Etiket: güncelhaberler

  • Tiroid kanserinde önemli detay

    Tiroid kanserinde önemli detay

    Medipol Üniversitesi Pendik Hastanesi Genel Cerrahi Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Tuba Mert, Eylül Ayı Tiroit Kanseri Farkındalık Geliştirme Ayı kapsamında önemli uyarılarda bulundu. Dr. Öğr. Üyesi Tuba Mert, tiroid kanserlerinin tüm kanser vakalarının yüzde 1’den azını oluşturduğunu belirterek “Tüm kanser türleri arasında en az görülenlerinden biri olan tiroid kanserleri aynı zamanda tedaviye en olumlu cevabı gösteren kanser türüdür. Her yıl 1000 kişiden birinde tiroid nodülü oluşmaktayken, 50 bin kişiden birinde tiroid kanseri görülmektedir. Tiroid nodülleri kadınlarda erkeklerden daha sıktır, ancak erkeklerde görülen nodüllerde kanser görülme sıklığı kadınlardan daha fazladır. Tiroid kanserlerinin en sık tipi papiller karsinomdur. Tüm tiroid kanserlerinin yüzde 80’inini oluşturur. En iyi seyreden tiptir. Bunun dışındaki tiroid kanser tipleri foliküler karsinom, medüller karsinom, anaplastik tiroid kanserleridir. Bunlar daha nadir görülüp daha agresif seyir gösterebilir” diye konuştu.

    Düzenli tiroid muayenesi ihmal edilmemeli

    Tiroid kanserinin kolaylıkla erken teşhis edilebilecek bir kanser tipi olduğuna dikkati çeken Dr. Öğr. Üyesi Mert, şöyle devam etti:
    “Tiroid bezi kanseri genellikle belirti vermez. Guatr nedeniyle takip edilen hastalarda veya tesadüfen başka bir hastalık için yapılan tetkiklerde ortaya çıkabilir. Nadiren boyunda kitle, ses kısıklığı, yutkunma güçlüğü olabilir. Medüller kanserli hastaların yüzde 30’unda yüzde kızarma, ishal ve yorgunluk olabilir. Boyun muayenesi, boyun ultrasonu, tiroid kan testleri tanıda kullanılan yöntemlerdir. Teşhiste en etkili yöntem tiroid ultrasonografisidir. Tiroid ultrasonunda tiroid bezinde 1.5 cm’den büyük ya da şüpheli nodül varsa, nodülden yapılan ince iğne aspirasyon biyopsisi ile tiroid nodüllerinin kötü huylu olup olmadığı ortaya konur. Biyopsi sonucu iyi huylu gelirse ve hastanın başka bir yakınması yok ise tiroid nodülleri takip edilebilir. Biyopsi sonucu kuşkulu veya kötü huylu gelirse tedavi aşamasına geçilir.”

    Tek tedavisi cerrahidir

    Dr. Öğr. Üyesi Tuba Mert, tiroid kanserinin altında yatan nedenleri şu şekilde açıkladı:
    “Baş ve boyun bölgesinin radyasyona maruz kalması tiroid kanseri sıklığını artırır. Çocukluğunda 200-700 rad civarında radyasyon almış kişilerde 20-25 yıl sonra tiroid kanser sıklığının arttığı saptanmıştır. Bir araştırmada 500 rad civarında radyasyon alan şahıslarda tiroid kanser sıklığının yüzde 2 civarında olduğu ortaya konmuştur. Tiroid kanserinin bilinen tek tedavisi cerrahi tedavidir. Tiroid bezi ve var ise metastaz yapmış dokular onkolojik prensiplere uygun şekilde aynı seansta çıkartılmalıdır. Bu ameliyat tiroid cerrahisi konusundan deneyimli cerrahlar tarafından gerçekleştirilmelidir. Tiroid kanseri erken teşhisi hayat kurtarır.”

  • “Gönülden gönüle” projesi

    “Gönülden gönüle” projesi

    Kahramanmaraş’ta yaşayan 30 yaşındaki gazeteci İlker Apaydın, ‘gönülden gönüle’ ismini verdiği sosyal sorumluluk projesi çerçevesinde hayırseverlerden aldığı maddi destekleri ihtiyaç sahibi vatandaşlara ulaştırıyor

    .
    Projede isminin açıklanmasını istemeyen hayır sahiplerine ‘can suyu’ adı verildi. Onikişubat ilçesi Osman Gazi mahallesine gelen gazeteci Apaydın, ihtiyaç sahibi vatandaşların bakkal defterlerindeki borçları sildirdi.

