Etiket: hakan fidan

  • Bakan Fidan, İran Dışişleri Bakanı ile görüştü

    Bakan Fidan, İran Dışişleri Bakanı ile görüştü

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) Dışişleri Bakanları düzeyindeki İcra Komitesi Toplantısı kapsamında bulunduğu Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde temaslarına devam ediyor. Bakan Fidan, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile bir araya geldi.

  • Fidan, terör örgütleri hakkında konuştu

    Fidan, terör örgütleri hakkında konuştu

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’yla görüşmesinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Bakan Fidan, verimli bir görüşme yaptıklarını belirterek, “Türk dış politikası Kıbrıs Adası’na yönelik iki önemli alanda faaliyetlerini yürütmekte. İkisi de adadaki Kıbrıs Türkleri’nin refahı ve güvenliği odaklı politikalardır. Birincisi Kıbrıs Türkleri’nin uluslararası toplumdaki statüsü ne olacak? İkincisi Türkiye olarak Kıbrıs Türkleri’nin refahını, huzurunu, güvenliğini sağlamak için daha ileri hangi adımları atabiliriz, o açıdan bakıyoruz. Temel amaç Rum kesiminin hak ve menfaatlerini öne çıkartırken Kıbrıs Türkleri’nin hak ve menfaatlerini oldukça geride bırakan, mümkünse yok sayan bir yaklaşım olmuştur. Bununla birlikte Türkiye’nin desteğiyle Kıbrıs Türkleri her zaman için uluslararası topluma yapıcı bir politika ile yaklaşmıştır. Kıbrıs Türk Devleti, Ada’da Kıbrıs Türkleri’nin haklarını savunan, müdafaa eden bir yapıdır. Bizim tanıdığımız meşru bir yapıdır. Kıbrıs Türk Devleti’nin uluslararası toplumda da tanınması için Türkiye Cumhuriyeti olarak elimizden gelen çabayı göstermeye devam edeceğiz. Ada’daki siyasal çözümsüzlükten bağımsız olarak biz üzerimize düşen vazifeyi yapmaya devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

    KKTC Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu ise, Ankara’da bulunmaktan mutluluk duyduğunu kaydederek, “Kıbrıs sorununun tarifi, Rum tarafının ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ diye muamele görmesidir. Bu sorunu oluşturan yapı da BMGK’nın 5 daimi üyesi. ‘Yeni bir sayfa açılmadan müzakerelere devam edelim’. Bu politika Kıbrıs Türklerine bir 60 yıl daha kaybettirir. Ada’nın Türk kimliğinin sonlanmasına kadar bir süreç meydana gelir. Buna sonuna kadar karşıyız. Yeni sayfa açtıysak, yeni sayfanın gereğini yerine getirmek gerekiyor” diye konuştu.

    Bakan Fidan, ortak açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının kullanılması konusundaki soruya Fidan, “Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarından istifade etmek için Ada’daki nihai çözümü beklemek açıkçası bence hem bölge için hem de dünya için iyi bir durum değil. Esas itibarıyla KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar geçen temmuz ayında bu konuyla ilgili oldukça yapıcı bir yaklaşımda bulundu. Çözümden bağımsız daha yapıcı yaklaşımlar getirme metoduyla, ‘Tamam bizim aramızdaki çözümsüzlük burada duruyor. Ama belli konular var ki iki toplum da bundan istifade edebilir’ dedi. Bunların başında hidrokarbon kaynakları geliyor. Daha sonra elektrik entegrasyonu, yenilenebilir enerji, su, düzensiz göç, mayınların temizlenmesi gibi konular var. Aslında bunlar hayatın gündelik akışında halkın büyük şekilde istifade edeceği, çözüm bekleyen konular. Fakat Rum tarafı bir türlü bu konuda iş birliğine yanaşmadı. Bizim görüşümüz de Türkiye olarak KKTC ile aynı paralellikte. Siyasal çözümün beklenmesine gerek kalmaksızın her iki tarafın da eşit şekilde istifade edeceği enerji potansiyelinin kullanımı mümkündür” yanıtını verdi.

    Ankara’daki terör saldırısı girişimine ilişkin soru üzerine Fidan, “Terörle mücadelede Türkiye’nin tavrının ne kadar net olduğu bilinen bir husustur. Bu son olaydan sonra da istihbarat ve güvenlik güçlerimizin yaptığı çalışmalar neticesinde 2 teröristin Suriye’den geldikleri, burada eğitim gördükleri açıklığa kavuşmuştur. Bu vesileyle Irak ve Suriye’de PKK/YPG’ye ait olan bütün altyapı, üstyapı tesisleri, enerji tesisleri bundan sonra güvenlik güçlerimizin, silahlı kuvvetlerimizin, istihbarat unsurlarımızın topyekün meşru hedefidir. Üçüncü tarafların PKK/YPG’li tesislerden ve şahıslardan uzak durmasını tavsiye ediyorum. Silahlı kuvvetlerimizin bu terör saldırısına cevabı son derece net olacak. Böyle bir eylemi gerçekleştirdiklerine bir kez daha pişman olacaklar” diye konuştu.

  • Bakan Fidan açıkladı: 9 yeni büyükelçi atandı!

    Bakan Fidan açıkladı: 9 yeni büyükelçi atandı!

    Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre Bakan Fidan, Türkiye’nin dış temsilciliklerinde büyükelçilik yapacak isimlere telefonla yeni görevlerini bildirdi.

    Buna göre Erkan Özoral, Bratislava Büyükelçiliği; Burhan Köroğlu,

    Nuakşot Büyükelçiliği; Ahmet Demirok,

    Aşkabat Büyükelçiliği; Cem Işık,

    Minsk Büyükelçiliği; Emrullah İşler,

    Riyad Büyükelçiliği; Can İncesu,

    Librevil Büyükelçiliği; Tunca Özçuhadar,

    Montevideo Büyükelçiliği; Mehmet Küçüksakallı,

    Asmara Büyükelçiliği ve Fatih Ulusoy,

    Üsküp Büyükelçiliği için görev tebligatlarını aldı.

