Etiket: güneş

  • İstanbul’daki süper hücre bulutları havadan görüntülendi

    İstanbul’daki süper hücre bulutları havadan görüntülendi

    İstanbul’da Karadeniz üzerinden gelen süper hücre bulutları su baskınlarına neden oldu. 7 kilometre kalınlığında olan bulut tabakasının geliş anı havadan çekilen görüntülere yansıdı. Bir tarafın güneşli diğer tarafın da kara bulutlarla dolu olan mega kentte ilginç manzaralar oluştu.

    Marmara Denizi üzerine doğru hareket eden süper hücre bulutları yaklaşık 1 saat boyunca yoğun yağış bıraktı. Şehrin birçok noktasında ulaşım durma noktasına geldi. Caddeler göle dönerken birçok ev ve iş yeri sular altında kaldı. 1 saat sonra ise güneş tekrar yüzünü göstermeye başladı.

     

  • Güneş ve ay aynı gökyüzünde

    Güneş ve ay aynı gökyüzünde

    Son yıllarda yapılan yatırımlarla adından sıkça söz ettiren Soğanlı Vadisi, yerli ve yabancı turistlerin akınına uğramaya devam ediyor. Peribacaları ve kaya oyma kiliselerin bulunduğu Soğanlı Vadisi, misafirleri doğanın en güzel imkanlarını sunmaya devam ederken aynı zamanda fotoğrafçıların da ilgi gösterdiği bölgelerden biri. Vadide bazı günlerde güneşin batışa geçtiği anda diğer taraftan da ayın doğması gökyüzünde görsel şölen oluşturuyor. Fotoğrafçıları Soğanlı Vadisi’nin güzelliklerini keşfetmeye davet eden Yücel Yıldırım; “Köyümüz, Yeşilhisar ilçesine bağlı Soğanlı köyü. ‘Kapadokya’nın Giriş Kapısı’ olarak adlandırılan bir köy.

    Çünkü Ürgüp, Göreme yöresinin tüm özelliklerini bünyesinde barındırıyor. Ihlara Vadisi’nin özelliğini gösteriyor, peribacaları ve kiliselerle birlikte gece ışıklandırmasıyla harika bir doğa manzarası sunuyor. Herkesin gelip görmesi gereken bir köy. Özellikle ay ve güneş çekimleri için fotoğrafçıları köyümüze davet ediyoruz. Çekimler için köyümüz ideal imkan sunuyor. Vadinin içerisine girdikçe ay çekimini istediğiniz kadar uzatıyorsunuz. Çıkış anında normal bir yerde 45 saniyede çekeceğiniz ay görüntüsünü gece boyunca çekme imkanına sahipsiniz. Ayrıca mesafenizi ayarladığınız için istediğiniz büyüklükte ay görüntüsü elde edebilirsiniz. Öyle bir yerdeyiz ki hem güneş hem ay fotoğrafını aynı mekanda, aynı zaman içerisinde sağa dönüp güneş sola dönüp ay fotoğrafını çekebiliyorsunuz. Köyümüzde dış mekan çekimleri de çok güzel oluyor. Evlenecek çiftlerimizi de köyümüze bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Göz hastalıklarına kapı aralıyor

    Göz hastalıklarına kapı aralıyor

    Güneş ışınlarının yoğun olduğu yaz aylarında gözlerin çeşitli risklerle karşı karşıya kalabileceğini ve güneş ışınlarına uzun süre maruziyet sonrası gözde çeşitli hastalıklar meydana gelebileceğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Mahmut Doğan uyarılarda bulundu. Yaz güneşinin göz üzerinde olan etkilerine dikkat çeken Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Mahmut Doğan, “Gözün beyaz kısmında kanserli olmayan bir büyüme olan pterjiyum, uzun süreli güneş maruziyetiyle ilişkilendirilir. UV ışınları, retinanın merkezindeki makulanın hasar görmesine yol açabilir. Bu da merkezi görme kaybına neden olabilir” diye konuştu.

    Kar körlüğüne dikkat

    Dr. Öğr. Üyesi Mahmut Doğan, göz yüzeyinin UV ışınlarına aşırı maruziyetinin korneada ağrılı bir iltihaplanmaya neden olabileceği ve bu durumdan dolayı “kar körlüğü” yaşanabileceğini belirtti.

