Etiket: güncelhaberler

  • Serbest piyasada döviz fiyatları

    Serbest piyasada döviz fiyatları

    İstanbul Kapalıçarşı’da 19,25 liradan alınan dolar 19,2520 liradan, 20,9820 liradan alınan euro ise 20,9840 liradan satılıyor. Son kapanışta dolar 19,25 liradan, euro ise 21,00 liradan satılmıştı.

  • Nemrut Dağı’nın manzarası hayran bırakıyor

    Nemrut Dağı’nın manzarası hayran bırakıyor

    Van Gölü Havzası’nın batısında, Bitlis’in Tatvan, Ahlat ve Güroymak ilçeleri arasında yer alan ve Avrupalı Seçkin Destinasyonlar Projesi (EDEN) çerçevesinde ‘Mükemmeliyet Ödülü’ alan 2 bin 250 rakımlı Nemrut Krater Gölü, her mevsim seyri güzel manzarasıyla ziyaretçilerini hayran bırakıyor. Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) akademisyenleri ve fotoğrafçılar, metrelerce kara rağmen yaklaşık 5 saatlik yürüyüşün ardından Nemrut Dağı zirvesine çıktı. Zirveye çıkan akademisyenler ve fotoğrafçılar Nemrut Dağı ve içinde bulunan krater göllerinin karla bütünleşen manzarasını fotoğrafladı.


    Güroymak Meslek Yüksekokulu Fotoğrafçılık ve Kameramanlık Bölümü Öğretim Görevlisi Veysel Akşahin, Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü hocaları ve fotoğraf sanatçısı arkadaşlarıyla birlikte Nemrut Dağı ve krater göllerinin karlı manzarasını fotoğraflamak için yaklaşık 5 saatlik bir tırmanış gerçekleştirdiklerini söyledi. Akşahin, “Bugün çok güzel bir manzaraya eşlik ediyoruz.

    Yaklaşık 5 saatlik bir yürüyüş sonucunda kara bata çıka buraya kadar geldik. Zor bir süreçti ama geldiğimiz yere ve sonuca baktığımızda gerçekten çok güzel bir manzarayla karşı karşıyayız. Biz buraya genelde yazın geliyoruz ama kış mevsiminde ilk defa geldik. Arkamızda büyük bir göl var. Bir tatlı su gölü. Bunun yanında daha küçük bir göl de var, sıcak su kaynakları var. Dünyanın ikinci büyük krater gölü burası. Burayı çok kişi bilmiyor maalesef. Biz de burayı tanıtma gayesiyle bu faaliyeti gerçekleştirdik. Gölün bir tarafında Tatvan ilçesi ve Van Gölü var. Bir diğer tarafında Ahlat var.

    Yani baktığımız zaman muhteşem bir doğa manzarasının içerisindeyiz bugün. Hocalarımızla birlikte kalderanın ve krater göllerinin güzel bir kış fotoğrafını çektik. Umarım bu bölgenin tanıtımı için de bir katkısı, bir faydası olur diye düşünüyoruz” dedi.

  • Komandolar deprem bölgesinde yaraları sarıyor

    Komandolar deprem bölgesinde yaraları sarıyor

    6 Şubat’taki depremlerden etkilenen iller arasında yer alan Kahramanmaraş’ta yaklaşık 300 komando, çadır kurulumu ve mevcut çadırların iyileştirilmesi çalışmalarında görev alıyor.

    Afetzedelerden komandolara teşekkür

    Depremzede Eshabil Saylak, AA muhabirine deprem nedeniyle evlerinin yıkıldığını ve çadırlarda yaşamaya başladıklarını anlattı.

    İlk etapta kurulan çadırlara zaman zaman sıkıntı yaşandığını belirten Saylak, “Bir müddet böyle idare ettik. Sağ olsun komandolarımız gelerek çadırlarımızı daha derli toplu hale getirdi. Memnun olduk. Kahraman komandolarımıza Kahramanmaraş halkı olarak teşekkür ediyoruz.” dedi.

    Saylak, zor günlerin birlik ve beraberlikle aşılmaya çalışıldığını ifade ederek, “Çadırlarımız sağlıklı hale getirildi. Alttan su almıyor, nemlenme ortadan kalktı. Ben de çadırda kalıyorum. İlk başlarda çadırlarımız su alıyordu. Komandolarımıza hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyorum.” diye konuştu.

