Etiket: güncelhaberler

  • Diyarbakır’da kartpostallık sis manzarası

    Diyarbakır’da kartpostallık sis manzarası

    Diyarbakır’da bu sabah saatlerinden itibaren etkili olmaya başlayan sis, görüş mesafesinin zaman zaman 15 metreye kadar düşmesiyle sürücüler zor anlar yaşadı. Trafikte olanlar hızlarını düşürüp dörtlülerin yakarak ilerlerken, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindeki tarihi surlar, Hevsel Bahçeleri, miras alanının parçası olan On Gözlü Köprü gibi mekanlar sisten kayboldu. Kartpostallık görüntü eşliğinde fotoğraf çektirmek isteyenler ise eşsiz manzaraya tanıklık etti.

    Mersin’den turistik gezi için Diyarbakır’a gelen Resul Memiş, sabahın ilk ışıklarında arkadaşıyla tarihi On Gözlü Köprü’de fotoğraf çektiklerini belirtti.

    Diyarbakır’daki tarihi yapıların kendisinde hayranlık bıraktığını söyleyen Memiş, “Sabahın ilk ışıklarında, sisli havada arkadaşımla tarihi On Gözlü Köprü’ye geldik. Buradaki sisli havanın güzelliğini kaçırmayıp fotoğraf çektik. Diyarbakır’a ilk defa geliyorum ve çok güzel buldum. Öğle saatlerinde de ciğer yemeğimi yiyip Mersin’e geri döneceğim. Mersin’de de böyle tarihi yerler var ama buranın yapıları hayranlık bırakıyor” dedi.

  • Erciş’te muhteşem gün doğumu

    Erciş’te muhteşem gün doğumu

    Turuncu, sarı ve kırmızının uyumu ile oluşan kartpostallık gün doğumu görüntüsü vatandaşları büyüledi.

    Ortaya çıkan manzara apartmanların arasından cep telefonu kamerası ile kayıt altına alınırken, bulutları kızıla boyayan güneş ışıklarının manzarası ise kendine hayran bıraktı.

  • Karlı dağlar arasından balık ihracatı

    Karlı dağlar arasından balık ihracatı

    Gümüşhane’nin Torul ilçesine bağlı Kirazlık köyünde, Türkiye’nin en hızlı akan çaylarından birisi olan Harşit Çayı üzerine elektrik enerjisi üretmek için kurulan Torul Baraj Gölünde yıllardır hem elektrik üretiliyor hem de göl yüzeyinde balık üreticiliği gerçekleştiriliyor.
    Torul Baraj Gölü üzerine kurulan 14 adet kafes alabalık yetiştiriciliği tesisine 10 ila 30 gram arasında getirilen gökkuşağı alabalıkları burada 1 kilogram ağırlığa ulaşıncaya dek yetiştirilerek daha sonra Karadeniz kıyısında bulunan tesislere gönderiliyor. Buradaki tesislerde işlemleri devam eden balıklar 3 ila 5 kilogram ağırlığa ulaştıktan sonra Rusya, Çin, Şili, Japonya ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelere ihraç ediliyor.
    Suyunun soğuk ve temiz olması nedeniyle yıl boyu balık üretiminin gerçekleştirilebildiği karlı dağların arasındaki gölde düzenlenen balık hasadına Torul Kaymakamı Muhammet Kılıçaslan, Tarım ve Orman İl Müdürü Dr. Ahmet Mesut Kıraç, İl Genel Meclisi üyeleri Hüseyin Bedir, Kemal Emiroğlu, Torul Tarım ve Orman İlçe Müdürü Yusuf Rakan’la katılarak yetkililerden ve üreticilerden bilgi alan Gümüşhane Valisi Alper Tanrısever, baraj gölünde bulunan ve zaman zaman dümenine geçtiği tekne ile ulaştığı kafeslerde incelemelerde bulundu, balıkları yemledi. ,

    “Balık yetiştiriciliği ilimizde hızlı bir şekilde artıyor”

