Etiket: güncelhaberler

  • Yenidoğan çetesi davasında 7’nci gün

    Yenidoğan çetesi davasında 7’nci gün

    İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 7’nci gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar hazır bulundu. Bugün görülecek olan celsede tutuksuz sanıkların savunma yapacağı öğrenildi.

    İddianameden

    Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 47 sanığa ve 19 sağlık kuruluşuna yer verilirken 10 bebeğin ise hayatını kaybettiği belirtildi. İddianamede Fırat Sarı liderliğindeki ve yöneticiliğini İlker Gönen ile Gıyasettin Mert Özdemir’in yaptığı suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yeni doğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamakları ile oynama yaparak SGK’dan üst sınırdan ödeme almak olduğu açıklandı. İddianamede çetenin hastaların mevcut durumlarını, evrak işlemlerine farklı yansıtarak (entübe olanı entübe olmayan, entübe olmayanı entübe olan, kullanılmayan ilaçları kullanılmış şekilde) gibi yöntemlerle evrak sahteciliği yapıp SGK’ya fatura ettiği, hastaların mevcut durumlarını olduğundan daha ağır göstererek daha uzun süre yatış sağlayıp SGK’dan yüksek ücret tahsil ettiği ve bazı hasta yakınlarından fazladan ücret adı altında para almak gibi işlemlerle maddi çıkar elde ettiği de aktarıldı. Hazırlanan iddianamede yer alan şüphelilerin çoğunun sağlık çalışanı olduğu ve kazanılan kardan bu çalışanların da aldığı belirtildi. İddianamede 112 sevk sistemi bertaraf edildiği için bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği örgüt adına karlı gördüğü hastanelere yatışının yapıldığı, bu noktada amacın bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil maddi olarak en fazla kazanç elde edilmesi olduğu belirtildi. Bebeklerin her türlü enfeksiyona açık olan yeni doğan yoğun bakım ünitelerinde yatırılmasının kimi bebeklerde enfeksiyon kapma gibi rahatsızlıklara kimi bebeklerde ise ölüme dahi sebep olduğu da iddianamede kaydedildi. Şüphelilerin usulsüz şekilde düşümünü yaptıkları currosurf, infasurf gibi ilaçları hastaneden çıkartarak satıp maddi kazanç elde ettikleri, Özel Hastaneler Yönetmeliği’ne aykırı şekilde işletme devri yapılarak danışmanlık hizmeti adı altında Fırat Sarı liderliğindeki Yenidoğan Suç Örgütü’nün çok sayıda hastaneye az sayıda doktorla hizmet vermeye çalışması nedeni ile aslında sağlık hizmetinin doğrudan hemşire ve hatta hemşire yardımcıları ile verildiği bu nedenle bebek ölüm sayılarının arttığı da iddianamede kaydedildi. İddianamede hemşirelerin kendisini doktor olarak tanıttığı, bir kısım örgüt mensuplarının yenidoğan yoğun bakımlarını kapasitenin üzerinde doldurduğu, hemşireler eli ile usule aykırı gerçek olmayan epikriz raporları yazıldığı da açıklandı. Soruşturma kapsamında incelenen dijital materyallerde ise şüphelilerin “kötü hasta değerleri, iyi hasta değerleri” gibi şablon hasta değerlerinin yer aldığı ve çoğu zaman hastaların kan gazı, kan değerleri, enfeksiyon olup olmadığı gibi konularda gerçekte bir tetkik veya tahlil yapmadan kendi gözlemlerine göre bebeği iyi veya kötü olarak kategorize edip raporlarını şablon olarak tek elden, merkezden, hastane dışından yazdıkları iddianamede kaydedildi. Bu nedenle hangi bebeğe hangi tedavinin uygulanacağı yönünde tereddütler yaşandığı ve bebeklerin hayatını kaybetmesine kadar varan telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğduğu iddianamede kaydedildi. Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından ilgili hastaneler ve suç örgütünün faaliyetlerini incelemek ve raporlamak için görevlendirilen müfettişlerin bebek ölümleri ile ilgili olarak alanında uzman neotologlardan oluşan uzman heyetten aldığı görüşe göre hastanelerde tıbbi imkansızlıklar, erken teşhis ve tedavi olmaması, birebir yakın hekim kontrolü olmaması, gerekli tetkik ve tahlillerin yapılmaması, hayati öneme sahip ilaçların kesilmesi, 3. Düzey olmamasına rağmen 3. Düzey hasta kabulü yapılması, doktorların hastaların klinik takip ve tedavisini üstlenmedikleri, ölüm sebeplerinin doktorlar tarafından örtbas edilmesi, TPN sıvısı içerisine lipit multivitamin, fosfor ve magnezyum destekleri verilmemesi sonucu yeterli enerji protein desteği alamadığı için hastaların beslenme bozukluğuna sebep olunduğu, bebeğin kalbi düşmesine rağmen adrenalin kullanılmaması, hastaların uzun süre yatışı yapılıp uygun merkezlere sevk edilmemesi, ilaç hazırlanması ve saklanmasında ihmal gösterilmesi, hastalara protein ve lipit desteği yapılmaması, gerekli ilaçların uygun şekilde verilmemesi, uygun şekil ve süre canlandırma desteği uygulanmaması, sahte hasta dosyası düzenlenmesi, hastaya pasif ötenazi uygulanması nedeniyle bebeklerin hayat haklarının ellerinden alındığı şeklinde tespitler olduğu aktarıldı. İddianamede bazı bebeklerin yoğun bakıma girdikten sonra kilo alması gerekirken aksine ciddi kilo kaybı yaşadığı da aktarılırken, Yenidoğan Suç Örgütü’nün ve örgüte yardım eden hastane yönetimlerinin sırf giderleri azaltmak ve maddi menfaat temin etmek adına bebeklere yeterli besin verme işlemini yerine getirmedikleri, tapelerde “TPN tüketimini azaltın” şeklinde talimatların yer aldığı da açıklandı. İddianame kapsamında sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘nitelikli dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve 11 kez ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Sanık Gıyasettin Mert Özdemir’in ise ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi’, ‘kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi. İddianamede diğer sanıklar hakkında benzer suçlardan değişen oranlarda hapis cezası talep edildi.

