Etiket: güncelhaberler

  • Kilosu 50 lira, siparişlere yetişemiyorlar

    Kilosu 50 lira, siparişlere yetişemiyorlar

    Malatya’da 7 kadının girişimiyle kurulan Kadın Kooperatifi tarafından üretilen çilekte sezonun son hasadı yapılıyor. Kale ilçesinde 7 kadının girişimleriyle üç yıl önce kurulan 3K Kale Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi tarafından 30 hektarlık bir alanda üretimi yapılan çilekte sezonun son hasadı yapılıyor. Hasadı yapılan son mahsuller ise bir kilogramlık şeffaf plastik paketlerde 50 TL’den satışa sunuluyor.

    Kiralanan 30 hektarlık bir alanda üretim yaptıklarını kaydeden 3K Kale Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi Başkan Yardımcısı Sibel Altınok, “Yıl içerisinde bir çok defa hasadı yapılabilen albion türü çilek üretiyoruz. İlkbaharda başlayan hasat sonbahara kadar sürüyor. Bahar aylarındaki hasatlar daha verimli olurken, bir süre ara verilen hasat sonbahara kadar devam eder. Bugünlerde hasadın sonundayız. Kalabalık bir şekilde çalışıyoruz. Çileklerimize çok fazla talep var siparişlere yetişemiyoruz. Satışlarımız perakende ve toptan şeklinde” dedi.

    Üretim yaparak aile ekonomisine de katkı sunduklarını aktaran kooperatif üyesi Sevgi Altınok ise “Kooperatifimiz üç yıl önce kuruldu. Üç yıldır bölgede çilek üretimi yapıyoruz. Mayıs ayında başlayan hasat sürecimiz Kasım ayının sonuna kadar devam ediyor. Verim yüksek satışlarımız devam ediyor siparişlere yetişemiyoruz” diye konuştu.

  • TCDD yolcu taşıma kurallarını değiştirdi

    TCDD yolcu taşıma kurallarını değiştirdi

    Demir yolu yolcu taşımacılığı kapsamındaki gişe ve diğer satış kanalı işlemlerinde iade, bilet değişiklik ve açığa alma süreleri yeniden belirlendi.

    Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) Taşımacılık AŞ’nin resmi internet sitesinde yer alan duyuruya göre, yolcu taşıma kurallarında güncelleme yapıldı.

    Buna göre, açık bilet kullanım süreleri ile iade kesinti oranlarında günün ihtiyaçları dikkate alınarak düzenlemeye gidildi.

    Düzenlemeler kapsamında gişe işlemlerinde, iade işlem süresi son 5 dakikadan 60 dakikaya, bilet değişiklik ve açığa alma süreleri ise 15 dakikadan 75 dakikaya çıkarıldı.

    AYNI GÜN İADEDE KESİNTİ YÜZDE 35 OLDU

    Diğer satış kanalı işlemlerinde ise iade işlem süresi ile bilet değişiklik ve açığa alma süreleri son 30 dakikadan 75 dakikaya yükseltildi.

    İade işlemlerinde, sefer gününden önce uygulanan kesintisi oranı yüzde 10’dan yüzde 15’e, sefer gününde uygulanan kesinti oranı yüzde 20’den yüzde 35’e çıkarıldı.

    AÇIK BİLET 90 GÜN GEÇERLİ OLACAK

    Açık bilet kuponu geçerlilik süresi ise 180 günden 90 güne düşürüldü. Daha önce oluşturulan açık biletlerin geçerlilik süresi, 180 gün olarak devam edecek ve kural değişikliğinden sonraki açık biletler için de geçerli olacak.

    Yeni düzenleme kapsamında, hareket gününde veya öncesinde yapılacak bilet değişiklik işlemlerinde yüzde 10 kesinti uygulanacak.

    Biletsiz kişilere yönelik cezanın oranı da tek yön tam standart bilet ücretinin 2 katından 4 katına çıkarıldı.

  • Anzer Yaylası beyaza büründü

    Anzer Yaylası beyaza büründü

    Soğuk havanın etkili olduğu Rize’de gece saatlerinde yüksek kesimlerde kar yağışı başladı.

    Kar yağışının etkili olduğu İkizdere ilçesinde 2 bin 105 rakımda bulunan Anzer yaylası beyaz örtüyle kaplandı.

    Vatandaşlar sabah yaylanın beyaza büründüğü sürpriziyle uyandı.

