Etiket: gündemhaber

  • Yurtta hava durumu

    Yurtta hava durumu

    Hava sıcaklığı: Sıcaklıkların, yurdun güneydoğusunda mevsim normallerinin 2-4 derece üzerinde, diğer yerlerde mevsim normalleri civarında seyretmesi bekleniyor.

    Rüzgar: Batı kesimlerde kuzey, iç ve doğu kesimlerde güney yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, İç Anadolu’nun doğusu, Doğu Karadeniz’in iç kesimleri ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da güney yönlerden kuvvetli (40-60 km/saat) eseceği tahmin ediliyor.

    Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle:

    Ankara: Parçalı ve çok bulutlu, yer yer kuvvetli olmak üzere, aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 20
    İstanbul: Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı ve yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 22
    İzmir: Parçalı ve çok bulutlu, yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 26
    Adana: Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 28
    Antalya: Parçalı ve çok bulutlu, yer yer kuvvetli olmak üzere, aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 22
    Samsun: Parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 22
    Trabzon: Parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 23
    Erzurum: Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 20
    Diyarbakır: Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 20

  • Sınav ücreti almayacak

    Sınav ücreti almayacak

    Meslek Yüksekokulları ile Açıköğretim Ön lisans Programları Mezunlarının Lisans Öğrenimine Dikey Geçiş Sınavı (2023-DGS) başvuruları başladı. Başvurular 5 Haziran’a kadar yapılabilecek.

    Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezinin (ÖSYM) internet sitesinde yer alan duyuruya göre, 16 Temmuz’da yapılacak DGS için başvurular bugünden itibaren alınacak, başvuru süresi 5 Haziran’da sona erecek.

    Adaylar, sınava ilişkin ayrıntılı bilginin yer aldığı 2023-DGS Kılavuzu’na ÖSYM’nin internet sitesinden ulaşabilecek.

    Öte yandan ÖSYM, Dikey Geçiş Sınavı’na (DGS) deprem bölgesinden başvuru yapan adaylardan Sınav ücreti almayacak.

  • Eğitim uzmanından öğrencilere uyarı

    Eğitim uzmanından öğrencilere uyarı

    17-18 Haziran tarihlerinde gerçekleştirilecek YKS için geri sayım başladı. Sınava bir aydan kısa bir süre kalması sebebiyle öğrenciler son hazırlıklarını hızla tamamlaya çalışıyor. Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi Engelliler için Gölge Öğreticilik Bölüm Başkanı ve Aile Danışmanı Ögr. Gör Barış Tuncer de bu süreçte dikkat edilmesi gereken konulara dikkat çekti.

    “Sınava az bir zaman kaldığını düşünerek sizi rahatlatan etkinliklerden vazgeçmeyin”

    Öğrencilerin kendilerini motive etmesi gerektiğini aktaran Tuncer, “Üniversite sınavına hazırlanma amacınızın ve sınavın sizin için anlamının ne olduğunu sık sık kendinize hatırlatın. Sizi rahatlatan faaliyetlere mutlaka zaman ayırın. Sınava az bir zaman kaldığını düşünerek sizi rahatlatan, gevşeten etkinliklerden vazgeçmeyin. Bu etkinlikler özellikle kaygı ve stresin azaltılması konusunda size yardımcı olacaktır ancak sakatlanmanıza ayol açacak, ağır egzersizlerden kaçının” dedi.

    “Çay ve kahve tüketimini azaltın”

    Sınavlara hazırlanırken tüketilen besinlerin de önemli olduğuna vurgu yapan Tuncer, bu dönemde öğrencilerin yağlı, tuzlu ve şekerli besinleri tüketmeyi azaltarak, meyve ve sebze tüketimine ağırlık vermeleri gerektiğini belirtti. Ayrıca öğrencilerin kafein içeren kaygı düzeyini artıran, uyku düzenini bozan çay, kahve, kola gibi içecekleri daha az tüketmesi gerekiyor.
    Her sabah güne mutlaka kahvaltı ile başlanılmasını gerektiğini belirten Tuncer, sınav günü kahvaltıda tüketilenden farklı bir yiyecek yenmemesi gerektiği hatırlatmasında bulundu.

