Etiket: güncelhaberler

  • Tatar, Atatürk Anıtı’na çelenk bıraktı

    Tatar, Atatürk Anıtı’na çelenk bıraktı

    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) kuruluşunun 40. yıl dönümü dolayısıyla Lefkoşa Atatürk Anıtı’nda tören düzenlendi. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz anıta çelenk bıraktı. Çelenklerin sunulmasının ardından saygı duruşunda bulunularak, İstiklal Marşı eşliğinde bayraklar göndere çekildi.

    Törende KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Genelkurmay Başkanı Metin Güray tarafından anıt özel defteri imzalandı. Cumhurbaşkanı Tatar deftere şunları yazdı:
    “Aziz Atatürk, ‘Tek dişi kalmış canavara’ emparyalizme ve sömürgeciliğe karşı Anadolu’da başlattığınız İstiklal Savaşı’nın zaferle sonuçlanmasından sonra bir ulusun küllerinden doğurduğunuz Türkiye Cumhuriyeti ile ilke ve inkılaplarınızdan alınan ilham ve güçle kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 40’ıncı kuruluş yıl dönümünde bir kez daha huzurunuzdayız. En büyük eseriniz olan Türkiye Cumhuriyeti, mazlum ve ezilen uluslara ilham ve güç verirken, en zor ve en karanlık günlerde Kıbrıs Türk halkının mücadele yolunu aydınlatmıştır. Anavatan Türkiye mücadelemizin her safhasında yanımızda olmuş, yardım ve desteğini esirgememiştir. Bunları unutmayacağız ve unutturmayacağız.”
    Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da yazısında, “Kıbrıs Türkü’nün şanlı mücadelesinin en kıymetli eseri olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 40’ıncı kuruluş yıl dönümünü büyük bir kıvançla kutluyoruz. ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ şiarı ile yola çıkan kahramanlar, 40 yıl önce KKTC’yi kurarak egemenliklerine sahip çıkmıştır. 100. yaşını geçtiğimiz günlerde kutlayan Türkiye Cumhuriyeti’nin bugün olduğu gibi gelecekte de güç ve fikir birliği içinde Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin yanında olma kararlılığını bir kez daha teyit ediyor, aziz hatırınızı saygı ile yad ediyoruz” ifadelerini kullandı.

    Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak da anıt özel defterine şunları yazdı:

    “Ömrünü, varlığından güç aldığı aziz Türk milletine adayan Cumhuriyetimizin kurucusu ebedi başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk; büyük bir coşku ve gururla kutladığımız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 40. yıl dönümünde huzurunuzdayız. Özgürlüğünü korumak için haksızlık ve zulme karşı eşsiz bir mücadele veren Kıbrıs Türk halkı, şanslı mücadelesini hür ve bağımsız devletini kurarak tüm dünyaya haykırmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin güvenliğini sağlamak, mücahit Kıbrıs Türk halkının hak ve menfaatlerini korumak için her şartta vazifemizi yerine getirme kararlılığı ile sizi, silah arkadaşlarınızı ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulmasında büyük ve destansı mücadele yürüten devlet büyükleri aziz şehitlerimizi ve ebediyete intikal eden kahraman gazilerimizi rahmet ve minnetle yad ediyor, hayatta olan kahraman gazilerimizi şükranla anıyor, aziz hatıranız önünde saygı ile eğiliyoruz. Ruhunuz şad olsun.”
    Törene KKTC Meclis Başkanı Zorlu Töre, KKTC Başbakanı Ünal Üstel, Türkiye Cumhuriyeti’nin Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, AK Parti TBMM Başkan Vekili Bekir Bozdağ, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Kayseri Milletvekili Hulusi Akar, bakanlar, milletvekilleri, askeri yetkililer, dernekler, parti başkanları, kurum, kuruluş temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.

