Etiket: güncelhaberler

  • Park halindeki araçta ceset bulundu

    Park halindeki araçta ceset bulundu

    Ankara’nın Keçiören ilçesi Bağlum semtinde bulunan boş bir arazide park halindeki otomobil içerisinde bir kişinin cansız bedenine ulaşıldı. İhbar üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri ve polis ekipleri, şahsın ateşlenen bir silah sonucu hayatını kaybettiğini tespit etti. Polis ekipleri olaya ilişkin inceleme başlattı.

  • Kazada ölen gencin ailesi fenalaştı

    Kazada ölen gencin ailesi fenalaştı

    Olay, Dün akşam saat 20.00 sıralarında Kepez ilçesi Namık Kemal Bulvarı’nda meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, Işık, motosikletiyle seyir halindeyken viraja geldiği sırada kontrolünü kaybederek bariyerlere çarptı. Çarpmanın etkisiyle yere savrulan genç sürücü, yaklaşık 15 metre sürüklendi. Kazayı gören vatandaşların durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirmesi üzerine, olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Kısa sürede olay yerine ulaşan sağlık ekipleri, ağır yaralı olan Mehmetşah Işık’a ilk müdahaleyi yaptıktan sonra, ambulansla hastaneye kaldırdı. Ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen genç adam kurtarılamadı. Işık’ın cenazesi, otopsi yapılmak üzere Antalya Adli Tıp Kurumu’na gönderildi.

    Aile sinir krizi geçirerek yere yığıldı

    Cenazeyi teslim almak üzere Adli Tıp Kurumu’na gelen ailesi, gözyaşlarına hâkim olamadı. İşlemler tamamlandıktan sonra cenaze, ailesine teslim edildi. Aile bireyleri, büyük bir üzüntü içinde sinir krizi geçirerek yere yığıldı, yakınları tarafından güçlükle sakinleştirildi. Mehmetşah Işık’ın cenazesi, Aksu’ya defnedilmek üzere yola çıktı.

     

  • Lübnan Başbakanı Mikati, New York’a gidiyor

    Lübnan Başbakanı Mikati, New York’a gidiyor

    Lübnan Başbakanlığından yapılan açıklamada, Başbakan Necip Mikati’nin mevcut gelişmeler ışığında çeşitli temaslarda bulunmak üzere Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun düzenleneceği ABD’nin New York şehrine gitmeye karar verdiği duyuruldu. Bu nedenle saat 11.00’de yapılması planlanan kabine toplantısının iptal edildiği aktarıldı.

    New York ziyaretini iptal etmişti

    Lübnan Başbakanı Mikati, İsrail’in 20 Eylül’de Lübnan’ın başkenti Beyrut’a düzenlediği saldırıların ardından BM Genel Kurulu ziyaretini iptal ettiğini açıklamıştı. Mikati açıklamasında, “Korkunç katliamları kınıyorum” ifadelerini kullanmıştı.

  • Türkiye’nin un ihracatındaki başarısına övgü

    Türkiye’nin un ihracatındaki başarısına övgü

    Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, resmi temaslarda bulunmak üzere geldiği Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de Uluslararası Çalışan Değirmenciler Birliği (IAOM) EURASIA Konferansı ve Fuarı’na katıldı. Etkinliğe Yumaklı’nın yanı sıra, Azerbaycan Tarım Bakanı Mecnun Memmedov, Azerbaycan Devlet Rezerv Ajansı Başkanı Sabuhi Sadıgov, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Genel Müdürü Ahmet Güldal, Azerbaycan Tahıl Üreticileri ve Tedarikçileri Birliği Başkanı Niyazi Emirbeyov, IAOM Eurasia Yöneticisi Dr. Eren Günhan Ulusoy, Türkiye ve Azerbaycan’dan STK ve sektör temsilcileri katıldı.