    Başlattığı proje ile depremzedelerin yüzünü güldürmek ve projesinin devam etmesini istediğini ifade eden Apaydın, “Bir proje geliştirmek istedim ve ihtiyaç sahibi vatandaşlara bir nebzede olsa yardımcı olabilirim diye hayır sahipleri ile hayır sahipleri ve ihtiyaç sahiplerini buluşturmak istedim. Bu noktada mahalle mahalle geziyorum. Projemin adı ‘gönülden gönüle’. Projede yardım eden hayır sahiplerinin adını da ‘can suyu’ olarak belirledim. Muhtarlar aracılığı ile bakkallarımızı ziyaret edip ihtiyaç sahiplerini belirliyoruz. Veresiye defterlerinde borcu olan vatandaşlarımızın bir nebzede olsa can suyu olabilmek adına kapatmaya çalışıyoruz. Bugün ilk çalışmayı yaptık ve uzun soluklu olacağını düşünüyoruz. Kahramanmaraş deremin merkez üssü ve büyük bir yıkımla karşılaştık. Gerek iş insanlarımız ve bizler önemli bir sorumluluk düşüyor. Elimizi taşın altına koyduk. İnşallah ne kadar ihtiyaç sahibi varsa ulaşabildiklerimize can suyu olmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

    Bakkal esnafı Hamza Köşker ise, “Gazeteci bir arkadaşımız taşın altına elini koymuş. Daha geniş kitlelere ulaşacağına eminim. Sadece Kahramanmaraş halkımız için değil diğer bölgedeki insanlar için de aynı projeler yapılabilir” dedi.

  • Meyve düşmanı böcekler göreve başladı

    Meyve düşmanı böcekler göreve başladı

    Tarım ve Orman Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü koordinesinde Mersin Erdemli Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü, Adana Biyolojik Mücadele Araştırma Enstitüsü ve İzmir Bornova Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü’nün müşterek çalışmasıyla Akdeniz meyve sineğine karşı biyolojik mücadele çerçevesinde kısır ve faydalı böcek üretimi yapıldı. Narenciye ürünlerine zarar veren böcek türünün büyük oranda yok edilmesi için üretilen 200 bin adet kısır Akdeniz meyve sineği ile faydalı böceğin salınımı pilot bölge seçilen Mersin’de yapıldı. Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü’ndeki meyve bahçelerine salınımı yapılan böceklerin, kısa sürede sonuç vermesinin beklendiği de belirtildi. Ayrıca Türkiye’nin bu çalışma ile dünya genelinde 15 ülke arasında yer aldığı kaydedildi.

     

    Uygulamayı anlatan Adana Biyolojik Mücadele Araştırma Enstitüsü Ziraat Mühendisi Dr. Mustafa Bilgin,” Enstitümüz bünyesinde yetiştirdiğimiz doğal düşmanlarımızı salım için buradayız. Yetiştirdiğimiz doğal düşmanlarımızı zamanı geldiğinde hava ikilim değişikliği uygun olduğunda salınımını gerçekleştiriyoruz” dedi.

    “Bu çalışma çok anlamlı”

    Özellikle yaş meyve üretiminde önem arz eden zararlılara karşı biyolojik ve bioteknik mücadelenin startının verildiğini belirten Vali Ali Hamza Pehlivan, “On binlerce faydalı sinek ve kısırlaştırılmış Akdeniz sineği doğaya bırakıldı. Burada maksat zararlılara karşı özellikle de meyve üretimine zarar veren ürünlerin kalitesine rekoltesine zarar veren Akdeniz meyve sineğine karşı mücadele etmek, bunu yaparken de mümkün olduğunca doğal yöntemleri kullanmak. Çünkü kimyasal ilaçlar biliyorsunuz ürünler üzerinde kalıntı bırakabiliyor. Ve bu da ürünün hem iç piyasada, hem dış piyasada pazarlanması konusunda engel teşkil edebiliyor. Dolayısıyla Tarım Orman Bakanlığımızın destekleriyle ürün arz güvenliğini sağlamak adına bu tür mücadeleler gerçekleştiriliyor. Burada meyve üretiminin bu kadar çok olduğu Mersin ilimizde bu çalışma da elbette ki çok anlamlı ve değerli” diye konuştu.