    “Gece geç saatlerde kadar ders çalışmak veriminizi düşürür”

    Sınava az bir süre kala sanılanın aksine sabahlamanın doğru olmadığının altını çizen Tuncer, “Yeterli ve düzenli uykuya büyük özen gösterin. Sınav günü saat kaçta kalkacaksanız şimdiden kendinizi bu saatte kalkmaya alıştırın. Günde 9 saatten fazla, 8 saatten az uyumayın. Gece geç saatlerde kadar ders çalışmak veriminizi düşürür. Bu süreçte çok katı, uygulamakta zorlanacağınız ders çalışma programları yapmayın. Programa uyamadığınızda motivasyonunuz düşebilir, çalışma isteğiniz azalabilir. 45-50 dakika ders çalışmak ve 10 dakika ara vermek ders başarısı için ideal bir yöntemdir. Bu süreçte sosyal ilişkilerin sürdürülmesi de oldukça önemli” şeklinde konuştu.
    Stres altındayken, kaygılıyken destek ve yardımcı olan, rahatlatan insanlarla vakit geçirmenin kaygıyı azaltacağını söyleyen Tuncer, sürekli sınavdan bahseden, özellikle sınav hakkında olumsuz konuşan insanlarla da sohbete ara verilmesi gerektiği uyarısında bulundu.

    “Bütün hayatımız birkaç saatlik bir sınava bağlı biçimindeki ifadelerden kaçının”

    Tuncer, sözlerini şöyle sürdürdü:
    “Sınavı bir an önce olup bitmesini ve kurtulmak istediğiniz bir durum olarak değerlendirmeyin. ‘Bütün hayatımız birkaç saatlik bir sınava bağlı’ biçimindeki ifadelerden kaçının. Bu tarz cümleler sınava karşı olumsuz bir tutum, direnç geliştirmenize sebep olur. Bu durum ders çalışmanızı, sınava hazırlanma isteğinizi olumsuz etkiler. Unutmayın hayattaki hiçbir sınav sizin kişisel değerinizi belirleyemez. Siz sınavlardan bağımsız olarak saygı, sevgiye layık değerli bir varlıksınız. Sınavı olumlu düşüncelerle eşleştirin. Örneğin istediğiniz okulda, üniversitede eğitim görmek, yeni arkadaşlıklar, parlak bir gelecek gibi olumlu düşüncelere yönelin. Sınavı hayallerinize ulaşmanın bir aracı olarak değerlendirin”

    Kaygılı olunan zamanlarda 4-7-8×7 nefes egzersizini uygulanmalı

    Kaygılı olmanın belirli bir seviyeye kadar normal olduğunu belirten Tuncer, kaygının giderek arttığı durumlarda rahatlamak için 4-7-8×7 nefes egzersizini uygulamanın yararlı olacağını söyledi. Tuncer, “Bu egzersizi uygularken, içinizden 4’e kadar sayın ve burnunuzdan nefes alın. Sonra aldığınız nefesinizi tutun, 7’ye kadar sayın ve 8’e kadar sayarken ağzınızdan yavaş yavaş nefesinizi verin. Bunu 7 set halinde yaptığınızda rahatladığınızı ve kaygınızın azaldığını görebilirsiniz. Kendinizi kaygılı hissettiğiniz zaman yürüyüş yapmak da yararlı olacaktır” dedi.

    Deneme sınavları sadece alınan puan üzerinden değerlendirilmemeli

    Tuncer, deneme sınavlarını sadece alınan puan üzerinden değerlendirmenin yanlış bir davranış olduğunu söyleyerek, “Her deneme sınavında ders, konu analizi yaparak eksik bilgilerinizi tespit edin. Günde bir tane, gerçek sınav saatinde, sınav şartlarında deneme çözmeniz faydalı olacaktır. Eksik bilgileriniz olabilir. Bu oldukça normaldir. Paniğe kapılmayın, endişelenmeyin motivasyonunuzu sürdürerek, ders çalışmaya devam edin. Deneme sınavlarında belli bir konuda yanlışlarınız fazla ise kısaca o konuyu tekrar edip, denemelere devam edin. Sınava hazırlanma sürecinde ve sınav performansınızda mükemmel olamayacağınızı ve hatalarınızın olacağını kabul edin” sözlerine ekledi.
    Tuncer son olarak kaygı, stres ve paniğin bellek kapasitesini düşüreceğini söyledi ve sosyal medya gibi zihni meşgul edecek her türlü uygulamadan uzak kalınması gerektiğini vurguladı.

