Etiket: güncelhaberler

  • Finansal hizmetler güven endeksi geriledi

    Finansal hizmetler güven endeksi geriledi

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2022 yılı Ekim ayı Finansal Hizmetler İstatistikleri ve Finansal Hizmetler Güven Endeksi verisini açıkladı. 2022 yılı Ekim ayında Finansal Hizmetler Anketi sonuçları, finansal sektörde faaliyet gösteren 155 kuruluşun yanıtlarının ağırlıklandırılıp toplulaştırılmasıyla elde edilerek değerlendirildi. 2022 yılı Ekim ayında FHGE, bir önceki aya göre 2,5 puan azalarak 164,3 seviyesinde gerçekleşti.

    Buna göre, Ekim ayında FHGE, bir önceki aya göre 2,5 puan azalarak 164,3 seviyesinde gerçekleşti. Endeksi oluşturan anket sorularına ait yayılma endeksleri incelendiğinde, son üç aydaki iş durumunun FHGE’yi artış yönünde etkilediği, son üç aydaki hizmetlere olan talep ile gelecek üç aydaki hizmetlere olan talep beklentisinin ise FHGE’yi azalış yönünde etkilediği görüldü.

    İş durumu ve hizmetlere olan talebe ilişkin değerlendirmelere göre, son üç ayda iş durumunda iyileşme olduğu yönündeki değerlendirmelerin bir önceki aya kıyasla güçlendiği gözlendi. Son üç ayda hizmetlere olan talepte artış olduğu yönündeki değerlendirmeler ile gelecek üç ayda hizmetlere olan talepte artış olacağı yönündeki beklentilerin ise zayıfladığı görüldü.

    İstihdama ilişkin değerlendirmelere göre, son üç aydaki istihdamda artış olduğunu bildirenler ile gelecek üç aydaki istihdamda artış olacağını bekleyenler lehine olan seyrin bir önceki döneme kıyasla güçlendiği gözlendi.

    Kârlılığa ilişkin değerlendirmelere göre, son üç aydaki kârlılıkta artış olduğunu bildirenler ile gelecek üç aydaki kârlılıkta artış olacağını bekleyenler lehine olan seyrin bir önceki döneme kıyasla zayıfladığı gözlendi.

    Rekabet gücüne ilişkin değerlendirmelere göre, yurt içi piyasalardaki rekabet gücünde son üç ayda iyileşme olduğu yönündeki değerlendirmeler ile gelecek üç ayda iyileşme olacağı yönündeki beklentilerin güçlendiği görüldü. Yurt dışı piyasalardaki rekabet gücüne ilişkin olarak, son üç ayda iyileşme olduğu yönündeki değerlendirmelerin bir önceki döneme göre zayıfladığı, gelecek üç ayda iyileşme olacağı yönündeki beklentilerin ise güçlendiği gözlendi.

    2022 yılı Ekim ayında, NACE Rev.2 sektör sınıflamasına göre “Finans ve Sigorta Faaliyetleri” sektöründe güven endeksleri alt sektörler itibarıyla değerlendirildiğinde, “64-Finansal Hizmet Faaliyetleri (sigorta ve emeklilik fonları hariç)” ve “66-Finansal Hizmetler ile Sigorta Faaliyetleri için Yardımcı Faaliyetler” sektörlerinde sırasıyla 3,2 ve 9,8 puanlık azalış olduğu, “65-Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Fonları (zorunlu sosyal güvenlik hizmetleri hariç)” sektöründe ise 14,10 puanlık artış olduğu gözlendi.

  • TEM’de 6 araç birbirine girdi

    TEM’de 6 araç birbirine girdi

    Kaza, TEM Otoyolu İstanbul istikameti Kocaeli-İstanbul sınırında meydana geldi.

    Edinilen bilgilere göre, sol şeritte seyir halinde olan A.K. idaresindeki otomobilin durmasıyla birlikte hemen arkasında seyreden M.K. yönetimindeki otomobil, Y.Ş. idaresindeki otomobil, S.M. yönetimindeki hafif ticari araç, R.S. idaresindeki otomobil ve E.K. yönetimindeki  otomobil birbirine girdi.

