Etiket: gündemhaber

  • Covid-19 hapına ilk onay geldi

    Covid-19 hapına ilk onay geldi

    İlaç firması MERCK’in COVID-19 için geliştirdiği ilacına ilk kullanım onayı İngiltere’den geldi.

    İngiltere’nin ilaç düzenleyicisi kurumu, ABD ilaç devi Merck’in COVID-19 için geliştirdiği Molnupiravir’in kullanımına onay verdi.

    Böylelikle İngiltere aşının ardından ilaca da onay veren ilk ülke oldu.

    Washington Post’un haberine göre Merck Başkanı Robert M. Davis yaptığı açıklamada, “Molnupiravir’i dünyanın dört bir yanındaki hastalara mümkün olan en kısa sürede ulaştırmak için hem titizlikle hem de aciliyetle hareket etmeye devam edeceğiz” dedi.

    Şirket, acil kullanım izni için ABD Gıda ve İlaç İdaresi’ne geçtiğimiz haftalarda da başvuruda bulunmuştu.

    Ekim ayında yayımlanan veriler, Molnupiravir’in COVID-19’a yakalanma riski yüksek olanlar için ölüm veya hastaneye kaldırılma oranını yarı yarıya indirebileceğini ortaya koymuştu.

  • Mehmet Ceyhan: Çocukların aşılanması lazım

    Mehmet Ceyhan: Çocukların aşılanması lazım

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, 23 ilde 44 merkezde yapılan salgının ilk 1 yılını kapsayan araştırmada 9 bin Covid-19 hastası çocuk tespit edildiğini, bunlardan 375’inin yoğun bakımda yattığını ve 44’ünün hayatını kaybettiğini söyledi. Ceyhan, “Koronavirüs çocuklarda da ölüme yol açabilen, yoğun bakıma yatmaya neden olabilen bir tablo oluşturuyor. Bu yüzden çocukların korunması lazım. ABD’de 12 yaş altının aşılanması için ruhsat verildi. Bana sorarsanız Türkiye’nin de acilen bu uygulamaya ihtiyacı var. Salgının bitmesi için çocukların aşılanması lazım” dedi.

    ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), Pfizer-BioNTech’in koronavirüs aşısının 5- 11 yaş arası çocuklar için uygun olduğu yönünde karar aldığını açıkladı. Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın gündemde 12 yaş altı çocuklara aşı yapılması olmadığı açıklamasını hatırlattı. Prof. Dr. Ceyhan, “Sağlık Bakanı, ‘gündemimizde yok’ demesi de gayet doğal. Çünkü; Türkiye’de bir aşıya ruhsat verilmesinin kuralları var. Bu, aşağı yukarı tüm ülkelerde aynı. Aşıyı üreten firma, size gelip başvuruda bulunmuyorsa siz zaten o aşıyı gündeminize alamazsınız, ruhsat almanın şartlarından birincisi bu. Firma size başvuracak. Yaptığı çalışmalar, elde edilen veriler, bunun dışında ruhsat için gerekli bazı dosyalar var onlarla birlikte başvuracak. FDA onayı yeni verildi. Tahmin ediyorum kısa bir süre içerisinde Pfizer-BioNTech diğer ülkelerin ruhsat otoriterlerine de bu başvurularda bulunacak, o zaman düşünülecek zaten” dedi.

    ‘ÇALIŞMA TAMAMLANINCA AŞILAMA 6 AYA İNDİRİLECEK’

    Prof. Dr. Ceyhan, ‘koronavirüs çocuklarda hiçbir şey yapmıyor’ düşüncesinin yanlış olduğunu belirterek, “Koronavirüs evet çocuklarda yetişkinlere göre daha hafif seyrediyor. Ancak örneğin Yoğun Bakım Derneği’nden çok merkezli yapılmış bir değerlendirme bildirildi. 23 ilde 44 merkezde salgının başındaki ilk 1 yılın vakaları değerlendirilmiş. 9 bin yaklaşık çocuk vaka var. Bunların 375’i yoğun bakıma yatmış, bu yüzde 4,1 ediyor. Bunların 44’ü kaybedilmiş. Bu 44’ün de yüzde 64’ünde altta yatan, bağışıklığı zayıflatan hastalık var; ama yüzde 36’sı tamamen sağlıklı çocuklar. Böyle baktığınızda koronavirüs gerçekten çocuklarda da yetişkinler kadar olmasa da ölüme yol açabilen, yoğun bakıma yatmaya neden olabilen bir tablo oluşturuyor. Bütün Türkiye’deki çocuk yoğun bakımı kapsayan ve özellikle bu çalışma bittikten sonra Delta varyantı gibi çocukları daha etkileyen bir varyant ile artan vakalar yaşadığımızı düşünürseniz bu sayının çok üzerinde olduğu ortaya çıkar zaten. Bu yüzden çocukların korunması lazım” diye konuştu.

