Etiket: güncelhaberler

  • Kestaneye niyet, mantara kısmet

    Kestaneye niyet, mantara kısmet

    Erfelek ilçesi Meydan köyünde Mustafa Yeşil isimli vatandaş ormanlık alanda kestane toplarken ağaç kökündeki mantarları fark etti. Mantarları toplayan vatandaş, bunları pazarda satışa çıkardı. Tartılan mantarlardan en büyüğü 17 kilo geldi.
    Böyle büyük mantarları ilk defa gördüğünü söyleyen Mustafa Yeşil, “Ormanlık alanda kestane toplamaya gitmiştim, kestane ağacının yanına gittiğimde ağacın kökünde duran mantarları fark ettim. Hayatımda hiç bu kadar büyük mantar görmemiştim. Hemen mantarları ağacın kökünden kesip eve getirdim. Mantarlardan en büyüğü 17 kilo, toplam hepsi ise 35 kilo geldi. Araştırmalarıma göre ismi ‘kara mantar’ diye geçiyormuş” dedi.
    Ormanlık alanda bulduğu mantarları pazarda satışa sunan Mustafa Yeşil, vatandaşların mantara yoğun ilgi gösterdiğini ve kilosunu 80 liradan sattığını belirtti.

  • Lezzetli turşunun sırrı ‘kaya tuzu’

    Lezzetli turşunun sırrı ‘kaya tuzu’

    Kış aylarının gelmesi ile birlikte vatandaşlar sofraların olmazsa olmazı turşu için hazırlıklara başladı. Kayseri’de 1974 yılından beri turşuculuk yapan ve yumurtadan balığa 85 çeşit turşu kuran Bayram Ali Aydoğan da turşunun lezzetli olması için verdiği bilgilerde kaya tuzunun önemli olduğunu söyledi. Aydoğan aynı zamanda turşunun bir çok hastalığa iyi geldiğini ve kışın hasta olmamak için de turşu içilebileceğini belirtti.

    Herkesin turşuda el lezzeti ve kurma şeklinin farklı olduğunu söyleyen Bayram Ali Aydoğan, “1974’ten beri bu işi yapıyorum. Şu anda 85 çeşit turşum var. Evlerinde turşu yapmak isteyen vatandaşlara önerim de turşuluk malzemeleri güzelce temizledikten sonra bidonlara doldurup özellikle üzüm sirkesi ve kaya tuzu ile kuracaklar. Lezzetli olması için kaya tuzu, sarımsak ve maydanoz koymalılar. Yalnız kurulacak turşu malzemesinin de yerli olması lazım, turşu da silolu malzeme olmaz. Yerli salatalık, acur, kelek bunların hepsi olur. Herkesin kendi kurma şekli var tabi.

    Herkesin kurması bir olmaz. Herkesin kendi el lezzeti ve damak tadı önemli burada. Kışın hasta olmamak için de turşu içilebilir. Turşu içilirse nezle grip olmaz. Turşu hazımsızlık, iştahsızlık ve bulantıya çok iyi gelir. Turşu içen kişi de sağlıklı ve sıhhatli olur” dedi.

  • 50 yıldır ekran arkasında

    50 yıldır ekran arkasında

    Mesleğe 50 yıl önce çırak olarak başlayan evli ve 3 çocuk babası Demirci, askerliğini yaptıktan sonra kendi dükkanını açtı. Zaman içerisinde kendini geliştirerek aranan ustalardan biri olan 60 yaşındaki Demirci, bu sürede pek çok çırak ve kalfanın da yetişmesine katkı sağladı.

    “Teknolojiye ayak uydurmamız gerekiyor”

    Radyo ve siyah – beyaz televizyon tamiriyle adım attığı mesleğinde bugün son teknoloji televizyonlara kadar hepsinin bakım ve onarımını yapan tecrübeli usta, “Çağa ve teknolojiye ayak uydurmamız gerekiyor. Yeni model televizyonlar çıkıyor. Parça bulmakta zorlansak da tamirini gerçekleştiriyoruz” dedi.

    Gündüz ekran arkasında, akşam ekran karşısında

    Her sabah günün erken saatlerinde Pirinçci Mahallesi’ndeki dükkanının yolunu tutup hazırlıklarını yaparak müşterilerini bekleyen Demirci, “İş yerinde akşama kadar televizyon ekranlarının arkasındayım. Eve gidince televizyonun önüne geçiyorum. Yoğunluktan dolayı burada televizyon izlediğim söylenemez” diye konuştu.