    Gümüşhane genelinde faaliyet gösteren toplam 28 tesiste yıllık 5 bin 500 ton üretimin gerçekleştiğini belirterek bu sayının artırılması için çalışmaların sürdürüleceğini ve kentte balık üretimi ve ihracatının artırılması için çalışmalar gerçekleştirileceğini söyleyen Vali Alper Tanrısever, “İç sulardaki balık yetiştiriciliği ülkemizde olduğu gibi ilimizde de hızlı bir şekilde artmaya devam ediyor. İlimizde 5 bin 500 ton kapasiteyle devam eden balık üretimi, Torul ilçemizdeki Torul Baraj Gölündeki 14 tesis, Kürtün Barajındaki 11 tane tesis ve Kelkit ilçemizdeki Sadak Barajındaki 3 tesisle hızlı bir şekilde artmaya devam ediyor. Torul ilçemizde Musalla deresinin yanındaki tesislerde üretilen yavru Gökkuşağı alabalıkları Torul Baraj Gölüne getirilip bir süre burada beslendikten sonra özellikle soğuk havalardan da nasibini aldıktan sonra Karadeniz’e götürülüyor ve orada 3 ila 5 kilo haline geldikten sonra yurt dışına ihraç ediliyor. İhraç pazarlarımız arasında en büyük pazarımız Rusya, Çin, Şili, Japonya gibi ülkeler bulunmakta. Bu tür ürünlerin özellikle ihracata yönelik olması sebebiyle tüm kamu kurum ve kuruluşlarıyla bu tür üretimleri destekleyeceğimizi, kapasitemizi mümkün olan en üst seviyeye çıkarabilmek için elimizden geleni yapacağız” dedi.

    “2023 yılında 2 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdik”

    15 yıldır bölgede balık üretimi gerçekleştiren ve Torul Baraj Gölünün balık üretimi için çok elverişli olduğunu söyleyen Balıkçılık Teknolojisi Mühendisi Ramazan Çolak, “Bu alabalıklar bize yavru olarak 2 gram civarında geliyorlar. 500 gram veya 1 kilogram ağırlığa ulaşıncaya kadar burada yetiştiriciliğini gerçekleştiriyoruz. Daha sonra Karadeniz’e indiriyoruz. Burada da yaklaşık 3-5 kilograma ulaşınca yurtdışına ihraç ediliyor. Bu balıklar taze olarak, ileri işleme teknolojisiyle fileto haline getirilerek ihraç ediliyor. Başta Rusya, Japonya, Şili ve bu sene yoğun olacak şekilde Çin’e ihracat yapıyoruz. Gümüşhane’de denizimiz yok ama balık üretimi yapıyoruz. Patentli Karadeniz Türk somonu ihracatı 2022 yılında 1 milyar dolar civarındaydı. 2023 yılında da 2 milyar dolar civarında bir ihracat yapıldı. Biz bu çiftliklerde, Karadeniz’in hırçınlığı, doğası ve suyunun temizliğiyle yüzde 99 oranında doğal balık üretimi gerçekleştiriyoruz. Torul Barajı da bu noktada temiz ve berrak olması nedeniyle alabalık ve somona çok elverişli” ifadelerini kullandı.

  • Kış içeceği bozaya rağbet arttı

    Kış içeceği bozaya rağbet arttı

    Yüzyıllardır süre gelen bir gelenek haline gelen mısır, şeker ve suyun karşımı ile aroma kıvamına getirilerek hazırlanan boza kış aylarının yaşandığı günlerde tüketimi artan içecekler arasında öne çıkıyor. Havaların soğumasıyla birlikte vücut direncini hastalıklara karşı artırmasıyla bilinen bozaya vatandaşların ilgisi devam ediyor. Kilosu 60 liradan satılan bozadan dört bardak çıkarken, genel olarak tarçın serpilerek tüketilmesi önerilen boza Eskişehir’de vatandaşlardan rağbet görüyor.

