Etiket: güncelhaberler

  • Yurtta hava durumu

    Yurtta hava durumu

    Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan tahminlere göre, hava sıcaklığı İç Anadolu ve Karadeniz’in iç kesimlerinde 3 ila 5 derece azalacak, Trakya’da 4 ila 6 derece artacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Rüzgar, genellikle kuzeyli, öğle saatlerinde Akdeniz kıyıları ile doğu kesimlerde güneyli yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle:

    Ankara: Az bulutlu, zamanla parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 32

    İstanbul: Parçalı ve az bulutlu 31

    Bursa: Parçalı ve az bulutlu 34

    İzmir: Az bulutlu ve açık 35

    Adana: Az bulutlu ve açık 36

    Antalya: Az bulutlu ve açık 31

    Samsun: Az bulutlu, zamanla parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra doğu ilçeleri yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 32

    Trabzon: Az bulutlu, zamanla parçalı ve çok bulutlu, yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 29

    Erzurum: Az bulutlu ve açık 32

    Diyarbakır: Az bulutlu ve açık 41

  • Tramvay durağında şüpheli çanta paniği

    Tramvay durağında şüpheli çanta paniği

    Sultanahmet tramvay durağında bırakılan şüpheli çanta tedirginliğe neden oldu. Çevredeki vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine gelen polis ekipleri sevk edildi. Ekipler, durağı boşaltarak çevrede güvenlik önlemi aldı. Bomba imha ekibince fünye ile patlatılan çanta boş çıktı. İncelemelerin tamamlanmasının ardından tramvay seferleri tekrar normale döndü.

  • “Hedefimiz aldığımız payı 1,5’e yükseltmek”

    “Hedefimiz aldığımız payı 1,5’e yükseltmek”

    Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından Türkiye’ye yapılan küresel doğrudan yatırımlara ilişkin açıklamalarda bulundu. Küresel ölçekte büyük firmaların elektrikli araç, batarya ve lojistik yatırımları için Türkiye’yi tercih ettiğini vurgulayan Şimşek, “2003-2024 Haziran döneminde toplam 266,9 milyar dolar doğrudan yatırım girişi gerçekleşti. 2003’ten önce yüzde 0,2 olan küresel doğrudan yatırımlardan aldığımız pay 2003-2023 döneminde yüzde 0,9’a çıktı. Uluslararası Doğrudan Yatırım Stratejimizde hedefimiz 2028 yılına kadar bu oranı yüzde 1,5’e yükseltmek. Programımızın ikiz dönüşüm ve yüksek katma değerli üretime yönelik politikalarıyla ülkemizi daha büyük bir üretim üssüne dönüştürerek büyüme potansiyelimizi ve vatandaşlarımızın refahını artıracağız” açıklamalarında bulundu.

  • Astığı pankartlarla isyan etti

    Astığı pankartlarla isyan etti

    Gurbetçi Veli Uzun, kent merkezi Şeyhşamil Mahallesi’nde bulunan dükkanını 2018 yılında İl Sağlık Müdürlüğüne Aile Sağlık Merkezi olarak kullanılması için kiraladı. 250 metrekare olan dükkanı için İl Sağlık Müdürlüğüyle bir yıllığına anlaştı. 1 yıllık sözleşmenin dolmasına rağmen doktorlar dükkandan çıkmadı. Karşılıklı olarak sözleşmenin feshedilmesine rağmen kira alacağını da tahsis edemeyen Uzun, mahkemeye başvurdu. 2 yıl süren mahkemenin ardından tahliye kararı çıktı. Doktorlar bu karara da uymazken, durum istinaf mahkemesine taşındı. İstinaf mahkemesinin doktorların lehine karar vermesi üzerine çaresiz kalan Uzun, sesini apartmana astığı pankartlarla duyurmaya çalıştı. Astığı pankarta, “Rezillik kepazelik diz boyu. Devlet, vatandaşın malına haksız hukuksuz şekilde evrakta sahtecilik yaparak çökebilir mi? Maalesef bunu da gördük. Doktorlara: Buradan kazandığınız haram parayı ailenize nasıl yediriyorsunuz, Allah’tan korkmayan kuldan utanır mı?” yazarak duruma adeta isyan etti. Çaresiz kalan Uzun, sorunun biran önce çözülmesini istiyor.