    Mehmet Erkan ise komandolara hizmetlerinden dolayı teşekkür etti.

    Yağmur nedeniyle zarar gören çadırların düzenlendiğini belirten Erkan, “Şu an için bir sıkıntımız, şikayetimiz yok. İmkan verdikçe devletimiz bize bakıyor. Komandolar gelip burayı kurdular. İnşallah bu zor günler de gelip geçecek.” ifadelerini kullandı.

  • Binlerce yabancı sınır dışı edildi

    Binlerce yabancı sınır dışı edildi

    İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığının yaptığı paylaşıma göre; 31 Mart-6 Nisan tarihleri arasında 2 bin 492 düzensiz göçmen yakalandı ve bin 872 düzensiz göçmen sınır dışı edildi. 2023 yılında ise toplam 27 bin 900 yabancı sınır dışı edilirken 18 bin 273 yabancının ise sınır dışı işlemleri devam ediyor.

  • Nisan yağmurları Karadeniz’i çamura boyadı

    Nisan yağmurları Karadeniz’i çamura boyadı

    Samsun’da son 72 saat içerisinde metrekareye 70 kilo yağış düştü. Yağmur nedeniyle debileri yükselen akarsular çamur rengini aldı. Çamur akan akarsular, Karadeniz’in mavi renginin kahverengiye dönmesine neden oldu. Ufuk çizgisinde deniz mavi rengini korurken, dron ile havadan görüntülen Karadeniz’de mavi ile kahverenginin kesiştiği noktalar renkli görüntüler oluşturdu.

    Yağmur yağmadan önce Karadeniz’in sularının mavi olduğunu ifade eden İbrahim Aydın, “Tabiatın erozyona uğramasından dolayı oluyor. Toprak eskiyor ve gittikçe parçalanmaya neden oluyor. Bu durumda denizde çamurlanmaya sebep oluyor. Başka bir açıklaması yok, bu doğal bir durumdur. Doğanın erozyona uğramasından kaynaklı oluşuyor. İnsanlar nasıl yaşlandığı zaman ölüyorsa tabiat da aynı kanunla hareket ediyor. Yani bu denizlerin çamurlanması doğal bir olaydır “dedi.


    Vatandaş Eymen Tekcan, “Böyle olayların olması çok normal. Doğa ve tabiatta böyle şeyler oluyor. Bu yağışlar nisan ayı yağmurları sonuçta. Denizin bazen böyle kısa süreli çamurlanması doğadan kaynaklanan normal bir olaydır” diye konuştu.
    Mustafa Kadim ise, “Bu kadar çamurlandığını görmemiştim. Bu sefer çok yerde böyle olmuş. Demek ki çok yağmur yağışından dolayı böyle olmuş. Ama herhangi bir koku yok. Pek bir sorun yok, biz alışkınız böyle şeylerde. Görüntüsü haricinde etkileyen kötü bir durum yok” şeklinde konuştu.

    Yağışlar devam edecek

    Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden alınan bilgilere göre pazar günü hava çok bulutlu, pazartesi günü en düşük sıcaklık 9 derece sağanak yağışlı, salı günü en düşük sıcaklık 9 derece gök gürültülü ve sağanak yağışlı, çarşamba günü ise en düşük sıcaklık 8 derece sağanak yağışlı olması tahmin ediliyor.

  • Depremzedeler için tek yürek oldular

    Depremzedeler için tek yürek oldular

    Kahramanmaraş merkezli 11 ili derinden etkileyen depremin yaraları sarılmaya devam ediyor. Deprem sonrası bölgeye arama kurtarma çalışması için giden UKSAR ve AFGD gönüllü ekipler bu sefer de tıra yükledikleri gıda, giysi ve hijyen malzemelerini deprem bölgesine götürdüler.


    Hatay’ın Samandağ ilçesine giden ekipler yanlarında ve götürdükleri malzemeleri ailelere tek teslim ettiler.