  • Denizlerin ‘Vatoz’u

    Denizlerin ‘Vatoz’u

    İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümünden 2020’de mezun olan Oğul Görgülü, ardından da tasarım çalışmaları alanında yüksek lisans yaptı. Bu süre içinde bir şirket kuran Görgülü, insansız deniz araçları üzerine de tez gerçekleştirdi. Görgülü’nün yanı sıra Orta Doğu Teknik Üniversitesi mezunları olan yapay zeka mühendisi Rıza Serkan Kaskan, gemi inşaat mühendisi Genco Barış Atalay ve yazılım mühendisi Tuğçe Köseoğlu’nun da katılımıyla ekip 4 kişiye ulaştı.

    9 ay çalışıldı

    Genç ekip, sürdürülebilir kalkınma hedefinden yola çıkarak deniz yüzeyini temizleyen, katamaran sınıfında bir insansız deniz aracı (IDA) yapmak için harekete geçti. Yaklaşık 9 aylık kapsamlı çalışma sonunda Vatoz isimli teknenin prototipi hazırlandı. 65 kilogram ağırlığındaki Vatoz, elektrikli iki motoru ve arkasında atık tiplerine göre değiştirilebilir ağlar ile geçtiği yerlerdeki katı ve sıvı atıkları anında topluyor.

    100 kilograma kadar atık toplayabilen Vatoz, 5 metrelik dalgaya dayanabilecek şekilde geliştirildi. 6 saat boyunca aralıksız çalışabilen Vatoz, yapay zeka sayesinde kendi rotasını belirleyebiliyor. Vatoz, sığ alanlarda büyük teknelerin giremediği yerlere de rahatlıkla ulaşabiliyor. Uluslararası standartlara uygun tasarlanan, insan gücüne ihtiyaç duymayan Vatoz, önündeki kamera sayesinde topladığı atıkların türlerini de analiz edebiliyor.

    Vatoz’un özellikle marina ve liman işletmelerinde rahatlıkla kullanılabileceğini söyleyen Oğul Görgülü, “Denizlerdeki kirliliği önlemek, mevcut atıkları toplamak için birçok yöntem aranıyor. Belediyeler, marina ve liman işletmecileri için deniz yüzeyinin temizliği çok önemli. Vatoz, tam da bu noktada kullanıcılarına büyük avantajlar sağlıyor. Örneğin; Vatoz’un belirli bir alanda çalışarak bölgeyi temizlemesini istiyorsunuz. Vatoz’a geliştirdiğimiz yazılım ile bu komutu veriyorsunuz. Vatoz da yapay zeka ve görüntü işleme algoritmaları sayesinde kendi rotasını çizerek, gerekli manevraları da yaparak bu işlemi gerçekleştirebiliyor. Süre ve maliyet açısından da kullanıcılara avantaj sağlıyor. Vatoz’un arkasında farklı atık türlerine göre değiştirilebilir ağlar var. Mevcut motorlar yardımıyla topladığı atıkları, arkasındaki bu ağda biriktiriyor ve kullanıcıya haber veriyor. Şimdilik deniz yüzeyindeki atıklara odaklandık ama yapay zekasını daha da geliştirerek Vatoz’u uzak deniz mesafelerinde gözlem, araştırma ve lojistik amacıyla kullanmak da mümkün olabilir” dedi.

    Vatoz ile yurt dışına açılmayı hedeflediklerini ifade eden Görgülü, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “27 Nisan-1 Mayıs tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenen TEKNOFEST’e katılarak ‘çevresel enerji teknolojileri’ kategorisinde birinci olduk. Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Örgütü (UNIDO) ortaklığıyla gerçekleşen ‘Küresel Temiz Teknoloji İnovasyon Programı’na (GCIP) resmi olarak da kabul edildik. Bu programa dahil edilmek, özellikle yurt dışındaki sunumlara, fuarlara katılmak ve yatırımcılarla buluşmak için önemli bir anahtar. Prestij yönünden önemli bir adım. Türkiye’deki belediyelere ve şirketlere ulaşarak Vatoz’u denizle buluşturmak istiyoruz. Elbette hedefimiz uluslararası alana da açılmak. Bu konuda da girişimlerimiz artarak devam edecek.”