  • “Alışveriş yapmak serotonin hormonunu arttırıyor”

    “Alışveriş yapmak serotonin hormonunu arttırıyor”

    Alışveriş yaparken serotonin hormonunun arttığını ve bundan dolayı mutluluk duygusunun oluştuğunu söyleyen Psikolog Hande Nacar Baş, “Gereksiz bir şeylere sahip olma arzusu, gereksiz kargoların eve gelmesi ailesi huzurunu çoğu zaman bozabiliyor. Alışveriş bağımlıları da imkanı varsa tedavi olmalı” dedi.

    Alışveriş, bazı bireylerin kendilerini iyi hissetmek için başvurdukları bir aktivite olarak görülürken Kasım ayı indirimleri, insanları cezbediyor. Ancak sağlıklı alışveriş davranışı gösteren bireyler olduğu gibi, alışverişi bağımlılık düzeyinde yapan kişiler de bulunuyor.

    Bireylerin gelecekte yaşanabilecek ekonomik ya da sosyal çöküntülerden korkarak anı kurtarmaya yönelik aşırı harcamalar yapma davranışı olarak tanımlanıyor.
    Uzmanlar, Kasım ayı indirimlerinde dikkat edilmesi gerekenleri anlattı. Konuyla ilgili Onma Psikoloji’den Psikolog Hande Nacar Baş, İhlas Haber Ajansı’na konuştu.

    “Alışveriş yaparken kişinin serotonin hormonu artıyor”
    Psikolog Baş, alışveriş yapmanın serotonin hormonunu arttırdığını vurgulayarak, “Bir maddenin yada davranışın olumsuz sonuçlara rağmen ısrarla devam etmesine bağımlılık diyoruz. Bu bağımlılık oyun, kumar veya madde bağımlılığı olabilir. Ancak son yıllarda alışveriş bağımlılığını da bu bağımlılıkların içerisine alıyoruz.

    Anlık istek ve hazla yapılan alışverişlerin hepsine alışveriş bağımlılığı diyebiliriz. Bunlar, ihtiyaç dahilinde yapılmayan alışverişlerdir. Alışveriş yaparken kişinin serotonin hormonu artıyor. Bu hormonda anlık mutluluk duygusuna sebep oluyor. Mutluluk duygusu ise kişinin iyi hissetmesinin akabinde suçluluk duygusuyla devam ediyor” ifadelerini kullandı.