  • Rağbet çok ama çırak yok

    Rağbet çok ama çırak yok

    Gençleri ayakkabı ve yorgancılık gibi mesleklere olan ilgisinin az olması, giy-at döneminin de artık geride kaldığı günümüzde çırak yetişmemesi nedeniyle gelecekte kendi ayakkabısını tamir edecek usta bulmanın da zorlaşacağını belirten ayakkabı tamircileri, zorlaşan yaşam şartlarında ayakkabı tamirciliğinin gözde meslekler arasında yer almasına rağmen mesleki eğitimlerde bu alanda kurs açılmamasının eksiklik olduğunu açıkladılar.

    Somut olmayan kültürel miraslardan birisi olan yorgancılık mesleği ise, 25-30 yıl öncesine kadar geleneksel el sanatı ürünü olarak her ailenin hem kendi evinde, hem de gelin ve damat olacak çocukları için hazırladıkları çeyizde olmazsa olmazlardandı. Çocuk için beşik yorganı, çocuk yorganı, büyükler için karyola yorganı gibi ayrı yorganların dikildiği geçmişte, kent merkezlerinin doğal gaz ile tanışmasına rağmen yorgancılığın hala revaçta olduğu açıklandı.

    Geleneksel yorganlar, iplik ve iğnenin usta eller tarafından kullanımıyla oluşturulan dikişlerle ortaya çıkarılan çeşit çeşit motiflerin süslediği astar, pamuk ve yüz olmak üzere üç ana malzemeyle yapılan ince bir işçiliğin ürünü. Motif ağırlığına göre bir yorganın dikme süresi 1-3 gün arasında değişirken, ömrü 30-40 yıl.

    “Eskiye rağbet var, çırak yok”

    Kullan-at döneminin sona erdiğini belirten 40 yıllık ayakkabı tamircisi Metin Karaçam, “Eskiye rağbet çok ama çırağı yok. Bundan sonra da bulması çok zor. Yeni nesil yetiştiremediğimiz için bıraktığımızda kendi ayakkabımızı boyatacak eleman bile yetiştiremiyoruz. İşlerde bir artış var. Eskiye rağbet her zaman artıyor ama altyapıdan eleman yetişmediği için ölmeye de mahkum kalıyor. Genelde eskiyi tamir ettirmeye daha çok yönelirdi. Ayakkabı fiyatları iki-üç kat artınca, tamirat da artmasına rağmen. Elimizden geldiği kadar insanlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. İnsanoğlu ayakkabı giydiği sürece bu meslek devam eder. Devam da edecektir. Ama yeni çırak yetişmediği için artık insanlar kullan-at devrini göz önünde bulundurarak mümkün olduğunca ayakkabısını kullanmaya çalışıyor” dedi.

    “Çırak yetiştiremiyoruz”

    Muğla’nın Menteşe ilçesinde 44 yıldır yorgancılık yapan Murat Akarca ise, “Geçmişte çok çırak veren vardı ustaların yanına. Ama şimdi bir tane çırak yetiştiremiyoruz. Çırak gelen çocuk yok. Çocukların hepsi okumak üzerine. Bu meslek onun için bitiyor. Bizim gayemiz bizden sonra onlar bu mesleği yürütsün. Amacımız bu ama yok. Mesleği yapan olmayınca ne olur? Biter. Çırak yetişmeyince, bizim de yaşımız ilerleyip yapamayınca meslek bitiyor. Müşteri çok. İstemediğin kadar müşteri var. Ama sen iş yetiştir. Yorgan dik, döşek dik, yastık yap, nevresim dik, kumaş sat. İş çok. Millet alıyor ama çırak yetiştirip çalıştıracak adam yok. Biz şu anda işleri yetiştiremiyoruz. Elle diktiğimiz için müşteri daha çok pamuk yorgana sağlıklı diye ona döndü. Eski mesleklerin müşterisi çok, yetişen çırak yok” dedi.

  • Ekiplerin sağanak yağış nöbeti

    Ekiplerin sağanak yağış nöbeti

    Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi ekipleri, gece saatlerinden itibaren teyakkuzda. Yağışın şiddetini artırdığı anda derhal müdahale edip su tahliyesini sağlayarak arterlerde su birikimini engelleyen ekipler, şehrin muhtelif noktalarında yağışın geride bıraktığı balçıklar da iş makineleriyle temizlenerek arterler ulaşıma açık tutuluyor.

