Etiket: güncelhaberler

  • Sapından yaprağına kadar değerlendiriliyor

    Sapından yaprağına kadar değerlendiriliyor

    Pekmezi, kurutması, reçeli, kompostosu, çayı yapılan ve sadece elle toplanan dalların sarı altını, iç piyasa ihtiyacının önemli kısmını karşılamasının yanı sıra dünyanın birçok noktasına ihraç ediliyor. Dünyanın ayva üretiminin yüzde 70’i Türkiye’den ülkemizin ayva ihtiyacının yüzde 70’ini ise Sakarya’nın Geyve ilçesi karşılıyor. Sapından yaprağına kadar değerlendirilen meyve, dallardan özenle toplanıyor. Bahçede işçiler tarafından kalitesine göre ayrılarak kasalara yerleştirilip, soğuk hava depolarına kaldırılan ayva, burada yapılan işlemler sonrasında Türkiye pazarının yanı sıra Amerika, Hollanda, Almaya ve Rusya’ya gönderiliyor. Ayrıca hasadına devam edilen Kocaeli’nin Kartepe ilçesi sınırlarında yetiştirilen Eşme ayvası, yurt dışında Fransa, Almanya başta olmak üzere 13 ülkeye ihraç edilerek ağızları tatlandırmaya devam edecek.

    “Biz bunlara ayva değil ‘dalların altın sarısı’ diye hitap ediyoruz”

    Ayva üreticisi İsmail Erkal, “Biz bunlara ayva değil ‘dalların altın sarısı’ diye hitap ediyoruz. Hasat zamanındayız şuan. Şubat-mart aylarında ağaçlarımızı buduyoruz. Nisan’ın sonuna doğru çiçeklenme dönemi başlıyor. O dönemde ilaçlamalarımızı gerçekleştiriyoruz. Ağaçlarımızdaki meyvelerimizi daha kaliteli yetiştirebilmek için temmuz-haziran aylarında tekleme yaparız. Eylül ayının sonu ekim ayının başı gibi hasat başlar. 12 aylık serüvenimiz bu şekilde. Dalların altın sarılarını düzgün ve kaliteli yetiştirebilmek için nisandan başlayıp ekim ayına kadar mücadele ediyoruz. İlçemizdeki ayva hasadı ekim başında başlayıp Kasım ayının ortasına kadar sürüyor. Yani bir, bir buçuk ay içerisinde bahçelerimizdeki ürünlerimizin tamamını toplamış oluyoruz. Ayva, çok nazik bir meyvedir. Kabuğu incedir, toplanırken çok nazik toplanılması lazım. Tek tek ve eldivenle toplanması gereken bir meyve. Kabuğu ince olduğu için bere yapma ihtimali yüksektir. Depoda uzun süreli dayanması için bere yapmaması lazım çünkü ihracata giden bir meyvenin, yurtdışındaki incelemelerde veya gümrüklerde sıkıntı oluşmaması için nazik toplanılması gerekiyor” dedi.

    “Müstahsil bazında 10 lira yeterli mi denilecek olursa gerçekten yeterli”

    Ayvanın fiyatından söz eden Erkal, “İlçemizde üretilen ayvanın fiyat ortalaması şuanda 10 lira civarında. Müstahsil bazında 10 lira yeterli mi denilecek olursa gerçekten yeterli. Allah bereket versin. Bir meyvenin maliyeti, sermayesi kadar toplanıp, depolanıp bir markete ulaşma masrafı da var. Biz 10 liraya meyvemizi satıyorsak, tüccara 20 liraya gidiyor. Bunun toplaması, ulaşımı, depo maliyetleri ile birlikte 20 liraya çıkıyor. Tahminlerime göre ayvanın reyondaki fiyatı ise 25-30 lira civarında. Bizim bildiğimiz kadarıyla ayva, insan vücudunda hazmı kolaylaştırıyor, mide asidinin giderilmesine sebep olur” diye konuştu.

