Etiket: gündemhaber

  • Kış aylarında soba zehirlenmelerine dikkat

    Kış aylarında soba zehirlenmelerine dikkat

    Hava sıcaklıklarının düşmesiyle birlikte kış hazırlıkları başlarken, soba satıcılarında hareketlilik artıyor. Yaklaşan kış mevsimi öncesi sobalı evlerde oturan vatandaşlar soba satıcılarının yolunu tuttu. Esnaflar ise vatandaşlara sobanın her yıl kurulmadan önce gözden geçirilmesi konusunda uyarıda bulunuyor. Yanlış kurulan sobalar zehirlenmelere yol açabiliyor.

    “Soba her yıl kurulmadan önce gözden geçirilmelidir”

    Sobanın ömrünün temiz kullanım ve bakıma göre değiştiğini belirten soba satıcısı Abdülkadir Teksöğüt, “Temiz kullanıp, bakımı yapıldığı sürece uzun vadede kullanılabilir. Yalnız yıpratılırsa, nemli yerlerde tutulursa daha çabuk ömrü tükenir. Temiz kullanıp, koruyup kollamakta fayda var. Temizlik aşamalarında içindeki kurum temizlenir, soba temiz bir torbaya alınır, nemsiz bir yerde muhafaza edilirse uzun vadede kullanılabilir. Temizlikte çırpma vesaire derler biz onu tavsiye etmiyoruz. Borularda dış emayesini atıp çabuk korozyon yapma durumu vardır o yüzden içinin temizlenmesi yeterlidir. Soba her yıl kurulmadan önce gözden geçirilmelidir. Birincisi deliği, yırtığı, hava alan bir yeri var mıdır bakılır. En önemli şart olan da bacanın temizliği ve sağlıklı olduğunun kontrol edilmesidir. Bacanın tepesindeki şapka kısmının sağlam durduğuna emin olmak gerekir. Çünkü rüzgar ters akımlarda içeriye doğru basar, gaz zehirlenmesi o sebepten oluşur. Soba kurulmadan önce sistemin tamamen bir gözden geçirilip sağlıklı olduğuna emin olunması, ondan sonra kurulması lazım. Para verilip alınan malzemenin korunması milli servet gözüyle bakılarak bunun itinayla temiz korunması gerekir ki uzun vadede kullanılsın. Kimisi 3-5 senede nemli bir yere bodruma atar çabuk çürür, küflenir kimisi de temiz korur yıllarca kullanır. O kullanıcının kendi özenine bakar” dedi.

    “Sobanın ömrünü uzatmak için kovanın kaliteli olması lazım”

    Kuzinelerin 8 yıl, 10 yıl, 15 yıl, 30 yıl gidebileceğini söyleyen Teksöğüt, “Ürünün kalitesine göre değişir. Ekonomik malzemeler de vardır, kaliteli malzemeler de vardır. Fiyatına göre malzemesi olur muhakkak. Biz en düşük, orta kalite ve üst kalite, üst kalite biraz yorar bu ekonomik şartlarda ama en azından orta kaliteden aşağıya inilmemesini tavsiye ediyoruz. Kömürün kalori oranı yüksekse sağlam kova, temiz kovalardan kullanılması lazım. İnce kova kullanılırsa kova delinir bu sefer sobayı deler ve sobanın ömrünü tüketir. Kovaya da özen gösterilmesinde fayda var. Onlar da çeşit çeşittir. Buna göre biraz ucuzuna kaçalım da bugün işimizi görsün dediğin ürün en çabuk eskiyen üründür. Biraz daha orta kalite veya üst kalitelerde, özellikle kovada, sobanın ömrünü uzatmak için kovanın kaliteli olması lazım. Bizim vatandaşımız kova deliniyor onunla sobayı kullanmaya devam ediyor. Soba yıpranıyor bu sefer diyor ki soba çabuk delindi, sen özen göstermedin. Üreticinin veya satıcının sorunu değildir. Sen para verip milli servettir gözüyle bakıp korumadığın, ürüne göstermediğin özenin sonucudur o” diye konuştu.

  • 18 ilaç geri ödeme listesinde

    18 ilaç geri ödeme listesinde

    Çalışma ve sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, sosyal medya hesabından Bedeli Ödenecek İlaçlar Listesi’nde düzenleme yapıldığını belirterek, 18 ilacı daha geri ödeme listesine dahil edildiğini açıkladı. Bakan Işıkhan, “Sosyal Güvenlik Kurumumuzun Bedeli Ödenecek İlaçlar Listesi’nde yapılan düzenleme ile 11’i yerli üretim olmak üzere 18 ilacı daha geri ödeme listesine dahil ettik. İlaçların hastalarımıza şifa olmasını temenni eder, vatandaşlarımıza sağlıklı bir ömür dilerim” ifadelerine yer verdi.

