Etiket: güncelhaberler

  • Ayasofya’nın halıları serilmeye başlandı

    Ayasofya’nın halıları serilmeye başlandı

    Ayasofya Camisi’nin ibadete açılmasına sayılı günler kala halılar serilmeye başlandı.

    “ŞU ANDA 8 SAF KADAR DÖŞENDİ”

    Ayasofya Camisi bu cuma ibadete açılacak. Caminin en önemli unsurlarından halıların üretimi bir yandan sürerken bir yandan da serimi yapılıyor. Manisa’da üretilen halılarla ilgili üretim yapan fabrikanın yönetim kurulu başkanı Ali Rıza Özkul son durumu anlattı. Özkul, “Ayasofya halısı ile ilgili Turizm Bakanlığı yaklaşık 15 gün önce bizimle iletişime geçti. Biz de memnuniyetle kabul ettik. İnşallah açılışa yetiştireceğiz. Burada 4 bin metrekarelik halı işi var. Şimdi 2 bin metrekaresini döşüyoruz. Diğer 2 bin metrekaresi de restorasyon bitince yapacağız. 6 ay civarında bir süre söylüyorlar” dedi.

    “KANSEROJEN OLMAYAN BİR BOYA KULLANILIYOR”

    “Yüzde 100 yün bir halı” diyen Özkul, “Kanserojen olmayan bir boya kullanılıyor. Açık renkler tarihi mekanlarda biraz hafif kalıyor. Böyle bir koyu rengin olması bir asalet getirdiğine inanıyorum. İçeride de koyu yeşil sütunlar ve duvarlar var. Mekana güzel bir uyum sağlayacağını tahmin ediyorum. Şu anda 8 saf kadar döşendi. Döşeme devam ediyor. Halının döşemesi açılışa ancak yetişecek. 75 kişilik personelimiz çalışıyor. İçeride de 8 kişilik bir ekip var. Osmanlı dönemi 17. Asır Rumi diye sanat dilinde geçiyor. Klasik bir motif. Renk olarak 4 renk var. Ördek başı yeşilin tonları var. Açıktan koyuya doğru gidiyor. En koyu tonu kontürlerde kullanılmış. En açık rengi de Rumilerin iç kısımlarında kullanılmış. Uzaktan bakıldığında hiç desen yokmuş gibi, üzerine yaklaşıldığında görülüyor. Saf çizgileri 125 cm aralıklarla döşeniyor” diye konuştu.

    “MEKANDA KIBLEDE BİRAZ PROBLEM VAR”

    Özkul, “Mekanda kıblede biraz problem var. Kıble burada biraz çarpık, binaya göre değil. Sağa doğru dönük. Osmanlı döneminde bu düzeltilmiş. Biz de halıları ona göre döşüyoruz. O açıya uyarak döşüyoruz. Binanın paraleline tam uymuyor” ifadelerini kullandı.

    Renk konusunda iki ayrı görüşün olduğunu söyleyen Özkul, “Bordo görüşü vardı. Vişne çürüğü üzerine konuşulmuştu. Son seçim Cumhurbaşkanının onayıyla oldu. Daha kaliteli olur düşüncesiyle Yeni Zelanda yünü yapalım dedik. Cumhurbaşkanımız ithal malzeme kullanmayalım dedi. Yerli yünün en iyisini kullanalım dedi ve o şekilde yaptık. 5 kilogram metrekare ağırlığı, 16 mm kalınlığı var” diye konuştu.

  • Fatih, Zonguldak açıklarında sondaja başladı

    Fatih, Zonguldak açıklarında sondaja başladı

    Türkiye’nin ilk milli sondaj gemisi ‘Fatih’, Karadeniz’deki ilk sondajına Zonguldak açıklarında bulunan Tuna-1 lokasyonunda başladı. Gemilerin hareketlerini gösteren internet sitesinden sondaj yeri görülen Fatih’in, Zonguldak’ın 85 mil açığında olduğu tahmin ediliyor.