    “Güneş ışınlarının katarakt oluşumuna direkt etkisi olabilir”

    Parlak güneş ışığına sürekli maruz kalmanın gözlerin aşırı yorulmasına ve baş ağrısına neden olabileceğinin altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Doğan, “Güneş ışığına uzun süre maruz kalmanın en önemli sonuçlarından biri de katarakt oluşumudur” dedi.

    Kataraktın göz merceğinin bulanıklaşması sonucu ortaya çıkan ve görme kaybına yol açabilen bir durum olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Doğan, “UV (ultraviyole) ışınları, gözün merceğinde proteinlerin yapısını bozabilir ve bu bozulma zamanla merceğin bulanıklaşmasına yol açabilir” diye konuştu.

    “Çiftçiler, balıkçılar ve dağcılar risk altında”

    Özellikle UV-B ışınlarının göz merceğinde katarakt gelişimi riskini artıran bir faktör olduğunu ve gözler uzun yıllar boyunca güneşin zararlı UV ışınlarına maruz kaldığında bunun kümülatif etki göz merceğinin hasar görme riskini artıracağını ve bu nedenle yaşlı bireylerde katarakt görülme ihtimalinin daha yüksek olduğunun altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Doğan, şu bilgileri paylaştı:
    “Yüksek rakımlı bölgelerde veya Ekvator bölgesine yakın yerlerde yaşayan insanlar, daha yüksek UV ışınlarına maruz kaldıkları için katarakt riski altında olabilir. Ayrıca çiftçiler, balıkçılar ve dağcılar gibi açık hava aktiviteleri ile uğraşan kişiler de daha fazla risk altındadır.”

    “UV ışınlarının göz üzerindeki etkisini azaltmak mümkün”

    Güneşin zararlarından korunma yöntemleri hakkında bilgi veren Dr. Öğr. Üyesi Mahmut Doğan, şu önerilerde bulundu:
    “UV400 etiketine sahip güneş gözlükleri kullanarak UV-A ve UV-B ışınlarına karşı koruma sağlayabiliriz. Bu, katarakt riskini azaltmanın en etkili yollarından biridir. Geniş kenarlı şapkalarla gözlerimizi doğrudan güneş ışınlarından koruyarak UV maruziyetini azaltabiliriz. Bununla birlikte güneşin en yoğun olduğu saatler olan 10.00 ve 16.00’da gölgede kalmaya özen göstermek gerekir.”

    Düzenli göz kontrolü ve sağlıklı beslenme önemli

    Dr. Öğr. Üyesi Doğan, düzenli göz kontrollerinin kataraktın erken teşhis edilmesine ve uygun tedavi yöntemlerinin uygulanmasına yardımcı olabileceği ve sağlıklı beslenme, sigara içmeme gibi yaşam tarzı seçimlerinin genel göz sağlığını koruyarak UV ışınlarının göz üzerindeki yan etkilerini azaltabileceğini belirtti.

  • Güneşle gelen cilt lekelerine dikkat

    Güneşle gelen cilt lekelerine dikkat

    Yaz mevsiminde güneşten korunmanın cilt sağlığı için çok önemli olduğunu vurgulayan Dermatoloji Uzmanı Dr. Gülbiye Güler, “Yaz aylarında güneş ışınlarının yoğun olması açık havada ve deniz kenarlarında daha uzun vakit geçirilmesine bağlı ciltte güneş lekeleri, çiller, lentigolar ve benlerde artışlar olur. Güneşe bağlı lekeler yüzde alın, yanaklar, burun sırtı ve üst dudakta sıklıkla görülür. Ayrıca ellerin üzerinde, ön kollarda, çok güneşlenen kişilerde ise omuzlarda ve sırtta güneş lekeleri gözlenebilir. Güneş lekeleri dışında yaz aylarında benlerde sayıca artış olup renklerinde de koyulaşma olabilir” dedi.