    “Ürünlerin kalitesi daha da artacak”

    2017-2018 yıllarında belli çalışmalar yapıldığına da dikkat çeken Vali Pehlivan, “Özellikle de bu konuda doğada meyve atıklarının bulunmaması, bunların toplanması, bertaraf edilmesi ve tuzak diye tabir ettiğimiz yapıların dağıtılması, bugün itibariyle de yine 100 bin kısırlaştırılmış Akdeniz meyve sineği ve yine bir o kadar da, 100 bin de faydalı böcek doğaya bırakıldı. Bu entegre mücadele devam ettiği sürece inanıyoruz ki ilimizde tarım ve ürünlerin kalitesi daha da artacak. Bu mücadele bugün ile sınırlı kalmayacak, beraberinde yine poşet dağıtımı da gerçekleştirdik, 100 bin poşet dağıtıldı. Burada maksat yere düşen meyveler, larvalara, sineklere yuva teşkil eden, zararlıların üremesine yuva teşkil eden o meyve atıklarının toplanması ve toplanmayla kalmayıp, belediyelerle işbirliği halinde bunların bertaraf edilmesi konusu önemli olduğu için bu poşetlerde örnek olsun diye dağıttık. Pilot uygulama şeklinde burada başladık, ama bu yaygınlaştırılarak devam edecek. Bu faydalı böceklerin üretimi de tamamen yerli imkanlarla, kendi imkanlarımızla, enstitülerimizin bilimsel çalışmalarıyla, imkanlarıyla yapılıyor. Bu çalışmaların artarak devam etmesi planlanıyor” ifadelerini kullandı.

  • “9. İstanbul Coffee Festival” başladı

    “9. İstanbul Coffee Festival” başladı

    Şener, etkinliğin ilk kez Tersane İstanbul’a taşındığına işaret ederek, “İstanbul’un harika manzarasının bizi karşıladığı bir alandayız. Tam da adına yakışır bir içerikle geldik. Bu sene alanımız çok daha büyük diğer yıllara göre. İçeride 200’ün üzerinde stant var.” dedi.

    Festivale bu sene ziyaretçilerden de yoğun ilgi beklediklerini ifade eden Şener, şöyle devam etti:

    “Sahnede canlı performans sayımız çok yüksek. Yurt dışından misafirlerimiz de bizlerle birlikteler. Taş binalarda çeşitli atölyeler var. Talks, workshop alanları var. 30’un üzerinde talks ve workshop yapacağız. La Marzocco Academia de bizlerle bu yıl. Bir sergi alanımız var. Aslında kahveye dair ne aklınıza geliyorsa bu sene hepsini gerçekleştiriyoruz.”

    Burcu Bozkaya Şener, bu yıl ayrıca atölyeleri ikiye ayırdıklarını aktararak,Bu sene yurt dışından da gelen misafir oranımız çok yüksek olduğu için Rusya, Endonezya, Guetamala, Vietnam ve İtalya’dan çok fazla ziyaretçimiz ve katılımcımız geldiğinden ikiye ayırdık. Deneyim alanları oluşturduk. Atölye çalışmaları oldukça yoğun geçiyor.” dedi.

    – Festival hakkında

    Festivalde nitelikli kahveler, kahve dükkanları, kavurmahaneler, artizan lezzetler, uluslararası ve ulusal büyük kahve markaları, makine ve ekipman üreticileri ve tüm diğer kahve endüstrisi paydaşları kahveseverlerle bir araya gelecek.

    Konserler ve workshoplarla 17 Eylül’e kadar sürecek festivale 130 marka katılırken, festival boyunca 30 canlı konser, 20 workshop ve 20 seminer gerçekleştirilecek.

    Etkinlik süresince aralarında Bedük, Bade Nosa, Netam, Seda Erciyes, Rain Lab, Efza, Kamufle, Göksel, KÖFN ve Can Bonomo’nun bulunduğu birçok isim Türk Telekom Prime sahne sponsorluğunda konser verecek.

