Zonguldak’ta yaz ayında yüzlerce kişiyi ağırlayan halk Kapuz Plajı sezonun sona ermesiyle tamamen boşaldı. Plajın hala açık olmasına rağmen kimsenin gelmemesi gözlerden kaçmadı. Plajın tamamen boşamasının sebebi olarak, deniz sıcaklığının iyice düşmesi olarak gösterildi.
Etiket: güncelhaberler
-
Plastik kapaklarla çevre mesajı verildi
Marmaris Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü çeşitli farkındalık çalışmalarıyla çevre temizliğine dikkat çekmeye devam ediyor. Temizlik İşleri Müdürlüğü çalışanları bu kez de plastik kapaklarla çevre temizliği mesajı verdi. Halk Plajı’nda yer alan geri dönüşüm kutularından çıkan kapaklarla plaja ‘çevremizi temiz tutalım’ yazısı yazıldı.
Etrafı çevrilen ‘çevre mesajı’ gün boyunca plajda sergilendi. Kapaklar daha sonra Marmaris’te yaşayan SMA hastası Zehra’nın plastik kapak toplama kampanyasına bağışlandı.
-
Üzüm sepetleri boş kaldı
Küresel iklim değişikliği ve olumsuz hava şartları nedeniyle Antalya’nın yüksek kesimlerinde mayıs ve haziran aylarında yağan düzensiz yağışlar nedeniyle üzüm bağlarında mildiyö hastalığı oluştu. Bazı bölgelerde yüzde 75 rekolte düşüklüğü yaşanırken bazı kesimlerde ise bu oran yüzde 100’lere ulaşmıştı.
İbradı’nın Ormana mahallesinde çiftçilikle uğraşan 63 yaşındaki Nurten Korucu, bu yıl azda olsa bağ bozumuna başladıklarını söyledi. Olumsuz hava şartları nedeniyle üzüm bağlarının hastalandığını söyleyen Korucu, “Köyümüzde bu yıl üzüm oldukça az oldu. Yağmurlardan dolayı asitli yağdığı için üzüm bağlarına zarar verdi. Çok az bir üzümümüz oldu. Hastalık Ormana ’da yaklaşık 200-250 dönümlük üzüm bağlarına zarar verdi” dedi.
Az miktar elde ettikleri üzümü ise pekmez yaptıklarını anlatan Korucu, “Bağdan kestiğimiz üzümleri, üzüm sıkma makinesinde sıkarak şıra haline getiriyoruz. Çıkan şıraları kazanlara aktarıyoruz. Kazana meşe külü dökerek savura savura tatlandırıyoruz. Kaynadıktan sonra kül dibine oturuyor. Şıra durulduktan sonra süzerek pekmez tavasına aktarıyoruz. Bakır tavalarda kızgın ateşte 4-5 saat kaynatıyoruz ve pekmez köpürünce kıvama geldiğini anlıyoruz. Çok zahmetli bir iş. Pekmez kaynamaya başlayınca kesinlikle başından ayrılamıyorsun. Kızgın ateşte kaynadığı için taşma riski vardır. Pekmez kıvamına gelince tavaları indiririz” dedi
“Bu yıl pekmez satışımız olmayacak”
Her yıl 4-5 dönümlük bağlarından yaklaşık 2 ton üzüm elde ettiklerini ve müşterilerine sunduklarını söyleyen Korucu, “Maalesef bu yıl satmak için pekmezimiz yok. Ancak ihtiyacımız kadar pekmez oldu. Bu yıl 20 kilo gram civarında pekmezimiz oldu. Bunuda çocuklarımızın ve kendi ihtiyacımız için saklayacağız. Bu yıl 4-5 dönüm bağımızdan ancak 500 kilo gram civarında üzüm oldu. Ormananın bağları ve üzümü meşhurdur. Pekmezimizde çok lezzetli ve doğaldır. Ama bu yıl bizden pekmez bekleyen müşterilerimize pekmez satamayacağız” şeklinde konuştu.
