Etiket: güncelhaberler

  • Bartın’da su perisi heyecanı

    Bartın’da su perisi heyecanı

    Bartın’ın Amasra ilçesindeki Bedesten olarak bilinen Amastris Antik Kenti’nde yapılan kazılarda, 1800 yıllık olduğu düşünülen su perisi heykeli bulunması şehirde heyecana neden oldu. Bartın Valisi Nurtaç Arslan, AK Parti Bartın Milletvekili Yusuf Ziya Aldatmaz ile birlikte kazı alanına giderek Amasra Müze Müdürü Zübeyde Kuru başkanlığında yürütülen kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan ve yapısı, korunmuş yapısı ile göz kamaştıran heykeli inceledi. Vali Arslan ve Milletvekili Aldatmaz, Müze Müdürü Kuru’dan heykel ve devam eden kazı çalışmaları hakkında bilgi alarak, bulunan heykel nedeniyle müze çalışanlarını başarıları nedeniyle kutladı.

    Vali Arslan, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Kültür ve Turizm Bakanlığımızın öncülüğünde Bedesten olarak bilinen tarihi yapının içerisinde gerçekleşen sondaj kazısında uzman arkadaşlarımızın M.S. 2. Y.Y.’na ait olduğu tespit edilen bir su perisi heykeline rastladık. Bu bizleri gerçekten ziyadesiyle mutlu etti. Bartın’ımızın arkeolojik tarihi açısından, tarihi geçmişine ışık tutacak bir esere ulaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz” dedi.
    Su perisi heykelin bulunduğu alandaki kazı çalışmalarının sürdüğünü belirten Müze Müdürü Zübeyda Kuru ise “Antik kentin parçalarından biri olan bedestende yürüttüğümüz çalışmalarda, zemin tespiti yapıyoruz. Elde edilen objeler çerçevesinde yürüttüğümüz çalışmalarda ortaya çıkan değerleri turizme kazandıracağız. Çalışmalarımız sürüyor” dedi

    “Yeni kalıntıların gün yüzüne çıkması bekleniyor”

    Yürütülen kazı çalışmalarında bulunan ve Türkiye’de bir benzeri olmayan Su Perisi heykeli, yüzeyden 3 metre derinlikte tespit edilirken, heykelin boyunun 1 metre 53 santimetre uzunluğunda olduğu kaydedildi. Amasra Müzesinde koruma altına alınan heykelin çıkarıldığı bölgede süren antik kazılarda bölgede ve ülkede heyecan oluşturacak yeni eserlerin de gün yüzüne çıkması bekleniyor.

  • Mahallenin bakkal amcasından çocuklara sürpriz

    Mahallenin bakkal amcasından çocuklara sürpriz

    Kozan’da 3 yıl önce bayram öncesi çocukları sevindirmek için ilçede sokak sokak gezerek gördüğü çocuklara harçlıklar verip sevinçlerini paylaşan esnaf, sosyal medyadan da büyük destek görünce mahalle mahalle gezerek çocukları okul açıldığında da sevindirmeye başladı.

    Gönüllü vatandaşlar ve esnaflarla okulların açılmasıyla Mahmutlu Mahallesindeki oyun parkında çocukların bakkal amcası Soner Özev, gönüllü vatandaş ve esnaflar uçan balonları çocuklara hediye ederken sucuk ekmek ikramın da bulunup palyaçolar ve müzik eşliğinde çocukların yüzünü güldürdü.

    2023-2024 eğitim-öğretim yılına çocukların moralli ve motivasyonları yüksek olmasını temenni ettiklerini ve her mahallede çocukların yüzünü güldürmek için bugüne kadar yüzlerce çocuk için Kozan’da gönüllüler olarak seferber olduklarını kaydeden Soner Özev, “İlk önce mahalle arasında ve çarşı merkezinde harçlık vererek başladı. Mahalle mahalle uçan balon dağıtıyoruz. İsteğimiz köylere de ulaşmak. İlk önce yalnızdım sonra sosyal medyadan görenler esnaflar, gönüllüler destek vermek istedi ve şimdi her mahalleye ulaşmaya çalışıyoruz. Çocukları çok seviyorum ve bu etkinlik ile çocuklar mutlu oldukça bende çok mutlu oluyorum” dedi.