    Karadeniz’de ilk kez yapacağı sondaj faaliyetlerini gerçekleştirmek üzere 29 Mayıs’ta İstanbul’un fethinin 567’nci yıl dönümünde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından İstanbul’dan Trabzon’a uğurlanan Fatih Sondaj Gemisi, 30 Haziran’da Zonguldak’a ulaştı. Son hazırlıklarını da Çaycuma ilçesine bağlı Filyos beldesi açıklarında tamamlayan Fatih, Zonguldak açıklarında sondajına başladı. Geminin Zonguldak’ın yaklaşık 85 mil açığında sondaj yaptığı tahmin ediliyor. Geminin bulunduğu konum, gemilerin hareketlerini gösteren internet sitesinden de görüntülendi. İki yardımcı geminin eşlik ettiği gemi, karadan ise gözükmüyor. Fatih gemisine, kendi karasularımızda olduğu için herhangi bir güvenlik konusunda askeri gemi eşlik etmiyor.

  • Afrin’de bombalı saldırı! 9 Yaralı

    Afrin’de bombalı saldırı! 9 Yaralı

    Suriye’nin Afrin kentinde bomba yerleştirilen araçta meydana gelen patlamada aralarında çocukların da olduğu 9 kişi yaralandı.

    Patlama, öğle saatlerinde Afrin kent merkezinde meydana geldi. Suriye Milli Ordusu bileşenlerinden olan Feylak El Şam grubu komutanlarından Husen Bedran’ın aracına yerleştirilen patlayıcı hareket halindeyken infilak ettirildi. Patlamada, Bedran’ın yanı sıra araçta bulunanlar ile yoldan geçen aralarında çocukların da olduğu 9 kişi yaralandı. Yaralılar, patlama ihbarının ardından bölgeye sevk edilen sağlık ekiplerince yapılan ilk müdahalelerinin ardından hastanelere sevk edildi. Yerel güvenlik güçleri, patlamanın ardından bölgede önlem alırken, terör örgütü PKK/YPG adına saldırıyı düzenlediği tahmin edilen teröristlerin yakalanmasına yönelik çalışma başlattı.

  • Bursaspor Hatay’da mağlup: 3-1

    Bursaspor Hatay’da mağlup: 3-1

    TFF 1. Lig’de geçen hafta Süper Lig’e şampiyon olarak yükselmeyi garantileyen Hatayspor, 34. hafta maçında sahasında Bursaspor’u 3-1 yendi.

    Hatayspor, TFF 1. Ligi 66 puanla birinci tamamladı.

    Bursaspor Süper Lig’e yükselmek için Play-off oynayacak.

    Hatayspor: Ömer Alıcı, Soner Örnek (Dk. 84 Fadıl Kocaoğlu), Gökhan Karadeniz (Dk. 78 Akomadi), Mesut Çaytemel (Dk. 78 Popov), Yasin Güreler, Quali (Dk. 50 Selim Ilgaz), Furkan Şeker, Rahman Buğra Çağıran, Yusuf Abdioğlu (Dk. 50 Sadi Karaduman), Diop, Caner Hüseyin Bağ

    Bursaspor: Emrullah Şalk, Onur Atasayar, Cüneyt Köz, Emirhan Aydoğan (Dk. 46 Burak Kapacak), Seleznov (Dk. 46 Kubilay Kanatsızkuş), Aykut Akgün, Recep Aydın, Ali Akman, Selçuk Şahin (Dk. 65 Burak Altıparmak), İsmail Çokçalış (Dk. 46 Tayfur Bingöl), Sedat Dursun (Dk. 77 Rüştü Hanlı)

    Goller: Dk. 19 Gökhan Karadeniz, Dk. 31 Rahman Buğra Çağıran, Dk. 76 Selim Ilgaz (Hatayspor), Dk. 75 Tayfur Bingöl (Bursaspor)

    Sarı kartlar: Dk. 45 Cüneyt Köz, Dk. 90+1 Kubilay Kanatsızkuş (Bursaspor), Dk. 51 Yasin Güreler (Hatayspor)

  • Hatayspor, evinde Bursaspor’u ağırlayacak

    Hatayspor, evinde Bursaspor’u ağırlayacak

    TFF 1’inci Lig’in şampiyonu Hatayspor, evinde Bursaspor ile karşılaşacak. Antakya Atatürk Stadyumu’nda yarın saat 17.30’da başlayacak karşılaşmayı Kutluhan Bilgiç yönetecek.

