Etiket: hakan fidan

  • “İsrail yetkililerinin bir gün hesap vereceğine inanıyorum”

    “İsrail yetkililerinin bir gün hesap vereceğine inanıyorum”

    Bakan Fidan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Gazze’deki şehit sayısının 40 bine yaklaştığını ve milyonlarca Filistinlinin evlerini yitirerek göç etmek zorunda kaldığını belirtti. Başta Netanyahu olmak üzere bu tablonun mimarı olan tüm İsrail yetkililerinin bir gün adalet karşısında muhakkak hesap vereceğine inandığını dile getiren Fidan, “Netanyahu’yu ayakta alkışlayanlar tarihe eli kanlı bir suçlunun destekçileri olarak geçmiş, ahlaki pusulanın tamamen ortadan kalktığı bir resme tüm insanlık tanıklık etmiştir. Tezahüratlardan değil haklılığından güç alanlar, adaletin tecelli edeceği günü sabırla bekleyenler elbet galip gelecektir” ifadelerini kullandı.

  • “Suriyelilerin ülkelerine dönmesi gerekiyor”

    “Suriyelilerin ülkelerine dönmesi gerekiyor”

    Bakan Fidan, İsrail’in Gazze’ye saldırıları ve ateşkes müzakereleri başta olmak üzere Türkiye’nin Suriye ve Irak ile ilişkilerinin yanı sıra, Orta Doğu’daki gelişmelere dair Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) merkezli Sky News Arabia televizyon kanalına mülakat verdi.

    “Dünyada Gazze halkının yaralarını sarmak için muazzam bir seferberlik var”

    Gazze’de ateşkes sağlanması için yürütülen diplomasi trafiğinde Türkiye’nin hangi aşamada olduğu sorusuna Bakan Fidan, “Bütün insanlık kurallarının ayak altına alındığı bir soykırımı canlı yayında maalesef bütün insanlık izliyor. Bunu durdurmak için yoğun bir çaba var. Dünyada Gazze halkının yaralarını sarmak için muazzam bir seferberlik var ve Filistin Devleti’nin tanınması için muazzam bir seferberlik var. Bütün bunların hepsi aynı anda oluyor. Türkiye olarak bütün taraflara elimizden gelen desteği ateşkes konusunda vermeye çalışıyoruz. Hamas’la da bu konuda temaslarımız var, konuşuyoruz. Hem istihbaratımız hem bakanlığımız yoğun bir diplomasi trafiği içerisinde. Bir an önce amacımız bu savaşın, bu katliamın durması. Bunun için uğraşıyoruz” cevabını verdi.

    Gazze’de yaşanan çatışmanın sona ermesinde engelin Netanyahu’nun politik amaçları olduğunu aktaran Bakan Fidan, Filistin tarafının anlaşma hükümlerini kabul etmede çok büyük adımlar attığını kaydetti. Hamas liderlerinin Doha’dan kovulması iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirten Bakan Fidan, konunun gündeme gelmesiyle Türkiye’nin muhtemel ev sahipliği yapması sorusu üzerine şu cevabı verdi:

    “Türkiye, Hamas’ı bir siyasi parti olarak tanıyor. Filistin’in bütün siyasi partilerini tanıdığımız için, Filistin Devleti’nin çatısı altında bulunan bütün Filistin partilerini tanıdığımız gibi Hamas’ı da siyasi parti olarak tanıyoruz. Filistin direnişinin İsrail’le olan askeri kavgası, mücadelesi başka bir boyut ama şu anda Doha’dan çıkmaları söz konusu değil.”

    “Türkiye de dahil başka ülkeler Filistin Devleti’nin ve barış anlaşmasının ayakta kalması için elini taşın altına koymaya hazırız”

    İki devletli çözüm konusunda anlaşma olması halinde Türkiye’nin garantörlük mekanizmasını öne sürdüğünü hatırlatan Fidan, “İki devletli çözümün muarızları, yani ona karşı çıkanların söyledikleri hep şu oluyor; ‘Peki bu nasıl uygulanacak? İsrail’in güvenliği nasıl olacak?’ Evet, Filistinlilere de devlet verilirse biz diğer İslam ülkeleriyle konuştuk, başka ülkelerle de konuştuk, Türkiye de dahil başka ülkeler bu devletin ve barış anlaşmasının ayakta kalması için elini taşın altına koymaya hazırız. Bunda bir sıkıntımız yok” diye konuştu.

    “Arap ülkeleriyle ittifak kurarak bölgedeki güvenlik sorununu kökünden çözecek bir perspektifimiz var”

    Arap ülkeleri ile ilişkilerin mükemmel bir düzeye ulaştığını kaydeden Bakan Fidan, “Türkiye olarak hem ilişkilerimizi çok ileri düzeye taşımak hem de güvenlik krizleri başta olmak üzere başka türden krizler yaşamamak için çalışıyoruz çünkü yakın tarihten çıkan çok ders var. Bakın, Irak’ta işgal oldu, Suriye’de iç savaş çıktı. Yemen’de olan olayları biliyorsunuz. Şu anda Gazze ve bölgedeki bütün ülkeler diken üstünde. Herkesin bir güvenlik ihtiyacı var. Herkesin kalkınma yolunda attığı adımlar var. Bizim bu güvenlik ihtiyacına yönelik Türkiye olarak özellikle Arap ülkeleriyle ittifak kurarak bölgedeki güvenlik sorununu kökünden çözecek bir perspektifimiz var” değerlendirmesinde bulundu.

    “Suriyelilerin güvenli bir şekilde ülkelerine dönmesi gerekiyor”