  • Türk bayrağını yerde bırakmadı

    Türk bayrağını yerde bırakmadı

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın bayrak hassasiyeti gündem oldu. Bakan Fidan, ABD’nin New York kentinde geçtiğimiz cumartesi günü gerçekleştirilen MIKTA Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda çekilen aile fotoğrafı sonrası yerdeki Türk bayrağı çıkarmasını alıp korumasına verdi. Fidan’ın hareketi diğer bakanların da dikkatini çekerken, sosyal medyada takdir topladı.

    Daha önce Erdoğan yapmıştı

    Öte yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2013 yılında Rusya’nın St Petersburg kentinde düzenlenen G20 Liderler Zirvesinde aile fotoğrafının çektirildiği platformda yerdeki Türk bayrağını alarak ceketinin cebine koymuştu.

     

  • “Konseyi’nin yeniden yapılandırılması zaruret haline gelmiştir

    “Konseyi’nin yeniden yapılandırılması zaruret haline gelmiştir

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 78’inci Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun ardından basına açıklamalarda bulundu. Fidan, değerlendirmesinde, “Birleşmiş Milletler 78’inci Genel Kurulu jeopolitik dinamiklerin hızla değiştiği ve stratejik denklemlerin yeniden kurulmakta olduğu bir dönemde gerçekleşti. Ülkemiz bahse konu dinamiklerin ve denklemlerin odağındadır. Bu seneki programımızı 2 cümlede özetlemek gerekirse şunu söyleyebiliriz. BM Genel Kurulu sırasında diplomasinin kalbi New York’ta attı. Türkiye’miz ise bu diplomasi trafiğinin tam merkezinde yer aldı. Türkevi, Sayın Cumhurbaşkanı’mızın liderliğinde Türk-dış politikasının vücut bulduğu bir mekana dönüşmüştür. Gerçekten de Türkiye’nin 21 yılda geldiği nokta dünya gündemini ilgilendiren her konuda söz sahibi olan görüş ve yönlendirmelerine başvurulan bir aktör hüviyetindedir” dedi.

    “Küresel adaletsizlikleri ve eşitsizlikleri çözmek için her türlü imkanı seferber eden bir Türkiye var”

    , Genel Kurulun bu seneki teması olan “herkes için barış, refah, gelişim ve sürdürülebilirlik” konularına baktığınızda da her bir noktasında Türkiye’nin öncü rolünün görüleceğini belirterek, “Bugün Ukrayna Savaşı başta olmak üzere barış için arabuluculuk yapan, gıda krizini önleyen, Karadeniz tahıl Girişimi için çok katmanlı ve çok paydaşlı bir çaba gösteren bölgesel ekonomik ve siyasi işbirliği modelleri geliştiren küresel adaletsizlikleri ve eşitsizlikleri çözmek için her türlü imkanı seferber eden bir Türkiye var. Dolayısıyla Ukrayna olsun, Karabağ olsun, Suriye olsun, iklim değişikliği ve çevresel sorunlar olsun stratejik önem taşıyan hemen her konuda birçok görüşme yaptık, toplantılara katıldık” ifadelerini kullandı.

    “Sayın Cumhurbaşkanımız, çok sayıda ülkenin devlet, hükümet başkanı ve NATO Genel Sekreteri ile görüştü”

    Bakan Fidan, “Sayın Cumhurbaşkanı’mızın New York’ta çok yoğun bir programı oldu. 19 Eylül Salı günü BM Genel Kurulu’na hitap ettiler. Yaptıkları konuşma zamanın ruhunu yansıtan daha adil bir dünya için bir çağrı bir manifesto niteliğindeydi. Çok sayıda ülkenin devlet, hükümet başkanı ve NATO Genel Sekreteri ile görüştüler. Ayrıca Sayın Hanımefendi’nin de bu süre zarfında sıfır atık başta olmak üzere çevre ve kültür alanında ülkemizi tanıtan faaliyetleri ve temasları da oldu. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın New York’tan ayrılmadan önce kendi programları hakkında basına bilgi verdiler.” ifadesini kullandı.

    “BM çerçevesinde sekizi uluslararası toplantı olmak üzere ve ayrıca 40 görüşme gerçekleştirdik”

    Bakan Fidan, sözlerine şöyle devam etti: “BM Genel Kurulu haftası Dışişleri Bakanları için de yoğun bir diplomasi trafiğinin yaşandığı bir hafta. Biz de bu süre zarfında refakat etmenin yanı sıra birçok ikili ve çok taraflı görüşme yaptık bu çerçevede sekizi uluslararası toplantı olmak üzere ve ayrıca 40 görüşme gerçekleştirdik, maalesef zaman kısıtlamalarından dolayı birçok görüşme talebine yanıt veremedik. Türk diplomasisi konu ve coğrafya itibari ile çok çeşitlilik arz etmektedir. Örneğin, dün aynı gün içinde Türk dünyasının gururu olan Türk Devletleri Teşkilatı’nın Dışişleri Bakanları toplantısıyla güne başladık. Ardından Amerika Dışişleri Bakanı ile görüştük. Ardından Rusya ve İran Dışişleri Bakanları ile Suriye’yi konuştuk. Daha sonra İsrail Dışişleri Bakanı ile bir araya geldik. Akşam Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı ile başta Filistin olmak üzere İslam dünyasını ilgilendiren konuları masaya yatırdık. Bu geniş yelpazeye yayılan konuları bütün bu paydaşlarla ele alabilecek, etki bırakabilecek bir devletiz.”

    “Türkiye’nin küresel gıda güvenliğinin temin yolundaki çabalarının takdirle izlendiğini müşahede etme imkanımız oldu”

    “BM Genel Kurulu yüksek düzeyli haftasındaki çalışmalarımız da bunu bir kez daha teyit etmiştir. Tabii ki birçok görüşmenin odak noktasını bu dönem Rusya Ukrayna bağlamındaki gelişmeler başta olmak üzere bölgemizde barış ve güvenliği yakından ilgilendiren konular teşkil etti. Bu bağlamda Türkiye’nin uluslararası barış kalkınma ve refaha katkılarının özellikle de küresel gıda güvenliğinin temin yolundaki çabalarının takdir ve ilgiyle izlendiğini bir kez daha müşahede etme imkanımız oldu.”

