Etiket: gündem

  • Afyonkarahisar’daki kazalar MOBESE’de

    Afyonkarahisar’daki kazalar MOBESE’de

    Afyonkarahisar İl Emniyet Müdürlüğü tarafından, kent merkezinde yaşanan bazı trafik kazalarının MOBESE kameralarınca kaydedilen görüntüleri basınla paylaşıldı. Görüntülerde, Çay ilçesi Aşağı Dörtyol kavşağında otomobillerin çarpıştığı anlar yer alıyor. Kent merkezinde de otomobillerin çarpışması ve minibüs ile otomobilin çarpışması kameralara yansıdı.

  • Cem Garipoğlu’nun fethi kabir işlemi hukuken işte böyle yapılacak

    Cem Garipoğlu’nun fethi kabir işlemi hukuken işte böyle yapılacak

    Münevver Karabulut’u 3 Mart 2009 tarihinde canavarca hisle öldüren Cem Garipoğlu, 2014 yılında Silivri Cezaevi’ndeki koğuşunda intihar etmişti. Garipoğlu’nun ölümünün ardından, ölen kişinin gerçekten Cem Garipoğlu olup olmadığı yönündeki iddialar üzerine Karabulut ailesi, avukatları aracılığıyla fethi kabir talebinde bulunmuştu. Ailenin avukatları tarafından yapılan talep, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kabul edildi. Bu kabul kapsamında Cem Garipoğlu’nun mezarının açılması için Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na talimat yazıldı.
    Avukat Buket Nurşah Tekışık, fethi kabir işleminin nasıl yapılacağı konusunda detayları anlattı.

    “Söz konusu cinayetin aile tarafından gerçekleştirilen bir ayin olduğu iddia edildi”

    Münevver Karabulut’un vahşice öldürüldüğünü dile getiren Avukat Buket Nurşah Tekışık, “Katil zanlısı Cem Garipoğlu, 197 gün boyunca saklandı ve ardından teslim oldu. Cinayetle ilgili soruşturma devam ederken Adli Tıp Kurumunun hazırladığı otopsi raporunun hatalı olduğu ortaya çıktı. Otopsi sırasında başka cenazelerin DNA örneklerinin karıştırıldığı anlaşıldı ve ikinci kez otopsi raporu hazırlandı. Söz konusu cinayetin aile tarafından gerçekleştirilen bir ayin olduğu iddia edildi ve Türkiye kamuoyunda fazlaca dikkat çekerek büyük tepki topladı” diye konuştu.

    “Garipoğlu’nun ailesinin maddi gücü ve olay sonrasındaki firari durumu akıllarda şüphe bıraktı”

    Garipoğlu’nun intihar iddiası konusunda konuşan Avukat Tekışık, “Garipoğlu’nun, 10 Ekim 2014 tarihinde Silivri’de cezasını çektiği 5 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde ip ve poşet kullanarak intihar ettiği iddia edildi. 17 Aralık 2022 tarihinde Münevver Karabulut’un babası Süreyya Karabulut’un Cem Garipoğlu’nun cezaevinde intihar etmediği, kaçtığı veya kaçırıldığı iddiası ile Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı başvuru için takipsizlik kararı verildi. Garipoğlu’nun ailesinin maddi gücü ve olay sonrasındaki firari durumu akıllarda şüphe bıraktı” şeklinde konuştu.