    “5 yıl oldu, halen değişen bir şey yok”

    Veli Uzun, 5 yıldır çözüm bulamadıklarını ifade ederek, “2018’de İl Sağlık Müdürlüğü’nden yetkililer geldi. Burayı sağlık ocağı yapmak için bizden istediler. Biz de verdik. Bir yıl sonra ödeme olmayınca ben noter aracılığıyla bir yazılı beyanda bulundum. İl Sağlık Müdürlüğü bize bir yazı gönderdi, ‘Bizim sözleşmemiz sizinle bitti’ dediler. Tekrar aradım, üç artı üç bizim sözleşmemiz vardı dedim. ‘Hayır sözleşmemizi okumadınız mı’ dedi. Sözleşmeyi gönderdiler. Baktığımda bir yıllık sözleşme olduğunu gördüm. Altı ay kira ödemediler. Sonra bizi çağırdılar. Dediler ki ‘Sözleşmeyi iptal edelim. Biz orayı boşaltacağız’. Ben de tamam dedim. Sözleşmeyi iki taraflı feshettik. Bir ay geçti, halen boşaltılmadı. Bize ‘Siz kendiniz doktorları çıkaracaksınız’ dediler. Doktorlar ‘Bizimle alakanız yok, sizin muhatabınız İl Sağlık Müdürlüğü’ dediler. Onlar da ‘Hayır bizimle sözleşmeniz bitti. Mahkemeye gitmeniz lazım’ dedi. Diğer bütün kurumlara gittim. Herhangi bir yardım bulamayınca mahkemeye başvurdum. Mahkemeye başvurduktan sonra da ‘Keşke önce gelseydiniz’ dediler. Olaylar böyle başladı, 5 yıl oldu halen değişen bir şey yok” dedi.

    “Hukuksuz bir şekilde şu anda burada oturuyorlar”

    Doktorların hukuksuz bir şekilde dükkanda durduğunu söyleyen Uzun, “Şu ana kadar hiçbir devlet yetkilisinden bir cevap gelmedi. Bütün mercilere yazı gönderdim, herhangi bir sonuç alamadık. Doktorlar 2020’de ‘Beraber bir sözleşme yapalım’ dedi. Ben de tamam dedim. Muhtar, avukatlar, İl Sağlık Müdürlüğü ve doktorlar hep beraber sözleşme yapacaktık, onların dediği miktarı ben onayladım. Doktorlar ‘Hayır’ dedi, masadan kalktı. ‘Biz ödemiyoruz da, imza da atmıyoruz’ dediler. İl Sağlık Müdürlüğü, 2018’de 2 bin 500 yüz lira ödediler. 2020 de ‘Bu miktarı ödemeyiz, bin 500 lira öderiz’ dediler. Kanuni olarak şu miktarı ödeyeceksiniz diye bir yetkimiz yok. Elimizde sözleşme yok, kendilerinin yok. Hukuksuz bir şekilde şu anda burada oturuyorlar. 5 yıldır boşaltmaları için uğraşıyorum. Buradan Sağlık Bakanlığına sesleniyorum, bir an önce buranın bir çözüme kavuşturulmasını istiyorum. Artık pankart astım belki duyarlar diye. Sonra ikinci pankartı astım, yetkililer artık mağduriyetimizi görür diye. Hala bekliyoruz. Umudumu kaybettim ama hala küçük bir umut daha var içimde. Bekliyorum. Şu anda bizim bu mağduriyetimize karşılık adalet istiyoruz. Yerel mahkeme tahliye kararı verdi. Tahliye kararına da uymadılar, istinafa gittiler. İstinafta bu bölgede sağlık ocağı olmadığı için buranın kalmasına müsaade etti. Yani bedelsiz, kirası ödenmeden burada kalmasına müsaade etti. Şimdi biz de Yargıtay’a taşıdık. Dönemin İl Sağlık Müdürlüğüne gittiğimde onlar bana bir yıllık sözleşmenin dolduğunu söylediler. Ben de onlara 3+3 anlaşmıştık, telefonda konuştuğumuzda da aynı sözleşme olduğunu belirtmiştiniz ama benden onay alıp yeğenime farklı sözleşme imzalatmışsınız dedim. Bana ‘Siz cahil misiniz, o zaman okusaydınız’ dediler. Ben de dönemin müdürüne ‘Devletin kurumu vatandaşı dolandırır mı?’ dedim” şeklinde konuştu.