    Esnaf Murat Mercan mahalle kültürünün adeta yeniden yeşerdiğini ifade ederek, “Biz esnaf olarak daha önce okullarda çocuklara sucuk ekmek şenliği düzenliyorduk. İlçemizde çocukların bakkal amcası Soner Özev’in sosyal medyadan bu çalışmasını takip ederken bizde destek vermek istedik. Burada çocuklar mutlu bizler çok mutluyuz. Çocuklar bayram havası içerisinde” diye konuştu.
    Çocuklardan Elif Naz Ataş, arkadaşları ile çok eğlendiğini ifade ederek emeği geçenlere çok teşekkür etti.
    Çocuklardan Ayşe Ecem Aslan, çok mutlu olduklarını söyledi.

  • Türkiye Adalet Akademisi açılış töreni

    Türkiye Adalet Akademisi açılış töreni

    Yargıtay İsmail Rüştü Cirit Konferans Salonunda Türkiye Adalet Akademisi’nin eğitim dönemi açılış töreni düzenlendi. Törende konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, adaylara başarı dileklerinde bulunarak şunları söyledi:
    “Adalet, devletlerin payidar olmasını sağlamasının yanı sıra, devletlerin varlık sebebidir. Adalet toplumun huzur ve barışının, mutluluğunun, refahının sigortasıdır. Bir adaletsizlik olduğu zaman son kertede buna dur diyecek olan devletlerin adalet teşkilatıdır. Hakim ve savcılarıdır.”

    “Sizler, adaleti hakkıyla yerine getirirseniz devletin bekasını da korumuş olursunuz”

    Hakim ve savcı adaylarına büyük bir sorumluluk yüklediğini söyleyen Bakan Tunç, “Adaletin hayatla kucaklaşması adaletin eliyle, yani sizlerin eliyle olacaktır. Sizler, adaleti hakkıyla yerine getirirseniz devletin bekasını da korumuş olursunuz. Adaleti hakkıyla yaşatırsanız insanımızı da yaşatmış olursunuz” diye konuştu.

    Hakim ve savcıların aynı zamanda adil de görünmeleri gerektiğine değinen Tunç, yargı tarafsızlığının bir unsurunun da adil görünmek olduğunu aktardı. Tunç, geçtiğimiz 21 yılda adalet sisteminin şartlarının çok daha ilerlediğini, personel sayısının arttırıldığını ifade etti. Ayrıca yargı hizmetlerindeki reformları devam ettireceklerini belirten Tunç, bu çerçevede getirilen Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı’nın 2024’te uygulamaya gireceğini belirtti.

    Ayrıca Tunç, Hakim ve savcıların eğitimi konusunda Türkiye Adalet Akademisi’nin çok önemli bir görevde bulunduğunu söyleyerek ifadelerini şöyle noktaladı:
    “Adalet Akademimizin kapasitesini bundan sonra giderek arttırmanın gayreti içerisinde olacağız.”

  • İtalya ve Avrupa’ya kurutmalık domates

    İtalya ve Avrupa’ya kurutmalık domates

    Nisanda ekimi yapılan domatesler, hasat edildikten sonra ağustos ve eylül aylarında kurutulma işleminden geçiriliyor. Domatesler, kesilerek kavurucu sıcakta 10-12 gün içinde doğal olarak kuruduktan sonra makarna sosu ve pizzada kullanılmak üzere İtalya ve Avrupa ülkelerine gönderiliyor.

    Adilcevaz ilçesinde hasat edilerek kurutulmak için tarlalara serilmeye başlanan yaklaşık 4 bin ton domates, güneş altında doğal yöntemlerle kurutulduktan sonra ihraç ediliyor. Lezzeti sebebiyle çok talep gören Bitlis’in kuru domatesi dünya sofralarında da yerini almaya başladı. Özellikle Güneydoğu illerinden gelen tarım işçileri tarafından hasadı yapılan domatesler, büyük bir titizlikle ikiye kesilip tuzlandıktan sonra beyaz örtüler üzerinde kurutulmaya bırakılıyor.