    “Cem Garipoğlu’nun mezarının açılması ile ilgili ailenin başvurusu kabul edildi”

    Olay tarihinde Garipoğlu’nun Interpol tarafından kırmızı bültenle aranmış olmasına rağmen 197 gün boyunca bulunamadığını dile getiren Tekışık, “Cem Garipoğlu’nun yurtdışına kaçtığı hatta öncesinde cezaevinde dil öğrenmek için kitaplar istediği iddia edildi. Tüm bu şüpheler neticesinde Türk halkının kafasında soru işareti bıraktı. Başsavcılık, Silivri 5 No’lu Cezaevi’nde intihar eden Cem Garipoğlu’nun ölümüne ilişkin yeni karar aldı ve Cem Garipoğlu’nun mezarının açılması ile ilgili ailenin başvurusunu kabul etti. 15 yıl önce Münevver Karabulut’u öldürmesinin ardından cezaevinde intihar eden Cem Garipoğlu’nun ölümüne ilişkin şüpheleri gidermek maksadıyla Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı, fethi kabir işlemlerinin yapılması için Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na talimat yazısı gönderdi” ifadelerini kullandı.

    “Açılan mezardaki cesetten parça alınır ve inceleme yapılır”

    Fethi kabir işlemi ile ilgili bilgi veren Buket Nurşah Tekışık, “Fethi kabir işleminin yapılmasına kimin karar vereceği Ceza Muhakemesi Kanunu olup m. 87/4’de düzenlenmiştir. Fethi kabir kararı resen verilir. Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma evresinde ise mahkeme karar verir. Ancak ilgililerin talebi halinde de verilebilmektedir. Talepte, fethi kabir işleminin neden yapılması gerektiği, hangi delillerin elde edilebileceği ve bunların suçu ispatlanmasına nasıl katkı sağılacağı açıkça belirtilmesi gerekmektedir. Talebin kabul edilmesi halinde bu karar, mezarı açılacak kişinin bir yakınına bildirilir. Açılan mezardaki cesetten parça alınır ve inceleme yapılır” dedi.

    “Fethi kabir işlemi mecbur kalınmadığı sürece seçenek olarak görülmemektedir”

    Fethi kabir işlemi Türkiye’de çok tercih edilen işlem olmadığını ifade eden Tekışık, “Mecbur kalınmadığı sürece seçenek olarak görülmemektedir. Bu işlemin yapılabilmesi için mezarın açılması durumunda işe yarayacak delillerin olması gerekmektedir. Örneğin ölen kişinin kimliğine veya ölüm nedenine ilişkin bir şüphe varsa, sigorta veya yanlış tedavi iddiaları mevcutsa, önceki otopsilere ilişkin kuşku varsa, cesedin mermi gibi çıkarılmamış olan ve delil teşkil edebilecek bir yabancı cisimle gömülmesi halinde, ölenin kimliğine ilişkin belirsizlik mevcutsa, mirasçılar arasında anlaşmazlık varsa veya yeni deliller ortaya çıkması gibi sebeplerle yapılabilir. Öncelikle mezar açma kararı alınır. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi dosyanın hangi aşamada olduğuna göre kararı alacak kişi Cumhuriyet savcısı veya mahkeme olabildiği gibi talep üzerine de açılabilir” diye konuştu.

    “Yapılacak fethi kabir işlem sonucunda Türkiye’yi derinden etkileyen cinayet için son derece önemli gelişme yaşanmış olacaktır”

    “Alınan karar müteveffanın yakınına bildirilir” diyen Tekışık, “Mezar açma işlemi için gerekli araç ve gereçler hazırlanır. Mezar uzun süredir kapalı olduğu ve içerisinde ceset olduğu göz önünde bulundurularak zehirli gazların olabilme ihtimaline rağmen açılır açılmaz içine girilmez. Havalandırma işlemi sonrasında ceset çıkartılır. Ceset yeni ise cesetten parça alınır. Ceset çürümeye başlamış ise sadece gerekli organ ve kemik üzerinde inceleme yapılır. Cesedin fotoğraf ve video kayıtları alınır, otopsi ve diğer incelemeler yapılır. Fethi kabir işleminin ne kadar süreceği konusunda kesin bir süre belirtmek mümkün değildir. Söz konusu işlem için çeşitli aşamalar gerekmektedir. Bu aşamaların dışında; mezarın yeri, durumu, uzman sayısı gibi bir çok faktör süreyi etkileyecektir. Fethi kabir işlemine karar veren Cumhuriyet savcısı, mahkeme heyeti, adli tıp uzmanları, adli kolluk personeli, bilgi veya delil sunabilecek tanıklar, ölünün yakınları veya vekilleri katılabilir. Yapılacak fethi kabir işlem sonucunda yaklaşık 15 yıldır tüm Türkiye’yi derinden etkileyen cinayet için son derece önemli gelişme yaşanmış olacaktır” şeklinde konuştu.