    Onlarca iş makinesi ve personelle yoğun bir şekilde sürdürülen çalışmalarla, sağanak yağışlar neticesinde meydana gelebilecek aksamaların önüne geçilmesi hedefleniyor.
    Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamada; yağışlara karşı tüm tedbirlerin alındığı, tüm araç ve personellerin sahada olduğu, herhangi bir olumsuzluk yaşanması durumunda vatandaşların ALO 153’ten Afet Koordinasyon Merkezi’ne (AKOM) ulaşabilecekleri belirtildi.

  • Ev sahiplerinin kiracılara ‘depozito’ oyunu

    Ev sahiplerinin kiracılara ‘depozito’ oyunu

    Ev sahipleriyle kiracılar arasında yaşanan kira bedeli tartışması yürürlüğe sokulan yeni uygulamalarla bir nebze sona erdi. Kira artışlarından umduklarını bulamayan ev sahipleri bu kez de kiracılarına yeni oyunlar kurmaya başladı. Edirne’de ev sahibiyle kiracı bu kez kira bedelinden değil depozito anlaşmazlığı nedeniyle icralık oldu. Kiracıyla yeni kira bedelinde anlaşan ancak depozito bedelinde anlaşamayan ev sahibi, kiracısına icra takibi başlattı.
    Edirne’de yaşayan ev sahibi F.S., 2019 yılında evini aylık bin 600 liraya K.M.’ye kiraladı. Ev sahibiyle kiracı arasında yapılan sözleşme çerçevesinde kiracı, ev sahibine ayrıca bin 600 lira da depozito bedeli ödedi. Geçtiğimiz aylarda yeni kira bedelini belirlemek için bir araya gelen ev sahibiyle kiracı, kiranın 5 bin liraya yükseltilmesinde anlaşmaya vardı.

    Aradan günler geçtikten sonra ev sahibi, noter kanalıyla kiracısına ihtarname göndererek, 2019 yılında alınan bin 600 lira depozito bedelinin de 5 bin liraya yükseltilmesini ve belirtilen hesaba yatırmasını bildirdi. İhtarnameyi alan kiracı yaşadığı şokla ev sahibini arayıp nedenini sorsa da olumlu cevap alamadı. 5 bin liralık kirayı kabul eden kiracı, ancak 5 bin liralık depozito kararını kabul etmeyince anlaşmazlık yaşandı.
    Depozito kararını kabul etmeyen kiracısına öfkelenen ev sahibi bu kez ise soluğu icra dairesinde aldı. Ev sahibi kiracısı hakkında icra takibi başlatırken, kiracı da avukatı aracılığıyla icra takibine itirazda bulundu.

    Edirne Barosuna kayıtlı Avukat Bedia Mutlu Mirzabey, hem ev sahibinin hem de kiracının korunması açısından kira sözleşmesinin dikkatli hazırlanmasının önem arz ettiğini söyledi. Depozito bedelinin 3 ayı geçmeyecek şekilde kira bedeline endekslenmesinin gerektiğini anlatan Mirzabey, depozitonun güncelliğini koruması amacıyla Türk Borç Kanunu’nun 342/2 maddesine açıklık getirdi. Avukat Mirzabey, depozito olarak verilen paranın ev sahibinin ve kiracının onayı olmaksızın çekilmemek üzere banka hesabına yatırılarak veya döviz olarak alarak değer kaybının önüne geçilebileceğini ifade etti.

  • Palandöken’in zirvesi beyaza büründü

    Palandöken’in zirvesi beyaza büründü

    Palandöken Kayak Merkezi’nin yüksek kesimleri dün gece başlayan karla beyaza büründü. Erzurum’da son bir haftada etkili olmaya başlayan soğuk hava ve yağışlar Palandöken Dağı’nda kara dönüştü. Hava sıcaklıklarının mevsim normallerinde seyrettiği bölgede özellikle gece saatlerinde termometreler eksiyi göstermeye başladı.