    “Sayın Cumhurbaşkanımız Genel Kurul’a hitaplarında Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğunu bir kez daha vurguladılar”

    “Diğer yandan malumunuz yüksek düzeyli hafta esnasında Azerbaycan, toprak bütünlüğünü ve vatandaşlarının güvenliğini sağlamak üzere Karabağ da bir operasyon düzenlemek durumunda kaldı. Sayın Cumhurbaşkanımız Genel Kurul’a hitaplarında Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğunu bir kez daha vurguladılar. Biz de temaslarımız da Azerbaycan’ın haklı davasında daima yanında olduğumuzu yineledik. Bu konuda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde tertiplenen toplantıya da Türkiye olarak katıldık ve Azerbaycan’a güçlü desteğimizi beyan ettik. Azerbaycan’ın son operasyonu güney Kafkasya’da istikrar ve normalleşme için yeni bir fırsat penceresi aralamıştır. Bu fırsat penceresini vakit varken Ermenistan’ın daha iyi değerlendirmesi gerektiğini düşünüyoruz. Komşu coğrafyamızda barış istikrar ve refahın hakim kılınması için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.”

    Azerbaycan Dışişleri Bakanı’ndan anlamlı jest

    “Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov çok anlamlı bir jest yaptı. Kendisi sağ olsun kardeşliğimizin nişanesi olarak kadim Türk toprağı Karabağ’dan bir halı getirdi. Türk dünyasının New York’taki ortak evine hediye etti. Biz de bunu Türkevi’mizde şerefle taşıyacağız.”

    “Amerika ile anlaşmazlıklarımızın olduğu sır değil”

    “Dün yine Amerika Dışişleri Bakanı Blinken ile yaklaşık 45 dakika süren baş başa bir görüşme yaptık. Samimi ve yapıcı bir görüşme oldu. İki ülke arasındaki ilişkilerin daha üst seviyeye çıkarılması için önümüzdeki dönemde atılabilecek somut adımları ele aldık. Sır değil, Amerika ile anlaşmazlıklarımızın olduğu bazı konular var bunları ciddi müttefiklik ilişkisi içerisinde ve karşılıklı saygı temelinde ele almaktayız. Elbette İsveç’in NATO’ya katılım süreci, Karadeniz Tahıl Girişimi ve Karabağ gibi bölgesel konuları da masaya yatırdık. Tabiatıyla ikili temaslarımızın yanı sıra çok çeşitli çok taraflı toplantıları da katıldık.”

    “Medeniyetler İttifakı Dostlar Grubu Bakanlar Toplantısı’nı gerçekleştirdik”

    “Finlandiya ile birlikte öncülüğünü yaptığımız barış için arabuluculuk girişimi Dostlar Grubu’nun 13. toplantısını gerçekleştirdik. Karadeniz Tahıl girişimi örneğinde olduğu gibi arabuluculuğu ve diplomasinin hala önem arz ettiğini, sorunlara barışçıl çözümün temel önceliğimiz olması gerektiğini hatırlatma imkanımız oldu. Yine kuruluşuna öncülük ettiğimiz bir diğer girişim olan Medeniyetler İttifakı Dostlar Grubu Bakanlar Toplantısı’nı da gerçekleştirdik. 18 yıl önce İspanya ile başlattığımız Medeniyetler İttifakı girişiminin ne kadar yerinde bir adım olduğunu, içinden geçmekte olduğumuz aşırılıklar çağında yeniden görmekteyiz.”

    “İslam karşıtı eylemler toplantının gündemindeydi”

    “Irkçılık ve yabancı düşmanlığı uzun zamandan beri görülmemiş seviyelere çıktı. Avrupa’da kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim‘e yönelik alçak saldırılar ve İslam karşıtı eylemler adeta bir salgın haline geldi. Dolayısıyla Medeniyetler İttifakı gibi vizyoner bir girişimin işlevini yitirmeden sürmesi gerekiyor. Toplantı kapsamında ittifakın yüksek temsilcisi Moratinos ve İspanya Dışişleri Bakanı Albares ile de bir araya gelme imkanımız oldu. İslam karşıtı eylemler İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde iştirak ettiğimiz 2 toplantının gündemindeydi. İslam İşbirliği Teşkilatı, Dışişleri Bakanlığı koordinasyon toplantısında İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları yıllık koordinasyon toplantısında İslamofobiyle mücadele alanında atacağımız adımları ele aldık ve bir ortak bildiri yayımladık. Ayrıca kalıcı bir dönüşüm arifesinde olan dünyamızın adaletsizliklerin ortadan kalktığı barışın adaletin ve vicdanın hakim olduğu bir yer haline gelebilmesi için İslam dünyasının birliğini daha da güçlendirmesi şart. Bunu da bu toplantıda kuvvetle vurguladık.”

    “En vahim küresel adaletsizliklerin başında elbette Filistin sorunu gelmekte. Toplantıda doğu Kudüs’ün başkenti olduğu, bağımsız egemen Filistin devletinin vücut bulmasının tek geçerli ve adil ve sürdürülebilir bir çözüm olduğunu yineledik. İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Avrupa’daki Müslümanların durumuna dair temas grubu toplantısına katıldık. Yaşanan İslam karşıtı eylemler nefret söylemleri ve ayrımcılık nedeniyle Avrupa’da yaşayan Müslümanların endişeli olduğuna, arkalarında İslam dünyasının bir ve güçlü şekilde görmek istediklerine dikkat çektik. Biz bu mücadelede zaten ülke olarak öncü ve etkin bir rol oynamaktayız.”

    “Cumhurbaşkanı’mızın ‘Dünya beşten büyüktür’ çağrısı dünyada yankı uyandırmakta”