    Kazada, araçlarda bulunan 4 kişi hafif yaralandı. Kazayı görenler, durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbar üzerine adrese sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Kısa sürede adrese ulaşan sağlık ekipleri tarafından yaralıların tedavisi ambulansta yapıldı. Kazanın ardından TEM Otoyolu’nda trafik kontrollü olarak sağlandı. Kazaya karışan araçların çekici yardımıyla yoldan kaldırılmasının ardından trafik yeniden normal seyrine döndü.

    Kazayla ilgili inceleme başlatıldı.

  • Bakan Akar Rus mevkidaşıyla görüştü

    Bakan Akar Rus mevkidaşıyla görüştü

    Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ile Rusya-Ukrayna savaşına dair son durumun ele alındığı bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

    Rusya Savunma Bakanlığı’ndan görüşmeye ilişkin yapılan açıklamada, ikilinin Ukrayna’da günden güne daha da kötüleşen durumu ele aldığı belirtildi. Şoygu, Ukrayna’nın “kirli bomba” kullanarak provokasyon yapma ihtimaline karşı endişelerini Bakan Akar’a iletti.

    Kirli bomba olarak adlandırılan silahlarda radyoaktif maddeler bulunuyor.

  • Bursa’da çöp aktarma tesisi tepkisi

    Bursa’da çöp aktarma tesisi tepkisi

    CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Gürsu Kazıklı Mahallesinde yapılması düşünülen çöp aktarma alanında incelemelerde bulundu. Sarıbal’a, CHP Gürsu İlçe Başkanı Haşim Öztürk, İlçe Yönetim Kurulu üyeleri ve Gençlik Kolları üyeleri ile Mahalle Muhtarı Salih Dinçer, Kazıklı Kooperatifi Başkanı Ertan Erkut ve bölgede meyve başta olmak üzere tarımsal üretim yapan çiftçiler de eşlik etti.

    Çöp aktarma projesinin yapılacağı ve bunun için de ağaçların söküldüğü alanda açıklama yapan Sarıbal, söz konusu çöp alanın Gürsu Ovasına hakim bir tepede olduğunu kaydederek, “İnsanların yoğun olarak yaşadığı bir bölge burası. 8 köy var. Bu köyler göç veren değil göç alan köyler. Türkiye’nin en kaliteli meyveleri yetiştiriliyor. Bu köyleri altın gibi korumamız gerekirken, suyunu, toprağını, ağacını, yolunu, yaşamını korumamız gerekirken, onların varsa eksikleri gidermemiz gerekirken onlara yaşamı zehir etmeye çalışıyoruz” dedi.

    Dünyada gıda kıtlığının konuşulduğu bir dönemde ülkenin en önemli tarım ovalarından birinin çöp atıklarıyla kirletilmesine itiraz ettiklerini kaydede Sarıbal, şunları söyledi:

    “Daha temiz gıda için uğraşırken…”

    “Dünyanın en kıymetli ovası bu ova. Bu kadar muhteşem çeşidi bu kadar yan yana dünyanın başka bir yerinde göremezsiniz. Ve bugün buraya yapılmak istenen çöp aktarma merkezi burayı kirletecek. Biz çiftçilerimizle birlikte daha az ilaç kullanıp daha temiz gıdayı insanımıza nasıl ulaştırırız diye uğraşıyoruz. Oysa burada, bırakın burada çöpün birikmesini, yollarda geçen o çöp kamyonlarındaki koku ve bulaşmalarla ovamızda daha fazla sinek, böcek sorunu olacak. Daha fazla hastalık sorunu olacak. Bu nedenle de daha fazla kimyasal kullanma zorunluluğu olacak. Oysa biz temiz gıda üretmeye çalışıyoruz. İnsanımızın temiz beslenmesi için çaba sarf ediyoruz.”