  • Kapadokya’da ziyaretçi sayısı artıyor

    Kapadokya’da ziyaretçi sayısı artıyor

    Türkiye’nin güzel atlar diyarı olarak bilinen, peribacaları ve eşsiz güzellikteki vadileri, sıcak hava balonları, yeraltı şehirleri ile ünlü turizm merkezlerinden olan Kapadokya bölgesine ilgi her geçen gün artıyor. Kapadokya bölgesinde bulunan Göreme Açık Hava Müzesi başta olmak üzere Zelve ören yeri, Kaymaklı ve Derinkuyu yer altı şehri, Açıksaray ören yeri, Karanlık Kilise, El Nazar gibi ören yerlerini geçtiğimiz mart ayında 168 binden fazla turist ziyaret etti. 52 bin 101 kişi ile en çok ziyaret edilen turizm merkezlerinin başında Göreme Açık Hava Müzesi yer alırken, Zelve ören yerini 41 bin 908 kişi, Kaymaklı yeraltı şehrini 23 bin 241 yerli ve yabancı turist gezdi.

    Kapadokya bölgesini geçtiğimiz yılın aynı döneminde 133 bin 166 turist ziyaret etmişti.
    Kapadokya bölgesinin dünyanın en güzel merkezlerinden biri olduğunu söyleyen Nevşehir Valisi İnci Sezer Becel, Kapadokya bölgesinin her geçen gün bilinirliğinin ve tercih edilirliğinin daha da artığını ifade etti. Vali Becel, “2022 yılı her ay için toplamda da rekorlar yılı oldu. 2022 yılında 4 milyon civarında ziyaretçimiz oldu. 2022 yılının son aylarında 2023’ün daha iyi olacağını öngörüyorduk. İnşallah her ay yeni bir rekorla gelir ve 2023 yılı yıl sonu itibarıyla 2022’nin rekorlarını kırarız.

    Gönlümüzden geçen ve hedeflediğimiz Kapadokya için 6 milyon ziyaretçiyi bulmak. Bu hedefe ulaşmak da çok zor değil. Çünkü çok fazla zenginliğe sahibiz” şeklinde konuştu.

  • Çok önemli bir mantar koleksiyonu

    Çok önemli bir mantar koleksiyonu

    Bitki hastalık ve zararlılarının biyolojik mücadelesinden, kanser araştırmalarında, ilaç sanayisinden tarıma kadar birçok alanda kullanılan bazı mantar kültürlerini Türkiye’de bulamayanlar yurt dışından tek bir tür için bile bin dolar gibi bir para ödeyerek getiriyor. Türkiye için önemli bir mantar koleksiyonuna sahip olduklarını söyleyen Prof. Dr. Berna Tunalı, “25 yılda yaklaşık bin kadar mantar türünü doğadaki bitkilerden izole ettik. Araştırmacılara bu fungusları verebiliyoruz. Ancak bu hizmeti yürütebilmemiz için sıvı azotta saklayabileceğimiz bir alt yapı olması gerekmektedir. Sıvı azotun soğukluğu yaklaşık eksi 196 derecedir ve mantarlar sonsuza yakın bir süre sıvı azotta saklanabilir” dedi.

    Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Berna Tunalı ve öğrencileri Mikoloji Laboratuvarında yaptıkları çalışmalarla bilime ışık tutuyor. 25 yılda doğadaki bitkilerden bin bir zorlukla topladıkları mantarları izole eden, sonrasında bu mantarları bir koleksiyon haline getiren Bitki Koruma Bölümü, yaklaşık bin adet teşhisli mantarı bünyesinde bulunduruyor.

    “Türkiye’de böyle bir koleksiyonu yapan kuruluş yok”