“Çok az pekmez çıktı
Çiftçilik ile uğraşan Gönül Demir (48) Ormana’nın bağlarının atalarından kalan asırlık çavuş üzümü, dimrit, areli, ve büzgülü gibi çeşitler olduğunu ifade etti.
Bu yıl üzümün yok denecek kadar az olduğunu anlatan Demir, pekmezin ise kendi ihtiyaçlarını karşılayacak kadar ancak olduğunu dile getirdi. -
Bursa Karaağaç’a sağlık merkezi
Yıldırım Belediyesi, sağlık alanında yerel yönetim, merkezi yönetim ve hayırsever iş birliği ile önemli yatırımları Yıldırım’a kazandırmaya devam ediyor. Hayırsever desteği ile Yıldırım’a kazandırılacak Karaağaç Aile Sağlığı Merkezi 325 metrekarelik kullanım alanına sahip olacak. Merkezde; laboratuvar, engelli muayene odası, muayene odaları, gebe izleme ve aşı birimi ile ortak kullanım birimleri yer alacak.
Yıldırım Belediyesi olarak, toplumun tüm kesimleri ve devletin tüm kademleriyle örnek bir uyum sergileyerek, müşterek projeleri hayata geçirdiklerini aktaran Başkan Yılmaz, “Şehrimize hizmet noktasında sivil toplum kuruluşlarımızla, hayırseverlerimizle ve devlet kurumlarımızla birlikte hareket ediyoruz. Karaağaç Mahallesi’ne hayırsever Çetin Topal’ın yapacağı katkı ile modern bir aile sağlığı merkezi kazandırıyoruz. Çalışmaların devam ettiği merkez tamamlandığında önemli bir ihtiyacı karşılayacak. Bu tesisin ilçemize kazandırılmasında katkı sağlayan hayırseverimize hemşehrilerim adına teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
-
Üzüm hurmaları kış için hazırlanıyor
Ekonomisi üzüme dayalı olan Sarıgöl ilçesinde ev hanımları kışın çerez olarak tüketmek için üzüm hurması yapımına başladı. Sarıgöl’de oldukça yoğun olan üzüm hurması yapımı için öncelikle ikiye bölünen üzüm taneleri geniş ve paslanmaz tepsilerde 4-5 gün güneş altında kurutulmaya bırakılıyor. En fazla 5 gün güneşte kurutulan üzümler, daha sonra cam kavanozlara konularak kış aylarında çerez olarak tüketiliyor.
Hiçbir katkı maddesi kullanılmayan ve tamamen güneşte kurutulmaya bırakılan ve kuru üzümden daha etli bir kıvamda olan üzümlere hurma üzüm deniyor. Özellikle son iki yıldır Sarıgöl’de hurma üzüm yapımının giderek arttığı öğrenildi.
-
7’sinde başladı 70’inde devam ediyor
Dulkadiroğlu ilçesi Kayabaşı Mahallesi’nde bulunan dükkanını her sabah aynı saatte açan ve ilerleyen yaşına rağmen mesleğini devam ettirmeye çalışan Kolsuz, 7 yaşında başladığı mesleğini hala severek yapıyor. Yarım asırdan fazla bir süredir berberlik yapan Kolsuz, herhangi bir şikayetinin olmadığını ve işini severek yaptığını dile getirdi.
Kendi mesleğindeki gençlere nasihat olarak yeniliği ve kendini geliştirmeyi öğütleyen usta berber, gelişimi yakalayan genç berberlere de saygıyla baktığını söyledi.7 yaşında başladığı mesleği 65 senedir devam ettiren Kolsuz, “65 seneden bu yana bu işi yapıyorum. Yani bir şikayet var mı hayır. Her dönemin kendine has bir güzelliği var. Şimdi de böyle güzel. Gençlerle değil de biz de bizim yaşlardaki insanları tıraş ediyoruz. Gençlerle neden yapamayız onların dünyası farklı bizim dünyamız farklı. Onların şekilleri farklı. Allah’a şükür sağlığım yerinde her şeyim var. İyi kötü gelip burada bir çorba parası kazanıyorum. Eskinin güzellikleri vardı ama şimdi bana göre benim yaşadığım şekle göre doğal olan bir şey yok. Yediklerimiz, içtiklerimiz doğal değil. İnsanlar da doğal değil” diye konuştu.