    “BM ve G20’de kabul edilen ve kutsal kitaplara saldırıları kınayan kararlar ayrıca, İsveç ve Danimarka’nın mevzuat değişikliğine gitmeye karar vermesi, İslam dünyasının ortak hareket ettiğinde sonuç alabileceğini gösterdi. Yolumuza böyle devam edeceğiz. Gelecekte İslam düşmanlığına da, ırkçılığa da, yabancı düşmanlığına da yer yok. Dünyanın geleceğini dünya liderleri 2024’te yapılacak geleceğin zirvesinde ele alacaklar bu sene bakan seviyesinde New York’ta bir hazırlık toplantısı yaptık. Gelecek nesiller için oluşturmamız gereken küresel yönetim modelini istişare ettik. Bugün şöyle bir durum yaşanmakta güvenlik konseyi işlevini yerine getiremeyince BM teşkilatı bütünüyle acze düşmekte. Günümüzün jeostratejik gerçekliğiyle uyumsuz olan bu kurumun yeniden yapılandırılması artık stratejik bir zaruret haline gelmiştir. Bu nedenle Sayın Cumhurbaşkanı’mızın ‘Dünya beşten büyüktür’ çağrısı dünyada yankı uyandırmakta. İnsanlığın değişim beklentisine ses ve nefes olmakta. Bu konular Meksika, Endonezya, Kore Cumhuriyeti, Türkiye ve Avustralya‘nın oluşturdu. MİKTA’nın 24. Dışişleri Bakanları toplantısında da ele alındı. G20 Yeni Delhi Zirvesi’nde liderlerimiz bir araya gelmişti. New York’ta da Dışişleri Bakanları olarak ortak gündemimize ilişkin konuların yakın takibini yapma imkanını bulduk. Küreselleşmenin sona ermediği ancak raydan çıktığı günümüzde bölgesel dinamikler hız kazandı.

    Türk Devletleri Teşkilatımız jeopolitik ve jeoekonomik dengelerin değiştiği ve derinden sarsıldığı bu dönemde uluslararası alandaki rolünü her geçen gün daha da pekiştirmekte. Türk devletleri olarak ne kadar bütünleşirsek o kadar güçlü oluyoruz. Türkevi’nde dün teşkilatımızın Dışişleri Bakanları olarak toplandık. Onuncu zirvemize giden yolda hazırlıklarımızı ele aldık. Gözlemci ülkeler olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı ve Macaristan Dışişleri Bakanı da aramızdaydı. Türk dünyası olarak yatırımlarımız için ortak fon kurduğumuz sivil koruma mekanizması tasarladığımız Turan adını taşıyan özel ekonomi bölgesi açacağımız günleri görmekteyiz. Türk devletleri teşkilatının bu birlikteliğinin bütün Türk dünyasında heyecan uyandırdığını görmekteyiz. Nitekim New York’ta da bir araya geldiğimiz Karaçay Türkü kardeşlerimiz de bunu dile getirdiler. Bütün soydaşlarımızın Türkiye’ye ana vatanı bilen kardeşlerimizin ve ümitlerini milletimize bağlayan mazlumların yanında olmaya devam edeceğiz.”

    “Türkiye olarak PKK, YPG ve DEAŞ dahil tüm terör örgütlerine asla alan ve zemin bırakmayacağız”

    “Suriye konusu uluslararası gündemdeki yerini korumakta maalesef hala istikrarsızlık üreten bizi de etkileyen bir kriz hali devam etmekte Rusya dışişleri Bakanı Sayın Lavrov ve İranlı mevkidaşı ile Astana Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda Suriye’yi görüştük. BM Genel Sekreteri’nin özel temsilcisi de toplantının bir bölümünde aramıza katıldı. İnsani yardımların devamı, siyasi sürecin canlandırılması, ateşkes ihlalleri, ve başta PKK ve DEAŞ olmak üzere terör örgütlerinin yarattığı güvenlik sorununu da ele aldık. Buradan bir kez daha tekrarlamak isterim. Türkiye olarak PKK, YPG ve DEAŞ dahil tüm terör örgütlerine ve bu tür maşalar üzerinden bölgemizde emperyal tasarımlar yapan çevrelere asla alan ve zemin bırakmayacağız.”

    “Yoğun geçen genel kurul haftasındaki görüşmelerimiz bizim için önem taşıyan konulardaki tutum ve önceliklerimizin uluslararası toplumun dikkatine getirmesi bakımından gayet yararlı oldu. Temaslarımızın Türkiye yüzyılı vizyonumuzun hayata geçilmesine yönelik çalışmalarımızın desteklenmesi açısından önemli olduğunu düşünmekteyim. Sizleri de buradaki temaslarımızın ve mesajlarımızın kamuoyuna yansıtılması konusunda yaptığınız özverili mesai ve sarf ettiğiniz emekler için çok çok teşekkür ediyorum.”

    “Bölgede Azerbaycan egemenliğinin pratikte tesis edilmesinin önemi ortada”

    “Azerbaycan’ın yaptığı terör operasyonu gerçekten artık başka çarenin kalmadığını gösteren bir operasyondur. Biliyorsunuz ateşkes mutabakatından sonra üzerinde anlaşılan konuların bir kısmı maalesef Ermenistan tarafından hayata geçirilmedi. Azerbaycan’ın uzun süredir sabırla beklediği özellikle iki konu 1 Zengezur koridorunun açılması ikincisi de Karabağ’daki özellikle Ermeni nüfusun yaşadığı bölgede Azerbaycan egemenliğinin pratikte tesis edilmesinin önemi ortada. Bu gerçekleşmediği zaman haklı olarak sabırsızlıklarını ortaya koydular. Uluslararası toplumun ve görüşmelerin bu konuda bir netice üretmemesi durumunda gerekeni yapma zorunluluğu hissettiler. Burada Türkiye olarak biz Azerbaycan’ın bu hareketi yapmadaki zorunluluğunu ve gerekliliğini ilgili muhataplara ilettik. Zaten bu hareket çok kısa süren bir harekat oldu. Sivil nüfusa dokunmayan, belli silahlı unsurların tasviyesini hedef alan Azerbaycan’ın bölgedeki yasal egemenliğinin yolunu açan noktasal bir faaliyet oldu. Bunu da bütün taraflara anlattık. Tabi bazı tarafların bu konuda ciddi bir önyargı içinde olduğunu, Azerbaycan’ın yaptığı harekatın sebeplerini ve nedenlerini anlamadan çok ciddi suçlamalar getirdiğini de gördük. Çok ileri iddiaların da ortaya konduğunu gördük. Ama bizim ortaya koyduğumuz rasyonel izahlar durumun Azerbaycan’ın lehine anlaşılmasında da etkili olduğunu düşünüyoruz.”