    ‘ÇOCUKLARIN AŞILANMASI LAZIM’

    ABD’de 6 ay- 5 yaş arası çocuklar için olan çalışmanın Faz-3 çalışmasının devam ettiğini hatırlatan Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, “Bu bittiği zaman mutlaka sonuçları iyi çıkarsa FDA’ya başvuruda bulunacak ve 6 aya indirilecek aşılama. Yüzde 80 aşı ile korunabilen düzeye ulaşmanız lazım salgının bitmesi için. Sayın bakan toplumdaki aşılama oranlarından da bahsetti. Türkiye’de 2 doz aşı olanların oranı yüzde 67- 68 civarında. Dolayısıyla henüz daha yüzde 80’lik hedefe ulaşmamıza çok yolumuz var. Çocukları aşılamazsanız toplumun yüzde 20’si çocuk olduğu için yetişkinlerin tamamını aşılamanız lazım, bu da mümkün görünmüyor. Salgının bitmesi için çocukların aşılanması lazım” diye konuştu.

    ‘TÜRKİYE’NİN ACİL BU UYGULAMAYA İHTİYACI VAR’

    Prof. Dr. Ceyhan, çocuk dozlarının farklı olduğuna dikkat çekerek, şunları kaydetti:

    “Çocuklarda antijen içeren formu ayrı üretiliyor. Bu üretim planında Türkiye var mı yok mu onu bilemiyoruz. Eğer Türkiye’de de bu aşıyı pazarlamak istiyorsa firma o zaman birkaç hafta içinde başvurur. Bunun ruhsat işleri şuna da bağlı; hiçbir eksik belge olmadan başvurursa, ruhsat komisyonu inceler ve yeterli görülürse direkt ‘ruhsat alabilir’ diye bir karar çıkar. Bir taraftan da diğer gerekli belgeler, raf ömrü, üretim yeri ile ilgili belgeler bunlar ile ilgili yapılan çalışmalar, rakamsal bilgiler bakanlığa verilir, bir taraftan da onlar incelenir hepsi uygun görülürse o zaman ruhsat verilir. Bu söylediğim içindeki belgelerin eksikliği ya da tamlığı ile ilgili değişmek üzere 2-3 haftadan 2-3 aya kadar değişen süre alabilir. Hızlandırılmış ruhsat işlemi var. Bu da yine firmanın başvurusu üzerine, ‘bunun hızlı ruhsat alması gerekir, Türkiye için acildir’ diye bir karar verirse bakanlık, o zaman hızlandırılır bu işlemler. Bana sorarsanız Türkiye’nin acilen bu uygulamalara ihtiyacı var” dedi.

  • Ayçiçek yağı fiyatlarına ilişkin açıklama

    Ayçiçek yağı fiyatlarına ilişkin açıklama

    Türkiye’nin 170 bin ton ayçiçeği yağı üretimiyle lokomotif kurumlarından Trakya Birlik Genel Müdürü Hakan Çelen, özellikle son dönemde artan fiyatları pandemi ile ilgili olduğunu söyledi. Enerji fiyatları, artan tarımsal girdiler ve kur farkının rafa yansıdığını belirten Çelen “Özellikle yılın ikinci yarısından sonra, şubat-marttan sonra, yeni sezonun yaklaşmasıyla fiyatlarda geri çekilme olabileceğini düşünüyoruz. Bu 80-90 lira bandı seviyesinde oturacağını öngörebiliriz” dedi.

    Trakya Birlik Genel Müdürü Hakan Çelen, sofraların vazgeçilmez ürünlerinden ayçiçeği yağındaki fiyat artışını değerlendirdi. 5 litresi 80- 100 lira arasında değişen sofralık yağın özellikle pandemi dönemindeki fiyat artışının tarımsal girdiler, enerji fiyatları ve kurdan kaynaklandığını söyledi. Üretici için ‘yeni dönem’ olarak adlandıran şubat ve mart ayına işaret eden Çelen, enerji ve girdi maliyetinin de raftaki fiyatları büyük ölçüde etkilediğini söyledi.

    ‘TÜM ÜRÜNLERDE YÜZDE 100’ÜN ÜZERİNDE ARTIŞ YAŞADIK’

    Pandemi ile beraber dünyada başta tarımsal ürünler olmak üzere tüm emtialarda ciddi fiyat artışı yaşandığını söyleyen Çelen, “Üretim yapan ülkelerin, gıda-arz güvenliğini önceleyen politikalarıyla da geçtiğimiz 1-1,5 yıl içerisinde yüzde 100’ün üzerinde tüm tarımsal emtialarda ciddi fiyat artışları yaşadık. Bu süreçte dolar kurunun değerlenmesi ile beraber tarım ve gıda ürünlerinde fiyat artışlarını raflarda daha yoğun hisseder olduk. Ülkemizde aslında bu yıl sevindirici bir gelişme yaşadık. Tarihi, rekor seviyede 1 milyon 600 bin ton bir üretim yaşamamıza rağmen özellikle dünyadaki tarımsal girdiler, enerji, akaryakıt, doğal gaz ve gübre fiyatında yaşanan artışlar, çiftçi davranışlarında önemli değişikliklere neden oldu. Bu nedenle özellikle harmanın başından bu tarihe kadar yaklaşık yüzde 30-35’in üzerinde gerek yurt dışı, gerek yurt içi fiyatlarda yükseliş gerçekleşti. Buna paralel olarak yağın üretiminde kullandığımız tüm bileşenlerde çok ciddi fiyat artışlarıyla karşılaştık. Ham madde, ambalaj artışları gibi şeyler. Lojistik ve fiyatlama sorunlarıyla beraber bugün içinde bulunduğumuz tablo oluştu. Arz-talep dengesi yönüyle ülkemizde bir sıkıntımız yok ancak dünya fiyatlarının son derece artması, kurda yaşanan seviyeler bizi şu an raflarda 80- 90 lira bandına taşımış oldu” dedi.