    Türkiye’nin bölgedeki kardeş ve dost ülkelerle normalleşme süreçleri gibi Suriye’yle de belli noktalarda adımların atılmasının istendiğini dile getiren Bakan Fidan, şu ifadeleri kullandı:
    “Cumhurbaşkanımız bu konuda en üst düzeyde zaten politika ilanını yaptı. Biz aramızdaki mevcut sorunları çözmek için her türlü diyaloğu, Cumhurbaşkanlığı dahil olmak üzere her türlü seviyede yapmaya hazırız. Bu, çok kıymetli ve önemli bir çağrıdır. Çünkü sorunları çözmek için bir araya gelmeye ve konuşmaya ihtiyaç var. Bizim 2017’den itibaren çeşitli kanallarla yürüttüğümüz görüşmeler oldu, çoklu ortamlar oldu ve bu ortamlarda yapılan tartışmalar var ve bunların faydasını da gördüğümüz anlar oldu. İlk olarak, şu anda bakın son 6-7 yıldır Suriye’de, Suriye muhalefetiyle rejimi arasında bir çatışma yok. İkincisi, Suriye’den daha fazla mülteci halihazırda bölge ülkelerine ve dünyaya gitmiyor. Suriye rejiminin bu süreç içerisinde altyapı sorunlarını, ekonomi sorunlarını gidermek için, bazı siyasi sorunlarını gidermek için bir imkânı oldu. Savaş yok çünkü ortalıkta. Tabii bu geçici durumu daha kalıcı bir hâle dönüştürmemiz lazım. Çünkü biliyorsunuz Suriye’den bölge ülkelerine gitmek zorunda kalmış hayatlarından endişe eden milyonlarca insan var. Ürdün’e gittiler, Lübnan’a gittiler, Körfez ülkelerine gittiler, 1 milyon mülteci Avrupa’ya gitti, birkaç milyonu Türkiye’ye geldi. Milyonlarca Suriyelinin yarıdan fazlası şu anda ülke dışında. Bunların güvenli bir şekilde ülkelerine dönmesi gerekiyor. İkincisi, terörizm konusunun Suriye’den temizlenmesi gerekiyor. Özellikle PKK’nın işgal ettiği Arap toprakları var büyük ölçüde, ele geçirdiği petrol tesisleri var. Suriye halkının kaynaklarını gasp eden bir örgüt var. Yani bununla savaşıp, bunun elindeki petrolü, enerji kaynaklarını alıp Suriye halkına geri vermemiz gerekiyor. Çünkü bu insanlar kazandıkları parayla, çaldıkları servetle hem Suriye halkına karşı hem Türk devletine karşı muazzam bir savaş içerisinde.”

    Bakan Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Esad’ın görüşmesine ilişkin, “Cumhurbaşkanımız böyle bir teklifte bulundu, yani bizler de bu konuyla ilgili çalışıyoruz. Şimdi bir şey söylemek için erken ama çalışıyorum” şeklinde konuştu.

    “PKK, Irak’ın bir milli güvenlik sorunu oldu”

    Ankara ve Bağdat’ın ortak perspektifinin terörü ortadan kaldırmak olduğunu vurgulayan Bakan Fidan, “Türkiye olarak sürekli Irak’ta hem siyasal istikrarın hem can güvenliğinin sağlanması için yapıcı katkıda bulunduk. Şimdi PKK, 20 yıldır Irak’taki bu karışıklıktan istifade eden başlıca aktörlerden biri. PKK’nın amacı Irak’ta üslenerek Türkiye’deki istikrarı bozmak, Türkiye’yi işgal etmekti. Fakat ne oldu? Türkiye’de bir şey yapamadı, şimdi Irak’ı işgal ediyor. Irak’ta Kürt bölgesinde yaklaşık üçte birlik bir bölümü işgal etmiş durumda. Sincar’ı işgal etmiş durumda, Kerkük’te PKK varlığı var, Süleymaniye’de PKK varlığı var, Kandil’de PKK varlığı var. Şimdi PKK, Irak’ın her yerini kanser hücresi gibi sarıyor. Bu bizim sorunumuz olmaktan çıkıp Irak’ın bir milli güvenlik sorunu oldu. Biz Sudani’yle oturup konuştuğumuz zaman hep şunu diyoruz; biz Irak’ın kalkınmasına yönelik politikaları önceliyoruz ve Irak’ta özellikle Kalkınma Yolu’nu, ki çok önemli bir proje. Irak ilk defa pozitif ajandayla gündeme geliyor. Ve Sudani’yi de destekliyoruz, oradaki partileri de tebrik ediyoruz. Bu konuyu da sonuna kadar destekliyoruz.

    Cumhurbaşkanımız oraya gittiğinde 27 tane anlaşmaya imza attı. Biz Irak’ın pozitif gündemle bir araya gelmesini istiyoruz ama düşünün kalkınma projesini, Basra Körfezi’nden başlayacak Irak’ı geçecek, Türkiye’ye gelecek ve Avrupa’ya gidecek. Birleşik Arap Emirlikleri imza sahibi, Katar imza sahibi, başka ülkeler de düşünüyorlar. Türkiye imza sahibi, Irak imza sahibi. Şimdi bu bölgeye bizim yatırımcı getirmemiz için güvenliğin olması lazım. Şimdi kontrolsüz terörist gruplar olursa, PKK gibi silahlı unsurlar belli yerleri işgal etmiş, buraya yatırımcı getiremezsiniz. Irak hükümetiyle biz bu konuda perspektif birliği içerisindeyiz. Yani bölgenin silahtan arındırılmış, teröristlerden arındırılmış, çatışmadan arındırılmış bir yer olması lazım. DEAŞ de olsa bunlar yok edilmeli, PKK da olsa bunlar yok edilmelidir. Artık Irak halkının çektiği sıkıntılar yeter. Yani Irak yatırıma, temel hizmetlere büyük ihtiyacı var ve Sudani hükümeti bunu yapmaya çalışıyor. Biz de onlarla beraber bunu gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bunun şartlarından biri de terörü ortadan kaldırmak” dedi.

    Türkiye ve Mısır ilişkilerini değerlendiren Fidan, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin Ankara ziyareti öncesinde ağustos ayında Kahire’ye resmi ziyarette bulunacağını belirterek, “Hazırlıklarımız iyi gidiyor, yani hazırlıkları tamamlamak üzere. Benim ağustos ayı başında inşallah Kahire’ye bir ziyaretim olacak. Orada Mısırlı yeni meslektaşımızla bir araya gelip, iki lider arasında olacak toplantının hazırlıklarını yapacağız. Biliyorsunuz Cumhurbaşkanımız Kahire’ye gitmişti, şimdi Sisi’yi de Ankara’da ağırlayacağız” ifadelerine yer verdi.

    “Hafter’le temasımız var”

    Libya’nın doğusuyla ilişkilerin olumlu ilerlediğini aktaran Bakan Fidan, “Biz hem doğunun, hem batının birleşip bir bütünleşik, bağımsız, egemen bir Libya devletinin tekrar hayata geçmesini arzuluyoruz. Bu noktada batıyla zaten ilişkilerimiz var, doğuyla da ilişkilerimizi ilerletiyoruz. Doğuda Meclis Başkanı Akile Salih birkaç defa ülkemize geldiler. Hafter’le temasımız var, oğullarıyla görüşüyoruz. Doğuda başkonsolosluğumuzu açtık şu anda, hizmete geçiriyoruz. Yani her türlü ilişki devam ediyor ama biz bu ilişkimizi, doğuyla batıyı bir araya getirmede nasıl kullanabiliriz şu anda ona bakıyoruz” şeklinde konuştu.

  • Bakan Fidan, Bakan Güler’i makamında ağırladı

    Bakan Fidan, Bakan Güler’i makamında ağırladı

    Dışişleri Bakanlığının sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, Bakan Fidan’ın Dışişleri Bakanlığında Milli Savunma Bakanı Güler ile bir araya geldiği belirtildi.

