak, yasa dışı alkollü içki üretiminde hammadde olarak kullanılan etil alkol arzının teknolojik yöntemlerle kayıt altına alınmasına, ürünün piyasa hareketlerinin takibine ve kontrolüne dair usul ve esasları belirleyecek bir tebliğ hazırlayacak.

    2024 yılı ilk çeyreğinde tamamen devreye alınması planlanan sistem sayesinde etil alkol üretim miktarı; işletmelere monte edilen akış ölçer cihazları ile tespit edilecek, ticaret; internet ortamında oluşturulan platform üzerinden yapılacak, dağıtım ise ulaştırma elektronik takip ve denetleme sistemi (U-ETDS) ile izlenecek. Etil alkol üretim miktarının yerinde tespiti amacıyla bu konuda ruhsatlı tesislerdeki üretim hatlarına debimetre (akış ölçer) cihazları monte edildi. Çalışma kapsamında ayrıca bu cihazlardan elde edilen verilerin elektronik ortamda Bakanlığın veri merkezine aktarılması da sağlandı. Bu sayede ülkemizde üretilen etil alkol miktarı Bakanlık tarafından eş zamanlı olarak izlenmeye ve kayıt altına alınmaya başlandı. Proje kapsamında ihtiyaç duyulan yazılımların tamamı Bakanlığa bağlı Bilgi Teknolojileri Genel Müdürlüğü bünyesinde geliştirildi.

    Projenin ikinci aşamasını ise sektörde faaliyet gösteren işletme ve kurumlar arasında gerçekleşecek ticaretin, Bakanlık tarafından oluşturulacak elektronik platforma taşınması oluşturuyor. Etil alkol alışverişinin bu platformda yapılmasıyla kayıt dışı ticaretin de önüne geçilmesi amaçlanıyor. Etil Alkol Takip Sistemi’nin üçüncü aşaması da ülke içinde bir yerden başka bir yere nakledilen etil alkolün fiziki takibinin sağlanmasını içeriyor. Bunun için Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından geliştirilen Ulaştırma Elektronik Takip ve Denetleme Sistemi (U-ETDS) ile entegrasyon sağlanarak ülke içinde nakledilen etil alkol, yükleme noktasından son varış noktasına kadar takip edilebilecek. Böylece ülkede üretilen ya da ithal edilen etil alkolün halk sağlığını tehdit edecek kaçak ticarete konu olmasının önüne geçilmesi hedefleniyor.

    Faaliyetlerine son verilen üretim tesisleri ekonomiye kazandırılacak

    Etil Alkol ve Metanolün Üretimi ile İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik değişikliği aynı zamanda faaliyetlerine son verilen üretim tesislerinin yeniden ekonomiye kazandırılmasını içeriyor. Yönetmelik öncesi mevzuata göre çeşitli nedenlerle belgesi iptal edilen üretim tesisinin yeniden faaliyete geçmesine ilişkin şartları belirleyen herhangi bir düzenleme bulunmadığı için üretim izin belgesi iptal edilen tesisler atıl hale gelebiliyordu. Söz konusu yasa hükmü kapsamında izin belgeleri iptal edilen üretim tesislerine yeniden izin belgesi düzenlenebilmesi amacıyla Etil Alkol ve Metanolün Üretimi ile İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in ilgili maddesinde değişikliğe gidildi. Değişiklik ile hem üretim izni iptal edilen veya yenilenmeyen tesislerin devredilmesi hem de çeşitli nedenlerle üretim izni iptal edilen firmalara izin iptalini gerektirir hususların ortadan kalkması halinde, yeniden üretim izni verilmesi için yeni teknoloji şartı aranmayacak. Böylece kapatılan tesislerin yeniden ekonomiye kazandırılması mümkün hale gelebilecek.

    Yönetmelikte yapılan değişiklikle ayrıca ihtiyaç halinde etil alkol ve metanol deposu açılması Bakanlığın iznine tabi oldu. Bu ürünlerin satış ve sevkiyat takibinin arz zinciri içerisinde elektronik ortamda yapılmasına ilişkin usul ve esasların Bakanlık tarafından belirlenmesi hüküm altına alındı. Üretimde etil alkole ihtiyaç duyan farklı sanayi dallarındaki işletmelerin taleplerinin karşılanabilmesi için de yönetmelikte düzenlemeye gidildi. Değişiklikle bu kapsama giren kişi ve kuruluşların talepleri Bakanlıkça değerlendirilebilecek.-
    Tıbbi kullanım amaçlı etil alkol ambalajlarına özel etiket ve işaretlerin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar da düzenlendi. Yapılan değişiklik ile piyasanın daha etkin bir şekilde kontrolünün sağlanması amacıyla karekod, bandrol, hologram, pul ve damga gibi özel etiket ve işaretlerin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların Bakanlıkça belirlenebileceği hükme bağlandı. Yönetmelik değişikliği ile ayrıca belge süresi uzatılmayacak etil alkol toptan satıcıların ellerindeki ürünlerin zaman içerisinde tasfiye şartları da belirlendi. Etil alkolün kullanım alanı çok geniş sanayide çok geniş bir kullanım alanı olan etil alkol, aynı zamanda sağlık sektörünün de olmazsa olmazlarından biri durumunda bulunuyor. İlaç yapımının yanı sıra sağlık kurumlarına ait binaların ve kullanılan ekipmanın dezenfekte edilmesinde de etil alkolden elde edilen ürünler kullanılıyor.