    “Küresel ısınma ve iklim değişikliği etkilerinin su ve tarım üzerinde en çok hissedildiği bir süreçteyiz”

    Etkinliğin açılış töreninde konuşan Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı dünyanın, farklı bir yöne doğru evirildiği bir dönemde geçildiğini belirterek, “Küresel ekonomik belirsizlikler, jeopolitik gerginliklerin yanı sıra devrim niteliğindeki teknolojik dönüşüm rüzgarlarının estiği, yaşandığı bir ortamdayız. Özellikle, küresel iklim değişikliği ve ısınmanın etkilerinin su ve tarım üzerinde en çok hissedildiği bir süreçteyiz. Bu süreç içerisinde de değirmencilik ürünleri başta olmak üzere gıda arz güvenliği, tüm ülkeler için stratejik bir alan olarak yer alıyor. Gerek pandemi dönemi gerekse de yaşanmakta olan Rusya- Ukrayna Savaşı, hepimize değirmencilik sektörünün gıda güvencesi açısından kritik önemini bir kez daha hatırlatmış durumda” dedi.

    “Değirmencilik ürünlerinin ticaret hacmi son 5 yıl içerisinde yaklaşık yüzde 40 arttı”

    Gıda ve suya olan ihtiyacın her geçen gün daha da arttığını belirten Yumaklı, “FAO verilerine göre, nüfus artışına bağlı olarak 2050 yılında, bugünden yüzde 55 daha fazla suya yüzde 70 daha fazla gıdaya ihtiyacımız olacağı öngörülüyor. Bu gerçek, gıda ve tarım politikalarımızı hazırlarken bizim için en önemli gerekçe olarak duruyor. Dünyada yaşanan bu süreçler, gıdayı işleyerek yarı mamul ve mamule dönüştüren değirmencilik sektörünün de önemini tüm dünyada çapında artmaktadır. Un ve yem gibi sektörlerin ana üretim kalemlerine olan ihtiyacı da artacağı için özellikle de 2024’ün ikinci yarısından itibaren sektörde çok ciddi bir talep artışı bekliyoruz. Dünya genelinde değirmencilik ürünlerinin ticaret hacmine bakacak olursak son 5 yıl içerisinde yaklaşık yüzde 40 olduğunu görebiliriz. 2023 yılında ticaret hacmi de 60 milyar dolar seviyelerine ulaşmış durumdadır” diye konuştu.

    “Sektörün 2024’ün sonunda tarihi bir rekor kıracağına yürekten düşünüyoruz”

    Gıda sanayinin gelişmesini belirleyen en önemli etkenlerden birisinin tarımda yeterli miktarda ve uygun kalitede hammaddeyi sürekli olarak sağlayabilmek olduğunu belirten Yumaklı, “Türk değirmen sektörüne bu açıdan bakacak olursak dünya ihracatında lider pozisyonda olup bu konumunu da uzun yıllardır devam ettirecektir. Hali hazırda Türkiye’de yaklaşık 600 adet un fabrikası bulunmaktadır. Değirmencilik ülkemizde oldukça eskiye dayanan genellikle aile içinde devam ettirilen bir meslek grubu. Bugün buradaki değirmenci kardeşlerimizin pek çoğunun 3’üncü veya 4’üncü kuşak olması bize bu anlamda umut vermektedir. Hafızanın ve tecrübenin aktarımının öneminin açısından. 2022 yılını 2 milyar dolar civarında ihracat ile tamamlayan Türk değirmen sektörü, 2023 yılında da dünyadaki ekonomik şartlar ve diğer sorunlara rağmen, 1,9 milyar doların üzerinde bir rakamla yılı kapattı. Sektörün 2024’ün sonunda tarihi bir rekor kıracağına yürekten düşünüyoruz” dedi.

    “Her 4 un paketinden bir tanesi Türkiye’deki üreticilerin emeğine sahip”

    Türkiye’nin yıllık un üretim kapasitesi yaklaşık 32 milyon ton civarında olduğunu ifade eden Yumaklı, “Ancak kapasite kullanım oranı çok düşük. Yüzde 45-50’le civarında. Sanırım genel olarak da böyle bir sorun var. Bunu aşmak gerekir. Çünkü sektörün altyapı sağlamlığı bütün imkanların en üst düzeyde kullanımıyla mümkün. 2023 yılında yurtiçi kullanım ve ihracat amacıyla 15 milyon ton civarı un üretimi söz konusu oldu. İhracatın büyük bir kısmı Orta Doğu, Afrika ve Asya ülkelerine gerçekleşti. Şu anda Türkiye un ihracatında dünyada 1. sırada, makarna ihracatında ise 2. sıradaki konumuna devam ediyor. 2023 yılı itibarıyla Türkiye’nin dünyanın pazarındaki payının yaklaşık yüzde 23 olduğunu söylemek istiyorum. Buda her 4 un paketinden bir tanesi Türkiye’deki üreticilerin emeğine sahip” diye konuştu.