  • “Filistin ve Ukrayna konusunda aynı ilkeyle hareket ediyoruz”

    “Filistin ve Ukrayna konusunda aynı ilkeyle hareket ediyoruz”

    Bakan Fidan, Çekya Dışişleri Bakanı Jan Lipavsky ile Dışişleri Bakanlığında gerçekleşen görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.

    “Halklarımız arasındaki bağlar her geçen gün daha da derinleşiyor”

    Türkiye ve Çekya arasında ticaret hacmini geçen yıl itibari hedeflenen 5 milyar dolar seviyesine yaklaşıldığını aktaran Bakan Fidan, “Ortaya koyduğumuz hedefle ticaret hacmimizi 10 milyar dolara yükseltmeye çalışacağız. Yatırımlar, müteahhitlik, ulaştırma, yeşil ve dönüştürme alanlarına da öncelik veriyoruz. NATO müttefikleri olarak savunma sanayi alanındaki işbirliğimizi önemsiyoruz. Savunma sanayindeki işbirliğimizi somut projeler eşliğinde üçüncü ülke pazarlarına yönelik olarak daha da geliştirmeyi hedefliyoruz. Halklarımız arasındaki bağlar da her geçen gün daha da derinleşiyor. Ülkelerimiz arasındaki diplomatik ilişkilerin 100. yıl anısına Prag’da bu ay yapılan park açılışını dostluğumuzun bir nişanesi olarak görüyoruz. Çek-Türk İşbirliği Parkının açılışından hep hepimiz büyük bir mutluluk duyduk. Turizm sektöründeki gelişmeler de memnuniyet vericidir. Geçen yıl 380 binden fazla Çek turisti ülkemizde ağırladık. Türkiye’nin Çek turistler tarafından en fazla tercih edilen ülkelerden biri haline gelmesinden de ayrıca memnuniyet duyuyoruz” diye konuştu.

    “Filistin coğrafyasında da Ukrayna konusunda da aynı ilkeyle hareket ediyoruz”

    Çek mevkidaşı ile görüşmede bölgesel ve uluslararası konuları da ele alma imkanı bulduklarını dile getiren Bakan Fidan, Ukrayna’da devam eden savaşı da masaya yatırdıklarını belirterek şu ifadelere yer verdi:

    “AB sürecimize verdiği destekten dolayı Çekya’ya müteşekkiriz. Avrupa Birliği ile ilişkilerimizin ilerletilmesi ve üyeliğimizin önündeki engellerin aşılması hususunda Çekya’nın katkı ve desteklerinin önümüzdeki süreçte de devam edeceğine inanıyoruz. Bugünkü görüşmemize, Gazze’deki insanlık dramını da ele aldık. İsrail, Gazze’de kelimenin tam anlamıyla bir etnik temizlik yapmaya devam ediyor. Gazze’de her gün bir yeni savaş suçu işleniyor. İsrail’in halen topraklarını genişletme peşinde koşmasına Filistinli kardeşlerimizin topraklarını çalmasına sessiz kalmadık. Tam tersine, Gazze’deki zulmün son bulması için tüm platformlarda sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Diplomasinin tüm imkanlarını sonuna kadar seferber edeceğiz. Bu çerçevede Gazze’de ateşkesi hedefleyen tüm girişimleri destekliyoruz. Çözümün yolu 2 devletli çözümü hayata geçirmekten geçiyor. Birçok ülke artık bu gerçeği teslim ediyor. Filistin devletini tanıyan ülkelerin sayısının artması bunun bir göstergesidir. Bu sayının daha da artması için önümüzdeki dönemde de çalışmalarımızı hız kesmeden sürdüreceğiz. Biz Filistin coğrafyasında da Ukrayna konusunda da aynı ilkeyle hareket ediyoruz. Aylardır herkesi uyarıyoruz. Bu çatışmalar bölgesel hatta küresel bir savaşa dönüşebilir. Bunun engellenmesi için herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Ukrayna’da devam eden savaşı ele aldık. Türkiye, Ukrayna’nın bağımsızlığını, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü desteklemektedir. Ama savaşın yol açtığı can kayıplarını ve korkunç yıkımı da görmezden gelemeyiz. 500 bini aşkın insan bu savaşta hayatını kaybetti. Bu savaş Ukrayna’nın dışına sıçrama, hatta kitle imha silahlarının kullanımına yol açma risklerini bünyesinde barındırıyor. Bu nedenle Türkiye olarak biz tarafların barış için müzakere masasına oturmalarını görmek istiyoruz. Gerek Ukrayna’nın gerek Rusya’nın ortaya koydukları barış vizyonuyla kan dökülmesine son verme konusunda istekli olduklarını göstermelerini önemsiyoruz. Bunun içeriği ve şartları ne olursa olsun başlangıç itibariyle önemli bir adım olarak görüyoruz. Uluslararası toplumun da kapsayıcı bir şekilde daha fazla adım atması gerekiyor. Türkiye her zaman olduğu gibi bundan sonra da görüşmelerde kolaylaştırıcı ve yapıcı bir rol oynamaya hazırdır.”

    Avrupa Futbol Şampiyonası’nda Türkiye Milli Takımı ile Çekya arasında oynanacak maç hakkında da görüştüklerini aktaran Fidan, “Bu karşılaşmada her şeyden önce sportmenliğin galip gelmesini diliyorum. Tüm futbolseverler için keyifli ve güzel bir maç olmasını temenni ediyorum” dedi.

    “NATO hepimiz için güvenliğin garantisidir”

    Türkiye, Çek Cumhuriyeti’nin uzun süreli bir müttefiki olmasının yanı sıra Türkiye’nin önemli ticari ve yatırım ortağı olduğunu aktaran Çekya Dışişleri Bakanı Lipavsky, iki ülke arasındaki ticaret hacminin 2023 yılında 6 milyar euro seviyesine ulaştığını kaydederek “Temel değerler, ticaret, güvenlik konuları veya dış politika gibi çeşitli alanlardaki daha yakın işbirliğimizin bizi güçlendireceğine ve bir araya getireceğine inanmaktayım. Çek Cumhuriyeti ve Türkiye 25 yıldır NATO’ya müttefiktir. Sayın bakanımıza yakın zamanda Prag’da yapılan NATO Dışişleri Bakanları Resmi Toplantısına katılımından dolayı teşekkür etmek istiyorum. NATO hepimiz için güvenliğin garantisidir” ifadelerine yer verdi.

  • “Üçüncü Dünya Savaşı riski var”

    “Üçüncü Dünya Savaşı riski var”

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Habertürk’te gazetecilerin sorularını yanıtladı.

    TÜRKİYE, BRICS’E ÜYE OLACAK MI?