    Çöp aktarma alanı için başka alternatifler olduğunu da söyleyen Sarıbal, bütün itirazlara rağmen daha önce Samanlı’da yapılan lojistik merkezinin bir bölümünün bu iş için ayrılabileceğini belirtti. “Samanlı’nın köşesinde yaptıkları lojistik yanlıştı. Defalarca söyledik. Ama madem oraya onu yaptınız, orada bu çöp aktarma merkezi için de 5 dönüm yer ayırırsınız. Hemen yanında da gider var. Çalışma yapılıyor orada. Oraya kapalı aktarırsınız. Böylece Kazıklı, Ağaköy, Samanlı, Demirtaş, Karahıdır, İğdır, Hasanköy ve Adaköy de kurtulur. Yani bu muhteşem ova kurtulur” dedi. Sarıbal, ikinci bir alternatifin ise Otosansit’de yapılan lojistik alanın bir bölümünün proje için ayrılması olduğunu ifade etti.

    “Herkesi göreve çağırıyoruz”

    “Burada hakim rüzgarın olduğu, bütün köylere, tarıma zarar verecek çöp aktarım istasyonunu istemiyoruz” diyen Sarıbal, başta Bursa Valili, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Gürsu Kaymakamlığı ve Gürsü Belediye Başkanlığı olmak üzere bütün siyasi partileri ve duyarlı vatandaşları projeye karşı durmaya çağırdı.

    “Ellerinizi ovamızdan çekiniz”

    Mahalle Muhtarı Salih Dinçer, çiftçiler olarak tesisi istemediklerini ama yetkililerin görüşlerine önem vermediğini aktarırken, “Bunu önleyemezsek burada ne çiftçilik kalır ne tarım” dedi.

    Kazıklı Kooperatifi Başkanı Ertan Erkut, “Burada her şey yetişiyor. Bu güzel canım ovayı mahvetmeyin. Yetkililer gelsin görsün, nereye çöp tesisi yaptıklarını görsünler. Oturdukları yerden karar almasınlar, gelsinler görsünler” çağrısında bulundu.

    CHP Gürsu İlçe Başkanı Haşim Öztürk de, “Yetkililere sesleniyoruz. Ovamızı kirletmeyiniz. O ellerinizi ovamızdan, meyvemizden, tarımımızdan, gelecek nesillerin gıda kaynağından çekiniz” diye konuştu.

     

  • İslamofobi nefret suçu olarak görülmeli

    İslamofobi nefret suçu olarak görülmeli

    İslam İşbirliği Teşkilatı 12. Enformasyon Bakanları Toplantısı, dün Beşiktaş’ta bir otelde başladı.

    Toplantının bugünkü bölümüne, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ile İslam İşbirliği Teşkilatı üye ülke temsilcileri katıldı. Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan toplantının açılış konuşmasını Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun gerçekleştirdi. Altun, günümüzde hakikate ulaşmanın zorlaştığını, her geçen gün daha fazla dezenformasyona maruz kalındığını ve dezenformasyonun önüne geçilmesi için çalıştıklarını söyledi. Fahrettin Altun, son dönemde yükselişe geçen İslamofobi hakkında ise, bunun bir suç olduğunu ve İslamofobi ile mücadele etmenin sadece Müslümanların değil, uluslararası toplumun bir görevi olması gerektiğini ifade etti.

    “Artan teknolojik imkanlar gerçekliğin bozulmasını beraberinde getiriyor”

    Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasında işaret ettiği üzere, iletişim teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla birlikte bilgiye, habere ulaşmak kolaylaşırken, insanlığın hakikatle bağı giderek zayıflıyor. Geldiğimiz noktada her boyutta gerçeğe ve doğruya ulaşmanın zorlaştığı ‘hakikat ötesi’ bir dönemi tecrübe ediyoruz. Günümüzde dünyanın dört bir yanında bireyler, toplumlar ve ülkeler dezenformasyona, yalana, çarpıtmaya her geçen gün daha yoğun bir şekilde maruz kalıyor. Görüyoruz ki artan teknolojik imkanlar daha çok, gerçekliğin bozulmasını beraberinde getiriyor. Hakikat ötesi çağda gerçekliğin ideolojik saplantılara kurban edildiğini, teknoloji şirketlerinin beklentileri doğrultusunda manipüle edildiğini ve vesayet çevrelerinin çıkarlarına göre yeniden inşa edilebildiğini görüyoruz. Bu soruna dikkat çekmek ve çözüm bulmak amacıyla konferansımızı bu yıl ‘Hakikat Ötesi Dönemde Dezenformasyon ve İslamofobi ile Mücadele’ temasıyla gerçekleştiriyoruz. Hakikate sahip çıkmalıyız. Hakikate sahip çıkmak ve hakikat için mücadele etmek, yüce dinimiz İslam’ın temel öğretilerinden biridir. Dolayısıyla bizlerin bireysel ve toplumsal hayattan uluslararası ilişkilere, her boyutta hakikatten ayrılmamak, hakikati hâkim kılmak bizim temel sorumluluğumuzdur” dedi.