  • Büyük göç öncesi hazırlıklar tamamlandı

    Büyük göç öncesi hazırlıklar tamamlandı

    Muş’ta, yaz aylarını hayvanlarını götürdükleri yüksek ve serin yaylalarda geçiren vatandaşlar, havaların serinlemeye başlaması ile birlikte sıcak bölgelere göç etmeye hazırlanıyor. Yaz mevsimi boyunca yaylada sağım yapan kadınlar; peynir, çökelek ve tereyağı gibi ürünler satarak da aile ekonomisine katkı sunuyorlar. Hayvanlarını otlatmak için kışın ovalara ve sıcak yerlere, yazın yaylalara göç etmek zorunda kalan sürü sahipleri, uzun bir yolculuk için hazırlığa başladı. Yüksek kesimlerde havaların soğumaya başlaması ile birlikte yaylacılar sıcak bölgeye göç ederek kış mevsimini Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa gibi illerde geçiriyor.

    Büyük göç öncesi son hazırlıklarını tamamladıklarını söyleyen Sosın Özçelik, yaylada yaklaşık 2 ton peynir ürettiğini ifade ederek, “İlkbahar mevsiminde çıktığımız yaylalarda süt sağıp peynir satıyoruz. Çobanlarımız için ekmek pişiriyoruz. Havaların soğuması ile birlikte sıcak bölgelere, yani Diyarbakır tarafına gidiyoruz. Çocuklarımız yaylaya gelmiyor benle eşim tek başımıza yaylaya geliyoruz. Ben 2 ton peynir topladım. Bir tonunu mandıraya sattım bir ton da kendimize topladık. Çocuklarıma ve akrabalarıma vereceğim peynirleri” dedi.

    Havaların soğumaya başlaması ile birlikte sıcak bölgelere göç edeceklerini söyleyen Netice Erol, göç öncesi hazırlıklarını tamamladıklarını belirterek, “İlkbahar mevsiminde bu yaylaya geldik. Geldiğimiz günden beri koyun sağıyoruz. Elde ettiğimiz sütten peynir ve yağ yapıyoruz. Havaların soğumasıyla birlikte biz eşyalarımızı topladık. Burada hava soğuk olduğu için daha sıcak olan Diyarbakır’a gideceğiz” şeklinde konuştu.

    Hayvanları yaklaşık bir ay yürüttüklerini ifade eden Barış Çete ise “Mayıs ayında Diyarbakır’dan göç ederek bu yaylaya geldik. Bütün yaz mevsimi boyunca hayvanlarımızı sağarak peynir elde ediyoruz. Bir kısım sütü ise mandıraya veriyoruz. Sonbaharın gelmesi ile birlikte artık koyunları sağmıyoruz çünkü doğuma az bir süre kaldı. Hayvanlarımızı Diyarbakır’a götürüyoruz orada hava sıcak ve az kar yağıyor. Burada havalar soğudu dönüş için hazırlıklarımızı tamamladık. Hayvanların durumuna ve mesafeye göre 15 ile 30 gün yolumuz sürüyor” ifadelerini kullandı.

  • En ucuz su Hatay’da

    En ucuz su Hatay’da

    Ülkemizdeki 30 büyükşehir içinde en ucuz mesken su ve atıksu ücreti Hatay’da ödeniyor Hatay’da suyun m3 fiyatı 7,63 TL. Ağustos 2023 verilerine göre Hatay’ı m3 fiyatı 9,31 TL ile Diyarbakır takip etti. 10,80 TL ile Kahramanmaraş, 11,38 TL ile Malatya 12, 56 TL ile Adana ülkemizdeki m3’ü en ucuz su ve atıksu ücreti kullanan şehirler oldu. Türkiye’nin en pahalı su parası ödeyen şehri ise 28,81 TL ile İzmir olurken İzmir’i 22,67 TL ile Manisa ve 22,46 TL ile Sakarya takip etti.

    İstanbul ise 16,50 TL ile listede 15. sırada yer aldı.

  • Ruslar Türkiye’yi çok sevdi

    Ruslar Türkiye’yi çok sevdi

    Gelişen Türk-Rus ilişkileri ile Türkiye’ye giren Rus turist sayısı her geçen gün daha da artarken, kara, hava ve deniz yolları ile Türkiye’ye gelen turistlerin ziyaret ettiği en gözde şehirler arasında eşsiz denizi, doğası, tarihi, kültürel yerleri bulunan Antalya, Muğla, İstanbul gibi iller başı çekiyor. 2021 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzaladığı kararname ile deniz hudut kapısı ilan edilmesinin ardından Rus turistler kruvazör yolcu gemisi ile Bartın’ın Amasra ilçesine gelmeye başladı.