    “Düşük benlik kaygısı, alışveriş bağımlısı yapıyor”
    Alışveriş bağımlılarının düşük benlik kaygısına sahip kişiler olduğunu belirten Psikolog Hande Nacar Baş, “Alışveriş bağımlıları kimler diye baktığımızda aslında genelde bu kişilerin genelde düşük benlik kaygısına sahip kişiler olduğunu görüyoruz.

    Bu kişiler duygularını bastıran, kaygılı, mutsuz ve belki hayatlarında fazlaca sıkışmış kişiler olabiliyor. O nedenle bu tarz dürtülerle bu davranışlarını bastıran kişiler olduğunu görüyoruz. Kimi, psikolojik rahatsızlık sebebiyle bu davranışları sergileyebiliyor. Bunların uzmanlar tarafından belirlenip tedavi edilmesi lazım” diye konuştu.

    “Alışveriş bağımlıları da tedavi olmalı”
    İndirimi kaçırma korkusu, ürün biriktirme gibi davranışların alışveriş bağımlılarında sıkça görüldüğüne dikkat çeken Onma Psikoloji’den Psikolog Hande Nacar Baş, daha sonra şunları söyledi:

    “İndirimi kaçırma korkusu, ürün biriktirme arzusu gibi davranışlar alışveriş bağımlılarında görülüyor. Kişinin bir arzusu var ve bu arzuyu bir takım sebeplerle hayatında gerçekleştiremiyor.

    Bundan kaçmak için alışveriş yapmayı çözüm olarak buluyor. Asıl önemli olan bu kişilere nasıl yaklaşılması gerektiği. Kişinin imkanı varsa tedavi olması öncelikli isteğimiz. Ancak bazen yaşadığı imkansızlıklar nedeniyle tedavi olamayan kişiler bağımlılığına neden olan temel sebepleri araştırmalılar. Hangi duygu alışverişe sebep oluyor onu bulduğumuz ve çözdüğümüz noktada alışveriş bağımlılığı yok oluyor.”

    “Gereksiz kargolar aile huzurunu bozabiliyor”
    Bütün bağımlılık türleri gibi alışveriş bağımlılığının da aileyi etkilediğini belirten Psikolog Baş, “Bütün bağımlılıklar aileyi çok etkiliyor. Alkol ve madde bağımlılığının nasıl etkiler oluşturduğunu biliyoruz ancak alışveriş bağımlılığı çoğu zaman gözden kaçıyor.

    Ancak bu, aile ekonomisini ve aile huzurunu etkileyen bağımlılık türlerinden bir tanesi. Gereksiz bir şeylere sahip olma arzusu, gereksiz kargoların eve gelmesi ailesi huzurunu çoğu zaman bozabiliyor. Aile içi çatışmalara sebebiyet verebiliyor” dedi.

  • Dağlar beyaza büründü

    Dağlar beyaza büründü

    Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesinde kar yağışı etkili oldu. Yüksek bölgeler beyaza büründü. İlçe özel idare ekipleri kapalı yolları açmak için çalışma başlattı.
    Beytüşşebap ilçesinde etkili olan kar yağışı yüksek bölgeleri beyaza bürüdü. Kış aylarının sert geçtiği yüksek rakımlı ilçenin dağları beyaza büründü. Kato, Kerkür, Faraşin, Tanin ve Marinus bölgeleri kar altında kaldı. Kar kalınlığı yer yer yarım metre olarak ölçülürken, yağışın yoğun olduğu Faraşin yaylası yolu ulaşıma kapandı. Ekipler yolları açmak için sabahın ilk ışıklarıyla çalışma başlattı.

  • “Ben ölürsem bu videoyu paylaşın”

    “Ben ölürsem bu videoyu paylaşın”

    25 Kasım’da Seyhan ilçesine bağlı Dağlıoğlu Mahallesi Bahçelievler Caddesi’ndeki bir kokoreççide uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülen, Abdulbasit Çamsar’ın (17) ölmeden önce çektiği video ortaya çıktı.

    Çamsar’ın sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımda, “Ölürsem yok mu bu video, hepiniz beni paylaşın diye kalsın. Yani beni paylaşmanızı istiyorum kardeş” dediği görüldü. Video sosyal medyada viral oldu.