    “İslamofobi ile mücadele etmek uluslararası toplumun asli görevlerindendir”

    Özellikle son dönemde artış gösteren İslamofobi’nin bir insanlık suçu olduğunu söyleyen Fahrettin Altun, “Sayın Cumhurbaşkanımız dünkü konuşmasında, bir yüzünde dezenformasyon ve dijital terörün bulunduğu madalyonun, diğer yüzünde İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı olduğuna dikkat çekti. Gerçekten de günümüzün küresel tehditlerinden biri de hiç kuşkusuz İslam düşmanlığıdır. İslam düşmanlığının bugün literatürdeki karşılığı İslamofobi’dir. Biz İslamofobi dediğimizde esas itibarıyla İslam karşıtlığını, Müslüman düşmanlığını kastediyoruz. İslam dinine ve Müslümanlara yönelik düşmanlık ne yazık ki dünyanın dört bir yanında yoğun bir şekilde kendini gösteriyor.

    Günümüzde dezenformasyon faaliyetleriyle kasıtlı şekilde yükseltilen İslam ve Müslüman karşıtlığı ne yazık ki günden güne kendisine daha geniş alanlar bulabiliyor. Böylece İslam ve Müslümanlar ötekileştirilerek bir nefret nesnesi haline getirilmek isteniyor. Bunun arkasında bir endüstri olduğunu da bugün net bir şekilde görüyoruz. Her yıl yayınlanan Avrupa İslamofobi Raporuna baktığımızda İslam karşıtı ırkçılığın sosyal ve siyasal yaşamın birçok alanında hissedildiğini görüyoruz. İslamofobi aynı zamanda uluslararası toplumu da parçalayan, küresel huzur ve istikrarı tehdit eden bir özelliğe de sahiptir. Dolayısıyla tüm dünyanın İslamofobi ve İslam düşmanlığını açık bir nefret suçu, bir insanlık suçu olarak görülmesi ve bu suçla etkili şekilde mücadele etmesi gerekiyor. Yani bu suçla mücadele etmek sadece Müslümanların değil, uluslararası toplumun asli görevlerinden biri olmak durumundadır. Fakat görüyoruz ki ne yazık ki bazı ülkeler bu insanlık suçuyla mücadele etmek bir yana, yürürlüğe koydukları düzenlemelerle İslamofobinin kurumsallaşmasına hizmet ediyorlar” diye konuştu.

    “Müslümanların yaşadığı sistematik sorunlar uluslararası gündemin bir parçası olmalıdır”

    İslamofobi’nin doğurduğu olumsuz sonuçlara dikkat çeken Fahrettin Altun, “Müslümanlara yönelik şiddet yalnızca İslam karşıtlığının hızlı bir yükselişte olduğu Batı ülkelerinde de karşımıza çıkmıyor. Dünyanın farklı coğrafyalarında, doğu coğrafyasında da karşımıza çıkıyor. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere tüm küresel kurumların reforma tabi tutulması gereklidir. İslamofobi ile mücadele noktasında da bu gerekliliğin kendini açık ve net bir şekilde gösterdiğini görüyoruz. Bu nedenle küresel örgütlerde İslam ülkelerini de kapsayan karar alma mecraları genişletilmelidir. İslam ülkelerinin bu küresel örgütlerde etkinliği artmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanımız, “Dünya 5’ten büyüktür” diyerek Birleşmiş Milletler Reformuna işaret ettiğinde orada aynı zamanda İslam dünyasının temsiliyetinin de zayıflığına işaret etmektedir. Müslümanların yaşadığı sistematik sorunlar uluslararası gündemin elbette bir parçası olmalıdır. Bu noktada İslam ülkelerinin ilgili kurum ve kuruluşları bu iş birliklerini artırmalı, yeni mekanizmalar ve çalışmalar ortaya koymalıdır. Biz bu kapsamda İslam İşbirliği Teşkilatının gerçekleştireceği faaliyetlerin hayati öneminin farkındayız” şeklinde konuştu.