    Türkiye ve BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti) hakkında Bakan Fidan, şunları söyledi:

    “Özellikle Cumhurbaşkanımızın vizyonu çerçevesinde uyguladığımız politikada eksen kayması gibi bir konuyu gündemimizden çıkaralı çok oldu. Bizim kendi menfaatimiz, ilkelerimiz, duruşumuz neredeyse onun arayışı içerisindeyiz. Ait olduğumuz ittifaklara muhataplarımızın bağlı olması da önemli. Alternatif ekonomik platformları yakından takip etme noktasındayız. Brics’i farklı yapan Rusya’nın, Çin’in orada olması. G-7 daha fazla siyasi konuların aynı medeniyet alanını düşünen ülkelerin bir araya geldiği yer. Brics, ekonomik amaçlı bir platform. Kural temelli, yapısal bir hali yok.

    “BRİCS ÜYESİ ÜLKELERLE İLİŞKİLERİMİZİ İYİ TUTMAYA ÇALIŞIYORUZ”

    Brics’in AB’ye nazaran farklı ve güzel tarafı bütün medeniyetleri, ırkları bünyesinde barındırıyor olması. Biraz daha kurumsal hale dönüşebilirse ciddi fayda üretir. Bizim buradaki ilişkilerimiz, diyaloglarımız son derece normal. Brics üyesi ülkelerle ilişkilerimizi iyi tutmaya çalışıyoruz. Dış ticaret hacminin en yüksek olduğu iki ülke Çin ve Rusya, Brics üyesi. Ülkemizin dış politika rotasını daha sağlıklı yürütebilmek için bu çerçevede bakmak lazım. İlişkimiz var, görüşmelerimizi, müzakerelerimizi yapıyoruz Brics üyesi ülkelerle. Onlar da zaten evrim sürecindeler. Bir Gümrük Birliği, ortak para birimi, serbest ticaret anlaşmalarının hayata geçtiği bir yer değil. Kredi verme sistemini çalışıyorlar. Kendi aralarında yerel para birimiyle ticaret yapıyorlar. Bu bizim de taraf olduğumuz konu. Dolarsızlaştırmada çalışmalar var.

    “ASYA PASİFİK’TEKİ DEVA EKONOMİK PLATFORMDA DAHA İLERİ ÜYELİK İÇİN BAŞVURUMUZUN OLMASI SÖZ KONUSU”

    Siyasetin dayattığı bir strateji bu. Biz hem AB adaylığı hem diğer ekonomik işbirliği teşkilatlarında üyeliklerimiz var. Asya Pasifik’teki devasa ekonomik platformda daha ileri üyelik için başvurumuz olması söz konusu. Platformların birbirlerine alternatif değil tamamlayıcı olarak görmek lazım.

    AB’de kural temelli bir işleyiş var. Biz AB ile olan ilişkilerimizin seyrinde bugünkü durumda olmasaydık, AB ileri adım atma konusunda irade koyabilseydi, aslında bizim buradaki belli konulara bakış açımız daha da değişebilirdi. Şu anda NATO’da askeri ittifak konusu var. Ekonomik ittifak alanı aynı şekilde somut hale gelmiş değil. Dolayısıyla arayışlarımız devam etmiş durumda.”

    “YPG KONUSUNDA 2,5 ÜLKEYLE SORUNLUYUZ”

    YPG konusunda ABD, İngiltere ve biraz da Fransa ile problemli olduklarını dile getiren Bakan Fidan, şu ifadeleri kullandı:

    “Güney tabanlı tehditlerin yakından gözetilmesi önemli NATO ittifakı çerçevesinde. NATO üyelerinin kendi içinde dayanışmasının sayın Cumhurbaşkanımız tarafından gündeme getirilmesi sözkonusu olacaktır. Bu konuda 2,5 aktif üye var YPG konusunda problemli olduğumuz. ABD, İngiltere ve biraz da Fransa. Amerika’nın oradaki varlığını devam ettiriyor. Biz her düzlemde bu sıkıntıyı gündeme getiriyoruz. Bunun ittifakın ruhuna aykırı olduğu, Türkiye’nin böyle bir gerçeklikle yaşamayacağı konusunda mümkün olan en üst diplomasiyi yürütüyoruz. Karşı taraf size anlamsız davranıyorsa burada kendi çıkarından ziyade size yönelik kasıt olduğu açıktır. Ortaya koyacağınız başka davranış modelleri var.

    Amerika ve İngilizlere hep şunu söylüyoruz; sizin terörle mücadelede hassasiyetin daha fazlasını biz PKK ile mücadelede taşıyoruz. Bu tehdit kendi kendini kaldırana ve başka şekilde kaldırılana kadar devam edeceğiz. Belli bir anlayış düzeyine ulaştığımızı düşünüyorum. Karşı tarafın elinde herhangi haklı argüman yok. Bunların bize karşı olmadıklarına dair ellerine argüman yok. Niyetlerimizin ne kadar ciddi olduğumuzu biliyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesini defaatle göstermiş durumdayız. Sabır ve akılla bu konuda belli bir noktaya gelinmesini, PKK’nın aramızdan çekilmesini istiyoruz.”

    “DÜNYA, 3. DÜNYA SAVAŞI TEHDİDİNİ CİDDİYE ALMALI”

    Bakan Fidan, “Dünya, 3. Dünya Savaşı beklentisi de dahil olmak üzere bölgesel, küresel bir savaş beklentisi içinde olmalı mı?” şeklindeki soruya işe şöyle yanıt verdi:

    “Dünya bu tehdidi ciddiye almalı böyle bir risk var baştan beri bunu diyoruz. Bu gerçekten hesabı kitabı yapılmış mesele. Gazze’deki katliam, soykırım insanlığı ortadan ikiye bölen soykırım. İnsanlığın aynı noktaya geldiği konu. Bunun karşısında duran bir yapı var. Bu yapının Ukrayna’da devam eden bir sorunsalı var. İki savaş, dünyadaki ekonomik rekabet, yapay zekanın beklenmedik atağa kalkmasıyla ‘teknolojik üstünlük kimde olacak?’ sorusunu birdenbire öne çekilmesi. Normal piyasa şartlarında giden bir konu. Şimdi burada ortaya çıkan potansiyeli o kadar büyük ki”

    KAYNAK: NTV

  • “Gazze’deki katliamı gerçekleştirenler hesap verecek”

    “Gazze’deki katliamı gerçekleştirenler hesap verecek”