    ‘YENİ DÖNEMDE FİYATLARDA GERİ ÇEKİLME OLABİLİR’

    Özellikle aralık ayından sonra fiyatlarda normalleşme beklediklerini ifade eden Çelen, “Pandemideki normalleşme, aşı ve tedavi süreçlerinin gelişmesiyle emtiada bir miktar düzelme bekliyoruz. Kur yönünde daha farklı bir şey olmadığı sürece 80-90 lira bandını koruyabiliriz diye düşünüyoruz. Şu aşamada bulunduğumuz fiyat seviyelerinin korunacağını düşünüyoruz. Özellikle yılın ikinci yarısından sonra, şubat-marttan sonra, yeni sezonun yaklaşmasıyla fiyatlarda geri çekilme olabileceğini düşünüyoruz. Bu 80-90 lira bandı seviyesinde oturacağını öngörebiliriz. Çok büyük değişimler olmadıkça. Çiftçimizin en büyük temel beklentisi bu yıl yüksek girdilerle üretimini yapacak” diye konuştu.

    ‘340 DOLARA ALDIĞIMIZ ÜRÜN PANDEMİDE 800’E ÇIKTI’

    Pandemi ile özellikle tüm emtialarda ciddi artışların olduğunu aktaran Çelen, şunları söyledi: “Pandemi süreci özellikle tarımsal ürün fiyatlarında, tüm emtialarla birlikte çok ciddi artışları beraberinde getirdi. 2019 yılında 340 dolara tedarik ettiğimiz ürün, bugün yaklaşık 800 dolar seviyesinde. Bunun, pandemi sürecinin sonlanmasıyla beraber bir miktar normalleşmesini bekliyoruz. Burada en temel konu, yükselen çiftçi maliyetlerinin ne kadar normalleşeceği. Aslında raflara yansıyacak sonraki süreçteki fotoğrafı da bu belirleyecek. Enerji ve girdi fiyatları, önümüzdeki süreçte raflarda hangi fiyat seviyeleriyle karşılaşacağımızı belirleyecek.”

    ‘SON 20 YILDA ÇOK CİDDİ İVME YAKALADIK’

    Türkiye’nin ayçiçeği yağında dışa bağımlı olmaması için yılda 2,5 milyon ton üretimi yakalaması gerektiğini söyleyen Çelen, “Son 20 yılda çok ciddi ivme yakaladık. 800-900 bin tonlardan bu yıl itibarıyla 1 milyon 700 bin tonlara yaklaştık. İç yeterliliği sağlamamız adına yaklaşık 2,5 milyon tonlara ulaşmamız gerekiyor. Çiftçi, yağlı tohumlardan elde ettiği gelirden memnun. Bu süreç zarfında devletimizin de desteğini arttırmasıyla rahatlıkla 3-5 yıllık periyotta yağlık ayçiçeği başta olmak üzere tüm yağlı tohumlarda iç yeterliliği karşılayabilme imkan ve ihtimalini mümkün görüyoruz. Doğru tarım teknikleriyle, çiftçimizin daha çok buluşturulmasıyla rahatlıkla 2,5 milyon ton seviyesine taşımamız son derece mümkün” ifadelerini kullandı.

    ‘AVRUPA’DA DA GIDA ENFLASYONU YÜKSEK’

    Avrupa ülkelerinde de fiyat ve tedarik anlamında sıkıntı yaşandığını hatırlatan Çelen, şunları söyledi: “Gerek emtialardaki artış, gerekse lojistik zincirindeki kopmalar birçok Avrupa ülkesinde rafların boş kalmasına neden oluyor. Tedarik anlamında ülkemizde hiçbir sıkıntı yok ama lojistikte çok ciddi sapmalar var. Gerek tarımsal girdilerde gerek ülkenin ihtiyacı emtiaların getirilmesinde ciddi sapmalarla karşılaşıyoruz. Bu da bazen arz-talep dengesinde kopmalara neden oluyor. Şu andaki fiyatta aslında bir miktar da bunun etkisi var. Dünyada gıda enflasyonu aslında şu anda bütün ülkelerin mücadele ettiği bir konu. Tarımsal emtialarda yüzde 100’e varan artışlar, tüm fiyatları etkilemiş durumda. Şöyle bir örnek verecek olursak; şu anda en çok ayçiçeği üretimi yapılan ülke Ukrayna. Ukrayna’da 1 litre ayçiçeği fiyatının 2,5 euro ve üzerindeki seviyelerde olduğunu görüyoruz. Avrupa’da bunun da üzerinde seviyeler var.”