    Rahmi Demirci, Amasya Esnaf Odaları Birliği tarafından Yılın Ahi Ustası seçilerek plaket almıştı.

  • 2 bin 500 yıllık heykel

    2 bin 500 yıllık heykel

    2020 yılında Erzurum’un Şenkaya ilçesine bağlı Ormanlı Mahallesi’nde Kıpçaklar dönemine ait olduğu tahmin edilen ve mezarlarda yatan kişilere temsilen yapılan 123 santimetre uzunluğunda, 45 santimetre çapında ‘Taş Baba’ heykeli bulunmuştu. Mahallede çiftçilikle uğraşan Aytaç Alver isimli vatandaş, hayvanlarını otlatırken otların arasında üzerinde motifler olan bir heykel olduğunu fark etmiş ve Müze Müdürlüğü görevlileriyle bağlantıya geçerek, taşın değerli bir taşa benzediğini ve incelenmesi gerektiğini söylemişti. İncelemelerin ardından heykelin 2 bin 500 yıllık ‘Taş Baba’ heykeli olduğu ortaya çıkmıştı. Arkeologlar tarafından incelenen Taş Baba heykeli, restorasyonunun tamamlanmasıyla Erzurum Müzesine yerleştirildi. Şimdilerde müze ziyaretçilerinin ilgi odağı olan Taş Baba, en çok da çocukların ilgisini çekiyor.

    “Eşi benzeri olmayan bir eser”

    Uzmanlar, bozkırda özellikle soylular için en yaygın mezar türü olan ‘kurgan’larda kişinin önemine uygun olarak genellikle ahşaptan gömü odasının üzerine taş ve topraktan bir yığma tepe yükseltilerek, bunun üzerine de ölen kişiyi temsil eden kabaca insan biçimli heykeller dikildiğini ve bu heykellere de genellikle “Taş Baba” ismi verildiğini ifade etti. Erzurum Müze Müdürü Hüsnü Genç, elinde kase tutan, belinde sıralı 4 kemer olan Taş Baba heykelinin buluntudan sonra titizlikle bakım, restorasyon ve konservasyon çalışmalarının tamamlandığını ifade ederek, “Yüz kısmı, elleri ve kemerinde işlemeli motifler bulunan, 1 metre 23 santimetre uzunluğunda, 47 santimetre genişliğindeki heykel Taş Baba heykeli, müzemizin ve ülkemizin ünik (tek ve eşi olmayan) eserlerinden birisi” dedi.

    “2 bin 500 yıl öncesine ait”

    Genç, eserin Türk mezar gömme geleneklerinin en belirgin şekli ve örneklerinden olduğuna işaret ederek, “Taş Baba, İslamiyet’ten önceki Türklerde özelikle Orta Asya’da bulunan Türk kavimleri tarafından büyük devlet adamlarının mezarlarına dikilen şahide taşlardır, yani mezar taşlarıdır Taş Baba!nın Türk geleneklerinde olduğu gibi elinde ‘bengü bade kasesi’ ve belinde sıralı kemer görülüyor. Bu kemer, zamanında vefat etmiş Türk büyüğünün, kemerdeki çizgi sayısı arttıkça makamının, mevki ve rütbesinin arttığını gösteren işarettir. Elindeki ‘Bengü Bade’ ise öldükten sonra sonsuzluk kadehini içerek ölümsüzlüğe gittiğini belirtmektedir. Ülkemizde benzeri bulunmuyor çünkü bunların orijinali Orta Asya’da. Bilindiği gibi Türkler Orta Asya’dan Türkiye’ye doğru yayılım göstermekte. Tabii Orta Asya’da değişik örneği vardır ancak ülkemizde ilk örneği müzemizde. Eser günümüzden yaklaşık 2 bin 500 yıl öncesine ait” şeklinde konuştu

  • Benzine zam geldi

    Benzine zam geldi

    Brent petrol fiyatları ve dövizdeki değişikliklerle birlikte vatandaşlar benzin ve motorin fiyatlarını takibe devam ediyor.

    BENZİN VE MOTORİNDE ZAM VAR MI?

    İsrail-Filistin çatışmasının şiddetlenmesiyle petrol fiyatları fırlarken, akaryakıtta da yeni zamlar göründü. Son olarak 7 Ekim’de 2 lira 92 kuruş indirim gelen motorin fiyatlarına bu geceden itibaren geçerli olmak üzere 2 lira 23 kuruş zam geldi.