    Ligde geçtiğimiz hafta Adanaspor deplasmanında aldığı 3 puanla şampiyonluğunu ilan ederek, kurulduğu 1967 yılından bu yana ilk kez Süper Lig’e yükselme başarısı gösteren Hatayspor, 53 yıllık hasrete son verdi. Osman Çalğın Eğitim ve Dinlenme Tesisleri’nde teknik direktör Mehmet Altıparmak idaresinde yaptığı antrenmanla hazırlıklarını tamamlayan bordo beyazlılar, maç saatini beklemeye başladı.

  • Dere yatağına otogar yapılacak

    Dere yatağına otogar yapılacak

    Trabzon Büyükşehir Belediyesi dere yatağına otogar yapılacağını açıkladı. Otogar için sel ve taşkın riski olan Değirmendere’nin ıslah edileceği belirtildi.

    Sözcü’den İsmail Akduman’ın haberine göre Ortahisar Belediyesi’nin CHP’li meclis üyesi Oktay Söğüt, geçen yıl haziran ayında Araklı’daki sel felaketi sonrası sekiz kişinin hayatını kaybettiğini hatırlatarak şunları söyledi:

    “Bu olaydan yaklaşık bir ay sonra Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum katıldığı bir toplantıda “Dere yataklarındaki binalar yıkılacak” dedi. Sanki bakanlığın böyle bir sözü ve çalışması yokmuş, sanki sık sık sağanak yağışların beraberinde getirdiği felaketleri yaşamıyormuşuz gibi Trabzon Büyükşehir Belediyesi dere yatağına yeni terminal yapma kararı almış.”

    Son doksan yılda Trabzon’da yaşanan sel ve heyelanlardan 360 kişinin öldüğünü belirten Söğüt, “1990 yılındaki sel felaketi sonrası Değirmendere’nin içinde olduğu derelerin taşması sonucu 45 vatandaşımız hayatını kaybetmişti. Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin dere yatağına terminal yapma kararı bir büyük çelişki ve inattan başka bir şey değildir” dedi.

  • İngiltere, Rusya’yı aşı çalmakla suçladı

    İngiltere, Rusya’yı aşı çalmakla suçladı

    İngiltere, Rus istihbaratını yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşısını geliştirme çalışmaları yürüten kuruluşların bilgilerini çalmakla suçladı.

    İngiltere Siber Güvenlik Merkezinin (NCSC) yayımladığı, küresel kuruluşlara karşı yürütülen siber saldırılara ilişkin tavsiye belgesinde, Kovid-19 aşısını geliştirme çalışmaları yürüten kuruluşlara karşı Rus istihbarat servisiyle ilişkilendirilen tehdit gruplarınca siber saldırılar düzenlendiği bildirildi.

    Belgede, “The Dukes” ve “Cozy Bear” isimleriyle de bilinen APT29 adlı gruptan yapılan saldırıların Rus istihbarat servisiyle ilişkilendirildiği belirtildi.

    Saldırıların araştırmaları engellemeye yönelik olmadığı ifade edilen belgede, saldırılarla aşı çalışmalarına ilişkin bilgilerin çalınmak istendiği kaydedildi.

    Belgede, aşı çalışması yürüten kuruluşlara yönelik saldırıların Rus istihbaratınca düzenlendiğinin Kanada İletişim Güvenliği Kurumu (CSE), ABD İç Güvenlik Bakanlığı (DHS), ABD Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) tarafından da teyit edildiği aktarıldı.

    NCSC Operasyon Müdürü Paul Chichester, yaptığı açıklamada, hayati öneme sahip aşı çalışmalarına karşı yürütülen siber saldırıları kınadı.

    Chichester, kritik varlıkların korunmasında kararlı olduklarını ve sağlık sektörünü korumayı öncelediklerini kaydetti.