  • Hamsi avcılığına kota getirildi

    Hamsi avcılığına kota getirildi

    1 Eylül 2024 – 14 Nisan 2025 tarihleri arasında genel balıkçılık av sezonunda Tarımsal Üretim Planlama Programı çerçevesinde hamsi avcılığına kota uygulaması getirildi. Toplam avcılık kota miktarı 400 bin ton olarak belirlendi.

    İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, “1 Eylül 2024 – 14 Nisan 2025 tarihlerini kapsayan genel balıkçılık av sezonunda Tarımsal Üretim Planlama Programı kapsamında, hamsi avcılığına kota uygulaması getirilmiş olup, toplam avcılık kota miktarı 400 bin ton olarak belirlenmiştir. 12 metre ve üzeri balıkçı gemisi ruhsat tezkeresi sahibi tekneler için av aracı ve tekne boyuna göre yapılacak kota dağıtımına başvurmak isteyen balıkçı gemisi donatanlarının, son başvuru tarihi 6 Eylül 2024’tür. Kota başvurusunda bulunmak isteyen 12 metre ve üzeri boydaki balıkçı gemisi sahiplerinin, belirtilen tarihe kadar gerekli işlemleri tamamlamaları önemle duyurulur” ifadeleri kullanıldı.

  • Lezzetini topraktan, kalitesini teknolojiden

    Lezzetini topraktan, kalitesini teknolojiden

    Konya’nın yüzölçümünün yüzde 47’si tarım arazisi olarak kullanılıyor. Meram ilçesi Kaşınhanı yöresinde ise çiftçiler, 80 bin dekar arazide havuç yetiştiriyor. Aşamalı ekimin ardından ilk havuç sökümleri devam ediyor. Havuçlar tarlalardan makinelerle söküm yapılarak toplanıyor. Kamyonlarla fabrikalara götürülen havuçlar, burada özenle yıkandıktan sonra paketleme işlemi yapılıyor. Son günlerde 35 dereceye kadar yükselen bölgedeki hava sıcaklığına rağmen havuç fabrikalarındaki mesailer aralıksız devam ediyor. Türkiye’deki 650 bin ton havuç üretiminin 450 bin tonunun Konya’dan karşılandığı havuç üretiminde sıralı söküm sayesinde yılın 11 ayı ürün elde edilebiliyor.

    “Teknolojiyi en iyi bir şekilde kullanmaya çalışıyoruz”

    Gelişen teknoloji ile tarımda kullanılan makinelerin havuç üretiminde de kaliteyi yüksek seviyelere çıkarttığını söyleyen havuç üreticisi Oğuzhan Özcan, “Teknolojiyi en iyi bir şekilde kullanmaya çalışıyoruz. Havalı mibzer, büyük ekipman traktörlerinden, dronla ilaçlama sistemlerinden bant sistemlerine kadar bir çok kolaylık sağlıyor bu araçlar. Hedefimiz Allah izin verirse paketleme sistemine geçmek. Makineleşmeyle, bu işler daha kaliteli, daha kalibrasyonu düzgün bir şekilde yapılıyor. Marketler genellikle ufak paketlemelere geçiyor. Biz burada işçilerle büyük paketleme yapıyoruz. Ufak paketleme işçiye yaptıramıyoruz. Yaptırsak bile maliyetleri artıyor. Bir kiloluk bir poşetleme işçiyle yapmış olsak kilogram maliyeti bize 2 bin 500 liraya kadar maliyet olur. Ama makineleşme olduğunda biz yine işçi kullanacağız. Zaten işçi sıkıntısı var tarım alanında. Bu sayede biz daha çok iş yapacağız, Allah izin verirse hedefimiz, daha nizami, daha düzgün bir şekilde marketse markete, pazarsa pazara, 1 kilo isteyene 1 kilo, 5 kilo isteyene 5 kilo gibi bu şekilde düzgün bir şekilde paketlemek” dedi.