    “Anadolu coğrafyası, bu kritik önemdeki endüstriye her anlamda öncülük etmekten gurur duyuyor”

    Dünyadaki en büyük kapasiteli un, yem, nişasta, kahve fabrikaları, Türk değirmen makinecileri tarafından kurulmakta olduğunu vurgulayan Yumaklı, “Çoğunuzun malumudur, Şanlıurfa’daki Göbeklitepe, dünyada ilk buğdayın ve ilk unun üretildiği yerin Anadolu olması açısından önemli veriler sunuyor bize. Bu en eski sanayi kolu olan değirmenciliğin ortaya çıktığı Anadolu coğrafyası, bu kritik önemdeki endüstriye her anlamda öncülük etmekten gurur duyuyor. Dünyada tahıl değirmenciliği alanında faaliyet gösteren en büyük meslek kuruluşu olan Uluslararası Değirmenciler Birliğinin düzenlediği bu konferans, Türkiye ve dünya un sektörü için çok çok önemli bir platformdur. Sektörün sorunlarının ve gelişme fırsatlarının dile getirileceği bu değerli organizasyon vesilesi ile emeği geçen herkese gönülden teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

    “Değirmencilerin rolü oldukça kritik olacak ve bize büyük bir sorumluluk düşecek”

    Dünyanın gıda güvenliğinin sürdürülebilirliği için çok kritik bir bölgede görev yaptıklarını belirten IAOM Avrasya Başkanı Eren Günhan Ulusoy,“ IAOM liderliğinde yapılan bu çalışmaların sektörümüz geleceği için ne önemde olduğunun farkındayız. Dünya nüfusunun yüzde 86’sı gelişmekte olan ülkelerde ve bu ülkelerdeki tüketimin temelinin yüzde 50’sinden fazlasında kalori ve proteinde buğday var. Bu da gösteriyor ki tahıllar, özellikle unlu mamuller dünya genelinde insan beslenmesinde hala en temel protein ve enerji kaynağı. İnsanoğlu var oldukça gıdanın sürdürülebilirliği için de tarladan sofraya giden o yolculukta değirmencilerin rolü oldukça kritik olacak ve bize büyük bir sorumluluk düşecek” dedi.

    Konferansın düzenlendiği Azerbaycan’ın stratejik önemine dikkat çeken Ulusoy, “Azerbaycan hem stratejik konumuyla hem de Türkiye ile olan güçlü kardeşlik bağıyla tarım sektörü için büyük bir önem taşımaktadır. Orta Asya’nın geçiş noktası olarak, Azerbaycan; Karadeniz ve Hazar Denizi arasında kritik bir ticaret köprüsü oluşturarak, Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlamaktadır. Bu durum, tahıl ve tarım ürünlerinin uluslararası piyasalara etkin bir şekilde ulaştırılmasını sağlarken, bölgenin gıda güvenliğine büyük katkı sunmaktadır” diye konuştu.
    Bakan Yumaklı, açılış töreninin ardından fuar alanını ziyaret ederek firmaların çalışmaları hakkında bilgi aldı.

    25 Eylül’e kadar devam edecek olan etkinlik kapsamında Avrasya Bölgesi’ndeki Tahıl Piyasalarının Makroekonomik Etkisi: 2024/2025 Sezonunun Zorlukları, Değişen İklimde Sürdürülebilir Gıda Güvenliği, İnovasyon ve Dijital Dönüşümü Yönlendirmek: Geleceği Şekillendirme, Değirmenciliğin Sürdürülebilirlik Süreci ve Bölgesel Yıldızın Kapasitesini ve Fırsatlarını Güçlendirmeye Yönelik Ağ Oluşturma ve Kahve Arası-Sergi Alanı: Azerbaycan Cumhuriyeti başlıklı paneller düzenlenecek.

  • Sağlık Bakanı Memişoğlu’ndan birlik çağrısı

    Sağlık Bakanı Memişoğlu’ndan birlik çağrısı

    Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, bir dizi ziyaret ve programlara katılmak üzere Sivas’taydı. Memişoğlu ilk olarak Sivas Valiliğini ziyaret ederek Sivas Valisi Yılmaz Şimşek’ten brifing aldı.