  • Milyon dolarlık Squid Game vurgunu

    Milyon dolarlık Squid Game vurgunu

    Son günlerin popüler dizisi Squid Game’den esinlenerek oluşturulan Squid tokenı üzerinden yaklaşık 3,3 milyon dolarlık vurgun yapıldı.

    Kripto para dolandırıcılığına bir yenisi eklendi.

    Son günlerin popüler dizisi Squid Game’den esinlenilerek bir token oluşturuldu.

    Diziyle resmi bağı bulunmayan projeye on binlerce kullanıcı para yatırdı.

    Proje “Token kazanmak için oyna” diye tanıtılırken para kazanmak için web sitesi üzerinden squid game oyunları oynatılacağı söylendi.

    Geçtiğimiz hafta sadece birkaç cent olan Squid tokenı ilk olarak 50 dolara ardından hızla 3 bin dolara yükseldi.

    Ancak bu yükseliş çok uzun sürmedi. Fiyat yeniden aynı hızla 1 centin altına indi.

    Projenin internet sitesi ve sosyal medya hesapları kapatıldı.

    Arkasında kim olduğu bilinmeyen token bir anda sıfırlanarak yatırımcısına hayal kırıklığı yaşattı.

    Kullanıcıların parası dakikalar içinde buhar oldu.

    Squid Token için daha önce sık sık dolandırıcılık uyarıları yapılmıştı.

    En büyük nedeni ise Token’ın satılma özelliği olmamasıydı. Yani bu tokenı alanlar parasını çekemiyordu.

    Proje üzerinden yapılan vurgunun 3,3 milyon dolar olduğu belirtiliyor.

  • Otogaz fiyatına zam geliyor

    Otogaz fiyatına zam geliyor

    Otogaz fiyatlarına bu geceden itibaren geçerli olmak üzere 49 kuruş zam yapıldı.

    Akaryakıtta zamlar gelmeye devam ediyor. Geçen hafta benzine yapılan zamların ardından şimdi de otogaz fiyatlarında 49 kuruş zam yapıldı.

    EPGİS’ten yapılan açıklamaya göre 2 Kasım tarihinden itibaren geçerli olmak üzere LPG Oto Gazda litre başına 49 kuruş zam yapıldı. Artışın pompa fiyatlarına yansıyacağı belirtildi.

    İŞTE YENİ FİYATLAR

    İstanbul’da 6,10-6,18 liradan satılan otogaz fiyatı zam sonrasında 6,59-6,67 liraya yükselecek. Ankara’da 6,74, İzmir’de 6,53 liraya çıkacak.

  • Komandolardan operasyon! Böyle teslim oldular

    Komandolardan operasyon! Böyle teslim oldular

    Irak’ın kuzeyinde 1917 rakımlı tepede teröristlerin silah deposu olarak kullandığı mağara Mehmetçik tarafından ele geçirildi. Mağaradaki 4 teröristin silahlarını bırakarak teslim olduğu anlar, kameralarca kayıt altına alındı.

    Milli Savunma Bakanlığı kaynaklarından alınan bilgiye göre, Irak’ın kuzeyindeki terör hedeflerine yönelik başlatılan Pençe serisi operasyonlarından Pençe Yıldırım Harekatı planlandığı şekilde devam ediyor.

    Avaşin bölgesinde teröristlerin saklandıkları mağaralara tek tek giren Mehmetçik, sahadan alınan istihbarat, insansız hava araçlarının tespiti ve yakalanan teröristlerin ifadelerine göre nokta operasyonlar yapmayı sürdürüyor.

    1917 RAKIMDA OPERASYON

    Bu kapsamda Avaşin’de 1917 rakımlı tepedeki bir mağaranın teröristlerce silah deposu olarak kullanıldığının belirlenmesi üzerine Mehmetçik söz konusu bölgeye nokta operasyonu düzenledi.

    Kayalık ve zorlu bir bölgede bulunan mağaranın yakınına helikopterlerle indirme harekatı gerçekleştiren komandolar, çok kısa sürede çevreyi kontrol altına aldı.

    TESLİM OLDULAR

    Kendi güvenliklerini de sağlayan Mehmetçik, mağaradaki teröristlere “teslim ol” çağrısında bulundu. Kaçacak yerleri kalmadığını anlayan teröristler, silahlarını bırakarak teslim oldu.

    Mağaradan çıkan 4 terörist, gerekli güvenlik önlemleri sağlanarak komandolar tarafından teslim alındı. Aralarında kadınların da bulunduğu teröristlere Mehmetçik tarafından su verilirken, mağaradaki aramalarda çok sayıda silah ve mühimmat ele geçirildi.