    Koleksiyon hakkında bilgi veren Prof. Dr. Berna Tunalı, “Mantar koleksiyonumuzu çok uzun yıllardır yapıyoruz. Hatta ben Ankara Zirai Mücadele Merkez Araştırma Enstitüsünde çalışırken bu koleksiyonu yapmaya başladım. Yaklaşık 25 yıldır koleksiyonu yapmaya çalışıyorum. Bu koleksiyonu yapmak kolay bir iş değil ve Türkiye’de böyle bir koleksiyonu yapan kuruluş aslında yok diyebilirim. Çok az sayıda farklı cinslerin saklandığı kurumlar var ancak bizimki oldukça geniş bir koleksiyondur. Mikroorganizmaların koleksiyonunu yapma işi çok önemli olup ülkemizde bir fungus koleksiyon merkezi oluşturması da gereklidir. Biz kısıtlı şartlar içerisinde kendi laboratuvarımızla, kendi imkanlarımızla yapmaya çalışıyoruz. Bir kere koleksiyon yapmak için doğadan bitkileri toplamak gerekiyor. Gerek tarladan gerek bahçeden bitkileri, hatta toprakları laboratuvarımıza getirerek mantarlarımızı izole ediyoruz. İzole ettikten sonra onları geliştiriyoruz ve teşhislerini yapıyoruz. Teşhis yaparken de morfolojik teşhis ile başlıyoruz.

    Ondan sonra moleküler teşhislerini yapıyoruz. Koleksiyonumuza aldığımız fungusların çoğunu tür düzeyine kadar teşhis etmiş oluyoruz. Artık onlar bizim için koleksiyonun bir materyali oluyor. Bizden bu koleksiyon materyalini almak isteyen kişilere tamamen doğru tür teşhisi yapılmış ve iyi şartlarda saklanmış fungusu vermeye çalışıyoruz. Bu koleksiyon içerisindeki kültürleri çok değişik üniversitelere, yüksek lisans ve doktora öğrencilerine tezlerinde kullanmaları amacıyla verdiğimiz için çok mutlu oluyorum. Çünkü bunları elde etmeleri gerçekten çok zordur. Elde ettikten sonra teşhis etmeleri de çok zordur. Teşhis edebilecek insan sayısı da çok fazla değildir” diye konuştu.

    “Yurt dışında çok büyük paralar ödeniyor”

    Eğer bir araştırmacı fungus koleksiyonlarındaki herhangi bir türü yurt dışından almak isterse çok büyük paralar ödendiğini belirten Prof. Dr. Berna Tunalı, “Başka bölümden bir arkadaşımız 3 fungus kültürü satın aldı ve bunlara 4 bin dolar gibi bir ücret ödedi. Bir diğer konuda yurt dışından getirdiğimiz bu materyal ülkemizde olmayan bir hastalık etmeninin farklı bir ırkı ise karantina koşullarında çalışılmadığı takdirde gelişigüzel etrafa yayılabilir. Maalesef bizim karantina tedbirleri uygulanan tarzda laboratuvarlarımız yok. Bu yüzden bunları kullandıktan sonra bir şekilde doğaya karışma riski ile karşı karşıya kalıyoruz. Bizim kendi koleksiyonumuzun olması ve bu koleksiyonlardaki materyallerle araştırıcıların bu çalışmaları yürütmesi daha uygun olacaktır” şeklinde konuştu.

    “Sıvı azotla saklayabileceğimiz bir alt yapı olması gerekiyor”

    Mantarların eksi 85 derecede derin dondurucuda bile 10-15 yılda öldüğü, sıvı azot sistemi olması halinde sonsuz bir şekilde mantarları saklayabileceklerini belirten Dr. Berna Tunalı, şu bilgileri verdi:

    “Yalnızca fakülteler, araştırma enstitüleri değil ilaç firmalarının da bu funguslara ihtiyaçları oluyor. Biz onlara da bu fungusları verebiliyoruz. Dolayısıyla aslında bu bir hizmettir. Ancak bu hizmeti yürütebilmemiz için burada laborantlarımızın, çalışanlarımızın olması, bir de bunları sıvı azotla saklayabileceğimiz bir alt yapı olması gerekmektedir. Sıvı azotun soğukluğu yaklaşık eksi 196 derecedir. Sıvı azotta saklayacak olursak fungusların 132 bin yıl ömrü olduğu söylenmektedir. Tabii, bunu tahminle söylemişler aslında sonsuz diyebiliriz. İnşallah koleksiyonumuz daha fazla gelişir, gerek Tarım ve Orman Bakanlığı olsun gerekse üniversitelerimiz olsun bu çalışmalara katkı sunar. 25 yıl gibi bir sürede bu koleksiyonumuzu topladık. Ancak bu materyaller eksi 85 derece gibi bir derin dondurucuda saklandığında, tekrar dışarı çıkartılması, 6 ayda bir incelenmesi gerekiyor.