    Güncel akaryakıt pompa fiyatlarına göre;

    İstanbul’da motorin litre fiyatı 37,39 liradan satılıyor.

    Benzinin litresi ise ortalama 33,64 satılıyor.

    AKARYAKIT FİYATLARI NASIL HESAPLANIYOR?

    Türkiye’de benzin ve motorin fiyatları hesaplanırken; Gümrüksüz rafineri fiyatına ÖTV ve EPDK payının eklenmesiyle KDV hariç Rafineri satış fiyatı bulunuyor.

    Gümrüksüz Rafineri Fiyatı hesaplanırken ise, Akdeniz-İtalyan piyasasında yayınlanan günlük CIF Akdeniz ürün fiyatları ve günlük Dolar kuru takip edilerek, belli bir fiyat değişim farkında gümrüksüz rafineri tavan satış fiyatı elde ediliyor

  • “İnsani yardım malzemelerini Libya’ya ulaştırdı”

    “İnsani yardım malzemelerini Libya’ya ulaştırdı”

    Milli Savunma Bakanlığının sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, “Sel felaketinden etkilenen dost ve kardeş ülke Libya’ya yardım faaliyetlerine devam ediyoruz.

    TCG Bayraktar amfibi gemimiz, İzmir Alsancak Limanı’ndan aldığı insani yardım malzemelerini Libya’ya ulaştırdı” denildi.

  • Kış çayına rağbet arttı

    Kış çayına rağbet arttı

    Yaz mevsiminde hava sıcaklarının 50 dereceyi gördüğü Diyarbakır’da havaların 25 dereceye düşmesiyle vatandaşlar, hastalıklara karşı önlem alabilmek için aktarların yolunu tutuyor. Sonbaharın kendini hissettirmesi ve havaların soğumasının ardından Diyarbakır’daki aktarlar, kış çaylarının, hastalanmadan önce bağışıklık sistemini güçlendirmesinden dolayı içilmesi gerektiğini belirtiyor. Merkez Sur ilçesinde aktar dükkanında çalışan Fırat Çakır, kış çayının antibiyotik ilaç tedavi gördüğünü ve birçok solunum yolu enfeksiyonuna iyi geldiğini belirtti.

    Yaklaşık 13 bitkinin karışımıyla oluşturdukları kış çayına mevsimsel geçişlerden dolayı rağbetin arttığını dile getiren Çakır, “Kış aylarına özel olan atom çayını kendimiz hazırlıyoruz. Kış aylarında özellikle atom çayının satışları biraz daha fazla oluyor. Astım, bronşit, öksürük, nefes darlığı ve balgam sökücü gibi birçok solunum yolu enfeksiyon hastalıklarına iyi geldiği söyleniyor. Atom çayı dediğimiz kış çayının içerisinde birçok bitki yer almaktadır. Bunlardan bazıları; çubuk tarçın, hatmil çiçeği, ıhlamur, papatya, zencefil, kuşburnu, ekşi çay ve zerdeçal gibi bitkilerin karışımı yapılıyor. Saydığımız bitkiler 8 dakika boyunca su içerisinde kaynatılmalıdır” dedi.

    Öte yandan stres ve yorgunluğa da iyi geldiğine dikkat çeken Çakır, “Mevsimsel geçişlerden dolayı satışlarımız bayağı yükseldi. İnsanlar antibiyotik kullanımını fazla tercih etmediği için kendini bitki çaylarına yönlendiriyor. Şifalı olarak bildiğimiz bu bitkilerin tamamen antibiyotik etkisi gösterdiğini biliyoruz. Kış aylarında sabah bir fincan ve akşam bir fincan olmak üzere günde iki bardak kış çayı tüketildiği takdirde insan dinç oluyor. Kış çayını içmek için hasta olmaya gerek yok. Normal günlerde de tüketilebilir. Aynı zamanda yorgunluk, stres gibi insan ruhunu hafifletir. Kışın normal çay yerine kış çayı tüketilebilir” diye konuştu.

  • “Dünya çok ciddi krize gidiyor”

    “Dünya çok ciddi krize gidiyor”

    İklim değişiklikleri ve küresel ısınma konularında Ayvalık Belediyesine ait İsmet İnönü Kültür Merkezinde bir sunum gerçekleştiren Prof. Dr. Levent Kurnaz; dünyadaki nüfus artışının su ve gıda kaynaklarının daralmasına neden olduğuna dikkat çekti.
    İçinde bulunduğumuz dönemde insanoğlunun, freni patlamış bir kamyonda rampa aşağı inerken, fren yerine gaza bastığını söyleyen Levent Kurnaz, “Aslında herkes üzerine düşeni yapmış olsa birçok şey değişebilecek. Alınması gereken önlemler noktasında hiç kimse üzerine düşeni yapmıyor. Bunun sonucunda da dünya her geçen gün daha da kötüye gidiyor” dedi.