    “Güvenlik Konseyi’ndeki ülkelerin bu konuda samimi olmaları gerekiyor”

    “Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’mızın liderliğinde uzun zamandır dillendirdiği bir konu. Var olan realitenin artık bir söyleme dönüştüğü ve söylemin politikaya politikanın da artık uygulamaya geçmesini beklediğimiz bir aşamaya geldik. Şu anda artık ortaya çıkan söylemlerin ne kadar haklı olduğunu hemen hemen bütün dünya kabul etmekte. Bunun bütün ülkeler tarafından kabul edilen bir politikaya dönüşmesi için çok sağlıklı tartışmaların yapılması gerekiyor. Bu konuda ciddi çabalara ihtiyaç var. Özellikle Güvenlik Konseyi’ndeki ülkelerin bu konuda samimi olmaları gerekiyor. Dünyadaki düzenin yeniden tesis edilmesi daha kalıcı barışın ve adil bir yaşamın mümkün olması için BM reformunun yapılması şart bu konudaki tartışmalar şu anda devam ediyor. Üzerinde mutabık kalınmış bir perspektif çerçevesinde şu anda yok. Ama önemli olan bu tartışmanın başlatılması ve devam etmesi. Ben inanıyorum önümüzdeki yakın gelecekte birkaç yıl içinde içerisinde çok sağlıklı kabul edilmiş, genel kabul gören formüllerin ortaya çıkacağını düşünüyorum.”

    “Türkiye’nin yürüttüğü diplomasi trafiğinin neticelerini ve detaylarını öğrenmek istiyorlar”

    “Amerika’yla gündemde olan birçok konumuz var. Jeostratejik, ekonomik, güvenlikle alakalı konular var. Bunların başında şu anda özellikle gündemi meşgul eden Rusya-Ukrayna Savaşı ve tahıl anlaşması. Geçtiğimiz ay ve bu ay Türkiye’nin yoğun bir diplomasi trafiği oldu. 17 Temmuz’da nihayete eren tahıl anlaşmasının yeniden hayata geçirilmesi için neler yapılabilir bu konuda Türkiye’nin yoğun çabaları var. ABD’liler ve diğer müttefik ülkeler Türkiye’nin yürüttüğü bu diplomasi trafiğinin neticelerini ve detaylarını öğrenmek istiyorlar. O konuda görüşmelerimiz oluyor. Biz de onların bu konuda neler düşündüğünü öğrenme fırsatı buluyoruz. Açıkçası özellikle geçtiğimiz dönemde tahıl anlaşmasının iki ülke arasında devam eden savaştan ayrı bir şekilde ele alınması konusunda bir konsensus yapılmasını sağlamıştık. Ama bu yeni dönemde gerek Rusya tarafı gerek Ukrayna tarafı artık muhtemel bir tahıl anlaşmasını dünya gıda güvenliğine katkıda bulunan bir çerçeveden ziyade iki ülkenin genel savaş çabalarının ve faaliyetlerinin bir parçası olarak görme eğilimindeler. Tabi bu bizim işimizi biraz daha zorlaştıran bir konudur. BM ile olan temaslarımız olsun, taraflarla olan temalarımız olsun, Avrupalılar, ABD’liler de dahil olmak üzere bu konuda yoğun adımlar atmaya devam edeceğiz.”

    “Barışın daimi olması bölgesel refahın mümkün olması için kendi görüşlerini söylediler”

    “Diğer bir konu da Karabağ meselesiydi. Sayın Blinken ile görüşürken gündeme gelen. O konuda barışın daimi olması bölgesel refahın mümkün olması için onlar kendi görüşlerini söylediler. Biz de kendi görüşlerimizi ortaya koyduk. Bu noktada belli argümanlarımızın ikna edici olduğu kanaatindeyim. Bölgede atılması gereken adımlar var özellikle batılı bazı müttefiklerimizin Ermenistan ‘ ı yönlendirirken tavsiye verirken daha isabetli tavsiyelerde bulunmaları gerekiyor. Yoksa belli tavsiyeler bölgenin gerçekliğine uygun olmayan dışardan verilen tavsiyeler, destekler maalesef çözüm yerine istikrar yerine daha fazla kaos ve gözyaşını getirmekte.”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’da Aralık ayında Selanik’e ziyaret

    “Özellikle liderler düzeyinde yapılan görüşmelerde alınan bir karar var. Her iki liderde pozitif acenteyle konuya yaklaşıyorlar. Halklarından aldıkları güçlü destekle Türkiye Yunanistan arasındaki sorunların karşılıklı saygıya ve iyi niyet dayalı bir şekilde çözülmesi konusunda bir irade var. Bunu yaparken hayata geçilmesi gereken çok çalışma var bunların başında Ege‘deki gerginliğin tırmanmaması, iki ülke arasındaki özellikle Ege Denizi merkezi ekonomik potansiyellerin ortaya çıkartılması, iki ülke arasındaki gerek devletten devlete gerek halktan halka temasın arttırılması, şirketlerin ortak faaliyetler yürütmesi gibi çeşitli başlıklarda iş birliği alanları var. Ben sayın meslektaşımla da bu konuları yoğun bir şekilde görüşmekteyim. Pozitif gündemin artırılması ilerletilmesi ve çeşitlendirilmesi konusunda her iki tarafta neler yapabilir onu ortaya koyuyoruz. Bu tartışmalar şunu gösterdi: Türkiye ve Yunanistan arasında uzun yıllardır var olan bizim jenerasyonlarımızdan önce ortaya çıkmış bir takım sorunların bugün bir fırsata dönüştürülerek, daha büyük bir refah ve işbirliği mekanizması bölgede oluşturularak çözülmesi mümkün bu gerçeklik önümüzde duruyor. Problem buna nasıl ulaşacağız hangi metodoloji ile geçeceğiz. Önceden denenmiş metotlar var. Buradan aldığımız dersler var. Bunun üzerine ilave edeceğimiz yeni bakış açıları neler olabilir. Türkiye’nin hak ve menfaatlerini kaybetmeden bölgesel istikrarın, barışın ve refahın tesis edilmesi nasıl mümkün olur o konuda çalışmalarımız devam ediyor. Ama şunu memnuniyetle söylemek isterim. Yunan tarafını da son derece yapıcı ve iyi niyetli bir şekilde konuya yaklaştığını an itibariyle görmekteyiz. Önümüzdeki günlerde bu yaklaşımın daha somut sonuçlar üreteceğini düşünüyorum. Cumhurbaşkanı’mızın Selanik’e yapacağı Aralık ayındaki ziyaret esnasında da bizim bu çalışmalarımızın somutlaşmış halini göreceğimizi düşünüyorum.”