  • Yaylada mahsur kalan çift kurtarıldı

    Yaylada mahsur kalan çift kurtarıldı

    Edinilen bilgiye göre, Bozkır ilçesi Sülek Yaylası’nda kalan Mustafa Akın ile karısı Naciye Akın’dan haber alamayan yakınları durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbar üzerine harekete geçen İl Afet Ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD) ekipleri yaylaya ulaştı. Ekipler tarafından yayladan alınan karı koca, sağlık ekiplerinin bulunduğu güvenli alana getirilerek ambulansla Seydişehir Devlet Hastanesine kaldırıldı. Burada ilk müdahaleleri yapılan çiftin sağlık durumlarının iyi olduğu öğrenildi.

  • Gündüz sallanan minare böyle devrildi

    Gündüz sallanan minare böyle devrildi

    Kahramanmaraş’ta etkili olan rüzgâr, gündüz saatlerinde sallanarak tehlike sinyalleri veren bir minarenin akşam saatlerinde devrilmesine yol açtı.
    Olay, şehir merkezine yakın bir mahallede meydana geldi. Rüzgârın etkisiyle sallanan minare, çevredeki vatandaşları tedirgin ederken, ekipler gün içerisinde bölgeyi güvenlik şeridiyle çevirmişti. Akşam saatlerinde tamamen devrilen minare, şans eseri herhangi bir can kaybına veya yaralanmaya neden olmadı. Belediye ekipleri, olayın yaşandığı bölgede temizlik ve onarım çalışmalarına başladı.

  • Ameliyatsız kalp kapak tedavisi

    Ameliyatsız kalp kapak tedavisi

    Daha önce metalik protez kapağı ile kalp kapak değişimi yapılan ve kapağında ciddi kaçak nedeniyle sürekli kan nakli ihtiyacı meydana gelen 57 yaşındaki erkek hastaya, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde ‘Perkütan Paravalvüler Kaçak Kapama’ yöntemi başarı ile uygulandı.

    Operasyon; ESOGÜ Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı’ndan Doç. Dr. Kadir Uğur Mert ve SBÜ Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Prof. Dr. Murat Çelik’in ekip liderliğinde; Doç. Dr. Muhammet Dural, Doç. Dr. Selda Murat, Dr. Öğr. Üyesi Erdi Babayiğit, Arş. Gör. Dr. İstiklal Özkaya ve Arş. Gör. Dr. Cihat Çalışkan’ın katkılarıyla gerçekleştirildi.

    “Bu problemi çözmek öncelikle hastamız adına bizim için büyük bir mutluluk”
    Tedavi ile ilgili açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Kadir Uğur Mert, “Hastamızın ciddi nefes darlığı sebebiyle tekrarlayan hastane yatışları ve 30 kez kan transfüzyonu almasına neden olan bu problemi çözmek öncelikle hastamız adına bizim için büyük bir mutluluk. 57 yaşındaki erkek hastamızda geçtiğimiz ağustos ayında halsizlik, yorgunluk ve nefes darlığı şikayetleri ile geldiği ESOGÜ Hastanesi’nde Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı’ndan Doç. Dr. Neslihan Andıç hocamız tarafından hemolitik üremik sendrom yani kırmızı kan hücrelerinde parçalanma ile seyreden bir hastalık tespit edildi.

    Hocamızın tecrübesi ile problemin sebebinin kalp kapağı protezi olabileceği değerlendirildi. Sonrasında kardiyoloji hekimlerinin değerlendirmesi ile 57 yaşında erkek hastada yaklaşık 10 yıl önce açık kalp cerrahisi ile değiştirilen metal mitral kapak protezi operasyonundan yıllar sonra kapak dikişlerinin kenarlarında ‘paravalvüler kaçak’ adı verilen durum tespit edildi” dedi.

    “Eskişehir’de ilk kez ESOGÜ Hastanesi’nde yapıldı”
    Kan hücrelerinin parçalanmasına neden olan kansızlık (hemolitik anemi) sebebiyle son 3 ayda 30 kez kan nakli alan ve zorlu bir süreç yaşayan hastanın kardiyoloji ve hematoloji öğretim üyelerinin birlikte karar verdikleri heyet tarafından açık cerrahi açısından riskli bulunarak cilt yolu (perkütan) ile ameliyatsız ‘kapak etrafından kaçak kapama’ işlemine alındığını ifade eden Doç. Dr. Mert, “Eskişehir’de ilk kez ESOGÜ Hastanesi’nde yapılan operasyon ile kasıktan girilerek kalp kapağındaki kaçak özel cihazlarla başarıyla kapatıldı.