    Türkiye’de yaşayan orta yaşlardaki herkesin ilk ve ortaokul dönemlerinde aldıkları coğrafya derslerinde, tarım alanında Türkiye’nin kendi kendine yetebilen 7-8 ülkeden biri olduğuna ait bilgilerin verildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Kurnaz, “Bize bu bilgiler verilirken, o dönemde Türkiye’nin nüfusu 20-30 milyon arasındaydı. Şimdi ise 85 milyon. Şimdi bırakın kendi kendimize yetmeyi, tarım ürünlerini en fazla ithal eden ülkelerden biriyiz. Pandemi döneminde hepimiz gördük ki, küreselleşmenin tekerine çomak soktuğunuz an sistem patlayabiliyor. Bugün Rusya-Ukrayna arasındaki savaşı bile dünyayı tahıl konusunda zora sokabiliyor. Düşünün Orta Anadolu’da şeker pancarı üretmenin katma değeri daha fazla denilerek yer altı suyuyla şeker pancarı üretiyoruz ama orada buğday üretilecekken, bunu Ukrayna’dan gelecek olan buğdaya bırakıyoruz. Ama Ukrayna’da kuraklık olur, savaş olur, bunları düşünmüyoruz. ‘Ukrayna’da böyle bir kriz varsa bizde buğdayımızı Amerika’dan alırız. Amerika’da kuraklık olursa, o zaman da Avusturalya’dan alırız’ diyoruz. Ama şu anda dünya öyle bir yere gidiyor ki bu noktaların her birine aynı anda kuraklık geliyor ve biz de burada üretemezsek ne olacak?” diye sordu.

    Dünyada yaşayan herkesin iklim değişiklikleri ve küresel ısınma sorunlarının dışında başta kirlilikler olmak üzere birçok sorunu göz önüne alarak hayatlarını sürdürmek zorunda olduğunu kaydederek, “Gıda üretimi daraldıkça içinde bulunduğumuz şartlarda maliyetler artıyor. Mazotun, gübrenin, tarım ilacının fiyatları artıyor. Maliyetler arttıkça da temel gıda ürünlerinin fiyatı her geçen gün yükseliş ivmesi çiziyor” dedi.

    “Astronomik cep telefonu fiyatlarını sorgulamıyor, ama ekmek fiyatlarının sadece 1 TL artışına bile adeta isyan ediyoruz”

    Bilinçsiz tüketim konusunda da oldukça büyük eksikliklere sahip olunduğuna işaret eden Prof. Dr. Levent Kurnaz, günümüzde insanların cep telefonlarına 40-50 bin lirayı aşan rakamları öderken, bu fiyatları sorgulamadığını, ancak ekmek fiyatı 1 TL arttığında ise buna tepki gösterilmesinin arasındaki tezata anlam veremediğini vurguladı.

    İngiliz nüfus bilimci ve politik iktisat teorisyeni Thomas Robert Malthus’un 1700’lü yıllarda ifade ettiği, “Nüfus geometrik artarken besin üretimi aritmetik artar. İkisinin çakıştığı noktadan itibaren de kıtlık başlayacaktır. Bu da mevcut hâliyle yönetilemeyecek ve kaçınılmaz biçimde geometrik nüfus artışını kriz çıkaracaktır” kuramını hatırlatan B.Ü. İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz, “İnsanoğlu olarak biz Malthus’un savunduğu bu gerçekleri üç kez kırmışız. Birinci kışımız; Güney Amerika’nın açıklarında Galapagos Adaları bölgesinde, adaların tepelerinde metrelerce kuş dışkılarının çok kaliteli gübre olduğunu keşfedilmiş. Bu gübreler gemilerle Avrupa’ya getirilmiş ve lineal artması gereken gıda üretimi bir anda çıldırmış ve olağanüstü bir gıda üretimi gerçekleştirilmiş ve ilk krizi böyle atlatmışız. İkinci kriz ise 1. Dünya Savaşı’nın başlangıcında havadaki azottan amonyak yapmayı keşfetmişiz. Amonyaktan da gübre yapılmış ve böylelikle ikinci defa gıda krizini aşmışız. Üçüncüsü de; 1960’lı yıllarda; değişik besinleri, genetik değişikliklerle başka yerlerde üretmeyi öğrenmişiz. Devamlı artan bir nüfus, azalan kaynaklar ve tüm bunların üzerine hızla pahalılaşan bir hayat. Bir yerde sistem tıkanma noktasına geliyor. Bunun üzerine pandemiler, kuraklıklar, maliyetlerin hızla yükselmesi de işin içinde çıkılmazlığı beraberinde getiriyor” dedi.