    Üretimdeki işleyişin teknoloji ile beraber arttığını belirten Özcan, “20 yıl önceden örnek vermek gerekirse şimdi ile arasında yüzde 500 fark var teknoloji ekipman kullanma arasında. 150 kişi ile üretmiş olduğumuz, paketlediğimiz havucu şu an 10 kişiyle yapıyoruz. Yani sökümde makineleşmeye geçtik. Yüklemede makineleşmeye geçtik. Yıkama havuz sistemi dediğimiz kamyonda damper sistemine geçtik. Burada işçiler de tabii bundan 20 sene önce işçiler de biraz daha bu işlerde tecrübesizdi. Şimdi onlar da paket başı çalışıyor. Ne kadar fazla çalışıyorsa kendilerine o kadar kazançları oluyor” şeklinde konuştu.

    “Havuçları burada bedava dahi versek vatandaş bu havucu 15 ila 20 liranın altına tüketemiyor”

    Üreticinin satışı ile tüketicinin aldığı havuç fiyatındaki farklara değinen Özcan, “Burada şöyle bir sıkıntı var; son zamanlarda özellikle 2 senedir biz üreticiler bu zamana kadar 2 seneye kadar para kazandık. 2 senedir biz sadece üretecek şekilde bir kazanç yapılıyor. Buradaki en büyük problem biz havuçları burada bedava dahi versek İstanbul’daki vatandaş bu havucu 15 ila 20 liranın altına tüketemiyor. Arada çok aşırı bir şekilde makas var, çok aşırı masraflar var. Nakliye masrafları, pazarcı masrafları, marketçi masrafları, poşet masrafı, sandık masrafı, halde komisyon masrafı, yüzde 1 ila 2 stopaj vergi masrafları. Bizim elimizde şu an havucun kilogram fiyatı 4 ile 6 lira arası. Vatandaş, İstanbul halinde, markette, pazarda 20 ila 25 liradan aşağı tüketemiyor. Aradaki makası siz hesaplayın” ifadelerini kullandı.

    “Yurt dışından bu havucun tercih edilme nedenlerinden biri rengi ve aroması”

    Konya’da 80 bin dekarlık bir alanda havuç üretimi yapıldığını belirten Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Konya Şube Başkanı Burak Kırkgöz de, “Konya’nın Kaşınhanı Mahallesi’nde havuç hasadı devam ediyor. Tabii havuç 11 aylık bir serüven. Burada çiftçilerimiz 11 ay boyunca havuç tarımıyla ilgili çalışma yürütüyor. Bu dönemlerde de havuçlarımız hasat oluyor. Kaşınhanı yöresinde yaklaşık 80 bin dekarlık bir alanda 500 bin ton civarında bir üretim gerçekleşiyor. Bu da ülke ihtiyacının yaklaşık yüzde 70’ini karşılıyor. Tabii büyük bir oranda da yurt dışı pazarına sevk ediliyor havuçlar. Yurt dışından bu havucun tercih edilme nedenlerinden biri rengi ve aroması, kalitesi” diye konuştu.

  • Deniz Uğur’dan Nilüfer’e suç duyurusu

    Deniz Uğur’dan Nilüfer’e suç duyurusu

    Reha Muhtar, dün gece saatlerinde evinin merdivenlerinden düşmesi sonucu kaldırıldığı hastanede entübe edildi.

    Muhtar’ın tedavisi hastanede devam ederken velayeti babası Muhtar da olan Poyraz iddiaya göre şarkıcı Nilüfer ve evlat edindiği kızı Ayşe Yumlu tarafından alıkonuldu. Deniz Uğur avukatı aracılığıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına şarkıcı Nilüfer ve kızı Ayşe Naz Yumlu hakkında suç duyurusunda bulundu. Savcılığa sunulan dilekçede, Poyraz hakkında Sarıyer İlçe Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube’ye kayıp ihbarı yapıldığı da yer aldı.