    Meteoroloji Erzurum 12. Bölge Müdürlüğü tarafından yapılan son değerlendirmelere göre, bölge genelinde havanın parçalı ve çok bulutlu, aralıklı yağmur ve sağanak yağmurlu geçeceği, yağışların yüksek kesimlerde karla karışık yağmur ve yer yer kar şeklinde olacağı tahmin ediliyor.

    Hava sıcaklığı mevsim normalleri civarında seyretmesi bekleniyor. Rüzgar güneyli yönlerden hafif, zaman zaman orta kuvvette eseceği tahmin ediliyor.

  • Türk somonları ihracat yolunda

    Türk somonları ihracat yolunda

    Denize uzaklığı yaklaşık 270 kilometre olan Sivas’ın İmranlı ilçesinde bulunan İmranlı barajında alabalık ve somon yetiştiriliyor. Yıllık 950 ton üretim kapasitesine sahip olan tesiste bin bir emekle yıllık ortalama 500 ton balık yetiştiriliyor. Belli bir büyüklüğe gelen alabalıklar canlı olarak araçlara yüklenerek Karadeniz’e gönderiliyor. Karadeniz’de istenilen olgunluğa gelen balıklar Karadeniz somonu olarak Rusya’ya ve Avrupa’nın birçok ülkesine ihraç ediliyor.

    “Türk somonu çok kaliteli bir balıktır”

    Alabalık ve Somon yetiştiriciliği yapan Ali Dursun Yıldızay, Türk somonunun çok kaliteli bir balık olduğunu ifade ederek, “2010 senesinde bu işe başladık. Şuanda devam ediyoruz. Yıllık kapasitemiz 950 ton. Yıllık 400-500 ton bir üretimimiz oluyor. Hava sıcaklıkları bu sene etkili oldu. Ama İmranlı suyunda sıkıntı yok. Sularımız serindir soğuktur. Burada ihracata balık, somon yetiştiriyoruz. Diğer balıkları da Karadeniz’e somon adayı olarak taşıyoruz. Orada yetiştirilip Karadeniz somonu olarak tekrardan ihracata gidiyor. Avrupa ülkelerine gidiyor. Türk somonu çok kaliteli bir balıktır. Onun için çok tercih ediliyor. Somonun faydaları çok. İmranlı olmadan Karadeniz’de somon olmaz. Çünkü barajlarda yetiştirilir ondan sonra da Karadeniz’de somon olarak yetiştirilir” diye konuştu.

    Yüksek sıcaklık üretimi etkiledi

    Balık yetiştiricisi Tuğrul Tunç, yazın sıcaklıkların yüksek olmasından dolayı bu sene üretimin beklentilerin oldukça altında oluğunu ifade ederek, “Yemleme yapamadık, büyütemedik. Ölümlerimiz biraz fazla olunca beklentilerin altında kapasite var şuanda. Sevkiyatımız var. Buradan canlı bir şekilde denize indiriyoruz. Orada büyüme devam ediyor. Norveç somonu ayarına getirip Avrupa ülkelerine göndermeye çalışıyoruz” dedi.

  • Hasat edilen tuz, ihracata hazırlaniyor

    Hasat edilen tuz, ihracata hazırlaniyor

    İç Anadolu Bölgesi’nde bulunan, zengin mineral yapısı ile yaklaşık 250 milyon ton tuz rezervinin bulunduğu tahmin edilen Tuz Gölü’nde hasat sezonunda üretim devam ediyor. Tuz Gölü’nde üretim alanı olarak belirlenen havuzlardan suların çekilmesiyle tuz oluşumu başlıyor. Tuz kazıma makineleri ile toplanan tuzlar kamyonlara aktarılarak toplanma alanına daha sonra ise işlenmek üzere fabrikaya gönderiliyor.