    Amasra 13 ayda Rusların vazgeçilmez duraklarından oldu

    13 ayda 16 bini aşkın Rus turistin geldiği Amasra’nın tarihi sokakları ve seyir tepeleri zaman zaman Rus turistlerle dolup taşıyor. Rusya’dan bölgeye düzenli olarak düzenlenen turistik yolcu gemileri ile Amasra’ya akın eden Ruslar, bölgenin eşsiz doğa, deniz manzarası, zengin tarihi ve kültürüne hayran kalıyor. Amasra, 13 aydır devam eden deniz yolculuğu ile kısa sürede Rusların vazgeçilmez durakları arasına girmeyi başardı.

    “En çok Amasra’dan memnunlar”

    İstanbul ve Karadeniz turu yaptıklarını belirten Ruslar ise Amasra’nın küçük bir yer olmasına rağmen, atmosferi, doğası ve insanlarının misafirperverliğinin kendilerini çok etkilerini kaydetti. Kruvazör yolcu gemisi ile Rusya’dan gelen toplam 795 Rus turist için kafile başkanlığı ve tercümanlık yapan Mahmut Günaydın da, Ruslara öncelikle balık ve salatayı önerdiklerini ve hemen hepsinin de tadına baktığını ifade etti. Ruslar Amasra’ya gelmekten çok memnun olduğunu anlatan Günaydın, “Karadeniz turu yapıyoruz, diğer illere de gidiyoruz ama Amasra, Rusya’dan getirdiğimiz misafirlere ayrı bir anı bırakıyor. Denizi, doğası ve insanı güzel. Ruslar da biz de çok memnunuz. Balığın tadına bakacaksınız diyoruz. Ahşap işçiliği çok iyi, ilgi gösteriyorlar. Tarihi zengin, müzeye götürüyoruz. Hayran kalıyorlar. Tekstil malzemelerine ilgi gösteriyor. Bayanlar, elbise alıyorlar. Gemide gelen tüm misafirlerimiz, varlıklı ve kültürlü insanlar. Türkleri de çok seven insanlar. Hep bu gösterdiklerimizi soruyorlar” dedi.

    “Aradıkları Türk halkını Amasra’da buluyorlar”

    Günaydın, Rus kafilesinin gezilerinde bekledikleri ve aradıkları Türk halkını Amasra’da bulduğunu da belirterek, “Daha önce İstanbul’a, Bodrum’a Antalya’ya gitmiş olan turistler Amasra’yı görünce bize, ‘Burada gerçek Türk halkı var. Öbür yerlerde turistik yaşamlar var. Amasra’da, bizim düşündüğümüz, duyduğumuz, okuduğumuz Türk halkı burada’ diyorlar. Türk halkından en çok etkilendiği yönleri ise, ikramda bulunmaları ve misafirperverlik” diye konuştu.

    Ruslardan yöresel tatlara sürpriz ilgi

    Bartın’ın Amasra ilçesinde balık ve salata yiyerek, Türk kahvesi ve lokumun tadına bakan turistler, yöresel tatlara, hediyelik eşyalara ve yöresel kıyafetlere de ilgi gösteriyor. Amasra’nın eşsiz doğasının ve denizin de tadını çıkaran Ruslar, bölgede doğa ve denizin dışında ise en çok yöre insanlarını sevdi. Türklerle sık sık iletişim kuran Ruslar, yapılan ikramların da tatlarına bakıyor. Rusları her gördüğünde ikramlarda bulunan bölge esnafı da, sık sık alışveriş eden Rusların gül suyu, cevizli, fındıklı bal ve reçeller, fular, yöresel giysi gibi bölgede satılan yöresel ürünlere daha çok ilgi gösterdiğini ifade etti.

  • ‘Siyah beyaz’ fotoğraflar sahiplerini bekliyor

    ‘Siyah beyaz’ fotoğraflar sahiplerini bekliyor

    11 ili etkileyen depremlerde 40 binden fazla bina yıkılmış, 50 bin kişi hayatını kaybetmişti. Depremin simgelerinden biri haline gelen Ebrar Sitesi yakınında oluşturulan Enkaz Kafe, depremde hatıraların biriktirildiği adres oldu. Deprem sonrası enkazlardan çıkarılan fotoğraf albümleri, kafeyi oluşturan Mehmet Yalçın’a teslim ediliyor.