  • Yurtta hava durumu

    Yurtta hava durumu

    Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan tahminlere göre, hava sıcaklıklarının, yurdun kuzeydoğusunda mevsim normallerinin 2-4 derece üzerinde, diğer yerlerde mevsim normalleri civarında seyretmesi bekleniyor. Rüzgarın, batı kesimlerde kuzey, iç ve doğu kesimlerde güney yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, İç Anadolu’nun doğusu, Doğu Karadeniz’in iç kesimleri ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da güney yönlerden kuvvetli (40-60 km/saat) eseceği tahmin ediliyor.

    Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle:

    Ankara: Parçalı ve çok bulutlu, kuzey ve batısı yer yer kuvvetli olmak üzere, aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 23
    İstanbul: Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı ve yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 23
    İzmir: Parçalı ve çok bulutlu, yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 26
    Adana: Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 30
    Antalya: Parçalı ve çok bulutlu, yer yer kuvvetli olmak üzere, aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 22
    Samsun: Parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerinde yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 22
    Trabzon: Parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra batısı yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 22
    Erzurum: Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 20
    Diyarbakır: Parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra yer yer kuvvetli olmak üzere, aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 26

  • Dört bir yandan seçim kutlamaları

    Dört bir yandan seçim kutlamaları

  • Engellilik oluşturan ikinci hastalık

    Engellilik oluşturan ikinci hastalık

    Düzce Üniversitesi Hastanesi Nöroloji Kliniği’nde hasta kabulüne başlayan Doç. Dr. Burcu Polat, toplumda oldukça yaygın görülen nörolojik hastalıklardan biri olan migren hakkında bilgiler paylaştı.
    Migrenin beyinde meydana gelen bir takım elektrokimyasal değişimler sonucu oluşan özel bir baş ağrısı türü olduğunu dile getiren Doç. Dr. Burcu Polat, “Ağrı genellikle başın bir yarısından başlar ve şiddetlenir. Migren baş ağrısı normal bir baş ağrısından çok daha zorlayıcıdır, uzun sürer (en az dört saat) ve beraberinde mide bulantısı, kusma, ışık, ses, koku ve dokunmaya karşı hassasiyet eşlik eder.” dedi.
    Ülkemizde her 6 kadından 1’inin ve her 10 erkekten 1’inin “migren” hastası olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Polat, bu hastalığın ülkemizde ve dünyada kişilerin yaşam kalitesini bozarak mağduriyet oluşturan hastalıklar arasında olduğunu ifade etti.

    “Dünyada migrenin görülme sıklığı yüzde 20’lerde”

    Tüm dünyada migrenin görülme sıklığının yüzde 20’lerde olduğunu belirten Polat, bazı tetikleyicilerin; uygun genetik yatkınlığı olan kişilerin hayatlarının bir döneminde, migren ataklarını ortaya çıkarabileceğine işaret etti. Hormonlar, açlık, stres, uyku düzeni bozukluğu, çeşitli besinler, su tüketiminin yeterli olmaması, iklim değişiklikleri, ışık-ses-koku açısından uygun olmayan çevre koşullarının migrenin başlıca tetikleyicileri olduğunu dile getiren Düzce Üniversitesi öğretim üyesi, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
    “Migrenli kişilerin büyük bir kısmında alerjik üst solunum yolu problemleri ve bununla ilişkili sinüzit de görülebilir. Migren atakları stresle tetiklenir ancak bu özünde psikolojik diye tanımlanan bir ağrı türü değildir. Beyin tümörleri neyse ki baş ağrılarının seyrek nedenleri arasındadır. Migren hastalarında muayene, kan tahlilleri ve beyin görüntüleme çalışmaları sıklıkla normaldir. Doktor teşhis için değil başka nedenleri dışlamak için bazen ilave incelemeler isteyebilir. Migren teşhisi koyarken doktorunuz 296 ayrı baş ağrısı türü arasında karar vermek zorundadır. Baş ağrısı, uzman bir hekim tarafından kolaylıkla ayırt edilebilir.”