  • Bakan Fidan’dan önemli açıklamalar

    Bakan Fidan’dan önemli açıklamalar

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD’nin New York kentinde 78. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu kapsamında “BM Medeniyetler İttifakı Dostlar Grubu Dışişleri Bakanları Toplantısı”nda da konuştu.

    Dünya genelinde Kur’an’a yönelik alçak saldırıların aslında tüm dinlere bir hakaret olduğunu ve bunun aynı zamanda ırkçılığın yeni bir formu olduğunu ifade eden Bakan Fidan,

    Türkiye tüm ülke ve uluslararası kuruluşlara İslamofobi ve ırkçılığa karşı etkin, caydırıcı adımlar atılması konusunda güçlü bir çağrı yapmaktadır. BM Genel Kurulu ve İnsan Hakları Konseyi’nin kutsal kitapların yakılmasını dini nefret ve uluslararası hukukun ihlali olarak tanımlayan son kararlarını memnuniyetle karşılamaktayız. Bu yılki G-20 liderler Zirvesi’nde alınan kınama kararı da önemli bir kazanımdı. Ancak daha fazlasını yapmamız gerekmektedir. Türkiye bu akımlara karşı mücadelede, uluslararası arenadaki girişimlere liderlik etmek suretiyle aktif rol oynamayı sürdürecektir” dedi.

  • Fidan, Amos J. Hochstein’la görüştü

    Fidan, Amos J. Hochstein’la görüştü

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, New York’taki temasları kapsamında ABD Başkanı’nın Küresel Altyapı ve Enerji Güvenliği Özel Koordinatörü Amos J. Hochstein ile Türkevi’nde bir araya geldi.

  • Bakan Fidan, İİT Avrupa’daki Müslümanlar Temas Grubu Toplantısı’na katıldı

    Bakan Fidan, İİT Avrupa’daki Müslümanlar Temas Grubu Toplantısı’na katıldı

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD’de temaslarını sürdürüyor. Bakan Fidan, New York’ta düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Avrupa’daki Müslümanlar Temas Grubu Toplantısı’na katıldı.

  • “İkili ilişkilerimiz derinleşerek gelişmektedir”

    “İkili ilişkilerimiz derinleşerek gelişmektedir”

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı James Cleverly ile görüştü. İkili daha sonra ortak basın toplantısı düzenledi. Dışişleri Bakanlığında düzenlenen basın toplantısında konuşan Bakan Fidan, görüşmede Kıbrıs meselesi, Ukrayna’daki savaş ve Suriye başta olmak üzere bölgesel ve uluslararası meseleleri ele aldıklarını söyledi.

    “İkili ilişkilerimiz her alanda derinleşerek gelişmekte”

    Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı James Cleverly ile görüşmesini değerlendiren ve görüşme hakkında bilgilendirmelerde bulunan Bakan Fidan, “Değerli mevkidaşımla görüşmelerimizde ikili ilişkilerimize dair kapsamlı bir görüş alışverişinde bulunduk. 2007 yılından bu yana stratejik ortak olarak tanımladığımız ikili ilişkilerimiz her alanda derinleşerek gelişmekte. Üst düzey temaslarımızın devamına önem vermekteyiz. Tatlı Dil Forumu’nun sekizinci toplantısını ülkemizde gerçekleştirmeye hazır olduğumuzu bugün Sayın Bakan’a bir kez daha aktardım. Bu vesileyle Başbakan Sayın Sunak’ı ülkemizde misafir etmek istediğimizi söyledim. Birleşik Krallık ihracatta dördüncü sırada yer alan önemli bir ticaret ortağımızdır. Geçtiğimiz yıl itibariyle 20 milyar dolar ticaret hacmi hedefimize de yaklaşmış bulunmaktayız. Ticaretimizi çeşitlendirmek için karşılıklı olarak tüm imkanlarımızı kullanma arzusundayız. Ekonomi ve Ticaret Ortak Komitesi’nin yedinci toplantısını ülkemizde düzenleyeceğiz. Aramızdaki serbest ticaret anlaşmasını kapsamını genişletmeye yönelik ön hazırlıklarımızı tamamlamak üzereyiz. Müzakereleri başlatarak hızla sonuçlandırmayı hedeflemekteyiz” diye konuştu.

    “Birleşik Krallık’ı terörizmle mücadelemize müttefikimiz olarak değerlendiriyor, ortak hareket etmek istiyoruz”

    Birleşik Krallık ile birçok konuda iş birliği yapıldığına dikkati çeken Fidan, “Birleşik Krallık ülkemize en çok turist gönderen üçüncü ülke sırasına yükselmiş durumda. Savunma sanayi ayrıca önem verdiğimiz diğer bir işbirliği alanı. Mevkidaşımla bu alandaki stratejik iş birliğimizi somut projeler üzerinden ilerletmek konusunda mutabık kaldık. Birleşik Krallık’ı terörizmle mücadelemize müttefikimiz olarak değerlendiriyor, ortak hareket etmek istiyoruz. Görüşmelerimizde Sayın Bakan’a bu konudaki görüşlerimizi aktardım, beklentilerimizde ayrıca yineledim. Düzensiz göçle mücadele konusu da gündem maddelerimiz arasında yer aldı. Göçmen kaçakçılığı ile mücadelede ve düzensiz göçün yönetilmesi için çalışmaktayız. Birleşik Krallık da bu alanda ortak çalıştığımız ülkelerden biridir. Tecrübe paylaşımının arttırılması için iki ülke arasındaki çeşitli düzeylerde temaslar gerçekleştirmekte” ifadelerine yer verdi.

    “Bölgesel ve uluslararası meseleleri de görüşme fırsatımız oldu”

    İki heyet arasındaki görüşmede değerlendirilen konular hakkında konuşan Fidan, “Bugün ayrıca Kıbrıs meselesi Ukrayna’daki savaş ve Suriye başta olmak üzere bölgesel ve uluslararası meseleleri de görüşme fırsatımız oldu. Kıbrıs’ta garantör ülke olarak Birleşik Krallık önemli bir konumu bulunmakta. Bununla bağlantılı konular ve son dönemde adada yaşanan gelişmeler üzerine kapsamlı değerlendirmelerde bulunma imkanımız oldu. Ukrayna’daki savaş bağlamında Karadeniz girişimini yeniden canlandırmasına dönük çabalarımızda gündemimizdeydi. Küresel sorumluluk bilinciyle bu girişimi tekrar hayata geçirmemiz gerektiği konusunda hemfikiriz. Önümüzdeki dönemde de Birleşik Krallık makamlarıyla istişarelerimizde en üst düzeyde sürdürmeye devam edeceğiz. Bölgesel ve küresel sınamalar karşısında ortak hareket ederek yakın iş birliği sürdürmemiz önem taşıyor” dedi.