    ÇOK SAYIDA SİLAH VE MALZEME BULUNDU

    Küçük bir boşluktan girilen mağarada birçok bölüm dikkati çekti. Odalara bölünmüş mağarada, teröristlere ait 2 doçka ile silaha ait sehpa, 7’si kalaşnikof, biri M-16 ve biri de keskin nişancı olmak üzere 12 tüfek, 2 biksi makineli tüfek, 2 roketatar ve bunlara ait çok sayıda mühimmat ile bir kutu el bombası, telsizler, 2 oksijen tüpü ile tıbbi malzeme bulundu.

  • Bursa’da Cumhuriyet Bayramı coşkuyla kutlandı

    Bursa’da Cumhuriyet Bayramı coşkuyla kutlandı

    Cumhuriyet’in ilanının 98’inci yıldönümü, Bursa’da törenlerle kutlandı.

    Cumhuriyet Bayramı’nın 98. yıl kutlamaları kapsamında Vali Yakup Canbolat, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ve protokol mensupları tebrikleri kabul etti. Heykel meydanında düzenlenen törene vatandaşların ilgi gösterdi. Büyükşehir Belediye Bandosu mini konser verdi. Vatandaşlar Türk bayraklarıyla törene katıldı.

    Törende konuşan Bursa Valisi Yakup Capolat, “Türk milleti 29 Ekim 1923’de bir kez daha bütün dünyaya iradesine pranga vurdurulmayacağını kanıyla ve canıyla ilan etmiştir. Milletin idaresini esas alan ve temsil eden cumhuriyetin ilan edilmesi bir devletin temel taşlarının yerine konulduğu bir zaferdir. Cumhuriyetin ilanıyla Türk milletinin ve devletinin varlığı ebedîleşmiş, eşitlik ve özgürlük gibi kavramlar toplumsal hayatımızda yer almaya başlamıştır. Zaferle sonuçlanan millî mücadelenin ardından milletimizin kendi iradesi doğrultusunda yönetimde söz sahibi olmasını sağlayan cumhuriyet ilan edilmiştir” dedi.

  • Uzmanı açıkladı: Koronavirüsü onlar yayıyor

    Uzmanı açıkladı: Koronavirüsü onlar yayıyor

    Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ümit Savaşçı, koronavirüs hastalığında bir kesimin koku, tat kaybı olmadan test vermediğini söyledi. Doç. Dr. Savaşçı, “Bu yanlış bir yönlendirme. Ateş, burun akıntısı, boğazda ağrı, halsizlik varsa, sinüzit belirtileri de varsa halkımızın mutlaka PCR testi yaptırması gerekiyor. Belirtileri olmasına rağmen toplumda dolaşarak virüsün yayılmasına neden olan bir kitle var. Bu yüzden vaka sayıları tam istenilen seviyeye ne yazık ki düşmüyor” dedi.

    Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Savaşçı, vaka sayılarını değerlendirdi. Doç. Dr. Savaşçı, vakalarda istedikleri düzeyde düşüşün gerçekleşmediğini belirterek, “Halkımız koku, tat kaybı olmadan test vermiyor. Bu yanlış bir yönlendirme. Ateş, burun akıntısı, boğazda ağrı, halsizlik varsa, sinüzit belirtileri de varsa halkımızın mutlaka PCR testi yaptırması gerekiyor. Belirtileri olmasına rağmen toplumda dolaşarak virüsün yayılmasına neden olan bir kitle var. Bu yüzden vaka sayıları tam istenilen seviyeye ne yazık ki düşmüyor. Hastalığın belirtileri biraz değişti. Yatan hastalarımızda özellikle koku, tat kaybını çok az görmeye başladık. İllaki sadece koku, tat kaybı olunca test yaptırmaya gitmesin vatandaşlarımız. Özellikle burun akıntısı, öksürük, ateş, halsizlik, sırt, eklem ağrısı bunlardan herhangi biri olduğunda ters yaptırma ihtiyacı mevcut. Test yaptırmayıp hem okullarda hem işyerlerinde virüsün daha çok insana bulaşmasına neden oluyorlar” diye konuştu.

    ‘BİLİM İNSANLARI OLARAK TARTIŞMAYA AÇABİLİRİZ’

    Doç. Dr. Savaşçı, 2 doz Sinovac aşısı yaptıranlarda yeterli antikorun oluşmadığını belirterek, “2 doz Sinovac ya da 3 doz aşı yaptıran kişilerde yeterli antikor koruyuculuğuna tam ulaşılmadığını hissediyoruz. Çünkü kliniklerde bu tür vakalar çok fazla. Özellikle inaktif aşının artık yapılmasını da bilim insanları olarak tartışmaya açabiliriz; çünkü yeterli koruyuculuğa ne yazık ki ulaşamadı. İngiltere’de mesela bizim 2-3 katımız kadar test yapılıyor günlük. Vaka sayıları 44 bin; ama ölüm oranları 36-40 kişi arasında değişiyor. Ülkemizde halen daha 200’ün üzerinde seyrediyor. Demek ki aşının koruyuculuğu konusunda ülkemizde sıkıntılarımız var. Özellikle daha aşı yaptırmayan öğretmenlerimiz, çalışanlarımız, ailelerimiz var. Ben 3 doz BioNTech yaptıran bilim insanı olarak konuşuyorum; şu ana kadar 2 yıldır koronavirüse yakalanmadım. Özellikle BioNTech açıklaması ile aşının yüzde 95’in üzerinde koruyuculuğu olduğu belirtildi. BioNTech yaptığı açıklamalar sonucunda, çocuklarda da 5-18 yaş üzerinde 2 doz aşıdan sonra yüzde 90’ın üzerinde koruyuculuk olduğunu ve yan etki profilinin olmadığını ortaya koydu. İngiltere, İsrail, Amerika dolayısıyla kendi halkını koruma altına almış durumda. Tabii ki aşılanıp vakalarımız olabilir; ama özellikle yoğun bakıma yatış oranları çok düşük bu ülkelerde” diye konuştu.