    “Türkiye’deki ayva üretiminin yüzde 70’i Geyve’mizden karşılanıyor”

    Türkiye’nin ayva ihtiyacının büyük oranda Geyve ilçesinden karşılandığını aktaran Geyve Belediye Başkanı Metin Atalay, “Hasadımız başladı. Dünya’nın ayva üretiminin yüzde 70’i Türkiye’de. Türkiye’deki ayva üretiminin de yüzde 70’i ise Geyve’mizden karşılanıyor. Ayvanın sapından, yaprağına kadar her zerresini değerlendiriyoruz. Yaprağını, kış aylarında şifa olsun diye ıhlamurun içerisine koyup kaynatarak vatandaşlarımız içiyor.

    Bizde Geyve Yöresel Ürünler Merkezi’mizde ayva ile ilgili aklınıza gelebilecek her türlü ürünü üretiyoruz. Bu dönem 70-75 bin ton arasında rekolte bekliyoruz. Yalnız bu dönem biraz çiftçi arkadaşlarımız hastalıklarla uğraştılar, mücadele verdiler. Hava şartlarından dolayı da biraz rekoltemizde düşüşler yaşandı, buna rağmen çiftçimiz memnun. Pazarı çok iyi, yurt içi ve yurt dışı ihracatımız var. Bu sene fiyatlarımız iyi, çiftçilerimiz memnun. Geyve’mizde 13 bin dekar alanda ayva üretimimiz var. Bunları dünya pazarında pazarlıyoruz. Genellikle Avrupa pazarına gönderiyoruz, bu sene 75 bin ton rekolte bekliyoruz. Geyve ayvamızı dünya ile buluşturmaya devam ediyoruz” şeklinde konuştu.

  • Can güvenliklerini garantiye aldılar

    Can güvenliklerini garantiye aldılar

    İlçede ceviz ağaçlarında yetişen ürünler, birçok vatandaş tarafından “ceviz çırpma” usulü olarak bilinen yöntemle uzun sırıklarla yapılırken, sırığın yetişemediği noktalardaki ürünü toplamak için de bazı aileler tehlikeli olmasına rağmen ağaçların tepesine çıkabiliyor. Bu durum, ilçede son haftalarda ağaçtan düşme vakalarını da beraberinde getirdi. Bölgede ceviz ağacından düşerek yaralanan, sakat kalan ya da hayatını kaybedenler sık sık haberlere konu oluyor. Beyşehir’de sanayi sitesinde esnaflık yapan Musa Şahin ise, dedesinden kalma bahçesindeki ağaçlarda yetişen cevizleri can güvenliklerini de sağlayan farklı bir yöntemle oto kurtarma hizmeti veren vinçler yardımıyla hasat ediyor. Oto kaporta ustası Şahin’e hasat faaliyetleri esnasında aile fertleri ve işyerindeki çalışanları da yardım ediyor. Beyşehirli kaporta ustası, aynı zamanda işyerinde trafik kazalarında oto kurtarma hizmeti veren Musa Şahin, yıllardır can güvenliği için bahçesindeki ağaçlardan cevizleri gelişen teknolojiden istifade ederek topluyor. Sepete çıkarak operatörün ağaçların yüksek kesimlerine vinçle ulaştırdığı çırpma işlemi yapan kişi, eliyle ya da sopa yardımıyla cevizleri yere düşürüyor. Yerde biriken cevizler ise aile fertleri tarafından toplanarak kovalara dolduruluyor ve kışın tüketilmek üzere güneşte bekletilmek üzere hazırlanıyor.