  • Zeytinyağını hiç böyle tatmadınız

    Zeytinyağını hiç böyle tatmadınız

    Ayvalık’ın özenle toplanan zeytinleri ile Finike’nin portakalları Ayvalık’ta iki kadın girişimcinin çalışması ile bir araya geldi. Toplanan zeytinler tarladan fabrikaya getirilerek burada Finike’den taze olarak getirilen portakallar ile eziliyor. Ezilen zeytinler ve portakallar sıkım makinesinden geçirilerek portakallı zeytinyağı üretimi yapılmış oluyor.

    Üretim sırasında aroma ve tatlandırıcılar kullanılmıyor. Portakal meyvesi ile zeytin bir araya getirilerek zeytinyağında farklı bir lezzet sevenlerine sunuluyor. Sınırlı miktarda üretilen portakallı zeytinyağı özellikle gurme menülerde, salatalarda, lezzette farklı lezzet ve rayiha arayanların ilgi odağı olarak nitelendiriliyor.

    Portakallı zeytinyağının üreticilerinden Emine Sucu, “Portakallı zeytinyağının tanıtımı için burada buluyoruz. Merve hanım ile birlikte yaptığımız çalışma için çok mutluyum. Bu iki girişimci kadının ortak bir çalışması. Ortak bir çalışma olarak ortaya çıktı. İkimiz böyle bir projeye imza attık. Güzel bir dostluk ile başlayan çalışma sonucunda portakallı zeytinyağı doğdu” dedi.

    Portakallı zeytinyağının üreticilerinden Merve Avcı ise, “Finike’den getirdiğimiz portakalları zeytin ile birlikte sıktık ve portakallı zeytinyağı elde ettik. Biz bunu sınırlı miktarda ürettik. Bu ürün daha çok keyif için olsun. Misafirlerimize de o şekilde anlatıyoruz. Belki bir kızarmış ekmek ile birlikte olabilir. Salatalarda kullanılabilir. Soslarda kullanılabilir. Bu ürün bizim için çok kıymetli. Onun için de sınırlı miktarda ürettik biz bu ürünü. Biz aroma kullanmıyoruz hiçbir şekilde. Bu ürün Finike’den gelen portakallar ile birlikte sıkıldı. Bu bizim için çok kıymetli” diye konuştu.

  • Boyun fıtığı ameliyatsız tedavi edilebiliyor

    Boyun fıtığı ameliyatsız tedavi edilebiliyor

    Omurga yapısından bahseden Yenerkol, “Omurga vücudumuzun dik durmasını sağlayan, omur denilen 33 kemiğin oluşturduğu bir yapıdır. Omurganın ortasında bulunan kanalda, beynimizin uzantısı olan omurilik geçer. Omurilikten ayrılan sinirler, omurganın kenarlarında bulunan deliklerden geçerek bütün vücudumuzu ağ gibi sarar. Omurların arasında disk dediğimiz, kıkırdak bir doku vardır. Diskler omurlardaki baskıyı karşılar, amortisör görevini üstlenir“ dedi.

    Fıtık nasıl oluşuyor

    Yapılan ters ve zorlayıcı hareketler veya yaşın ilerlemesiyle disk içeriğinin bozulması disklerde hasara yol açabiliyor. Bu hasarlarla gelişen boyun fıtığının oluşumundan bahseden Yenerkol, “Diskin dış tabakasında hasara bağlı olarak yırtıklar oluşabilir ve disk içerisindeki doku bu yırtıklardan dışarıya çıkabilir. Bu doku omuriliğin ve sinirlerin bulunduğu boşluğa taşar ve oluşturduğu baskıya bağlı yakınmalar oluşur. Boynumuzda 7 adet omur bulunur. Eğer diskte oluşan hasar boynumuzda gelişirse ve boyundaki omurilik bölgesi veya sinirlerde baskı oluşturursa, boyun fıtığı dediğimiz durum gelişir” diye konuştu.

    Duruş bozuklukları boyun fıtığı riskini arttırıyor

    Duruş bozukluklarının boyun fıtığı riskini arttırdığına dikkat çeken Yenerkol, “Boyun fıtığı vücudunu çok kullanan kişilerde daha sıklıkla ortaya çıkar. Ters hareketler, ağır yük kaldırma, itme hareketinin sık yapılması boyun fıtığı riskini arttırır. Ayrıca uzun süre başını eğerek çalışma, duruş bozuklukları yine boyun fıtığı riskini arttıran durumlardır. Boyun fıtığında öncelikle boyun ağrısı oluşur. Bu ağrı başın arkasına, omuzlara, kürek kemiklerine ve kollara doğru yayılabilir. Büyük fıtıklarda kollarda uyuşma ve güç kaybı da oluşabilir“ ifadelerini kullandı.