  • Azerbaycan-Ermenistan cephesinde gerginlik

    Azerbaycan-Ermenistan cephesinde gerginlik

    Ermenistan ordusunun Azerbaycan’ın Tovuz Rayonu’na ağır silahlarla saldırması bir anda dünya gündemini değiştirdi ve bölgesel savaş senaryolarının bir kez daha gündeme gelmesine neden oldu. Özellikle 12 Temmuz öğle saatlerinde başlayan ve 15 Temmuz itibarıyla zayıflamış görünen karşılıklı saldırılarda her iki tarafın ciddi kayıplar verdiği açıklandı. Azerbaycan ilk kez sıcak çatışmada bir generalini kaybetti. Azerbaycan tarafına saldırıların gerçekleştirildiği Ermenistan’a ait karakollar Azerbaycan’ın karşı ateşiyle yıkıldı. Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, bir gün arayla önce Ulusal Güvenlik Konseyi’ni, daha sonra da Bakanlar Kurulunu özel gündemle topladı ve Ermenistan’ın saldırılarına ilişkin önemli mesajlar verdi.

    Ermenistan’ın saldırılarına en sert tepki Türkiye’den geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Ermenistan’ın saldırılarını kınadılar, işgalci devleti uluslararası hukuka saygılı olmaya ve işgal ettiği toprakları terk etmeye davet ettiler. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Bakan Çavuşoğlu’nun özellikle Azerbaycan’ın topraklarını kurtarmak için tercih edeceği her yolda tüm imkanlarıyla yanında olacaklarını sert ifadelerle açıklaması bölgesel dengeleri değiştirebilecek bir açıklama olarak görülmelidir.

    Rusya, tarafları ateşkese uymaya davet etti ve gerekirse taraflar arasında arabuluculuk yapabileceğini açıkladı. ABD, İngiltere ve diğer Batılı ülkeler taraflara itidal çağrısı yaptılar. Pakistan Ermenistan’ın saldırılarını sert dille kınadı ve Azerbaycan’a desteğini ifade etti. Ukrayna ve Moldova taraflara itidal çağrısı yapmakla beraber Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü ve Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin Ermenistan’ın işgallerini sona erdirmesini isteyen 822, 853, 874 ve 884 sayılı kararlarının uygulanması, sorunun uluslararası hukukun temel ilkelerine ve özellikle toprak bütünlüğü ilkesine uygun bir biçimde çözüme kavuşturulması gerektiğini ifade ettiler. Hatta Ukrayna’nın bu tutumundan dolayı Erivan’daki Ukrayna Büyükelçisi Ermenistan Dışişleri Bakanlığı’na davet edilerek duyulan rahatsızlık ifade edildi.

    İran ilk açıklamasında kayıplardan duyduğu üzüntüyü ifade ederek tarafları ateşkese davet etti. Fakat Azerbaycan ve İran dışişleri bakanlarının telefon görüşmesinde Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne destek de ifade edildi.

    BM, Avrupa Birliği (AB), Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ve NATO, ayrıca Ermenistan’ın üye olduğu Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) ateşkes ihlallerinden ve sıcak çatışmaların başlamasından duydukları rahatsızlığı dile getirdiler. Ermenistan’ın beklentisinin aksine KGAÖ kendisine açık bir destek vermedi. İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) saldırılarından dolayı Ermenistan’ı kınadı ve Azerbaycan’a destek verdi.