    “İhracatımız yaklaşık 60 ülkeyi bulmuş durumda”

    Gölde ham madde ve tuz üretimi olarak yıllık 1 buçuk milyon ton tuz işlendiğini aktaran Koyuncu Tuz İşletmeleri Genel Müdürü Ömer Çetiner, “Yıllık Tuz Gölü’nde yaklaşık 1 buçuk milyon ton ham tuzu üretiyoruz. Bunun takribi olarak 350 ile 370 bin ton kadarını fabrikamızda işleyip mamul madde haline getiriyoruz. Bu rakamın da bu sene 2023 yılı sona erdiğinde yaklaşık 200 bin tonunu ihracat yapmış olacağız. Kalanını iç pazara farklı sektörlere sunuyoruz. İhracatımız yaklaşık 60 ülkeyi bulmuş durumda. 2013 yılında başlamış olduğumuz fabrikamızdaki mamul madde ihracatını yaklaşık bin tondan başlattık, şu anda bu sene 200 bin tonu bulacağız. Farklı sektörlerde müşterilerimiz var. Amerika’dan Uzak Doğu’ya kadar bunların içinde gıda sanayi, kimya sanayi, yol tuzu gibi birçok farklı alanlarda müşterilerimiz var ve isteklerine uygun, yüksek kalitede tuz üreterek gönderiyoruz” dedi.

    “En fazla ihracat yaptığımız sektörler kimya sanayi ve deterjan sanayi”

    Üretimi yapılan tuzun birçok alanda kullanıldığını aktaran Çetiner, “Tuz bilindiği üzere aslında toplam üretimin çok az bir bölümü gıdada kullanılır. Tüm dünyada böyledir. Yaklaşık yüzde 10 arası bir miktarı gıda sanayinde kullanılır. Kalan miktar kullanıldığı yerin büyük çoğunluğu gerek kar ve kışla mücadele tuzu, gerekse kimya sanayi çok ağırlıkla kullanılır. Son zamanlarda bizim için önemli bir sektör de deterjan sanayidir. Tuzu biz şu anda en fazla ihracat yaptığımız sektörler kimya sanayi ve deterjan sanayidir. Burada ilk 2013 yılında fabrikamızı devreye aldığımızda toplam fabrikamızda çalışan sayısı yaklaşık 25 kişiydi. Bu sene sona erdiğinde 200’ü bulacağız. Önümüzdeki 2024 yılı insan kaynakları bütçemizde bu sayı 240 civarına çıkartmış olacağız. Oldukça ciddi bir istihdam sağlıyoruz burada” şeklinde konuştu.

    “Eleman sıkıntısı yaşıyoruz”

    Genel Müdür Ömer Çetiner, eleman sıkıntısı yaşadıklarını belirterek, “En büyük sıkıntı tabii ki içinde bulunduğumuz zorlu şartlarda eleman bulabilmek, ara eleman bulabilmek. Özellikle fabrikamızda çalışacak işçi bulmakta çok zorlanıyoruz. Kurulduğumuz günden beri çalışan birçok arkadaşımız var. Fakat yine de bulunduğumuz ilçenin küçük olması hasebiyle buradaki birçok iş gücü büyük illere Ankara, İstanbul, Konya gibi illere göç etmiş durumda. Bu yüzden bizim değil Şereflikoçhisar’da kurulu bulunan şirketlerin en büyük sıkıntısı şu anda eleman bulamıyor olmak. Gerçekten önümüzdeki en büyük sıkıntı bu diyebiliriz” diye konuştu.

  • Muşlu kadınların patates hasadı mesaisi

    Muşlu kadınların patates hasadı mesaisi

    Muş’ta patates hasadı yapan tarım işçisi kadınlar, alın teri ile evlerine ekmek götürüyor. Yıldız Alparslan Tarım İşletmesi Müdürlüğünde patates tarlasında hasat yapan kadın tarım işçileri, traktörle sökülen patatesleri toprağın altında elleri ile toplayarak çuvallara dolduruyor. Günün ilk ışıklarıyla zorlu mesailerine başlayan kadınlar, ev işlerini yaptıktan sonra kent merkezinden araçlarla patates tarlasına ulaşıyorlar.