    “Hakikatten uzak ve düşmanca söylemleri ifşa etmeliyiz”

    Uluslararası yayın organlarının Müslümanlara yönelik olarak son derece olumsuz imajlar çizdiğini belirten Altun, “Küresel ana akım medya Müslümanların sorunlarına, görüşlerine yeterince yer vermiyor. Bu durum, uluslararası medyayı bir yankı odasına çeviriyor. İslam’ın ve Müslümanların hedef gösterilmesiyle birlikte de nefret suçu ve şiddet ortamı bu yankı odasında büyütüldükçe büyütülüyor. Hiç kuşkusuz, İslamofobinin yayılmasına neden olan diğer bir unsur da, sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen dezenformasyon kampanyalarıdır. Aşırı sağın, popülist siyasetin sosyal medya üzerinden Müslümanlara yönelik dezenformasyonun artmasında da etkili kampanyalarıyla yeni insanlık suçlarına zemin hazırlıyorlar. Türkiye olarak ilgili kurumlarımız aracılığıyla İslamofobiyle mücadele etme ve bu konuda farkındalık oluşturma doğrultusunda da yoğun bir gayret gösteriyoruz. Böylesi zor bir dönemde hakikati anlatmak ve dezenformasyona geçit vermemek hepimizin ahlaki ve insani sorumluluğudur. Müslümanlar olarak gerçeğin savunucusu olarak çalışmalarımızı derinleştirmeliyiz. Hakikati tüm dünya ve insanlık için gündelik yaşamdan akademiye, medyadan siyasete kadar her alanda meşru bir zemin olarak kabul ettirmeliyiz. İslam’a ve Müslümanlara karşı geliştirilen hakikatten uzak ve düşmanca söylemleri ifşa etmeliyiz. Hoşgörü ve barış dini olan İslam’ın dünya kamuoyuna kendi özü ve gerçeğiyle gösterilmesi ancak bu şekilde mümkün olacaktır” ifadelerini kullandı.

  • FETÖ üyesi 5 şüpheli tutuklandı

    FETÖ üyesi 5 şüpheli tutuklandı

    Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) mali yapılanmasına yönelik operasyon başlatıldı. ‘Gazi Turgut Aslan Operasyonu’ çerçevesinde Eskişehir’de yapılan baskınlar sonucu 5 şüpheli yakalandı.

    Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen 5 şüpheli tutuklanarak cezaevine gönderildi.

  • Öğretmeninin evinde ölü bulundu

    Öğretmeninin evinde ölü bulundu

    Muratpaşa ilçesi Cumhuriyet Mahallesinde 17 yaşındaki Y.K. ve 5 arkadaşı gece 01.30 sıralarında Almanca öğretmeni H.G.’nin (30) evine gitti. Sabah saatlerinde evde hareketsiz olarak bulunan Y.K. için 112 Acil Çağrı Merkezi’ne yapılan ihbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi.

    Sağlık ekipleri, Y.K.’nin hayatını kaybettiğini belirledi. Polis ekipleri evde yaptığı incelemede, hayatını kaybeden gencin üst kısmının çıplak olduğunu ve üzerinden çıkan elbisenin ıslak olduğunu tespit etti.

    Kesin ölüm nedeni otopside belli olacak

    Öğretmen H.G.’nin olay yerindeki ilk ifadesinde öğrencisiyle arkadaşlarının gece kendisine bir şeyler içmek için geldiğini, sadece kahve içip gece 03.00 sıralarında uyuduğunu ve sabah 07.00 sıralarında işe gitmek için hazırlandığı esnada Y.K.’yi odada hareketsiz vaziyette gördüğünü söylediği öğrenildi.