    Türkiye’de 2022 yılında 268,9 milyon litre etil alkol kullanıldı. Kullanılan alkolün 142,5 milyon litresi (% 53) yurt içinde üretildi. Bireysel kullanım için satışı yasak Etil alkolün satışı sadece yasal kullanım yetkisi bulunan sanayi kuruluşları ile sağlık kurumlarına yönelik yapılabiliyor. Mevzuata göre bireysel kullanım için etil alkol satışı yapılamıyor. Diğer taraftan 4733 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun’da yapılan düzenlemeyle etil alkolün internet üzerinden satışı 2020 yılında yasaklanmıştı.
    “Bu sistem ile sahte alkollü içki sorununu kısa sürede ülkemizin gündeminden çıkarmayı hedefliyoruz”
    Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı konuya ilişkin açıklamada bulundu. Yumaklı, Etil Alkol Takip Sistemi’nin en önemli hedeflerinden birinin sahte içki kaynaklı can kayıplarının önüne geçmek olduğunu belirterek bunun yanında kayıt dışılığın engellenmesini amaçladıklarını bildirdi. Bakanlık olarak etil alkol konusunda üretim aşamasından son kullanım aşamasına kadar tüm sistemi kapsayan kontrol mekanizması oluşturacaklarını vurgulayan Yumaklı, “Etil Alkol Takip Sistemi, stratejik bir ürün olan etil alkolün vatandaşlarımızın hayatını riske atacak ve devletimizi zarara uğratacak şekilde piyasaya arzının önüne geçecek son derece gelişmiş bir sistem olarak planlandı. Sistemin geliştirilmesi üzerinde paydaşlarımızla birlikte çalıştık ve bu iş birliğimiz devam edecek. Bu sistem ile sahte alkollü içki sorununu da kısa sürede ülkemizin gündeminden çıkarmayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Hasar alan köprünün enkazı kaldırıldı

    Hasar alan köprünün enkazı kaldırıldı

    Kahramanmaraş merkezli depremlerde en büyük yıkım Hatay’da yaşanmıştı. Hatay’da bulunan birçok tarihi yapı da zarar görmüştü. Antakya ilçesi Büyükdalyan Mahallesi Asi Nehri üzerinde bulunan Uydukent Köprüsü de yıkılmıştı. Yaklaşık 50 yıllık köprünün enkazında çalışmalar tamamlandı.

    “50 yıllık bir köprü vardı”

    Vatandaş Yusuf Aydın, 50 yıllık tarihi bir köprü olduğunu belirterek, “Deprem bu köprüyü sağlam vurdu. Normalde köprümüz çok sağlamdı. Deprem sırasında altındaki zemin oynadı ve köprü yıkıldı. Enkazını kaldırdılar. Yaralar yavaş yavaş sarılacak” ifadelerini kullandı.

    “Yıkılan köprünün enkazını kaldırdılar”

    Vatandaş Mustafa Köroğlu ise, “Deprem köprüyü yıktı. Burada bölgeye giden eski geniş bir köprü vardı. Eski olduğu için yıkıldı. Yıkılan köprünün enkazını kaldırdılar” dedi.

  • 20 günde eski sağlığına kavuşturdu

    20 günde eski sağlığına kavuşturdu

    Aslan terbiyecisi Ahmet Akbey, Irak’ın kuzeyindeki Duhok şehrinde evinde beslediği aslanlarla tanınıyor. Bağdat’tan yaralı gelen aslan ile birlikte evinde beslediği aslan sayısı 7’ye ulaşan Akbey, aslanlarla kedi gibi oynuyor. Görenlerin yüreklerini ağzına getiren oyunlarla aslanlarla eğlenen Akbey, sevgi ile yaklaşılan her hayvandan aynı karşılığın görüleceğini söyledi.