    “Cumhurbaşkanımız, Sudan’a her türlü insani yardımı ve desteği vermekte kararlı olduğumuzu bir kez daha yeniledi”

    Sudan Cumhuriyeti Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Abdülfettah El-Burhan’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesine dair bilgilendirmelerde bulunan Fidan, “Sudan Afrika’da önemli bir ülke büyük bir coğrafyası var. Büyük bir tarihi geçmişi var. Hem Afrika’da hem de Kızıl Deniz’e olan kıyısı üzerinden Orta Doğu ile yakın ilişkisi bulunan önemli bir ülke. Maalesef buradaki iç savaş bizi derinden yaralamakta. Türkiye olarak tarihi yakınlık ve sorumluluk hissettiğimiz bu değerli ve kadim ülkeye ne yapabiliriz hep onun arayışı içerisinde olduk. Libya’daki savaşan tarafların ikisiyle de temaslarımız davam etmekte. Hem ikili düzeyde hem ikili düzeyde savaşı sonlandırmaya yönelik bütün çabaları desteklemekteyiz. Bunların içerisinde mümkün olduğunca yer almaktayız. Gerek direk gerek dolaylı bütün çalışmalarda rol almak konusunda bir kararlılığımız var. Tabi hedef nihai barışı getirmek olmakla birlikte savaş esnasında yaşanan insani dramları da sessiz kalmıyoruz. Hem sivil toplum örgütlerimizin koordine edilmesi hem de savaşan taraflarla koordine ederek diğer insani krizlere hem devlet imkanlarıyla hem sivil toplum örgütleri ile nasıl müdahale ederiz onun arayışı içerisindeyiz. Bu konuda arazide Büyük Elçiliğimiz ve sivil toplum örgütlerimiz, diğer devlet kurumlarımız çalışmakta. Merkezde bakanlıklarımız koordine yürütmekteler. Cumhurbaşkanımızın bu konuda çok yüksek bir hassasiyeti bulunmakta. Bu vesileyle Sayın Burhan ile olan görüşmelerinde de bu konu gündeme geldi. Özellikle şu anda yürüyen çeşitli mecralarda bulunan barış görüşmeleri ele alındı. Sudan’daki insani ekonomik ve diğer krize savaş sürerken Türkiye ne derece yardımda bulunabilir? Bu konular gündeme geldi. Cumhurbaşkanımız, Sudan’a her türlü insani yardımı ve desteği vermekte kararlı olduğumuzu bir kez daha yeniledi. Aynı zamanda eğer barış için yapabileceğimiz bir hizmet varsa onun için de her zaman hazır olduğumuz vurgulandı” ifadelerini kullandı.

    “Sahadaki uzmanlarımız 6 Libyalı kardeşimizi enkaz altından kurtardılar”

    Libya’da yaşanan felaket sonrasında Türkiye’den giden yardımlar hakkında da konuşan Fidan, “Afetin hemen sonrasında yardım çağrıları doğrultusunda kurumlar arası bir çalışma yapıldı. Ankara’da Libya’ya ilk yardımlarımızı da dün ilettik. İlk etapta 3 askeri kargo uçağı gönderildi. 168 arama-kurtarma personeli, 2 arama-kurtarma aracı, 2 kurtarma botu, Mersin’den deniz yoluyla insani yardım koridoru da oluşturmaktayız. İhtiyaç olduğu sürece de buna devam edeceğiz. Alana varan arama-kurtarma personelimiz çalışmalarına derhal başladı. Gönderdiğimiz uçaklarla gıda ve hijyen kolisiyle çadır, battaniye ve benzeri acil ihtiyaç malzemesi de gönderdik. Trablus Büyükelçimiz ve bakanlığımızdan yetkililerde yardımlarımızın ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını göz etmek üzere afet bölgesine intikal ettiler. Bu sabah itibarıyla iyi haber aldık. Sahadaki uzmanlarımız 6 Libyalı kardeşimizi enkaz altından kurtardılar. Duamız ve umudumuz bu sayının artması. Trablus Büyükelçimizin sahadaki gözlemleri ve Libya tarafının taleplerine istinaden hazırladığımız ek insani yardımlarda Libya’ya sevk edilmektedir” diye konuştu.

    “Türkiye’ye karşı tepkiler bulunduğu yönündeki mesnetsiz iddialara da en iyi cevabı kendileri vermiş oldular”

    Libya’da Türkiye’ye karşı tepkiler olduğu yönündeki iddialara da cevap veren Fidan, “Bu afet ülkenin doğusunda yaşandı ancak hem doğudaki hem batıdaki Libyalı kardeşlerimiz ülkemizden ortak yardım çağrılarında bulundular. Libya’da birlik ve bütünlüğün temin edilemeyeceği ve Türkiye’ye karşı tepkiler bulunduğu yönündeki mesnetsiz iddialara da en iyi cevabı kendileri vermiş oldular. Kardeş Libya halkını bu nedenle bir bütün olarak kucaklamaktayız” ifadelerine yer verdi.

    İsveç’in NATO’ya üyeliği

    İsveç’in NATO’ya üyeliği konusunda da konuşan Fidan, Türkiye’nin imzaladığı anlaşmalara sadık olduğunu, çizilen yol haritalarının ve yükümlülüklerin belli olduğunu ve ilişkilerin bu çerçevede ilerlediğini söyledi.