    Buna göre 10 antipsikotik ilaç, 5 kanser ilacı, 1 psöriazis ilacı, 1 hormon ilacı ve 1 kronik böbrek yetmezliği olan çocuklar için tıbbi mama Sosyal Güvenlik Kurumumu Bedeli Ödenecek İlaçlar Listesi’ne eklendi.

  • S&P, Türkiye’nin kredi notunu arttırdı

    S&P, Türkiye’nin kredi notunu arttırdı

    Kredi Derecelendirme Kuruluşu Standard Poor’s (S&P) Türkiye değerlendirmesini açıkladı. Kurum Türkiye’nin kredi notunu ‘B+’dan ‘BB-‘ seviyesine yükseltti. Görünümünü ise ‘pozitif’ten ‘durağan’a çekti.

    Not artışı ile ilgili yapılan değerlendirmede, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) sıkı duruşunun, Türk yetkililerin lirayı istikrara kavuşturmasını, enflasyonu düşürmesini, rezervleri yeniden inşa etmesini sağladığı ifade edildi. Türkiye’de 2028’e kadar planlı herhangi bir seçim olmaması nedeniyle, kademeli mali ve gelir politikası sıkılaştırması yoluyla talebi ve enflasyonu baskılamak için alan olabileceği aktarıldı. Ücret artış oranlarının, hükümetin 2025 yıl sonu enflasyon hedefi olan yüzde 17 yerine, yaklaşık yüzde 44 olan 2024 enflasyon oranına endekslenmesinin, enflasyonla mücadele programı için bir risk olduğuna işaret edildi. Ücret anlaşmasının bu iki uç nokta arasında belirleneceğinin varsayıldığı aktarılan açıklamada, ancak yüzde 30’dan yüksek herhangi bir artış oranının enflasyonla mücadele sürecini uzatacağı kaydedildi.

  • Dubai çikolatası çılgınlığı durdurulmalı

    Dubai çikolatası çılgınlığı durdurulmalı

    Antep fıstığı, tel kadayıf ve çikolatadan oluşan Dubai çikolatasında son dönemlerde “çılgınlık” seviyesinde bir talep patlaması yaşanıyor. Özellikle sosyal medyada görselleri paylaşılan bu ürüne yetişkinlerden çok çocukların ilgisi oluyor. Ülkemizde birçok çeşidi tüketilen çikolatadan tek farkı içinde tel kadayıfın bulunması olan Dubai çikolatasında büyük firmalar, pastaneler, küçük çikolata üretim atölyeleri ve evlerde kadınlar adeta yarış içine girerken fiyatı da artan taleple giderek yükseliyor.

    Bu talep ve yüksek fiyat, piyasada sahtelerin oluşmasına çok zaman geçmeden zemin hazırladı. Kalitesiz kakaoların kadar içinde Antep fıstığı görünümlü başka malzemelerin kullanıldığı Dubai çikolatası adı altında ürünler de piyasada görünür oldu.

    Tüketici Konfederasyonu (TÜKONFED) Başkanı Aydın Ağaoğlu, yaptığı açıklamada, son günlerde özellikle sosyal medyanın da etkisiyle Dubai çikolatasına olan ilginin aşırı arttığını belirtti. Ünlü bir zincir markete gittiğini ve kendisine “Dubai çikolatası yok satıyor. Şimdi reyona koysam bin adedi dakikalar içinde tükenir” dediğini vurgulayan Ağaoğlu, bunun bir “lüks tüketim çılgınlığı” olduğunu kaydetti.

    Başka bir yerde de aşırı pahalıya satıldığına şahit olduğunu ifade eden Ağaoğlu, şöyle konuştu:

    “Kilosu 4 bin liraya kadar ulaştı. 100 gramını 400 liraya varan fiyatlardan satıyorlar. Neden bu fiyatlar, kim ortaya attı bu çikolatayı, kim meşhur etti, amacı ne? Özellikle çocuklarda bir lüks tüketim çılgınlığına yol açıyor. Çocukları ve gençleri lüks tüketime özendiriyor. Peki Dubai çikolatasına ulaşamayanlar ne yapacak? Ulaşabilir ancak sağlık açısından tüketemeyen çocuklara nasıl açıklayacaksınız? Dubai çikolatası çılgınlığı kesinlikle durdurulmalı, Burada anne ve babalara büyük iş düşüyor. Çocukları bu tüketim çılgınlığından uzak tutsunlar.”

