Etiket: gündemhaber

  • Anne sütü ve stres

    Anne sütü ve stres

    Doğum yapan her kadının endişe ettiği konulardan biri ise anne sütünün yetip yetmediği. Konuyla ilgili bilgilendiren Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Kılıç, “Doğum yapan her kadının sütünün yettiği kanıtlanmıştır. İlk planda düşünmemiz gereken şey, anne sütünün yetip yetmediği değil, bebek istediği sürece annenin emzirmesidir” ifadelerini kullandı.

    Doğum yapan her kadının endişe ettiği konulardan biri “sütüm yetiyor mu?” sorusuna Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Kılıç açıklama getirdi. Kılıç, “Doğum yapan her kadının sütünün yettiği kanıtlanmıştır. İlk planda düşünmemiz gereken şey, anne sütünün yetip yetmediği değil, bebek istediği sürece annenin emzirmesidir” şeklinde konuştu.

    “Stresten uzak durmak anne sütünü artırır”

    Stresten uzak durmanın anne sütünü arttıran en büyük etken olduğuna vurgu yapan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Kılıç, “Annenin beslenmesi de çok önemli. Günlük 2,5 – 3 litreye yakın su içmesi gerekir. Bunun haricisinde ana öğünlerde süt, yumurta, peynir gibi besinlerle beslenmesi çok önemli. Günde 1 veya 2 öğün meyve, sebze yemesi gerekiyor. Ara öğünlerde ise ceviz, badem, fındık gibi kuruyemişlerle beslenmelidir. Bunun haricinde annenin fırsat bulduğu sürece dışarı çıkıp dolaşması, yürüyüş yapması anne sütünü arttıran diğer bir etken” dedi.

  • Çift ana dal ve yan dal

    Çift ana dal ve yan dal

    Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Yükseköğretim Kurumları Sınavı (2023-YKS) yerleştirme sonuçlarına göre İstanbul, Ankara, Dokuz Eylül, Karadeniz Teknik ve Çukurova üniversitelerinin fizik, kimya, biyoloji ve matematik bölümlerine kayıt yaptıracak öğrencilere bilgisayar bilimleri, iktisat, ekonomi, işletme, istatistik ve ekonometri programlarında çift ana dal ile yan dal eğitimi imkanı getirdi.

    YÖK’ün çift ana dal ve yan dal programlarına ilişkin 2023-2024 akademik yıldan itibaren hayata geçireceği yeni programla ilgili usul ve esaslar, Resmi Gazete’nin 16 Temmuz tarihli sayısında yer alan yönetmelik değişikliğiyle belirlendi.

    Yükseköğretim Kurumlarında Önlisans ve Lisans Düzeyindeki Programlar Arasında Geçiş, Çift Anadal, Yan Dal ile Kurumlar Arası Kredi Transferi Yapılması Esaslarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in yürürlüğe girmesiyle temel bilimleri tercih edecek öğrencilerin aynı anda iki programdan mezun olmaları sağlanarak mezuniyet sonrası çalışma imkanlarının genişletilmesi amaçlanıyor.

    YÖK tarafından belirlenen diploma programlarına kayıt yaptıran temel bilimler öğrencileri, talepte bulunmaları halinde yine YÖK tarafından belirlenen programlarda çift ana dal ile yan dal eğitimi yapabilecek.

    Yeni uygulamaya göre İstanbul, Ankara, Dokuz Eylül, Karadeniz Teknik ve Çukurova üniversitelerinde fizik, kimya, biyoloji ve matematik bölümlerini tercih edecek öğrenciler, talepleri halinde üniversitenin belirlediği kontenjanlar dahilinde bilgisayar bilimleri, iktisat, ekonomi, işletme, istatistik ve ekonometri programlarında çift ana dal ile yan dal eğitimi yapabilecek.

    Konuyla ilgili gerekli bilgilendirme ve koşullara, 2023-YKS tercih kılavuzunda yer verilecek. Uygulama 2023-2024 eğitim öğretim yılından itibaren başlayacak.

    Söz konusu üniversitelerin fizik, kimya, biyoloji ve matematik bölümlerini kazanan öğrenciler yan dal ile çift ana dal programlarına kayıt için üniversitelerine başvuracak.

    YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, yükseköğretimin bütün alanlarında yaptıkları uygulamalarda ve attıkları adımlarda kaliteyi öncelediklerini vurguladı.