    Muş’ta gelişen tarım alanları kendileri için bir ekmek kapısı olduğunu belirten Sevgi Subaşı, “Çocukları okutmak ve aile bütçesine katkı sağlamak için yaz boyunca tarlada çalışıyoruz. Sabah erkenden kalkıp ev işleri yaptıktan sonra tarlaya geliyorum. Burada patates hasadını yapıyoruz. Çocuklarım okula gidiyor, onları okutmak ve eşime katkı sağlamak için çalışmak zorundayım. Kadınların çalışması gerekiyor. Yaz aylarında başlayarak son bahara kadar başta şeker pancarı işi olmak üzere birçok ekim alanında iş bulabiliyoruz günlük 400 lira yevmiye alıyoruz. Evimize bu sayede ekmek götürüyoruz” dedi.

    Sabahın ilk ışıklarıyla inekleri sağdıktan sonra patates hasadına geldiğini anlatan 7 çocuk annesi Çiçek Çetin ise “Tarlaya patates toplamaya geliyorum. Burada akşama kadar toprağın altında patates çıkarıyorum. Daha sonra tekrar eve gidip inekleri sağıyorum. Çocuklara yemek hazırlıyorum ve geç saate kadar bulaşıkları yıkıyorum. Kadınlar olarak ne gecemiz var ne gündüzümüz. İşimiz zor ama çalışarak çocuklarımı okutuyorum. Sonbahara kadar çalışıyorum. İşimiz oldukça zor” ifadelerini kullandı.

  • Çeşme açıklarında göçmen faciası

    Çeşme açıklarında göçmen faciası

    İzmir’in Çeşme ilçesinde batan lastik bottaki 5 düzensiz göçmen hayatını kaybetti, göçmen kaçakçısı oldukları iddia edilen 2 şüpheli yakalandı.

    Sahil Güvenlik Komutanlığından yapılan açıklamaya göre, Kleopatra Koyu’nda düzensiz göçmenlerin bulunduğu lastik botun battığı ihbarı üzerine bölgeye Sahil Güvenlik ekipleri sevk edildi.

    Düzensiz göçmenlerden 5’inin kendi imkanlarıyla karaya çıktığı belirlendi, denizdeki 1 kişi ise Sahil Güvenlik ekiplerince kurtarıldı.

    Ekipler, 4’ü denizde, 1’i karada olmak üzere 5 kişinin cansız bedenine ulaştı.

    2 KİŞİYİ BULMAK İÇİN ARAMA ÇALIŞMASI BAŞLATILDI

    Düzensiz göçmenlerin, lastik botta, batmadan önce 13 kişinin bulunduğunu bildirmeleri üzerine kayıp 2 kişiyi bulmak için arama çalışması başlatıldı.

    Denizde ve karada, helikopter desteğiyle süren arama çalışmalarına Sahil Güvenlik Dalış Timi’nin de katıldığı bildirildi.

    Polis ekipleri, düzensiz göçmenlerin verdiği bilgiler doğrultusunda Çeşme’de bir ikamete operasyon düzenledi.

    Ekipler, göçmen kaçakçısı oldukları iddiasıyla 2 şüpheliyi gözaltına aldı

  • Kızılırmak alarm veriyor

    Kızılırmak alarm veriyor

    Türkiye’nin en uzun nehri Kızılırmak’ta 5 ay aradan sonra su seviyesi düştü. Bin 355 kilometre uzunluğundaki Kızılırmak’ta suların çekilmesiyle birlikte nehir yatağında adacıklar ortaya çıktı. Yağmur yağışlarının azalması sebebiyle debide düşüş yaşandı.

    Kırıkkale’den geçen Kızılırmak’ta, 5 ay önce çekilen “dron” görüntüleri kuraklığı gözler önüne serdi. Kızılırmak nehri, İç Anadolu’nun en doğusundaki Sivas’ın İmranlı ilçesinde yer alan Kızıldağ’ın Güney yamaçlarından doğup Kayseri, Nevşehir, Kırşehir, Kırıkkale, Ankara, Çankırı, Çorum ve Samsun’dan geçerek Karadeniz’e dökülüyor.

    Yahşihan ilçesinde yaşayan emekli öğretmen Mustafa Durmuş, Kızılırmak nehrinde 1,5 metre suların çekildiğini ifade ederek, ırmaktan yürüyerek geçilecek duruma geldiğini söyledi.