    “Bozayı tüketerek hem tatlı ihtiyaçlarını karşılıyorlar hem vücutlarına fayda sağlıyorlar”

    Bozacı esnafı, yaz dönemine göre bu aylarda bozaya ilginin daha fazla olduğunu belirterek, özellikle şehir dışından gelenlerin bozayı tercih ettiklerini ifade etti. Kentte bir bozacıda çalışan Emir Kandiroğlu, vatandaşların pratik tatlı ihtiyacı için boza içtiklerini dile getirerek, “Yaza göre bu dönemde boza satışlarımız iyi. Özellikle şehir dışından gelerek boza içen çok var. Yerli halk için zaten boza bir kültür haline geldi. Bozayı birkaç dakika içinde tüketerek hem tatlı ihtiyaçlarını karşılıyorlar hem vücutlarına fayda sağlıyorlar” dedi.

  • Her fırtınada paramparça oluyorlar

    Her fırtınada paramparça oluyorlar

    Ayvalık’ta 2021 yılının Mayıs ayında yaşanan şiddetli fırtına sonrasında 100’ün üzerinde tekne zarar görmesinin ardından gündeme gelen, Ayvalık Belediyesi ile Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı projelerin dönemin Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu tarafından onaylanarak yatırım programına alındığı iki barınak projesinin halen daha bakanlıkta beklemesi üzüntüyle karşılanıyor.
    İklim değişiklikleri nedeniyle her geçen yıl kendisini daha fazla hissettiren olumsuz hava şarları karşısında çaresiz kaldıklarını belirten Ayvalıklı amatör balıkçılarla, gezi tekneleri sahipleri, milyonlarca liralık teknelerine sığınacak bir yer bulamamaktan yakınıyor.
    “Ayvalık Sefa Çamlık Mahallesi Büyük Tekne Barınma Alanı” ile “Aliçetinkaya Mahallesi Küçük Tekne Barınma Alanı” isimli projelerin bakanlıktaki tasarruf tedbirleri programına takılmasının kendilerini çaresiz bıraktıklarını belirten amatör balıkçılar, her fırtınada bin bir ekonomik zorluklarla sahip oldukları teknelerinin parçalanarak yok olmasının artık önüne geçilmesini talep ediyorlar.

    “Amatör balıkçılar için bir barınağın ya da sığınacak limanın olmaması çok acı bir olaydır”

    Ayvalıklı amatör balıkçılardan Yaşar Tın, ilçedeki küçük balıkçı tekne sahiplerinin en büyük sorununun balıkçı barınağının bulunmayışı olduğunu vurgulayarak, “Her fırtınada teknelerimizin batması, sabahlara kadar uykusuz kalıp teknelerde beklemek zorunda kalınmalar oldukça yorucu oluyor. Batan her tekne milli bir servettir. Bizler yetkililerden artık ilgi ve alaka bekliyoruz. Ayvalık gibi güzel bir memlekette bir biz amatör balıkçılar için bir barınağın ya da sığınacak limanın olmaması çok acı bir olaydır. Bildiğim kadarıyla şu an için balıkçı barınaklarıyla ilgili proje hükümet tarafından onaylandığıdır. Ama şu an proje neden beklemede olduğu konusunda herhangi bir fikrim yok. Çünkü herkes bu konuda bir şeyler söylüyor. Ancak bizler, balıkçı barınağının bir an önce yapılmasını istiyoruz” dedi.

    “Kendi kendimizin derdine çare bulmaya çalışıyoruz”