    Özvar, “Temel bilimleri tercih eden öğrencilere çift ana dal ve yan dal eğitimi fırsatı vermekteki amacımız, temel bilimleri daha üst yüzdelik dilimden öğrencilerin tercih etmesini sağlamak ve mezunlarının donanımlarını arttırarak istihdam imkanlarını arttırmak. Temel bilimler için yaptığımız düzenlemelerdeki ana hedefimiz çok önemli olan bu alandaki kaliteyi arttırmaya yöneliktir.” açıklamasında bulundu.

     

  • Hamilelere uyarı

    Hamilelere uyarı

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Faruk Buyru, kavurucu yaz sıcaklarında hamilelerin dikkat etmesi gereken önemli noktalara değinmiştir.

    1. Aşırı kilo alımı: Hamilelerin sıcak havalarda daha fazla rahatsızlık hissetmemesi için aşırı kilo alımından kaçınılmalıdır. Dikkatli bir beslenmeyle taze meyve, sebze ve salata gibi sağlıklı besinler tercih edilmelidir.
    2. Progesteron hormonu etkisi: Hamilelikte yüksek olan progesteron hormonu, vücut ısısını arttırarak sıcakların daha yoğun hissedilmesine neden olabilir.
    3. Bol su içme: Hamilelerin bol su içmeleri önemlidir. Şekerli ve gazlı içeceklerden kaçınılmalı, çay ve kahve tüketimi azaltılmalıdır.
    4. Uygun kıyafetler: Sentetik ve dar kıyafetler yerine pamuklu veya keten, bol ve açık renkli kıyafetler tercih edilmelidir.
    5. Dışarı çıkma saatleri: Güneşin yoğun olduğu 11.00-16.00 saatleri arasında dışarı çıkılmamalı, çıkılması gereken durumlarda gölge alanları tercih edilmeli ve şapka ile gözlük kullanılmalıdır.
    6. Ödem problemleri: Yaz aylarında ellerde ve ayaklarda ödem oluşabileceği için tuz tüketiminden kaçınılmalı, akşamları istirahat halindeyken ayaklar yüksekte tutularak ödem azaltılmalıdır.
    7. Sıcak havada istirahat: Ateş basmaları ve sıcak havaların etkisiyle hamileler daha fazla zorlanabilir. Sıcak havalarda uygun bir ortamda istirahat etmek önemlidir.

    Bu önerilere uyarak hamileler, kavurucu yaz sıcaklarını daha rahat geçirebilir ve kendilerini ve bebeklerini koruyabilirler.

  • Orman yangınları yeraltı sularını bitiriyor

    Orman yangınları yeraltı sularını bitiriyor

    Orman yangınları, dünyanın birçok bölgesinde büyük bir tehdit oluşturuyor. İklim değişikliği ve insan etkinlikleri, yangınların sıklığını ve yoğunluğunu artırıyor. Bu nedenle, orman yangınlarıyla mücadelede farklı yaklaşımların araştırılması ve uygulanmasının önem taşıdığını belirten Jeoloji Mühendisi Fahri Çelik, orman yangınlarının yayılmasını engellemenin en etkili yolunun, ormanlık alanlarda insan yerleşimlerinin oluşturulması olduğunu söyledi.

    Çelik, yangın çıkma riski olan bölgelerde, kontrollü bir şekilde planlanmış yerleşim alanları oluşturulması, yangınların hızla yayılmasını önleyebileceğini dile getirerek, insanların ormanda yaşadığı bölgelerde, yangınların başlangıç aşamasında tespit edilmesi ve müdahale edilmesinin daha hızlı olabileceğini kaydetti. Fahri Çelik, “Türkiye’de hava çok sıcak ve şu an en büyük ihtiyacımız yer altı suyudur. Yer altı suyunu besleyen de ormanlarımızdır. Son zamanlarda büyük orman yangınları çıkmaktadır. Bu olay yer altı suyunu bitirmektedir. Ormanlarımızı korumak için ormana insan yerleştirmek lazım. Balta girmemiş ormanda çıkan yangında helikopter ve uçak da girse söndüremez. Bunu önlemenin yolu orman içine insan topluluğu yerleştirmektir. Özellikle Karadeniz, Akdeniz ormanlarında bir çok yer yandı. Şu an bile Mersin, Çanakkale ve Bodrum gibi illerimizin ormanları yanıyor. Bunlar su ile söndürülemez. Devlet ormanlarımızı halkın koruması için verebilir. İstanbul’da başlayacak bir yangın Karadeniz’e, Batum’a hatta Azerbaycan’a bile ulaşabilir” şeklinde konuştu.