Genç berberlerin mesleklerine yenilik katmalarını söyleyen Kolsuz, “Yenilik güzel şey. Yenilik olması lazım. Biz yenilik görmedik, yaşamadık. Ama meslekteki gençler bunu yapıyorsa onlara saygı ile bakarım. Bir insan mesleğinde hep aynı olmasın. Daha ileriye gitsin. Yenilik olması şart” dedi.
Kentte eski dönemlerde görev yapan birçok yetkiliyi de tıraş ettiğini söyleyen Kolsuz, “Valileri, emniyet müdürlerini, kaymakamları tıraş ettim. Paşalar da geldi. Ama şimdi yok her şey gençlere döndü” ifadelerini kullandı.Şakir Kocabaş isimli vatandaş ise, “Bu berber benim hem berberim, hem de arkadaşım. Gelirim tıraş olurum iki sohbet ederim. Yani haftada bir defa gelirim. Arkadaşımız olması ve güzel tıraş etmesinden dolayı geliyoruz” dedi.
-
Zor şartlar altında mangal kömürü
Diyarbakır’dan kilometrelerce yol kat ederek Kırıkkale’ye gelen Hekimoğlu ailesi, meşe odunundan mangal kömürü üretmek için 6 ay boyunca zorlu yaşam şartları altında çadırlarda yaşıyor. Sulakyurt ilçesindeki ormanlık bölgeye yerleşen ve aslen Mardinli olan aile, asırlar önce Orta Asya ve Anadolu’da bir yaşam tarzı olan konar-göçerlik çadır geleneğini sürdürüyor.
“Torlukçular” olarak da bilinen mangal kömürü üreticileri, sabahın ilk ışıklarıyla kesim için ormanda mesaiye başlıyor, traktöre yükledikleri odunları ocakların bulunduğu sahaya getiriyor. Orman İşletme Müdürlüğü tarafından uygun görülen bölgelerden kesilen meşe odunları boyutlarına göre ayrılıyor, koni şeklinde dizildikten sonra üstü saman ve toprakla kapatılıyor.
Yaklaşık 400 ile 500 derece ısıyla yanan odunlar kömüre dönüşüyor. Kömürlerin kül olmaması için de 24 saat nöbet tutuluyor. Bir sezonda yaklaşık 25 ton kömür üretiliyor. Mangal kömürünün tonu ise 14 bin liradan toptancılara satılıyor.
Kömür üreticisi Mehmet Bekir Hekimoğlu, “Bir ocakta kömürün oluşumu 20 güne kadar sürüyor. Daha sonra ateşi sönsün diye naylon çekiyoruz. 4 gün beklettikten sonra çıkartıyoruz kömürleri. Çuvalladıktan sonra alıcı bulursak satıyoruz. Bir sezonda 25 ton kömür üretiyoruz. Tonu ise en fazla 14 bin liradan satılıyor” dedi.
“Nöbet tutmazsak kül olur gider”
Sabaha kadar ocakların başında nöbet tuttuklarını belirten mevsimlik işçi Rıdvan Hekimoğlu ise, “Sabahtan akşama kadar rezillik çekiyoruz. Yaptığımız iş göz önünde. Topraklaması, budaması, yakması, kesmesi her biri birbirinden zor. Ama başka bir mesleğimiz olmadığı için bu işi yapıyoruz. Eskiden bize kâr bırakıyordu, şimdi ise sadece aç kalmıyoruz. Sabaha kadar nöbet tutuyoruz. Bir-iki saat yatıyoruz, tekrar kalkıyoruz ve çalışmaya başlıyoruz. Nöbet tutmazsak kül olur gider. Mecburen katlanıyoruz” diye konuştu.
-
Tarihe ışık tutacak taneler
Kayseri-Sivas karayolu üzerinde bulunan Kültepe-Kaniş-Karum Ören Yeri’nde Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu başkanlığındaki kazı çalışmaları devam ederken, elde edilen bulgular tarihe ışık tutuyor. 6 bin yıllık köklü geçmişi olan Kültepe Kaniş-Karum Ören Yeri’nde bu yıl yapılan kazılarda bir çukur içerisinde buğday taneleri bulundu.