  • Garson, Heimlich manevrasıyla müşteriyi kurtardı

    Garson, Heimlich manevrasıyla müşteriyi kurtardı

    Gölbaşı ilçesi Yenimahalle Atatürk Bulvarı üzerinde faaliyet gösteren bir tantuni işletmesine arkadaşlarıyla birlikte gelen bir müşteri yemek yediği esnada yemek boğazında kaldı. Yediği lokma boğazında kalan müşteri nefessiz kaldı. Arkadaşlarının yaptığı müdahaleler yetersiz kalınca durumu fark eden garsonlardan Habip Korkmaz, müşteriye Heimlich manevrasını uygulamaya başladı. Korkmaz’ın yaptığı müdahaleler sonucunda boğazda kalan yemek lokmasının çıkmasıyla müşteri yeniden nefes almaya başladı. Garsonun müdahalesiyle yeniden nefes alan müşteri çalışanlara teşekkür ederek iş yerinden ayrıldı. Yaşanılan olayı anlatan iş yeri çalışanlarından Doğukan Yetiş, “Dün akşam saatlerinde müşterimiz geldi. O sırada müşterilerimizden biri yemek yerken lokması boğazında kaldı. Yanında bulunan arkadaşlarından biri müdahale etmeye çalıştı, başaramadı. Daha sonra çalışanlarımızdan Habip isimli arkadaşımız heimlich manevrasıyla müşterimizi kurtardı” diye konuştu.

  • Türk bilim adamları bir ilki başardı

    Türk bilim adamları bir ilki başardı

    Sivas’ta 2010 yılından bu yana sürdürülen tarımsal AR-GE çalışmalarında önemli bir başarıya imza atıldı. Tarım Bilimleri ve Teknoloji Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tolga Karaköy, bu çalışmalar kapsamında ekmeklik buğday çeşitlerinin geliştirildiğini açıkladı. 3 buğday çeşidinin tescil edildiğini söyleyen Karaköy, 2024-25 yetiştirme sezonunda buğday çeşitlerine ait tohumluk üretiminin yapılarak çiftçilerin hizmetine sunulacağını belirtti.

    “Burada birçok bitki türüne yönelik çalışmalar yürütüyoruz”

    Tarım Bilimleri ve Teknoloji Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tolga Karaköy, birçok bitki türüne yönelik çalışmalarının olduğunu söyleyerek, “Bunların başında ülkemiz açısından son derece önemli olan tahıllar başta geliyor. Buğday, arpa ve yulaf başta olmak üzere soya, şeker pancarı ve yem bitkileri olmak üzere burada ıslah çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Baklagillerde de yine aynı şekilde nohut, mercimek ve fasulye gibi bitkilerde de yeni çeşitlerin geliştirilmesine yönelik olarak çalışmalarımız sürüyor” dedi.

    “Sivas’ta bir ilki yaşadık”

    Karaköy, Sivas’ta bir ilki yaşadıklarını ifade ederek, “2010 yılından beri yapmış olduğumuz çalışmalar kapsamında Sivas’ta bir ilki yaşadık. Sivas tarihinde tarımsal AR-GE çalışmaları kapsamında ilk defa ekmeklik buğday çeşitleri geliştirildi. 2024-25 yılı yetiştirme sezonunda tescil edilen çeşitlerin tohumluklarını üreterek 2025-26 yılı üretim sezonunda çiftçilerimizin hizmetine sunmuş olacağız” diye konuştu.