    Güneşe korunmasız yakalanmak, cilt yaşlanmasının ana nedeni olduğunu ve güneş lekeleri olarak bilinen diğer uzun vadeli cilt problemlerine yol açabildiğini belirten Güler, “Güneş lekeleri daha çok, yüz ve eller gibi güneşi en çok gören cilt yüzeylerinde oluşmaktadır. Eğer lekeler çocukluk çağından itibaren varsa bunlar çildir. Kışın belli belirsiz olup baharla beraber renkleri koyulaşır. En sık yüz bölgesinde görülür. Sarışın ve kızılsaç yapısına sahip olanlarda görülür. Genetik özelliğe sahiptir. Melasma ise yetişkinlerde ve daha çok kadınlarda görülür, sebebi tam olarak bilinmemektedir. Yüzde yerleşir, alında, yanaklarda, üst dudakta ve burun sırtında görülür. Koyu tenli kişilerde, gebelikte, hormon ilacı alanlarda, demir eksikliği anemisi olanlarda görülme oranı daha yüksektir. Kuvvetli ışık yayan lambaların olduğu yerde çalışanlarda, bilgisayar karşısında çalışan ve uzun süre vakit geçirenlerde de olabilmektedir. Lentigo ise, 40 yaş üzeri yetişkinlerde görülen güneş lekelerine denir. Çilden daha büyüktürler, birkaç minimetreden birkaç santimetreye kadar büyüklükte olabilirler. Keskin sınırlı olmaları ve daha koyu kahve renkli olmaları özelliğidir. Halk arasında yaşlılık lekesi de denmektedir. Bunlar her mevsimde kalıcıdır. Yaz aylarında renkleri biraz koyulaşabilir. Lentigo açık tenli insanların el sırtlarında ön kollarda yüzde omuz ve sırtlarında olur. Uzun süre araç kullananlarda güneş alan tarafta daha belirgin olur. Açık havada çalışan ve çok güneşlenen kişilerde yoğun olarak görülebilmekte” diye konuştu.

    Güneş lekeleri dışında yaz aylarında benlerde sayıca artış olup renklerinde de koyulaşma olduğunu belirten Uzm. Dr. Gülbiye Güler, “Cilt kanserlerinin de asıl sebebi UV ışınları olduğu için vücutta yeni oluşan, ani büyüyen düzensiz rengi olan benler olursa mutlaka bir uzman hekime gösterilmelidir. Pigmentin derinliğine ve lekenin tipine göre farklı tedavileruygulanabilir. Tedavi için güneşin olmadığı kış mevsimi tercih edilmelidir. Yeni oluşan lekeler kolay ve çabuk açılırken, uzun süreli olan güneş lekeleri inatçı olabilmektedir.Tedavide renk açıcı kremler, kimyasal ve enzimatik peelingler, PRP, mezoterapi, dermapen ve çeşitli lazer yöntemleri uygulanabilir” dedi.
    Özel Medicana Bursa Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Gülbiye Güler, “Güneşten korunma çocukluktan itibaren başlanmalıdır. Güneş ışınlarının yoğun olduğu saat 11.00 ile 16.00 arasında güneşlenilmemelidir. Güneşe çıkılacağı zaman gözlük ve uzun kollu beyaz renkli keten kıyafetler giyilmelidir. Açık bölgelerinize cilt tipine uygun UV A-B ye karşı 50 faktör güneş kremleri uygulanmalıdır. Bunlar 3-4 saattebir yenilenmeli dışarı çıkılmadan 20-30 dakika önce evde uygulanmalıdır.Güneş lekeleri tedaviden sonra dikkat edilmezse hızlı bir şekilde tekrar oluşabilmektedir” şeklinde uyardı.

  • “Sıcak çarpması, hayati tehlike oluşturur”

    “Sıcak çarpması, hayati tehlike oluşturur”

    Sıcak çarpmalarının yaz aylarında acil servislerde sıkça görüldüğünü ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Erdinç Şengüldür, “İklim değişikliğinin etkileri ile birlikte artık ülkemizin büyük bölümünde yazlar sıcak geçmektedir. Bu durum sıcak çarpmalarını ciddi bir halk sağlığı problemi haline getirmektedir. Vücudumuzun sıcakla mücadele eden savunma mekanizmaları mevcuttur. Sıcakta genişleyen kan damarları ile özellikle cilde daha çok kan pompalanır. Terleme ise diğer önemli bir savunma mekanizmasıdır. Buharlaşan ter ile bir miktar ısı vücuttan uzaklaşır. Dış ortam sıcaklığı vücut ısısını geçtiğinde vücut ısısının dış ortama transferi imkansız hale gelir. Özellikle nemli havalarda buharlaşmanın azalması ile terleme yoluyla ısı transferi güçleşir” dedi.