  • Afyonkarahisar’da orman yangını sürüyor

    Afyonkarahisar’da orman yangını sürüyor

    Yaklaşık 30 hektarlık alanda süren yangına hem karadan hem de havadan müdahale ediliyor. Kırka beldesinde ormanlık arazideki yangın itfaiye ekiplerinin hummalı çalışmasına rağmen henüz kontrol altına alınamadı. Çok sayıda itfaiye aracının ve vatandaşların yangın ile mücadelesi sürüyor.
    Öte yandan, yangında hasar gören alan havadan görüntülendi.

  • 5 bin yıllık objeler bulundu

    5 bin yıllık objeler bulundu

    Adilcevaz ilçesindeki Van Gölü kıyısında bulunan “Delikli Mağara” kazısı, Kültür ve Turizm Bakanlığının izinleriyle Ahlat Müze Müdürlüğü başkanlığında Van YYÜ Arkeoloji Bölümünden Dr. Öğretim Üyesi Sinan Kılıç’ın bilimsel danışmanlığında yürütülüyor. Yaklaşık 1,5 aydır yürütülen kazıda ulaşılan İlk Tunç Çağı’na ait kalıntılar bölge tarihine ışık tutacak. 20 yıldan fazladır Van Gölü Havzasında prehistorik dönemlere ait araştırmalar yaptığını belirten Dr. Öğretim Üyesi Sinan Kılıç, Adilcevaz ilçesinde ilk defa prehistorik bir kazı yaptıklarını ve Adilcevaz başta olmak üzere bölge tarihine katkı sunacak izlere rastladıklarını söyledi.

    “Bu mağaradan elde ettiğimiz kalıntılar hem Van Gölü çevresinin hem de Adilcevaz’ın tarihine önemli katkılar sunacak”

    Mağara’nın doğu girişinde yaptıkları sondaj kazılarında en eskisi günümüzde 5 bin yıl öncesine ait İlk Tunç Çağı diye tabir edilen dönemle ilişkendirilen obsidiyen kesici aletler, ok uçları, seramik ve hayvan kemikleri bulduklarını anlatan Kılıç, “2006 yılında Delikli Mağara’nın batı kısmında yol yapımı için çakıl alımı yapılmış. Bu sayede biz arkamda gördüğünüz mağara içindeki döngünün kesitini görmüş olduk. Fark ettik ki bugünkü mağara tabanının 2,5 metre altında bir arkeolojik dolgu başlıyor. Bunu daha önceden bilmiyorduk. Bu dolgu bize çok eski dönemleri yani bu bölgenin tarih öncesi dönemleriyle ilgili bir takım izler olduğunu gösterdi. Pek fazla bu bölgenin tarih öncesi dönemiyle ilgili bilmediğimiz bir dönem olduğunu düşünerek kazı yapmaya karar verdik. Geçen yıl Adilcevaz bölgesinde bir mağara araştırmasıyla bu işe başladık. Bir sürü mağara inceledik, hatta mağaralardan birinde boyalı mağara resimleri de bulduk. O zaman buradaki Delikli Mağara ve etrafında bulunan mağaralarda insan faaliyetleri ile ilgili kalıntılara rastladık. Önümüzdeki birkaç sene daha burada çalışma yapmayı düşünüyoruz. Bu çalışmalar sonucu elde edilecek bilgiler hem Van Gölü çevresinin hem de Adilcevaz’ın tarihine önemli katkılar sunacaktır” dedi.