    Zeytinyağının hızla yükselişinin nedenini de anlattı

    Küresel zeytinyağı fiyatlarının da olağanüstü artışına dikkat çeken Levent Kurnaz, “Fiyatlar bu kadar artıyorsa; ya girdi fiyatları artıyordur, ya da bir yerlerde çok ciddi rekolte düşüşü vardır. Zeytinyağı üretimine mercek tuttuğumuzda da zaten, her ikisinin de bulunduğunu rahatlıkla görebiliriz” diye konuştu.

  • Sigara firmalarına milyonluk ceza

    Sigara firmalarına milyonluk ceza

    Ticaret Bakanlığı, çifte fatura düzenleyen sigara firmalarına idari para cezası uyguladı.

    Bakanlıktan yapılan açıklamada, haksız rekabete konu olabilecek fiillerle birlikte serbest piyasa mekanizmasını sekteye uğratması muhtemel her türlü legal olmayan girişimlere karşı bakanlığın incelemelerinin ve soruşturmalarının titizlikle devam ettiği vurgulandı.

    Bakanlıktan yapılan açıklama şöyle:

    “Bu kapsamda Bakanlığımız müfettişlerince sigara sektörü ile ilgili yapılan inceleme ve soruşturmalar kapsamında sigara firmalarına toplam 215 milyon TL ek vergi tahakkuku ve buna bağlı idari para cezası uygulanmıştır. Bakanlık müfettişlerimizce yürütülen soruşturmada, sahte ve düşük kıymetlerle ithal edilen tütün (virjinya ve burley tipi) ve filtre gibi sigara hammaddesi cinsi eşyalar için çifte fatura düzenlendiği ve ülkemiz gümrük idarelerine düşük tutarlı faturaların ibraz edildiği tespit edilmiştir. Gerçekleştirilmeye çalışılan bu fiillerin neticesinde firmalara 53 milyon TL ek vergi tahakkuku, buna bağlı olarak 162 milyon TL idari para cezası kararı olmak üzere toplamda 215 milyon TL kamu zararı tahsili için işlemlere başlanılmıştır. Ticaret Bakanlığı olarak piyasa işleyişini bozucu, adil rekabet şartlarına uygun olmayan girişimlerin azami hassasiyetle takibi yapılmakta olup, söz konusu sektör de dahil olmak üzere bütün sektörlerimizde bu ve benzeri ihlalleri engellemek, devletimizin ekonomi politikalarını etkili bir şekilde uygulamak için çalışmalarımız aralıksız devam edecektir.”

  • ‘Çelik Kanatlar’dan havada zeybek gösterisi

    ‘Çelik Kanatlar’dan havada zeybek gösterisi

    Kurtuluş Savaşı boyunca İnebolu’ya deniz yoluyla gelen cephanenin kağnılarla cepheye ulaştırılmasında kullanılan İstiklal Yolu’nda şehitleri anmak ve kurtuluş zaferini kutlamak amacıyla yürüyüş düzenlendi. Etkinliğe katılan vatandaşlar, Çankırı’nın Ilgaz ilçesine bağlı Kıyısın köyünden başlayarak İstiklal Yolu’nda 5 kilometre yürüdü.

    Yürüyüş sonrasında Kıyısın köyünde anma programı düzenlendi. Program sonrası Jandarma Komutanlığına bağlı Çelik Kanatların havada zeybek gösterisi izleyenlerden büyük beğeni topladı.

    ‘Tüm kahramanlara minnet borçluyuz’

    İstiklal Yolu’nun anlam ve özetini anlatan Kıyısın köyü muhtarı Ahmet Dildar, “İstiklal Yolu Yürüyüşü’nün’ ana teması, Rusya’dan, İstanbul’dan kaçak gelen mermileri, Kastamonu’nun İnebolu ilçesinden Ankara’ya yetiştirmek üzere ordumuzun kullandığı yoldur.

    O günün görünmez kahramanlarına başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm kahramanlara minnet borçluyuz” diye konuştu.