    Ardından AK Parti Şehir Buluşmaları toplantısına katıldı. Burada partililere hitap eden Memişoğlu, tüm farklılıklara rağmen birlik ve beraberlik içerisinde hareket edilmesi gereken bir dönemden geçildiğinin altını çizerek, “Birlik halinde üretmemiz ve çalışmamız lazım. Her bir fert kendisini daha çok üreteceği bu medeniyete ne katacağını hesap etmesi lazım. Sayın Cumhurbaşkanımızın ‘Dünya 5’ten büyüktür’ sözü bugün Birleşmiş Milletler’de her liderin söyleyemeyeceği bir sözdür. O bizim için esasında sadece bir lider değil, medeniyetimizin yeniden ayağa kalması için bir semboldür. Hepimiz farklı fikirden de zikirden de olsak birlikte hareket etmemiz gerekir. Bugün birbirimizin ayrıştırıcı taraflarını değil, farklılıklarını değil, onları birleştirerek zenginliklerle kuvvetli hale getirerek birlikte hareket etmemizin zamanıdır. O nedenle çocuklarımıza, gençlerimize örnek olmamız lazım” ifadelerine yer verdi.

    Memişoğlu sağlık alanında önemli hamleler yapıldığını ifade ederek, “Kovid ve depremde gördük ki hem insan gücü hem de alt yapı olarak Türkiye esasında çok iyi bir sağlık hizmeti sunuyor. Türkiye sağlık konusunda son 20 senede Cumhurbaşkanımızın desteği ile inanılmaz işler yaptı. Düşünün ki şu anda Türkiye’de bütün hastanelerde tek kişilik ve çift kişilik, özellikli yatak oranı yüzde 80’in üzerine çıktı. 2002 yılında sağlıkta senede sadece 2 hizmet alan vatandaşımız, bugün yılda 11.7 kez sağlık hizmetine ulaşır vaziyettedir. Bunların hepsi ücretsiz ve sosyal güvence kapsamındadır. Bugün en büyük teknolojisinden en yeni ameliyat tekniğine kadar hepsini üretebilen, yapabilen bir sağlık sistemi ve insan gücümüz var. Biz bu sağlık hizmetlerini, daha iyi geliştirmek için elimizden geleni yapıyoruz” şeklinde konuştu.

  • Hisami Apartmanı davasında karar çıktı

    Hisami Apartmanı davasında karar çıktı

    Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, tutuklu müteahhitler Mehmet Ali Korkut ve Mehmet Meşe ile arsa sahipleri Nurettin Özcan ve Ahmet Özcan tutuklu bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi’yle (SEGBİS) hazır edildi.

    Duruşmada, müştekiler depremde binanın enkazında yakınlarını kaybettiklerini belirterek, şikayetçi oldukları sanıkların cezalandırılmalarını istediklerini belirtti.

    Cumhuriyet savcısı esas hakkında hazırladığı mütalaasında, sanıkların cezalandırılması ve tutukluluk halinin devamı yönünde görüş bildirdi.

    Sanık Korkut, daha önceki savunmalarını tekrarladığını ve suçsuz olduğunu ileri sürerek, tahliye ve beraat talebinde bulundu.

    Meşe de, binayı eksiksiz şekilde yaptığını, daha sonra yapılan müdahale sonucu binanın zarar gördüğünü ileri sürerek, “Depremde de enkaz altında kaldım. Tek başıma cezaevinde hayatımı idame ettiremiyorum.

    Sağ elimi kullanamıyorum. Tedavimin dışarıda yapılması gerekiyor. Uzun süredir tutuklu bulunuyorum. Tahliyemi ve beraatini talep ediyorum” dedi.

    Sanık Nurettin Özcan ise arsa sahibi olduğunu, inşaatın herhangi bir kısmına müdahale etmediğini öne sürerek, tahliye ve beraatini talep etti.

    Ahmet Özcan da binaya yük olacak bir şey yapmadığını savunarak, tahliye ve beraati yönünde karar verilmesini istedi.

    Savunmaların ardından mahkeme, sanıkların “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ve yaralanmasına neden olma” suçundan 17 yıl 6’şar ay hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi.

    Mahkeme, 3 sanığın tutukluluk halinin devamına, sanık Meşe’nin ise sağlık sorunları nedeniyle tahliyesini kararlaştırdı.