    “Dubai ismine kanıp kıyılmış bezelye yemeyin”

    Bazı yerlerin talebi karşılayamadığını vurgulayan Ağaoğlu, “Birçok yerde adeta kuyruğa giriyorlar. Okul kantinlerinde bile satıldığı iddia ediliyor. Eğer doğruysa önlem alınmalı. Her çocuğun imkanı bu pahalı ürünü almaya gücü yetmeyebilir” dedi. Artan taleple sahtelerin de üretilmeye başlandığını duyduklarını anlatan Ağaoğlu, “Bu kadar pahalı ve ilgi gören ürün olunca hemen piyasaya sahteleri, kalitesizleri çıkmaya başladı. Bir dönem baklavaların içine konulan kıyılmış bezelyeler yine gündeme gelebilir. Tüketicileri uyarıyoruz, Dubai ismine kanıp kıyılmış bezelye yemeyin.” diye konuştu.

    “İçeriği yerli ama adı başka”

    Çankırı Karatekin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüdayi Ercoşkun ise Dubai çikolatasının çocuklar üzerinde olumsuz etki oluşturduğunu ve buna dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Türkiye’nin hem Antep fıstığında dünyada iddialı olduğunu ifade eden Ercoşkun, şunları kaydetti: “Tel kadayıf da bize özgü. Çikolatada Türkiye zaten iyi konumda, kaliteli üretimleri var. Ne kakao ne de Antep fıstığı Dubai’de yetişiyor. Çikolatanın dünya genelinde en çok kabul gören malzemeleri süt ve fındıktır. Bu konuda da Türkiye sayılı ülkelerden. Bütün bu potansiyele rağmen Türkiye’de çocuklar aşırı lüks tüketimin simgesi haline getirilen Dubai çikolatasına özendiriliyor. Bu durum, çikolata üreticileri ve bu ürünü reklam eden basın için bir sorgulama ve değerlendirme gerektirmektedir. Çocuklar için lüks tüketime özendirici bu tür reklamlardan, aşırılıktan uzak durulmalı.”

  • Nilüfer’de su kesintisi

    Nilüfer’de su kesintisi

    BUSKİ Genel Müdürlüğü İçmesuyu Dairesi Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada yapılacak çalışmalar kapsamında Nilüfer İlçesi Kayapa Mahallesi, 30 Ağustos Zafer Mahallesi, Kayapa Zafer Mahallesi, Kayapa Toki, Kayapa Organize Sanayi Bölgesi ve civarında 04 Kasım 2024 pazartesi günü 09.00-19.00 saatleri arasında su kesintisi yapılacağı belirtilirken vatandaşların tedbirli olması istendi

  • Yargılamaları uzatan memurlara hapis tehlikesi

    Yargılamaları uzatan memurlara hapis tehlikesi

    Adil yargılanma hakkı çerçevesinde yer alan ‘makul sürede yargılanma hakkı’ gereğince, yargılamaların makul süre içinde yapılması gerekiyor. Davaların uzun sürmesinden dolayı yargılama konusundan bağımsız olarak, makul sürede yargılanma hakkının ihlali sonucu da doğabiliyor. Bu konuda yaşanan mağduriyetlere istinaden Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 11.03.2024 tarihli karar ile görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına sebep olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlilerinin, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı hükmünü verdi.

    “Yargılamaların makul süre içinde yapılması gerekmektedir”

    Kararı değerlendiren Avukat Buket Nurşah Tekışık, “Makul sürede yargılanma hakkı, adil yargılanma hakkı çerçevesinde düzenlenmiştir. Anayasamızın 36/1. Maddesinde ‘Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir’, Anayasamızın 141/4. Maddesinde ‘Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir’ ve AIHS’in 6/1. Maddesinde “Herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir’ hükümleri yer almaktadır. Adil yargılanma hakkı çerçevesinde yer alan ‘makul sürede yargılanma hakkı’ gereğince, yargılamaların makul süre içinde yapılması gerekmektedir. Davaların uzun sürmesi, yargılama konusundan bağımsız olarak, başlı basına makul sürede yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurmaktadır. Hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AIHM), hem de Anayasa Mahkemesi (AYM) uzun yargılama sebebi ile makul sürede yargılanma hakkı ihlal edilen başvuruculara ciddi miktarlarda tazminat ödemektedir. Yargılanma aşamasında Mahkemenin yazmış olduğu müzekkerelere uzun süreler içerisinde cevap gelmemektedir. Bu durum da duruşmanın sürekli bir sonraki celseye atılmasına sebebiyet vermektedir. Yaşanan bu elem durumlar neticesinde Yargıtay 5. Ceza Dairesi 11.03.2024 tarihli kararında: memurların müzekkerelere zamanında cevap vermeyerek yargılamayı aksatmaları ve bu aksamanın kişilerin mağduriyetine sebep olması nedeniyle; memurların işlerini aksatmalarını ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğuna karar vermiştir” dedi.

