Etiket: güncelhaberler

  • Depremzedeler nasıl oy kullanacak?

    Depremzedeler nasıl oy kullanacak?

    15 milyona yakın bir nüfusu etkileyen 6 Şubat depremlerinin ardından yapılan resmi açıklamalarda 3 milyon 320 bin kişinin deprem bölgesi dışına göç etmek zorunda kaldığı belirtildi.

    Ancak depremden etkilenen seçmen sayısı resmi olarak duyurulmadı.

    Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Salı günü NTV yayınına verdiği röportajda depremden kaç seçmenin etkilendiği sorusuna net bir rakamla yanıt vermedi ve “Katılımda bir problem olmayacaktır, isteyen gidip oyunu gönül rahatlığıyla kullanabilecektir” dedi.

    17 Nisan’da seçmen verilerini açıklayan Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Ahmet Yener, 14 Mayıs seçimlerinde yurtiçi ve yurtdışında toplam 64 milyon 113 bin 941 seçmenin oy kullanacağını açıkladı.

    Kaynak: BBC TÜRKÇE

  • Sağanak yağış trafiği kilitledi

    Sağanak yağış trafiği kilitledi

    Kent genelinde trafik yoğunluğu yüzde 76’ya ulaştı.
    İstanbul’da etkili olan sağanak nedeniyle trafik yoğunluğu yaşanıyor. Avrupa Yakası’nda da etkisini sürdüren sağanak yağış nedeniyle araçlar yolda ilerlemekte güçlük çekti. E5 Karayolu’nda trafik durma noktasına geldi.

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi verilerine göre, kent genelinde trafik yoğunluğu saat 09.50 itibarıyla yüzde 76’ya ulaştı.

  • Ankara-Sivas YHT 1 ay ücretsiz

    Ankara-Sivas YHT 1 ay ücretsiz

    Ankara ile Sivas arasında demiryolu ile 12 saat olan seyahat süresini 2 saate indirecek Ankara-Sivas Hızlı Tren Hattı bugün ilk sefer için hareket etti.

    Sosyal medya hesabından paylaşım yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ankara – Kırıkkale – Yozgat – Sivas Hızlı Tren Hattımız Mayıs ayı sonuna kadar ücretsiz… Milletimize hayırlı olsun.” ifadelerini kullandı.

  • “Muhteşem bir TEKNOFEST olacak”

    “Muhteşem bir TEKNOFEST olacak”

    Türkiye’nin dört bir yanından binlerce kişinin katıldığı havacılık festivali TEKNOFEST için geri sayım başladı. 27 Nisan-1 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek havacılık festivali ile ilgili sosyal medya hesabından bir video yayınlayan TEKNOFEST Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar, “Tüm hazırlıklar tamamlanmak üzere. TEKNOFEST bu yıl İstanbul’da 27 Nisan-1 Mayıs tarihlerinde gerçekleşecek. Yarın itibariyle de sabah 09.00’da kapılarını milletimize açmış olacak. Yalnız yarın ile alakalı ufak bir uyuru yapmamız gerekiyor. Hava durumu yarın sabah saatlerinden itibaren ve öğleden sonrasına kadar yağışlı gösteriyor. Tabi bahar havası olduğundan da hava çok kararlı değil, değişkenlik gösterebiliyor. Bu nedenle TEKNOFEST’i ziyaret etmek isteyen konuklarımızın öncelikle hava durumunu kontrol edip o saatlerde sonrasında TEKNOFEST’e toplu taşıma ile gelmelerini tavsiye ediyoruz. Özellikle hafta sonu çok kalabalık olacaktır. Yine muhteşem hazırlıklarıyla, hava gösterileriyle, yarışmalarıyla, sergileriyle muhteşem bir TEKNOFEST olacak” ifadelerini kullandı.