  • FETÖ firarisi Adil Öksüz’e şüpheliye 28 yıl 6 aya kadar hapis talebi

    FETÖ firarisi Adil Öksüz’e şüpheliye 28 yıl 6 aya kadar hapis talebi

    Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) sözde Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) yapılanmasının en üst düzey sivil sorumlusu olan firari Adil Öksüz’ün yurt dışına kaçmasını sağladığı iddiasıyla tutuklanan şüpheli Cihat Yıldız’a yönelik yürütülen soruşturma tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, şüpheli Yıldız’ın İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bulunan dava dosyasından firari olduğu ve yakalandığı esnada ‘Mustafa Yıldız’ olarak kendini tanıttığı anlatıldı.
    Bank Asya hesabında 17-25 Aralık darbe teşebbüsünden sonra 83 bin 736 lira artış olduğu belirtildi
    Hazırlanan iddianamede, şüpheli Yıldız’ı Bank Asya’daki hesabında 17-25 Aralık adlî darbe teşebbüsünden sonra 83 bin 736 lira artış olduğu, örgüte ait çeşitli kuruluşlarda kaydı bulunduğu, telefonunda örgüt mensuplarınca kullanılan kriptografik haberleşme sistemlerinden ‘kakao’ ve ‘ByLock’ tespit edildiği aktarıldı.

    “Adil Öksüz’ü 2010-2011 yıllarında tefsir konusunda vermiş olduğu sohbete katılmış olmamdan tanıyorum’’

    Şüpheli Yıldız’ın Beylükdüzü İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı ekipler tarafından 16 Ağustos’ta yapılan rutin asayiş uygulaması esnasında yakalandığının aktarıldığı iddianamede, şüphelinin Savcılıkta verdiği ifadesine de yer verildi. İfadede şüpheli Yıldız’ın, ‘’FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile bir bağlantım yok. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra sağda solda takıldım. Kod ismim ya da bir lakabım olup olmadığı konusunda cevap vermek istemiyorum. Bana emniyetten aradıklarını söylemişlerdi. Ben de bunun üzerine kendimi gizleme yoluna gittim. 15 Temmuz 2016 darbesinden sonraki süreçte Adil Öksüz’le görüştüm aynı evde kaldığım ve Namık kod adlı Adil Öksüz’ün yurt dışına kaçırılması konusunda yardım ettiğim iddiaları kabul etmiyorum. Ben Adil Öksüz’ü 2010-2011 yıllarında tefsir konusunda vermiş olduğu sohbete katılmış olmamdan tanıyorum. Kendisiyle bunun dışında herhangi bir organik bağım ve iletişimim olmamıştır. Darbe günü ben zaten Bursa’ya gitmiştim. O günün akşamı 8-9 gibi İstanbul’a evime döndüm. Darbenin olduğunu da Ankara’dan ismini vermek istemediğim beni arayan arkadaşımdan öğrendim’’ dediği kaydedildi.

    “Adil Öksüz’ün siyah bir valiz içerisinde bulunan şahsi eşyalarını Bahadır (Cihat Yıldız) alarak önden çıktı’’

    İddianamede, FETÖ terör örgütünün sözde hava kuvvetleri yapılanmasında askerlerden sorumlu sivil unsur olarak görev yapan, “AKSİYON” isimli gizli tanığın 27 Mart 2018’de ifadesine de yer verildi. Gizli tanık ifadesinde, ‘’Adil Öksüz’ün başka bir yere götürülme planı yapıldığını anladım. Ağustos ayının ikinci veya üçüncü günü Yıldız, Adil Öksüz’ü evimden götürmek üzere geldi. Adil Öksüz’ün siyah bir valiz içerisinde bulunan şahsi eşyalarını Bahadır (Cihat Yıldız) alarak önden çıktı. Ardından ben çıktım. Benden birkaç dakika sonra ise Adil Öksüz evden çıktı. Dışarıya çıktığımızda bizi iki ayrı araba bekliyordu. Öndeki araçta görsem teşhis edebileceğim, Zafer ismiyle hatırladığım bir şahıs şoför olarak bulunuyordu ayrıca o araca Bahadır ve Adil Öksüz bindi. Bahadır önde, Öksüz arkada tek oturuyordu. Öndeki araç, camları filmli bir araç idi. Arkadaki araca ise ben ve yine teşhis edebileceğim, Alper isimli, yapılanmada görev alan şahıs bindik. Şoförlüğü Alper yapıyordu. Araçlar hareket ettikten sonra bizim bulunduğumuz araç öndeki aracın önüne geçti. O şekilde seyre devam ettik’’ dediği kaydedildi.