    Hastalığın tedavisinde hastanın ağrıları konusunda bilinçlenmesi, yaşam şeklinin düzenlenmesi, atak esnasında uygulanacak ilaç ya da müdahaleler ve atakları önleyecek uygulamaların planlanabileceğini belirten Doç. Dr. Burcu Polat, özellikle ayda 3’ten fazla atak geçiren ve atakları uzun süren hastalarda 3 ay kadar takip ve tedavi uygulanmasının önemini vurguladı.

    “Migrenin ameliyatı yoktur”

    Migren aşısı diye bilinen, aylık uygulanan yeni ilaç grubunun dirençli migren hastaları için ilk başta önemli bir tedavi seçeneği olduğunu ifade eden Doç. Dr. Polat, aşı ile tüm dünyada kullanan binlerce hastadan umut verici sonuçlar elde edildiğine işaret etti. Migren ameliyatı olarak bilinen, başta ağrı hissini taşıyan sinirlere yapılan cerrahi müdahalelerin, bilimsel dayanağı olmayan tedavi yaklaşımları olduğunun altını çizen Polat, “Migrenin ameliyatı yoktur, hiçbir mantığı bulunmamaktadır.” diye konuştu.
    Migrenin tıbbi açıdan; sülük, hacamat, homeopati, proloterapi, fitoterapi vb. uygulamalarının ispat edilmiş hiçbir etkisi olmadığını dile getiren Düzce Üniversitesi öğretim üyesi, “Sadece akupunktur, klasik migren tedavilerine cevap vermeyen ya da ilaç kullanamayan / kullanmak istemeyen kişilerde bir tedavi seçeneği olarak düşünülebilir” ifadelerine yer verdi.

    “Ağrı kesicileri sürekli tüketmek çok zararlı”

    Ağrı kesicileri sık ve uygun olmayan şekilde sürekli tüketmenin çok zararlı olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Polat, “Aynı şekilde migreni tedavi etmeden ağrıya dayanmaya çalışmak da kişilerin yaşam kalitesini bozduğu gibi beyinlerinde de kalıcı kimyasal değişimlere yol açabilir, depresyon ve uyku bozukluğunu tetikleyebilir” dedi.

    Migren Bir Engellilik midir?

    “Müzmin (kronik) migrenin” Dünya Sağlık Örgütü raporuna göre acil müdahale listesindeki ilk 10 hastalık içerisinde olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Burcu Polat, “Hastaların 4’te 1’inde yaşam kalitesinin yüzde 90’ı aşan oranlarda bozulduğu rapor edilmiştir. Hastaların yüzde 65’ten fazlası migren atakları nedeniyle iş yerlerinde sorun yaşadıklarını bildirmişlerdir. Bu tür hastalar için Amerika’da yılda 40 milyon dolar, Avrupa da ise 50 milyon dolar harcanmaktadır. İngiltere’de günde yaklaşık 100 bin kişi migren nedeni ile okula veya işe gidememektedir. Migren felçten sonra engellilik yapan en önemli ikinci hastalıktır” şeklinde açıklamasını tamamladı.

  • Seçimin son saatleri

    Seçimin son saatleri

    Oy verme işleminin bitmesine saatler kala vatandaşlar oylarını kullanmayı sürdürüyor. Bazı okullarda seçime yüksek oranda katılım sağlandığını belirtirken, bazı okulların son derece durgun olduğu gözlemlendi. Saat 17.00’da oy kullanma işleminin bitmesiyle birlikte seçim verilerini yakından takip edeceğini belirten Eskişehirliler, herkesin sandığa gidip oy kullanması konusunda çağrıda bulundu.