    Öte yandan, gençlerden birisinin sabah erken saatlerde çöp konteynerine çöp attığının tespit edilmesi üzerine, konteynerde polis inceleme yapsa da atılan malzemelere ulaşamadı. İlk ifadelerinin ardından gençler ve öğretmen H.G. ifadeleri alınmak için polis merkezine götürüldü. Y.K.’nin cenazesi ise savcı ve olay yeri inceleme ekiplerinin çalışması sonrası kesin ölüm nedeni incelenmek üzere Antalya Adli Tıp Kurumu Morguna kaldırıldı.

  • Gülşen’in adli kontrol tedbiri kaldırıldı

    Gülşen’in adli kontrol tedbiri kaldırıldı

    İmam Hatiplilere yönelik hakaret içerikli sözleri gerekçesiyle hakkında 3 yıla kadar hapis cezası talep edilen Gülşen hakim karşısına çıktı. İlk kez savunma yapan Gülşen, “Değerlerini incitmiş olabileceğimi düşündüğüm herkesten samimiyetle özür dilerim. Bütün bunları hayatta Gülşen olarak var olmamın cezası olarak görüyorum” dedi.

    30 Nisan’daki bir konserinde ‘İmam Hatipte okumuş daha önce kendisi, sapıklığı oradan geliyor’ şeklindeki sözleri gerekçesiyle, ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama’ suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası talebiyle yargılanmasına başlandı. Gülşen’in imza atma şeklindeki adli kontrol tedbiri kaldırıldı. Şarkıcının yurt dışına çıkış yasağı ise devam ediyor.

     

  • Şarkıcı Gülşen hakim karşısında

    Şarkıcı Gülşen hakim karşısında

    Şarkıcı Gülşen’in imam hatiplilere yönelik 30 Nisan’daki bir konserinde ‘İmam Hatipte okumuş daha önce kendisi, sapıklığı oradan geliyor’ şeklindeki sözleri gerekçesiyle, ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama’ suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası talebiyle yargılanmasına başlandı.
    İstanbul 11. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, tutuksuz sanık Gülşen Çolakoğlu savunmasını yaptı.

    “Değerlerini incitmiş olabileceğimi düşündüğüm herkesten samimiyetle özür dilerim”

    Sanık Gülşen, “Bütün konu sahne içinde bir arkadaşımla şakalaşmamdan ibarettir. Sahnedeki başka bir arkadaşım, aramızdaki bir şakalaşma niyetiyle ‘seni imam taşısın’ dedi. İmam ise aramızda bu lakapla tanınan Miraç Çelenk isimli bir arkadaşımız. Bu lakabın benim bildiğim özel bir anlamı yok. Sahne şovlarımızda sıklıkla şakalaştığım bir arkadaşımdı. Herkesin malum olduğu üzere şaka sonu ‘kendisi’ diye bitmektedir. Bunu söylerken ne bir 3. şahıs, ne sosyal bir sınıf ne de bir kesimi hedefledim. Bunu seyirciye dönüp söylemedim, tekrarlamadım, alkışlatmadım, altını çizmedim. Dolayısıyla suç teşkil eden bir tanım sergilemedim. Bu sebeple değerlerini incitmiş olabileceğimi düşündüğüm herkesten samimiyetle özür dilerim. Bütün bunları hayatta Gülşen olarak var olmamın cezası olarak görüyorum” dedi.
    Öte yandan duruşma avukatların beyanları ile devam ediyor.

    Olayın Geçmişi

    Şarkıcı Gülşen Çolakoğlu, İstanbul Ataşehir’de 30 Nisan’daki konserinde “İmam Hatipte okumuş daha önce kendisi, sapıklığı oradan geliyor” şeklinde ifadeler kullanmıştı. Gülşen’in bu sözlerinin ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılmıştı ve soruşturma çerçevesinde Gülşen önce tutuklanarak cezaevine gönderilmişti, daha sonra karara yapılan itiraz dilekçesinin de kabul edilmesiyle birlikte ‘konutu terk etmeme’ şeklinde adli kontrol şartıyla tahliye edilmişti.