    Boyun ağrıları boyun fıtığı habercisi olabilir

    Boyun fıtığının belirtilerinden bahseden Dr. Beyhan Yenerkol, boyun ağrılarının boyun fıtıklarının habercisi olduğuna dikkat çekti. Yenerkol, bu belirtileri, “Boyun ağrısı şiddetli, geçmeyen kola yayılan ağrı şeklinde görülür. Sırt, kol ve omuzlarda ağrı, el becerilerinde azalma, kol ve parmaklarda uyuşmalar ve karıncalanma, duyu kaybı, elektriklenme, kol ve el kaslarında güç kaybı, reflekslerde zayıflama, kolda incelme“ şeklinde sıraladı.

    Robotik Antalgic Trak tedavisi ile boyun fıtıklarına ameliyatsız çözüm

    Robotik Trak tedavisi ile boyun fıtıklarında ameliyatsız çözüme dikkat çeken Dr. Beyhan Yenerkol, şunları söyledi:
    “Traksiyon yüzlerce yıldır kullanılan en eski ameliyatsız tedavi yöntemlerinden biridir. Benzerlerinden farklı olarak Antaljik Trak, çok çeşitli pozisyonlarda omurga üzerindeki baskıyı kaldırarak diskin içinde bir vakum etkisi oluşturur. Böylece sıvı içeriğini kaybetmiş diskle beraber kas, ve bağ dokuların da normal anatomik yapılarına geri dönmesine yardımcı olarak, fıtıklar, sıkışmış sinirler, sinir köküne baskıları kaldırmak suretiyle iyileşme sağlar. Antalgic Trak, dünyanın ilk eklem hareketlerini arttırıcı omurga dekompresyon sistemidir. Cihaz ile fıtığı yerine sokmak için bel yavaş yavaş çekilir. Böylece fıtığın içeri girmesi sağlanmış olur. En büyük avantajı haftada 2 ya da 3 kez uygulanıyor olması ve seans süresinin kısa olmasıdır. Yani fıtığı olan çalışan bir kişinin her gün uzun süre tedavi gerektiren bir yönteme başvurması gerekmiyor. Hasta 15 dakika süren bir işlemle 10 gün civarında iyileşebilmektedir.”

  • Kürkü kışın nasıl geçeceğini gösteriyor

    Kürkü kışın nasıl geçeceğini gösteriyor

    Uzman Kangal köpeği eğitmeni ve yetiştiricisi Hüseyin Yıldız, Sivas Kangal cinsi koruma köpeklerinin kış şartlarında bakımı ve beslenmelerine yönelik bilgiler verdi. Kış aylarında bu köpeklere fermente gıdalar verilmesi gerektiğini belirterek, “Kangallar Anadolu kökenli, özellikle soğuk ilkimde ve coğrafyasında büyümekten mobilize olurlar. Kangalları kışa hazırlarken beslenmesine dikkat etmeliyiz. Bu mevsimlerde protein açısından zenginleştirilmiş unlu gıdalar vermemiz gerekiyor, geleneksel yallar eşliğinde karma gıdalar vermeliyiz, fermente gıda vermeliyiz. Kangalları tolere edeceği sıcağa tabi etmemiz lazım. Tabiatın görünümüyle örtüşen bir tiplemeleri vardır” dedi.

    Kangalların kış zırhı eksi 40 derecede koruyor

    Yıldız, Kangalların kış aylarında oluşan kürklerinin bu köpekleri eksi 40 derece soğukta bile koruduğunu ifade edip, “Özellikle mevsimsel tüy değişimlerine girdikleri dönem bu dönemdir, kış zırhlarına bürünmeye hazır oldukları dönemdir. Kangallarda iki kat tüy vardır. Üst katman tamamen koruma bariyeri şeklindedir, daha sert ve daha sığ ama alta suyu vermeyen, alttaki vücut ısısını yukarıya çıkarmayan bir katmandır.