    “Üç çeşidimiz tescil edildi”

    Üç adet ekmeklik buğday çeşidinin tescil edildiğine değinen Karaköy, “Üç çeşidimiz tescil edildi. 2-3 yıl içerisinde yeni ekmeklik ve makarnalık buğday çeşitlerimiz tescil edilerek çiftçilerimizin hizmetine sunulacak. Her şeyden önce, yeni çeşitlerimiz eskiden süregelen yetiştirilen çeşitlerden ekmeklik ve makarnalık bakımından daha üstün olmasına özen gösteriyoruz. Verim ve kalite kriterleri bakımından daha yüksek olmalılar ve un fabrikalarımızın istediği değerlere daha yakın kalite değerine sahip çeşitler üretmeyi ve çiftçilerimizin de özellikle bu bahsettiğimiz kalite kriterleri bakımından daha yüksek ürünler elde ederek daha yüksek kazançlar sağlamasını arzu ediyoruz. Yeni çeşitlerimizi eski çeşitlerimize nazaran daha yüksek kalite ve verim değerlerine sahip olması bizim için son derece kıymetli ve önemlidir” şeklinde konuştu.

  • Günün önemli gelişmelerini Line TV’den izleyin

    Günün önemli gelişmelerini Line TV’den izleyin

    Bursa, Türkiye ve Dünyada öne çıkan günün gelişmelerini Line TV Ana Haber bülteninde izleyebilirsiniz

  • Halk Sağlığı Haftası’nda gündem, ‘Sokak Hayvanları’

    Halk Sağlığı Haftası’nda gündem, ‘Sokak Hayvanları’

    ‘Halk Sağlığı Haftası’, Bursa Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı Halk Sağlığı ve Sağlıklı Yaşam Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen programlarla kutlanıyor. 3-9 Eylül tarihleri arasında sağlık alanındaki uzman isimler vatandaşlarla bir araya getirilerek merak edilen konular konuşuluyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi Sokak Hayvanları Rehabilitasyon Merkezi’nde düzenlenen ‘Sokak Hayvanları ve Halk Sağlığı Günü’ etkinlikleri kapsamında Bursa Tabip Odası, Bursa Veteriner Hekimler Odası, Bursa Barosu ve Büyükşehir Belediyesi Veteriner Şube Müdürlüğü’nden gelen uzmanlar, hayvan hakları ve hayvan sağlığı konularında bilgiler verdi. Konuşmaların ardından rehabilitasyon merkezini gezen katılımcılar, daha sonra K9 köpeklerinin gösterisini büyük beğeniyle takip etti. El yıkama atölyesinin de yapıldığı programda, huzurevi sergisi de beğeniye sunuldu.

    Programda konuşan Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Mehmet Aydın Saldız, Halk Sağlığı Haftası’nı Bursa’da dolu dolu programlarla kutladıklarını söyledi. Halk sağlığının toplumun huzuru ve refahı için de büyük önem taşıdığını belirten Saldız, insan sağlığının yanında can dostları da unutmamak gerektiğini dile getirdi. Sahipsiz hayvanlarla ilgili çıkan son kanunun toplumda büyük tartışmalar çıkarttığını hatırlatan Saldız, “İçerisinde bulunduğumuz Büyükşehir Belediyesi’ne ait rehabilitasyon merkezi, eski kanun çerçevesinde yapıldığı için son çıkan kanundan doğan ihtiyaçları karşılamıyor. Bununla ilgili, Bursa’nın farklı noktalarında büyük doğal yaşam alanları oluşturmayı ve buralarda hayvanseverlerle birlikte çalışmayı hedefliyoruz. Sahipsiz hayvanların iyi şartlarda yaşamasının toplum sağlığı için de önemli olduğunu biliyoruz. Bu farkındalık çerçevesinde çalışmalarımıza devam edeceğiz. Öte yandan halk sağlığı açısından karasinek, sivrisinek ve kemirgenlerle mücadelemi sürdürüyoruz. Tüm sağlık emekçilerinin gösterdiği çalışma ve hizmetler, toplum sağlığı açısından son derece kıymetlidir” dedi.

    Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Emin Direkçi, Halk Sağlığı Haftası’nın yaşam sağlığı haftası olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Kentin doğusunda ve batısında sokak hayvanları için doğal yaşam alanları oluşturmayı planladıklarını anlatan Direkçi, paydaşlarla birlikte yapacakları çalışmalar neticesinde projeyi hayata geçireceklerini söyledi. Hayvanların sahiplenilmesinin de teşvik edilmesi gerektiğini ifade eden Direkçi, hayvanlara can olarak baktıklarını ve onlara zarar gelmesini istemediklerini söyledi.

  • Mustafa Bozbey’den gündem değerlendirmesi

    Mustafa Bozbey’den gündem değerlendirmesi

     

    Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey gündeme dair açıklamalarda bulunacağı ‘Genel Değerlendirme Toplantısı’nı Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nde gerçekleştirdi.

    Toplantıya CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk, CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Bursa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Tözün Bingöl, Bursa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Emin Direkçi katıldı.

     

    Bursa’da Kurban Bayramında ulaşım ücretsiz

     

  • Bahar ayları kene vakalarını artırıyor

    Bahar ayları kene vakalarını artırıyor

    Bahar aylarının gelmesiyle birlikte tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin yoğun yaşandığı Manisa’da uzmanlar kene vakalarına karşı uyarılarda bulundu. Bahar aylarında kene ısırma vakalarında artış yaşandığını belirten Manisa Merkezefendi Devlet Hastanesi Acil Tıp Hekimi Uzm. Dr. Çağdaş Can, “Kırım Kongo kanamalı ateşinde mevsimsel bir süreç var burada. Hayvanlardan insanlara geçen bir süreç bu. Aslında buradaki birincil sorumlu kene. Kenelerin taşıdığı virüsler sebebiyle meydana geliyor bu hastalık. Direkt kene bulaşıyla gelen hastalarımız da var. Yani vücuda kene girmiş hastalarımız da gelebiliyor. Ya da keneye maruz kalmış hayvanların sıvılarına, dokularına temas etmek ya da başka insanlarda aktif olarak enfeksiyon olduğunda bu insanlara temas eden diğer insanlarda da olabiliyor. Kene varlığının arttığı ilkbahar ve son bahar dönemlerinde daha çok rastlanıyor. İnsanlar daha çok dışarı çıkmaya başlıyor. Kene teması daha çok dışarda zirai alanlarda oluyor. Bu dönemler tetikte, farkındalık içerisinde ve bilinçli olmamız gerekiyor” dedi.

    “Klinisyenin, doktorun farkında olması gerekecek bazı klinik belirteçler var”

    Kene ısırmalarında klinik şüpheyle yaklaşıldığını belirten Uzm. Dr. Can, “Şanslı dediğimiz grup kenenin yapıştığını fark eden gruplar oluyor. Kenenin yapıştığını görüyor ve bilinçli bir şekilde bize geliyor. Diğer bir grup ise keneyi fark ediyor ancak kendi yöntemleriyle çıkarmaya çalışıyor. Bu aslında hiç önermediğimiz bir durum. Diğeri de kenenin onu ısırdığını bilmeyen bir grup var. Ne olduğunu anlamadan bize gelebiliyor. Kaşıntı, şişme ve morarma şikayetiyle bize başvuruyor. Burada klinisyenin, doktorun farkında olması gerekecek bazı klinik belirteçler var. Hastanın yaygın eklem ağrısı, karın ağrısı, çabuk morarma, vücutta siyah nokta gibi durumlar olabiliyor. Burada klinik bir şüpheyle yaklaşmamız gerekiyor. Birtakım kan tahlilleri gönderiyoruz. Burada klinik şüphemiz olursa, hastamızda da eğer keneyi tespit edebilirsek uygun bir şekilde hastayı bir üçüncü basamak sağlık birimine sevk etmemiz gerekiyor” diye konuştu.