     

  • Ekonomiye yıllık katkısı 550 milyon

    Ekonomiye yıllık katkısı 550 milyon

    Perşembe ve Altınordu ilçelerinde yaklaşık 1 kilometre açıklarda kurulan kafeslerde üretilen, aynı zamanda Mesudiye ilçesindeki Topçam Barajı’nda da üretimi yapılan Türk somonu, yurt içi ve yurt dışında sofraları süslüyor. Daha çok Rusya ve Japonya ile Avrupa Birliği ülkelerine ihraç edilen Türk somonu, bir yandan üretim ve ihracatını arttırırken, bir yandan da üretimi ve paketleme fabrikalarında çalışan işçi sayısı da artmaya devam ediyor.
    Ordu genelinde deniz sahasında 7 adet kültür balıkçılığı yapılan büyük işletme bulunurken, Topçam Baraj Gölü’nde ise toplamda 3, iç sularda da 22 adet küçük tesis bulunuyor. Bu tesislerin yıllık üretim kapasitesi 6 bin 262 tona ulaşırken, 2022 yılında 5 bin 500 ton civarında ürün elde edildi.


    “İlimizde 32 tane su ürünleri yetiştiriciliği yapılan tesisimiz var”

    Ordu İl Tarım ve Orman Müdürü Kemal Yılmaz, konu hakkında yaptığı açıklamada, “İlimiz deniz sahası özellikle levrek ve somon yetiştiriciliği için son derece uygundur, oldukça geniş bir deniz sahamız var. Altınordu ve Perşembe ilçelerimizdeki deniz sahalarında 7 adet kültür balıkçılığı yapılan büyük işletmemiz var. Bu işletmelerimizin toplam kapasitesi 4 bin 950 ton, bunun dışında yine Mesudiye ilçemizdeki Topçam Baraj Gölü’nde de 3 tane kafes balıkçılığı işletmemiz var, bunun da kapasitesi 650 ton. Deniz sahasında ve iç sularda toplamda 10 tesisimiz mevcut olup, bunların yıllık üretim kapasiteleri de 5 bin 600 ton. Tabi Ordu’da su ürünleri yetiştiriciliği sadece bu tesislerden ibaret değil, iç sularımızda kurulan küçük aile işletmelerimiz var. Bunların da sayısı 22, hepsini topladığımızda ilimizde 32 tane su ürünleri yetiştiriciliği yapılan tesisimiz var” dedi.


    “Toplam kapasite 6 bin 262 ton, Rusya, Japonya ve Avrupa Birliği ülkelerine ihracat yapılıyor”

    İl genelindeki toplam kapasitenin 6 bin 262 tona ulaştığını kaydeden Yılmaz, “2022 yılında elde ettiğimiz ürün miktarı ise 5 bin 500 ton civarında. Bu haliyle su ürünleri yetiştiriciliği ilimiz ekonomisine oldukça önemli bir katkı sağlamakta, yıllık yaklaşık 550 milyon TL civarında su ürünleri yetiştiriciliğinden ilimiz ekonomisine katkı sağlanıyor. İlimizde yetiştirilen balıklar farklı illere satışı yapıldığı gibi, Japonya, Rusya ve Avrupa Birliği ülkelerine de ihracat yapılmak suretiyle ülkemize ayrıca döviz de kazandırıyor. Bu haliyle düşündüğümüz zaman hem ilimiz ekonomisine sağladığı katkı, hem istihdama sağladığı katkı göz önüne alındığında oldukça önemli bir sektör” ifadelerine yer verdi.

    “Sektör 9 yılda 4 katına çıktı”

    Sektörün, yıllar geçtikçe büyüdüğünü kaydeden İl Tarım ve Orman Müdürü Kemal Yılmaz, “2014 yılında bin 400 ton olan üretim kapasitemizin bugün 6 bin 200 tonlara ulaşmış olması ve 4 katına çıkmış olması sektörün her geçen gün büyüdüğünü gösteriyor. Bu haliyle sektör ilimiz ekonomisine ciddi bir katkı sağlıyor, bundan sonraki süreçte de büyüyerek devam edecek ve ilimiz ekonomisine olan katkısı her geçen gün artacaktır” şeklinde konuştu.