    Adilcevaz’da 25 yıldır domates üretimi yapan çiftçi Cüneyt Duk, geçen yıl yaptıkları deneme üretiminin ardından bu yıl kurutmalık domates sektörüne de girmeye başladıklarını söyledi. Duk, “Yaklaşık 25 yıldır domates üreticiliği yapıyorum. Geçen yıl domates kurutma işine girdik ve 100 dönüm arazi ile başladık bu işe. Bu yıl bunu yükselterek 250 dönüm ekili alanımız mevcuttur. Kurutmuş olduğumuz bu domateslerin tamamını başta İtalya olmak üzere Avrupa ülkelerine ihraç ediyoruz. Bu domateslerimiz makarnada sos ve pizza yapımında kullanılıyor. İstihdama da katkımız oluyor. Bu yıl itibari ile 150 ile 200 arası tarım işçisi çalışıyor. Bu sayıyı önümüzdeki yıllarda daha da arttırarak hem işçimize hem de bölgedeki çiftçimize alternatif ürün olarak sunmayı düşünüyoruz” diye konuştu.

    Bu yıl yaklaşık 4 bin ton domates kuruttuklarını ifade eden Duk, “Sergi alanımızda yıllık 4 bin ton üretimimiz vardır. Bu 4 bin ton üretimden yaklaşık 10-12 kilodan 1 kilo domates kurusu elde ediyoruz. İlçe ekonomisine alternatif bir ürün olarak sunuyoruz. Burada genelde sofralık domates ekiliyor. Piyasası belli olmuyor günbegün değişiyor. Ama ekmiş olduğumuz bu domatesin sabit bir piyasası var. Çiftçinin piyasa düşecek mi diye herhangi bir korkusu olmuyor. Rahat bir şekilde alım garantili olarak domatesini ekip pazarlayabiliyor. Kendi ektiğimiz 250 dönümün haricinde de çifti arkadaşlarımızdan domates alıp burada kurutuyoruz” diye konuştu.

    Manisa’dan gelip kuru domatesleri alıp İtalya ve Avrupa’ya ihraç eden İsmail Mürselim de, 10 yıldır Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yapığı işi son iki yıldır Bitlis’te de yaptığını belirtti. Mürselim, çiftçilerle sözleşmeli tarım yaptıklarını ifade ederek, “Ege Bölgesinde uzun yıllardan beridir yapmış olduğumuz bu kurutulmuş domates işini Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesine 10 yıldır taşımaktayız. Daha önce Şanlıurfa, Mardin ve Diyarbakır’da yaptığımız işi iki yıldır Bitlis’in Adilcevaz ilçesinde de yapmaya başladık. Burada çiftçilerimizle sözleşmeli tarım yapıyoruz. Cüneyt Duk çiftçimizle 250 dekarla başladık. Diğer çiftçilerimizden de sözleşmeli olarak aldığımız domatesleri sergi alanında kesip kurutup ihracatını yapıyoruz” şeklinde konuştu.

     

  • Arılara yazmayı öğreten adam

    Arılara yazmayı öğreten adam

    Erzurum’un Şenkaya ilçesi Doğanköy Mahallesinde arılarına yazmayı öğrettiğini belirten organik bal üreticisi Salim Eser, ilkbaharda arılarına verdiği dersleri kontrol ederken “arılarım sınıflarını geçtiler” dedi.
    Arılarına “Allah, Erzurum, Dadaş, Canısı, Aşkım, Nusret, Kalp ve Ayyıldız” gibi Erzurum’un değerlerini bal üzerine yazdırdı.
    Şenkaya ilçesine bağlı Doğan Köy Mahallesinde ikamet eden profesyonel fitness ve vücut geliştirme antrenörü olan ve aynı zamanda organik bal üreticisi Alim Eser Arılara yazmayı öğretiyor. Üzerlerinde yazı olan petekleri gösterirken koruyucu kıyafet giymeyen ve arılardan hiç korkmaya Salim Eser, görenleri hayrete düşürüyor.

    Eser, okulların açılma haftası nedeni ile okumanın önemine dikkat çekmek ve bu anlamda farkındalık oluşturmak için arılarına yazmayı öğrettiğini ifade ederek, “Kanser hastaları ve ünsilin kullanan şeker hastaları için özel kör kovan balı üretiyorum. Eğitime ve öğretime dikkat çekmek için arılarıma yazmayı öğrettim. Erzurum’un değerlerini yazmaları için ilk baharda ders vermiştim. Onlar da tamamlamışlar, sınıflarını geçtiler. Şimdi rahatça tatile çıkabilirler” dedi.

    Erzurumlu organik bal üreticisi Salim Eser Allahuekber Dağı eteklerinde şeker hastaları ve Kanser hastaları için lissiz (mum) organik bal üretiyor. Salim Eser, bu yıl bal üretiminde azalma olduğunu belirterek, “İddia edildiği gibi kuraklık değil, Nisan ve Mayıs aylarının soğuk geçmesi ve bitkilerin üşümesi verimi azalttı” dedi.