    “Kimseye keneyi çıkarmasını önermiyoruz”

    Kene yapışan kişilerin keneyi çıkarmaması gerektiğini söyleyen Uzm. Dr. Can, “Kimseye keneyi çıkarmasını önermiyoruz. Bu genelde yanlış bir yöntem olabiliyor. Eğer sağlık kuruluşuna uzun bir mesafe varsa doğru yöntemlerle çıkarabilir diyeceğiz. Çünkü kenenin vücutta uzun bir süre kalması viral enfeksiyon riskini de artırıyor. İlk önce şunu diyeceğiz hastamıza; üzerine kesinlikle sigara bastırma, çakmakla yakma, iple çekme, kazıma kesinlikle önermiyoruz. Mümkünse bir cımbız alıp kenenin baş kısmından; kuyruk kısmından değil. Çünkü kuyruk kısmından sıkınca kenenin içindeki bütün viral ajan kene tarafından kusularak vücuda giriyor. Baş kısmından ufak hareketlerle çeke çeke kenenin kendisini bırakmasını sağlayacak şekilde çıkartmaya çalışıyoruz. Mümkünse kenenin canlı olarak çıkmasını istiyoruz. Bu ajan çıktıktan sonra süreç burada bitmiyor. Yine acil servislere, sağlık kuruluşlarına müracaat edilmesi gerekiyor. Çünkü biz burada evreleme yapıyoruz. Kontrol süreci öneriyoruz. Gerekli tahlillerin 48 saat takibi için enfeksiyon hastalıkları polikliniklerine gitmelerini istiyoruz eğer klinik olarak hasta rahatsa. Eğer hasta rahat değilse, döküntüler, ağrılar, karın ağrısı, karaciğer ve dalakta büyüme, kanamalar varsa keneyi de gördüğümüz zaman muhakkak hastanın takibi için hastaneye yatışını yapmamız gerekiyor. Çünkü erken tanı hastanın çoklu organ yetmezliğine gitmesini engellediğinden çok önemli. Bir klinik şüphe bile hastaneye yatması için yeterli diyebiliriz” ifadelerini kullandı.

    Keneden bulaşan virüse karşı bir aşının olmadığını belirten Can, “Hastanede yapılan tedaviler daha çok destek tedavi oluyor. Maalesef bunun aşısı yok. Bulunmadı. Çok geniş bir aile. Neye aşı yapılacağı bilinmiyor. Ama ne kadar hızlı erken tedavi verirsek o kadar hızlı hastalarda yanıt alabiliyoruz” dedi.

    Kenenin vücuda yapıştığı noktaları anlatan Uzm. Dr. Can, “Genelde kene vücutta açık noktalara yerleşiyor. Biz de hastalarımıza zirai alanlara çıktıklarında bu bölgeleri eldivenle, uzun elbiseler giyerek kapatmaları gerektiğini söylüyoruz. Mantık olarak kişi çorap giydiği zaman bu çorabı pantolonla yukarı doğru katlamasını istiyoruz. Orada açık olmaması için. En sık görüldüğü yerler ise, saçlı deri, kol ve bacaklarda, bacakların alt kısmı ve vücudun kasık bölgelerinde görülebiliyor. Kene burada gizlenebiliyor. Vücudun her noktasında bunlar bulunabiliyor” diye konuştu.