    “Türk somonuna talep artıyor, üretimin yüzde 85’lik kısmını somon oluşturuyor”

    İl genelindeki balık yetiştiriciliğini yüzde 85’inin Türk somonunun oluşturduğunu belirten Yılmaz, şu ifadelere yer verdi:
    “Topçam Baraj Gölü’nde ve denizlerimizde yetiştiriciliği yapılan balıkların yüzde 85’i somon balığı olarak gerçekleşiyor, yüzde 15’lik kısmı ise levrek olarak gerçekleşiyor. Somon balıkları kasım ve aralık aylarında 500 gram ve 1 kilogramağırlığında iken, denizde kafeslere bırakılıyor, hasadı da nisan ayından itibaren başlıyor ve 3 kilogram ve üzeri ağırlığa ulaşan balıklar hasat yapılmaya başlanıyor ve su sıcaklığının arttığı döneme kadar devam ediyor. Haziran ayında somon hasadı tamamlanmış oluyor. Daha önceleri levrek balığına olan ilgi fazlaydı ve levrek yetiştiriciliği yapılıyordu, son dönemde özellikle artan ihracat ile birlikte Türk somonuna olan ilgi artmış durumda ve şuan yetiştiricilik alanlarımızın yüzde 85’lik kısmında somon balığı yetiştiriciliği gerçekleşmekte.”
    Yaklaşık 20 yıldır balık yetiştiriciliği sektöründe bulunan Hakkı Akdağ, balıkların iç piyasa ve yurtdışına gönderildiğini söyledi.
    Su Ürünleri Mühendisi Noyan Çoluk ise üretimi yapılan balıkların 3 kilograma ulaştığında yurtdışına ihraç edildiğini, bu ihracatın iç piyasaya göre daha karlı olduğunu kaydetti.

  • Down Sendromlu Barbie bebek üretildi

    Down Sendromlu Barbie bebek üretildi

    Barbie bebek üreten Mattel şirketi, farklı ten rengi ve beden tiplerindeki bebeklerine Down Sendromlu bebeği de ekledi. Down Sendromlu Barbie bebeklerin ön satışı İngiltere’de başladı.

    Bugüne dek Vogue, Gucci ve Adidas ile çalışan 21 yaşındaki Down Sendromlu İngiliz model Ellie Goldstein, yeni oyuncak bebeğin tanıtımına destek verdi.

    Mattel, oyuncak bebeğin tasarlanma aşamasında, bu sendromla yaşayan kadınların nasıl daha iyi yansıtılabileceğini bulabilmek için Amerika’daki Ulusal Down Sendromu Topluluğu ile iş birliği yaptı.

    Down Sendromluların genel yapısına uygun olarak, kısa iskelet yapılı ve daha uzun gövdeli olacak şekilde tasarlandı. Bebeğin yüzü ve vücudu, diğer Barbie bebeklere göre daha geniş olmasıyla dikkat çekiyor.

    Yeni Barbie bebek, markanın özel “Fashionistas” koleksiyonunun bir parçası olarak çıkarıldı.

    Down Sendromlu Barbie bebeğe, kelebek desemli, mavi ve yeşil bir elbise giydirildi. Renkler, Down Sendromu konusunda farkındalığı vurgulama amacıyla seçildi.

    Bebeğin boynundaki pembe kolye, üzerindeki boğum sayısıyla Down Sendromu’ndaki 21 kromozomu simgeliyor. Kolyenin ucundaki zigzag da Down Sendromlu kişilerin “şanslı azınlık” oluşunun bir sembolü olarak görülüyor.