    Bu tüyler iki katman olduğu için alt sık yumuşak tüy ısınma görevini yapan, üst bariyerde altı koruyan bir bariyer şeklindedir. Doğaları gereği soğuk iklimin tadında büyüdükleri için bu tüy yapısı onları daha da sıcak tutuyor. Tüy özelliklerinden dolayı bu coğrafyanın sert ikliminde çok rahat, eksi 40, eksi 45 sıcaklıklara kadar dayanıyor. Bu hayvanlar Eskimo’da soğuk iklim şartlarında büyüyen hayvanlar gibi bizim kangallarımızda orada çok rahat yaşayabilirler” şeklinde konuştu.

    Kürkleri kış mevsiminin nasıl geçeceğini gösteriyor

    Yıldız, Kangalların kış aylarında oluşan, zırh adını verdikleri kürk yapısının kış mevsiminin sert geçip göçmeyeceğinin göstergesi olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
    “Tüy yapılarını soğuk havanın artışına göre oluşturduklarını, fazlalaştırdıklarını veya da seviyeyi düşürdüklerini çok rahat görebiliyorsun. Bu gün ağaçtaki yaprak dökümünü veya doğa kırsalındaki bitki popülasyonuna baktığında da zaten kış mevsiminin nasıl geçeceğini biz görebiliyoruz. Kangalların tüylerine baktığımızda da kış mevsiminin ağır geçmeyeceğini analiz edebiliyoruz. Bu sene kış mevsimi ağır geçmeyecek, soğuk geçmeyecek ve çok yağış olmayacak ama hızlı bir geçiş olacak. Çünkü kangallar bunu bize üzerlerimdeki post yapısıyla, ince bir tüy yapısıyla göstermeye başladı.”

  • “İdrar kaçırma sorunu normal karşılanmamalı”

    “İdrar kaçırma sorunu normal karşılanmamalı”

    İdrar kaçırmanın kadınların yaşam kalitesini olumsuz etkileyen önemli sağlık sorunlarından biri olduğunu söyleyen Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı Op. Dr. Tuğba Sekmenli Tursun, idrar kaçırma sorununun tedavi edilmediği takdirde yaşam kalitesini ve konforunu düşüren bir problem olduğuna dikkat çekti.

    İdrar kaçırmanın birçok sebebi olduğunu ama özellikle idrar torbası sarkmasında, zor doğumlarda ve gebelikte daha sık karşılaştıklarını belirten Op. Dr. Tuğba Sekmenli Tursun, “Her zor doğumda kural değil ancak kişisel faktörlere de bağlı olarak risk artışı görülür. Ayrıca gebelikte hem karın içi basınç artışı hem de mesane kapasitesinin azalmış olması nedeni ile bu dönemde fizyolojik olarak idrar kaçırılabilir” dedi.

    “İdrar kaçırmada en şık görülen çeşitler 4 gruba ayrılıyor”

    Op. Dr. Tuğba Sekmenli Tursun, cinsel organ ile mesane arasında fistül yani doğumlar veya bu bölgeye yapılan cerrahiler sonrasında da hastanın cinsel organından idrar kaçırma ihtimalinin artacağını kaydetti. İdrar kaçırma temel olarak en sık görülen çeşitlerinin 4 ayrı gruba ayrıldığını söyleyen Op. Dr. Tuğba Sekmenli Tursun, “Stres Tipi İnkontinans; öksürme, hapşırma, egzersiz gibi karın içi basınç artışlarından sonra görülür. En sık görülen inkontinans türüdür. “Sıkışma Tipi İnkontinans, bu tipte aniden gelen tuvalete gitme isteği ile birlikte idrar kaçırma söz konusudur. Burada problem mesane kaslarının aniden kasılmasıdır. Miks tip, her 2 tip idrar kaçırma bir arada görülür, yani hem aktivite ile idrar kaçırmakta hem de ani gelen idrar yapma isteği ile tuvalete yetişememe problemi yaşanmaktadır. Taşma Tipi İnkontinans, burada da mesane tam olarak doludur ancak birey tarafından mesanenin dolduğu ve idrar yapma isteği algılanamadığı için sızıntı şeklinde idrar kaçırır” şeklinde konuştu.