    Cephede ateş hiç kesilmedi

    Sınırdaki çatışmaların nedenleri konusunda farklı görüşler ortaya atılıyor. Aslında sorunun tarihçesini, özellikle de mevcut duruma gelme sürecini, ateşkes ve sonrasındaki “barış sürecini” ayrıntılı bir biçimde bilenler için bu çatışma sürpriz değildi. Bilindiği üzere savaşın ilk aşamasında daha hazırlıklı olan (ASALA terör örgütünün deneyimli kadrolarına, ayrıca askeri, ekonomik ve diplomatik açından çok ciddi dış desteğe sahip olan) Ermenistan, Azerbaycan topraklarının yaklaşık yüzde 20’lik kısmını işgal etmişti. BM Güvenlik Konseyi ve diğer uluslararası kuruluşlar işgali kınayan, işgalin bir an evvel, kayıtsız şartsız sona erdirilmesini isteyen kararlar almıştı. Fakat Ermenistan ne bu kararlara uydu ne de Mayıs 1994’te imzalanan ateşkes anlaşmasına. Ermenistan büyük kapsamlı işgal ve yeni saldırı ihtimaliyle Azerbaycan’ı baskı altında tutacağına, Azerbaycan’ın topraklarını kurtarma girişimlerini ise Rusya’nın askeri desteği ile önleyebileceğine inanmıştır. Bölgede çıkarları ve sorun üzerinde etkisi bulunan önemli güçlerin tamamına yakını çözümsüzlükten yararlanmaya, işgal sorunu üzerinden taraflarla pazarlık yapmaya çalışmıştır. Bu nedenle de Azerbaycan topraklarının Ermenistan tarafından işgali sorunu (kısa ve yaygın ismiyle Karabağ sorunu) eski Sovyet coğrafyasındaki birçok sorun gibi “dondurulmuş sorun” olarak tanımlanmaktaydı.

    Fakat özellikle, Rusya’nın Ağustos 2008’de Gürcistan’a müdahalesinden sonra “dondurulmuş sorunların” aslında donmamış olduğu ve bu durumun büyük tehlike arz ettiği daha iyi anlaşıldı, sorunun çözümüne yönelik girişimlerin yoğunlaşacağı iddia edildi. Hatta, Rusya’nın arabuluculuğuyla 2 Kasım 2008’de Moskova yakınlarındaki Mein Dorf Şatosu’nda imzalanan anlaşmanın ateşkesi önemli ölçüde garanti altına alması bekleniyordu. Çünkü ilk kez taraflar Rusya’nın da imza attığı bir belgeyle sorunun çözümünde barışçıl yöntemlere bağlı kalacaklarını ifade etmişlerdi. Ama ilginç bir şekilde son yıllarda büyük kayıplara neden olan ateşkes ihlalleri, taraflar arasında görüşmelerin yapıldığı sırada ya da hemen ertesinde yaşandı.

    Örneğin Haziran 2010’da, Ağustos 2014’te, Kasım 2014’te, Aralık 2015’te ve diğer bazı dönemlerde ne zaman üst düzey görüşmeler söz konusu olsa, ateşkes ihlalleri her iki taraftan önemli kayıpların yaşanmasına ve savaş senaryolarının gündeme gelmesine neden oldu. Fakat bu gerginliklerin her birinden sonraki birkaç gün içerisinde önceki düzene geri dönüldü. 1994 Ateşkes Anlaşması sonrasında günümüze kadarki en geniş çaplı çatışmalar Nisan 2016’da yaşandı. O çatışmalar sırasında Ermenistan’ın provokasyonlarına karşılık veren Azerbaycan hem karşı tarafa büyük kayıplar verdirerek topraklarının bir kısmını Ermenistan işgalinden kurtardı hem de 30 yıllık savaşta ilk kez psikolojik üstünlüğü ele aldı. Bu, Ermenistan’ı ve destekçilerini ciddi bir biçimde rahatsız etti.

    Dolayısıyla 1994 ateşkesi sonrasında ateş aslında hiç kesilmedi. Ateşkes ihlalleri ise daha çok tarafların karşı tarafı suçlama konusu ve Mayıs 1994’teki dengeyi kendi lehlerine çevirme girişimi olarak dikkat çekiyor. Şöyle ki, Azerbaycan askeri, ekonomik ve diplomatik açıdan 1990’lı yılların başlarına göre çok daha güçlendi. Rakamlar da bu veriyi destekliyor.

    – Ermenistan, Azerbaycan’ı provoke etmeye çalışıyor

    Azerbaycan açısından topraklarının (eski Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi ve çevresindeki 7 rayonun) Ermenistan işgali altında kalması hem uluslararası hukuka aykırı hem de iki ülkenin mevcut askeri, diplomatik, ekonomik ve diğer kapasitelerine uygun değil. Yani, Azerbaycan uygun gördüğü zamanda BM Sözleşmesi’nin 51. maddesine dayanarak meşru müdafaa hakkı çerçevesinde topraklarını Ermenistan işgalinden kurtarma hakkına ve kapasitesine sahip.