    “Son yıllarda iş yerimdeki vinci kulanmaya başladık”

    Bahçe sahibi oto kaporta ustası Musa Şahin, atadan kalma bahçelerinde ceviz ağaçlarının da olduğunu belirterek, çocukluk yıllarından beri bu ağaçlarda yetişen ürünü “ceviz çırpma” olarak da nitelendirilen işlem yoluyla, sırık denilen sopalarla ağaçların dallarına ya da yapraklarına vurarak yere düşürüp hasat ettiklerini söyledi. Şahin, son yıllarda ise bu iş için işyerindeki vinci kullanmaya başladıklarını anlattı. şyerinde vinç hizmeti vermelerinden dolayı ceviz hasadını 5-6 yıldır can güvenliğinin olması ve işlerini hızlandırıp kolaylaştırması nedeniyle vinç yardımıyla yapmaya başladıklarını aktaran Şahin, “Vincin sepeti yardımıyla artık ceviz toplama işini zahmetsizce yapıyoruz. Günümüzde insanlar ceviz ağacına çıkıp bu işi yapmaya çalışıyor. Ama ağaçtan düşme olayları da yaşanıyor. Atalarımız ‘cevizden düşen hayır’ etmez demiş. Pek de hayır etmiyor denildiği gibi. Düşenler yaralanıyor, sakat kalıyor hatta hayatını kaybedenler de oluyor. Nitekim bu duruma bölgemizde de çok sık rastlıyoruz.

    Biz hem can güvenliğimiz için hem de işimizi kolaylaştırması ve hızlandırması nedeniyle vinçle bu hasat işlemlerini yapıyoruz. Elimizde bu imkanımız var, bunu değerlendiriyoruz. Ceviz hasat etmek isteyenlere talep ederlerse vincimizle yardımcı da olmaya çalışıyor, destek veriyoruz. Sadece kendimiz için değil, eş dost için de vincimizle yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ceviz hasadı nedeniyle ağaca çıkmak durumunda kalanlar için özellikle can güvenliğini ön planda tutmalarını tavsiye ediyoruz. Bunun için bu durumdaki insanlarımıza ağaca çıkarken emniyet kemeri kullanmalarını öneriyoruz. Kemer kullandıklarında ayakları kaydığında en azından takılı kalıp düşmezler ve sağlıklarına da bir şey olmaz. Hatta küçük hafif miğferler var, ağaçtan düşen cevizlerin baş kısmına zarar vermemesi için bunlardan da yararlanılabilir” diye konuştu.

    “Ağaçtan düşme haberlerini okuduğumuzda çok üzülüyoruz”

    Bahçedeki ceviz haşatına yardım eden Fatma Nur Şahin Parlakkaya, dedelerinden kalma bahçede yürütülen ceviz hasadı çalışmalarını vinçle yapmaya başladıktan sonra işlerinin kolaylaştığını anlatırken, keyifle ve eğlenceyle yaptıklarını belirterek, “Yine de ceviz toplama işi biraz yorucu ama çok da zor değil bu şekilde” diye konuştu.

    Pınar Kavaklı ise, geçtiğimiz yıla göre bu yılki rekoltenin daha da güzel olduğunu vurgulayarak, “Geçen sene çok cevizimiz yoktu. Ama bu sene ağaçlarımız çok güzel ceviz vermiş. Topluyoruz her sene böyle, çocukluğumuzdan beri gelip topluyoruz. Babamızın bahçesi. Bu şekilde daha kolay, sağlıklı ve güvenli oluyor. Beyşehir’de de ağaçtan düşme kazaları oldu. Tabii ki güvenli yollarla toplayabilmek lazım. Herkeste tabi bizdeki gibi bu imkan yok ama biz bu imkanı değerlendiriyoruz. Keşke herkes yararlanabilse böyle imkanlardan da bu kazalar yaşanmasa. Duyduğumuzda, haberleri okuduğumuzda çok üzülüyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Lüks tekne alevlere teslim oldu

    Lüks tekne alevlere teslim oldu

    Ataköy açıklarında akşam saat 18.00 sıralarında bir tekne bilinmeyen bir nedenle yanmaya başladı. Lüks teknenin yanması sahilin birçok yerinden görüldü. İhbar üzerine yangını söndürmek için olay yerine Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü ekipleri sevk edilirken, alevlerin diğer teknelere sıçramaması için ekiplerin gözetiminde tekne açığa çekildi. Açığa çekilen tekne, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü ekipleri tarafından yaklaşık 1 saatte söndürüldü.