    ’15 KASIM’DAN SONRA ARTABİLİR’

    Doç. Dr. Savaşçı, havaların soğuması ile influenza vakalarının artacağına da dikkat çekerek, “Havalar soğuduğu için bu dönemde RSV dediğimiz virüsler biraz daha baskın halde. Çocuklardaki oranı bu dönemde çok fazla. Kuru öksürük, boğulur gibi öksürük, akciğer tutulumu yine yapıyor; ama çocuklarımızda çok ateş yapmıyor. Koronavirüs daha ağır tablo ile seyrediyor ve kalıcı hasarlar da yapmış oluyor. İnfluenza vaka serisi de 1045 analiz sonucunda 1 vaka ortaya çıktı. Henüz influenza vakamız çok fazla değil. Ama vatandaşlarımız mutlaka influenza aşılarını da yaptırsınlar. Özellikle Kasım’ın 15’inden sonra influenza vakaları da artar. Tabii ki bu da bir hastaneye yatış nedeni olabilir. Bu yüzden vatandaşlarımızı influenza aşılarını da yaptırsınlar” diye konuştu.

  • Kılıçdaroğlu’nun adayı Özgür Demirtaş mı?

    Kılıçdaroğlu’nun adayı Özgür Demirtaş mı?

    CHP’nin cumhurbaşkanı adayının kim olacağı gündemdeki yerini korurken, “Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayını buldu” diyen Emin Çapa’nın işaret ettiği ismin Prof. Dr. Özgür Demirtaş olduğu iddia edildi.

    Halk TV programcısı Emin Çapa, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adayını bulduğunu iddia etmişti. “Seçmen beğenir mi? Ben ciddi bir şok yaşadım, henüz emin değilim” diyen Emin Çapa, “Partilerle ilişkisi yok, adı kamuoyunda bilinmeyen, tanınmayan biri” ifadelerini kullanmıştı.

    İMAMOĞLU VE YAVAŞ DEĞİL

    Çapa’nın bu açıklamasından sonra cumhurbaşkanı adaylığı için İstanbul büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ve Ankara Büyükşehir Belediyer Başkanı Mansur Yavaş’ın geri planda kaldığı iddia edildi.

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada da iki ismin başarılarını devam ettirmelerini istediğini ifade ederek “Büyükşehir belediye başkanları bir dönem daha devam etmeli. Başarılarının sürekli olmasını isteriz. Elbette daha iyi yerlere gelebilirler, daha güzel yerlere gelebilirler. Burada hiçbir tereddütümüz yok bizim.” diye konuşmuştu.

    CUMHURBAŞKANI ADAYI ÖZGÜR DEMİRTAŞ MI?

    Çapa’nın söz kounusu adayın “Partilerle ilişkisi yok” çıkışı kulisleri hareketlendirdi. Ankara’da söz konusu olası aday için Kılıçdaroğlu’nun aklındaki ismin Prof. Dr. Özgür Demirtaş olduğu konuşulmaya başlandı.

    EKONOMİ ALANINDA UZMAN

    Ekonomi konusunda uzmanlığı ve partili olmayışı nedeniyle aday profiline Demirtaş isminin uyduğu belirtilirken, Çapa’nın “Adı kamuoyunda bilinmeyen, tanınmayan biri” diye tarif etmiş olması ise soru işareti yaratıyor.

    Daha önce de adaylık için Demirtaş’ın ismi konuşmuş, ancak iki taraftan da bir açıklama yapılmamıştı.

    ÖZGÜR DEMİRTAŞ KİMDİR?

    Özgür Demirtaş Ankara’da dünyaya geldi. İlkokul eğitimini Manisa’nin Salihli ilçesinde tamamladı. Orta okul ve lise eğitimini İzmir’de tamamladı. Üniversite yerleştirme sınavında Türkiye’de ilk 50 öğrenci arasında yer aldı. Boğaziçi Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği’nden mezun oldu.

    Amerika Birleşik Devletleri, Boston College’da ana dalından farklı bir dal olan Finans alanında 5 yıl içerisinde doktora çalışmalarını tamamlayarak 27 yaşında (2003 yılında) doktor ünvanını kazandı.