    “Tedavi süreci hemen başlamalıdır”

    Tanının teşhisinde öncelikle hastaya sorulan sorulara alınan cevaplarla birlikte fiziksel muayenenin de önemli olduğunu vurgulayan Dr. Tuğba Sekmenli Tursun, “Tanının doğru konulması için mesane içi basıncı ölçen sistometri, bu işlem esnasındaki kasları kontrol eden EMG testi, idrar sonrası mesanede ne kadar idrar kaldığını öğrenmemizi sağlayan testlerden de faydalanılır. Tedavide altta yatan türe göre genel olarak 4 farklı yaklaşım olduğunu söyleyebiliriz. Bunlar; yaşam değişikliği önerileri, İlaç tedavileri, cerrahi tedaviler ve lazer tedavisidir. Kilo verilmesi veya güneş battıktan sonra sıvı alımının kısıtlanması ya da kahve tüketiminin azaltılması gibi durumlarda, şikayetlerin azalmasına yardımcı olabilir” diye konuştu.

    İleri seviyede idrar kaçırma sorunu yaşayan hastalarda cerrahi tedavi veya lazer tedavisinin uygun olduğunu ifade eden Dr. Tuğba Sekmenli Tursun, “Özellikle bu bölgede lazer tedavileri sonrasında dokularda sıkılaşma izlenmesi üriner İnkontinans için de tedavi sağlayabilmektedir. Altta yatan sebep her ne olursa olsun idrar inkontinansının, bireyde özgüveni zedeleyen, utanç duygusu oluşturan ve bireyin sosyalleşmesine kadar derin etkileri bulunan önemli bir problem olduğunu unutmamak gerekir. Hangi tip inkontinans olmasına bağlı olarak tedavisi değişkenlik göstermektedir. Benzer şikayetleri olan kadınların bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanı tarafından değerlendirilmesinin akabinde tedavi süreci hemen başlamalıdır” ifadelerini kullandı.

  • “Hitler’e rahmet okutturacak işler yapıyorsunuz”

    “Hitler’e rahmet okutturacak işler yapıyorsunuz”

    İsrail’in, Gazze’de hastanelere yönelik saldırısı, İsrail Büyükelçiliği Konutu önünde protesto edildi. Saadet Partisi – Gelecek Partisi Ortak TBMM Grubu milletvekilleri de konut önünde açıklama yaptı. Saadet Partisi Grup Başkanı Selçuk Özdağ, şunları söyledi:

    “İslam dünyasına sesleniyoruz. İnsanlığa sesleniyoruz. Hristiyan Batı dünyasına sesleniyoruz. Vicdanı olan bütün Musevi insanlara, Yahudilere sesleniyoruz. Bugün bir trajedi yaşanıyor Filistin’de, işgal edilmiş topraklarda. Yıllarca, ‘Soykırıma uğruyoruz’ diyordunuz. Yıllarca, ‘Biz Hitler’in zulmüne maruz kaldık’ diyordunuz ve o günden itibaren bütün dünya sizin acınızı paylaştı, 2 bin yıl vatansız yaşadınız. Sonra Filistin’e geldiniz, orada bir devlet kurdunuz. Yetmedi o devlet, Filistin’in topraklarını işgal etmeye başladınız. Yetmedi, Lübnan’ı işgal etmek istediniz. Yetmedi, Ürdün’e, Mısır’a, Suriye’ye uzandınız, Irak’ı karıştırdınız, Türkiye’ye uzanmak istiyorsunuz.

    “DÜNYANIN HİÇBİR SAVAŞINDA ASLA BİR HASTANE, İBADETHANE BOMBALANMADI”

    Birkaç gün önce Hamas’ın mecburiyetten, artık köşeye sıkıştıkları için, yiyecek ekmeklerine, kullanacakları elektriklere kadar hepsine siz izin verdiğiniz için ve onlar insanca yaşayamadıkları için, yeter artık dedikleri için orada işgal edilmiş topraklara meydan okudular. ‘Burası bizim, vatanımız, namusumuz, ibadethanemiz’ dediler ama siz Gazze’de yaşayan 2 milyona sesleniyorsunuz, ‘Burayı terk edin’ diyorsunuz ve ardından da ‘Göreceksiniz’ diyorsunuz. Oradaki insanlığı öldürmek istiyorsunuz. Soykırım yapmak istiyorsunuz. Hitler size soykırım yaptı ama lanetliyorsunuz, o günden itibaren 1945’ten bugüne kadar. Hitler’e rahmet okutturacak işler yapıyorsunuz. İsrail sana sesleniyoruz, Yahudilerle Musevilerle hiçbir işimiz yok ama İsrail siyonizmine meydan okuyoruz. Dünyanın hiçbir savaşında asla bir hastane, ibadethane bombalanmadı.