  • Okulların açılmasıyla oluşan trafik yoğunluğu

    Okulların açılmasıyla oluşan trafik yoğunluğu

    İstanbul’da okulların açılmasıyla birlikte trafikte yoğunluğu sabahın erken saatlerinden itibaren artmaya başladı. Okulların açıldığı ilk gün İstanbul’da özellikle ana arterlerde yoğunluk yaşandı. İstanbul’da saat 08.40 itibaren araç trafiği yüzde 62 olarak ölçülürken, Güngören Merter’de oluşan trafik yoğunluğu havadan görüntülendi.

  • Togg sahibi aracına kavuştu

    Togg sahibi aracına kavuştu

    Kozan’daki talihlisi Coskun Aslan’a teslimatı yapılan yerli ve milli otomobil Togg, trafikte görenleri kendine hayran bırakıyor. Coşkun Aslan, “Aracın tüm detayları mükemmel düşünülmüş. Kullanıcıya özel birçok yenilik var. Araçta hiç ses olmadığı gibi kamera dizaynı, trafik kontrolü, hız ayarı, iç dizayn ve konfor muhteşem tasarlanmış. Ben arkadaşlarıma şunu diyorum. Bildiğiniz ve bindiğiniz tüm araçları unutun diyorum. Bizim gurur kaynağımız. Asil talihli listesinden 213’üncü sıradan aracım teslim edildi. Halkın ilgisi çok yoğun. Haklılar, gurur kaynağı. Bizim çocuklar mükemmel bir iş başarmışlar. Aracı aldığımdan beri telefonlarım susmuyor, ben de elimden geldikçe arkadaşları merak edenleri gezdirmeye çalışıyorum. Yolda yoğun kornalar, resim çektirmek isteyenler, muhteşem bir ilgi var” dedi.

    “Şarjı, dizaynı her detay mükemmel düşünülmüş. Kozan’da iki petrolde şarj istasyonu var. Ben evden dolum yapıyorum” diyen Aslan, “Aracı aldıktan sonra sosyal medya ve bireysel paylaşımlarımın ardından çok kişi ‘bana aracı satar mısın’ dedi. Bir kişi ‘2 milyon 500 bin TL’ye bana satar mısın’ dedi ama ben aracı satmak için değil binmek için aldım” şeklinde konuştu.

    Görenler hayran kalıyor

    Otomobili gören ve sahibinin çok şanslı olduğunu söyleyen Rasim Çelik, “Aracı çok beğendim. Ben bana çıkmaz diye katılmamıştım ama çok güzel bir araç olmuş. Sahibine hayırlı olsun adam çok şanslıymış” diye konuştu.
    Aracın sahibi Coşkun Aslan’ın kızı Ayşe Ecem Aslan ise, “Arabayı çok beğendim, babam her gün beni gezdirsin istiyoruz. Akşamları serin olunca geziyoruz. Arkadaşlarım çok şanslı olduğumu söylüyor, çok mutluyuz. Arkadaşlarım telefonla fotoğraf çektiriyor” dedi.
    Aracı trafikte görenler hayranlıklarını ve beğenilerini araç sahibine iletirken, birçok kişi araçla gezmek için talepte bulunuyor.

  • 53 yıllık aracı orijinal haliyle aldı

    53 yıllık aracı orijinal haliyle aldı

    Küçükçekmece Yeşilova Mahallesi’nde yaşayan 77 yaşındaki Sadiye Kocabalkan, eşi Recep Kocabalkan ile birlikte 1960 yılında Almanya’ya göç etti. 3 çocuğu olan Kocabalkan, 1970 yılında sıfır model bir araç alarak Türkiye’ye döndü. 2014 yılında Recep Kocabalkan’ın ölümünden sonra eşi Sadiye Kocabalkan, hatırası yaşasın diye 82 bin kilometrede olan aracı bir daha trafiğe çıkarmadı. Antika araç merakı olan oto lastik tamircisi Mahmut Çınar ise otomobili satın almak için aileye haber verdi. Ancak aile, yaşadıkları anıların kaybolmasını istemediklerini belirterek, isteği geri çevirdi.
    53 yıllık aracı satın almak için ısrar eden ve ortak tanıdıklarını devreye sokan Çınar, tekrar aileye haber verdi. Yaklaşık 6 ay sonra ikna olan aile boyası ve tüm malzemeleri orijinal olan 1970 model otomobili, Mahmut Çınar’a sattı. Noter işlemlerinin ardından Kocabalkan, 53 yıllık hatıralarla dolu aracının anahtarını ve ruhsatını Çınar’a teslim etti.