    Ermenistan bu gidişatı kendisi açısından çok riskli görüyor ve Azerbaycan’ın artan kapasitesinin Rusya’nın da yer alacağı bir savaşla sınırlanmasını sağlamak için (Gürcistan ve Ukrayna örneklerinde olduğu gibi) Azerbaycan’ı provokasyona çekmeye çalışıyor. Ermenistan’ın bu kez iki ülke sınırındaki farklı bir bölgeden saldırmasının temel amaçlarından birisi bu olabilir.

    Genel olarak ateşkes ihlallerinin ve özellikle son çatışmaların nedenlerini şu şekilde sıralayabiliriz: Ermenistan için, Nisan 2016 savaşının sonuçlarını ve psikolojik ezilmişliği ortadan kaldırma fırsatı, Ermenistan’daki iç politik mücadelenin bir yansıması olması, iktidarın dikkatleri sosyal ve ekonomik sorunlardan uzaklaştırma amacı gütmesi, iç askeri mücadelenin bir yansıması, dış politikada yaşanan sorunların bir yansıması, Azerbaycan’ın (Rusya’nın da askeri olarak Ermenistan’ın yanında yer alacağı) büyük çaplı bir savaşa çekilerek potansiyelinin darbe almasının sağlanması vs.

    Karabağ sorununun çok karmaşık bir sorun olduğunu, sorunun ortaya çıkışında tek suçlunun Rusya olmadığını ifade etmekle beraber, mevcut manzaranın ortaya çıkmasında ve çözüm sürecindeki başarısızlıkta bu ülkenin Ermenistan’a verdiği özel desteğin rolünü vurgulamak yanlış olmaz.

    Karabağ sorunu Rusya açısından Kafkasya’da etkinliğini sürdürmesi amacı doğrultusunda önemli bir araç. Bu nedenle de tam olarak çözüme kavuşturulmasını, yani bir aracının ortadan kalkmasını istemez. Son dönemlere kadar Rusya’ya rağmen ciddi bir çatışmanın başlaması ve taraflardan birinin diğerine ciddi üstünlük sağlaması her zaman zayıf bir ihtimal olarak görülüyordu. Azerbaycan’ın bu aşamada Rusya’nın da müdahil olacağı bir savaşı arzu etmemesi, Rusya’nın ise kendisi bu kadar sorunla uğraşırken bir de Azerbaycan dolayısıyla yeni sıkıntılar yaşamayı arzu etmemesi çatışmanın büyüme ihtimalini hep zayıflatan unsurlar.

    – Türkiye’nin kararlılığı dengeleri değiştiriyor

    Ancak Türkiye’nin sürece aktif müdahil olmaya başlamasıyla “ne barış ne savaş” durumu herkes için, ama özellikle işgalci Ermenistan ve bu ülkeyi askerî açıdan destekleyen, çözümsüzlükten çıkar uman dış güçler için risk kaynağı olmaya başlıyor. Hatırlanacağı üzere Bakan Çavuşoğlu 20 Haziran 2020’de yaptığı açıklamada da Azerbaycan, Karabağ sorununun çözümünde nasıl bir çözüm arzu ederse biz de o şekilde onun yanında oluruz demek suretiyle bu konuda Türkiye’nin tavrına ilişkin ilk kez farklı bir bakış açısı ortaya koymuştu. 12 Temmuz’da başlayan çatışmalar sonrasında bu tavır Cumhurbaşkanı Erdoğan ve çeşitli bakanlar düzeyinde daha net ve ısrarlı bir şekilde vurgulandı. Dolayısıyla bir yandan Azerbaycan’ın ve Ermenistan’ın askeri, diplomatik ve ekonomik olanakları arasındaki dengenin 1990’ların başına kıyasla Azerbaycan lehinde çok değişmesi, diğer yandan Türkiye’nin aktif askeri politikası ve resmî açıklamaları dengeleri değiştirdi.