    28 yıl 6 aya kadar hapis talebi

    Hazırlanan iddianamede şüpheli Cihat Yıldız’ın ‘silahlı terör örgütü kurma ve yönetme’ ile ‘başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması’ suçlarından 17 yıldan 28 yıl 6 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Şüphelinin yargılanmasına önümüzdeki günlerde İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlanacak.

  • Paketleme tesisindeki yangın havadan görüntülendi

    Paketleme tesisindeki yangın havadan görüntülendi

    Kozan Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Toklucuoğlu Narenciye Paketleme Tesisinde sabah saatlerinde çıkan yangın, 3 bin 500 metrekare kapalı alan dahil toplam 4 bin metrekare alanı sardı. Yangın çıkar çıkmaz 60 işçi fabrikadan tahliye edildi. Yangının haber verilmesi üzerine Adana Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı, Kozan Orman İşletme Müdürlüğü, AKOM ve AFAD ekipleri olay yerine geldi. Ekipler yangına hem karadan hem de helikopterle havadan müdahale başlattı. Yapılan hızlı müdahalenin ardından yangın yaklaşık 1 saatlik bir müdahale sonucu söndürüldü. Yangında ekipler soğutma çalışmasını sürdürüyor.

    Kozan Kaymakamı Bahhatin Alp Arslanköylü, OSB Müdürü Fatih Aydın, Kozan Belediye Başkanı Mustafa Atlı, yangın söndürme çalışmalarını yerinde takip ederek fabrika sahibi ile bir araya geldi. Kozan Belediye Başkanı Mustafa Atlı fabrika sahibi Gökhan Toklucaoğlu’na geçmiş olsun temennisinde bulunarak Kozan Belediyesi’nin tüm imkanları ile yanında olduğunu kaydetti.

    Yanan tesisin sahibi Gökhan Toklucuoğlu, yangının çıkış nedenin belirlenemediğini kaydederek can kaybı ve yaralanma olmamasıyla teselli bulduklarını söyledi.

     

  • 4 kişiye binlerce lira ceza kesildi

    4 kişiye binlerce lira ceza kesildi

    Sahil Güvenlik Komutanlığına bağlı İnebolu TCSG 96 Sahil Güvenlik Bot Komutanlığı ekipleri, İnebolu ilçesine bağlı Evrenye köyünde bulunan balıkçı barınağında denetimde bulundu. Denetim sırasında, bir balıkçı teknesinde avlanabilir asgari boy sınırından küçük 30 kasa lüfer (çinekop) cinsi balık ele geçirdi. Ekipler, balıklara el koyarak İnebolu İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne teslim etti.
    Ekipler tarafından, Su Ürünleri Yönetmeliği çerçevesinde avlanabilir asgari boy altında su ürünleri istihsali yapmaktan balıkçı teknesinde bulunan L.P.’ye 8 bin 918 TL, Ş.C.’ye 8 bin 918 TL, E.U.’ya 8 bin 918 TL ve K.K.’ya 39 bin 354 TL olmak üzere toplamda 66 bin 108 TL idari para cezası uygulandı.

  • Polis memuru Hakan Telli’nin şehit edildiği saldırıya ilişkin 17 sanığa tahliye

    Polis memuru Hakan Telli’nin şehit edildiği saldırıya ilişkin 17 sanığa tahliye

    Kağıthane’de 25 Ağustos 2023’te uyuşturucu ticareti yapıldığı ihbar edilen adrese düzenlenen operasyonda açılan ateş sonucu polis memuru Hakan Telli’nin şehit edildiği, polis memuru A.Y.Ç.’nin ise ağır yaralandığı olaya ilişkin 51 sanığın yargılanmasına devam edildi. İstanbul 16.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada 27’si tutuklu 40 sanık ve 2 tutuklu suça sürüklenen çocuk hazır bulundu. 1 tutuksuz suça sürüklenen çocuk ile taraf avukatlarının da katıldığı duruşmada 2’si başka suçtan tutuklu 4 sanık Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Ayrıca, müştekiler Firdevs Telli ve müşteki polis memuru A.Y.Ç. de SEGBİS ile mahkemeye katıldı.