    Ormanların içinde geniş yol yapılmalı diyen Çelik, “Yapmamız gereken orman içine insan yerleştirmek, gerekirse tarım ve hayvancılık yaptırmak, ormanlarımızı korumamızın tek yolu budur. Şu an ormanlarımızı koruyamazsak, Avusturalya gibi olacağız. Avusturalya ormanlarını koruyamadığı için yanıp kül oldu. Ormanları korumanın tek yolu içine insan yerleşim yerleri yapmaktır” dedi.

  • Güneşle gelen cilt lekelerine dikkat

    Güneşle gelen cilt lekelerine dikkat

    Dermatoloji Uzmanı Dr. Gülbiye Güler, “Eğer lekeler çocukluk çağından itibaren varsa bunlar çildir. Kışın belli belirsiz olup baharla beraber renkleri koyulaşır. En sık yüz bölgesinde görülür. Sarışın ve kızılsaç yapısına sahip olanlarda görülür. Genetik özelliğe sahiptir. Melasma ise, yetişkinlerde ve daha çok kadınlarda görülür, sebebi tam olarak bilinmemektedir. Yüzde yerleşir, alında, yanaklarda, üst dudakta ve burun sırtında görülür. Koyu tenli kişilerde, gebelikte, hormon ilacı alanlarda, demir eksikliği anemisi olanlarda görülme oranı daha yüksektir. Kuvvetli ışık yayan lambaların olduğu yerde çalışanlarda, bilgisayar karşısında çalışan ve uzun süre vakit geçirenlerde de olabilmekte.Lentigo da ise, 40 yaş üzeri yetişkinlerde görülen güneş lekelerine denir. Çilden daha büyüktürler, birkaç mm den birkaç cm ye kadar büyüklükte olabilirler. Keskin sınırlı olmaları ve daha koyu kahve renkli olmaları özelliğidir. Halk arasında yaşlılık lekesi de denmektedir. Bunlar her mevsimde kalıcıdır. Yaz aylarında renkleri biraz koyulaşabilir. Lentigo açık tenli insanların el sırtlarında ön kollarda yüzde omuz ve sırtlarında olur. Uzun süre araç kullananlarda güneş alan tarafta daha bariz olur. Açık havada çalışan ve çok güneşlenen kişilerde yoğun olarak görülebilmekte’’ şeklinde konuştu.

    Güneş lekeleri dışında yaz aylarında benlerde sayıca artış olup renklerinde de koyulaşma olduğunu belirten Güler, “Cilt kanserlerinin de asıl sebebi UV ışınları olduğu için vücutta yeni oluşan ani büyüyen düzensiz rengi olan benlerimiz olursa mutlaka bir uzman hekime gösterilmelidir. Tedavi igmentin derinliğine ve lekenin tipine göre farklı tedavileruygulanabilir. Tedavi için güneşin olmadığı kış mevsimi tercih edilmelidir. Yeni oluşan lekeler kolay ve çabuk açılırken uzun süreli olan güneş lekeleri inatçı olabilmektedir.Tedavide renk açıcı kremler, kimyasal ve enzimatik peelingler, PRP, mezoterapi, dermapen ve çeşitli lazer yöntemleri uygulanabilir’’ dedi.

    Özel Medicana Bursa Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Gülbiye Güler, “Güneşten korunma çocukluktan itibaren başlanmalıdır. Güneş ışınlarının yoğun olduğu saat 11.00 ile 16.00 arasında güneşlenilmemelidir. Güneşe çıkılacağı zaman geniş kenarlı şapka, gözlük ve uzun kollu beyaz renkli keten kıyafetler giyilmelidir. Açık bölgelerinize cilt tipine uygun UV A-B ye karşı 50 faktör güneş kremleri uygulanmalıdır. Bunlar 3-4 saattebir yenilenmeli dışarı çıkılmadan 20-30 dakika önce evde uygulanmalıdır.Güneş lekeleri tedaviden sonra dikkat edilmezse hızlı bir şekilde tekrar oluşabilmektedir’’ diye konuştu.