    ESOGÜ Tıp Fakültesi Kardiyoloji ekibi tarafından uygulanan modern yöntemle şifa bulmasına vesile olunan hastamız ölümcül sonuçlanabilecek durumdan kurtularak hayata yeniden tutundu. Paravalvüler kaçak, genellikle kalp kapağı ameliyatları sonrası oluşan ciddi bir sorundur. Kalp kapağının çevresindeki açıklıklardan kanın sızması, kalbin verimli çalışmasını engelleyerek hastada nefes darlığı, halsizlik, kansızlık ve kalp yetmezliği gibi sorunlara neden olabilir.

    Şiddetli kaçaklarda ise kan hüclerinde parçalanma (hemoliz) meydana getirir ve sık kan nakli yapılması hayati önem taşıyabilir. Bu durum hastada demir birikimi ile neticelenerek böbrek, kalp, karaciğer gibi organların çalışmasını engelleyerek hayati risk oluşturabilir” şeklinde konuştu.

    “Son zamanlarda Eskişehir’de de çağdaş kardiyolojik tedaviler başarılı bir şekilde gerçekleştirilmektedir”
    ESOGÜ Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı’nın yenilikçi tedavi yöntemleriyle Türkiye’nin sağlık hizmetlerine katkıda bulunmaya devam ettiğine vurgu yapan Doç. Dr. Mert, açıklamasına şöyle devam etti:
    “Kardiyoloji ekibimiz bu tür işlemleri başarıyla uygulayarak sadece Eskişehir’de değil, tüm bölgede örnek teşkil etmektedir. Dünyada uygulanan büyük bölümü modern tedavi Türkiye’de Ankara, İstanbul gibi büyük şehirlerde uygulanmaktadır. Son zamanlarda Eskişehir’de de devletimiz ve üniversitemizin sağladığı kaynaklarla çağdaş kardiyolojik tedaviler başarılı bir şekilde gerçekleştirilebilmektedir.

    Girişimsel kardiyoloji alanında uygulanan modern tedavilerin büyük bölümünün merkezimizde yapılabilir hale gelmesinden mutluluk duymaktayız. Uzun yıllardır girişimsel kardiyolojide kompleks koroner anjiyografi, kalp pilleri ve elektrofizyolojik olarak 3 boyutlu ablasyon tedavileri veren merkezimizde artık ameliyatsız kapak değişimi (TAVI), kalp deliklerinde kapama (ASD, PFO) gibi işlemler rutin olarak yapılmaktadır.

    Uygulanmamış olan paravalvüler kaçak veya mitral kapak girişimi gibi tedavileri de yavaş yavaş imkânlarımız elverdiğince yapmaya çalışmaktayız. Bu şekilde Eskişehirli hemşehrilerimizin ve bölgemizden gelen vatandaşlarımızın Ankara, İstanbul gibi büyük şehirlere gitmelerine gerek kalmadan devletimiz ve üniversitemizin bize sağladığı imkânlar doğrultusunda ben ve ekibim görevimizi en iyi şekilde yerine getirmek için buradayız.”

  • Erzurum kara teslim oldu

    Erzurum kara teslim oldu

    Erzurum’da etkili olan kar yağışı, hayatı adeta felce uğrattı. Dün gece yarısından itibaren il genelinde etkili olan yoğun kar yağışı, araç ve yaya trafiğinin güçlükle yapılabilmesine neden oldu. Kent genelinde bin mahallenin yolu kar nedeniyle ulaşıma kapanırken, Karayolları ve belediye ekipleri kapalı köy yollarını açmak için seferber oldu. Aşkale ilçesinde Kop ve Tepebaşı geçitlerinde yolu ulaşıma açık tutmak için ekipler çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Kar sürprizi ile uyanan Erzurumlular, “Memleketin her şeyi yalan kışı gerçek. Artık mayıs, haziran ayına kadar kar eksik olmaz. Kar bizi, biz karı seviyoruz” diye konuştular.

  • Yapay zekâ tabanlı akademisyen

    Yapay zekâ tabanlı akademisyen

    Yapay zekâ tabanlı eğitmen Ai. Prof. DUX, Antalya’da düzenlenen ‘41. Türk Mikrobiyoloji Kongresinde’ ilk kez sunum yaptı. Katılımcıların sorularını da anlık olarak cevaplayan Ai. Prof. DUX, bir kongrede bilimsel sunum yapan ilk yapay zekâ olarak dünya bilim tarihine geçti.