    ‘’Hepimizden önce çıktı, bizden önce çıktığı için vuruldu’’

    Olay günü evdeyken kapıya 2 kişinin geldiğini söyleyen tutuklu sanık Akın Arsakay, ‘’Ben gidip baktığımda yönetici olduklarını söylediler. Ben dayımı çağırdım. Yönetici olduklarını, aşağıda iki tane motor olduğunu, motorlara bakmazsak polisi arayacaklarını söylediler. O sırada kapıda biri saklanıyordu. Diğer kişi parmağıyla gözetleme deliğini kapatıyordu. Polisi arıyorum dedikleri sırada dayım Ozan Anucur kapıyı araladı. Bakmak isterken dayımın üzerine atladılar. Kuzenim Diyar Anucur büyük silah keleş dediğimiz evde bulunan silah ile ateş etmeye başladı. Birisinin yaralandığını gördüm. Yaralanan polis memuru da dayımı yaraladı. Diyar Anucur’un ısrarı üzerine silahı elime aldım. Otoparka indik. Aşağı indik. Orada oyalandık. Diyar Anucur kapıyı açmaya çalıştı. Diyar Anucur kendisi kapıyı açtı. Hepimizden önce çıktı. Bizden önce çıktığı için vuruldu. Sonra teslim olmaya gittik’’ ifadelerini kullandı.

    ‘’Polis olduklarını kesinlikle düşünmedik’’

    Tutuklu sanık Ozan Anucur savunmasında, olay günü kendisiyle birlikte Akın Arsakay ve ölen Diyar Anucur’un birlikte evde oturduklarını söyleyerek, ‘’Diyar yemek söylemek istedi. Zil çaldıktan sonra Diyar ve Akın kapıya doğru yöneldi. Otomatiğe basarken kimse ses vermedi, onlar da yemek zannetti otomatiğe bastı. Akın ile Diyar endişeliydi, birisinin kapının arkasında saklandığını, birisinin gözetleme deliğini kapattığını söyledi. Kim olduklarını sordum, bina yöneticisi dediler. Aşağıda motor olduğunu, çalıntı olup olmadığını sordular. Beklemesini söyledim, ısrarla kapıyı çalmaya devam etti. Kapıyı az bir şey araladım, buyurun der demez silahın kabzası ile kafama vurmaya başladı. 3 ay önce abim rahmetli olduğu için sağda solda bizi öldüreceklerini söyleyenler olmuştu. Abimin düşmanlarının elinden ölmektense kendimi atacaktım. O sırada koridordan büyük silah sesleri gelmeye başladı. Polis olduklarını kesinlikle düşünmedik. Koridorda yaralandıkları zaman polis lafını duydum. Diyar’ın elinde tüfek vardı. Otoparka inip kapıyı açmaya çalıştık. Diyar önce çıktı, Diyar vuruldu. Vurulduktan sonra biz de geri çıktık. Polis olduklarına inandık. Binanın ana merdivenlerinden çıkıp teslim olduk’’ dedi.

    ‘’Kapıyı çaldık, polis olduğumuzu söyleyip ‘açın’ dedik’’