    Ev hapsi kaldırılmıştı

    Hakkında hazırlanan iddianamenin kabul edilmesiyle birlikte yeni bir gelişme olmuştu ve Gülşen Çolakoğlu’nun, avukatının yeniden itirazı üzerine, ‘konutu terk etmeme’ şeklindeki adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına karar verilmişti.

    Mahkeme tarafından verilen kararda ayrıca, ev hapsi kaldırılan şüphelinin ‘yurt dışına çıkış yasağı’ ile her perşembe günü ‘imza atma’ şeklinde adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasına da hükmedilmişti.

  • Eksikleri bakanlığa bildirince işten kovuldu

    Eksikleri bakanlığa bildirince işten kovuldu

    Çalıştığı inşaat firmasında yaşanılan aksaklıkları rapor eden İş Güvenlik Uzmanı, iş yeri sahipleriyle yaptığı görüşmelerde mesafe kat edemeyince hayati derecedeki aksaklıkları rapor halinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bildirdi. Bunu duyan işveren, iş güvenliği uzmanını işten kovdu.

    İş Mahkemesi’nin yolunu tutan iş güvenliği uzmanı, çalışması esnasında davalı işverenleri bazı eksiklikler nedeniyle uyardığını ve engellemeye çalıştığını, bunun üzerine savunması alınmaksızın İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na aykırı davranılarak iş sözleşmesine son verildiğini ileri sürerek, tazminat alacağının tahsilini istedi.

    Davalı şirket iddiaları reddetti. Davacının B sınıfı iş güvenliği uzmanı olarak çalıştığını, işinin gereğini yapmadığı için iş sözleşmesinin feshedildiğini savunarak, davanın reddini istedi. Mahkeme; davacı tarafından düzenlenen iş güvenliğine ilişkin raporların işveren tarafından onaylanmaması üzerine davacının durumu Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne bildirdiği, taraflar arasında bu raporlar sebebiyle ihtilaf çıktığı, bu nedenle davacının iş sözleşmesinin sona erdirildiği, yasal düzenleme gereği işveren hakkında bir yıllık sözleşme ücreti tutarından az olmamak üzere tazminata hükmetmek gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verdi.

    Davalı kararı istinaf etti. Bölge Adliye Mahkemesi davanın reddine hükmetti. Davacı uzman kararı temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi.

    Yargıtay kararında; iş güvenliği uzmanı olarak çalışan davacının iş sağlığı ve güvenliği konusunda 4 ayrı tarihte bir kısım eksiklikler tespit ettiği, buna ilişkin tutulan tutanakların bazılarında davalı işverenlerin de imzasının bulunduğuna dikkat çekildi. Davacının söz konusu eksiklikleri ve iş sahasında ölüm tehlikesi bulunduğunu davalılara ayrıca bildirdiği, davalılar tarafından gerekli önlemlerin alınmaması üzerine davacının elektronik posta yoluyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı’na bildirimde bulunarak iş yerinde denetim yapılmasını istediği hatırlatıldı.

    İş Teftiş Grup Başkanlığı tarafından yerinde yapılan inceleme sonucunda inceleme raporunun düzenlendiği dile getirildi. Teftişe konu şikayette belirtilen ve hayati tehlike oluşturan 7 adet hayati noksanlığın teftiş sırasında giderildiğinin inceleme raporunda yer aldığı kaydedildi.

    Kararda şu ifadelere yer verildi:

    “Davacının iş sözleşmesinin ihbar tazminatı ödenmek suretiyle davalılar tarafından feshedildiği anlaşılmaktadır. Açıklanan maddi ve hukuki olgulara göre, davacının iş güvenliği uzmanı olarak 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 8. maddesinin 2. fıkrası çerçevesinde işyerinde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili hayati tehlike arz eden ve acil durdurmayı gerektiren eksiklik ve aksaklıkları yazılı olarak davalı işverenler ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yetkili birimine bildirdiği anlaşılmaktadır. Bu bildirimden dolayı davalılar tarafından davacının iş sözleşmesinin feshedildiği anlaşılmış olup, bir yıllık sözleşme ücreti tutarından az olmamak üzere davacının tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”