    “Üç aydan, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır”

    Görevi kötüye kullanma suçunun gerçekleşebilmesi için iki şart aranmakta olduğuna değinen Tekışık, “Görevi kötüye kullanma suçu; kamu görevlisinin görevi kapsamındaki bir işi yapmaması, ihmal etmesi veya geciktirmesi suretiyle görevinin gereklerine aykırı hareket etmesidir. Kamu görevlisinin görev gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme gösterme, yani görevi ihmal şeklindeki görevi kötüye kullanma suçu 5237 sayılı TCK’nın 257/2. Maddesinde düzenlenmiştir. Madde metni şu şekildedir; ‘Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’ Görevi Kötüye Kullanma suçunun gerçekleşebilmesi için iki şart aranmaktadır. İlk olarak, kamu görevlisinin görevin gereklerine aykırı hareket etmesi veya görevin gereklerini yapmakta ihmal veya geciktirme göstermesi suretiyle suçun unsurlarının gerçekleşmesi gerekir. İkinci olarak ise; unsurları gerçekleşen suçun cezalandırılabilmesi için objektif cezalandırılabilme şartlarının gerçekleşmesi gerekir. Objektif cezalandırılma şartları, kamu görevlisinin suç teşkil eden fiili sebebiyle kişilerin mağduriyete uğraması veya kamunun zararına sebep olunması ya da kişilere haksız bir menfaat sağlanmasıdır. Bu iki şartın gerçekleşmesi neticesinde görevi kötüye kullanma suçundan söz edebiliriz. İşbu Yargıtay Kararı neticesinde görevi kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için gerçekleşmesi gereken iki şartın da gerçekleştiğinden söz edebiliriz” diye konuştu.

    “Mağduriyet, sadece ekonomik zararı ifade etmez”

    Avukat Buket Nurşah Tekışık, “Görevi kötüye kullanma suçunun faili kamu görevlisidir ve kamu görevlisinin görevi çerçevesinde olan bir fiil işlemesi gerekir ya da Yargıtay kararındaki gibi ihmal ile görevini ihmal etmesi de suçu isnat ettiği anlamına gelecektir. Mağduriyet, sadece ekonomik zararı ifade etmez. Kişinin ekonomik, sosyal, siyasi ve medeni her türlü şahsi haklarının ihlal edilmesi mağduriyet kavramı içerisinde değerlendirilir. Örneğin; vekalet aldığı davanın hiçbir duruşmasına katılmayan avukat, müvekkilinin savunma hakkını kullanmasını engelleyerek mağduriyetine sebep olduğundan görevi ihmal suçunu işlemiş olacaktır. Bu sebeple Yargıtay Kararında bahsedilen memurun ihmal ile görevini yerine getirmemesi, yargılamanın süresini uzatacağından tarafları maddi ve manevi mağdur edecek ve ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacaktır” ifadelerine yer verdi.

  • Otogaza zam bekleniyor

    Otogaza zam bekleniyor

    Brent petrol fiyatları ve dövizdeki değişikliklerle birlikte vatandaşlar benzin ve motorin fiyatlarını takibe devam ediyor.

    AKARYAKITA ZAM VAR MI?

    Otogaz fiyatlarına bu geceden itibaren 71 kuruş zam bekleniyor.

    GÜNCEL AKARYAKIT FİYATLARI

    Güncel akaryakıt pompa fiyatlarına göre;

    İstanbul’da benzinin litre fiyatı 42 lira 91 kuruştan,

    Motorin litre fiyatı 42 lira 79 kuruştan,

    Otogazın litre fiyatı 25 lira 13 kuruştan satılıyor.

  • Mevduatta stopaj oranları yükseldi

    Mevduatta stopaj oranları yükseldi

    Türk lirası mevduat ve fonlarda stopaj oranı artırıldı. Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 67. maddesinde yer alan tevkifat oranlarında düzenlemeye ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı, Resmi Gazete’de yayımlandı. Düzenleme 31 Ocak 2025’e kadar geçerli olacak. Buna göre 6 ay vadeli mevduatta stopaj oranı yüzde 7,5’ten yüzde 10’a, 1 yıla kadar vadeli olanlarda yüzde 5’ten yüzde 7,5’e, 1 yıldan uzun vadelerde ise yüzde 2,5’ten yüzde 5’e yükseltildi.