    “Hatıralarımız çürüyüp gitmesin diye sattık”

    Eşi öldükten sonra yaklaşık 10 yıldır aracın garajdan çıkmadığını söyleyen Sadiye Kocabalkan, “Eşim kaç sene bisikletle işe gidip geldi. En sonunda araba aldı, onunla işe gitmiyordu. Onun kıymetlisiydi. Aniden vefat ettikten sonra da arabayı bir daha garajdan çıkarmadık. Araba yerinde durduğu müddetçe o hala sanki sağmış gibi geliyordu. Şimdi de onun hatırası çürüyüp gitmesin diye bir şey yaptık. Mahmut Bey bir kere daha gelmişti ama o zaman kadar şey yapmamıştık. Ortak arkadaşlıklar, komşuluklar çıkınca bizim için paradan çok önemliydi. Parayı harcarsınız biter. Ama hatıralarınız, insanların sizin üstünde bıraktığı intiba çok önemli. Hani bir insan evladını iyi ellere nasıl teslim eder ya araba da bizim için önemli. Eşim öldükten sonra onun hatırasını ve kıymetini bilmeyen bir insanın eline teslim etmek bana çok da uygun gelmedi. Baktık ki hatıraları çürüyecek olursa biz daha çok kötü olacağız, o yüzden satmaya karar verdik” dedi.

    “Araç klasik araçlarımın arasında yerini alacak”

    Güncel arabaların kendisini cezbetmediğini ve klasik otomobil merakının olduğunu anlatan Mahmut Çınar ise, “1970 model araç bizim komşularımızın aracı. Geçen sene ortak bir arkadaşımız, benim eski araba merakımı bildiği için bana dedi, ya bu arabayla bir ilgilenir misin diye. Ben de gelip ziyaret ettim. O zaman pek satmayı düşünmüyorlardı, yaklaşık 50 yıldır araç ailede duruyor. Sonra aile beni daha çok tanıdı. Bana güvendiler. Emin ellere veriyoruz diye. Ben arabayı satın almış oldum ama bana göre arabayı hediye etmiş oldular. Çünkü gerçekten onlar için çok kıymetliydi. Ama inanıyorum ki onların kadar olmasa da benim için de çok kıymetli. Garajda yerini alacak. Bütün bakımlarını yapacağım. Yazın hafta sonları ailece bir tur atacağım. Araba 1970 model Almanya’da sıfır alınmış, 53 yaşında bir araba. İşte amcamız rahmetli olduktan sonra yaklaşık on yıldır hiç çalıştırılmamış. Kapalı vaziyette brandalı garajda duruyor” diye konuştu.

  • Geçmişin yok olan mirası

    Geçmişin yok olan mirası

    Osmanlı zamanında eve gelenin anlaşılması için kapı üzerine işlenen tokmaklar, şekli ve çıkardığı ses ile farklı anlamlar taşıyordu. Kapının üzerinde ana tokmak ve ana tokmağın altında küçük bir tokmak daha bulunur, kalın ses geliyorsa kapıyı çalanın erkek, ince ses geliyorsa kapıyı çalanın kadın olduğu bilinirdi.

    Öte yandan, kapı tokmakları üzerinden ailelerin sosyal ve kültürel kimlikleri anlaşılmaktaydı. Fakir evlerdeki kapı tokmakları ince, basit, demir ve halkalar şeklinde, zengin evlerdeki kapı tokmakları kalın, ağır, süslüydü. Anadolu’nun birçok noktasında olduğu gibi Tunceli’nin Çemişgezek ilçesindeki cumbalı evlerin kapısında görülen tarihi tokmaklar adeta zamana direniyor.

    Tarihi kapı tokmaklarının Çemişgezek’te varlığını sürdürdüğü aktaran Sezai Akın, “Kapı tokmakları insanımızın kibarlığını gözler önüne seriyor. Çevresi sanatsal motiflerle süslenmiş kapı tokmaklarından ince ses çıkartanı kadının geldiğini, kalın ses çıkartan ise erkeğin geldiğini gösteriyordu. Kalın ses çıkartınca içerden erken açıyor. İnce ses çıkınca içe kadınlar kapıyı açıyor. Bu da geçmişimizin kibarlığını gözler önüne seriyor” dedi.