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Dolmabahçe Cumhurbaşkanlığı Çalışma Ofisinde düzenlenen “Olağanüstü D-8 Dışişleri Bakanlar Konseyi Toplantısı”nın açılışında konuştu. Gazze gündemi ile İstanbul’da bir araya gelinen toplantının açılışında konuşan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “İsrail’in savaşı giderek tırmandırma çabalarının karşısında bölgede kardeşlerimiz giderek tehdit altında yaşamaya devam ediyor. Şuanda Mısır sınırındaki olaylar, Lübnan’ın hedef alınması ve Suriye’deki İran konsolosluğuna yapılan saldırılar hep bu bölgesel taşma etkisinin sonuçları. D-8 bizim dayanışmamızı İsrail saldırısına karşı bir başka platform. Bu da kardeşlerimizin bölgede yanında olduğumuzu gösteriyor. Aynı zamanda Mısır’ın Gazze’ye insani yardımın girişindeki inanılmaz rolünden dolayı da tebrik ve takdir ederek kutluyoruz. İsrail, Uluslararası hukuk çerçevesinde birbiri ardına suçlar işlemekte. Gazze’de bulunan bu durum insanlık için bir utanç. Gazze’nin yanında durmak ve zorbalığa ve baskıya direnebilmek hepimizin görevi ve insanlık adına bir dönem. İşgal, ilhak ve yasa dışı yerleşimlere karşı durmak ve insan onurunu yüceltmek zorundayız. D-8 ülkeleri olarak Filistin’in yanındayız ve arkasındayız. Bugünkü toplantımız bu tarihlerin tekrarlanması için bir fırsat. Her noktada iş birliğimizin beyanı ile Filistin halkının haklarını güvence altında almak için çalışıyoruz” diye konuştu.

    “Katliamı gerçekleştirenler bir gün hesap verecek”

    Gazze’deki katliamı gerçekleştirenlerin bir gün hesap vereceklerini kaydeden Bakan Fidan, “Hiçbir şüphelimiz yok ki Gazze’deki bu katliamı gerçekleştirenler bir gün hesap verecekler. Filistin’in barışçıl geleceğinin yanında duranlar kazanacaklar. Biz bunu gerçekleştirmek için çok çalışma gerçekleştiriyoruz ve çok çalışıyoruz. Başlangıçtan itibaren 2 devletli bağımsız egemen ve toprak bütünlüğü olan 1967 sınırı içerisinde doğu Kudüs başkenti olan bir Filistin devletini desteklemeye devam ettik. Bugüne kadar 148 ülke Filistin devletini tanıdı. İspanya, Norveç, İrlanda ve en yakın geçmişte Slovenya’nın katılması ile yüzlerce ülke bu tarihi adaletsizliğe karşı durdu ve buna muhalefet şartı koydular. Geri kalan ülkeler de eminim ki bunu takip edecekler. Bir noktada Filistin Birleşmiş Milletlere tam üye olacak. Biz bu noktada Filistin Devletini tanımaları için diğer ülkelere çağrıda bulunuyoruz. Birleşmiş Milletler konseyi aslında bu çağrıya kulak vermeli ve bir ülkenin esiri olmaktan çıkmalı. Filistin, halihazırda her türlü siyasi, ekonomik ve yasal desteği tam devlet olarak hak ediyor. Bizim çalışmalarımız sürdürülebilir, kesintisiz ve engelsiz bir biçimde insani yardımların Gazze’ye verilmesi, acil ve kalıcı bir ateşkes için olacaktır. İsrail her zaman bu ateşkes çabalarını manipüle eden ve reddeden taraf oldu. Hamas özellikle bu anlamda kalıcı bir barışı yapıcı destekliyor. Bu bir savaş ya da barış çağrısı değil. Acil ve kalıcı bir çözüm sadece ve sadece daimi ateşkes kurulursa olacaktır. Bu ancak diplomasi ve uzlaşı ile olur. Bu çerçevede bağımsız ve egemen bir Filistin Devletinin kurulmasından başka bir seçenek yoktur” açıklamasında bulundu.

    “Filistin’in birliğini destekleyeceğiz”

    “Bunun için aslında daha önce denenmiş yöntemlerin dışına çıkmalı ve farklı yaklaşımları desteklemeliyiz” açıklamasında bulunan Bakan Fidan, “Türkiye olarak her zaman bu çabaların yanında olacağız. Geçerli ve uygulanacak seçenekleri değerlendireceğiz. Filistinli kardeşlerimizin her zaman yanlarında bulunacağız. Yeniden inşa sürecinde de onların yanında olacağız. Filistin’in birliğini destekleyeceğiz” şeklinde konuştu.

  • “Çin’in toprak bütünlüğüne desteğimiz tamdır”

    “Çin’in toprak bütünlüğüne desteğimiz tamdır”

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Çin’in başkenti Pekin’deki resmi temasları çerçevesinde Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile görüşme gerçekleştirdi. Bakan Fidan görüşmenin ardından Çinli mevkidaşı Wang ile ortak basın toplantısı düzenledi. Dışişleri Bakanı olarak Çin’i ziyaret etmekten duyduğu memnuniyeti ifade ederek sözlerine başlayan Fidan, Çin ve Türkiye’nin Asya’nın iki kadim medeniyeti olduğunu, iki ülke halklarının Asya’nın zenginliği ve itici motoru olduğunu söyledi. Dün başladığı resmi ziyareti sırasında gerçekleştirdiği temaslara ilişkin bilgi veren Fidan, bugün Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile kapsamlı ve verimli bir toplantı gerçekleştirdiklerini ifade etti. Fidan, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Çin Devlet Başkanı Sayın Xi Jinping’in ortak anlayışları ve vizyonları doğrultusunda ikili ilişkilerimiz ilerlemeye devam ediyor. Gerçekten iki siyasi liderin ortaya koyduğu büyük vizyon, Çin ile Türkiye arasındaki modern zamanlardaki ilişkinin kurumsallaşarak ve derinleşerek ilerlemesinde önemli bir temel teşkil etmekte. Amacımız karşılıklı saygı ve karşılıklı karar-yarar temelinde halklarımızın refahını artıracak adımları atmaktır. İlişkilerimizin önemli bir ayağını ekonomik ilişkiler oluşturmaktadır. Malumunuz ikili ticaret hacmimiz 2023 yılında 48 milyar dolar düzeyine ulaşmıştır. Çin, Türkiye’nin Asya’da birinci, dünyada üçüncü büyük ticaret ortağıdır. Bu ticaret büyük oranda Çin’in lehinedir. Ticaret rakamlarını nasıl daha dengeli hale getirebiliriz konusunu tüm görüşmelerimizde gündeme getirdik” dedi.