    Kendisine gelen fotoğrafları enkazlardan sağ olarak kurtulanlar varsa onlara yoksa da hayatını kaybedenlerin yakınlarına teslim etmek istediğini söyleyen Yalçın, “Şu an siyah beyaz fotoğraflarımız var. Biz kendi evimizde fotoğraflarımızdan bir parça dahi kaybolmaması için özen gösteriyorsak, buradaki eşyaları da o şekilde saklıyoruz. Fotoğrafları gelip alabilirler. Sizin vesilenizle ailelere ulaşabiliriz. O yüzden fotoğrafları saklıyoruz.

    Kahramanmaraş halkımızın gelip burayı görmelerini istiyorum. Ben de Kahramanmaraş’a bir katkıda bulunmak için kendi çabamla, imkanlarımla en azından deprem sonrasında fotoğraflarını toplayıp acılarını unuttukları bir gün hatıralarını tekrardan vermek için öyle bir düşünceyle bu işe kalkıştım. Hepsi yıkılan enkazlardan alındı bu fotoğrafların. Ailelerin eşyalarının hiçbirini çöp olarak görmedik. Hepsinin manevi değeri çok yüksek” ifadelerini kullandı.

  • Eylül ayının ortasında çiçek açtı

    Eylül ayının ortasında çiçek açtı

    Gümüşhane-Trabzon karayolu yakınındaki Katı Atık Aktarma İstasyonunda kurulan kantarın yanında birkaç yıl önce kendiliğinden büyüyen ve boyu 2 metreyi geçen genç erik ağacı mevsimleri şaşırdı.

    Bahar ayında yaprak ve çiçek açıp yaz ayında meyve veren erik ağacı, meyveleri toplandıktan sonra kurumaya başladı. Üzerinde az sayıda yaprak kalan ağaçtan tam ümit kesilmişken Eylül ayında yeniden yaprak verip çiçek açtı.

    Sıcak geçen yaz mevsiminin ardından Eylül ayının ortasında taze yapraklar verip çiçek açan erik ağacını görenlerinin şaşırdığını belirten Ramazan Gündüz, “Bu ağaç 2,5 senedir burada. Küçükken keseyim dedim ama yeşerdiği için kıyamadım ve kesmedim. Kantarın yanında olduğu için bir dalını araçlara almasın diye kesmiştim. Geçtiğimiz 1-2 hafta içinde bu ağaç yeniden yeşerdi ve çiçek vermeye başladı. Kesecekken vazgeçtim bıraktım” dedi.

    Kendiliğinden büyüyen ağacı kantara zarar vermeyince bıraktıklarını ve kendi başına büyüdüğünü aktaran Gündüz, çiçekleri üzerinde görünce çok şaşırdığını belirterek “Çiçek açtığını görünce şok oldum. Bu mevsimde, Eylül ayında yaprak vermesi, çiçeklerini açması beni şaşırttı. Bahar ayında çiçek açmıştı zaten Temmuz’da meyvesini aldıktan sonra kurumaya başlamıştı. Eylül başlarında yeniden yeşillenmeye başladı. Şaşkınlık içindeyiz. Daha önce böyle bir şey görmedim” diye konuştu.

  • Patates hasadı başladı

    Patates hasadı başladı

    Çayırlı’da üreticilerin nisan-mayıs aylarında toprakla buluşturduğu patatesler toplanmaya başlandı. Günlüğü 400 lira olan patates toplama işçileri, sıcak havada tarlalarda kovalarla patatesleri topluyor. Kovalarla tarladan toplanan patates, çuvallara doldurularak, traktör römorklarına yükleniyor.

    Üretici Kemal Arduç, zorlu şartlar altında tarladan sofralara getirilen patateste bu sene dengesiz yağışlar sebebiyle verimin yüzde 30 düştüğünü ifade etti. Yağışların patates verimine etki ettiğini kaydeden Arduç, “Ekonomisi tarıma dayalı olan Erzincan’da buğdaydan sonra alternatif olan patates, pancar, ayçiçeği hasadı da başladı Çayırlı’da. Bugün itibariyle patateslerimizi sökmeye başladık. Kalite bakımından gerçekten muhteşem.

    Verim hakeza biraz düşük olsa da ürünlerimiz çok kaliteli. Çayırlı, Mercan zaten patatesiyle de meşhur. Bismillah dedik. Bundan sonra da diğer ürünlerimizin hasadına başlayacağız. Bereketli bir sezon olmasını diliyorum” dedi.