    “2005 yılından bu zamana kadar 15 vaka görülmüş biri de ölümle sonuçlanmıştır”

    Manisa İl Sağlık Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar Birim Sorumlusu Halk Sağlığı Uzmanı Cevriye Ceyda Karabulut, kene vakalarının yıllara oranla azalışta olduğunu belirterek yine de tarla ve hayvancılıkla uğraşan kişilerin dikkatli olması gerektiğini söyledi. Karabulut, “Ülkemizde bu hastalık bahar ve yaz aylarında görülüyor. Daha çok İç Anadolu’nun kuzeyi, orta Karadeniz ve Doğu Anadolu’nun kuzeyinde daha çok görülmektedir. Ülkemizde 2002 yılında dikkatleri çekti. En yüksek vaka sayısı 2009 yılında bin 318 vaka olarak görülmüştür. Bu yıllar içerisinde görülme sıklığı azalmıştır. İlimizde ise ilk vaka 2005 yılında görülmüştür. 2005 yılından bu zamana kadar 15 vaka görülmüş biri de ölümle sonuçlanmıştır. Geçtiğimiz yıl 2023 yılında 1 vakamız olmuş. Bu yıl henüz vakamız mevcut değil. Vakalarımızın ikamet dağılımına baktığımızda Yunusemre ilçemizde en çok vaka görülmekte. Bunun dışında Saruhanlı, Soma, Akhisar, Gördes ve Demirci ilçelerimizde de vakalarımız mevcuttur. Bu anlamda buralarda yaşayan vatandaşlarımızın daha dikkatli olmalarını istiyoruz. Tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar, pikniğe gidenler, bağ bahçe işleriyle uğraşanlar, ormanlık alanlara gidenler muhakkak dikkatli olmalı. Yine veteriner hekimlerimizin ve hastalarla temas eden sağlık personellerimizin dikkatli olması gerekmektedir” dedi.

  • Köpeğin dronla imtihanı

    Köpeğin dronla imtihanı

    Adilcevaz ilçesinde, dronun sesine kızarak onu tutmak için havaya zıpladı. Belli bir müddet dronla kavga eden köpek, sonunda pes ederek oradan uzaklaştı. Köpeğinin sese karşı hassas olduğunu ve kızdığını ifade eden İlhami Atalan isimli vatandaş, köpeğinin sesten dolayı drona saldırdığını söyledi.

  • Rüştü Onur Atilla, bir yılda 45 kilo verdi

    Rüştü Onur Atilla, bir yılda 45 kilo verdi

    Bir yıl önce mide küçültme operasyonu geçiren Rüştü Onur Atilla, hayranlarından gelen binlerce “Nasıl zayıfladın?” sorusu üzerine bir açıklama yapma gereği duydu.

    “365 gün, 45 kilo… ‘Nasıl oldu?’ diye soranlar ve cevap vermediğim için kızanlar da oldu” diyen Rüştü Onur Atilla, sevenlerine uyarıda bulundu.

    Mide küçültme ameliyatının çabuk karar verilip girilmesi gereken bir operasyon olmaması gerektiğini vurgulayan Rüştü Onur Atilla, şu ifadeleri kullandı: Operasyon geçireli tam bir yıl oldu. Bunu derhal paylaşmayı doğru bulmadım. Kilo sorunu olanlar, zayıflamak isteyip de zayıflayamayanlar için bir umuda tutunmanın ne demek olduğunu iyi biliyorum. Fakat bu, her ne kadar teknolojisi son noktada bir operasyon olsa da tanınmış birinden etkilenerek çabuk karar verilip girilecek bir operasyon olmamalı. Kimsenin vebalini almak istemem. Hayati tehlikesi olduğunu biliyoruz. Yine çok temkinli olarak kendi yolculuğumda aldığım bu kararın beni şimdiye kadar mutlu ettiğini söyleyebilirim. ‘Yapın ya da yapmayın’ demem, diyemem… Sadece mide küçültme ameliyatı olup zayıflamanın mümkün olmadığını, hayat boyu beslenme alışkanlığıyla birlikte hayatımıza sporu da dahil etmek gerektiğini, kan değerlerinden tutun da birçok kontrolü sık yaptırmak gerektiğini söylemeliyim.