  • “Türkiye’siz küresel aktör olamaz”

    “Türkiye’siz küresel aktör olamaz”

    Bakan Fidan, Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Avrupa Birliği (AB) Komiseri Oliver Varhelyi ile görüştü. Gerçekleştirilen görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi. Bakan Fidan, “Avrupa ve tüm dünyanın çeşitli sınamalarla karşı karşıya olduğu bir dönemden geçmekteyiz. Böyle bir dönemde Türkiye- Avrupa Birliği ilişkilerinin sağlıklı ilerletilmesi her zamankinden daha da önemli hale gelmiştir. Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin bazı üye ülkelerin siyasi çıkarlarına rehin edilmemesi gerektiği açıktır. Avrupa Birliği, Türkiye’siz gerçek manada bir küresel aktör olamaz. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinin önünün açılması, ilişkilerimizin üyelik perspektifi temelini yeniden canlandırması elzemdir. Genişleme politikasının jeopolitik kaygılarla Avrupa Birliği gündemine yerleştiği bir dönemde Türkiye’yi bu sürecin dışında tutmak büyük bir stratejik hata olacaktır. Avrupa Birliği, Türkiye’yi müzakere eden bir aday ülke olarak görmeli ve ahde vefa ilkesinin gereklerini yerine getirmelidir. Birliğin menfaatlerini korumakla yükümlü Avrupa Birliği Komisyonu bu konuda üzerine düşeni yapmalıdır” diye konuştu.

    Bakan Fidan’dan “vize serbestisi” vurgusu

    Gümrük Birliği’nin güncellenmesine öncelik verdiklerinin altını çizen Fidan, “Gümrük Birliği’nin günün ihtiyaçlarına ve yarının gereksinimlerine uygun şekilde yenilenmesi her iki tarafın da çıkarına olacaktır. Vize serbestisi sürecinde ilerleme kaydedilmesi de Avrupa Birliği’nden beklentilerimiz arasındadır. Vize serbestisi insandan insana diyaloğu artıracak, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği yönündeki sorunların ve ön yargıların kaldırılmasına şüphesiz katkı sağlayacaktır. Varhelyi ile son dönemde vatandaşlarımızın vize başvurularında yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesi beklentimizi de vurguladım. Ayrıca düzensiz göçle mücadelede adil bir paylaşım temelinde iş birliğimizin arttırılmasına ihtiyaç duyduğumuzu yineledim. Düzensiz göç sorununu çözmek için öncelikle kaynak ülkelerde istikrarın sağlanması gerektiğini bir kez daha hatırlattık. Bugünkü görüşmemizde Sayın Varhelyi ile yeniden söylediğim gibi Avrupa Birliği’nden siyasi engellemelere müsamaha göstermemesini bekliyoruz. İlişkilerimizin ilerlemesi için gerekli iradeyi sergilemelerini ve daha cesur davranabilmelerini istiyoruz” ifadelerini kullandı.

    “1 milyar euroluk bir yardımda bulunuldu”

    Türkiye’nin mülteciler konusunda yaptığı çalışmalar için müteşekkir olduklarını belirten Varhelyi ise, “4 milyon mülteciye ev sahipliği yapmakta Türkiye. Uzun yıllardır bu kişilere ev sahipliği yapmakta. Şu anda 1 milyar euroluk bir yardımda bulunuldu. Elbette bu Türkiye’nin tüm çabalarını karşılamıyor. Biz bunun farkındayız. Bugün son sözleşmeyi imzalıyoruz. Bu da 781 milyon euroluk bir sözleşme. Bu da göç ve mültecilerle ilgili Avrupa Birliği’nin imzaladığı en büyük sözleşme. Bu da doğrudan Türkiye’deki mültecilere yönelik olarak kullanılacak” dedi.

    “YPG terörünün bölgede meşru bir güçmüş gibi gösterilmesi ve baskı aracına dönüştürülmesi son bulmalı”

    Açıklamaların ardından basın mensuplarının sorularını cevaplayan Bakan Fidan, Suriye’de yaşanan son gelişmelere ilişkin, “Suriye’de Arap aşiretlerinin YPG
    işgaline karşı başkaldırıda bulunması öngördüğümüz bir husustu. Bunun aksinin olması mümkün değildi. Biliyorsunuz Suriye politikamızın önemli ayağı Suriye’deki halkların herkesin bulunduğu yerde yaşaması, kimsenin toprağından sürülmemesi ve bir başkasının boyunduruğuna girmemesi. Arapların, Türkmenlerin, Kürtlerin, herkesin bulunduğu yerde yaşaması önemli. Fakat Amerika Birleşik Devletleri destekli YPG’nin Arap topraklarını işgal ederek, onları boyunduruk altına alması neticesinde uzun zaman önce biz bu türden girişimlerin başlayacağını öngörüyorduk. Bunlar uzun süreli iki toplum arasında kan davasına dönüşecek sonuçları beraberinde getirmekte. YPG terörü, PKK terörü bir gün ortadan kalkacak ama hem Amerika’nın hem YPG’nin hep beraber Kürtlerle Araplar arasına ektikleri fitne tohumlarının tedavisi zaman alacak. Sesleniyoruz ABD’ye ve ilgili devletlere. Bölgede Arapların baskı altına alınması politikasına son verin. YPG terörünün bölgede meşru bir güçmüş gibi gösterilmesi ve baskı aracına dönüştürülmesi son bulmalı. Bu son bulma eğer olmazsa bu çatışmalar sadece bir başlangıç. Biz hem sınır güvenliğimizle ilgi hem dost unsurlarımızın güvenliği ile ilgi her türlü tedbiri alıyoruz” ifadelerine yer verdi.

    “Yeni üyelere kapılarımızı açabiliriz”

    Türkiye’nin AB üyelik sürecine ilişkin soruyu yanıtlayan Varhelyi, 2030’da yeni üyeler olacağını belirterek, “Yeni üyelere kapılarımızı açabiliriz. Biz kendi tarafımızda durmadan çalışıyoruz En nihayetinde üye devletlerin de yavaş yavaş siyasi olarak harekete geçtiklerini, yatırımda bulunduklarını görüyoruz. 2030 yılı itibarıyla yeni üyeler olacaktır. Olması için her iki tarafın da çalıştığını söyleyebilirim. Türkiye’nin aday ülke olarak konumuna bakarsak şu anda bulunduğumuz konum son derece nettir. AB Konseyi tarafından 2018 yılında bu karara varılmıştır. Müzakereler şu anda donmuş durumdadır. Yeniden başlaması için AB Konseyi tarafından bazı kriterler öne sürülmüştür. Bu kriterler demokrasi ve hukukun üstünlüğüyle ilgilidir. Mesela bu alanlarda reformlarda ileriye yönelik inandırıcı bir yol haritasının hazırlanması yeni tartışmaları tetikleyebilir liderler arasında” diye konuştu.