    Polis olayla ilgili inceleme başlatırken, teknenin alev topuna döndüğü anlar vatandaşların cep telefonu kamerasına yansıdı

  • Bahçe kapısındaki piton görenleri şaşırttı

    Bahçe kapısındaki piton görenleri şaşırttı

    Olay, dün gece saatlerinde Muratpaşa ilçesi Meydankavağı Mahallesi Şehitler Caddesi üzerindeki bir apartmanın giriş kapısında meydana geldi. Delikli demir kapıya kahverengi renkte ve yaklaşık 1,5 metre uzunluğunda bir yılanın dolandığını gören vatandaşlar durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbarla adrese itfaiye ekibi sevk edildi. Büyük panik yaşayan vatandaşlar yılanı cep telefonu kamerasıyla da kayda aldı.
    Görüntü çeken bir vatandaş, ”Sitenin demir kapısına sıkışmış şekilde bir yılan, boğa yılanı herhalde, ben Antalya’nın yerlisiyim böyle bir şey görmedim. 1,5 metre kadar var, boğa yılanı olarak tahmin ediyorum” diyerek, endişesini dile getirdi.

    Kısa sürede bölgeye gelen itfaiye yılanı zarar vermeden titizlikle bulunduğu yerden yavaş yavaş çıkardı. Bir fileye alınan yılan Doğa Koruma Milli Parklar Şube Müdürlüğüne teslim edilmek üzere götürüldü. Rahat bir nefes alan vatandaşlar ise evlerine giriş yaptı. Yılanın evde de bakılabilen Ball Python (top piton) olduğu tahmin ediliyor.

  • Binlerce balık karaya vurdu

    Binlerce balık karaya vurdu

    Akdeniz’e kıyısı olan Hatay’ın İskenderun, Payas ve Erzin ilçelerinde son günlerde binlerce balık kıyıya vurdu. İskenderun ilçesinde karaya vuran balıklar, Nihal Atakaş Camii mevkiinde görüldü. Erzin ilçesinde Burnaz sahilinde termik santral mevkiinde binlerce balık karaya vurdu. Karaya vuran balıklar sahili kaplarken, vatandaşlarda merak uyandırdı. Bazı vatandaşlar telef olan balıklara aldırış etmeden yüzerken, bazı vatandaşlarda denizin içindeki balıkları kıyıya çıkardılar.

    “Sabah kalkıp baktığımızda sahil boydan boya küçük balık doluydu”

    Bölgede yaşayan Kadir Ayva, bu yıl ilk defa balık ölümü gördüğünü ifade ederek “Bu sene ilk defa balık ölümü görüyorum. Sabah kalkıp baktığımızda sahil boydan boya küçük balık doluydu” şeklinde konuştu.

  • Şehit çocuklar için beyaz balonlar bırakıldı

    Şehit çocuklar için beyaz balonlar bırakıldı

    Kütahyalı çocuklar, Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Temsilciliğinin organizasyonu ile İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında hayatını kaybeden Filistinli yaşıtları için Ulu Camii önünden gökyüzüne beyaz balonlar saldı.

    TÜGVA Kütahya Temsilcisi Saidi Furkan Coşgun, İsrail’in saldırıları sonucu Filistin’de her gün 120 çocuğun şehit edildiğini belirtti.
    Coşgun, “Filistin’de çocuklar, oyuncaklarla oynamaları gerekirken maalesef şarapnel parçalarıyla oynuyor. Hayal kurmaları gerekirken korkudan düşünemiyorlar.

    Buradaki tutumumuzla zulmeden kanlı eller ve şehit düşen küçük bedenler, anne ve babaların feryadı ve özgür Kudüs hatırlansın istiyoruz. Avrupa’da, ABD’de bir çocuğun tırnağı kırılsa dünya sallanıyor, yaygara koparılır ama Müslümanların şehit düşmesine, feryat edilmesine kulaklar tıkalı” diye konuştu.