    Tarih öncesi dönemlere ait kazıların Van Gölü çevresinde de yapıldığını belirten Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:
    “Tilki Tepe dediğimiz alan bugün ki Van Havaalanı sınırları içerisindeki bölgede en eski döneme ait kazılar yapılmıştı. Buradan başlamak üzere zaten bölge tarihi öncesiyle ilgili bir fikrimiz var. Fakat bizim burada bilmediğimiz ilk tarımcı topluluklarla bu Van Gölü çevresinin ilişkisi, bunu aydınlatmaya çalışıyoruz. Bu mağarada da böyle bir potansiyel olduğunu düşünüyoruz. Acaba güneydeki bu tarımcı topluluklar bu bölgeye geldiler mi? Ne amaçla geldiler? Burada yaşadılar mı? Bugüne kadar bir iz bulamamıştık. Bölgede 1960’lardan sonra başlayan bir arkeolojik çalışma rutini var. Ancak bu rutin Urartu Krallığı dönemiyle ilgili Demir Çağı ile ilgili halende devam ediyor. Adilcevaz Kef Kalesi’nde de bu anlamda bir kazımız var. Son çalışmalar Demir Çağı ile ilgili olduğu için ve Demir Çağı’nda da yazı ilk defa Urartularla bölgeye geldiği için demek ki bu bölgenin prehistoryası tarih öncesi dönemleri biraz ihmal etti. Ben bir prehistoryacı olarak bu bölgenin prehistorik dönemlerine yönelik araştırmalarım oldu. Çok yeni şeylerde keşfetmiş olduk. Daha önce 1990’ların başlarında hocalarımızın kazdığı prehistorik yerleşim yerleri oldu. Bunların hepsi milattan önce İlk Tunç Çağı yerleşimleriydi. Bunların öncesi acaba, başlangıç evresi yani İlk Tunç Çağı toplulukları buraya ne zaman geldi, yani hangi şartlarda yaşadılar? Nerelerde oturdular? Bu konuda da pek bir fikrimiz yok. Bu konuda da burası bir potansiyel oluşturuyor, çünkü İlk Tunç Çağı’nın başlangıç evresiyle ilgili burada bir takım şeyler çıkacağını düşünüyoruz. Çok evreli bir kamp yeri burası, sezonluk yerleşim yeri. Bütün bu bilgileri bir araya getirdiğimiz zaman hem Adilcevaz’ın tarihine bir katkı olmuş olacak hem Van Gölü çevresinin tarih öncesi dönemlerine katkı olmuş olacak. Tabi ki bütün bölge yani Doğu Anadolu, Güney Batı Asya diye düşünürsek bu bölgedeki tarih öncesi dönemlere önemli katkılar sunacağını düşündüğümüz bir kazı yeri burası.

  • Sıcak hava pamukta rekolteyi düşürdü

    Sıcak hava pamukta rekolteyi düşürdü

    Uçsuz bucaksız tarım alanlarının sahibi pamuk ağaları ile film ve romanlara konu olan Adana’da ‘beyaz altın’ olarak nitelendirilen pamukta hasat yaklaşık 2 hafta sonra başlayacak. Pamuk, lifiyle tekstile, çekirdeğiyle yağ ve yem sanayisine, linteriyle kağıt sanayiine, küspesiyle de hayvancılık sektörüne ham madde sağlıyor.
    Pamukta Adana, üretimle beşinci sırada yer alırken bu sene kentte yaklaşık 147 bin dönüm alandan 70 bin ton rekolte bekleniyor. Sıcak havanın verimi düşürdüğü pamukta ise çiftçiler fiyatın 30 lira olmasını bekliyor.


    “Fiyat 30 lira olmalı”

    İhlas Haber Ajansı’na konuşan Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, “Bir zamanlar aklımıza pamuk ağaları gelirdi. Ancak Adana ve birçok ilde pamukta sıkıntılar var. Pamukta gümrük vergilerini arttıramadığımız için fiyatlar doğrudan dünya pamuk fiyatlarıyla entegredir. Şu anda kütlü pamuğun kilogram fiyatı serbest piyasada 19 lira. Ocak-Şubat aylarında 25 liraya çıkmıştı. Hasatta fiyatın 30 lira olması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

    “Pamukta verim kaybı yaşadık”

    Pamukta rekoltenin sıcak hava nedeniyle düştüğünü anlatan Doğan, “Pamuğun kozaları sıcak havalar nedeniyle büyümedi. O nedenle verim kaybı yaşayacağız. Pamuk ülkemiz için olmazsa olmaz ürünlerden. Ülkemize yeteceği pamuğun 3’te 1’ini üretiyoruz. Pamuğun kilogram fiyatına 1 lira 60 kuruş prim desteği veriliyor. Bu desteğinde 5 lira olması gerekiyor. Şu andaki gibi hasatta da fiyat 19 lira olursa çiftçi pamuktan para kazanamaz” diye konuştu.