    “Olumsuz etki yapar”

    Yüksek vücut ısısının özellikle beyin ve sinir dokuları olmak üzere tüm sistemler üzerinde olumsuz etki yaptığını belirten Şengüldür, “Savunma mekanizmaları, vücudu sıcaktan koruma konusunda yetersiz kalmaya başladığında sıcak çarpması riski ortaya çıkar. Sıcak çarpması, sıcak maruziyetine bağlı gelişen, hayati tehlike oluşturan ciddi bir klinik tablodur. Sıcak maruziyeti, bilincin bozulması ve vücut ısısının 40 derecenin üzerine çıkması olarak tanımlanır” ifadelerine yer verdi.
    Sıcak çarpmasının belirtilerini anlatan Şengüldür, “Bilinç durumunda bozulma ve vücut ısısının 40 derece üzerinde olması en önemli iki bulgudur. Bununla beraber sıcak kırmızı cilt, çarpıntı, nefes darlığı, nefes açlığı, kan basıncında düşme görülebilir. Sıcağa bağlı gelişen pıhtılaşma bozukluğu nedeniyle ciltte ‘peteşi’ ve ‘purpura’ adı verilen lezyonlar görülebilir. Hastalar kişilik değişiklikleri, halüsinasyon görme, nöbet geçirme ya da bilinç kaybı şikayetleri ile acil servislere başvurabilirler” dedi.

    “Sıcak çarpması uç yaş gruplarında daha riskli”

    Acil Tıp Anabilim Dalı Başkanı Dr. Şengüldür, “Uç yaşlar kabaca 4 yaş altı ve 75 yaş üzeri olarak tanımlanabilir. Küçük çocuklarda vücudun ısı yönetimini sağlayan mekanizmaları henüz yeteri kadar gelişmediği için, yaşlı kişilerde de bu mekanizmalar eskisi kadar verimli çalışmadığı için sıcak maruziyeti daha derin olmaktadır. Küçük çocuklarda ve yaşlılarda sıvı kaybının tolere edilebilirliği daha azdır. Kronik hastalıkları olan kişiler, özellikle kalp hastaları diğer bir riskli gruptur. Sıcak nedeniyle genişleyen damarlar ve artan kalp atım hızı bu kişilerde kalp krizi riskini artırır. Kendini sıcaktan koruyamayacak durumda akıl hastalığı olan kişiler, alkolikler, evsizler sıcak çarpmaları için risk altındadır. Sıcak havalarda aşırı fiziksel egzersiz yapan kişilerde de sıcak çarpmaları görülür. Sıcak çarpması, genç sporcularda en sık 3. ölüm nedenidir” şeklinde konuştu.

    “Sıcak çarpması ölümcül olabilir”

    Sıcak çarpması hastalarının iyileşme sürecinin sıcağa maruziyetin şiddeti ve süresi ile orantılı olduğuna işaret eden Dr. Şengüldür, “Hastaların büyük bölümü vücut ısısını düşürmeye yönelik uygulamalar sonrasında klinik düzelme gösterir. Hastalarda elektrolit bozuklukları, kalp ritmi problemleri, böbrek yetmezliği, karaciğer hasarı gibi sorunlar gelişebilir. Sıcak maruziyeti uzun süreli olan kişilerde sıcak çarpması ölümcül olabilir” dedi.
    Sıcak çarpmasına maruz kalan kişilerin öncelikle serin bir alana götürülmesi gerektiğini belirten Öğretim Üyesi Şengüldür, “Giysiler çıkarılmalı, vücut ısısı 39 derecenin altına düşürülmeye çalışılmalıdır. Vücut ısısını düşürmek için vücut su ile ıslatılmalı, koltuk altı ve kasık bölgesi gibi kıvrımlı alanlar ıslak havlularla nemlendirilmeli, buz uygulanmalıdır. Hastane şartlarında soğuk su ile mide lavajı uygulaması da yapılabilir. Sıcak çarpması hastalarında vücut ısısını düşürmek için ateş düşürücü ilaçlar verilmez, etkisizdir. Bilinç değişikliği olan hastaları yedirip içirmek güvenli değildir, solunum yoluna kaçacak sıvılar ve besinler tehlike oluşturur. Bilinci uygun olan kişilerde tuzlu ayran ya da su içirilebilir. Sıcak çarpması olduğu düşünülen hastalar acil servislere getirilmelidir” diye konuştu.