    “İkili iş birliği mekanizmalarına işlerlik kazandırmak istiyoruz”

    Temasları sırasında Türk tarım ürünlerinin ithalatı konusundaki kısıtlamaların kaldırılması gibi tekliflerde bulunduğunu belirten Bakan Fidan, “Turizm iş birliğimizi daha da geliştirmek istediğimiz bir diğer alandır. Daha fazla Çinli turistin ülkemize gelmesini hedeflemekteyiz. Çin Kültür ve Turizm Bakanı da bu konuları ele almak üzere bu hafta Türkiye’yi ziyaret edecekler. Özellikle enerji alanına da yoğunlaşmak istiyoruz. Nükleer enerji ve kıymetli madenlerin değerlendirilmesi alanlarında da iş birliği imkanları bulunmakta. Bu konularda ilgili kurumlarımız, firmalarımız görüşmekte. Öte yandan Çinli şirketleri özellikle yüksek teknolojili ürünlerde ülkemizde üretim yapmaya ve Ar-Ge merkezleri kurmaya davet ediyoruz. Böylelikle Çinli şirketlerin Türkiye üzerinden Avrupa, Orta Doğu ve Afrika piyasalarına erişimleri de kolaylaşacaktır. Büyük önem verdiğimiz bir diğer konu da ulaştırma konusudur. Bu dönemde Kuşak ve Yol girişimiyle Hazar geçişli Doğu-Batı Orta Koridor girişimimiz daha da büyük önem kazanmıştır. Kuşak ve Yol girişimiyle orta koridorun uyumlaştırılması, diğer bazı ulaştırma koridorları ile entegrasyon için örneğin Irak’taki kalkınma yolu gibi somut adımlar atmayı hedefliyoruz. Değerli basın mensupları, Türkiye olarak ikili iş birliği mekanizmalarına işlerlik kazandırmak istiyoruz. Bu konuda değerli meslektaşımla da mutabık kaldık. Bu amaçla Hükümetler Arası İşbirliği Komitesi Eş Başkanı görevine Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek Cumhurbaşkanımız tarafından atanmıştır. Komitenin bu yıl içinde toplanmasını arzu ettiğimizi, buradaki toplantılarda meslektaşıma ilettim. Bu yıl Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’i de ülkemizde ağırlamak istiyoruz. Cumhurbaşkanımızın davetini tekrar Çinli meslektaşıma ilettim” şeklinde konuştu.

    “Çin’in Filistinlilerle dayanışma içinde olmasını takdirle karşılıyoruz”

    Uluslararası ilişkilerin pek çok alanında Türkiye ile Çin’in örtüşen görüşe sahip olduğuna dikkat çeken Fidan, “Her iki ülke de uluslararası sistemde daha adil bir anlayışın hakim olmasını savunuyor. Türkiye ile Çin arasında sürdürülecek iyi ilişkiler, bölgesel ve küresel barışın, refah ve istikrarın sağlanmasına da katkı sağlayacaktır. Asya Pasifik’teki gelişmeleri ve jeopolitik yansımalarını da yakından takip ediyoruz. Asya Pasifik’teki sınamaların etkin çok taraflılık, yapıcı diyalog çabaları ve ortak önceliklere dayanan iş birliğini gerektirdiğini düşünüyoruz. Çin’in Filistin konusundaki duyarlılığı son derece memnuniyet vericidir. Çin’in Filistinlilerle dayanışma içinde olmasını ve iki devletli çözümü güçlü bir şekilde desteklemesini takdirle karşılıyoruz. Devlet Başkanı Sayın Xi’nin Filistin’de çözüm için geniş kapsamlı, yetkin ve etkili bir uluslararası barış konferansı için çağrıda bulunması son derece önemlidir. Ne yazık ki bazı ülkeler İsrail’in Filistin’de uyguladığı zulme destek vermeye devam ediyorlar. İsrail’e siyasi destek ve silah sağlıyorlar. Bu ülkeler İsrail’in uyguladığı soykırıma maalesef ortak olmaya devam ediyorlar. Gazze’de ateşkes, Gazzelilere insani yardımların kesintisiz ve güvenli şekilde ulaştırılması ve iki devletli çözüm için önümüzdeki süreçte de Çin ile birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Ukrayna’daki savaş da uluslararası güvenlik, istikrar ve refahı sınamaya devam etmekte. Türkiye, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü ve egemenliğini başından beri güçlü bir şekilde desteklemektedir. Adil ve kalıcı bir barışın taraflar arasında ancak diyalog ve müzakere yoluyla sağlanabileceğine inanmaktayız. Türkiye ve Çin’in Ukrayna’da barışın tesisi konusunda ortak anlayışa sahip olduğunu görmekten memnuniyet duyuyoruz. Bu konuda da istişareleri ve birlikte çalışmayı sürdüreceğiz. Geçtiğimiz gün Brezilya ve Çin arasında yapılan ortak barışa çare açıklamasındaki maddeleri de memnuniyet verici görmekteyiz” diye konuştu.

    “Çin’in toprak bütünlüğüne desteğimiz tamdır”

    Türkiye’nin Çin’in toprak bütünlüğüne, siyasal egemenliğine desteğinin tam olduğunu vurgulayan Bakan Fidan, “Çin’e yönelik silahlı terör hareketlerine karşı desteğimiz tamdır. Özellikle Çin’i karıştırmaya yönelik, Çin’in ekonomik gelişmesini durdurmaya yönelik uluslararası girişimleri doğru bulmadığımızı buradan ifade etmek istiyoruz. Çin’in ortaya koyduğu ekonomik rekabet edebilirlik yeterliliğinin başka şekilde uluslararası kamuoyuna yansıtılması, buradan farklı bir küresel mücadele üretilme çabası gerçekten dünya barışı, istikrarı ve kalkınması için son derece alarm zilleri çaldıran bir olaydır. Buradan altını çizerek ifade etmek istiyorum, dünya medeni bir rekabete alışmak zorundadır. Egemen güçlerin önceki yüzyılda kurmuş oldukları pazarların daha adil, rekabet edilebilir pazar şartlarında yeniden el değiştiriyor olması kabul edilmesi gereken bir sonuçtur. Buradan savaşa varan, daha farklı yıkımlara varan neticelerin üretilmemesi gerekiyor. Dünyamızdaki refah herkese yetecek kadar vardır. Medeni bir biçimde, adil bir biçimde, uluslararası kurallara uygun, eşit ve herkese uygulanan kuralları içine alan bir ekonomik rekabet sistemiyle ekonomik kalkınma modelleri ve pazarları aramaya devam etmemiz gerekiyor. Buradaki başarısızlık başka şekilde izah edilmeye çalışılırsa buradaki adil rekabetin yerine küresel mücadeleyi, kutuplaşmayı hatta savaş tehdidini ortaya koyarsak burası gerçekten küresel bir faciaya bizi götürür. Onun için Çin’in ekonomik kalkınmasının adil biçimde oluyor oluşunu desteklememiz gerekiyor. Bu türden küresel bir istikrarsızlık ortaya koyan çabalara destek vermediğimizi ifade etmek istiyorum. Tekrar altını çiziyorum, Çin’in toprak bütünlüğüne, siyasal egemenliğine bizim desteğimiz tamdır. Bu konuda iç karışıklık çıkarmaya çalışan olayları da burada desteklediğimizi ifade etmek istiyorum” dedi.