    Çalışmaları dünyanın önde gelen akademik dergilerinde (Journal of Monetary Economics, Management Science, Journal of Financial and Quantitative Analysis ve Journal of Business Economic and Statistics) yayınlandı. 25’in üzerinde akademik yayın yaptı. Kitap çalışması Elsevier tarafından basım için kabul edildi. İlki 2004 yılında olmak üzere, araştırmaları City University of New York tarafından 6 sene boyunca ödüllendirildi.

    2003 yılında, Yardımcı Doçent ünvanını alarak Baruch College City University of New York‘ta göreve başladı. Yine 2003 yılında, Finans bölümü içerisinde ve 2004 yılında, İşletme Fakültesi içerisinde en iyi öğretim üyesi seçildi. 2005 yılında, tüm ana bilim dalları ve tüm fakülteler arasında en iyi öğretim üyesi seçilerek “Üstün Öğretim Madalyası’nı” Madison Square Garden’da aldı. 2012 yılında New York University (NYU) Stern School of Business Finans Bölümü’nde en yüksek öğretim değerlendirmesini aldı.

    31 yaşında Doçent Doktor ve yine 2007 yılında, Tenür (ömrünün sonuna kadar City University of New York’ta çalışma ve üniversiteden çıkarılamama hakkı) ünvanlarını aldı.

    2010 yılında Sabancı Üniversitesi’nden İşletme Fakültesi Finans Kürsü Başkanlığı ve Profesörlük teklifi aldı. Yine aynı yıl Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Kanada ve İskoçya’da yapılan 1 Milyon profesör için yapılan 10 milyonu aşkın öğrenci değerlendirmesi sonucunda, ilk 20 içerisinde gösterildi.

    2012 yılı Eylül ayında Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Tenür hakkını bırakarak Sabancı Üniversitesi’ne Finans Kürsü başkanı olarak katıldı. Yine 2012 yılında Marie Curie Araştırma Fonunu almaya hak kazandı. 100,000 Euro değerindeki Proje, AB tarafından, Türkiye genelinde, Ekonomi dalında kendi proje başvuru döneminde desteklenen tek proje oldu.

    Prof. Dr. Özgür Demirtaş, aynı zamanda, Türkiye’nin ilk Tasarruf ve Finansal Okur Yazarlik Derneğinin (FODER) Kurucu Yonetim Kurulu üyeliğini, ve Türkiye Genç Işadamları Derneği (TUGIAD), TAYSAD ve DASK Danışmanlıklarını da üstlendi.

  • ‘Bu yıl korkutuyor’ diyerek uyardı

    ‘Bu yıl korkutuyor’ diyerek uyardı

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz birkaç yıldır görülmeyen ve nezleye neden olan virüs enfeksiyonlarının tekrar sahnede olduğunu vurgulayarak, “Bu yıl nezleye yol açan Rinovirüs gibi diğer solunum yolu virüslerini çok daha erken dönemde görmeye başladık. Grip geçen yıl dünyadan yok olmuştu. Ama önlemlerin gevşetilmesiyle beraber bu yıl veya önümüzdeki sezon grip salgınları da dönebilir. En büyük kaygımız bu. Çünkü yeni ortaya çıkacak grip virüsüne karşı çok daha zayıf olacak toplumun bağışıklığı. Özellikle risk grubundakilerin mutlaka grip aşılarını yaptırması gerekiyor. Grip ve Kovid aşısını aynı anda dahi olabilirler hiçbir olumsuz etkileşimi yok” dedi

    İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’nın önceki gün açıkladığı İstanbul’daki aşılanma oranları ve Türkiye’nin salgında geldiği son durum hakkında değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Yavuz, 65 yaş üstü grupta tam aşılanmışların oranının halen yüzde 74’lerde olduğuna işaret ederek “Özellikle bu yaş grubunda yüzde 98’leri bulmamız gerekiyor. Ölümlerin çoğu bu yaştaki riskli grupta oluyor. Gençlerde de aşısızlarda ölüm ve ağır hastalık yüksek. Türkiye genelinde çift doz aşılama oranı yüzde 50 civarında. Ölüm sayıları düşüş trendi göstermiyor bu yüzden. Ayrıca maske mesafe gibi korunma önlemlerini çok erken bıraktık. Bu da vaka sayılarındaki artış trendinin uzamasına neden oluyor” dedi.

    “65 YAŞ ÜSTÜNDE TAM AŞILANMA HEDEFİ YÜZDE 100 OLMALI”

    İstanbul’daki aşılanma oranlarına değinen Prof. Dr. Yavuz, “65 yaş üstünde ilk doz aşılanma yüzde 91 civarında. Bu çok kabul edilemez aslında. Bunu kapatmamız lazım. Bütün Türkiye’de ise yüzde 85 civarında. O grup halen ölmeye devam eden grup içinde yer alıyor. Aşılanmayan yüzde 15 bile olsa, ya da mesela o gruptan iki doz inaktif aşı olanlar var, etkili olamıyor, üçüncü dozlarını olmaları gerekiyor. Biz şu anda hastanelerde aşısını tamamlamamış ya da hala aşı olmamış hastaları görüyoruz. Halen hiç aşı olmamış 65 yaş üstü var. Bu nedenle ölüm sayıları hala yüksek devam ediyor. 65 yaş üstü için hedefimiz yüzde 100, hadi en kötü ihtimalle yüzde 98 olmalı. Bunu sağlamamız lazım ki ölüm sayılarını büyük oranda azaltabilelim” diye konuştu.