4 bin 200 yıllık çukurun içerisinde birden fazla çeşit buğdayın bir arada bulunduğunu ve inceleme yapılacağını aktaran Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, “2023 yılındaki kazılar sırasında tahılların içine konduğu bir çukur içinde çok miktarda karışık cinste buğdayla karşılaştık. Yani tek çeşit değil, birden fazla çeşit buğday karbolize olmuş vaziyette ele geçirildi. Tabii ki bunlar laboratuvarda incelendikten sonra hem cinsleri, hem yaşları hem de ne için kullanıldıklarına dair bilgiler ortaya çıkacak. Yaklaşık olarak bu çukur günümüzden 4 bin 200 yıl öncesine tarihleniyor.
Daha önce de kaplar içerisinde buğday kalıntılarına rastlıyorduk ama bu kadar geniş bir alanda bunlara rastlamak bizim için de sürpriz oldu. Normal şekilde bunlar bir ısıya maruz kalmadıkça kömürleşmez. Ama bu çukurun içinde herhangi bir yangın izi yok. Onu araştırıyoruz. Bu konuyla ilgili paleobotanikçiler çalışıyor. Onların çalışmaları bittikten sonra daha detaylı bilgiler vermek mümkün olacak” ifadelerini kullandı.
-
Hatay’da ‘beyaz altın’ hasadı başladı
Asrın felaketinin ağır yaralar açtığı Hatay’da vatandaşlar yaralarını sarmak için üretmeye devam ediyor. Enkaz kentin bereketli topraklarında binlerce dönüm araziye ekimi yapılan ve ‘beyaz altın’ olarak adlandırılan pamukta hasat başladı. Depremzede çiftçiler, rekolteden de memnun.
“Ürettiğimiz ve birlikte çalıştığımız sürece, bu günlerin üstesinden geleceğimizi düşünüyoruz”
Çiftçi Ayhan Tanış, rekolteden memnun olduğunu dile getirerek, “Şu an Kırıkhan bölgesindeyiz, Eylül ayıyla birlikte hasat başladı. Yaklaşık 10 gün oldu, rekolte çok şükür iyi bu sene. Umduğumuz güzel. Herkese bol bereketli hasatlar diliyorum. Umudumuzu kaybetmedik, üretime de o şekilde başladık. Ürettiğimiz ve birlikte çalıştığımız sürece bu günlerin üstesinden geleceğimizi düşünüyoruz. Yaralarımızı sarıyoruz, devletimiz ve halkımız yardımcı oldu. Biz de elimizden geldiğince üzerimize düşen görevi yapıyoruz” dedi.
-
Kadınların gelir kapısı oldu
Tatvan ilçesine bağlı Yelkenli köyünde yaşayan kadınlar, tarladan topladıkları domateslerle salça yapıyorlar. Kadınlar yaptıkları salçaları satarak hem maddi kazanç elde ediyorlar hem de kışa hazırlık yapıyorlar. Kadınlar, salça yapımı sırasında teknolojiden de faydalanarak salça yapma makinesi kullanıyorlar.
Yaptıkları salçalarla geçimlerini sağladıklarını söyleyen Gülfer Tarlan, “Yağmur yağmadan, güneş varken alelacele domateslerimizi toplayıp salça yapıyoruz. Yaptığımız salçaları güneşte kuruttuktan sonra hem satıp evimize katkıda bulunuyoruz hem de kışa hazırlık yapıyoruz” dedi.
Mardin’den geldiğini ve yol kenarında salça ve kurutulmuş sebzeleri görüp almak istediğini söyleyen Şemsettin Nas, “Kızımın üniversite kaydını yapmak için Van’a gidiyordum. O sırada yol kenarında sebze ve salça satan bu yere geldik. Kışın tüketmek için burada kurutulan sebzeleri aldık. Bacılarımızın ellerine sağlık, gerçekten de ürünleri çok güzel” diye konuştu.