    Azerbaycan topraklarının Ermenistan tarafından işgali sorunu eskiden bölgede çıkarı ve bölge ülkeleri üzerinde etkisi bulunan güçler için bir fırsat iken artık aynı zamanda risk kaynağı olmaya başlıyor. Dolayısıyla Güney Kafkasya’daki sorunların çözümsüzlüğünden kâr elde etmeye çalışan güçler için Karabağ sorunu açısından “ne savaş ne de barış” durumu artık eskisi kadar sağlıklı değil. Azerbaycan ile Ermenistan arasında başlayabilecek büyük çaplı bir savaş Suriye ve Libya sorunlarından farklı olarak bölgedeki büyük güçlerin (Rusya, Türkiye ve İran) olanaklarını daha fazla tüketebilir ve bu güçler başka bölgelerdeki önemli çıkar alanlarını kaybetmek durumunda kalabilirler. Bu senaryo bölge dışındaki önemli güçlerin çıkarlarına daha uygun olacaktır. Bölgedeki önemli güçlerin bunları dikkate alması ve Karabağ sorunun çözümü hususunda hızlı hareket etmesi gerekmektedir. Bu etken Karabağ sorununun çözüm sürecini hızlandırabilir.

  • Alinur Aktaş: 15 Temmuz’u unutmayacağız

    Alinur Aktaş: 15 Temmuz’u unutmayacağız

    Bursa Büyükşehir Belediyesi, 15 Temmuz 2016’da devlete, devlet güçlerine ve yürüyen sisteme karşı yapılan hain FETÖ darbe girişimini unutturmamak için farklı programlar hazırlarken, Başkan Alinur Aktaş, “Yarınlar bayram olsun diye bu vatanın nice kahraman evladı o gece vuslata ermek için canını siper etti” dedi.

    Türk demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçen ve hafızalardaki sıcaklığını hala koruyan 15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümünde Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından bir dizi etkinlik düzenlendi. Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı tarafından hem 15 Temmuz ihanetini unutturmamak hem de darbe girişiminde şehit olanları anmak için düzenlenen etkinlikler, Fevzi Çakmak Caddesi üzerindeki 15 Temmuz Fotoğraf Sergisi ile geçtiğimiz hafta başlamıştı. İhanetin yıldönümü akşamında 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nda yapılacak etkinlikler ise Kuran-ı Kerim Tilaveti ile başlayacak. Mehter takımı konseri, 15 Temmuz oratoryosu ve kahramanlık türküleri konseri ile anma programı tamamlanacak.

    ‘Unutmayacağız, unutturmayacağız’

    Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, 15 Temmuz gecesi demokrasiye, devlete, devlet güçlerine ve yürüyen sisteme karşı illegal bir kalkışma yaşandığını hatırlatarak, milletin paralarıyla alınmış silahlarla devletin ele geçirilmeye çalışıldığını ancak, güvenlik güçleri ile vatanını seven, milletin birliği ve beraberliğine sevdalı, inançlı yürekleri sayesinde, kalkışmanın bertaraf edildiğini söyledi. Başkan Aktaş, “O gece bu toprakların gerçek kahramanları olmasaydı; bugün milletin iradesi yok olacak, büyük Türkiye hasta adam olmaya tekrar mahkum edilecekti. Yarınlar bayram olsun diye bu vatanın nice kahraman evladı o gece vuslata ermek için canını siper etti. Destan yazan kahramanlarımızın hepsinden razıyız, Rabbim de cümlesinden razı olsun! 15 Temmuz’u asla unutmayacağız” dedi.

  • Polis karakoluna inek girdi

    Polis karakoluna inek girdi

    Dünya genelinde etkisini sürdürüen koronavirüs (Covid-19) salgınında boyunca sık sık görmeye alıştığımız hayvanların şehre inme anlarına bir yenisi daha eklendi.

    Avustralya’nın Queensland eyaletindeki Doomadgee kasabasında bir inek polis karakolunun içerisine kadar girdi.

    Karakolun güvenlik kamerasına yansıyan o görüntülerde, polis karakoluna giren ineğin bir süre etrafı kolaçan ettiği, yiyecek bir şeyler bulmak için karakolun bahçesinde tur attığı görülüyor.

    İneği karakolda gördüklerinde paniğe kapılan polisler ise, o anları kayda aldı.