    Ulusal Down Sendromu Topluluğu’nun Başkanı Kandi Pickard, böyle bir oyuncak tasarımının yapılmasının bir onur olduğunu söyleyerek, “Topluluğumuz için çok anlamlı, ilk kez bizim topluluğumuzdan olan çocuklar kendilerine benzeyen bebeklerle oynayabilecek” dedi.

    Yeni Barbie bebekle tanışan ilk kişilerden olan İngiliz model Ellie Goldstein, “Down Sendromlu Barbie bebeğin yapılmasından dolayı çok mutluyum. Bu bebeği görmek benim için çok anlamlı. Çok gurur duyuyorum ve Barbie’nin bu bebeği dünyaya tanıtmak için beni seçmiş olmasından onur duyuyorum” diye konuştu.

    Mattel, son olarak, kapsayıcılık ve çeşitlilik kapsamında yürüttüğü proje kampsamında Skolyozu olan Chelsea’yi piyasaya sürerek çocuklarda farkındalığı artırmayı amaçlamıştı.

    Mattel, daha önce de işitme cihazı takan Barbie’yi ve vitiligo hastası olan Ken’i üretmişti.

  • Zaman yüksek hızlı trenle aşılacak

    Zaman yüksek hızlı trenle aşılacak

    Türkiye’nin mega projelerinden biri olan Ankara-Sivas Yüksek Hızlı Tren hattı, bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla açılacak. İki il arasında demir yolu ile 12 saat olan seyahat süresini 2 saate indirecek hat Ankara-Sivas arasındaki mesafeyi 603 kilometreden 405 kilometreye düşürecek. Sivas Belediye Başkanı Hilmi Bilgin, hattın kente her alanda katkı sağalacağını ifade etti.

    “Yüksek hızlı tren şehre vizyon katacak”

    Sivas Belediye Başkanı Hilmi Bilgin, yüksek hızlı trenin kente vizyon katacağını ifade ederek, “Cumhuriyet döneminde Sivas çok büyük yatırımlar aldı ama inanıyoruz ki yüksek hızlı tren gibi şehre vizyon katacak, şehrimizi Ankara’ya İstanbul’a Anadolu’ya Konya’ya Eskişehir’e Bursa’ya daha ada yakınlaştıracak bu proje Sivas açısından çok çok önemli bir eşiği aşmış olacağız. Uzun yıllar önce projelendirilen yapımına başlanan ama teknik nedenlerden dolayı özellikle Kırıkkale’den sonrası Elmadağ geçidinden dolayı birazcık geciken bir proje” dedi.

    “Sivas’a değer katacak”

    Projenin Sivas’a değer katacağını söyleyen Başkan Bilgin, “Sivaslılar olarak gerek Sivas’ta yaşayan gerek dünyanın dört bir tarafında yaşayan Sivaslılar olarak böyle vizyonel ve Sivas’a değer katacak Sivas’ı her alanda ileriye götürecek Sivas yüzyılını başlatacak bu projeyi şehrimize kazandıran Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ediyoruz. Artık Ankara-Sivas arası ilk etapta 2 saat 38 dakika, birkaç ay içerisinde de 2 saat 10 dakikaya düşecek” diye konuştu.