  • TBMM’de “bilinmeyen dil” tartışması

    TBMM’de “bilinmeyen dil” tartışması

    TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmelerinde söz alan DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık, Meclis’te Kürtçe konuşulduğunda tutanaklara yabancı dil olarak geçtiğini söyledi. Sakık’ın sözleri üzerine Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Mehmet Muş, “Anayasamıza göre devletin dili Türkçe’dir.

    Dolayısıyla bu parlamentoda isterseniz siz Kürtçe bir ifade kullanın, isterseniz Fransızca bir ifade kullanın; bütün yabancı diller ‘Türkçe dışında bir dil’ olarak geçer. Bu, Kürtçe’ye veya başka bir dile karşı yapılan bir tutum değildir. Resmi dilimiz Türkçe olduğu için mesela ben şimdi ‘I love you’ sizi seviyorum desem; yine bu tutanaklara ‘bilinmeyen bir dil’ olarak geçecek” ifadelerini kullandı.

  • Kışın göz enfeksiyonlarına dikkat!

    Kışın göz enfeksiyonlarına dikkat!

    Kış aylarında sık karşılaşılan göz problemleri konusunda bilgi veren GözHastalıkları Uzmanı Op. Dr. Adnan İpçioğlu, ”Hastalarımıza kış aylarında rahatsızlık veren sorunlardan biri de göz kuruluğudur. Kışın havalar yağışlı ve karlı geçmesine rağmen nem oranı düşük olduğundan hava oldukça kurudur. Ayrıca kış boyunca yanan kaloriferler, çalışan klimalar yeterince havalandırılmayan kapalı ortamlar bu etkilerin daha da artmasına yol açar. Özellikle uzun süre bilgisayar karşısında çalışan meslek grupları kuru göz rahatsızlığı açısından risk altındadırlar. Çünkü uzun süreli konsantrasyon gerektiren durumlarda insanlardaki mevcut göz kırpma sayısı azalmakta ve gözler daha çabuk kurumaktadır. Gözlerde batma, sulanma ve kızarıklık şeklinde kendini gösteren göz kuruluğunda, hastalara önerilerimiz, çalışılan ortamın nemlendirilmesi, bilgisayar karşısında daha sık göz kırpma ve göz hekiminin önereceği gözyaşı damlalarının kullanılması şeklindedir” dedi.

    Bir diğer problemin de gözde sulanma, kızarıklık, çapaklanma ile başlayan konjonktivitler olarak adlandırılan sorun olduğunu ifade eden İpçioğlu, “Kış aylarında virüslere bağlı hastalıkların artmasına paralel olarak özellikle gribal enfeksiyonların artış gösterdiği dönemlerde viralkonjonktivitin görülme sıklığı artmaktadır. Toplu yaşam alanları bu açıdan risk altındadır. Hastalık gözde kızarıklık, sulanma, çapaklanma ve ışığa karşı hassasiyet artışı şeklinde şikayetlere neden olur. Genellikle tek gözde başlayıp daha sonra diğer gözde de şikayetler ortaya çıkar. Gözün kornea dediğimiz saydam tabakasını tutarak görme azalması yapabileceğinden en kısa zamanda bir göz hekimine başvurmak gerekir. Hastalıktan korunmak için özellikle gözlerin çok ovulup kaşınmamasına, başkasına ait havlu, makyaj malzemesi ve benzeri şahsi eşyaların kullanılmamasına, bu tür hastalık belirtileri olan kişilerle yakın temastan kaçınılmasına ve el hijyenine dikkat edilmesi gerekir” diye konuştu.

    Ultraviyole ışınlarının da göz açısından riskleri olduğunu belirten Op. Dr. Adnan İpçioğlu, “Kış aylarında sıcaklığın az olması, ultraviyole ışınlarının zararlı etkilerinin de daha az olduğu anlamına gelmiyor. Kışın karların oluşturduğu parlama ve yansımalar bu etkileri daha da arttırmaktadır. Bu nedenle dışarıda uzun süre vakit harcama eğiliminde olan çocuklar, açık havada çalışan işçiler ve kar sporu yapanlar risk altındadır. Yaşa bağlı katarakt, yaşa bağlı makula dejeneresansı, pterjium, ve göz çevresi cilt kanserleri güneş ışığına bağlı göz hastalıklarından bazılarıdır” diye konuştu.