    Müşteki polis memuru B.Ö., ihbar üzerine olay yerini diğer müşteki polis memuru A.Y.Ç. ve şehit polis memuru Hakan Telli ile incelemeye başladıklarını söyleyerek, ‘’Uyuşturucu ticareti olduğunu düşünüyorduk. İhbarcılar motorcuların gelip paket verildiğini söylediler. Biz de izlediğimizde motorun geldiğini ve paket verildiğini gördük. O motoru takip ederken aradan dereden kaçtı. İhbarın aslında doğru olduğunu gördük. Olay günü polis memuru Telli, lokum kutusu gibi olan kutuyu açtı. İçinde ‘uzi’ diye tabir edilen madde çıktı. Diğer polis A.Y.Ç. ‘hemen takviye ekip çağıracağım’ dedi. Görüşmesini yaptı, daha sonra 2 personel çıkmayalım, 3 olalım dedik. Konuyu savcıya aktararak yukarı çıktık. Kapıyı çaldık, polis olduğumuzu söyleyip ‘açın’ dedik. Polis olduğumuzu biliyorlardı. Açtı açmadı diye beklerken Ozan Anucur, sol eliyle kapının koluna, sağ eliyle silahı doğrultarak kapıyı açtı. En başta üçümüzü Ozan vuracaktı, vuramadı. Sonrasında boğuşma oldu. Sağ taraftan bir el ateş oldu, ilk atış Hakan Telli’nin göğsüne geldi. 3-5 saniye sonra vurulduğunu fark etti. Kan fışkırmaya başlamıştı. İçeri girdiğim kafamı çevirdiğim anda diğer koltuğun altına koydu silahı ve Diyar silahı kurdu, bana sıktı ancak beni vuramadı. Bana karşı 2-3 kez atış yaptı. Ben karşılık veremedim’’ şeklinde konuştu.
    İfadesine devam eden müşteki polis memuru B.Ö., ‘’Orada bir anda Hakan abiyi omuzlayarak ‘hadi abi, bir kat aşağı in’ dedim. Bir yandan da komutayı arıyorum, takviye ekip çağırdık ve ‘vurulduk, özel harekat gelsin’ dedik. Üçüncü kata kadar Hakan abi ile geldim. Gücünün kalmadığını söyledi. Hakan abiye ‘abi otur, yardım çağırıp geliyorum’ dedim. Yukarıda hala silah sesleri geliyordu. Geri dönüp Hakan abiye gidecekken binanın girişinde 3 kişi gördüm. Diyar’ın vurulduğunu gördükten sonra baş edemeyeceklerini düşünüp teslim oldular’’ ifadelerini kullandı.

    ‘’Hassas teraziyi köfte tartmak için kullanıyordum’’

    Savunma yapan tutuklu sanık Halil Tacar, suç örgütüne üye olmadığını belirterek, ‘’Evimde iki adet hassas terazi bulundu, uyuşturucu madde bulundu. Hassas terazilerden biri işletmiş olduğum dükkandan kalmadır. Köfteyi tartmak için kullanıyordum. Diğer hassas teraziyi de kullanırken dozaj ve alırken kazıklanmamak için kullanıyorum’’ diye konuştu. Duruşmada bazı sanık ve suça sürüklenen çocuk avukatları, müvekkillerinin dosyalarının bu dosyadan ayrılması talebinde bulundular.

    17 sanığa tahliye

    Ara kararını açıklayan mahkeme, sanıklar Burak Altundal, Emre Oral, Abdulmutalip Suratlı, Aykut Yalçın, Aziz Korkusuz, Emre Yalçın, Nafiz Karçığa, Ömer Çakmaz, Özgür Özterzi, Şerif Korkusuz, İbrahim Tacar, İbrahim Mücahit Baran, Semih Beyazkılınç, Engin Kadalık, Harun Bakaç, Muhittin Mert Durmuş ve Burak Pola’nın ‘yurt dışına çıkış yasağı’ ve ‘imza atmak’ şeklinde adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verdi. 1 suça sürüklenen çocuk ile 12 sanığın tutukluluk halinin devamına karar veren heyet, firari sanıklar Sinan Anucur, Ersin Aydar ve Yılmaz Burak’ın ise haklarında çıkartılan yakalama kararlarının devamına hükmederek duruşmayı erteledi.

    İddianameden

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, şüpheliler Ozan Anucur, Sinan Anucur, Serhat Anucur ve Yılmaz Burak’ın ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’, ‘kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürme’, ‘kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürmeye teşebbüs’, ‘uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama’, ‘izinsiz olarak ateşli silah ve mermileri ülkeye sokma, imal etme, nakletme ve satma’, ‘resmi belgede sahtecilik’, 4 kişiye karşı ‘kasten öldürmeye teşebbüs’, ‘mala zarar verme’, ‘görevi yaptırmamak için direnme’ suçlarından ayrı ayrı 107’şer yıl 4’er aydan 146’şar yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
    İddianamede 47 şüphelinin ise ‘suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma’, ‘izinsiz olarak ateşli silah ve mermileri ülkeye sokma imal etme, nakletme ve satma’, ‘uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama’, ‘parada sahtecilik’, ‘suç delillerini yok etme’, ‘mala zarar verme’, ’kasten öldürmeye teşebbüs’, ‘resmi belgede sahtecilik’, ‘sayı ve nitelik bakımından vahim olan silah veya mermilerin satın alınması, taşınması ve bulundurulması’ suçlarından ayrı ayrı 5’er yıldan 97’şer yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.