    Birçok alanda katkı sağlayacak

    Başkan Bilgin, yüksek hızlı trenin birçok alanda şehre katkı sağlayacağına değinerek, “Sivas’ın bayramı. Sivas üniversiteler şehri. Şu anda şehrimizde iki üniversitemiz faaliyet gösteriyor. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi ve Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi. Hızlı tren ile birlikte biz inanıyoruz ki sadece eğitim alanında şehrimize gerek öğrenci tercihi noktasında gerek üniversite akademik personel noktasında ve üniversitelerimizin nitelikli hale gelmesi noktasında büyük bir katkı sağlayacak. Sivas kültür ve tarih şehri. Yüksek hızlı tren ile birlikte ulaşımın daha konforlu ve daha hızlı hale gelmesiyle birlikte biz inanıyoruz ki Sivas’ı ekonomik olarak hızlı bir şekilde destekleyecek, turizm alanındaki çalışmalar ön plana çıkacak. Bu noktada Sivas’ın doğal güzelliklerini görmek isteyen, Sivas’ın mutfağını tatmak isteyenler herkes daha hızlı ve konforlu bir şekilde şehrimize gelecekler. Özellikle Demirağ’a organize sanayi bölgesinin Cumhurbaşkanımızın yayınladığı kararname ile cazibe merkezi olmasıyla birlikte müthiş bir yatırımcı talebi var. Şu anda OSB’nin yüzde 75’ini tasdik ettik. 25 bin istihdam garantisiyle fabrikaların yapımı devam ediyor. İş insanının en önemli hususu zaman kavramıdır. Ulaşımın rahatlatılmasıyla birlikte özellikle Demirağ’a organize sanayi bölgesinde mevcut ve Sivas organize sanayi bölgesi ve iki ilçemizde bulunan OSB’lerle birlikte Sivas yatırım üssü olma ivme kazanacak” şeklinde konuştu.

  • “13.Dünya Koro Müziği Sempozyumu” başladı

    “13.Dünya Koro Müziği Sempozyumu” başladı

    Uluslararası Koro Müziği Federasyonu’nun (IFCM) en büyük etkinliği olan Dünya Koro Müziği Sempozyumu (WSCM), Kültür ve Turizm Bakanlığının ev sahipliğinde başladı. 25-30 Nisan tarihleri aralığında başta Atatürk Kültür Merkezi olmak üzere Akbank Sanat, Atlas 1948 Sineması, Borusan Müzik Evi, Garibaldi Sahnesi, Grand Pera Emek Sahnesi, Santa Maria Draperis Kilisesi, St. Antuan Kilisesi ve Taksim Camii Kültür Merkezi gibi Beyoğlu’nun tarihi mekanlarına yayıldı. ABD’den İspanya’ya, Kanada’dan Endonezya’ya dünyanın en iyi korolarını ve alanında uzman konuşmacıları bir araya getiriyor.

    Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz, “İnanıyoruz ki sanat hem dünyayı güzelleştirir hem de dünyanın güzelliklerini daha iyi görmemizi sağlar” ifadelerini kullandı.

    “Dünyanın en özel şehirlerinden birinde farklı kültürlere bir bakış gerçekleştiriyoruz”

    Dünyanın farklı kültürlerini temsil eden ve koro müziğine dair çeşitli biçimleri bütün haline getirmeyi amaçlayan sempozyum hakkında konuşan Burak Onur Erdem, “Dünya Koro Müziği Sempozyumu dünyanın en büyük koro etkinliği biz bunu Kültür ve Turizm Bakanlığı ev sahipliğinde İstanbul’da gerçekleştiriyoruz. Bu sene ki temamız değişen ufuklar. Değişen ufuklar şu demek; esasında müzik, sanat, kültür her gün değişiyor ve dönüşüyor. Biz burada İstanbul’da hem de Asya’yı ve Avrupa’yı kapsayan dünyanın en özel şehirlerinden birinde farklı kültürlere bir bakış gerçekleştiriyoruz. Bizim sempozyumumuz esasında bir festival, çok büyük bir festival. 2 bin 500 kişiyi kapsıyoruz. Bu festivalin içerisinde 11 ayrı mekanda konserlerimiz oluyor fakat bizim ana merkezimiz İstanbul Atatürk Kültür Merkezi burada gala konserlerimiz var, açılış konserimiz 25 Nisan Salı akşamı Grammy ödüllü Estonya Filarmoni Oda Korosu ve Devlet Çoksesli Korosu ile gerçekleşiyor. İlerleyen günlerde 26 Nisan’dan 29 Nisan’a kadar hep gala konserlerimiz İstanbul AKM Türk Telekom Opera Salonunda saat 20:30’da gerçekleşecek. Bizim Beyoğlu’nda 11 mekanda, 44 konserimiz var. Bu sempozyuma 55 koro katılıyor. 55 koronun 35’i Türkiye’den bizim Türkiye’de çok ciddi bir sahiplenmemiz var. Bunun dışında 30’u aşkın ülkeden 60’dan fazla konuşmacı var ve dünyadan gelen korolar var. Dünyadan gelen korolar ödüllü korolar mesela bir örnek vereyim Endonezya’dan gelen Batavia Madrigal Singers, Endonezya’nın ödüllü korolarından bir tanesi. İsveç’ten gelen Sofia Vokalensemble European Grand Pix ödüllü yine aynı şekilde Lübnan’dan gelen arapça koro müziğini dünyaya tanıtan Fayha, İnsan Hakları ödüllü bir koro. Bunun gibi harika korolar bir hafta boyunca İstanbul AKM’de ve Beyoğlu’nda 11 mekanda Kültür ve Turizm Bakanlığı ev sahipliğinde halkımızla buluşuyor olacak”ifadelerini kullandı.