    Bir de biyolojik mücadelede kullandığımız faydalı olan funguslar da vardır. Mesela bizim üzerinde çalıştığımız fungusların bir kısmı tıp alanında da kullanılıyor. Koleksiyonlardaki bazı funguslar ileri ülkelerde olduğu gibi kanser araştırmalarında da kullanılabilir. Örneğin ABD’de kanser araştırma merkezleri de bu fungusları koleksiyon yapıyorlar. Oradan kanser tedavisinde kullanılmak üzere fungusların oluşturduğu bazı metabolitlerin üzerinde çalışıyorlar ve daha sonra kanser tedavisinde kullanılmak üzere bazı ilaçları elde ediyorlar. Yani funguslar sadece zarar yönüyle değil bu tür faydalı yönleri ile de ele alınıyor. Onun dışında sanayide, etil alkol yapımında, penisilin gibi antibiyotiklerin üretiminde pek çok konuda funguslar kullanılabiliyor. Bu saydıklarımız da koleksiyonun önemini sanırım ortaya koymaktadır.”

    Kullanım alanları

    Bitki Koruma Bölümü doktora öğrencisi Bayram Kansu ise mantarların kullanım alanları ile ilgili şunları söyledi:

    “Çoğunlukla zaten çiftçiler bitkiler üzerindeki hastalıklarını bazılarını tanıyorlar. Ama biz daha çok mikroskobik düzeyde hangi fungusun orada hastalık oluşturduğunu, hangisinin etkili olduğunu teşhis ettikten sonra onlara buna uygun çözümlerin ne olabileceği bildiriyoruz. Ayrıca biyolojik mücadele aracı olarak kullanabileceğimiz alternatiflerimiz varsa öncelikle onları da belirliyoruz. Teşhis ettikten sonra uygun saklama koşullarında fungusları saklıyoruz. Çalışmalarımızı doğrudan arazide yapmıyoruz.

    Biz daha çok kontrollü koşullarda bilimsel aşamalarımızı iklim odasında ya da sera koşullarında yürütüyoruz. Çünkü bunları doğaya gidip de bulaştırdığınızda sizin çalışma alanınızı bulaştırıyorsunuz ama diğer taraftan da çiftçinin arazisini de bulaştırmış oluyorsunuz. O nedenle biraz riskli bir durumdur. Daha kontrollü, daha muhafaza edilmiş izole alanlarda biz bu çalışmaları yürütüyoruz. Bu çalışmalarda kullanılan fungusların ve hastalandırdığımız bitkilerin tabii daha sonrasında imha edilmesi gerekiyor. Doğada bunları başıboş bırakırsak bir taraftan izole edip hastalık etmenini belirleyelim çiftçiye fayda sağlayalım derken öbür taraftan da kendi elimizle doğaya bu hastalıkları bulaştırmış oluruz. O nedenle çalışmalarımız da dikkatli ve tedbirli olmamız gerekiyor. Bu durumlara karşı da iyi yetişmiş elemanlara ihtiyaç olduğunu söyleyebiliriz.”

  • Kirayı farklı şekilde artırıyorlar

    Kirayı farklı şekilde artırıyorlar

    Kira fiyatlarındaki afaki artışları fırsat gören mülk sahipleri kiraya zam yapmak için yeni bir yöntem daha buldu. 5 yılını dolduran kiracısını tahliye edip evini daha yüksek fiyattan kiraya vermek isteyen ev sahipleri, geçmiş dönem enflasyon farkını talep edip eğer kiracılar evi tahliye etmezse alacaklı davası açmakla tehdit ediyor. Açılan davalarda ise çıkan karar genellikle talep edilen kiranın yüzde 25 ila 40 oranında altında oluyor. Bu çerçevede avukat yolunu tutan ev sahipleri, kiracının 5 yıllık geçmişini masaya yatırarak kiracının 5 yılda kirasını düzenli ödeyip ödemediğine bakılıyor. Düzenli ödenmesi takdirde bu noktada kira zamlarına bakılıyor. Konuya ilişkin açıklamada bulunan gayrimenkul uzmanı Yasemin Demirbaş, kanunen kira zamlarının o yılın enflasyon oranına göre yapılması gerektiğini söyledi.