    Amatör balıkçılardan Zeyit Zincir de, fırtınalar nedeniyle teknesini bağladığı ahşap iskelenin beşinci kez parçalandığını belirterek, “Son fırtınada denizdeydim ve bir ada koyunun kuytu bölgesine güçlükle geçerek 32 saat boyunca teknemde kaldım. Biz Ayvalıklı amatör balıkçılar her sene aynı şeyleri yaşıyoruz. İki yıl önce 21 Mayıs’ta Ayvalık’ta şiddetli fırtınada da teknem zarar görmüştü. Ayvalık’ta bir balıkçı barınağının yapılması için yetkililerden çözüm bulunmasını acilen bekliyoruz. Çaresizce, kendi kendimizin derdine çare bulmaya çalışıyoruz. Yetkililere sesleniyoruz. Lütfen Ayvalık’taki amatör balıkçıların sesini duyun. Fırtına ve olumsuz hava şartlarına karşı teknelerimizi saklayabileceğimiz bir balıkçı barınağı yapılsın. Başka hiçbir beklentimiz yok. Elbirliğiyle bizler de destek olalım. Biz de gidelim o barınak inşaatına bir taş koyalım. Biz de gidelim bir çivi çakalım. Yeter ki başlanılsın bir şeylere” dedi.

    Büyük tekne sahipleri de dertli

    Ayvalık’ta Yunanistan’ın Midilli Adası ile Ayvalık arasında feribot seferleri düzenleyen bir firmanın sahibi, Ayvalık Belediye Meclis Üyesi ve Aliağa Deniz Ticaret Odası Meclis Üyesi Ali Jale de yaptığı açıklamada, Ayvalık’ta 2021 yılında yaşadığımız büyük fırtınada, irili ufaklı yüze yakın teknenin batmasının ardından Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının da devreye girmesiyle Ayvalık Belediye ile Balıkesir Büyükşehir Belediyesi tarafından iki ayrı barınak projesi hazırlandığını hatırlattı.

    Projelerin toplam bedeli 15 ila 18 milyon dolar

    büyük gezi tekneleri, diğeri ise küçük amatör balıkçı tekneleri olmak üzere iki barınak projesinin hazır olup, imar planlarının da işlendiğini ve bakanlıkça yatırım yapılabilir duruma geldiğini kaydeden Ali Jale, “Şu anda her iki projede devlet yatırımı olarak istenildiği zaman ihaleye çıkarılıp, bu iki proje hayata geçirilebilir. Bu iki barınağın toplam maliyeti 15 ila 18 milyon dolar arasında. Bu barınak projelerinin bir tanesi Ayvalık’ın marina bölgesi yanındaki büyük gemiler için yapılacak 95 teknelik proje, diğeri ise Aliçetinkaya Mahallesi Yunus Emre Parkı sahilinin Gönül Yolu Köprüsü’ne gelmeden önceki kısmında bulunan 8 ile 10 metre arasındaki boylara sahip 250 teknelik küçük balıkçı tekneleri için hazırlanan projedir. Bir tanesinin değeri 13-14 milyon dolar, diğeri ise 3-4 milyon dolar arasındadır. Fakat sanıyorum şu an için devletimizin almış olduğu ekonomik tedbirler nedeniyle bu barınakların yapım aşamaları bir süre ötelenmiş durumda. Ama bizim Ayvalıklı denizciler olarak bu barınaklara çok ciddi bir şekilde ihtiyacımız var” dedi.

    “Ayvalık’taki tehlike artık eskisinden çok daha fazlasıyla ortada”

    Konunun siyasi bir rant haline gelmemesini dileyen Jale, “Burada denizcinin canı yanıyor. Burada denizci üzülüyor. Burada denizci gecesini gündüzüne katarak gemisinin, teknesinin içinde zoraki zaman geçiriyor malına zarar gelmesin diye. Ben malı da bıraktım bir kenara. Karadeniz’de geçen gün yaşadık, rıhtımın dibinde gemiler batıyor. Yunanistan’ın Midilli açıklarında 14 mürettebatı bulunan 106 metrelik gemi battı. Dünya değişiyor. İklim değişiyor. İklim değişikliği nedeniyle Ayvalık’taki tehlike artık eskisinden çok daha fazlasıyla ortaya çıkıyor. Dolayısıyla buradan tabiri caizse 5 yıldır yaptığım gibi bir kez daha yetkililere yalvarıyorum; Ayvalık’ın en büyük sorunlarından biri olan bu iki projeyi artık rant kapısı olmaktan lütfen çıkarın. Gerekiyorsa bizi hiç işine katmayın. Ama artık bu barınakları yapın. Çünkü artık bu konunun konuşulacak hiçbir tarafı yok. Zira bu iki proje Ayvalık’ın önemli ihtiyacıdır” diye konuştu.