    “HÜKÜMETE SESLENİYORUZ, BÜYÜKELÇİYİ İSTENMEYEN ADAN İLAN ET”

    İsrail Büyükelçiliği’ne de sesleniyoruz bunlar size yapılsaydı başka insanları yaşatmazdınız ve o insanlara hayatı zindan ederdiniz. Hükümete sesleniyoruz, dün ‘One minute’ diyordun. Şimdi ise büyükelçilikte bunların önünde geliyorsun Netanyahu’yla el sıkışıyorsun. Bu büyükelçiyi istenmeyen adam ilan et, ülkemizde istemiyoruz bunları. Türkiye, Filistin’in yanındadır, yapılan vahşeti unutmayacaktır. Aynı zamanda İsrail’e bir uyarıdır bu. Bu uyarımız; dayanışmadır, duadır ama yarın başka şeylerdir meşru ve hukuki zeminlerde.”

  • Türkiye’nin ilk Karanlık Gökyüzü Parkı

    Türkiye’nin ilk Karanlık Gökyüzü Parkı

    Karanlık Gökyüzü Parkı için sertifika alma sürecini başlatan Niğde Valisi Cahit Çelik, Niğde Aladağlar Milli Parkı’nın Uluslararası Karanlık Gökyüzü Derneği’nin belirlediği standartlara uygun olup olmadığının belirlenmesi için çalışma başlattı. Niğde’de inceleme yapan ekibin raporlarına göre bölgenin Karanlık Gökyüzü Parkı olmaya uygun olup olmadığını belirlenecek. Alınan sonuçların ardından, ışık kirliliğine karşı mücadele veren Uluslararası Karanlık Gökyüzü Derneği’ne sertifika başvurusu yapılacak.

    Türkiye’nin ilk Karanlık Gökyüzü Parkı’nın Niğde’ye kazandırılmasını amaçlayan Vali Cahit Çelik ilk sonuçların olumlu olduğuna dikkati çekerek, “1990’lardan sonra Milli Park haricinde özellikle şehirlerdeki yapay ışıklandırmadan dolayı maalesef şehirlerde yaşayanlar çok rahat bir şekilde gökyüzündeki yıldızları göremiyorlar. Işık kirliliğinin fazla olduğu büyükşehirlerde zaten bu hiçbir şekilde mümkün değil. Öyle olunca da Amerika’da doğal alanlarda insanların çıplak gözle gökyüzünü rahat bir şekilde görebilecekleri Gökyüzü Parkları oluşturmaya başlandı. Şu anda dünyada 197 tane karanlık gökyüzü parkı var. Buradaki amaç insanları aslında gökyüzüyle buluşturmak” dedi. Türkiye’de sertifika sahibi olan Karanlık Gökyüzü Parkı olmadığını belirten Vali Çelik, “Aladağlar’da yapay ışık çok az. Aladağlar’ın eteğindeki birkaç tane köyümüz var ama oradaki ışık çok etkilemiyor.

    Astrofizikçi bir arkadaşımızla irtibata geçtik. Ekibi ile beraber Aladağları Eminli Vadisi’nde ışık ölçümü gerçekleştirdi. Resmi olarak raporlarını bana sunmadılar ama bana verdikleri ilk bilgi oradaki ışık ölçümleri çerçevesinde Türkiye’deki en iyi noktalardan bir tanesi. Uluslararası Karanlık Gökyüzü Parkları Birliği’nin belirlediği standartlara uygunsa başvuru yapılabiliyor. Bana verdikleri bilgi oradaki ilk alınan ölçümlerin o standartlara uyduğu yönünde. Eğer raporlama sonucunda biz bu sertifikayı alabilirsek ulusal ve uluslararası Gökyüzü Şenliği yapabileceğimiz bir alan olacak” dedi.
    Yapılacak değerlendirmenin ardından Karanlık Gökyüzü Parkı sertifikası alınırsa, Aladağlar Milli Parkı Türkiye’nin ilk Karanlık Gökyüzü Parkı olacak. Dünyada sınırlı sayıda olan Karanlık Gökyüzü Parkları astroturizm denilen astronomik gözlem yapmak isteyen araştırmacıların akınına uğruyor. Bölgenin elde edilen ilk verilere uygunluğunun tescillenmesi ve farklı bir turizm potansiyeline sahip olması bekleniyor.