    İsrail’in saldırılarda hayatını kaybeden Filistinliler için dua edildi, daha sonra da beyaz balonlar gökyüzüne bırakıldı.
    İHA tarafından havadan da görüntülenin TÜGVA’nın etkinliğine, AK Parti Kütahya Milletvekili İsmail Çağlar Bayırcı ve AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay da katıldı.

  • Bal ile gelen kanser tedavisi

    Bal ile gelen kanser tedavisi

    Ağrı’da yaşayan Ebubekir Demir, 2004 yılında Lösemi olan oğlunun tedavisi için modern tıbbın yanında alternatif tıpta da çare aramaya başladı. Demir, bir yolculuk esnasında tanıştığı bir Hekimin tavsiyesi üzerine oğluna bal tedavisi uygulamaya başladığını söyledi.

    İlk etapta yaşadığı Ağrı’da lösemi hastası oğlunun tedavisi için hakiki bal bulmadığını kaydeden Demir, kendi imkânlarıyla ilk başta 20 kovan arı alıp bal üretmeye başladığını ifade etti. Aynı zamanda bitkisel ilaçlarla da ilgilenen Baba Demir, ürettiği bal ile birlikte bölgede yetişen bitkisel ilaçlardan hazırladığı karışımları lösemi hastası oğlu Ramazan Demir’e yedirerek hastalığına şifa bulmayı başardığını dile getirdi.

    Oğlunun lösemiyi bal tedavisi sayesinde yendiğini gören Demir, Ağrı merkeze bağlı Tezeren köyünde, uzun yıllar yaptığı manifaturacılık işini bırakarak arıcılık yapmaya başladı. Zamanla kovan ve arı sayısını arttıran Demir, bunların yanında da en küçük oğlu Danyal Demir’i de Arıcılık Meslek Yüksek Okuluna göndererek yaptığı işi daha da geliştirdi.

  • Bu da kız isteme evi

    Bu da kız isteme evi

    Dünya evine girmek için ilk adım olan kız isteme merasimine boyut kazandıran genç girişimci Mustafa Ertürk, genelde evlerde ve bahçelerde sayılı kişiyle yapılan kız isteme merasimleri için işletme kurdu. Gelin adayının kahve yapması için hazırlanan mutfaktan oturma gruplarına kadar A’dan Z’ye tüm detayların düşünüldüğü işletmenin kapasitesi ise 80 kişi alıyor. Adeta bir ev ortamının bulunduğu işletme, kız isteme merasimlerinde gelecek kişi sayısını belirleme sorununu da büyük ölçüde azaltıyor.

    “Burada biz bir ev ortamı oluşturduk”

    İlçede kız isteme evinin ilgi gördüğünü belirten işletme sahibi Mustafa Ertürk, “Söz, nişan, düğün ve buna benzer organizasyonlar gerçekleştiriyoruz. İnsanların evlerine konuk oluyoruz. Yaklaşık 5-6 yıldır bu misafir olduğumuz evlerde çeşitli sıkıntıları gördük. Bu sıkıntıları çözmek için bir hayalin peşine düştük. Evlere kurulum yaptığımızda bazı evlerin tam olarak müsait olmadığını, misafirlerin aynı ortamda bulunamadıkları için merasimleri göremediklerine şahit olduk. Biz tüm misafirlerimizi bir araya toplayabilmek için böyle bir mekan kurguladım ve hayata geçirdim. Buradaki gayem; tüm misafirleri bir arada tutarak merasimleri kaçırmamalarını sağlamak. Kızımız istenirken tüm aile yakınları, dostları ve sevdiklerinin bu olaya şahit olmalarını sağlamak. Burada biz bir ev ortamı oluşturduk. Mutfağımızla, aile büyüklerimizin oturacağı koltuklar, misafir masaları ve sunduğumuz tüm imkanlar ile kendinizi evinizde hissedeceğiniz bir ortam oluşturduk” dedi.