    Ev sahibi ile kiracı aralarında anlaşıp bazen enflasyon oranının da altında zam yapılabildiğini anlatan Demirbaş, ev sahibi 5 yıl boyunca arada oluşan farkları hesaplayıp kiracısına bu yönde alacaklı takibi açtığını dile getirdi. Demirbaş, enflasyon oranında zam yapılmaması nedeniyle ev sahibini haklı bulan emsal bir mahkeme kararı da olduğu için ev sahibi alacaklı davasında haklı bulunduğunu bu nedenle 5 yıllık fark ve faiz oranıyla birlikte kiracılara yüklü miktarlarda ödemeler çıktığını belirtti. Demirbaş, bu çerçevede ev sahipleri kiracılara ‘bu alacaktan vazgeçmemi istiyorsan evi boşalt’ dediklerini söyledi.

    “Ev sahibi alacaklı davası açıyor”

    Ev sahiplerinin kiracılarını tahliye etmek için her yolu denediğini söyleyen Gayrimenkul uzmanı Zeynep Merve Kavuşturan ise “Son dönemde en çok geçmiş dönem enflasyon farkını istiyorlar. Eğer kiracı enflasyon oranında zam yapmadıysa ev sahibi alacaklı davası açıyor” ifadelerini kullandı.

  • Tarihi cadde enkaz yığınına döndü

    Tarihi cadde enkaz yığınına döndü

    Asrın felaketi olarak adlandırılan Kahramanmaraş merkezli depremlerde en ağır hasarı alan Hatay’ın Antakya ilçesinde bulunan tarihi Kurtuluş Caddesi, yaşanan depremlerin ardından adeta enkaz yığınına döndü. ‘Eski Antakya Evleri’nin bulunduğu cadde savaş ortamını aratmazken, bölgede enkaz kaldırma çalışmaları aralıksız sürüyor. Birçok iş ocaklarının, otellerin, lokantaların bulunduğu tarihi cadde, tekrardan ayağa kalmak için gün sayıyor.

    “Kültürel varlıklarımızda yıkım oldu”

    Tarihi caddeyi yapacakları çalışmalar ile eski günlerine döndürmek istediklerini belirten Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, “12 yıldır tarihi doku üzerine çok çalıştık. Hem geleneksel yapımızı hem de tarihi kültür varlıklarımızı korumak istiyoruz. Yaşanan depremlerden dolayı Hatay’da özellikle tarihi dokuda, kültürel varlıklarımızda yıkım oldu.

    Bizde bir an önce kültürel varlıklarımızı tekrardan ayağa kaldırmak istiyoruz ama bunun belli bir prosedürü var. Öncelikle Kültür Bakanlığı bu tarihi doku içerisindeki kültür varlıklarını tespit edecek. Ardından kültür varlıklarımızın planlaması ve projesi yapıldıktan sonra gerek kamu gerekse de özel sektör kendine ait yapıları ayağa kaldırmak zorundadır. Biz bunu canı gönülden istiyoruz ve sabırsızlanıyoruz” dedi.

    “Ayağa kaldırılacak çok eser var”

    Tespit ve projelendirme işlemlerinin bir yıl kadar sürebileceğini ifade eden Başkan Savaş, “Öncelikle planlanan projelerin kabul edilmesi gerekiyor. Ama bu süreci kısaltmak, hızlandırmak bakanlığın çalışmalarına bağlı. Tabii ayağa kaldıracak çok eser var. Bunun için sadece büyükşehir belediyesinin bütçesi bu işi karşılayamaz.

    Maalesef sokaklar çok zarar gördü ve bizde sokak sağlamlaştırma konusunda da destek olabiliriz. İnşallah bir yıl içinde dediğimiz adımlar atılır, süreç biter. O bir yılın sonunda da biz de bismillah deyip tarihi dokunun tekrardan ayağa kaldırılması için inşaat sürecine geçeriz” diye konuştu.


    Öte yandan, insanların terk etmek zorunda kaldığı Kurtuluş Caddesi ve çevresindeki mahalleler, sokak kedilerine kaldı. Depremden en çok etkilenen canlılardan biri olan kediler, yemek bulmak umuduyla enkaz aralarında dolaşıyor.