    “Susuzluk hissi olmasa bile bol miktarda sıvı alınmalı”

    Sıcak çarpmalarından korunmak için öncelikle yaz günlerinde güneşin en tepede olduğu öğle saatlerinde gölgelik alanlarda kalınması gerektiğinin altını çizen Şengüldür, “Sıcak havalarda açık renkli, sentetik olmayan, ince yazlık kıyafetler tercih edilmelidir. Sıcak havalarda aşırı efor gerektiren işler ya da performansa dayalı sporlar sıcak çarpmasını kolaylaştıracaktır. Spor yapmak için akşam saatlerinin beklenmesini tavsiye ediyoruz. Susuzluk hissi olmasa bile bol miktarda sıvı alınmasını, özellikle su içilmesini tavsiye ediyoruz. Sıcak günlerde günde en az 3 litre su içmek, terleme ile oluşan sıvı kaybının yerine konabilmesi için önemlidir. Klimasız ortamda çalışan kişilere çalışma alanlarını sık havalandırmalarını, su içmeyi unutmamalarını tavsiye etmekteyiz. Perdelerin kapalı tutulması, çalışma alanlarının daha az ısınmasını sağlayacak bir diğer önlemdir” şeklinde sözlerini sonlandırdı.

  • Güneş patlamalarının bilinmeyen yönleri

    Güneş patlamalarının bilinmeyen yönleri

    ‘Türkiye Yüzyılı’nda, Türk Uzay Bilim Misyonuna katkı sunacak önemli bir araştırmayı yürüten bilim ekibini makamında ağırlayarak tebrik eden Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, Ege Üniversitesinin; tam akreditasyona sahip, öğrenci odaklı, bir araştırma üniversitesi olduğunu ve TÜBİTAK’ın farklı programlarında liderliğini sürdürdüğünü vurguladı. Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, “Üniversitemizde bir kültüre dönüştürerek sürdürülebilir hale getirdiğimiz araştırma ve bilim üretme ekosistemimiz meyvelerini vermeye devam ediyor. Hocalarımız, genç araştırmacılarla birlikte önemli araştırmalar yürütüyorlar. Ülkemizi bilim ve teknolojide daha ileri seviyeye taşımak amacıyla sürdürülen bu çalışmalarımız TÜBİTAK başta olmak üzere hem ulusal hem de uluslararası değerlendirme ve fonlama kuruluşları tarafından destek görüyorlar. Dünyayı etkileyen Güneş patlamalarının gizli kalan birçok yönünü aydınlatacak önemli bir çalışmayı yürüten proje ekibimizi tebrik ediyorum” dedi.

    “Güneş patlamaları dünyanın farklı bölgelerinde sorunlara neden oldu”

    Projenin içeriği ile ilgili bilgi veren Doç. Dr. Hasan Ali Dal, “Son 2 yıl içerisinde Güneş’te meydana gelen patlamalar dünyanın çeşitli bölgelerinde sorunlara neden olmuştur. Bu patlamalar, Güneş manyetik aktivitesi ile ilgili olup, Güneş yüzey ve atmosferindeki manyetik alanın ortamdaki plazma ile etkileşiminden kaynaklanmaktadır. Bir kaç saat boyunca devam eden orta şiddette bir patlamada bile sadece bir saniyede salınan enerji, tüm dünyanın bir hafta boyunca kullandığı enerjiye eşittir. Güneş’te bu türden patlamaların şiddeti, zaman zaman çok aşırı düzeylere çıkabilmektedir. Gerçekten 2023 yılı Kasım ayı başlarında yaşanan bir patlama, 5 ve 6 Kasım sabahlarında ülkemizin kuzey bölgelerinde, ülkemizden görülmesi neredeyse imkânsız olan ‘Kuzey Işıkları’nın görülmesine neden olmuştur. Ülkemizde oldukça renkli bir doğa olayı olarak izlenen bu süreç, aslında Dünya’nın kendi manyetik alanında tedirginliklere neden olmuş, Brezilya ve çevre ülkelerde 2 hafta boyunca tüm internet ve radyo televizyon yayınları sekteye uğramıştır. Jeoloji ve jeofizik çalışmaları, dünya tarihinde son 20 bin yıl içerisinde ekosistemde 6 büyük yok oluşun gerçekleştiğini ifade ederken bu yok oluşların nedenleri hakkında bir bulgu ortaya koyamamıştı. Oysa günümüzde ağaç halkalarının genişlikleri ve buzullardaki karbon 14 bolluk değişimleri karşılaştırıldığında tüm bu yok oluşta Güneş’in yüzeyinde gerçekleşen patlamaların neden olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Burada en büyük soru, böyle bir patlama bir kez daha yaşanır mı sorusudur? 2023 yılı Kasım ayı başlarında yaşanan patlama, son 20 bin yıl içerisindeki patlamalarla karşılaştırılamayacak denli küçük kalmaktadır” diye konuştu.