    “Çin’in Türk devletleriyle geliştirdiği yatırıma dayalı ilişkileri önemli buluyoruz”

    Çin’in Türk dünyası ve İslam dünyasıyla son yıllarda geliştirdiği ilişkiyi de memnuniyetle karşıladıklarını dile getiren Fidan, “Özellikle Türk Devletler Teşkilatı’na mensup olan ülkeler başta Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan, Kırgızistan olmak üzere bu ülkelerle geliştirdiği son yıllardaki ticarete dayalı, yatırıma dayalı ilişkileri fevkalade önemli buluyoruz ve destekliyoruz. Aynı şekilde Türkiye ve Azerbaycan’la da ilişkilerinin artarak devam etmesini bekliyoruz. Diğer taraftan İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerle de Çin’in son yıllarda daha sistemli bir iş birliği geliştirme çabası içinde olduğunu gördük. Daha birkaç gün önce Arap Ligi üyesi ülkelerle Pekin’de bir zirve vardı. Bu zirve marjında gerçekten kalkınmaya yönelik, refaha yönelik, işbirliğine yönelik güzel kararlar alındı. Bunlar da önemli gelişmeler. Diğer taraftan Çin’in Suudi Arabistan ve İran arasında yapmış olduğu arabuluculuk çalışması da not etmeye değer tarihi bir olaydı. Gerçekten iki kardeş ülke arasındaki devam eden kronik sorunların Çin’in araya girmesiyle bir çözüme kavuşma yoluna girmesi ve bölgesel istikrarın devreye girmesi fevkalade önemli. Bölgemizde yaptığı bu yapıcı katkıdan dolayı da ben Çinli meslektaşıma teşekkür ediyorum ve buradaki çalışmaların da devamını diliyorum” ifadelerini kullandı.

    “Ticaretteki dengesizliğin bir şekilde giderilmesi gerekiyor”

    Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Fidan ekonomik ilişkilerin Türkiye ve Çin arasındaki ikili ilişkilerin önemli bir ayağını oluşturduğunu belirterek, “Özellikle aramızdaki ticaret hacmindeki büyüklüğü biz memnuniyetle karşılıyoruz. Ama bununla beraber dengesizliğin de bir şekilde giderilmesi gerekiyor. Bu konudaki somut önerilerimizin Çinli mevkidaşım ve makamlar tarafından karşılık bulmuş olmasını bu seyahatte görmekten özellikle memnuniyet duyduğumu ifade etmek istiyorum. Burada başta da söyledim, bizim aradaki açığı kapatmaya yönelik somut tekliflerimiz oldu. Bunların başında tarım ürünleri ithalatındaki yelpazenin genişletilmesi, turizm konusundaki çalışmaların arttırılması, daha fazla Çinli turistin Türkiye’ye gelmesi ve özellikle yol kuşak projesinin uzantısı olan konulardaki altyapı yatırımlarının, daha önce başlatılan projelerin Türkiye’de nihayete erdirilmesi. Bu konuda Türkiye Çin arasında yaklaşık 10 yıldır devam eden ileri düzey çok emekli teknik çalışmalar var. Proje taslakları var, sonuca yaklaşılmış, fizibilite çalışmaları var. Bunların somut olarak hayata geçirilmesi konusundaki beklentilerimizi ilettik” şeklinde konuştu.

    “Gazze’de ateşkes sağlanmalı”

    Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ise basın toplantısında yaptığı konuşmada, Gazze’deki insani duruma dikkat çekti. Gazze’de ateşkes sağlaması ve Orta Doğu’da barış ve istikrarın korunması gerektiğine dikkat çeken Wang, “Sorunun ev sahibi Orta Doğu halkıdır. Orta Doğu ülkelerinin dayanışma içinde kendi sorunlarını çözmesini destekliyoruz. Bölgenin huzura kavuşmasını destekliyoruz. Gazze’de bir an önce ateşkes sağlanmalıdır ve insani durum iyileştirilmelidir, bütün esirler serbest bırakılmalıdır. İki devletli çözüm Filistin sorununun temel çıkış yoludur. İki taraf da Filistin’in BM’nin resmi üyesi olmasını ve uzlaşıyı destekliyor. Çin ve Türkiye arasındaki koordinasyonunun güçlendirilmesi Filistin sorununun bir an önce kalıcı, kapsamlı ve adil bir çözüme kavuşturulmasına ivme kazandıracaktır” diye konuştu.
    Türkiye ve Çin’in kendi meşru haklarını koruma, kendini geliştirme, uluslararası adaleti koruma gibi alanlarda geniş ve ortak çıkarlara sahip olduğunu belirten Wang Yi, çok boyutlu ve yüksek düzeyli ilişkilerin oluşturulmasının iki ülke ve halklarının yararına olacağını ifade ederek, “Çin tarafı Türk tarafı ile birlikte ikili ilişkileri üst seviyeye taşımaya hazır” dedi.

  • Dışişleri Bakanı Fidan, Çin’de

    Dışişleri Bakanı Fidan, Çin’de

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin daveti üzerine resmi ziyaret gerçekleştirmek için Çin’in başkenti Pekin’e geldi. Bakan Fidan ziyareti çerçevesinde, Çin ve Küreselleşme Merkezi (Center for China and Globalization) adlı düşünce kuruluşunda “Değişen Dünya Düzeninde Türkiye-Çin İlişkileri” üzerine konuşma yaptı. Fidan, sonrasında Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi Siyasi Büro üyesi ve Siyasi ve Hukuki İşler Komisyonu Başkanı Chen Wenqing ile bir araya geldi.

  • “Filistin’in devlet olarak tanınması önemli”

    “Filistin’in devlet olarak tanınması önemli”

    Fidan, Kamboçya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Uluslararası İşbirliği Bakanı Sok Chenda Sophea ile Dışişleri Bakanlığı binasında bir araya geldi. Yapılan görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi. Bakan Fidan, İsrail’in Refah’a yönelik son saldırısını değerlendirerek, bölgede en sert ve en insanlık dışı faaliyetlerin sürekli olarak sürdüğünü belirtti.