    “YÜZDE 80’E ULAŞMADAN ÖNLEMLERİ BIRAKINCA BULAŞMAYI DURDURAMAZSINIZ”

    Türkiye genelinde tam aşılı oranının hala yüzde 50’lerde olduğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Yavuz, “Aşılamalarımız çok yavaşladı. Biz şu anda enfeksiyonu esas olarak aşı ile kontrol altına almaya çalışan bir ülke olarak, çok daha aktif bir aşı kampanyası yapmamız gerekiyor. Kovid’in genç yaş gurubunda ölüm riski düşük olsa bile 25-30 yaş altı hastalananların sayısı arttıkça ölen ve ağır seyreden hasta sayısı da artmış oluyor. Biz aşıyla bir enfeksiyonun toplumda bulaşmasını azaltmak istiyorsak, toplumdaki aşılı oranının, yani toplumdaki bağışık kişi oranının (geçirerek veya aşılanarak) yüzde 80 olması gerekiyor. Ancak o zaman bulaşma azalıyor. Ama bu orana ulaşmadan diğer önlemlerden vazgeçerseniz, bulaşmayı durduramıyorsunuz.” şeklinde konuştu.

    “ŞU AN GENİŞLEMİŞ BİR DALGA YAŞIYORUZ”

    Prof. Dr. Yavuz şöyle devam etti:

    “Diğer önlemlere halen ihtiyacımız var. Maske ve mesafe gibi önlemlere dikkat etmek zorundayız. Bu nedenle de aylardır bir yükseliş trendindeyiz. Eskiden ne olurdu, sayılar yükseliş trendine girince bu önlemler sıkılaştırılırdı, kısa süre içinde sayılar düşerdi. Bunu 3-4 pikte de gördük. Şu anda genişlemiş bir dalgadan söz ediyoruz. Diğer önlemler alınmadığı için oluyor bu. Tabii ki gevşemelerin, okulların açılmasının etkisi oluyor bunda. Ama eğer ki sadece aşıya güveneceksek aşılama hızımızı çok artırmamız gerekiyor, toplumun yüzde 80’i bağışık olmak zorunda. Danimarka yüzde 80’e ulaştığı anda bıraktı önlemlerini. Çünkü artık orada ölümleri azaltmış oluyorsunuz. Virüs yayılmaya devam etse bile endemik bir form dediğimiz, klasik grip formatına girmiş oluyor. İnsanlar kısıtlama istemiyorlarsa, aşılarını hemen hemen yaptırmaları gerekiyor” dedi.

    “GRİP TÜRLERİNDEN BİRİ TAMAMEN YOK OLDU OLDU”

    Maske mesafe önlemlerine dikkat edilmemesinin sadece Kovid açısından değil diğer solunum yolu virüslerine bağlı enfeksiyonları da mevsiminden önce artırdığına işaret eden Prof. Dr. Yavuz, “Yakın temasla bulaşan diğer solunum yolu virüsleri tekrar ortaya çıkmaya başladı. Bunlardan özellikle Rinovirüs, yine eski nezle yapan koronavirüsler, parainfluenza virüs diye bildiğimiz eskinin ‘ünlü solunum yolu virüsleri’ tekrar sahneye çıktılar. Şu anda hem İstanbul’da hem Türkiye’de Rinovirüs olgularında ciddi bir gün artış var. Nezle etkeni bu virüs. Biliyorduk ki kororonavirüs önlemleri bizim solunum yolu virüslerini neredeyse yok etmişti. Yani mesela bir grip türü hiç görülmüyor şu anda o önlemler nedeniyle. Solunum yolu virüsleri bu yıl mevsiminden önce bile ortaya çıkmış oldu. Bizim kaygımız tabii ki griple ilişkili olanı. Sonuçta grip de aslında belli gruplarda ölümcül olabiliyor. Nezlede böyle bir risk çok nadir. Ama gribin belli gruplarda çok ağır seyredebildiğini biliyoruz. Geçen yıl tamamen yok oldu, dünyadan yok oldu. Çok düşük aktivasyon gösterdi 3 tanesi. Ama dördüncüsü tamamen yok oldu, şu anda bile yok. Toplumda da 1 yıl önceden bir bağışıklık olmadığı için, aşı veya hastalığı geçirerek, artması bekleniyor. Kovid’le birlikte ikisi bir arada biraz sıkıntı yaratabilir. O nedenle risk grubu dediğimiz 65 yaş üstü, ek hastalığı olanlar vs, şu an grip aşılarını olabilirler. Tam mevsimi. Kovid aşısı ile grip aşısı arasında bir geçimsizlik de yoktur, aynı gün bile olabilirler.” dedi.