  • Anadolu’nun pizzası: “Yağ somunu”

    Anadolu’nun pizzası: “Yağ somunu”

    Konya’da geleneksel bir tat olan tereyağlı yağ somunu, vatandaşlar tarafından özellikle kahvaltılarda ilgi görmeye devam ediyor. 4’üncü kuşak olan babasının mesleğini devam ettiren ve fırıncılığa merak üzerine başlayan 28 yaşındaki Sami Ortaabacı, erken saatlerde fırına gelip yağ somununun hamurunu hazırlayarak, hamurları tek tek açıyor. Vatandaşların isteğine göre pastırmalı, sucuklu, kavurmalı, küflü peynirli, ballı, peynirli gibi 15 farklı çeşitte hazırlanan yağ somunları fırına atılarak pişirmeye bırakılıyor.

    “Osmanlı’nın askerlere verdiği yemekti ve günümüze kadar uzandı”

    Konya’da yemek kültüründe geleneksel bir tat olan yağ somununun hazırlık aşamasını anlatan Sami Ortaabacı, “Yağ somunu Osmanlı’dan günümüze o dönemlerde Osmanlı’nın askerlere verdiği yemekti ve günümüze kadar uzanan ve şimdi de çeşitlendirilen lezzet. Yağ somununda kaşar peynir, küflü peynir, kavurma ve sucuklu çeşitler bulunuyor. Bunun yanında da müşterilerin isteğine göre kavurmalı sucuklu, atom sebzeli gibi birçok çeşitleri mevcut. Konya’nın kültüründe sabah namazı hazır olan bir kahvaltı türüdür. Ustalarımız sabah erken geliyor. Hamurumuzu yapıyor. Hamur belli bir dinlenme sürecinden sonra basma aşamasına geçiliyor. Basıldıktan sonra da biz de müşterimizin isteğine göre, çeşitlerine göre yapıyoruz” dedi.

    “Şehir dışından etli ekmek için geliyordu artık yağ somunu için de geliyor”

    Yağ somununun lezzetiyle damaklarda eşsiz tat bıraktığını anlatan Sami Ortaabacı, “Yağ somunu şu anda her yaş grubuna hitap ediyor. Önceden Konya’da yapımı daha azdı. Şu anda sanayi olsun çarşı olsun mahalle arası fırınları olsun her yerde yağ somunu yapılıyor. Genç yaştan büyük yaşlara kadar herkes yağ somununu tercih ediyor. Şehir dışından etli ekmek için geliyorlardı artık yağ somunu için de geliyorlar. Biz de sanayi bölgesinde olduğumuz için sanayi de ustası, çırağı, elemanları da herkes yağ somununu yiyor. Gelenler özellikle etli ekmekten sonra direk yağ somununu istiyor. Yağ somunu Türkiye’de meşhur oldu. Çeşit de bol olduğu için yağ somununa ilgi yüksek. Kış ayları geliyor, kış aylarında ilgi daha da yüksek oluyor” şeklinde konuştu.

    “En çok yerli pizza olarak Konya’nın yağ somununu tercih ediyorlar”

    Yağ somununu son zamanlarda gençlerin de tercih ettiğini belirten Ortaabacı, “Yağ somunlarında çeşit olarak bazı vatandaşlar sucuk, kavurma, küflü peynir, kaşar gibi malzemeleri bazen çiğ olarak yerken zorlanabiliyorlar. Ama fırınımızda pişiyor, hiçbir şekilde rahatsız etmeden çok rahatlıkla yiyebilirler. Çeşit olarak da zaten küflü peynir, kaşar, sucuk, kavurma, sebzeli, ballı, çikolatalı çeşitlerimiz de var. Herkesin damak zevkine göre, isteğine göre yağ somunları yapıyoruz. Gençlerimiz şu anda en çok yerli pizza olarak Konya’nın yağ somununu tercih ediyor. Fiyatlara değinecek olursak peynirli yağ somunu 70 lira, kavurmalı yağ somunu 90 lira, sucuklu yağ somunu 80 lira, karışık atom dediğimiz bütün malzemelerin olduğu şekilde ise 100 lira” diye konuştu.