    “Dizimden bir operasyon geçirdim ancak vatandaşlık görevimizi yapmak daha önemli”

    Eskişehir’de yaşayan emekli vatandaş Fikret Arslan, dizinden bir operasyon geçirmiş olmasına rağmen oy kullanmak için sandık başına gitti. İkinci turda, ilk turdaki kadar kalabalık bir ortam olmadığını söyleyen Arslan, “Dizimden bir operasyon geçirdim ancak memleketin selameti açısından sandığa vatandaşlık görevimizi yapmaya geldim. İkinci turda katılımın biraz daha az olduğunu gözlemledim, belki ilk turdaki adaylardan bir tanesinin düşük oy alması ve yeterli sandalye sayısına ulaşamaması sebebiyle seçmenleri sandığa rağbet etmemiştir. Sandığa baktığım zaman ilk tura göre oy miktarının azalmış olduğunu görüyorum. İlk seçimlerde sandıklar daha doluydu ama o zaman milletvekili kâğıtlarının büyük olması sebebiyle sandıkta daha fazla belli olmasını sağlıyordu. Her şey akşam saatlerinde belli olacak. Ancak herkes sandık başına gelsin, yaşadığımız memleketin selameti açısından en uygun gördüğü insanlara oyunu versin. Burası bizim ülkemiz” dedi.

    “Seçimin her iki turunda da katılım yüksekti”

    Eskişehir’de bisikletçilik yapan Osman Menekşe ise, Fikret Arslan’ın tam aksine yoğun bir katılım olduğunu gözlemlediğini dile getirdi. Sadece tek bir kağıtla oy verilmesi sebebiyle bu seçimin daha kolay olduğunu ve katılım oranıyla ilgili yüksek beklentisi olduğunu ifade eden Menekşe, “Seçimin her iki turunda da katılım yüksekti. Eskişehir gibi sosyal bir şehirde yaşayan vatandaş gider oyunu kullanır. Eskişehir’in yapısı budur, zaten Eskişehir’in oy kullanma oranı Türkiye geneline göre daha iyidir. Ayrıca bu seçim daha kolay. Tek bir tane kağıt var, ikincisi yok. Milletvekili seçimi bitti. O büyük kağıt yerine ufacık bir şey koyuyorlar. Vatandaş hemen oyunu veriyor, ondan sonra çıkıp gidiyor. Bence bu seçime çok daha yüksek oranla katılım sağlanacak. Demokrasi adına çok güzel bir seçim oluyor. Umarım sonuçları ülkemiz için hayırlı olur” şeklinde konuştu.

  • Türkiye sandık başında

    Türkiye sandık başında

    14 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanı seçiminde adayların salt çoğunluğu alamaması nedeniyle Türkiye, yeni cumhurbaşkanını belirlemek için tekrar sandık başında. Cumhurbaşkanı Seçimi ikinci turu için oy verme işlemi, Türkiye genelinde saat 08.00 itibarıyla başladı.

    Türk siyasi tarihinde ilk kez yaşanacak Cumhurbaşkanı Seçimi ikinci oylaması için oy verme işlemi 17.00’ye kadar sürecek.

    Türkiye’nin 5 yıl boyunca görev yapacak cumhurbaşkanının belirleneceği seçim için ülke genelinde 973 ilçe, 1094 ilçe seçim kurulunda 191 bin 885 sandık kurulacak. Seçimde yurt içinde 60 milyondan fazla seçmen oy kullanacak.

    Seçimde, Cumhur İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan ile Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu yarışacak.

    Oy verme işlemleri, saat 17.00’de sona erecek. Ancak saat 17.00’ye geldiği halde, sandık başında oylarını vermek üzere bekleyen seçmenler, başkan tarafından sayıldıktan sonra sırayla oylarını kullanacak.

    Seçmenler, üzerinde Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası bulunan, kimliği tereddütsüz ortaya koyan, resimli, resmi nitelikteki belgelerden biriyle oy kullanabilecek.

    Seçmenin nerede oy kullanacağını gösteren seçmen bilgi kağıdının getirilmesi zorunlu olmayacak. Seçmen bilgi kağıdı kendisine ulaşmayanlar, nerede, hangi sandıkta oy kullanacağını Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) internet sitesinden öğrenebilecek.

    Cep telefonu, fotoğraf veya film makinesi gibi görüntü kaydedici veya haberleşme sağlayıcı cihazlarla oy verme yerine girilmesi yasak olacak. Bu tür cihazlar, oy verme işlemi bittikten sonra iade edilmek üzere sandık kuruluna bırakılacak.

    Oy verme işleminin bitmesinin ardından kullanılan oyların sayım ve dökümü yapılacak. Hastalığı veya engeli sebebiyle yatağa bağımlı seçmenler için bu seçimde de seyyar sandıklar oluşturulacak. Bu seçmenler, seyyar sandıklarda oylarını kullanabilecek.