    Bağdat Hayvanat bahçesinde kısmı felç geçiren ve başından yaralanan 15 aylık aslanın kendisine getirildiğini dile getiren Akbey, Duhok’ta aslan beslediği evinde ilaç ve fizik tedavi ile aslanı eski sağlığına kavuşturdu. Serum ve iğne ile aslanı iyileştiren Akbey, ”Bu aslan Bağdat’tan bize geldi. Geldiğinde başında yara ve vücudunda kısmı felç vardı. Hemen müdahalemizi yaparak serum ve iğnelerle tedaviye başladık. Bunun ardından arka ayakları için masaj ve hareketlerle fizik tedavi uyguladık. Geldiğinde yürüyemeyen ve kafes içerisinde getirilen aslan 20 günde ayaklandı. Bir süre daha tedavisine devam edeceğiz. Yaklaşık 15 gün sonra tamamen eski sağlığına kavuşacaktır” dedi.
    Aslan terbiyecisi Ahmet Akbey, bir süre önce beslediği aslanlardan birinin hastalanması üzerine serum ve iğneli tedavi ile aslanı iyileştirmişti.

  • Akdeniz’de mikroplastik alarmı

    Akdeniz’de mikroplastik alarmı

    Denizlerde son yıllarda tahminlerin üzerinde artan ve deniz ekosistemini tehdit eden mikroplastikleri Mersin denizinden arındırmak isteyen ekipler, uygun ekipmanlarla temizliğe başladı. Ekipler, temizlik aparatının ucuna yerleştirdikleri ince dokulu gözenekli fileler sayesinde kıyıdan temizlik yaparken, zaman zaman da aynı temizliği teknelerle açılarak yapıyor. Çok minik olan mikroplastikleri toplayabilen fileler, deniz canlılarının mikroplastik yutmalarını da minimuma indirmiş oluyor. Mersin Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Denizcilik Hizmetleri ve Denetimi Şube Müdürlüğü’nde görev yapan kaptan Pelin Teymur, “Akdeniz’de deniz kirliliğinin ana kaynağı yüzde 85 kara kaynaklı, yüzde 15 gemi kaynaklıdır. Kara kaynaklı ve gemi kaynaklı kirliliklerde de denizlerimizde karşılaştığımız en yoğun kirlilik çeşidi plastik kirlilikleridir. Yapılan bilimsel araştırmalara göre, Akdeniz’deki atıkların yaklaşık yüzde 95’inin plastik atık olduğunu gösteriyor” dedi.

    Plastik atıkların doğada dönüşüm sürelerinin çok uzun olduğunu belirten Teymur, bu plastiklerin doğaya, insanlara ve deniz canlılarına zarar verdiğini söyledi. Teymur, “Plastik atıklar, besin zinciri yoluyla deniz canlılarına, deniz canlılarından insanlara ve insan kanına kadar ulaşmış tehlikeli bir kirlilik çeşidini oluşturmaktadır. 5 milimetreden küçük plastiklere mikroplastik deniliyor ve bunların temizlenmesi ciddi bir çalışma gerektiriyor” diye konuştu.

    “Mikroplastiklerin temizlenmesi ve özellikle de deniz yüzeyinden toplanması çok zor” diyen Teymur, “Çalışma arkadaşlarımızla çeşitli araştırmalar ve geliştirmeler yapıyoruz. Çok küçük plastiklerin dahi geçemeyeceği şekilde, el işçiliği ile gözenekli bir file sistemi oluşturduk. Personelimiz karadan bu file ile deniz üzerindeki çöpleri her gün topluyor. Aynı zamanda deniz aracımız da düzenli olarak deniz yüzeyinde günlük çöp topluyor. Çıkan çöplerde şunu görüyoruz; büyük parçalar deniz süpürgesi ile alınabiliyor, ama çok küçük parçalar kaçtıkları için en güzel sistem file sistemi” ifadelerini kullandı.

    “Bir tonluk çöpün yaklaşık 800 kilogramı plastik atık”

    Deniz yüzeyinden topladıkları çöplerin büyük bölümünü plastik atıkların oluşturduğunu vurgulayan Teymur, “Örneğin bu hafta bir ton çöp topladık ve bir tonluk çöpün yaklaşık 800 kilogramı plastik atıktı. File sistemine ek olarak, Denizcilik Hizmetleri Şube Müdürlüğü’nde çalışan teknik ekipten arkadaşlarımızla, bunu deniz araçlarına entegre edebileceğimiz bir otomasyon sistemi üzerinde çalışıyoruz. İlerleyen günlerde bunu geliştirip denizlerimizde kullanmayı planlıyoruz. Duyarlı vatandaşlarımızdan da şunu talep ediyoruz, çöpü toplayarak bitiremeyiz. Çöpün denize ulaşmaması, doğaya ulaşmaması için lütfen plastik atıklarınızı geri dönüşüm kutularına atın, az kullanmaya çalışın veya çöpü kaynağında ayrıştırarak bizlere destek olun” dedi.