    Dünyanın birçok ülkesinden bilim insanının katıldığı 41. Türk Mikrobiyoloji Kongresi’nde; yapılan sunumlar ve multidisipliner çalışmalar büyük ilgi görürken Yakın Doğu Üniversitesinin geliştirdiği yapay zekâ tabanlı akademisyeni Ai. Prof. DUX ise ilk kez bir kongrede sunum yaptı.
    Yakın Doğu Üniversitesi DESAM Araştırma Enstitüsü, Yapay Zekâ ve Nesnelerin İnterneti Uluslararası Araştırma Merkezi ve Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi araştırmacılarının iş birliği ile geliştirilen ‘Kene türlerinin hızlı ve doğru tanımlanmasını sağlayan yapay zekâ tabanlı uygulaması’ ilgi gördü. Doç. Dr. Cenk Serhan Özverel, Prof. Dr. Fadi Al-Turjman, Dr. Erdal Şanlıdağ, Yrd. Doç. Dr. Ayşe Şeyer Çağatan, Dr. İbrahim Ame ve Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ’ın yürüttüğü çalışmada, Hyalomma ve Rhipicephalus cinsi kenelerin tanımlanmasında VGG16, ResNet50 ve özel bir CNN modeli olmak üzere üç farklı yapay zekâ modeli kullanıldı.

    Çalışmada en yüksek doğruluk oranı yüzde 99,57 ile VGG16 modelinde tespit edildi. Bu model insan hatasını en aza indirerek kene tanımlamada en başarılı sonuçları elde etti. Kullanıcı dostu bir arayüzle desteklenen bu sistem, uzmanlık gerektirmeden herkesin kolaylıkla kene tanımlaması için bir uygulamaya dönüştürüldü.

    Bu yenilikçi çalışma, yapay zekâ tabanlı akademisyen Ai. Prof. DUX tarafından sunuldu. Sunum sırasında, jüri üyeleri ve diğer katılımcılar çalışmaya büyük ilgi gösterdi ve yöneltilen sorular Ai. Prof. DUX tarafından detaylı bir şekilde yanıtlandı. Çalışmanın ve sunumun bir yapay zekâ profesörü tarafından gerçekleştirilmesi, bu çalışmayı alanda bir ilk haline getirdi ve vektör kaynaklı hastalıklarla mücadelede önemli bir adım olarak değerlendirildi.

    Enfeksiyon hastalıkları ve yapay zekâ destekli çalışmalar ortaya kondu
    Kongrede ayrıca Yakın Doğu Üniversitesi araştırmacılarından Prof. Dr. Emrah Ruh, ‘Mikroorganizmalar ve İklim Değişiklikleri’ oturumunda, iklim değişikliklerinin eklem bacaklılarla bulaşan hastalıklar üzerindeki etkilerini ele alan bir sunum gerçekleştirdi. Doç. Dr. Nazife Sultanoğlu ise ‘Göç ve Seyahat Enfeksiyonları’ oturumunda, göç ve seyahatle ilişkili enfeksiyonların matematiksel modellerle incelendiği çalışmasını paylaştı.

    Doç. Dr. Cenk Serhan Özverel, yapay zekâ uygulamalarıyla Mpox virüsünün hızlı, kolay ve doğru teşhisini sağlayan modelini tanıtırken, Dr. Çağlar Özketen ise yeni bir kedi koronavirüs varyantının (FCoV-23) insana bulaş riskinin ‘in silico’ modelleme yöntemiyle değerlendirildiği araştırmasını sundu.

  • Mermer ocağında göçük: 1 ölü

    Mermer ocağında göçük: 1 ölü

    Olay, akşam saat 18.10 sıralarında Saraylar Mahallesi’nde Ediz Ö.’ye ait mermer ocağında yaşandı.

    Meydana gelen heyelanda göçük altında kalan işçilere ulaşmak iş makınaları ile arama kurtarma çalışması başlatıldı. Olay yerine Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Marmara Grup Amirliği ekipleri de sevk edilirken, AFAD ve UMKE ekipleriyle adaya ulaşım için koordinasyon sağlandı. Mermer blokların altında kalan işçilerin Mustafa Dak ve Ahmet Özmen olduğu belirlenirken, Özmen’in cenazesine ulaşıldı. Dak’ı arama çalışmaları ise sürüyor.