    Ayrıca, görme engelliler bu seçimde de 14 Mayıs’ta uygulandığı gibi kendileri için hazırlanan şablonla oy verebilecek.

     

  • “Altında düşüş alım fırsatı olabilir”

    “Altında düşüş alım fırsatı olabilir”

    Altın fiyatlarında hareketlilik son dönemde arttı. Mayıs başında uluslararası piyasalarda 2 bin 65 doları görerek tarihi zirvesine yaklaşan ons altın, ardından düşüş trendine geçti ve 1935 dolar sınırına kadar geriledi. Hafta kapanışı ise 1950 dolara yakın seviyelerden gerçekleşti. Analistler, altında yaşanan son düşüşün ‘alım fırsatı’ olabileceği yönünde değerlendirmelerde bulunuyor.

    ABD’de büyüme beklentiyi aştı

    ALB Yatırım Araştırma Analisti Ahmet Deniz Yağbasan, “Ons altında 26 Mayıs işlemlerinde, hem 100 günlük ortalamanın olduğu hem de son iki ayın en düşük seviyelerine işaret eden trend desteği konumunda bulunan 1935 dolar sınırına kadar gerileme yaşandı. ABD ekonomisinde ilk çeyrekte büyüme oranının yüzde 1,3 ile beklenti üzerinde gelmesi, ilk etapta faize ilişkin ‘güvercin FED’ öngörülerini zayıflattı ve kıymetli madenlerde bir geri çekilme yaşandı” dedi.

    Enflasyonda gerileme yaşanıyor

    Bununla birlikte ABD enflasyonunda yumuşamanın başlaması ve borç limitine dair problemin bir şekilde çözülecek olmasıyla birlikte ons altın üzerindeki baskının hafiflemeye başlayacağını öngören Yağbasan, “Bugün itibarıyla gerçekleşen fiyatlamalara bakarsak, FED tarafında Ekim 2023’te faiz indirim sürecine başlanması bekleniyor. Bu beklenti, TÜFE ve Tarım Dışı İstihdam başta olmak üzere ekonomik verilerle de desteklenirse, altında yukarı yönlü hareketin önü açılabilir. Ons altında yılsonu beklentimiz 2100-2150 dolar seviyelerinde bulunmaktadır” dedi.

    “Gram altın 1600 TL’yi görebilir”

    Gram altın tarafında ise yatırımcıların odaklanması gereken noktalardan birinin dolar/TL olduğunu hatırlatan Yağbasan, “TCMB’nin gerçekleştirdiği son piyasa katılımcıları anketine göre, 2023 sonunda parite beklentisi 23,08 olarak tahmin edilmektedir. Ons tarafındaki beklentilerle ele alacak olursak, gram altında yılsonu öngörüleri 1560-1600 seviyeleri arasında oluşmaktadır. Yatırımcılar, özellikle ABD’de TÜFE rakamlarına dikkat etmeli. Enflasyonda tekrar bir katılaşma gerçekleşirse, altın üzerindeki baskı geri dönebilir. Öte yandan ons tarafında 1935 dolar desteğinin korunması da büyük önem taşıyor” şeklinde konuştu.

  • Böbrek taşı sessiz de seyredebilir

    Böbrek taşı sessiz de seyredebilir

    Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Adnan Gücük, böbrek taşı olarak bilinen üriner sistem taşlarının, böbreklerde veya idrar yollarında oluşan sert, kristalize yapılar olduğunu ve idrar yolu boyunca ilerleyerek böbreklerden mesaneye kadar herhangi bir noktada tıkanmaya neden olabileceğini anlattı. Başlıca nedenlerinin yetersiz sıvı alımı, diyette yüksek miktarda sodyum, hayvansal protein, oksalat, kalsiyum alınması ve genetik faktörler olduğunu belirten Prof. Dr. Gücük, daha az görülen nedenlerin ise özellikle gut ve osteoporoz gibi hastalıklarda da görülen kalsiyum, oksalat ve ürik asit metabolizması bozuklukları, idrar yolu enfeksiyonları ile hareketsiz yaşam olduğunu ifade etti.