  • Maharetli Eller’in el işi ürünleri

    Maharetli Eller’in el işi ürünleri

    Talas’ın tarihi güzelliklerini barından Harman Mahallesi Meydanına her ayın 1. ve 3. Pazar günü kurulan pazar, Kasım ayının ilk pazarında da yine kendi yerinde kurulacak.

    Maharetli eller, neler var neler?

    3 Aralık Pazar günü yine büyük ilgi görmesi beklenen organizasyonda birbirinden kıymetli el emeği ürünler alıcıları için stantlardaki yerini alacak. El işi tekstil ürünlerinden ahşap ürünlerine kadar pek çok el emeği ürünü vatandaşlarla buluşturacak pazarda, ayrıca ev yemeklerinden, süs eşyalarına kadar birçok ürün satışa sunulacak.

  • Sis, kartpostallık görüntü oluşturdu

    Sis, kartpostallık görüntü oluşturdu

    Diyarbakır’da bu sabah saatlerinden itibaren etkili olmaya başlayan sis, görüş mesafesinin zaman zaman 15 metreye kadar düşmesiyle sürücüler zor anlar yaşadı.

    Trafikte olanlar hızlarını düşürüp dörtlülerin yakarak ilerlerken, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindeki tarihi surlar, Hevsel Bahçeleri, miras alanının parçası olan On Gözlü Köprü gibi mekanlar sisten kayboldu. Kartpostallık görüntü eşliğinde fotoğraf çektirmek isteyenler ise eşsiz manzaraya tanıklık etti.

    Mersin’den turistik gezi için Diyarbakır’a gelen Resul Memiş, sabahın ilk ışıklarında arkadaşıyla tarihi On Gözlü Köprü’de fotoğraf çektiklerini belirtti.

    Diyarbakır’daki tarihi yapıların kendisinde hayranlık bıraktığını söyleyen Memiş, “Sabahın ilk ışıklarında, sisli havada arkadaşımla tarihi On Gözlü Köprü’ye geldik. Buradaki sisli havanın güzelliğini kaçırmayıp fotoğraf çektik. Diyarbakır’a ilk defa geliyorum ve çok güzel buldum. Öğle saatlerinde de ciğer yemeğimi yiyip Mersin’e geri döneceğim. Mersin’de de böyle tarihi yerler var ama buranın yapıları hayranlık bırakıyor” dedi.

  • Antalya’da aralık ayında deniz keyfi

    Antalya’da aralık ayında deniz keyfi

    Tüm yurdu karlı, soğuk ve yağışlı hava etkisi altına alırken turizm kenti Antalya’da termometreler Aralık ayının ilk gününde 20 dereceyi gösterdi. Güneşin sıcak yüzünü gösterdiği şehirde vatandaşlar dünyaca ünlü Konyaaltı Sahili’nde yürüyüş ve kahvaltı yaptı. Deniz kenarında dalga sesini dinleyenlerin yanında bazı vatandaşlar Akdeniz’in mavi sularında kulaç attı.

    Yaz kış denize girdiğini söyleyen 65 yaşındaki Yusuf Öner, “Antalya fırtına oldu ama şimdi hava çok güzel. Kışın denize girmeyi herkese tavsiye ederim. Deniz suyunun sıcaklığı yüksek, bir saat rahatlıkla kalabilirsiniz. Üşümüyorum, hava çok güzel. Yazın yaylada, kışın hep denizdeyim” dedi.