  • Akrep ve yılan ısırmalarına dikkat

    Akrep ve yılan ısırmalarına dikkat

    Uzman Dr. Sefer Aslan, piknik ve kamplarda ya da tarlada, bağ ve bahçede çalışma alanlarında dikkatli olunması gerektiğini belirterek, vatandaşların kendilerini korumak için, akrep ve yılan yuvalarından, özellikle ağaç kovuğu ya da oyuklardan uzak durmaları gerektiğini ifade etti.
    Akrep ve yılan sokmaları özellikle çocuklar ve 65 yaş üstü yaşlılar için daha ciddi sonuçlar doğurabileceğini ifade eden Aslan, “Özellikle sıcaklıkların çok yüksek olduğu yaz aylarında yılan ve akreplerin aktif olduğu dönemlerdir. Bu dönemlerde vatandaşlarımızın dikkatli olması gerekmektedir. Vatandaşlarımız kendilerini korumak için, akrep ve yılan yuvalarından, özellikle ağaç kovuğu ya da oyuklardan uzak durmalıdır. Tatil beldelerinde ve köylerde evleri olanlar, akrep ve yılan sokmalarına karşı kapı ve pencerelerini kapalı tutmalıdır. Arazi yürüyüşlerinde kapalı ayakkabı ya da bot giyilmelidir. Akrep ve yılan sokması kişiden kişiye değişebileceği gibi, canlının türlerine göre de farklı reaksiyonlar gösterebilir. Akrep ve yılan sokmaları özellikle çocuklar ve 65 yaş üstü yaşlılar için daha ciddi sonuçlara yol açabilir” dedi.

    Aslan, “Akrep ve yılan sokmalarında vakit kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Akrep ve yılan sokmalarında ısırılan bölgede ödem, ağrı, kızarma, morarma, adale krampları, iltihaplanma, titreme ve karıncalanma gözlenebilir. Böyle durumlarda akrep veya yılanın ısırmış olduğu vücut bölgesi yatar bir pozisyonda tutulmalı ve hareket ettirilmemelidir. Sonrasında hemen ısırılan bölgeye soğuk uygulama yapılır ve kişinin kan dolaşımının engellenmemesi sağlanarak yaralı bölgeye bandaj sarılır. Turnike uygulanmamalıdır. Tüm yılan ısırmalarının yüzde 20’si hiçbir belirtiye neden olmayan ve kuru ısırık diye nitelendirilen ısırmalardır. Yılan sokmalarında ise lokal ve genel belirtiler görülür. Yılan ısırığının olduğu bölgede ağrı, morluk ve iltihaplanma görülebilir.

    Ayrıca karın ağrısı, kusma, ishal gibi sindirim sistemi bozuklukları; baş ağrısı, aşırı susuzluk, kanama, psikolojik bozukluklar, kalpte ritim bozukluğu, solunum düzensizliği ve şok gibi belirtiler görülebilir. Yılan sokmalarında; öncelikle hasta sakinleştirilmeli ve dinlenmesi sağlanmalıdır. Bölge su ile yıkanarak yaraya yakın bölgede baskı yapabilecek eşyalar (yüzük, bilezik vb.) çıkartılmalıdır.
    Eğer yılan kişinin baş ya da boyun bölgesini sokmuş ise hemen yaranın çevresine baskı uygulanmalı kol ve bacaklarda ise yara üstünden dolaşımı engellemeyecek şekilde bandaj uygulaması (turnike uygulanmaz) ve soğuk uygulama yapılır. Ekstremitelerde kompartman sendromu gelişebilir.
    Kompartman sendromları his kusuru, ağrı, solukluk, kas felci, nabızsızlık, basınç artışı görülebilir. Bu durum hastada ekstremite kayıplarına kadar gidebilir. Toplumda doğru bilinen bazı yanlış durumlar var. Yanlışlar ise yarayı emmek, yarayı kesmek, yaraya turnike uygulamak, yarayı yakmak, yaraya bitkisel karışımlar sürmek. Doğrular ise ekstremiteyi sabitlemek, yara yerini sabunlu su ile yıkamak, hastaya tetanos profilaksisi, acil müdahale yapılabilecek bir hastaneye mümkün olan en kısa zamanda naklini sağlamak önemlidir” şeklinde konuştu.

  • Sıcak yaz günlerinde boğulmalara dikkat!

    Sıcak yaz günlerinde boğulmalara dikkat!

    Yurt genelinde sıcaklıkların artmasıyla birlikte serinlemek isteyen vatandaşlar deniz ve havuzlara koşarken, pek çok kişi yüksek ölüm riskine rağmen baraj, gölet hatta sulama kanallarına giriyor. Yaz aylarında özellikle çocukların tehlikeli bir oyun oynadığına dikkat çeken yetkililer, baraj, gölet ve sulama kanallarına girilmemesi hususunda uyarıda bulundular.