    Prof. Dr. Gücük, böbrek taşlarının yaş ve cinsiyet gözetmeden herkeste görülebileceğini ancak ailesinde taş hastalığı olan erkeklerde, obez ve yetersiz su tüketimi olanlarda daha çok gözlendiğini söyledi. Ayrıca 20 ila 50 yaş arası erkekler, aşırı terleyen ya da yüksek ısıda çalışmak zorunda olanlarda, yeterli sıvı tüketmeyen kişiler, gut hastalığı, inflamatuar bağırsak hastalığı ve diyabet gibi hastalığı olanların böbrek taşı açısından daha yüksek risk altında bulunduğunu dile getirdi.

    “Hiç belirti vermeden sessiz de seyredebilir”

    Böbrek taşının genellikle sırtın alt ve yan bölgesinde olup kasığa doğru yayılan ani ve şiddetli ağrıya neden olduğunu, beraberinde bulantı, kusma, idrara sık çıkma, idrar yaparken yanma, idrarda kanama gibi belirtilere; enfeksiyona yol açtıklarında ise titreme, terleme, ateş gibi şikayetler gözlemlendiğine değinen Prof. Dr. Gücük taşların boyutuna ve bulunduğu yere göre tamamen sessiz ve şikayetsiz bir şekilde seyredebileceği konusunda da uyarıda bulundu.

    “Taş oluşumunu azaltan beslenme değişiklikleri gerekir”

    Vücutta yeteri kadar su olmadığında idrarın daha yoğun atılmak durumunda kalınarak böbrek taşı riskinin arttığının altını çizen Prof. Dr. Gücük, “Beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesiyle taş oluşumu engellenebilir ya da azaltılabilir. Günlük 1,5 ila 2 litre idrar çıkartacak kadar su tüketilmeli. Tuz tüketimi özellikle işlenmiş gıdaların, tuzlu atıştırmalıkların ve hazır yemeklerin azaltımı ile günlük 5 gramın üzerine çıkmamalı. Ispanak, çilek, fındık, çikolata, çay oksalat içerikleri nedeni ile sınırlanmalı. Kalsiyum içeren gıdalar normal miktarlarda tüketilmelidir, kalsiyum takviyeleri kontrolsüz bir şekilde kullanılmamalıdır. Kilonuza dikkat etmek ve düzenli egzersiz yapmak da ayrıca çok önemlidir” diye konuştu.

    “Bazı küçük taşlar kendiliğinden düşebilir”

    Bu hastaların genellikle ağrı olduğunda acil servise, ardından üroloji hekimine başvurduklarını belirten Prof. Dr. Gücük, idrar, kan ve görüntüleme testlerinin ardından taşın yeri, boyutu, oluşturacağı muhtemel hasar, hastanın genel sağlık durumu ve aciliyetine göre tedavinin planlandığını söyledi. Bazı küçük taşların ya kendiliğinden ya da yardımcı ilaçlar ile düşebileceğine değinen Prof. Dr. Gücük şunları ifade etti:
    “Kendi başına düşemeyecek taşlar için vücut dışından ses dalgası (ESWL) ile taşlar kırılabilir ve küçük parçalar halinde atılması sağlanabilir. Bu yöntemden fayda göremeyecek hastalar için son derece gelişmiş endoskopik taş kırma ve alma yöntemleri uygulanır. Bunlar içerisinde üreteroskopi ve lazer, perkütan nefrolitotomi gibi yöntemler vardır. Bunlarda temel maksat idrar yollarından küçük endoskopik cihazlar ile girip taşların toz haline getirilmesi, ya da küçük parçalar halinde kırılıp dışarı alınması esasına dayanır. Son yıllarda holmium lazer teknolojisi, mini-perkütan nefrolitotomi ve endoskopik kombine intrarenal cerrahi gibi yöntemlerle günübirlik ya da 1-2 gece hastanede kalış süreleri ile bu taşlar temizlenir ve hastalar bu şikâyetlerinden kurtulabilir.”

    Tüm bu tedavilere rağmen böbrek taşlarının tekrarlayıcı nitelikte olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Gücük önleyici tedavi için “yeterli miktarda su içmek, tuz miktarını kısıtlamak, sağlıklı diyet uygulamak, egzersiz yapmak” gerektiği ve yılda 1 kez doktor kontrolü yapılması konusunda uyarıda bulundu.