    “Müziğin iyileştirici etkisi ile depremzede çocuklara bir program sunuyoruz”

    Etkinlik çerçevesinde depremzede çocuklara dayanışma oturumu adı altında program hazırladıklarını söyleyen Erdem, “Biz çocukları çok önemsiyoruz. Çocuk korolarını çok önemsiyoruz. Türkiye’den 3 ayrı şehirden koromuz var. İstanbul, Ankara ve Lüleburgaz’dan gelen bir çocuk koromuz var fakat şunu da söyleyeyim bizim davetli korolarımız arasında çok özel iki koro var. Birisi, Macaristan’dan ‘Castemus Çocuk Korosu’ yine ödüllü bir korodur, Beyoğlu’nda konserler gerçekleştirecek ve İspanya’dan gelen ‘Leioia Kantika Korola Çocuk Korosu’ onlarda esasında çocuk deyip geçmeyin yetişkinlerden çok daha profesyonel iş çıkarıyorlar sahne üzerinde dramayla ve tiyatroyla müthiş bir konser yapacaklar 28 Nisan akşamı İstanbul AKM Türk Telekom Opera Salonunda. Aynı zaman da biz çocukları şöyle önemsiyoruz, biliyorsunuz çok zor bir dönemden geçtik ve geçiyoruz depremin ardından, depremden etkinlenmiş çocuklarımız için bir eğitim imkanı sağlıyoruz. Tüm Türkiye’den buraya depremzede öğrencisi olan müzik öğretmenlerimizi davet ettik ve onlara dayanışma oturumları adı altında tramvalı çocuklarla çalışmak, müziğin iyileştirici gücü, koronun birleştirici gücü gibi konularda uluslararası uzmanlarla, uzman psikologlar gözetiminde bir program hazırladık onu da sunuyoruz” şeklinde konuştu.

    “Atatürk Kültür Merkezi’nde tarihi bir an yaşıyoruz”

    5 kıtayı temsil eden 28 farklı ülkeden 80’den fazla konuşmacı ile 2 bin 500’den fazla sanatçıyı buluşturacak sempozyumun açılış konseri ile tarihi bir buluşmaya sahne olan sempozyum için Burak Onur Erdem, “Bu gece AKM’de tarihi bir an yaşıyoruz. Türkiye’nin en köklü topluluklarından ‘Devlet Çoksesli Korosu’ ve Grammy Ödüllü ‘Estonya Filarmoni Oda Korosu’ bir araya geliyor. Aynı zamanda bizim konuk şefimiz Norveç’ten Ragnar Rasmussen ve Estonya Filarmoni Kurucu Şefi Tonu Kaljuste bütün bu elementler bir araya gelince kuzey ve güneyi birleştiren bir anda Norveç ‘floyd’ müziği dinlerken sonrasında ‘uzun hava’ duyabileceksiniz. Bir bağlamanın ardından ‘seaboard’ ile çok çağdaş bir tınıya burada tanıklık edebileceksiniz. Biz bütün kültürleri kuzeyi ve güneyi birleştiren çok tarihi bir konsere tanıklık ediyoruz İstanbul AKM’de bu akşam” açıklamasında bulundu.