  • Gül kazandırdı, üretici çoğaldı

    Gül kazandırdı, üretici çoğaldı

    Kesme çiçek ve özellikle gül üretiminde Türkiye’de ilk sıralarda yer alan Mersin’de üreticiler, her geçen gün çoğalıyor. Özellikle merkez Akdeniz ilçesinde yoğun olarak gül üretimi yapılırken, kazancının iyi olmasından dolayı diğer ilçelerde de üretilmeye başlandı. Geçmiş dönem TÜİK verilerine göre Mersin’de kesme gül üretiminin 372 dekar alanda 15 milyon 810 bin adet olarak gerçekleştiği öğrenildi. Türkiye’de 101 milyon 204 bin adet olan kesme gül üretiminin yüzde 15,6’sını karşılayan Mersin’in ülke genelinde ilk 4’te olduğu belirtildi. Özellikle kış mevsiminde ülkedeki üretimin yüzde 30’unu karşılayan Mersin’de, bir gülün tanesi 15 TL’den satılırken, özel günlerde bu fiyat değişebiliyor.

    “15-20 dönüm narenciyeden alacağımız parayı diktiğimiz yıl gülden aldık”

    Kendisi de alternatif olarak gül üretmeye başlayan Mersin Ziraat Odası Başkanı Musa Yılmaz, gülün kentte artık alternatif ürün olmaktan çıkmaya başladığını söyledi. Mersin’in bir narenciye kenti olduğunu belirten Yılmaz, “Artık son yıllarda narenciyelerimiz yeteri kadar pazar bulamamaya başladı. Yani örnek verecek olursak limon şu an dalında kaldı. Mandalina, portakal yeteri kadar para etmiyor. Çünkü üretim fazlamız var. Biz de diyoruz ki öncelikle küçük arazilerde, küçük aile işletmeleri dediğimiz türdeki çiftçilerimizin artık alternatif üretime geçmesi gerektiğini düşünüyoruz. Biz de örnek olsun diye önce kendimiz arazimize gül serası yaptık. Geçen yıl ekim ayında diktik biz bu gül serasını. Yani en az bir 15-20 dönüm narenciyeden alacağımız parayı diktiğimiz yıl aldık. Bu harika bir gelişme. O yüzden diyoruz ki küçük alanlarda işçiliğinin kendimizin yapabileceği ki kesme gül yetiştiriciliği işçiliği fazla isteyen bir ürün. Yani bu seranın içerisinden bir kişi çıkmayacak, sürekli ufak tefek işleriyle ilgilenecek. Ama olsun aile işletmeleri diyoruz ya yani evimizin yanında kendimiz her gün içerisine girip birkaç saat çalışabileceğimiz bir ortam var. Böyle olan çiftçilerimize de yönlendirme amaçlı burayı bir örnek olarak sürekli gösteriyoruz, sürekli tavsiye ediyoruz” diye konuştu.

    “Gül serinde daha çok verimli oluyor”

    Gülün yaylalarda daha iyi yetiştiğini vurgulayan Yılmaz, “Yani bu gül daha serin daha yüksek rakımlı yerlerimizde daha çok verimli oluyor. O yüzden biz çiftçilerimize alternatif ürün olarak, yani emeğinin karşılığını ekonomik yönde alabileceği ürünlere yönlendirmeye çalışıyoruz. Benim yanımda oğlum var o yapıyor. O tek başına buranın işçiliğini hemen hemen tek başına yapabiliyor. Yoğun gül kesimi başladığında tabi o zaman kendisine eleman ayarlıyor. Yani kazancı çok yüksek bir ürün. Bunu özellikle çiftçilerime, küçük aile işletmelerine öneriyoruz. Üretici, çiftçi emeğinin karşılığını almak zorunda. Alamazsa haliyle üretimden vazgeçecek. Mersin’de tabi elimizde bir resmi veri yok ama Türkiye’de kesme gülde İzmir’den sonra ikinci sıradayız. Tabi alanlar her geçen gün çoğalıyor. Dediğimiz gibi örtü altı gül üretiminde müthiş bir pazar, kazanç var. Zaten bu gibi ürünlerde üretim ne kadar artarsa pazar da o kadar daha da rahatlıyor. Yani pazar oluşuyor kendiliğinden. Hiç pazar sorunumuz yok. Zaman zaman para etmediği ya da düşük satıldığı zamanlar oluyor ama genelde iyi kazancı var. Burada 8 ay boyunca gül kesebiliyoruz. Ancak yazın en sıcak dönemlerinde dinlenmeye bırakıyoruz. Bir 4 ay kesim yapmıyoruz” şeklinde konuştu.