    Yapılan uyarıda, “Ne kadar yüzme bilinirse bilinsin; tatlı ve durgun su ile deniz suyunun özellikleri farklıdır. Bunu göz ardı eden onlarca çocuğumuz “ben yüzme biliyorum” diyerek 3-5 metrelik sulara korkusuzca giriyor. Ancak bilinmelidir ki baraj plaj değildir” denildi.
    Pek çok sulama kanalı ve göletin çevresinin korkuluklarla kapatılmasına rağmen; bazı noktalara ise uyarı levhalarının asıldığını belirten yetkililer, hazırlanan kamu spotları ile sık sık vatandaşları uyarıyor.

  • Yurtta hava durumu

    Yurtta hava durumu

    Hava sıcaklığının yurdun kuzey ve doğu kesimlerinde mevsim normalleri civarında, diğer yerlerde mevsim normallerinin 2 ila 4 derece üzerinde seyretmesi bekleniyor.
    Rüzgarın ise genellikle kuzeyli yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, Kuzey Ege kıyılarında kuzey ve kuzeydoğu yönlerden yer yer kuvvetli (30-50 km/sa) olarak eseceği tahmin ediliyor.
    Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle:
    Ankara: Az bulutlu ve açık 32

    Bursa: Az bulutlu ve açık 34

    İstanbul: Az bulutlu ve açık 32

    İzmir: Az bulutlu ve açık 38

    Adana: Az bulutlu ve açık 36

    Antalya: Az bulutlu ve açık 40

    Samsun: Parçalı ve az bulutlu 28

    Trabzon: Parçalı bulutlu, öğleden sonra ve akşam ilk saatlerde iç ve yüksek kesimleri yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 26

    Erzurum: Parçalı ve az bulutlu 27

    Diyarbakır: Az bulutlu ve açık 40

  • Hicri yeni yıl yarın başlıyor

    Hicri yeni yıl yarın başlıyor

    Muharrem ayının başladığını bildiren hilal, bu akşam ilk kez Asya kıtasının güneyi, Avrupa’nın kıtasının neredeyse tamamı ve Afrika kıtasından itibaren görülecek.

    Muharremde oruç tutulup aşure pişirilerek dağıtılması ve Kerbela’da Hazreti Muhammed’in torunu Hazreti Hüseyin ile şehit olanların yad edilmesi, İslam toplumlarının önemli gelenekleri arasında yer alıyor.

    Aşure Günü, hicri yılın ilk ayı muharremin 10’uncu gününe denk gelen 28 Temmuz Cuma günü idrak edilecek.

  • Obezitede de kesin çözüm yok

    Obezitede de kesin çözüm yok

    Hazır gıdalar ve hareketsiz yaşamın birçok kişinin kilo almasına yol açtığı belirtilmiştir. Kilolarla başa çıkamayan kişilerde obezitenin kaçınılmaz olduğu vurgulanmıştır. Dünya Obezite Federasyonu verilerine göre, aşırı kilo ve obezitenin ekonomik etkisinin 2035 yılına kadar 4 trilyon doları aşacağı tahmin ediliyor. Obeziteyle mücadele için bireysel, toplumsal ve küresel çabalara ihtiyaç olduğu ifade edilmiştir.

    Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ali Kağan Gökakın, obezitenin kalp hastalığı, diyabet, yüksek tansiyon, kanser ve psikolojik sorunlara yol açabileceğini belirtmiştir. Bilinçli beslenme, düzenli egzersiz ve sağlıklı yaşam tarzının önemine vurgu yaparak obeziteyle mücadelede sağlık uzmanlarının önemli bir rol oynadığını söylemiştir.

    Aşırı obeziteye sahip kişilerde cerrahi müdahalenin düşünülebileceği ifade edilmiştir. Obezite cerrahisinin riskleri olduğu ancak kilo kaybı ve metabolik iyileşme sağlayarak obeziteye bağlı sağlık sorunlarını azaltabileceği belirtilmiştir.

    Operasyon sonrası beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi ve aktif bir yaşam tarzının benimsenmesinin önemine değinilmiştir. Obezite cerrahisi sonrasında birçok obeziteye bağlı sağlık sorununun iyileşebileceği veya azalabileceği vurgulanmıştır.

    Sonuç olarak, obeziteyle mücadelede bilinçli beslenme, düzenli egzersiz ve gerektiğinde cerrahi müdahale gibi yöntemlerin kullanılmasının önemli olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, obezite cerrahisinin kişinin yaşam kalitesi ve genel sağlığı üzerinde olumlu etkileri olduğu ifade edilmiştir.