    “Doğru mesajı iletmek insan sesi ile mümkün”

    Norveçli koro konuk şefi Ragnar Rasmussen, “Bana göre insanların ufkunu genişletmesi gerekiyor dünya değişir, her şey değişir insanların ufuklarını da genişletmesi lazım. Geleceğimiz için sadece kötüden iyiye değil, iyiden kötüye de değişiklik oluyor bizim her şeyi değiştirecek gücümüz var insanoğlu için iyiye, doğruya ve barışa beraber şarkı söyleyip güzel bir güç ile dünyayı birlikte daha güzel bir noktaya taşıyabiliriz. Bu pandemi döneminden sonra insanlar yalnızlaşmaya başladı. Bu iletişim insanların birlikte olması için çok önemli. İnsan sesi ilk enstrümandır. Doğru mesajı iletmek insan sesi ile mümkün. Bu mesajı iletmek için en doğal yol insanın kullandığı sestir. Her insan buraya bu deneyimi elde etmek için geliyor ve kendini evinde hissediyor. En önemli başlangıç, en iyi yerde başlamak” diyerek insan sesinin önemine vurgu yaptı.

  • ‘Türk semenderi’

    ‘Türk semenderi’

    Dicle Üniversitesi Zooloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Satar, yaptığı yazılı açıklamada, Eğil ilçesinde köylüler tarafından görülen ve nesli tükenme tehlikesi altında olan ‘Türk semenderi’ veya ‘lekeli semender’ diye adlandırılan Salamandra infraimmaculata’nın dünyadaki yayılış alanın İran, Irak, İsrail, Lübnan, Suriye ve Türkiye olduğunu belirti.

    Lekeli semenderin, Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (International Union for the Conservation of Nature-IUCN), kımızı listesinde durumu tehdit altına girebilir kategoride olduğunu aktaran Prof. Dr. Satar, “Ülkemizin Doğu Akdeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşayan Türk semenderine normal mevsim şartlarında şubat, mart, nisan, mayıs, haziran ve ekim, kasım aylarında rastlanırlar. Vücutları oldukça kalın, parlak siyah zemin rengi üzerinde, dağınık veya şerit halinde sarı, bazen portakal sarısı lekeler bulunur. Karın tarafı siyahımsı gri, bazen küçük sarı lekelidir. Bu lekelerin şekil ve büyüklükleri farklıdır. Kuyruk uzunluğu daima ‘baş artı gövde’ kısmından daha kısa ve kuyruk, enine kesitte yuvarlaktır. Tepe ve dağlık yerlerde, nemli ağaç ve ormanlık habitatlarda yaşarlar. Islak toprak ve taşlar altında, ağaç kabukları altında gizlenirler. Zararsız türdür, vatandaşlar zarar vermemeli bu türe” dedi

  • Siyasetçiler genç seçmenlere ulaşabiliyor mu?

    Siyasetçiler genç seçmenlere ulaşabiliyor mu?

    Yüksek Seçim Kurulu (YSK) verilerine göre 14 Mayıs’ta yaklaşık 5 milyon kişi ilk defa oy kullanacak.

    Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması halinde buna ilaveten 18 yaşına girecek 47 bin kişi daha oy kullanacak.

    Genç nesillerin bu süreçte haberlerini nereden aldığı, siyasi tercihlerini nasıl formüle ettiği ve sosyal medyanın karar verme yönünde ne kadar etkili olduğu sıkça tartışılıyor.

    Araştırmalar, gençlerin geleneksel medya diye tarif edilen gazete ve televizyondan uzaklaştığını, haberleri takip etmekten de genel olarak kaçındığını gösteriyor.

    (BBC Türkçe)