    “Güneş patlamalarının sayısı her 11 yılda artıp azalmaktadır”

    Güneş’in aktivitesinin iyi bilinen bir süreç olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Hasan Ali Dal, “Astrofizikçiler olarak bizler, Güneş manyetik aktivitesinin 11 yıllık bir çevrimsel davranışa sahip olduğunu biliyoruz. Güneş’te ortaya çıkan patlamaların sayısı ve şiddeti her 11 yılda artıp azalmaktadır. Ancak, 2018 yılında Fen Bilimleri Doktora öğrencimiz Ezgi Yoldaş ile birlikte Ege Üniversitesi Gözlemevinde yürütmeye başladığımız ‘OPEA Modeli ile Güneş Aktivitesi X-Işın Flare Davranışı’nın Belirlenmesi’ başlıklı doktora tez çalışmasında ortaya çıkan bulgular, son iki yıldır yaşanan Güneş patlamalarına ışık tutarken; karanlıkta kalan bazı soruların cevabının bulunabilmesi adına sistemli bir ikinci çalışmanın yapılması gündeme getirmiştir. Bu konuda öğrencimizin hazırladığı ve doğrudan yürütücülüğünü yaptığı ‘Güneşte Görülen Plateau Parametresinin Zamanla Değişmesinin Aktif Tek Yıldız V1005 Ori ile Test Edilmesi’ başlıklı bir ön çalışma TÜBİTAK ARDEB 1002 B Hızlı Destek Programı kapsamında desteklenmeye karar verilmiştir. Bu çalışmanın da sonuçları asıl araştırma için zemin hazırlamış ve TÜBİTAK- ARDEB 1001 kapsamında ‘Farklı Kütlelerden Manyetik Aktif Yıldızların Flare Doyum (Saturasyon) Seviyesinin, Yıldız Evrim Sürecinde Dönme Dönemine Göre Değişimi’ başlıklı bir proje için destek başvurusunda bulunulmuş ve proje önerisi 1 milyon 650 bin TL’lik bütçesi ile desteklenmesine karar verilmiştir” dedi.

    “Uzay Havası’nın tahmininde ülkemizin önde gelen kurumuyuz”

    Doç. Dr. Hasan Ali Dal, “Gerek yürüttüğümüz doktora tezi, gerekse doktora öğrencimizin yürütücülüğünü yaptığı TÜBİTAK ARDEB 1002B projesi ve asıl kapsamlı çalışmanın yapılacağı TÜBİTAK ARDEB 1001 projesi ile Dünya’yı etkileyen Güneş patlamalarının gizli kalan birçok yönü aydınlatılacaktır. Güneş üzerine yürüttüğümüz bu çalışmalar, Milli Uzay Programı Hedefleri kapsamında ‘Uzay Havası’nın takibi ve belirlenmesi açısından son derece önemlidir. Bizler her ne kadar Güneş aktivitesinin davranışını bilsek de zamanla ortaya çıkan ve hiç beklenmedik anlık aşırı şiddetli patlamaların nedenleri hakkında neredeyse hiçbir bilgi sahibi değiliz. Bunu daha iyi anlamak için şöyle basit bir benzetme yapabiliriz. Bilindiği gibi gezegenimizde dört mevsim vardır. Yaz ayları oldukça sıcak, kış ayları soğuk, bahar ayları ise ara geçiş dönemlerdir. Biz takvimsel olarak ne zaman hava sıcak olacak ne zaman soğuyacak kabaca biliriz. Güneş’te de patlamalar ne zaman artacak ve ne zaman azalacağını biliyoruz. Ancak bazen kışlar öylesine soğuk ve yağışlı geçer ki hiç beklenmedik fırtınalar yaşanabilir. Bunun gibi Güneş’te de benzer bir olay yaşanabiliyor. Mevsimler hakkında az çok ön bir varsayımda bulunulabilirken, Güneş’te hiç bir öngörü yapılamıyor. İşte bizim yapmaya çalıştığımız, Ege Üniversitesi ve Ege Üniversitesi Gözlemevi gibi birikim ve sağlam altyapıya sahip bir araştırma ortamında bu bilinmezliği ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Üniversitemiz, Milli Uzay Programı hedeflerinden ‘Uzay Havası’nın anlaşılması ve tahmini konusunda ülkemizde en önde gelen kurumdur” diye konuştu.