  • Köylüler çareyi böyle buldu

    Köylüler çareyi böyle buldu

    İzmit-Kandıra arasındaki ormanlık alanda bulunan su pınarının hangi tarihte ve kim tarafından inşa edildiği bilinmiyor. Yıllardır hem bölgede otlatılan hayvanlar ile yaban hayatın hem de fındık bahçeleri bulunan vatandaşların su ihtiyacını karşılayan pınar, zaman zaman definecilerin de uğrak noktası oluyor.

    Su pınarının ormanlık alanda bulunmasını fırsat bilen defineciler, çeşitli zamanlarda tarihi yapıya ve çevresinde bulunan yalaklara zarar verdi. Bu duruma dayanamayan köylüler ise 2021 yılında yapının tahrip olan kısımlarını tamir ederek, büyük harflerle “Define yok” yazdı. Yapının korunmasını isteyen köylüler, pınarın ismini de konumunu da bilmeyenlere söylemiyor.

    “Burada para yok, aramayın”

    Su pınarı hakkında bildiklerini anlatan İdris Derin, “Tam tarihi belli değil, atalarımızda ne zaman yapıldığını bilmiyor. Ceneviz devri diyen de var. Birkaç tadilattan geçmiş. Kaçak definecilerin etrafı kazması, pınara tahribat vermesi bizi tedirgin ediyor. Buradaki varlığı yok etmek pahasına bunu yapıyorlar. Geçenlerde pınarın bir tarafını kırmışlar. Buradaki bir vatandaşımız da bunu yazmış. Çok da güzel bir şey yapmış 2021 yılında. ’Burada para yok, aramayın’ demişler ama yine de bitmemiş” dedi.

    Pınarın suyunun da kaliteli olduğunu söyleyen Derin, “Pınarımızın suyu çok güzel, harika. Kireçsiz bir su. Gelen geçen piknikçilerin eğlenip çay demledikleri, oturup yemek yedikleri, hava aldıkları bir yer” diye konuştu.

    Tarihi yapının tahrip olan kısımlarının, bölgede tarlası bulunan vatandaşlar tarafından onarıldığını ifade eden Derin, “Tarla sahipleri yıkıldığını görünce üzülerek yıkılmasın diye tadilat yapıyorlar. Tuğladan örüp, bir şey yazalım da kimse tahribat vermesin diye bu yazıyı yazmışlar. Ben kendilerine de teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

    “Biz ismini biliyoruz ama bizde saklı kalsın istiyoruz”

    Geçmiş yıllarda Kocaeli Üniversitesinden gelen bir ekibin bölgede yüzey araştırmalar yaptığını kaydeden İdris Derin, “Horasan yapısına baktığımızda tarihi yaklaşık 700-800 yılın üzerinde olabilir. Kocaeli Üniversitesinden yüzeysel araştırma ekibi gelmişti. Onlar ’500 ile 700 yılın arasında olabilir’ demişti. Biz ismini biliyoruz ama bizde saklı kalsın istiyoruz. Talan olmasına gönlümüz razı olmaz” ifadelerini kullandı.

    “Vatandaşlar su ihtiyaçlarını buradan gideriyor”

    İdris Derin, su pınarının çevresinde 3 yalak bulunduğunu ancak birinin definecilerce kırıldığını da belirterek, “Geçmişte hayvanlar daha kalabalık olduğu için 300-500 hayvan geliyor. Susadıkları zaman sularını içebilecek kapasitede büyük yalaklar yapılmış ama bunlar artık yok. Burada fındık tarlaları olduğu için vatandaşlar su ihtiyaçlarını yine buradan gideriyor” sözlerine ekledi.