    “Tüm misafirlerimiz kendilerini evinde hissedecekler”

    İşletmesi hakkında bilgi veren Ertürk, “Yaklaşık 2 aydır işletmemiz faaliyette. Geri dönüşler olumlu. Biz burada, evleri müsait olmayan ve evlerine göre misafir yoğunluğu çok fazla olan insanların taleplerini karşılamak için böyle bir işletme kurduk. Kız isteme evimiz 80 kişilik oturma kapasiteli. 80 kişiye kadar misafirlerimizi ağırlayabiliyoruz. İçerisinde çay, kahveden tüm detaylar mevcut. Tüm misafirlerimiz kendilerini evinde hissedecekler” diye konuştu.

  • Alanya’da orman yangını

    Alanya’da orman yangını

    Alanya’nın Tepe Mahallesi sınırlarındaki ormanlık alanda henüz belirlenmeyen bir nedenle yangın başladı. Yangına havadan ve karadan yoğun şekilde müdahaleye başlandı. Aynı noktada bir süre öncede orman yangını çıkmıştı.

  • Nemrut’un heykelleri artık daha sağlam

    Nemrut’un heykelleri artık daha sağlam

    UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Nemrut Dağı’nda yüzyıllardır doğal şartlarda dolayı yıpranan heykellerin çatlaklarına geçtiğimiz yıl nano teknolojisiyle elde kireç dolgusu hazırlandı.

    Gaziantep Restorasyon ve Konservasyon Bölge Laboratuvarı Müdürü Ayşe Ebru Çorbaşı ve restoratörler tarafından Doğu terasında bulunan Kartal heykelinin gövdesi ile kum taşına, Batı terasında ise Zeus’un oğlu Herakles’in ayak kısımları ile kum taşına ‘nano kireç’ dolgusu yapılmıştı.
    Nano hücreler, heykellerin çatlayan bölgelerine enjekte edildikten sonra bir yıl beklendi. Kış ve yaz mevsiminin üzerinden geçmesinin ardından, heykellere yapılan dolguların tutup tutmadığı incelendi. Yapılan inceleme sonrasında nano kireçlerin heykelleri koruduğu, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na rapor edildi. 2 bin 100 yıldan beri ayakta durmayı başaran heykellerin gelecek nesillere aktarılması için diğer heykellerde de aynı çalışmanın yapılması planlanıyor.

    “Heykeller gelecek kuşaklara taşınacak”

    Adıyaman Müze Müdürü Mehmet Alkan konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “2022 yılı Eylül ayında Gaziantep Restorasyon ve Konservasyon Bölge Müdürlüğünden gelen ekip burada bir çalışma yaptı. Buradaki heykellere nano hücreli sağlamlaştırma çalışmaları ve estetik kireç kullanarak çalışma yapıldı. Bu çalışmalar sonrasında yağmur, kar ve güneş ışınlarına maruz bırakıldı. Aradan bir yıl geçtikten sonra gelip tekrar inceleme yaptılar. Bu incelemelerde ise heykellere herhangi bir yağmur ve kar suyunun etki etmediğini ve yapılan çalışmalarında çok olumlu geçtiğini gözlemlediler.

    Bununla ilgili de bize rapor gönderdiler. Bu nano kirecin gelecek zamanlarda da kullanılabileceği belirtildi. Bundan sonra bu uygulamaların yapılmasıyla birlikte bu heykeller gelecek kuşaklara aktarılabilecek. Bu raporlar sonucunda yeni takvimler oluşturularak restorasyon ve konservasyon çalışmalarına devam edilebilecek” dedi.

    Nemrut Dağı’nı ziyarete gelen turistler ise, heykellerin özellikle 6 Şubat depreminden etkilenmemesinin sevindirici olduğunu dile getirdi.