    “ABD ve bazı batılı ülkelerin desteği olmasa soykırımın sürmesi mümkün değil”

    İsrail tarafından yürütülen bu soykırımın hem insanlık vicdanında hem de uluslararası hukuk tarafından cezasız kalmayacağına yürekten inandıklarının altını çizen Fidan, “ABD ve bazı batılı ülkelerin kayıtsız şartsız desteği olmasa soykırımın ne başlaması ne de devam etmesi mümkün değildi. İsrail’in güvenliği ve savunması adına başka bir milletin soykırımını sürdürmek kabul edilebilir bir bahane değil. Bu, sebepleriyle beraber uluslararası topluma maliyet üretecektir. Gazze’de işlenen katliamların durdurulması için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
    Refah Sınır Kapısı’nda Mısırlı bir askerin İsrailliler tarafından öldürülmesi olayını değerlendiren Fidan, bu durumun bölgedeki yayılma tehlikesinin ne kadar cari bir tehlike olduğunu gösteren bir olay olduğunu kaydetti.
    “Filistin’i üç ülkenin resmen tanıması, bir ülkenin de tanıma yolunda olması önemli bir gelişme”
    Filistin’in devlet olarak tanınmasına yönelik çalışmaların son sürat devam ettiğini bildiren Fidan, “Bu konuda sistemli bir çalışma sürdürmekteyiz. Uluslararası toplum geç ve ağır hareket etmektedir fakat şu ana kadar olmadığı şekliyle Filistin davasını destekleyen, Filistinlilerin devletleşme yolundaki çabalarını haklı gören bir atmosfer oluşmuş durumda. Biz bu atmosferin daha yapısal bir duruma evrilmesi için çalışıyoruz. Son olarak üç ülkenin resmen tanıdığını açıklaması, bir ülkenin de tanıma yolunda olduğunu söylemesi önemli bir gelişme. Bu konudaki çalışmalara devam edeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
    Fidan, devam eden işgal şartlarının el verdiği sürece Filistin’in devlet olarak tanınmasının ve ona göre iş birliği yapılmasının önemli olduğunu kaydetti.
    Kamboçya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Uluslararası İşbirliği Bakanı Sok Chenda Sophea ise, yaptığı konuşmada, Filistin’de gerçekleşen trajediyi anlatmak için bir kelime bulamadığını söyledi. Öte yandan Sophea, Türkiye’nin çabalarıyla iki devletli bir çözümün getirilmesini kaydetti.

  • “Venezuela’yla Gazze konusunda aynı düşünüyoruz”

    “Venezuela’yla Gazze konusunda aynı düşünüyoruz”

    Bakan Fidan, Venezuela Dışişleri Bakanı Yvan Gil ile Dışişleri Bakanlığında bir araya geldi. Görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi. Bakan Fidan, Venezuela ile olan ilişkilerimiz her alanda ilerlemekte olduğunu dile getirerek, “Türkiye olarak Latin Amerika ve Karayipler açılımımızın merkezinde Venezuela yer almakta. Son yıllarda yaptığımız ziyaretler, anlaşmalar, karşılıklı çalışmalar, ticaretin artması başta Venezuela olmak üzere Latin Amerika’da Türkiye giderek daha da etkin bir aktör haline gelmekte. Biz de Bakanlık olarak buna paralel bir şekilde özellikle daha mikro olarak ilişkilerimizi yönetmek için Bakanlığımızda Latin Amerika ve Karayiplere bakan sadece bundan sorumlu yeni bir genel müdürlük kurduk” ifadelerini kullandı.

    “Venezuela’yla Gazze konusunda aynı düşünüyoruz”

    Venezuela ile sadece ikili ilişkiler alanında değil, bölgesel ve küresel konularda da görüş alışverişinde bulunduğunu aktaran Bakan Fidan, “Başta, Venezuela’nın maruz kaldığı haksız yaptırımlar olmak üzere birçok konuyu masaya yatırma imkanımız oldu. Bu önemli konulardan biri de şüphesiz ki Filistin meselesi ve Gazze’de devam eden katliamdı. Memnuniyetle ifade etmek istiyorum ki Venezuela’yla Gazze konusunda aynı düşünüyoruz, aynı şekilde hareket ediyoruz. Uluslararası platformlarda da beraber tavır alıyoruz. Gazze’deki katliamın durdurulması, Filistin Devleti’nin tanınması konusunda da çalışmalarımızı ortak sürdürme kararı aldık” diye konuştu.
    Türkiye ile Venezuela arasındaki ticaret hacminin bu sene bir milyar doların üstüne çıkacağını hedeflediklerini belirten Venezuela Dışişleri Bakanı Gil, önümüzdeki yıllarda belirlenen hedefin 3 milyar dolar olduğunu kaydetti.
    Bakan Fidan ile görüşmelerinde uluslararası politika konusunda birçok konuya değindiklerini aktaran Gil, Filistin’i bağımsız ve özgür bir ülke olarak tanıdıklarını ve yaşanan insanlık suçunun da cezalandırılmasının altını çizdi.

    “İsrail’e diplomatik baskıyı uygulama konusundaki çalışmalarımızın meyve verdiğini görmekten memnuniyet duyuyoruz”

    Filistin’i tanıyan devletlerin artması ve iki devletli çözüm ile Gazze’deki krizin sona ermesi için atılabilecek adımların sorulması üzerine Fidan, şu ifadeleri kullandı:
    “Öncelikle üç Avrupa ülkesinin Filistin’i devlet olarak tanıma kararını açıklamalarını memnuniyetle karşıladığımızı ifade etmek istiyorum. Esasen uzun zamandır Türkiye olarak dostlarımızla, müttefiklerimizle beraber uluslararası arenada sürdürdüğümüz İsrail’e her türlü diplomatik baskıyı uygulama konusundaki çalışmalarımızın meyve verdiğini görmekten memnuniyet duyuyoruz. Katliam durmadı, soykırım devam ediyor ama İsrail’e yönelik uluslararası baskı son on yıllarda emsali görülmemiş şekilde de artıyor. Bu önemli bir kazanım. Bu mücadele uzun soluklu bir mücadele ve bu mücadeleyi sistematik bir şekilde yılmadan, bıkmadan, usanmadan devam ettirmemiz gerekiyor. Türkiye’den sonra başka ülkeler de Uluslararası Adalet Divanı’nda Güney Afrika’nın açtığı davaya taraf olma kararı aldılar. Biz bu sayının giderek artacağına inanıyoruz. İsrail’in hem diplomatik alanda hem hukuk alanında giderek yalnızlığa mahkum edilmesi fevkalade önemli.”
    Görüşme kapsamında iki ülke arasında, Türkiye-Venezuela Dördüncü Ortak İşbirliği Komisyonu Toplantısı Ortak Bildirisi, Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında İşbirliği Anlaşması, Sivil Havacılık Kurumları arasında Teknik İşbirliğine dair Mutabakat Zaptı, Görsel-İşitsel Hizmetlere Dair Ortak Yapım Anlaşması, Eğitim Alanında İş Birliğine İlişkin 2024-2026 Dönemi Uygulama Programı, Venezuela’daki Türkiye Maarif Vakfı Okullarına İlişkin Anlaşma, 2025-2027 Turizm Uygulama Programı, Yükseköğretim Bursları Alanında İşbirliği Protokolü, Teresa Carreno Tiyatrosu Vakfı ile Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü arasında Mutabakat Zaptı imzalandı.