  • Güneşli havadan, kara uyandılar

    Güneşli havadan, kara uyandılar

    Meteoroloji Genel Müdürlüğünün uyarları sonrasında etkisini gösteren kar yağışı Sakarya’nın Hendek ilçesinin yüksek kesimlerini beyaza bürüdü. Dün güneşli havada tarlalarında çalışan vatandaşlar yerde büyüyen yabani menekşeleri görürken bu sabah beyaz örtüyle uyandı. Gece saatlerinde başlayan yağış sonrasında kar kalınlığı yer yer 15 santimetrelere kadar ulaştı. Dün tarlasında güneşli hava olduğunu belirten Meryem Kazın, bahçesinde yabani menekşeler olduğunu belirtti. Karla kaplı güne uyanan Mehmet Kazın, “Dün hava güzeldi sabah baktık kar yağıyor. Eskiden çok kar yağardı mevsimler aylarına göreydi. Şimdi ise kışın baharı yaşıyoruz” dedi.

    “Bu sene hep günlük güneşli geçti”

    Emine Kazın, “Mevsimler şaşırdı diyebiliriz. Önceden bu mahallede Ekim ayında başlardı kar yağışı ve bir, iki metrelere kadar çıkardı. Artık mevsimler değişiyor yaz kışa, kış ise yaza dönüyor. İlk kar Aralık ayında yağdı ve aşırı derecede yağmadı. Bu sene hep günlük güneşli geçti. Şimdi ise karla karşılaşıyoruz. Fındıklar da havalara aldandı tomurcuklar çiçek açtı. Bundan sonraki süreçte durumlar değişir umarım yoksa fındık toplayamayız ve kötüye gider” diye konuştu.

  • Su samuru böyle güneşlendi

    Su samuru böyle güneşlendi

    Dünya Doğa ve Doğal Kaynaklarını Koruma Birliği (IUCN) tarafından “nesli yok olma tehdidine yakın” olarak değerlendirilen su samuru, Bolu’nun incisi Gölcük Tabiat Parkı’nda görüldü.

    Tatlı suları seven ve diğer adıyla “lutra” olarak ifade edilen su samurunun güneşin altındaki keyifli anları Gölcük’te yürüyüş yapan bir vatandaş tarafından fark edilerek, cep telefonu kamerasıyla kayıt altına alındı. Kaydedilen görüntülerde su samurunun gölde yüzüp oynadığı anlar görüldü.

  • Pazaryeri’nde güneşi gören parka koştu

    Pazaryeri’nde güneşi gören parka koştu

    Pazaryeri ilçesinde geçtiğimiz haftalarda etkili olan kar yağışı sonrası soğul havalar devam ederken hafta sonu güneşin açmasıyla birlikte vatandaşlar Fatma Koç Parkı’na akın etti. İlçe meydanında bulunan ve Pazaryeri Belediye tarafından onarımı, bakımı yapılan parkta vatandaşlar sıcak havanın keyfini çıkardı.

  • Serin sularda Ocak güneşinin tadını çıkardı

    Serin sularda Ocak güneşinin tadını çıkardı

    Hatay’da son 15 gündür yağışlı hava etkisini zaman zaman hissettiriyor. Ocak ayı itibarıyla hava sıcaklığı da 10 derece civarında seyrediyor. Yaz aylarında vatandaşların akınına uğrayan Hatay sahilleri ise havanın soğumasıyla boş kaldı. Tatil için Karabük’ten Payas ilçesine gelen İbrahim Yücel isimli vatandaş da günler sonra açan güneşi fırsat bilerek soluğu denizde aldı. Soğuk havaya aldırmadan tek başına denizde yüzen Yücel’in bu anları dikkat çekti. Ocak ayında denizde yüzen vatandaş, sosyal medyada da ilgi gördü.